#tarih

  • akp'lilerin bir "kahraman" olarak gördüğü ve "demokrasi şehidi" olarak andığı adnan menderes'in sonunu hazırlayan, 27 mayıs devrimi'ne zemin hazırlayan ve menderes'in yargılanmasına neden olan sebeplerdir.

    öncelikle şunu belirtmek gerekir ki menderes, akp ile dünya görüşü 180 derece farklı bir insandır. akp'lilerin menderes'e sahip çıkmasının tek nedeni asker düşmanlığı, cumhuriyet rejiminin temel ilkelerine olan 100 yıllık düşmanlıklarıdır.

    neyse...
    gelelim menderes'e.

    adnan menderes; siyasal islamcıların; "bebek, köpek davaları yüzünden asıldı" diyerek masum göstermeye çalıştıkları sabık başbakan.

    terör ve tecavüz suçları dışında idam cezasına karşıyım.
    dolayısıyla menderes'in de idam edilmemesi, bunun yerine müebbet hapis cezası alması gerekirdi.
    ama dönemin şartları gereği idam edildi.

    menderes'in suçları neydi?

    örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek(suç ortağı necip fazıl'dı).
    (bkz: necip fazıl ın örtülü ödeneği tırtıklaması)
    (bkz: örtülü ödenek parasıyla metresine ev alan başbakan)

    6-7 eylül olayları'na önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek.
    (bkz: öğrenci patron gazeteci kaymakam ve asker/#37690077)
    (bkz: 6 7 eylül olaylarının gazcısı ekspres gazetesi/#37689194)
    (bkz: harçlık verdiğim çocuklar evimi taşladılar/#37689250)

    •kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak.
    (turan emeksiz hükümete karşı istanbul üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. hüseyin onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.)

    •bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak.(inönü'ye yapılan planlı ve organizasyonlu saldırılar)
    (bkz: 1 mayıs 1959 ismet inönü nün taşlanması/#41429277)

    •devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak.

    •halkı demokrat izmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek.

    •dp'ye oy vermediği için kırşehir'i haksız olarak ilçe yapmak.

    •yargı bağımsızlığının ihlal etmek.
    (hukuk'un üstünlüğünü savunan yargıtay başkanı bedri köker, yargıtay başsavcısı rifat alabay, yargıtay 2. başkanlarından haydar yücekök, yargıtay üyeleri melahat ruacan, kamil çoşkunoğlu, faik uras ve ilhan dizdaroğlu 'görülen lüzum üzerine emekliye sevk edildiler.)

    tahkikat komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatmak.
    (15 dp milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. komisyon 5 kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasakladı.)

    •chp'nin mallarına "haksız" yere el koydurmak.

    •abd'nin türkiye'ye askeri müdahalesine müsade eden gizli antlaşma.
    (bkz: 5 mart 1959 tarihli vatana ihanet antlaşması)

    •yabancılara petrol ve diğer madenleri arama ve çıkarma izni vermek.

    türk silahlı kuvvetleri'nin iç işlerine müdahale edip, atatürkçü ve cumhuriyetçi komutanları ordudan tasfiye etmek.
    (menderes hükümeti, "ordu darbe yapacak gerekçesiyle" başta genelkurmay başkanı nafiz gürman, bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı resen emekliye sevk etmiştir)

    •abd isteği ile pek çok fabrikayı kapatmak veya özelleştirmek.
    (tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. nuri demirağ tarafından kurulduktan sonra ismet inönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, eskişehir tank fabrikası ve kırıkkale silah fabrikası menderes döneminde nato standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldı.)

    •milli istihbarat teşkilatının (mah-meh) abd kontrolüne girmesine göz yummak.
    (bkz: adnan menderes in hakan fidan ı salih korur)

    bunların dışında;
    (bkz: adnan menderes in aşk hayatı)
    (bkz: emniyet müdürününün karısıyla aşk yaşayan başbakan)
    (bkz: menderes in üç numaralı sevgilisi)
    (bkz: adnan menderes ile yattım kocamı kurtardım)
    (bkz: adnan menderes in yıktığı camiler)
    (bkz: adnan menderes in çiftçiyi azarlaması)
    (bkz: vatandaşın malını gasp eden başbakan)
    (bkz: menderes döneminde okur yazar oranının düşmesi)

    son olarak;
    görsel

    #tarih
  • şikayet et
  • 43407740
  • abdülhamit i sevmeyen türk

    3.
  • haklıdır.
    öncelikle yukarıdaki arkadaşın yazdığı hamidiye alayları ile cevap verelim.

    abdülhamid hamidiye alaylarını kurarak kürt aşiretlerini silahlandırmış ve bölgeyi bu aşiretlere terk etmiştir.
    hamidiye alayları güzellemesi yapanlar, şeyh sait isyanında mehmetçiğe doğrultulan silahların, abdülhamid tarafından hamidiye alaylarına verilen silahlar olduğunu bilmezler tabi.
    hamidiye alaylarında kürt aşiretlerine verilen silahlar, hem şeyh sait isyanında, hem koçgiri isyanında, hem de kurtuluş savaşımızın son harekatı olan revandiz cephesinde türk askerlerine doğrultulmuştur.
    (bkz: kurtuluş savaşının bilinmeyen cephesi revandiz/#42137933)

    senin elinde ordu var, "bana darbe yaparlar" diye orduyu sahaya sürmüyor, hamidiye alayları kurup ne yapacağı belli olmayan devlet içinde ayrı bir devlet yaratıyorsun.
    senin elinde donanma var, "donanma bana darbe yapar" korkusuyla donanmayı haliç'e zincirliyor, sonra ingiliz'e kıbrıs'ı, yunan'a girit'i veriyorsun.
    (bkz: abdülhamid in haliç te çürüttüğü gemiler/#36025587)

    geçelim rumeli'ye.

    balkanlarda karadağ ve kosova'yı bırakıp çekilen, sonra da orada vatansever subayların kurdukları milis güçlerinin üzerine ordu gönderen yine abdülhamid'tir.
    (bkz: ikinci abdülhamid balkanlar ve gusinyeli ali paşa/#41793401)

    1897'de yunan ordusunu bozguna uğratan ordu atina'ya girmek üzereyken, ingiliz büyükelçisinden aldığı emirle orduyu durduran, akabinde savaş kazanmış orduyu geri çekip, teselya ve girit'i yunanistan'a bırakan yine abdülhamid'tir.
    (bkz: yunan ı savaşta yenip teselya ve girit i vermek/#35933810)

    manastır'da rus paşasına selam durmadılar diye kırbaçlanan ve kendilerini kırbaçlayan rus itini vuran jandarma er halim ve abbas'ı ruslar istedi diye idam ettiren yine abdülhamid'tir.
    (bkz: ikinci abdülhamit in mazlum askerlerini astırması/#42699757)

    emperyalist devletlerin sömürge hareketine direnen doğu türkistan türklerine, "emperyalistlere direnmeyin" telkininde bulunan, emperyalistlerin bir dediğini iki etmeyen yine abdülhamid'tir.
    (bkz: abdülhamid in çin e gönderdiği nasihat heyeti/#8208586)

    aynı şekilde filipinli müslümanlara amerikalı işgalcilere karşı koymayın diye halifelik fetvası yollayan da yine kendisidir.
    (bkz: abd ye karşı ayaklanan müslümanları uyaran halife/#40941745)

    daha yazayım mı?
    hangi birini yazayım???

    yukarıda adam abdülhamid'in ermenilerle mücadele ettiğini yazmış ya.
    1905'te charles edward jorris adlı bir ermeni terörist, abdülhamid'e bombalı suikast düzenledi. bu suikastte abdülhamid'e bir şey olmadı ama tam 26 kişi hayatını kaybetti.
    terörist jorris yakalandı ve hapse atıldı, abdülhamid çıktı "bu fakir bu görevde oldukça o teröristi alamazsınız" dedi, ama sonra 26 vatandaşımızın ölümüne sebep olan teröristi affederek serbest bıraktı.
    (bkz: abdülhamid in brunson u edward jorris/#40403704)

    ha, en önemli sebebi yazmadım bak.
    (bkz: reji idaresi)
    muharrem kararnamesi ve ramazan kararnamesi ile osmanlı'nın resmi olarak iflasını ilan eden, köylünün gelirlerine, osmanlı'nın gümrüğüne reji idaresinin el koymasına, reji'nin halka zulmetmesine olanak tanıyan da kendisidir.
    bugün "eşkıya" denilen efelerin reji idaresi zulmüne başkaldırıp dağa çıkması, abdülhamid'in kendi halkının malını, ırzını, namusunu koruyamamasından dolayıdır.
    (bkz: osmanlı nın iflasını bilale anlatır gibi anlatmak/#40971319)

    buraya daha binlerce satır yazarım.
    filistin'de yahudilerin göz göre göre nasıl toprak aldıklarını, abdülhamid'in o çok sevdiği ve bizzat atadığı filistinli arap hain yerel yöneticilerinin yahudilerle nasıl hülle yaptığını da yazarım da anlamazsınız.

    o yüzden bir türk abdülhamid'i sevmiyorsa haklı sebepleri vardır.

    abdülhamid'e saygı duyuyoruz. kendisi başarısız bir hükümdar olduğu kadar başarıları ve bu ülkeye katkısı da vardır.

    ama abdülhamid'in başarıları yüzde 15 ise, geri kalan yüzde 85'de basiretsizliktir, başarısızlıktır bunu kimse inkar etmesin.

    #tarih
  • şikayet et
  • 43391453
  • 1938 yılı 19 mayıs kutlamaları

    1.
  • tarihimizde çok önemli yeri olan kutlamalardır.

    atatürk'ün "benim doğum günüm" dediği 19 mayıs törenleri o sene atatürk'ün ağır hastalığı sebebiyle yapılmayacak şeklinde söylentilere konu olmuştu.

    evet, atatürk hastaydı.
    bir de milli meselemiz vardı. "hatay..."

    ulu önder hatay için gecesini gündüzüne katıyordu.

    işte tam da o günlerde fransız medyasında haberler çıkmaya başladı.
    "kemal çok hasta, hatay'ı savunamaz, hatay'a giremez..."

    bütün bunlar olurken 19 mayıs törenlerinin iptal edilmesi söz konusu olamazdı.
    atatürk talimat verdi, 19 mayıs törenleri, her sene olduğu gibi yapılacaktı.

    doktorları kızdı.
    mustafa kemal'e törenlere katılmasını yasakladılar.

    o ise 18 mayıs gecesi ertesi gün giyeceği kıyafetleri hazırlatıyordu.
    doktoruyla kavga etti...

    ertesi gün.
    19 mayıs sabahı...hipodromdaki yerini aldı.

    "fotoğraf çekin ki tayfur'um da görsün" dedi...

    fotoğrafı ile mesaj gönderdiği kişi milli mücadele kahramanı, hatay direnişinin sembol ismi kuvayi milliyeci tayfur sökmen'di...

    hatay'ın bağımsızlığı ve türkiye'ye katılması için mücadele ediyordu...

    ve o fotoğraf;
    görsel

    19 mayıs 1938...
    atatürk yugoslav harbiye nazırı generalin tebriğini kabul ediyor ve fransız basını da bir daha atatürk'ün hastalığı ve hatay meselesi ile ilgili bir şey yazamıyorlar...

    dosta huzur, düşmana korku ve tayfur sökmen'e umut veren bir kare...

    not: 19 mayıs 1938 bayram törenleri ne yazık ki ulu önder mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün katıldığı son bayram törenidir. kendisi bundan sonra gelen 30 ağustos ve 29 ekim törenlerine malesef iştirak edememiştir.

    #tarih
  • şikayet et
  • 43360762
  • vahdettin neden ingiliz gemisine binip kaçtı

    16.
  • cevap veriyorum:
    çünkü efendileri öyle istedi...
    yani ingilizler.

    anadolu'da kazanılan zafer sonrası ingiltere'de başgösteren kriz -bu kriz tarihe (bkz: çanakkale krizi) olarak geçmiştir- britanya sömürge imparatorluğunun büyük dominyonları olan hindistan, kanada, avustralya, yeni zelanda, güney afrika gibi ülkelerde britanya sömürgeciliğine karşı seslerin yükselmesine sebep olmuştur.
    britanya imparatorluğu o dönem dünyanın en büyük müslüman nüfusuna sahip ülkesiydi ve anadolu'da kazanılan zafer, britanya sömürgesi altında yaşayan müslümanlarda büyük bir coşku, sevinç yaratmıştı...

    işte ingilizler de kendi idaresi altındaki müslümanları kontrol altında tutmak için halifelik makamından faydalanmak istemiş, vahdettin'i bu yüzden kendi himayesi altına alıp türkiye'den kaçırmıştır.

    ne yazık ki 1. dünya savaşı sonrası, istanbul ve anadolu'nun işgalinde halifelik makamı tamamen ingiliz çıkarları için kullanılmış, iyice rezil kepaze edilmiştir.

    aslında hilafet makamının emperyal amaçlara hizmet için kullanılması uzun zamandır olan bir şeydi.
    örneğin abd işgaline direnen filipinli müslümanlar (sulu sultanlığı, moro müslümanları) abd'nin isteği ile halife 2. abdülhamid tarafından isyan etmemeleri için uyarılmıştı.
    (bkz: abd ye karşı ayaklanan müslümanları uyaran halife)

    yine çin'de çıkan boxer isyanı sonrası çin'deki müslümanların emperyalistlere karşı direniş göstermemesi için alman imparatorunun ricası ile 2. abdülhamid çin'deki müslümanlara nasihatte bulunması amacıyla çin'e bir nasihat heyeti göndermişti.
    (bkz: abdülhamid in çin e gönderdiği nasihat heyeti)

    bunlar gibi birkaç olay daha var.
    ama en acısı 1. dünya savaşı yıllarında halife'nin cihat ilan etmesi ve buna karşılık arapların lideri isyancı hain şerif hüseyin'in de karşı cihat ilan etmesi ve daha fazla taraftar toplamasıdır.

    uzatmayalım.
    halifelik makamı işte bu şekilde içi boşaltılmış ve emperyalist devletlerin çıkarına göre hareket eden bir kurum haline dönmüştü...

    işte işgal yıllarındaki osmanlı padişahı ve aynı zamanda halife olan vahdettin, halifelik makamını kendi bekası ve ingiliz çıkarları için kullanmaktan asla tereddüt etmemiş, "ingiliz ve yunan orduları halifenin ordusudur" fetvası yayınlanmıştır.

    atatürk'ün ve tbmm'nin esasen "halifeliği kaldırmak" diye bir düşüncesi yoktu. lakin yukarıda da kısaca bahsettiğim üzre vahdettin'in ingiltere'ye sığınması ve ingilizlerin vahdettin'in halifelik makamından faydalanarak himayesi altındaki müslümanlara zulme devam etme planıdır.
    işte mustafa kemal bunu görmüştür.

    tabi türk kurtuluş savaşı ve türklerin kazandığı zafer en büyük takdir ve alkışları işte bu britanya sömürgesi olan müslüman milletlerden almıştı.
    hepsi mustafa kemal'i kurtarıcı olarak görüyor, hepsi de türkler gibi zafer kazanmayı umut ediyorlardı. (özellikle hindistan müslümanları)

    hindistan, britanya imparatorluğunun hayat damarıydı ve hindistan müslümanlarının atatürk'ü ve türk zaferini örnek alıp ingiliz hakimiyetine baş kaldırması ingilizlerin en büyük kabusuydu.

    bu yüzden vahdettin'i "halife" sıfatıyla hindistan müslümanları'nın başına geçirmek istediler.

    işte tam bu anda türkiye büyük millet meclisi osmanlı hanedanından abdülaziz han'ın oğlu abdülmecid efendi'yi 19 kasım 1922'de halife ilan etti.

    bakınız, saltanat 1 kasım 1922'de kaldırıldı, vahdettin ise 17 kasım 1922'de türkiye'yi terk etti.

    kurtuluş savaşı zaferimizin tescil edildiği 11 ekim 1922 mudanya mütarekesi ve akabinde 5 kasım 1922'de refet bele komutasındaki türk silahlı kuvvetleri'nin istanbul'a girişi ile ingilizler vahdettin'in halifelik makamını kullanmak, ukdelerine almak için planlara başladılar.

    amaçları yukarıda da belirttiğim gibi vahdettin'i halife olarak hindistan'a yerleştirmek ve buradaki müslümanları kontrol altında tutmaktı.

    saltanatın kaldırılması ve abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi arasında geçen 19 günlük süre boyunca ingilizler bu planı uygulama çabasına giriştiler.
    fakat abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi bu planı bozmuş oldu.

    britanya imparatorluğunda mudanya mütarekesi sonrası bu planlar yapılıyordu işte.
    hatta bunun için hindistan bakanlığı, hindistan kral naipliğine mektup yazmış ve vahdettin'in hindistan'da halife olması için görüş almıştır.

    hindistan kral naipliği'nin 10 kasım 1922'de ingiltere hindistan bakanlığına gönderdiği yanıt ise bunun mümkün olmadığını, hindistan müslümanlarının vahdettin'i istemediğini britanya hükümetine bildirmiştir.

    söz konusu 10 kasım 1922 tarihli mektubun özeti şudur;

    --spoiler--
    "padişahın halifeliği dışında, kendisi hindistan’da pek az tanınmıştır ve türkiye’nin işgali sırasında, onun ingilizlerin aleti olduğundan kuşkulanılmaktadır. dolayısıyla, genel eğilime göre onun tahttan indirilmiş olması hindistan’da ilgisizlikle karşılanmıştır. mustafa kemal ise ülkesinin kurtarıcısı ve islam’ın şampiyonu olarak görülmektedir. ” (ida, fo 371/7913/e 12699: kral naibinden hindistan bakanlığı’na ivedi, özel ve gizli telgraf, 10.11.1922)
    --spoiler--

    ne demiş?
    "mustafa kemal ülkesinin kurtarıcısı ve islam'ın şampiyonudur." demiş.

    başka ne demiş?
    "padişah ingilizlerin kuklasıdır onu ülkemizde istemiyoruz" demiş.

    burada kullanılan "şampiyon" sıfatı, bir spor müsabakası şampiyonu değil, bir amaç uğruna bir ulusu, bir topluluğu temsil eden ve o topluluk için mücadele eden sembol isimdir...

    işte bu şartlar altında önce abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi ingilizlerin planlarını alt üst etmiş ve halifelik makamı üzerinden müslümanlara zulüm edilmesinin önüne geçilmiştir.

    bundan sonra abdülmecid efendi ve halifelik makamı, her şeyin üzerinde olan tbmm'nin kudreti altında olmuş ve daha sonra 16 ay sonra türkiye cumhuriyetindeki iki başlılığı kaldırmak ve cumhuriyet değerlerine daha sıkı bağlanmak için halifelik makamı kaldırılmıştır...

    yani, halifeliğin kaldırılmasını isteyen ingilizler değildir, bilakis ingilizler halifelik makamını sömürgesi altındaki müslümanları ezmek için kendi uhdelerinde devam etmesini istemiş, lakin mustafa kemal atatürk bu kirli oyuna mani olmuştur...

    halifelik makamı ingilizler için o kadar önemliydi ki, halifeliğin kaldırılmasından 13 yıl sonra 1937'de dahi halifelik ingilizlerin gündemindeydi.

    belge;
    https://www.academia.edu/...ER_ABOLITION_OF_CALIPHATE

    ek olarak:
    fransız belgelerinde halifeliğin kaldırılması;
    https://www.academia.edu/...LAFET%C4%B0N_KALDIRILMASI

    özetle...
    vahdettin kendi iradesiyle değil, ingilizlerin vaatleri ile ingiliz gemisine binerek kaçmış. türkiye dışında, hindistan'da sultanlığının ve halifeliğinin devam edeceğini düşünmüştür.
    yani ülkesi kurtarılmış, kurtarılmamış, umurunda değildir vahdettin'in.
    onun tek düşüncesi koltuğudur, tahtıdır, makamıdır.
    istanbul'da olmuş, hindistan'da olmuş, ingiliz kuklası olmuş fark etmez...

    #tarih
  • şikayet et
  • 43359753
  • kurtuluş savaşının ilk marşı

    1.
  • saatte yalnız 15 kilometre süratle gidebiliyorlardı bozuk anadolu yollarında...

    o gittikleri yol da yol değildi, balçık, çukur, kasis...
    her kasise, her çukura girişte otomobilin bir yeri arızalanıyor, bir yerinden ses geliyordu.

    birinci arızada durdular.

    dağlar rum ve ermeni çeteleri ile dolu.
    böyle bir yolda eski bir mercedesin öylece durup durması rum ve ermeni eşkıyasına adeta davetiye demekti.
    görsel

    belki de bu yolda otomobillerin arızası sebebiyle mustafa kemal paşa'nın kafasındaki milli mücadele fikri başlamadan bitebilirdi.

    otomobil tamir edildi, yola devam edildi.

    birkaç kilometre yol alındıktan sonra diğer otomobil arıza yaptı.

    mustafa kemal paşa'nın yanındakiler yarım saat uzaklıktaki köyden bir vasıta bulmaya gittiler.
    köyde ne araba ne vasıta bulunabilirdi.

    mustafa kemal paşa'nın içi içine sığmıyordu. bir an önce havza'ya varmak ve kurtuluş mücadelesine fiilen başlamaktı niyeti.

    otomobil yeniden tamir edildi, ilerlediler.
    birkaç kilometre daha gittikten sonra bir daha durdular.
    bu sefer otomobil artık tamamen bitmiş, dingili yerinden çıkmıştı.

    atatürk otomobilden indi. dr. refik saydam'a dönerek;
    "doktor, havza'ya kadar yürüyebilir misin?" diye sordu.
    refik saydam'ın olumlamasından sonra arkasına döndü ve yürümeye başladı.

    ve çamlıbel patikaları şu seslerle yankılandı;

    dağ başını duman almış,
    gümüş dere durmaz akar...
    güneş ufuktan şimdi doğar,
    yürüyelim arkadaşlar...
    bu ağaçlar güzel kuşlar,
    yürüyelim arkadaşlar...

    ve onlar yürüdüler...
    hiç durmadan yürüdüler, önlerinde tam 3 sene 4 ay sürecek bir kurtuluş yolu vardı.
    hiç durmadan yürüdüler...

    esasen bir isveç folk şarkısı olan bu marş, beden eğitimi öğretmeni selim sırrı bey(tarcan) tarafından ilk kez 1909'da türkiye'ye getirilmiş, birinci dünya savaşı sırasında da ali ulvi elöve tarafından bugün bildiğimiz sözleri yazılmış olan bu marş, gençlik marşı'dır. ve o gençlik marşı, havza yolunda, çamlıbel mevkiinde kurtuluş savaşımızın ilk marşı olarak kayıtlara geçmiştir.

    ek: havza yolunda atatürk'ün otomobilinden çıkan tekerlek;
    görsel

    #tarih
  • şikayet et
  • 43359146
  • anıtkabir in yunan tapınaklarına benzemesi

    65.
  • yunanlar kim köpek?
    aşağılamak için söylemiyorum bunu.
    anıtkabir'i yunan tapınağına benzeten biri zır cahildir.

    bakın cahiller burası antik dünyanın 7 harikasından biri olan efes artemis tapınağıdır.
    görsel

    efes artemis tapınağı'Nın tarihi mö 7. yy'a kadar gider. son hali mö 550'dir.

    atina'daki partenon, yani anıtkabir'i benzettiğiniz yunan tapınağı ise mö: 432'dir.
    görsel

    dolayısıyla anıtkabir'i bir tapınağa benzetecek olursak, bu benzeteceğimiz şey bir yunan tapınağı değil, bir anadolu tapınağı olan artemis tapınağıdır.

    efesli artemis'e yani anadolu'nun en önemli tanrıçası, ana tanrıçamız olan kybele'ye adanmış yerli ve milli bir tapınaktır.
    efes'i kuranlar yunanlar olmadığı gibi, efes halkı ve efes'teki bu muazzam tapınağın da yunanlar ile zerre alakası yoktur, esasen yunan tapınakları anadolu tapınaklarından kopya çekilmiş, ana tanrıça kybele'nin yerine zeus konulmak istenmiş lakin efes artemisi'nin tapınağı, patrikyal dönemin babası zeus'u her zaman gölgede bırakmıştır.

    efes'teki artemis tapınağı, olympia'daki zeus tapınağını ve delphi'deki apollon tapınaklarından daha önemliydi ve her zaman daha çok ziyaretçisi olurdu.

    ve dahi atina'da bulunan ana tanrıçamız kybele için inşa edilen tapınak yani metroum, gösteriş olarak zeus'un partenon'unun yanında çok sönük kalsa da ziyaretçi açısından partenon'u her zaman katlamış ve patrikyal tanrılara tapan -bizdeki siyasal islamcılara benzeyen- radikal dincileri hep kıskandırmıştır..

    bu durumun bir benzerini de anadolu'nun ikinci efes'i olarak kabul edilen kütahya'daki aizanoi'de de gözlemleyebiliriz.
    aizanoi'deki meşhur tapınak yıllarca zeus'a adanmış bir yunan tapınağı olarak tanımlandı, lakin tapınağın hemen girişindeki kocaman kybele heykelinin neden orada olduğu sorgulanmadı.
    görsel

    oysa ki aizanoi'deki bu tapınak merkezi oradaki tapınak inşa edilmeden önce kybele kültü'ne ait bir tapınma merkeziydi.
    buradaki kybele tapınağı, patrikyal dönemciler tarafından zeus tapınağı yapıldı, şimdi ise "hem zeus'a, hem kybele'ye adanmıştır" deyip kıvırcık yapıyor tarih yalancıları...

    oysa o tapınak da anadolu'nun turani halklarının ana tanrıçası kybele'nindi, yani anadoluluydu, yani yerli ve milliydi...

    hülasa, demem o ki, bir bok bildiğiniz yok, iki kitap okumuşluğunuz yok, ama anadolu orijinli bir tapınak olan artemis tapınağına benzeyen anıtkabir'i mimari olarak yunan tapınaklarına benzetip şerefsizlik yapıyorsunuz.

    insanda az utanma arlanma olur be...

    sözün özü: anıtkabir yunan tapınağı değildir, bir anadolu tapınak modelidir.
    yunan ile zerre alakası y o k t u r...

    #tarih
  • şikayet et
  • 43353142
  • leonardo fatih sultan mehmet ve medici ailesi

    1.
  • leonardo da vinci'ye ait bir çizim;
    görsel

    1479 yılına ait.
    suikastçı bernardo bandini dei baroncelli’nin idamı anlatılıyor...

    bernardo bandini dei baroncelli floransa'da bir paskalya ayini sırasında lorenzo ve kardeşi giuliano medici'ye saldıranlardan biri.
    floransa'nın en kudretli ailesi ve en zengini olan medici ailesi'nin kurduğu para imparatorluğunu yıkmak isteyen pazzi ve salviati ailelerinin suikastçilerinden biri.

    1478 yılında floransa katedralinde bir paskalya ayini sırasında pazzi ve salviati ailelerinin tuttuğu suikastçılar lorenzo medici ve kardeşi giuliano'ya saldırdılar.
    saldırıda 19 bıçak darbesi alan giuliano medici öldü. lorenzo medici ise yaralı olarak kurtuldu.

    takip eden günlerde lorenzo medici bu saldırının faillerinden hesap sordu.
    saldırının ardında napoli krallığı vardı.
    o saldırganlardan biri olan bernardo saldırının ardından başlayan avdan kurtulmak için çok uzaklara kaçtı.
    istanbul'a...

    ne var ki intikam peşinde olan lorenzo medici, kardeşinin katili olan bernardo'nun istanbul'da olduğunu öğrendi.

    fatih sultan mehmet'ten ricacı oldu.
    bernardo yakalanarak tutuklandı, derhal idam edilerek cesedi floransa'ya iade edildi...

    bernardo floransa'ya prangalı bir şekilde getirildiğinde ve yukarıdaki leonardo çizimindeki gibi üzerinde osmanlı kıyafetleri vardi.
    kimbilir, belki de lorenzo de medici, bernardo'nun cesedini istanbul'dan almak için gönderdiği heyette leonardo da vardı belki. buna dair bir ayrıntıya sahip değiliz. ama leonardo, bernardo'nun idamını bu şekilde çizmiş...

    lorenzo medici, fatih sultan mehmet'e teşekkür için pek çok hediye ile birlikte Bertoldo di Giovanni adlı heykeltraşa özel olarak yaptırdığı bir madalyon da gönderdi.
    görsel

    madalyonun ön yüzünde bellini'nin çizdiği fatih portresi kullanılmış.
    çevresinde ise şu yazıyor;
    "asya, trabzon ve büyük yunanistan imparatoru mehmet..."

    ama madalyonun diğer yüzü çok ilginç.
    görsel

    burada fatih, 2 at tarafından çekilen bir arabaya binmiştir.

    sağ elindeki iple bağlanmış 3 çıplak kadın esir, yunanistan, trabzon ve asya’yı simgeler.

    altta solda denizler tanrısı poseidon, sağ tarafta tarım ve bereket tanrıçası demeter yer almaktadır.

    madalyondaki önemli bir diğer detay da fatih'in bindiği arabanın üzerindeki napoli krallığı arması.
    görsel

    napoli ile floransa yani medici ailesi birbirlerine düşmandır.
    zira napoli ve papalık, medicilerin parasal yönden güçlü olmalarını ve avrupa'nın her köşesinde sözünün geçmelerini istemez, floransa'nın kendi himayelerine girmelerini isterler.
    işte yukarıda bahsettiğimiz medicilere yapılan suikastte napoli'nin de parmağı vardır.

    lorenzo medici 1480'de fatih'e gönderdiği bu madalyon ile fatih'i napoli'ye karşı sefere davet etmiş ve bu sefere yardımcı olacağını bildirmiş ve bunu da fatih'e gönderdiği teşekkür madalyonuna yansıtmıştır.

    ve nitekim 1480-81 yıllarında italya seferi kararı alınmış, gedik ahmet paşa komutasındaki osmanlı donanması napoli hakimiyetindeki otranto kalesini fethederek italya'ya adım atmıştır...

    kimbilir...fatih'in ömrü yetseydi, lorenzo medici'nin desteği ile doğu roma'dan sonra batı roma'yı da fethedebilirdi...

    #tarih

    edit: medici'nin fatih'e gönderdiği bu madalyon şu an new york'taki metropolitan müzesindeymiş.
    https://www.metmuseum.org.../collection/search/460839

    görsel
  • şikayet et
  • 43346667
  • 16 mayıs 1919 zafere yolculuk

    1.
  • 15 mayıs 1919...
    yunan izmir'e asker çıkarmış, katliamlar yapmış.

    aynı günün gecesi.
    15 mayıs'ı 16 mayıs'a bağlayan gece. şişli'de(halaskargazi caddesi) oseb kasapyan tarafından yapılan 3 katlı evin önünde bitirimler kol geziyordu.
    görsel

    topkapılı mehmet cambaz ve tayfası evin etrafında kuş uçurtmuyorlardı.
    topkapılı aslında kızgındı paşasına, küsmüştü...

    zira birazdan şişli'deki evden ayrılacak olan mustafa kemal paşa, samsun'a gidecek ve milli mücadele için çalışacak, ama topkapılı istanbul'da kalacaktı. paşa böyle emretmişti. yapacak bir şey yoktu...

    topkapılı ve bitirimleri evin etrafında güvenliği sağlamışken mustafa kemal paşa annesi zübeyde hanım ve kızkardeşi makbule'ye kısa bir konuşma ile veda ediyor, annesinden hayır duası istiyordu...

    zübeyde hanım anlamıştı mustafasının ne yapacağını.
    zira aynı şeyi 8 sene önce de yapmış, anacığından helallik alıp onu selanik'te bırakmış vatan toprağını savunmak için trablusgarp'a gitmişti.
    bu sefer de aynısı olacaktı.
    trablusgarp'ta mustafası bir gözünü kaybetmişti. belki bu sefer canından olacaktı.
    bunları düşünerek kalktı sandalyesinden zübeyde hanım.
    koca selanikli...
    içerideki odaya geçti, bir mendil bohçası içinde altın ve bilezikleri oğlu mustafa'ya verdi.
    işte zübeyde hanım'ın bu verdikleri ile sivas kongresinin masraflarının bir kısmı karşılanacaktı.

    mustafa kemal paşa önce kıskardeşi makbule'ye sarılarak öptü, kokladı, sonra anacığının dizinin dibine çökerek ellerini öptü.
    helalliğini ve duasını aldı.

    hızlıca çıktı evden.

    topkapılı ve bitirimleri de peşinde.

    kendilerini bekleyen bandırma vapuru da o esnada sirkeci'den hareket etmişti.

    bakınız bandırma vapuru hareket etmiş, lakin mustafa kemal içinde yok...
    zira 15 mayıs günü öğlen saatlerinde rauf bey(orbay) mustafa kemal'e vapura binmemesini, vapurla açılması halinde ingilizlerin gemiyi batıracağını bildirmişti.
    bunun üzerine mustafa kemal paşa bandırma vapuru'nun kaptanı ismail hakkı bey'i yanına çağırarak bilgi aldı ve planları değiştirdi.

    bandırma, çok eski bir gemiydi. köhneydi.
    1878'de iskoçya'nın glasgow şehrindeki mac. ıntyre paisley – huston and cardett gemi tezgahlarında 21 sıra numarası ile üretilen 279 grostonluk bandırma'nın ilk adı "torocaderto"'dur.
    görsel

    böyle eski bir gemi ile ingilizlerden kaçıp karadeniz'e açılmak ve samsun'a kazasız belasız ulaşmak akla mantığa aykırıdır, çılgınlıktır çoğuna göre.
    mustafa kemal'in deli fedaisi topkapılı bile son kez sarılır gibi veda etmişti paşasına beşiktaş iskelesinde...

    lakin zaferleri çılgınlar kazanır.
    gazeteci kılığına girip trablusgarp'a gitmek çılgınlık değil miydi?
    conkbayırında yapılan taarruz çılgınlık değil miydi?
    sakarya'da yapılanlar çılgınlık değil miydi?
    büyük taarruzumuzun kurt kapanı planı tam bir çılgınlık, hatta delilik değil miydi?

    ama hem gemi yolcuları, hem de gemi mürettebatı birbirinden çılgın insanlardı.

    mustafa kemal paşa ile görüşen ismail hakkı kaptan rıhtıma dönerek mürettebatı ile toplantı yaptı.
    öncelikle yardımcısı üsküdarlı tahsin kaptan'a son planları anlattı.
    diğer mürettebat kaptanlarını dinliyorlardı.
    her iki kaptan da geminin yaşlı ve bakımsız olduğunu ve bu yolculukta işlerinin çok zor olduğunu söylemişlerdi.

    tam o sırada çarkçıbaşı hacı süleyman efendi de konuşmaya dahil olup onları rahatlatmıştı.

    "evelallah beyim, menzile sağ salim varacağız allah'ın izniyle..."

    evet, menzil çok önemliydi.
    çünkü geminin yükü de önemliydi...

    o gemi o menzile varmalıydı.
    batmadan, yalpalamadan, kazaya uğramadan, sağ salim varmalıydı menzile.

    ve 16 mayıs 1919...
    vira bismillah demenin zamanı gelmişti.

    sirkeci'de ingilizler tarafından aranan bandırma vapuru boğaza açılmıştı, şişli'deki evinden çıkan mustafa kemal de beşiktaş iskelesinden bir motöre binmiş kız kulesi açıklarında motör ile bandırma vapuruna yanaşarak bandırma vapuruna adımını atmıştı.

    bandırma'nın kahraman mürettebatı o'nu ilk gördüklerinde anlamışlardı.
    artık "bir millete umut olacak, bir millete ışık olacak büyük bir kumandan ve o'nun yanındaki 18 kahramanı" taşıyorlardı...

    öğlen üzeri kız kulesi açıklarından boğazın kuzeyine doğru yol alan bandırma vapurunun peşine anadolu hisarı açıklarında bir ingiliz gemisi takılır. rauf bey'in verdiği istihbarat doğru çıkmıştır.
    kavakları geçip sarıyer açıklarına geldiklerinde ismail hakkı kaptan'ın manevraları ile köhne bandırma vapuru ingiliz gemisinden kaçmaya başlar ve anadolu feneri istikameti yerine rumeli feneri istikametine dümen kırar, bir miktar geride kalan ingiliz gemisi ise anadolu feneri istikametinden karadenize çıkış yapar, lakin bu arada başgösteren fırtınanın etkisi ile ismail hakkı kaptan'ın oynadığı oyunu anlayamaz.
    bandırma vapuru ters istikametten karadenize çıkış yapmış ve izini kaybettirmiş, zafer yolunda ilk güneş parlamıştır...

    bugün 16 mayıs...
    milli mücadelenin kararlı meşalesinin yandığı, zafere yelken açıldığı gündür.

    kutlu olsun...
    görsel

    #tarih
  • şikayet et
  • 43339942
  • anadoluluların türk olmadığı gerçeği

    18.
  • hint avrupa odaklı tarih anlayışı dayatmasıdır.

    anadolu'da pek çok halk vardır ve anadolu'nun kadim halklarından biri de türklerdir.

    anadolu'da türklerin tarihi kendisini "anadolu'nun yerlisi" kabul eden pek çok milletten çok daha eskidir.

    anadolu binlerce yıllık türk yurdudur.

    türklerin anadolu'ya hala ilk olarak 1071'de geldiklerini baz alan bu hint avrupa odaklı tarihçilik anlayışını benimsemiş yavşaklar, siyasal islam-ingiliz işbirliği ile dimağlara yerleştirilen "anadolu'nun kapısı türklere 1071'de açıldı" yalanını referans alıyorlar.

    oysa ki çevrelerine baksalar neyin ne olduğunu görecekler.

    türk milleti ve türk kültürü anadolu'nun kadim uygarlığıdır. türkler yerleştikleri her coğrafyaya kendi mühürlerini vurmuşlar ve vatan yaptıkları toprakları bu şekilde tescillemişlerdir.

    bunları defalarca yazdık, ama hala ingiliz gizli servisinin empoze ettiği yalanlarla türk düşmanlığı yapanlar idrak edemediler.

    olsun...binlerce kez daha anlatırız biz de...

    bakın yukarıda 40 tane entry var.
    bu 40 entryden bir tanesi bile şu yazdıklarım kadar kanıta belgeye dayalı ise mesaj atın sileceğim bu yazımı...

    başlıyorum.

    bakınız çokomel beyinliler, anadolu'nun tam ortasında ankara'nın güdül ilçesi, salihler köyündeki şu mağara resimleri içinde yer alan kayı tamgası;
    görsel

    kayı tamgasını başka bir millet kayalara kazımış olabilir mi?
    üstelik bu kayı tamgası mö 8. yüzyıla ait.

    mö 8. yüzyılda anadolu'nun tam ortasına vurulan bu türk tamgası, anadolu'nun türklerin kadim yurdu olduğuna bir ispat mıdır?
    diğer deliller ile birlikte incelersek tabi ki.

    kısa kesip devam ediyorum, zira çok örnek vereceğim bu sefer...

    erzurum'un karayazı ilçesindeki salyamaç köyünde bulunan cunni mağarası'nda çekilmiş fotoğraflaradan oluşturulan kolajlama;
    görsel

    cunni mağarasında yer alan 50 adet damga, işaret ve tasvirlerde oğuz boyları’ndan 12 boyun, 29 çeşit damgası belirlenmiştir.

    cunni mağarasındaki bu tamgaların tarihi de milattan öncesine aittir.

    milattan çok daha eski tarihlere gidecek olursak.
    misal mö 2500-2000 tarihleri arasında akad tabletlerinde anadolu'da varlığından bahsedilen bir krallık dikkat çeker.
    (bkz: türki krallığı) ve türki krallığı hükümdarı (bkz: ilşu nail)

    türki krallığı'nı kuranlar hititlerin öncülleri olan hattilerdir.

    hititlerin dili olan hititçe, hatti dili, luvice ve hurri dillerinin bir karışımıdır ve bu dil ural altay dillerindendir.
    dolayısıyla da gerek hattiler, gerek hurriler ve gerekse de luviler hint avrupa dil ailesine mensup dilleri değil, ural altay dil ailesine mensup dilleri konuşmaktaydılar.

    yine hititlerin savaşçı kadın akıncıları amazonlar ile türk kültüründeki alp kızlar ve bacıların aynı kültürün değişik çağlardaki yansımaları oldukları aşikardır.
    (bkz: amazonlar/#43238474)

    yine hititlerin kendi dönemlerinde en üstün teknolojiye sahip olmaları, yani demiri işleyebilmeleri, at üzerindeki koşum ekipmanları ile savaşlarda üstün olmaları antik yunan metinlerinde geçer.
    mö 5. yy'a kadar ne yunanlar, ne mısır, ne roma turan milletleri gibi demiri işleyemiyor, at üzerinde savaşamıyordu.

    bunların dışında anadolu'da öntürk izlerini bulabileceğiniz daha pek çok sağlam kaynaklar var.

    bunlardan örnekler vermek gerekirse;

    hakkari balbalları;
    görsel

    •Eskişehir’in Han ilçesinde Yazılıkaya ve uçuz yazıtları;
    görsel

    Erenköy yazıtı;
    görsel

    Van Tirşin yaylası Çilgir köyü yazıtları;
    görsel

    Antalya da Beldibi mağarasındaki tamgalar;
    görsel

    urfa göbeklitepe'deki türk tamgaları;
    görsel

    •çanakkale-çan ilçesi altıkulaç lahitindeki mö 5. yy türk atlısı rölyefi;
    görsel

    •kağızman-geyiklitepe, mö 2000 kurt başlı tuğ taşıyan türk atlısı.
    görsel

    ve daha bir çok iz...
    kimi bayburt'ta, kimi ergani'de, sivas'ta, side'de, çorum'da, polatlı yassıhöyük'te...

    hepsi de anadolu'nun kadim bir türk yurdu olduğuna dair bariz kanıtlar.
    ama anadolu'nun kadim halkları olduğunu iddia edenler, nedense varlıklarına dair böyle somut örnekler, kaynaklar gösteremiyor.

    o yüzden her kim ki "orta asya'dan geldik, anadolu bizimdir" diyorsa yanılıyor.
    biz zaten buradaydık...
    anadolu'da türkler at sürerken burada ne yunanlar, ne persler, ne ermeniler, ne de kürtler vardı.

    anadolu'nun kadim halkları bellidir.
    (bkz: hititler)
    (bkz: luviler)
    (bkz: türkler)

    bu üç milleti aynı ağacın 3 dalı gibi düşünmeliyiz.

    aynı ağacın 3 dalından başka anadolu'nun kadim halkı (bkz: pelasglar)'dır.
    pelasglar'ın ardılları da frigler ve lidyalılar'dır.
    iyon medeniyetini kuranlar da pelasglar'ın ardıllarıdır.

    bunların dışında anadolu'nun girit kökenli kadim halkları ise likyalılar ve karyalılardır.

    ilgili başlık ve yazılar;
    (bkz: hakkari gevaruk yaylası/#13538061)
    (bkz: cunni magarasi/#31475398)
    (bkz: erenköy yazıtı/#17724355)
    (bkz: ankara güdül deki 2800 yıllık kayı tamgası/#36704040)
    (bkz: çanakkale de bulunan mö 5 yy türk rölyefi/#40376446)
    (bkz: kağızman geyiklitepe tunç çağına ait türk izleri/#42138297)

    #tarih
  • şikayet et
  • 43337869
  • 15 mayıs 1919 ahmet hulusi efendi fetvası

    1.
  • kurtuluş savaşı kahramanı din adamı, denizli müftüsü ahmet hulusi efendi tarafından 15 mayıs 1919'da izmir'in yunan ordusu tarafından işgal edildiği ve ilk şehitlerimizin verildiği haberini aldıktan sonra yayınlanan fetvadır.

    15 mayıs 1919 denizli fetvası şöyledir;

    --- spoiler ---
    muhterem denizlililer…

    bugün sabahın erken saatlerinde izmir, yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikab edilecek cürümlerin allah ve tarih önünde affı imkânsız günahtır. cihad, tam manasıyla teşekkül etmiş dini farize olarak karşımızdadır.

    hemşehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebeamız yunan’a biz mağlup olmadık. onlar öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. yunan’ın bir türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini , izmir’in şu birkaç saat içinde irtikap edilen cinayetler gösteriyor.

    hemşehrilerim!..
    karşımıza çıkarılan düşman daha dünkü uşaklarımızdır.
    biz onlara mağlûb da olmadık.
    bu düşman her kim olursa olsun türk’ün ve müslümanlığın son müstakil yurdu olan topraklarımızı da elimizden almak istiyor. bizler şimdiye kadar esir yaşamadık ve yaşayamayız.
    silâhımız yoksa sapan taşıyla düşmana karşı çıkmak ve onu tepelemek her türk ve müslümana farz-ı ayndır. fetvâ veriyorum.
    silâh azlığı veya çokluğu mühim değildir. birçok ülkelere hükmetmiş fâtihlerin torunlarıyız.

    sizlere vatanımızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esareti altında olanlardır. onlar irade ve kararlarına sahip değillerdir. bu vaziyette onların emri ve fetvası aklen ve şer’an caiz, makbul ve muteber değildir. meşru olan münhasıran vatan müdafaası ve istiklal uğruna cihattır.

    korkmayınız…! meyus olmayınız…! bu livay-ı hamd’in altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. müftünüz olarak cihad-ı mukaddes fetvası’nı ilan tebliğ ediyorum.
    --- spoiler ---

    ve ahmet hulusi efendi fetvanın sonunda ümmete farz olanı bildirdi.
    silahı olmayana dahi yerden 3 taş alıp düşmana atmak farzdı...

    ahmet hulusi efendi demirci mehmet efe gibi pek çok efeyi kuvayi milliye'ye katılmaya ikna etmiş, kurtuluş savaşımızın ilk kesin zaferi olan malgaç baskınını tertiplemiş ve halktan topladığı gönüllülerden milli intikam bölüğü adı altında bir kuvayi milliye birliği oluşturmuştur.
    görsel

    ruhu şad, mekanı cennet olsun...

    #tarih
  • şikayet et
  • 43334892
  • hasan tahsin miralay süleyman ferit doktor şükrü

    1.
  • 101 yıl önce bugün.
    sıcak bir izmir sabahı...
    görsel

    kordonda rum palikaryaları ellerinde mavi yunan bayrakları.
    ama en önde de izmir metropoliti hrisostomos kalafatis denilen melun köpek kordonda efzon askerlerini karşılıyorlardı...
    görsel

    sevinç içindeydiler.

    izmir'in işgal edileceği 1 gün önceden belliydi zaten.
    ingiliz, fransız, amerikan ve yunan donanmasına ait gemiler körfeze doluşmuştu 14 mayısta.
    hatta ingiliz amirali caltrop mondros mütarekesinin 7. maddesi gereği izmir'in işgal edileceğini ve buna mukavemet gösterilmemesi gerektiğini belirten bir nota vermişti.

    bu nota sonrası izmir kolordu komutanı istanbul'a harbiye nezaretine telgraf çekmiş, ne yapması gerektiğini sormuştu, payitahttan gelen cevap daha korkunçtu.
    mukavemet göstermeyin...teslim olun...

    ve işte ve 15 mayıs sabahı...
    yunan kuvvetleri izmir rıhtımına çıktılar.
    rumların çılgın sevinç ve alkışlarıyla karşılandılar.
    görsel

    efzon taburları izmir kışlalarına yaklaşırken bu manzara karşısında daha fazla dayanamayan bir türk genci hasan tahsin'in attığı kurşun ile kurtuluş savaşımızın ilk kurşunu da sıkılmış, milli direnişin ilk ateşi de yakılmış oldu.
    kahraman hasan tahsin üzerine yağan mermiler ile orada şehit oldu.
    görsel

    o dakikadan sonra izmir halkı kan dökerek direnme hareketine başlamış oldu.
    kışlayı basan yunan askerleri tarafından apoletleri sökülmek istenen miralay süleyman fethi bey; "o apoletleri sen mi verdin ki sökeceksin" diye bağırıp yunan subayını bir yumrukta yere serdikten sonra tam 22 süngü darbesi ile şehit edildi.
    görsel

    akabinde karşı konulmaması emrini alan türk subay ve erleri kışlalarında insafsızca şehit edildiler.

    daha sonra hükümet konağı ve diğer resmi daireleri basarak buralardaki memur subay ve erleri türlü eziyetlerle gemilere götürüp günlerce aç bıraktılar.
    hükümet konağının basılmasına tepki gösteren kaymakam dr şükrü bey burada ilk şehit edilen kişi oldu.
    görsel

    ve diğer şehitlerimiz;
    kolağası hüseyin necati bey, yüzbaşı nazım bey, yüzbaşı ahmet bey, doktor fehmi bey, mülazim faik bey, mümeyyiz nadir bey, mümeyyiz ahmet hamdi bey...
    ismini bilemediğimiz onlarca masum izmirli...

    15 mayıs 1919 bir katliam, bir soykırım girişimidir.
    türk milleti'nin asla unutamayacağı kara bir gündür.
    ama 15 mayıs aynı zamanda kurtuluş savaşımızın da fiilen başladığı, türkün esaret zincirinin kırılması için ilk kıvılcımın çaktığı tarihtir.

    insan doğar beşikte,
    mezarda yatmak için.
    kahramanlar can verir,
    yurdu yaşatmak için...

    şehitlerimizin ruhları şad olsun...
    görsel

    Hamiş:
    Unutuyordum yazmayı.
    Peki o hrisostomos denilen vatan haini melun köpeğe ne oldu biliyor musunuz?
    9 Eylül 1922'de izmirimiz kurtulunca halk tarafından linç edilerek layığını buldu...

    #tarih
  • şikayet et
  • 43334424
  • iştar

    11.
  • sümerlerin aşk, bereket, güzellik ve savaş tanrıçası...kısaca sümerler'in ana tanrıçası yani mezopotamya'nın kybelesidir iştar...

    iştar diğer mezopotamya toplumlarında inanna, astarte veya anunit olarak da bilinir. bunların tamamının kökeni anadolu'nun ana tanrıçası kybele'dir.

    anadolu'daki kybele kültü'nün mezopotamya'daki yansıması tanrıça iştar ve genç sevgilisi tammuz'dur.

    iştar=kybele
    tammuz=attis.

    tanrıça iştar'ın sevgilisi tammuz bu kybele kültüne uygun olarak her yıl ölür ve yeniden dirilir.
    iştar'ın sevgilisi tammuz'un dirilişi ile doğa yeniden canlanır, hayvanlar çiftleşir...

    nasıl ki kybele kültü anadolu'dan ortadoğuya geçmişse, ortadoğu'nun tammuz kültü de anadolu'ya sirayet etmiştir.
    anadolu'nun eski kabileleri, örneğin tahtacı türkmenleri her ilkbaharda köyün en yakışıklı delikanlısını giydirir kuşatır, sonra da ev ev gezdirirlerdi. gezdirilen bu delikanlı tammuz'un doğuşunu ve kadınlarca simgelenen kybele/iştar ile kavuşmasını sembolize ederdi.

    işte bu ev ev gezdirilen delikanlıya "tammuzluk" (damızlık) denilirdi.

    işte damızlık denildiğinde ister insan olsun, ister hayvan olsun tammuz ve attis temsil edilir.

    #tarih
    #mitoloji
  • şikayet et
  • 43325019
  • 13 mayıs 1277 türkçe nin resmi dil ilan edilişi

    1.
  • görsel

    bugün itibariyle 743. yıldönümünü kutladığımız anadolu türk tarihinin en önemli olaylarından biri.

    bugün türk dil bayramı değildir, türkçe'nin resmi dil ilan edilme yıldönümüdür.
    zira türk dil bayramı her yıl 26 eylül'de kutlanır.
    26 eylül 1932'de toplanan türk dil kurultayı sebebiyle 26 eylül günü türk dil bayramı ilan edilmiştir.
    öncelikle bunu bilelim, zira twitterde koca koca bakanlar bugünü türk dil bayramı olarak kutluyorlar. yazık...

    neyse onların cahilliğine verip biz 743 sene öncesine dönelim.

    743 sene önce ne olmuştu da türkçe birden bire resmi dil ilan edilmişti?

    anadolu moğol işgali altındaydı ve anadolu selçuklu hanedanı 2'ye bölünmüştü.
    birinci grup moğol yanlısıydı ve işgalci moğollara sığınmış, onların çıkarlarına hizmet ediyordu.
    ikinci grup ise bağımsızlığını sürdürmek ve türkmenlerin katledilmesini önlemek istiyor, hatta bunun için memlüklerle işbirliği yapıyordu.
    memlük hakanı baybars kağan anadolu'ya sefer yapmış ve moğolları yenmişse de, moğollar anadolu'dan vazgeçmediler.
    işgali sürdürdüler.

    moğol işgaline karşı pek çok türkmen isyan etti, işte bunlardan biri de karamanoğlu mehmet bey'dir.

    Karamanoğlu Mehmed Bey, Moğol hakimiyetindeki Konya’yı almak için harekete geçti. 2. izzeddîn Keykâvûs’un oğlu olduğu iddia edilen Alaeddîn Siyavuş’u Konya’da tahta çıkarttı.
    13 Mayıs 1277’de Moğol yanlısı Selçuklu kuvvetleriyle mücadele edeceğini duyurduğu sırada Farsça olan resmî dilin yerine Türkçeyi resmî dil olarak yürürlüğe koydu.

    o herkesin bildiği karamanoğlu mehmet bey heykelindeki ferman işte budur.

    selçuklu sarayının resmi dili olan farsça, karamanoğlu mehmet bey tarafından resmi dil olmaktan kaldırılmıştır, zira selçuklu moğollarla işbirliği içindedir ve türkmenlere zulmetmektedir.

    Konya’nın Türkmenler tarafından ele geçirildiğini öğrenen Abaka Han, kendisine biat eden 3. Gıyaseddîn Keyhüsrev ile birlikte bir Moğol ordusunu Konya’ya gönderdi. Karamanoğlu Mehmed Bey Siyavuş’u da alarak Ermenek’e çekildi.

    Mehmed Bey daha sonra 20 bin kişilik Türkmen kuvvetiyle birlikte Moğollara saldırdı ancak mağlup oldu.
    Moğollar Mehmed Bey’in başını kesip Karamanoğullarının bulunduğu yerlerde teşhir ettiler.

    mehmet bey ile hareket eden alaeddin siyavuş ise esir edilmiş ve moğollara teslim edilmiştir, moğollar siyavuş han'ın canlı canlı derisini yüzmüş ve yüzülen derinin içine saman doldurarak anadolu'da teşhir etmiştir.

    mehmet bey'den sonra karamanoğulları'nın başına geçen güneri bey'de moğollarla mücadelesini sürdürmüş, moğollların ve işbirlikçisi selçuklu hanedanının baskılarına boyun eğmemiştir.

    karamanoğlu mehmet bey ve türkmenlerin moğollara karşı mücadelesi esasen bir kültür mücadelesidir.
    zira bu kültür mücadelesinde moğolların en önemli destekçisi konya'daki mevlana'dır.
    türkmenleri bir arada tutan ise ahi evran ve ona bağlı erenlerdir.
    (bkz: abdalani rum)

    işte karamanoğlu mehmet bey'in türkçe'yi resmi dil ilan etmesi selçuklu'yu farsi kültürün etkisi altına alarak moğolların yanında saf tutan fars beslemesi hain mevlana ve onun yanındaki sözde alimlerdir.

    mevlana bir haindir ve türk düşmanıdır.

    ne yazık ki bu bir tarihi gerçektir, başka bir sefer buna uzun uzadıya değineceğiz.

    yaşasın türk dili, yaşasın türkçemiz.
    kahrolsun türk düşmanları...

    karamanoğlu mehmet bey ve ahilerimizin ruhları şad olsun.

    #tarih

    edit: bu arada şunu da not düşmeliyim.
    karamanoğlu mehmet bey konya'yı alıp türkçe'yi resmi dil ilan ettikten sonra ne yazık ki moğol-selçuklu ordusuna mağlup oldu.
    selçuklular konya'yı tekrar ele geçirdiler ve türkçe'nin resmi dil ilan edilmesinden 40 gün sonra türkçe'yi yasakladılar...

    türkçe konuşan türklere "dinsiz türkmenler" dediler...
  • şikayet et
  • 43324828
  • bapheus savaşı

    2.
  • bafeus muharebesi ile koyunhisar savaşı farklıdır.

    bapheus muharebesi yahut bizim verdiğimiz adıyla yalakova muharebesi bugün hersek burnu dediğimiz (osmangazi köprüsü'nün güney çıkışı) yerde cereyan etmiştir.

    burada iznik kuşatması için gemi ile yardıma gelen bizans ordusu (2000 kişi kadar) hersek burnunda karaya çıkmış, otman gazi de burada iznik'e yardıma gelen bizans kuvvetlerini pusuya düşürerek muharebeyi kazanmıştır.

    bafeus muharebesi(yalakova) yapıldığı yer şurasıdır;
    görsel

    koyunhisar savaşı ise daha farklı bir yerde ve farklı bir tarihte yapılıyor.

    koyunhisar savaşının yapıldığı yer de şurası;
    görsel

    bu koyunhisar muharebesinin diğer adı dimbos muharebesi'dir. (not: dimbos bugün marmaracık köyü ile koyunhisar köyü arasındaki bir mevkinin o dönemdeki ismidir, bu muharebe "dinboz" olarak da bilinir)

    otman gazi'nin kuvvetleri burada kite, adranos, kestel ve bursa tekfurlarının birleşik kuvvetleri ile savaşmıştır. dimbos-koyunhisar muharebesi neticesinde bursa şehri harici tüm bursa ovası osmanlı'nın kontrolüne geçmiştir.

    bafeon (yalakova) muharebesinin yapıldığı tarih: 1302.
    koyunhisar (dimbos) muharebesinin tarihi: 1303.

    yani bafeon muharebesi ile koyunhisar muharebeleri osmanlı beyliğinin her ikisinden de zaferle çıktığı iki farklı muharebedir.

    not: bafeon (yalakova) muharebesinin olduğu bölge o devirde "koyunhisar" ismi ile anılmıyorsa, yahut hersek burnu-hersek lagünü-yalakova diye bilinen yerde bir koyunhisarı/koyunhisar yoksa doğru olan budur.

    #tarih
  • şikayet et
  • 43324211
  • atatürk hilafeti ingilizlerin isteğiyle kaldırdı

    39.
  • bir insan neden hilafet ve saltanat ister???
    insan aklının cevap bulamadığı gerici düşünce. ben de bulamıyorum cevabını...

    bir insan neden cumhuriyet gibi, demokrasi gibi bir rejim varken saltanat ve hilafetin geri gelmesini ister, bunların kaldırılmasını eleştirir?
    şüphesiz ki bunu isteyen halifelik ve saltanat dönemlerinde yaşamamış, o günleri bilmeyen cahilin tekidir.

    allahım bizim ne günahımız var ki dünya ileri giderken böyle gerici ve cahillerle aynı havayı soluyoruz? diye düşünüyorum sürekli...

    hayır, halifelik istedikleri yetmiyormuş gibi, halifelik makamının hangi şartlarda ve nasıl kaldırıldığını da bilmiyorlar.

    atılan iftiraya bak: hilafet ingilizlerin isteği ile kaldırılmış...

    peki, madem öyle anlatmaya başlıyorum.

    ne yazık ki 1. dünya savaşı sonrası, istanbul ve anadolu'nun işgalinde halifelik makamı tamamen ingiliz çıkarları için kullanılmış, iyice rezil kepaze edilmiştir.

    aslında hilafet makamının emperyal amaçlara hizmet için kullanılması uzun zamandır olan bir şeydi.
    örneğin abd işgaline direnen filipinli müslümanlar (sulu sultanlığı, moro müslümanları) abd'nin isteği ile halife 2. abdülhamid tarafından isyan etmemeleri için uyarılmıştı.
    (bkz: abd ye karşı ayaklanan müslümanları uyaran halife)

    yine çin'de çıkan boxer isyanı sonrası çin'deki müslümanların emperyalistlere karşı direniş göstermemesi için alman imparatorunun ricası ile 2. abdülhamid çin'deki müslümanlara nasihatte bulunması amacıyla çin'e bir nasihat heyeti göndermişti.
    (bkz: abdülhamid in çin e gönderdiği nasihat heyeti)

    bunlar gibi birkaç olay daha var.
    ama en acısı 1. dünya savaşı yıllarında halife'nin cihat ilan etmesi ve buna karşılık arapların lideri isyancı hain şerif hüseyin'in de karşı cihat ilan etmesi ve daha fazla taraftar toplamasıdır.

    uzatmayalım.
    halifelik makamı işte bu şekilde içi boşaltılmış ve emperyalist devletlerin çıkarına göre hareket eden bir kurum haline dönmüştü...

    işte işgal yıllarındaki osmanlı padişahı ve aynı zamanda halife olan vahdettin, halifelik makamını kendi bekası ve ingiliz çıkarları için kullanmaktan asla tereddüt etmemiş, "ingiliz ve yunan orduları halifenin ordusudur" fetvası yayınlanmıştır.

    atatürk'ün ve tbmm'nin esasen "halifeliği kaldırmak" diye bir düşüncesi yoktu.

    lakin vahdettin'in ingiltere'ye sığınması ve ingilizlerin vahdettin'in halifelik makamından faydalanarak himayesi altındaki müslümanlara zulme devam etme planı idrak edilmişti.

    evet, ingilizlerin planı buydu ve ingiltere, daha doğrusu britanya imparatorluğu o dönemde dünyada en çok müslüman nüfusa sahip devletti...

    tabi türk kurtuluş savaşı ve türklerin kazandığı zafer en büyük takdir ve alkışları işte bu britanya sömürgesi olan müslüman milletlerden almıştı.
    hepsi mustafa kemal'i kurtarıcı olarak görüyor, hepsi de türkler gibi zafer kazanmayı umut ediyorlardı. (özellikle hindistan müslümanları)

    hindistan, britanya imparatorluğunun hayat damarıydı ve hindistan müslümanlarının atatürk'ü ve türk zaferini örnek alıp ingiliz hakimiyetine baş kaldırması ingilizlerin en büyük kabusuydu.

    bu yüzden vahdettin'i "halife" sıfatıyla hindistan müslümanları'nın başına geçirmek istediler.

    işte tam bu anda türkiye büyük millet meclisi osmanlı hanedanından abdülaziz han'ın oğlu abdülmecid efendi'yi 19 kasım 1922'de halife ilan etti.

    bakınız, saltanat 1 kasım 1922'de kaldırıldı, vahdettin ise 17 kasım 1922'de türkiye'yi terk etti.

    kurtuluş savaşı zaferimizin tescil edildiği 11 ekim 1922 mudanya mütarekesi ve akabinde 5 kasım 1922'de refet bele komutasındaki türk silahlı kuvvetleri'nin istanbul'a girişi ile ingilizler vahdettin'in halifelik makamını kullanmak, ukdelerine almak için planlara başladılar.

    amaçları yukarıda da belirttiğim gibi vahdettin'i halife olarak hindistan'a yerleştirmek ve buradaki müslümanları kontrol altında tutmaktı.

    saltanatın kaldırılması ve abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi arasında geçen 19 günlük süre boyunca ingilizler bu planı uygulama çabasına giriştiler.
    fakat abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi bu planı bozmuş oldu.

    britanya imparatorluğunda mudanya mütarekesi sonrası bu planlar yapılıyordu işte.
    hatta bunun için hindistan bakanlığı, hindistan kral naipliğine mektup yazmış ve vahdettin'in hindistan'da halife olması için görüş almıştır.

    hindistan kral naipliği'nin 10 kasım 1922'de ingiltere hindistan bakanlığına gönderdiği yanıt ise bunun mümkün olmadığını, hindistan müslümanlarının vahdettin'i istemediğini britanya hükümetine bildirmiştir.

    söz konusu 10 kasım 1922 tarihli mektubun özeti şudur;

    --spoiler--
    "padişahın halifeliği dışında, kendisi hindistan’da pek az tanınmıştır ve türkiye’nin işgali sırasında, onun ingilizlerin aleti olduğundan kuşkulanılmaktadır. dolayısıyla, genel eğilime göre onun tahttan indirilmiş olması hindistan’da ilgisizlikle karşılanmıştır. mustafa kemal ise ülkesinin kurtarıcısı ve islam’ın şampiyonu olarak görülmektedir. ” (ida, fo 371/7913/e 12699: kral naibinden hindistan bakanlığı’na ivedi, özel ve gizli telgraf, 10.11.1922)
    --spoiler--

    ne demiş?
    "mustafa kemal ülkesinin kurtarıcısı ve islam'ın şampiyonudur." demiş.

    başka ne demiş?
    "padişah ingilizlerin kuklasıdır onu ülkemizde istemiyoruz" demiş.

    burada kullanılan "şampiyon" sıfatı, bir spor müsabakası şampiyonu değil, bir amaç uğruna bir ulusu, bir topluluğu temsil eden ve o topluluk için mücadele eden sembol isimdir...

    işte bu şartlar altında önce abdülmecid efendi'nin halife ilan edilmesi ingilizlerin planlarını alt üst etmiş ve halifelik makamı üzerinden müslümanlara zulüm edilmesinin önüne geçilmiştir.

    bundan sonra abdülmecid efendi ve halifelik makamı, her şeyin üzerinde olan tbmm'nin kudreti altında olmuş ve daha sonra 16 ay sonra türkiye cumhuriyetindeki iki başlılığı kaldırmak ve cumhuriyet değerlerine daha sıkı bağlanmak için halifelik makamı kaldırılmıştır...

    yani, halifeliğin kaldırılmasını isteyen ingilizler değildir, bilakis ingilizler halifelik makamını sömürgesi altındaki müslümanları ezmek için kendi uhdelerinde devam etmesini istemiş, lakin mustafa kemal atatürk bu kirli oyuna mani olmuştur...

    halifelik makamı ingilizler için o kadar önemliydi ki, halifeliğin kaldırılmasından 13 yıl sonra 1937'de dahi halifelik ingilizlerin gündemindeydi.

    belge;
    https://www.academia.edu/...ER_ABOLITION_OF_CALIPHATE

    ek olarak:
    fransız belgelerinde halifeliğin kaldırılması;
    https://www.academia.edu/...LAFET%C4%B0N_KALDIRILMASI

    #tarih
  • şikayet et
  • 43321743
  • sözde ermeni soykırımı

    380.
  • bu konuda bizim devlet politikamız, milli politikamız ermenilerin yıllardır bitmeyen saçma iftiralarına karşı bağımsız bir tarih kurulu kurulması ve bu tarih kurulunun konuyu belgeler ışığında görüşmesi ve karara bağlamasıdır.

    türkiye cumhuriyeti'nin politikası budur ve oluşturulacak bu kurul için osmanlı ve türkiye cumhuriyeti arşivlerini açmayı taahhüt etmiştir.

    ama türkiye'nin bu haklı talebine ermenistan ve yıllardır soykırım yalanı söyleyen ermeni diasporası yanaşmamaktadır.

    salt bu durum bile türkiye'nin haklılığının en somut delili iken, bu konu ile ilgili yıllardır tarihi gerçekleri ve belgeleri hiç üşenmeden yazıyoruz ki en azından "içimizdeki ermeniler" aldatıldıklarının farkına varıp "soykırım yalanının" peşinden gitmekten vazgeçsinler...

    dedik ya tarihi bir olayda neyin ne olduğunu anlamak için belgeler önemli.
    ermenilerin iddiaları 1915 yılında soykırıma uğradıkları yönünde...

    soykırım: siyasal, ulusal, ırksal ya da dinsel bir nedenle, azınlık durumundaki bir insan topluluğunu soyca yok etmeyi amaçlayan toplu öldürme eylemi...

    şimdi 1915 yılında yani ermenilerin soykırıma uğradıklarını iddia ettikleri dönemde osmanlı hariciyesinde çalışan ermeni diplomatları belgeleri ile birlikte ekleyeceğim:

    1)leon surenyan efendi;
    1915 yılında Hazine-i Evrak Kalemi Mümeyyizliğinde iken Gümüş imtiyaz madalyası almış ermeni vatandaşımız. kendisi 1919 yılında ikinci Rütbeden Şir ü Hurşid nişanına layık görülmüş olup Aralık 1920'de maaşı 4000 kuruşa çıkarılmıştır.
    leon surenyan efendi cumhuriyetimizin ilanından sonra da iş için hükümete müracaat etmiş, işgal yıllarında hiçbir ihanete karışmadığı tespit edilince 3 Mayıs 1924 yılında TBMM Hariciye Vekaletinde memurluğa başlamıştır.

    belge:
    görsel
    görsel

    --------------------------------
    2)manuk azaryan efendi;
    93 harbi sırasında Osmanlı Petersburg Sefareti Birinci Katipliğinde görevliydi.
    Oradan Istanbul'a gönderdiği mektuplarda Çarlık Rusyasının Ermenileri kullanarak Kars'a saldırdıklarını rapor etmiştir.
    Manuk Azaryan Efendi memuriyeti esnasında göstermiş olduğu başarılarından dolayı 10 Ekim 1903 tarihinde terfi ederek rütbesi yükseltilmiş ve Nişani Osmani almıştır.
    17 Nisan 1922 yılında Beyoğlu'nda vefat etmiştir.

    belge;
    görsel

    ---------------------------
    3)hrant abro bey;
    1913 yılında Babıalide hukuk müşaviriyken hizmetlerinden ötürü Altın Liyakat Madalyası almıştır.
    1917 yılında ikinci Rütbeden Osmanlı nişanı ile taltif edilmiştir.
    Hrand Efendi 1940 yılında istanbul'da vefat etmiştir.

    belge;
    görsel

    ------------------------------
    4)kalust gülbenkyan bey;
    Osmanlı Devleti'nin Paris ve Londra sefaretlerinde müşavirlik yapmıştır.
    1955 yılında vefat etmiştir.
    Adına kurulmuş olan Gülbenkyan vakfı Türkiye'deki hayırsever kurumlardan biri olup pek çok yardımlarda bulunmuştur.

    belge;
    görsel

    ------------------------------

    ve daha pek çok örnek.
    osmanlı arşivleri 1915 yılında, yani ermenilerin soykırıma uğradıklarını iddia ettikleri dönemde osmanlı devletinde memuriyet yapan pek çok ermeni vatandaşımızın kayıtlarıyla doludur.
    yine aynı dönemin osmanlı sicil defterleri incelendiğinde istanbul'da pek çok ermeni tüccar, esnaf ve zanaatkar kaydı bulunmaktadır.
    bütün bu belgeler iddia edilen soykırım fikrinin bir yalandan ibaret olduğunun delilleridir.

    işte bu yüzden ermeni diasporası türkiye'nin "arşivleri açalım ve işi tarihçi uzmanlara bırakalım" önerisine yanaşmamaktadır.

    son olarak;
    (bkz: berç keresteciyan türker)
    (bkz: arman pandikyan)
    (bkz: çanakkale de bir ermeni avanis oğlu agop)

    #tarih
  • şikayet et
  • 43320242
  • atatürk ün ingiliz valisi olmak istediği iddiası

    161.
  • hayat ne garip...vapurlar falan...

    bundan tam 100 sene önceydi arkadaşlar.
    11 mayıs 1920 tarihinde istanbul'da görülen mahkeme hükmüne göre gıyaben yargılanan Mustafa Kemal, Kara Vasıf Bey, Ali Fuat Paşa, Midillili Rüstem Bey(alfred rüstem), Doktor Adnan Bey, Halide Edip Hanım idam cezasına çarptırıldılar.

    suçları ingiliz işgaline karşı direniş başlatmak ve ankara'da milli iradeye dayalı bir meclis oluşturmaktı...
    bu yaptıkları şey osmanlı'ya ihanetti.
    hangi osmanlıya?
    ingiliz işgali altında kukla haline gelmiş, meclisi mebusanı basılmış ve dağıtılmış, meclis üyeleri yani milli iradenin temsilcileri ya sürgün edilmiş, ya da hapse atılmış osmanlı...

    mustafa kemal ve arkadaşlarına verilen idam kararının padişah onaylı vesikası aşağıdadır;
    görsel

    bu da yukarıdaki belgenin günümüz türkçesiyle yazılmış hali;
    görsel

    işte bu mahkeme hükmü tam 100 sene önce bugün (12 mayıs 1920) mustafa kemal paşa'nın eline geçti.
    mustafa kemal paşa ve arkadaşları hakkında verilen bu kararı millet yırtıp attı.

    bakın şu işe ki, o gün ingiliz işgaline direnen mustafa kemal paşa için bugün beyinsiz müfteriler diyor ki "ingiliz valisi olmak istedi..."

    tabi ya...ingiliz valisi olmak istediği için idama mahkum edilmişti değil mi?

    mustafa kemal ve kurtuluş savaşımıza karşı yapılan adi ve aşağılık dezenformasyonlara belgeleri ile cevap verdim.
    aşağıdaki yazıda kurtuluş savaşı dönemince ingilizlerin mustafa kemal için kaç defa suikast girişiminde bulunduğunu belgeleri ile bulacaksınız.
    okuyunuz ve tarihi gerçeklerden başkasına itibar etmeyiniz.
    (bkz: atatürk ve kurtuluş savaşına iftiralara cevaplar/#43246459)

    #tarih
  • şikayet et
  • 43319619
  • kybele

    48.
  • matrikyal dönemin en büyük tanrıçası, ana tanrıça...
    görsel

    kybele tanrıları doğuran ana tanrıça'dır.
    yunan mitolojisindeki karşılığı rhea'dır, ki rhea zeus'u doğuran ana tanrıçadır, kronos'un karısıdır. esasen kybele matrikyal dönemde ana tanrıça olduğu için kronos'u da kendisine sevgili olarak güneşten ve buhardan yaratmıştır.
    görsel

    kybele ve kronos'un ilişkisinden de zeus, hades, poseidon ve hera dünyaya gelmiştir...

    lakin matrikyal dönemden, patrikyal döneme geçilince kybele'nin yerini zeus almış, bu kez ana tanrıça figürü olan kybele, ay tanrıçasına dönüşmüş ve kimi zaman yunan'da artemis, roma'da ise diana ile özdeşleşmiştir...
    görsel

    ana tanrıça kybele anadoluludur.
    diğer kültürlerde farklı isimlerle de anılır.
    hititler kybele'ye kubaba demişlerdir. lidyalılarda kuvava olarak geçer.
    friglerde ise kubele, kubebe yahut kubeleya ama bu isimlerin başına onun ana tanrıça olduğunu belirten "mater" sıfatı konulur. olarak bilinir.

    pontuslular kybele'ye ma derler, ermenilerde anaitis olarak bilinir.

    arapların en büyük tanrıçası hubel, kybele'dir. en önemli arap tapınağı olan kabe-kıble de kybele'den türemiştir.

    kybele'nin tapılma merkezleri anadolu'daki üç dağdır.
    1-ida(kaz) dağları.
    2-spil dağı
    3-murat dağı(dindymos).

    spil dağı'ndaki kybele kaya anıtı;
    görsel

    ana tanrıça'nın kenti ise bugün sivrihisar yakınlarındaki pessinus'tur.
    ana tanrıça kybele'ye saygı gösteren bergama kralları mö 2. yy'da pessinus kentinde büyük bir kybele tapınağı inşa etmişler ve burası ana tanrıça kybele için bir hac merkezine dönüşmüştür.
    bergamalılardan başka efes ve tüm iyonya şehirleri ve truva da bu pessinus şehrini kutsal sayarlardı.

    kybele doğa ve bereket ile eş anlamlıdır.
    doğanın uyanışını, bereketi, toprağı, verimliliği sağlayan ana tanrıçadır.
    yeryüzü sürülüp ekilmese de hem bitkiler, hem hayvanlar bakımından verimlidir. kybele de yeryüzünün tarımsız, işlenmemiş verimliliğini simgeler.
    yeryüzü ilkbaharda kızdır, sonra güneşten gebe kalır, yazın ve sonbaharda da doğurur ve ana olur.
    bundan dolayı kybele aynı zamanda ay tanrıçasıdır.
    hilal biçimindeki ay genç kızlığını, doluna kadınlık ve gebeliğini, daha sonra küçülen ay da analığını simgeler...

    kybele'nin sevgilisi ise attis'tir.
    kybele, tamamen kendisine sadık kalması şartıyla attis ile sevgili olur.
    lakin attis, sangarid adlı peri kızına aşık olur ve onunla evlenir.
    bunu öğrenen kybele çok öfkelenir ve düğünü basar.
    düğünde attis'e görünür, attis yaptığından pişman olur ve erkeklik organını keser, attis'in erkeklik organı yere düşer, kanları toprağa karışır ve burada menekşeler ortaya çıkar.
    kybele ise bu duruma üzülür ve attis'i bir çam ağacına çevirir.
    görsel

    bu rivayet anadolu'da bir kybele kültü'nün başlamasına sebep olur.
    her ilkbaharda bu bir gelenek haline gelir.
    kybele tapınaklarında rahipler her yıl ilkbaharda ayinler yaparlar, bu ayinlerde kendilerini keserler, ayinleri izleyen bazı erkekler de bundan çok etkilenir erkeklik organlarını keserlermiş.
    bu ritüelden sonra da erkeklik organını feda eden kişi kybele tapınağına rahip adayı olarak kabul edilirmiş.

    daha sonra patrikyal dönemde bu kybele kültü terk edilmiş, erkeklik organı komple kesilmek yerine ucundaki deri kesilerek kybele'ye ve doğanın uyanışına saygıda bulunulmaya başlamış. günümüzde bazı toplumlar "sünnet" adı altında bu geleneği halen sürdürmekteler.

    kybele kültü'ndeki attis, sümerlerde temmuz olarak karşımıza çıkar.

    attis'in her yıl ölümü ve dirilmesi bitkilerin ve tarımın her yıl canlanmasını simgeler.
    attis anadolu'dan suriye'ye geçince adı "efendimiz" anlamına gelen adon'a dönüşmüştür.
    suriye'de her yıl kışa doğru adon'u bir yaban domuzu öldürürdü, bundan dolayı sami kültüründe domuz eti lanetli sayılmıştır.
    tevrat ve zebur'da tek tanrı adonai olarak ifade edilir.
    adonai, yunanlar tarafından adonis olarak adlandırılır.

    anadolu'nun bu ana tanrıçası yukarıda da belirttiğimiz üzre yunan ve roma kültürlerinde de çok önemlidir.
    lakin bunlar patrikyal döneme geçip, matrikyal tanrıları ikincil saydıklarından ötürü zeus'u doğurmuş olmasına rağmen kybele panteon'a dahil edilmemiştir.

    ne var ki kybele'nin ve matrikyal toplum döneminin etkileri patrikyal dönemde de devam etmiş, kybele bu dönemde isim değiştirip artemis adını alsa da ana tanrıça olmaya ve zeus'tan daha fazla değer görmeye devam etmiştir.
    bunun en güzel örneği efes'teki artemis tapınağıdır.
    efes artemis'i, zeus'un kızı olan artemis'ten farklı görülür, efes'in artemisi kybele'dir.
    efes artemis'i patrikyal dönemin babası zeus'u her zaman gölgede bırakmıştır.
    efes'teki artemis tapınağı, olympia'daki zeus tapınağını ve delphi'deki apollon tapınaklarından daha önemliydi ve her zaman daha çok ziyaretçisi olurdu.
    görsel

    kybele'ye, artemis'e ev sahipliği yapan efes antik dünyanın en önemli tapınma/din merkeziydi.
    efes'teki kybele/artemis dini dünyanın ilk kitlesel dinidir. efes'teki ana tanrıça dini daha sonra romalıların hristiyanlığı kabulü ile meryem ana ile özdeşleşmiş, efes yakınlarında bir meryem ana mevkisi oluşturulmuş ve antik çağlardan beri ana tanrıçaya inanan insanların hac yeri olan efes, bundan böyle hristiyanların hac merkezi haline gelip bir din kenti olmak özelliğini günümüze kadar sürdürmüştür.
    görsel

    not: meryem ana-maryanna-mary isimlerinin kaynağı da kybele'dir. kybele ana tanrıça, ana kraliçe anlamına gelen mirin sıfatıyla da ifade edilir, mirin-mary-maryanna-meryem...

    aynı şekilde denizin karşı tarafında da ana tanrıça'nın atina'da pek çok taraftarı ve tapınanı vardır.
    mö 430'da atina'da bir kybele rahibi öldürülmüş, ardından da veba salgını başlamıştı, ana tanrıça'ya tapınanlar rahibin öldürülmesinin kybele'yi kızdırdığını, o'nun da kenti cezalandırdığına inanmaya başladılar. bunun için atina'da metroum tapınağı (ana mater) inşa edildi.

    anadolu'da da durum aynıydı.
    örneğin aizonai'deki zeus tapınağının hemen önünde bulunan kadın figürü kybele'dir.
    görsel

    bu da tapınağın zeus tapınağı olduğu kadar aynı zamanda ana kybele'ye adanmış olduğunu gösterir.
    yani her ne kadar matrikyal dönemden, patrikyal döneme geçilse de kybele önemini her zaman korumuştur.

    yine roma döneminde kartaca savaşları sırasında zor durumda kalan romalılar, sybil kahinlerinin tavsiyesi ile pessinus'taki ana tanrıçayı sembolize eden ve bir göktaşı olan kybele taşı'nın roma'ya getirilmesine karar verildi.
    pessinus'taki kybele'yi sembolize eden büyük taş bir roma taburu tarafından roma'ya getirildi ve palatinus tepesindeki zafer tapınağı'na konuldu.
    görsel

    bu sebeple roma'da ana tanrıça kybele şerefine her sene magalesia festivalleri yapılırdı.
    https://en.wikipedia.org/...mple_of_Cybele_(Palatine)
    https://brewminate.com/th...f-cybele-in-ancient-rome/

    not: roma'daki bu kybele tapınağı (temple of magna mater) ms 394 yılında hristiyanlık dışı tapınakları yıktıran imparator theodosius'un emri ile yok edilmiştir.

    bir başka anlatıya göre ise pessinus'taki kybele taşı olarak bilinen göktaşı, arabistan'a getirilmiş ve kabe'nin bir köşesine konulmuş olan hacerül esved taşıdır.
    görsel

    pek çok kültürde pek çok mitolojide ana tanrıça olan kybele, türk kültüründe ve türk mitolojisinde de sibel olarak yer almıştır.
    sibel, Türk mitolojisinde bereketi ve bolluğu simgeleyen bir tanrıçadır. bazı yerlerde de "cembil" yahut "çembil hanım" olarak da bilinir.
    çembil, köroğlu destanında köroğlu'nun annesidir. yine aynı destandaki çamlıbel ismi çembil hanım'dan gelmektedir.

    kybele eski dünyadaki pek çok toplumu ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş en büyük ana tanrıçadır.
    hakkındaki pek çok mit vardır, bu mitler her kültüre göre değişkenlik gösterir.

    son olarak ispanya-madrid'deki kybele meydanı ve tanrıça kybele anıtı;
    görsel

    #tarih
    #mitoloji
  • şikayet et
  • 43303634
  • hippolyte

    2.
  • yunan mitolojisine ait olmayan, hititlerin kadın savaşçıları olan amazonların prensesi olan anadolu'nun öz kızı...
    görsel

    hippolyte; savaş tanrısı ares ve amazon kraliçesi otrera'nın kızıdır.

    hektor'dan sonra truva orduları başkomutanı olan ve truva muharebelerinde şehit düşen kahraman penthesileia'nın ablasıdır.

    ne acıdır ki hippolyte kardeşiyle çıktıkları bir av sırasında yanlışlıkla penthesileia tarafından vurularak hayatını kaybetmiştir.
    ablasının ölümüne sebep olan penthesileia'da acısını hafifletmek ve onurlu bir şekilde ölebilmek için truva savaşlarına katılmıştır.
    (bkz: penthesileia/#43237765)
    (bkz: amazonlar/#43238474)

    hippolyte amazonların en önemli savaşçısıydı.
    zira babası ares tarafından kendisine büyülü bir kuşak verilmiş, bu kuşak da hyppolyte'yi yenilmez bir savaşçı yapmıştı.

    hippolyte'nin ölümüne dair bir başka hikaye de onun herkül tarafından öldürüldüğüdür.

    hippolyte'nin kemerini almak, herkül efsanesinde herkül'ün yapması gereken 9. göreviydi.

    herkül bu vazifesini yapmak için amazon diyarına (bkz: themiscyra) gelmiş, lakin amazon kadın savaşçılarına esir düşmüştür.

    ares'in kızından büyülü kuşağı zorla alamayacağını anlayan herkül, zamanla prensese aşık olmuş, tabi prenses hippolyte'de bu aşka karşı boş kalmamış, karşılık vermiş.
    herkül sevdiceğine büyülü kemeri alması gerektiğini itiraf etmiş, hippolyte de "al aşkım senden kıymetli değil ya" diyerek kuşağı herkül'e vermeyi kabul etmiş.

    ne var ki tanrıça hera bilindiği üzere herkül'e her zaman gıcık giden bir kadın.
    herkül'ün de bu görevlerinden başarıyla çıkmasını istemiyor.

    amazonlara haber yollamış, herkül sizin prenses hippolyte'i zorla kaçıracak diye.
    tabi prenseslerinin kaçırıldığını zanneden amazonlar herkül'e saldırmışlar.

    herkül'de sevdiceği hippolyte'in ona ihanet ettiğini düşünerek onu zehirli mızrağıyla öldürmüş. (zaten başka türlü öldürmesi mümkün değil)
    görsel

    hippolyte'in bu ölümünün geçerliliğini varsayarsak hippolyte'in ölümü ile penthesileia'nın ölümü benzerlikler taşır.
    her iki prensesin ölümlerinde de kısa süreli aşklar ve aşıkları tarafından öldürülmesi ne muazzam bir tesadüf...
    (bkz: akhilleus un penthesileia ya aşkı/#41167975)

    bir diğer efsanede ise hipplolyte theseus tarafından kaçırılarak atina'ya götürülmüş, buna kızan amazonlar da atina'ya saldırmış ve bu şehri yağmalamıştır.

    lakin gerek herkül, gerek theseus mitleri yunanların uydurmasıdır.
    bu hikayelerin uydurulmasındaki amaç, anadolu'yu aşağılamak, yunanların anadolu'dan daha kudretli olduklarını insanların bilinç altlarına kazımaktır.
    yunanların anadolu halkları, anadolu medeniyetleri karşısındaki eziklikleri pek çok mitolojik efsanede karşımıza çıkar.
    adamlar binyıllar boyunca anadolu'ya karşı ezikliklerini bir türlü atamamışlar, en son 1922'de anadolu'nun savaşçı kadınları amazonların torunları tarafından bir kez daha bozguna uğratılmışlardır.

    #tarih
    #mitoloji
  • şikayet et
  • 43293787
  • midas

    18.
  • tek bir kral, tek bir şahıs değildir.
    tarihte ve mitolojide farklı farklı midas karakterleri vardır.

    esasen "midas" bir isim değil, sıfattır.
    frigya krallarına verilen bir ünvandır.

    nasıl ki mısır hükümdarlarına "firavun" denilmekteyse, frig krallarına da "midas" yahut "gordios" denmekteydi.

    midas'ın friglerin ilk kralı gordios'un oğlu olduğu söylenir.
    (bkz: gordion/#43232000)

    frig tarihinde karşımıza sürekli midas'lar çıkarlar.

    örneğin eskişehir yazılıkaya'da bulunan frig anıtı tarihte varolmuş birkaç kral midas'tan biri adınadır.
    görsel

    ülkemizin en önemli yürüyüş rotalarından biri olan frig yolu'nda midas ile ilgili pek çok bulguya şahit olabilirsiniz.
    (bkz: frig yolu/#42829843)

    kral midas ile anlatılan en çok bilinen 2 efsane vardır.
    bunlardan biri müzisyen satir marsyas ve tanrı apollon arasındaki müzik müsabakasında hakemlik yapması ve midas'ın verdiği kararı beğenmeyen apollon'un midas'ın kulaklarını eşek kulağına çevirmesidir.
    görsel

    apollon midas'ı bu şekilde cezalandırırken, rakibi marsyas'ın derisini yüzer ve bir mağaraya atar, bu mağaradan doğan kaynak ise marsyas ırmağını oluşturur.
    (bkz: marsyas/#43275841)

    burada midas tanrılar tarafından cezalandırılmıştır.

    bir diğer midas hikayesinde ise midas bu sefer tanrılar tarafından ödüllendirilir.
    o hikayeyi de hemen herkes bilir.

    şarap tanrısı dionysos'un en yakın arkadaşı satyros frig ülkesini gezerken yorgun düşer ve tesadüf bu ya midas'ın bahçesinde uyuyakalır.
    midas bu yabancıyı alır sarayında misafir eder, güzelce ağırlar.
    tabi bunu duyan dionysos son derece memnun olur ve midas'a "dile benden ne dilersen" der.
    midas fırsat bu fırsat deyip "dokunduğum her şey altına dönüşsün" der.
    tabi düşüncesizce yapılan bu talep bir süre sonra sıkıntı oluşturur. zira midas'ın dokunduğu her şey altına dönüşmeye başlar.
    görsel

    ve midas tanrı dionysos'a tekrar eski hale gelmek için yalvarır.
    dionysos bu isteği de geri çevirmez ve gidip pactolos ırmağı'nda yıkanmasını ve yıkandıktan sonra bu halinden kurtulacağını söyler.
    midas burada yıkanır ve dokunduğu her şeyin altın olması halinden kurtulur.

    bakınız her iki hikayede bir ortak nokta var.
    ikisinde de ırmaklar var.
    ilk hikayedeki marsyas ırmağı bugünkü çine çayı'dır.
    ikinci hikayedeki pactolos ırmağı ise bugünkü salihli'deki sart çayı'dır.

    her iki akarsu da son derece bereketli ovaları sular.
    bu iki akarsu ve hatta sakarya ırmağı ile olan alakası midas'ın bereket ve bolluğu sembolize eden bir tarihi karakter olduğunu hatırlatır ki bu rivayetler midas'ın soyunun en büyük ana tanrıça kybele'den geldiği efsanesine dayandırılır.

    kybele'yi de başka bir gün yazarım artık.

    #tarih
    #mitoloji
  • şikayet et
  • 43285817
  • Gündemdeki Haberler
    güncel Önemli Başlıklar