bugün
- kategori hashtag
- katılım emeklilik #KSU
- ali koç #algıbahçe
- genç fb #algıbahçe
- güzel sözlük kızları #güzelsözlükkızlarıvardır
- nisan 2024 iran israil gerilimi #SONDAKiKA
- nisan 2024 iran israil gerilimi #SONDAKiKA
- nisan 2024 iran israil gerilimi #SONDAKiKA
- rabia naz ne oldu #RabiaNazaNeOldu
- traveler of secret moments #Eeededimolabilir
- tsubasa ozora #KaptanTsubasa
- uludağ sözlük eski tasarım #sonunakadareskitasarım
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu #NazımHikmet
- lebron james #NBA
- talip emiroğlu kimdir #talipemiroğlu
- talip emiroğlu kimdir #dr
- 3 şubat 2024 antalyaspor fenerbahçe maçı #fenerinmacıvar
- 3 şubat 2024 antalyaspor fenerbahçe maçı #fenerinmacıvar
- 28 ocak 2024 ortadoğu da abd askerlerine saldırı #IRGC
- 28 ocak 2024 ölen abd askerleri #IRGC
- israil lübnan savaşı #SONDAKiKA
#tarih
hayırlı duruşlar...
şurada görebileceğiniz osmanlı torunlarıdır;
görsel
ikinci katerina'nın önünde el pençe divan duruyorlar.
zaten kimin önünde durduklarını da içlerinden birisi dahi bilmiyor, biliyorsa yüzüme tükürün.
bakınız çokomelli osmanlı torunları.
akp'li siyasetçilerin önünde durduğu heykel, rusya'nın ünlü çariçesi romanov hanedanı'ndan 2. katerina'dır.
bunu şimdi hemen "hehe bizim baltacı mehmet paşa zikti onu" diye tiye alacak çomarlar çıkacaktır, peşinen söyleyeyim o katerina bu katerina değil...
her neyse.
bu ruslar böyle göndermeler yapmayı çok seviyorlar.
daha geçen gün boğazlarımızdan 2 gemi geçirip bize mesaj vermişlerdi.
(bkz: boğazdan geçen rus gemisi ile verilen mesaj)
dün de küçük kaynarca antlaşması ile ilgili bir mesaj verdiler. ama tabi ben çaylaktım onu yazamadım.
neyse, işte bugünkü mesaj da aslında dünkü mesajın devamı gibi.
zira küçük kaynarca antlaşmasını imzaladığımız dönemde çariçe 2. katerina vardı rus tahtında.
bu çariçe 2. katerina osmanlı'ya en büyük mağlubiyetleri tattıran ve osmanlı'nın dağılma evresine girmesine sebep olan kadındır.
2. katerina döneminde ruslarla;
(bkz: 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı) ve (bkz: 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı)'nı yaptık.
her iki savaşta da ağır mağlubiyetler aldık.
bu kadın 3 osmanlı padişahı gördü ve her 3'ünü de yendi ve toprak kazandı.
kırım'ı osmanlı'dan koparıp rusya'ya katan da çariçe 2. katerina'dır.
yaaa işte böyle.
ruslar boyuna mesaj veriyorlar.
anlayana...
osmanlı torunları da anlamıştır umarım.
ama tabi cahilliklerine veriyorum, bu detayları bilselerdi akp'li olmazlar, çariçe katerina'nın önünde ip gibi dizilmezlerdi...
#tarih
şurada görebileceğiniz osmanlı torunlarıdır;
görsel
ikinci katerina'nın önünde el pençe divan duruyorlar.
zaten kimin önünde durduklarını da içlerinden birisi dahi bilmiyor, biliyorsa yüzüme tükürün.
bakınız çokomelli osmanlı torunları.
akp'li siyasetçilerin önünde durduğu heykel, rusya'nın ünlü çariçesi romanov hanedanı'ndan 2. katerina'dır.
bunu şimdi hemen "hehe bizim baltacı mehmet paşa zikti onu" diye tiye alacak çomarlar çıkacaktır, peşinen söyleyeyim o katerina bu katerina değil...
her neyse.
bu ruslar böyle göndermeler yapmayı çok seviyorlar.
daha geçen gün boğazlarımızdan 2 gemi geçirip bize mesaj vermişlerdi.
(bkz: boğazdan geçen rus gemisi ile verilen mesaj)
dün de küçük kaynarca antlaşması ile ilgili bir mesaj verdiler. ama tabi ben çaylaktım onu yazamadım.
neyse, işte bugünkü mesaj da aslında dünkü mesajın devamı gibi.
zira küçük kaynarca antlaşmasını imzaladığımız dönemde çariçe 2. katerina vardı rus tahtında.
bu çariçe 2. katerina osmanlı'ya en büyük mağlubiyetleri tattıran ve osmanlı'nın dağılma evresine girmesine sebep olan kadındır.
2. katerina döneminde ruslarla;
(bkz: 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı) ve (bkz: 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı)'nı yaptık.
her iki savaşta da ağır mağlubiyetler aldık.
bu kadın 3 osmanlı padişahı gördü ve her 3'ünü de yendi ve toprak kazandı.
kırım'ı osmanlı'dan koparıp rusya'ya katan da çariçe 2. katerina'dır.
yaaa işte böyle.
ruslar boyuna mesaj veriyorlar.
anlayana...
osmanlı torunları da anlamıştır umarım.
ama tabi cahilliklerine veriyorum, bu detayları bilselerdi akp'li olmazlar, çariçe katerina'nın önünde ip gibi dizilmezlerdi...
#tarih
ikinci dünya savaşı döneminde sığınmışlardır...
ikinci dünya savaşının başında yunanistan italya tarafından işgal girişimine maruz kalmış, italyanlara karşı direnen yunanlar, hitler'i kızdırmış, hitler müttefiki mussolini'ye "ver bu bölümü geçeyim" diyerek nisan 1941'de yunanistan'ı işgale başlamıştı.
işte alman ordularının yunanistan'ı işgali ile birlikte pek çok yunan ülkeyi terk etmiş, kimi mısır'a, kimi amerika'ya, kimi suriye'ye sığınmıştı.
2. dünya savaşı yıllarında 1942 yılında ingiltere tarafından kurulan ortadoğu yardım ve mülteci idaresi (merra) tarafından avrupa'dan gelen 40 bin kişi suriye, mısır ve filistin'de oluşturulan mülteci kamplarına yerleştirilmiştir.
bu 40 bin mülteci içinde de en çok yunanlar vardı. (özellikle girit ve ege adalarından gelenler)
görsel
yukarıdaki fotoğrafta suriye'ye sığınan yunan çocuklarına kıyafet dağıtan bir suriyeli hanım görüyorsunuz.
bir başka fotoğrafta da çocuğu ile birlikte suriye'ye gelen bir yunan kadınına sarılan suriyeli kadınlar var;
görsel
(yalnız şöyle bir durum da var. burada yunan göçmenleri karşılayanlar 1897'de abdülhamid tarafından buraya yerleştirilen giritliler de olabilir, almanya'nın girit'i işgali sonrası buraya gelen giritliler, eski tanıdıkları akrabaları tarafından karşılanmış da olabilirler. Suriye'nin lübnan sınırındaki kıyı kasabası olan al hamidiyah, abdülhamid tarafından girit göçmenlerinin yerleştirildiği bir ilçedir. ismi de abdülhamid'e ithafen al hamidiyah yapılmıştır.)
tabi suriye o gün daha bağımsız bir ülke değildi, fransız mandası altındaydı.
ama fransa'da dağılmış durumdaydı...
hoş o zamanın suriye insanı bugünkü suriyelilerden çok daha nezih, çok daha aydın insanlardır. bugünkü suriyeliler olsa ülkelerine mülteci gelse böyle davranırlar mı? hiç zannetmiyorum.
ama yunanlar da çok şeyapmasınlar...
tayyip'in istediği belli. almanya ile konuşup euroları ateşlesinler.
tayyip yine sahip çıkar mültecilere...
ek: birkaç sene evvel washington post'ta çıkan ortadaoğudaki merra mülteci kampları ile ilgili bir yazı;
https://www.washingtonpos...camps-in-the-middle-east/
not: bu arada bugün "mülteci almayacaklarını, sınırlarına gelirlerse vuracaklarını" açıklayan polonya da alman işgaline uğradığı dönemde polonya vatandaşları ortadoğu'daki bu kamplara sığınmışlar. aşağıdaki videoda iran'daki kamplara yerleştirilen polonyalıları görebilirsiniz.
https://www.youtube.com/w...TgmI&feature=youtu.be
ufff yine bir sürü kültürlendiniz gece vakti, hadi iyisiniz köftehorlar.
#tarih
ikinci dünya savaşının başında yunanistan italya tarafından işgal girişimine maruz kalmış, italyanlara karşı direnen yunanlar, hitler'i kızdırmış, hitler müttefiki mussolini'ye "ver bu bölümü geçeyim" diyerek nisan 1941'de yunanistan'ı işgale başlamıştı.
işte alman ordularının yunanistan'ı işgali ile birlikte pek çok yunan ülkeyi terk etmiş, kimi mısır'a, kimi amerika'ya, kimi suriye'ye sığınmıştı.
2. dünya savaşı yıllarında 1942 yılında ingiltere tarafından kurulan ortadoğu yardım ve mülteci idaresi (merra) tarafından avrupa'dan gelen 40 bin kişi suriye, mısır ve filistin'de oluşturulan mülteci kamplarına yerleştirilmiştir.
bu 40 bin mülteci içinde de en çok yunanlar vardı. (özellikle girit ve ege adalarından gelenler)
görsel
yukarıdaki fotoğrafta suriye'ye sığınan yunan çocuklarına kıyafet dağıtan bir suriyeli hanım görüyorsunuz.
bir başka fotoğrafta da çocuğu ile birlikte suriye'ye gelen bir yunan kadınına sarılan suriyeli kadınlar var;
görsel
(yalnız şöyle bir durum da var. burada yunan göçmenleri karşılayanlar 1897'de abdülhamid tarafından buraya yerleştirilen giritliler de olabilir, almanya'nın girit'i işgali sonrası buraya gelen giritliler, eski tanıdıkları akrabaları tarafından karşılanmış da olabilirler. Suriye'nin lübnan sınırındaki kıyı kasabası olan al hamidiyah, abdülhamid tarafından girit göçmenlerinin yerleştirildiği bir ilçedir. ismi de abdülhamid'e ithafen al hamidiyah yapılmıştır.)
tabi suriye o gün daha bağımsız bir ülke değildi, fransız mandası altındaydı.
ama fransa'da dağılmış durumdaydı...
hoş o zamanın suriye insanı bugünkü suriyelilerden çok daha nezih, çok daha aydın insanlardır. bugünkü suriyeliler olsa ülkelerine mülteci gelse böyle davranırlar mı? hiç zannetmiyorum.
ama yunanlar da çok şeyapmasınlar...
tayyip'in istediği belli. almanya ile konuşup euroları ateşlesinler.
tayyip yine sahip çıkar mültecilere...
ek: birkaç sene evvel washington post'ta çıkan ortadaoğudaki merra mülteci kampları ile ilgili bir yazı;
https://www.washingtonpos...camps-in-the-middle-east/
not: bu arada bugün "mülteci almayacaklarını, sınırlarına gelirlerse vuracaklarını" açıklayan polonya da alman işgaline uğradığı dönemde polonya vatandaşları ortadoğu'daki bu kamplara sığınmışlar. aşağıdaki videoda iran'daki kamplara yerleştirilen polonyalıları görebilirsiniz.
https://www.youtube.com/w...TgmI&feature=youtu.be
ufff yine bir sürü kültürlendiniz gece vakti, hadi iyisiniz köftehorlar.
#tarih
bugün boğazlarımızdan iki rus savaş gemisi bizimle alay edercesine geçti...
(bkz: 28 şubat 2020 iki rus fırkateynin boğazdan geçmesi)
dün gece 33 askerimizi şehit eden ruslar, bugün bu gemileri boğazdan geçirerek tahrikte bulundu. ama bu savaş gemilerinin boğazlarımızdan geçmesi önceden planlanmış, türkiye'ye verilen bir mesajdı...
boğazdan geçen iki rus savaş gemisinin adları;
Amiral Makarov ve Amiral Grigoroviç gemileri...
bu iki geminin ismini aldığı kişiler;
koramiral Stepan Osipovich Makarov ve tümamiral ivan Konstantinovich Grigorovich.
kim bu isimler?
her ikisi de 93 harbine katılmış rus denizcileri.
özellikle stephan makarov...rusların kahraman olarak kabul ettikleri denizci.
görsel
bugün boğazdan geçen 499 borda numaralı gemi bu amiralin ismi ile anılıyor.
görsel
makarov, kaptanı olduğu Velikiy Knyaz Konstantin torpidobotu ile 93 harbinde intibah adlı gemimizi batum'da batırmıştır. (1878)
bu saldırı dünya tarihinde ilk isabetli torpido kullanımıdır ve dünyada torpido ile batırılan ilk gemi ne yazık ki bir osmanlı gemisi olan intibah'tır ve amiral makarov tarafından batırılmıştır.
93 harbi, yani 1877-78 osmanlı rus savaşı, osmanlı'nın fiili çöküşüdür, osmanlı için bir yıkımdır.
ve bugün boğazlarımızdan geçen gemilerden birinin isim babası olan amiral makarov'da 93 harbi sonrası kahraman ilan edilip buradaki başarılarından dolayı madalya almış bir kaptandır...
bakın adamlar dün 33 askerimizi şehit ediyor, bugün de boğazlarımızdan savaş gemileri geçirip 93 harbine gönderme yapacak bir mesaj veriyorlar.
yani diyorlar ki; 93 harbindeki yıkımı unutmayın...
bu iki geminin geçişi şüphesiz ki tesadüf değildi.
askerlerimizin şehit edilmesi ve savaş gemileri ile böyle bir mesajı vermek çok önceden planlanmıştı ruslar tarafından...
bu gemilerin geçmesine müsade etmemeliydik.
montrö'nün 21. maddesine dayanarak boğazları ruslara kapatabilirdik.
(bkz: montrö boğazlar sözleşmesi madde 21/#42925699)
ama bakıyorum da akp'liler bırakın boğazları kapatmayı düşünmeyi, bu rus gemilerinin boğazlarımızdan geçmesinden ve bize mesaj vermesinden pek gocunmamışlar, hatta normal karşılıyorlar...
#tarih
(bkz: 28 şubat 2020 iki rus fırkateynin boğazdan geçmesi)
dün gece 33 askerimizi şehit eden ruslar, bugün bu gemileri boğazdan geçirerek tahrikte bulundu. ama bu savaş gemilerinin boğazlarımızdan geçmesi önceden planlanmış, türkiye'ye verilen bir mesajdı...
boğazdan geçen iki rus savaş gemisinin adları;
Amiral Makarov ve Amiral Grigoroviç gemileri...
bu iki geminin ismini aldığı kişiler;
koramiral Stepan Osipovich Makarov ve tümamiral ivan Konstantinovich Grigorovich.
kim bu isimler?
her ikisi de 93 harbine katılmış rus denizcileri.
özellikle stephan makarov...rusların kahraman olarak kabul ettikleri denizci.
görsel
bugün boğazdan geçen 499 borda numaralı gemi bu amiralin ismi ile anılıyor.
görsel
makarov, kaptanı olduğu Velikiy Knyaz Konstantin torpidobotu ile 93 harbinde intibah adlı gemimizi batum'da batırmıştır. (1878)
bu saldırı dünya tarihinde ilk isabetli torpido kullanımıdır ve dünyada torpido ile batırılan ilk gemi ne yazık ki bir osmanlı gemisi olan intibah'tır ve amiral makarov tarafından batırılmıştır.
93 harbi, yani 1877-78 osmanlı rus savaşı, osmanlı'nın fiili çöküşüdür, osmanlı için bir yıkımdır.
ve bugün boğazlarımızdan geçen gemilerden birinin isim babası olan amiral makarov'da 93 harbi sonrası kahraman ilan edilip buradaki başarılarından dolayı madalya almış bir kaptandır...
bakın adamlar dün 33 askerimizi şehit ediyor, bugün de boğazlarımızdan savaş gemileri geçirip 93 harbine gönderme yapacak bir mesaj veriyorlar.
yani diyorlar ki; 93 harbindeki yıkımı unutmayın...
bu iki geminin geçişi şüphesiz ki tesadüf değildi.
askerlerimizin şehit edilmesi ve savaş gemileri ile böyle bir mesajı vermek çok önceden planlanmıştı ruslar tarafından...
bu gemilerin geçmesine müsade etmemeliydik.
montrö'nün 21. maddesine dayanarak boğazları ruslara kapatabilirdik.
(bkz: montrö boğazlar sözleşmesi madde 21/#42925699)
ama bakıyorum da akp'liler bırakın boğazları kapatmayı düşünmeyi, bu rus gemilerinin boğazlarımızdan geçmesinden ve bize mesaj vermesinden pek gocunmamışlar, hatta normal karşılıyorlar...
#tarih
bir türkiye cumhuriyeti gerçeğidir.
atatürk dışında türkiye'yi yöneten tüm liderler -ki buna ismet inönü de dahildir (bkz: fulbright anlaşması)- abd'ye çeşitli imtiyazlar sağlamış ve türkiye'yi abd çıkarlarına teslim etmiştir.
abd'nin türkiye'den istediği şeyleri alamadığı tek lider mareşal gazi mustafa kemal atatürk'tür.
işte abd bu yüzden yeşil kuşak projesi ile bu ülkenin başına siyasal islam'ı bela etmiş ve türkiye'nin yeniden atatürk dönemine dönmesine, atatürk ilke ve inkılaplarına dört elle sarılmasına müsade etmemiştir...
peki neydi abd'nin isteyip de atatürk'ten alamadığı şey?
chester imtiyazı...
nedir chester imtiyazı?
chester imtiyazı abd'li bir general olan colby mitchell chester liderliğinde bir girişim grubunun türkiye'nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için geliştirdiği bir projedir.
bu projeye göre çoğu anadolu'da olmak üzre osmanlı coğrafyasında abd'li girişimciler demiryolları inşa edecekler (toplam: 4400 km), bu demiryolları üzerinde işletmecilik yapacaklar (bkz: yap işlet devret), ayrıca bu demiryollarının 20'şer kilometre sağındaki ve solundaki arazilerin(toplam 40 km'lik arazi) üzerinde bulunan tüm madenlerin 99 yıl boyunca işletmecisi olacaklardır...
chester projesini gösteren harita;
görsel
1908 devriminden sonra ittihat ve terakki'ye sunulan bu proje osmanlı tarafından kabul edilmedi.
amerikalılar bu projeyi onaylatmak ve türk topraklarını sömürmek için yıllarca uğraştı.
lakin balkan savaşları, 1. dünya savaşı, kurtuluş savaşı derken abd'liler projelerini bir türlü hayata geçiremediler.
türk kurtuluş savaşı'nın kazanılmasından sonra lozan görüşmelerinin hemen öncesinde bir şey oldu ve tbmm hükümeti adına refet bele abd'li chester girişim grubu ile 29 nisan 1923 tarihinde chester antlaşmasını imzaladı...
şüphesiz ki böyle bir antlaşmayı kimse beklemiyordu.
amerikalılar bile şoktaydı.
ama bu imzalanan antlaşma türk tarafının bir planıydı.
zira kasım 1922'den beri süren lozan görüşmeleri çıkmaza girmişti. türkiye uluslararası arenada yalnız başınaydı. savaş meydanında kazandıklarını masada kaybetmek istemiyordu...
atatürk amerikalılarla böyle bir antlaşma imzalayarak lozan öncesi abd'nin desteğini kazanmış, ayrıca ingiltere'ye gözdağı vermişti...
bu arada amerikalı chester grubu da oyalanıyor, lozan görüşmelerinin sonuçlanmasını bekleyin deniyordu.
lozan antlaşması sonuçlandıktan sonra da bir süre cumhuriyetin ilanı sebebiyle amerikalılar bekletildi.
ve cumhuriyetimizin ilanı sonrası 18 aralık 1923'te chester grubu'nın şirketi olan ottoman-american development company'nin sözleşme şartlarını yerine getirmediği bahane gösterilerek bu chester antlaşması türkiye tarafından feshedildi...
atatürk amerikalılara güzel bir oyun oynamıştı.
hiç şüphesiz ki o kandırılan değil, kandıran taraf olurdu ancak...
tabi abd'liler türkiye'nin yaptığı bu oyunu hiç unutmadılar.
içlerine attılar.
1927 yılında abd parlamentosunun onayına sunulan lozan antlaşması, burada reddedildi.
bu çok da önemli değildi, abd lozan'ı tanısa ne olur, tanımasa ne olur?
zaten cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan icraatlara baktığımızda;
1924-devlet demiryolları'nın kurulması.
1928 - anadolu demiryolu şirketi yabancılardan satın alınması.
1929 - mersin- adana demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1929 - anadolu-bağdat, mersin- tarsus demiryolları'nın yabancılardan satın alınması.
1929 - haydarpaşa limanı'nın yabancılardan satın alınması.
1931 - bursa- mudanya demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1933 - samsun- çarşamba demiryolu hattının yabancılardan satın alınması.
1934 - bandırma- menemen- manisa demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1934 - basmane (izmir) - afyon demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1935 - aydın demiryollarının yabancılardan satın alınması.
1936 - edirne-sirkeci şark demiryollarının yabancılardan satın alınması.
1937 - toprakkale - iskenderun demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1937 - istanbul ve trakya demiryolları'nın yabancılardan satın alınması.
gibi, yabancıların işletmesinde olan ve yabancıların chester imtiyazı benzeri imtiyazlara sahip olduğu demiryolu hatlarını ve demiryolu işletmelerini satın alarak millileştirdiğini görüyoruz.
bunların kimini ingilizler, kimini fransızlar, almanlar vb işletiyordu ve bunların hepsi demiryolu güzergahlarında maden arama ve çıkarma, tarihi eser çıkarma gibi imtiyazları almışlardı.
üstelik bu imtiyazların hepsi osmanlı döneminde verilmişti ve sürelerinin dolmasına da en az 60-70 sene vardı.
cumhuriyetin ilk yıllarında bir yandan osmanlı'dan kalan borçlar ödenirken bir yandan da yabancılara osmanlı tarafından verilen bu tip imtiyazlar parası ödenmek kaydıyla millileştiriliyordu.
yani atatürk'ün amerikalılara böyle bir imtiyaz vereceğini düşünmek aptallık olurdu ancak.
-------------------------------
not: atatürk'ün o dönem millileştirdiği bu demiryolları bugün yine özelleştirilmeye çalışılıyor.
atatürk'ün o dönem millileştirdiği limanlarımızın tamamı bugün mevcut hükümet tarafından satıldı...
------------------------------
atatürk tüm bunları yaparken, bir de ileride bir daha aynı hataların yapılmaması için kanuni düzenlemeler yapıyordu.
örneğin 18 mart 1924 tarihli 442 sayılı köy kanunu ile yabancı şahıs ve şirketlerin köy sınırları dahilinde mal sahibi olması ve faaliyette bulunmaları yasaklanmıştır.
bakınız burası çokomelli...
akp iktidara geldiğinde yaptığı ilk icraatlardan biri neydi biliyor musunuz?
atatürk'ün yabancılara köylerimizde mal edinmeyi ve faaliyette bulunmayı yasakladığı bu kanunu iptal etmek.
şurada belgeleri ile birlikte yazmıştım;
(bkz: atatürk ün çıkardığı 442 sayılı köy kanunu/#42008374)
yani sözün özü bu chester projesi-chester imtiyazı abd'lilere verilen bir imtiyaz değil, bilakis abd'lilerin kandırıldığı stratejik bir oyundur.
savaştan yeni çıkmış genç türkiye cumhuriyeti, sahip olduğu binlerce yıllık devlet kültürü ile bu oyunun kazanan tarafı olmuştur.
mareşal gazi mustafa kemal atatürk hiçbir zaman "ne istedilerse veren" bir lider olmamış, "kandırılan" bir şahıs olmamış, bilakis türkiye'nin çıkarları için kimsenin akıl dahi edemediği stratejik hamleler yapmıştır...
#tarih
--------------------------------------------
edit: artık ciddi ciddi burada çok art niyetli ve cahil insanlar olduğunu düşünüyorum.
ulan yukarıda atatürk'ün bilhassa demiryollarını millileştirdiğini yazmışım. osmanlı döneminde yabancılara verilen demiryolları atatürk döneminde millileştirildi.
labunyalar hala gelmiş atatürk ingilizlere şunu verdi bunu verdi yazıyor.
neyi verdi lan? hadi göster bakalım neyi verdi ingilizlere?
bu ülke lozan'da masaya otururken ilk şartı kapütülasyonların kaldırılmasıydı. o şartı kabul ettirip oturduk biz lozan'da masaya.
gösterin bakalım atatürk ingilizlere, fransızlara ne vermiş?
atatürk dışında türkiye'yi yöneten tüm liderler -ki buna ismet inönü de dahildir (bkz: fulbright anlaşması)- abd'ye çeşitli imtiyazlar sağlamış ve türkiye'yi abd çıkarlarına teslim etmiştir.
abd'nin türkiye'den istediği şeyleri alamadığı tek lider mareşal gazi mustafa kemal atatürk'tür.
işte abd bu yüzden yeşil kuşak projesi ile bu ülkenin başına siyasal islam'ı bela etmiş ve türkiye'nin yeniden atatürk dönemine dönmesine, atatürk ilke ve inkılaplarına dört elle sarılmasına müsade etmemiştir...
peki neydi abd'nin isteyip de atatürk'ten alamadığı şey?
chester imtiyazı...
nedir chester imtiyazı?
chester imtiyazı abd'li bir general olan colby mitchell chester liderliğinde bir girişim grubunun türkiye'nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için geliştirdiği bir projedir.
bu projeye göre çoğu anadolu'da olmak üzre osmanlı coğrafyasında abd'li girişimciler demiryolları inşa edecekler (toplam: 4400 km), bu demiryolları üzerinde işletmecilik yapacaklar (bkz: yap işlet devret), ayrıca bu demiryollarının 20'şer kilometre sağındaki ve solundaki arazilerin(toplam 40 km'lik arazi) üzerinde bulunan tüm madenlerin 99 yıl boyunca işletmecisi olacaklardır...
chester projesini gösteren harita;
görsel
1908 devriminden sonra ittihat ve terakki'ye sunulan bu proje osmanlı tarafından kabul edilmedi.
amerikalılar bu projeyi onaylatmak ve türk topraklarını sömürmek için yıllarca uğraştı.
lakin balkan savaşları, 1. dünya savaşı, kurtuluş savaşı derken abd'liler projelerini bir türlü hayata geçiremediler.
türk kurtuluş savaşı'nın kazanılmasından sonra lozan görüşmelerinin hemen öncesinde bir şey oldu ve tbmm hükümeti adına refet bele abd'li chester girişim grubu ile 29 nisan 1923 tarihinde chester antlaşmasını imzaladı...
şüphesiz ki böyle bir antlaşmayı kimse beklemiyordu.
amerikalılar bile şoktaydı.
ama bu imzalanan antlaşma türk tarafının bir planıydı.
zira kasım 1922'den beri süren lozan görüşmeleri çıkmaza girmişti. türkiye uluslararası arenada yalnız başınaydı. savaş meydanında kazandıklarını masada kaybetmek istemiyordu...
atatürk amerikalılarla böyle bir antlaşma imzalayarak lozan öncesi abd'nin desteğini kazanmış, ayrıca ingiltere'ye gözdağı vermişti...
bu arada amerikalı chester grubu da oyalanıyor, lozan görüşmelerinin sonuçlanmasını bekleyin deniyordu.
lozan antlaşması sonuçlandıktan sonra da bir süre cumhuriyetin ilanı sebebiyle amerikalılar bekletildi.
ve cumhuriyetimizin ilanı sonrası 18 aralık 1923'te chester grubu'nın şirketi olan ottoman-american development company'nin sözleşme şartlarını yerine getirmediği bahane gösterilerek bu chester antlaşması türkiye tarafından feshedildi...
atatürk amerikalılara güzel bir oyun oynamıştı.
hiç şüphesiz ki o kandırılan değil, kandıran taraf olurdu ancak...
tabi abd'liler türkiye'nin yaptığı bu oyunu hiç unutmadılar.
içlerine attılar.
1927 yılında abd parlamentosunun onayına sunulan lozan antlaşması, burada reddedildi.
bu çok da önemli değildi, abd lozan'ı tanısa ne olur, tanımasa ne olur?
zaten cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan icraatlara baktığımızda;
1924-devlet demiryolları'nın kurulması.
1928 - anadolu demiryolu şirketi yabancılardan satın alınması.
1929 - mersin- adana demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1929 - anadolu-bağdat, mersin- tarsus demiryolları'nın yabancılardan satın alınması.
1929 - haydarpaşa limanı'nın yabancılardan satın alınması.
1931 - bursa- mudanya demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1933 - samsun- çarşamba demiryolu hattının yabancılardan satın alınması.
1934 - bandırma- menemen- manisa demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1934 - basmane (izmir) - afyon demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1935 - aydın demiryollarının yabancılardan satın alınması.
1936 - edirne-sirkeci şark demiryollarının yabancılardan satın alınması.
1937 - toprakkale - iskenderun demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1937 - istanbul ve trakya demiryolları'nın yabancılardan satın alınması.
gibi, yabancıların işletmesinde olan ve yabancıların chester imtiyazı benzeri imtiyazlara sahip olduğu demiryolu hatlarını ve demiryolu işletmelerini satın alarak millileştirdiğini görüyoruz.
bunların kimini ingilizler, kimini fransızlar, almanlar vb işletiyordu ve bunların hepsi demiryolu güzergahlarında maden arama ve çıkarma, tarihi eser çıkarma gibi imtiyazları almışlardı.
üstelik bu imtiyazların hepsi osmanlı döneminde verilmişti ve sürelerinin dolmasına da en az 60-70 sene vardı.
cumhuriyetin ilk yıllarında bir yandan osmanlı'dan kalan borçlar ödenirken bir yandan da yabancılara osmanlı tarafından verilen bu tip imtiyazlar parası ödenmek kaydıyla millileştiriliyordu.
yani atatürk'ün amerikalılara böyle bir imtiyaz vereceğini düşünmek aptallık olurdu ancak.
-------------------------------
not: atatürk'ün o dönem millileştirdiği bu demiryolları bugün yine özelleştirilmeye çalışılıyor.
atatürk'ün o dönem millileştirdiği limanlarımızın tamamı bugün mevcut hükümet tarafından satıldı...
------------------------------
atatürk tüm bunları yaparken, bir de ileride bir daha aynı hataların yapılmaması için kanuni düzenlemeler yapıyordu.
örneğin 18 mart 1924 tarihli 442 sayılı köy kanunu ile yabancı şahıs ve şirketlerin köy sınırları dahilinde mal sahibi olması ve faaliyette bulunmaları yasaklanmıştır.
bakınız burası çokomelli...
akp iktidara geldiğinde yaptığı ilk icraatlardan biri neydi biliyor musunuz?
atatürk'ün yabancılara köylerimizde mal edinmeyi ve faaliyette bulunmayı yasakladığı bu kanunu iptal etmek.
şurada belgeleri ile birlikte yazmıştım;
(bkz: atatürk ün çıkardığı 442 sayılı köy kanunu/#42008374)
yani sözün özü bu chester projesi-chester imtiyazı abd'lilere verilen bir imtiyaz değil, bilakis abd'lilerin kandırıldığı stratejik bir oyundur.
savaştan yeni çıkmış genç türkiye cumhuriyeti, sahip olduğu binlerce yıllık devlet kültürü ile bu oyunun kazanan tarafı olmuştur.
mareşal gazi mustafa kemal atatürk hiçbir zaman "ne istedilerse veren" bir lider olmamış, "kandırılan" bir şahıs olmamış, bilakis türkiye'nin çıkarları için kimsenin akıl dahi edemediği stratejik hamleler yapmıştır...
#tarih
--------------------------------------------
edit: artık ciddi ciddi burada çok art niyetli ve cahil insanlar olduğunu düşünüyorum.
ulan yukarıda atatürk'ün bilhassa demiryollarını millileştirdiğini yazmışım. osmanlı döneminde yabancılara verilen demiryolları atatürk döneminde millileştirildi.
labunyalar hala gelmiş atatürk ingilizlere şunu verdi bunu verdi yazıyor.
neyi verdi lan? hadi göster bakalım neyi verdi ingilizlere?
bu ülke lozan'da masaya otururken ilk şartı kapütülasyonların kaldırılmasıydı. o şartı kabul ettirip oturduk biz lozan'da masaya.
gösterin bakalım atatürk ingilizlere, fransızlara ne vermiş?
komünist allahsız kitapsız che guevara'nın ümmetimizin lideri, asrın mücaddidi, dünya durdukça başkomutanımız olası recep erdoğan'a vermiş olduğu ayardır.
32 ayar...
evet, biliyorsunuz reisimiz şam'a gidip emevi camisinde namaz kılacaktı, selahaddin eyyubi'nin türbesinde fatiha okuyacaktı.
ama birtakım sebeplerden dolayı (fetö, pkk, dhkpc, fayiz lobisi, dış güçler, illuminati, masonlar, amerikalılar, israilliler, kılıçdaroğlu, imamoğlu, akşener, iş bankası, geziciler, mansur yavaş, soğan ve patates lobisi vb) şam'a gidemedi.
ama allahsız kitapsız, komünis che guevara 1959 yılında şam'a gitmiş ve reisimizin yapacağı ziyaretleri yapmış.
emevi camisine gidip namaz kılmış (putin de kılmıştı).
(bkz: putin ve esed in birlikte emevi camiine gitmesi)
yetmemiş, selahaddin eyyubi türbesine gidip orada da fatiha okumuş.
görsel
şurada videosu da var;
https://streamable.com/slny4
hayır şimdi durduk yere bunu neden paylaşıyorlar ki acaba?
bizim reise "şam'a öyle gidilmez böyle gidilir" mesajı verip gönderme mi yapıyorlar?
ama ümmetimiz bu numaraları yemez inşallah.
şüphesiz ki ümmetçilik yapmayıp komşumuzla barış içinde olsaydık bizimkiler de şam'a gidebilir, emevi camisinde namaz kılıp selahaddin eyyubi için bir fatiha okuyabilirlerdi.
ama kılıçdaroğlu'nun yanlış politikaları ile düşman olduk komşumuzla.
neyse, reisim sık dişini emevi camisinde namaz kılmamıza az kaldı.
şunun şurasında suriye'de 10 milyon suriyeli kaldı. açalım sınırları onlar da türkiye'ye gelsin sen de böylece rahat rahat emevi camisinde namazını kıl, selahaddin türbesinde fatiha oku. olur mu reisim...
#tarih
32 ayar...
evet, biliyorsunuz reisimiz şam'a gidip emevi camisinde namaz kılacaktı, selahaddin eyyubi'nin türbesinde fatiha okuyacaktı.
ama birtakım sebeplerden dolayı (fetö, pkk, dhkpc, fayiz lobisi, dış güçler, illuminati, masonlar, amerikalılar, israilliler, kılıçdaroğlu, imamoğlu, akşener, iş bankası, geziciler, mansur yavaş, soğan ve patates lobisi vb) şam'a gidemedi.
ama allahsız kitapsız, komünis che guevara 1959 yılında şam'a gitmiş ve reisimizin yapacağı ziyaretleri yapmış.
emevi camisine gidip namaz kılmış (putin de kılmıştı).
(bkz: putin ve esed in birlikte emevi camiine gitmesi)
yetmemiş, selahaddin eyyubi türbesine gidip orada da fatiha okumuş.
görsel
şurada videosu da var;
https://streamable.com/slny4
hayır şimdi durduk yere bunu neden paylaşıyorlar ki acaba?
bizim reise "şam'a öyle gidilmez böyle gidilir" mesajı verip gönderme mi yapıyorlar?
ama ümmetimiz bu numaraları yemez inşallah.
şüphesiz ki ümmetçilik yapmayıp komşumuzla barış içinde olsaydık bizimkiler de şam'a gidebilir, emevi camisinde namaz kılıp selahaddin eyyubi için bir fatiha okuyabilirlerdi.
ama kılıçdaroğlu'nun yanlış politikaları ile düşman olduk komşumuzla.
neyse, reisim sık dişini emevi camisinde namaz kılmamıza az kaldı.
şunun şurasında suriye'de 10 milyon suriyeli kaldı. açalım sınırları onlar da türkiye'ye gelsin sen de böylece rahat rahat emevi camisinde namazını kıl, selahaddin türbesinde fatiha oku. olur mu reisim...
#tarih
menemen'deki kubilay anıtı, 23 aralık 1930'da gerici yobaz nakşibendi köpekleri tarafından şehit edilen teğmen kubilay ve onunla birlikte şehit edilen bekçi şevki ve bekçi hasan için yapılmış anıttır.
görsel
anıtın kaidesinde şehitlerimiz kubilay, şevki ve hasan'ın isimleri yazar, bunların hemen üzerinde anıtın kitabesi bulunur.
kitabenin üzerinde ise elinde mızrak tutan bir savaşçı erkek tasviri bulunur.
bu figür elinde mızrak tutan, güçlü bir savaşçıdır.
görsel
işte bu türkoğlu türk yiğit, atatürk'ün tavsiyesi ile menemen anıtına modellik yapan, urfa karakeçili türkmenlerinden salih'tir.
namı da bakıryırtan salih...
görsel
menemen anıtında cumhuriyetin gücünü ve cumhuriyetin bekçisi türk gençliğini canlandırır bakıryırtan salih...
salih istanbul'da askerliğini yaparken, arkadaşları ile güreş müsabakaları yaparak acı kuvvetini sergilemiş, salih'in bu acı kuvveti komutanlarının da dikkatini çekmiştir.
salih pek çok defa arkadaşları ile toplandıklarında onları kırmayarak acı kuvvetini sergiler, bakır tepsileri, elde dövülmüş bakır tencereleri kağıt yırtar gibi yırtar gösteriler sergilerdi.
bu yüzden de ona bakıryırtan salih denilmeye başladı.
tabi salih'in bu gücü kuvveti atatürk'ün kulağına kadar gitmişti.
atatürk onu yalova'daki köşke çağırttı ve gücünü sergilemesini istedi.
mutfaktan bakır tepsiler, tencereler getirildi, salih bunların hepsini atatürk'ün huzurunda kağıt yırtar gibi yırttı.
sonra atatürk yanında bulunan iri cüsseli bir adamla onun güreşmesini istedi, salih atatürk'ün işaret ettiği iri adamı belinden kavrayıp havaya kaldırdı, onu öyle bir sıktı ki insan azmanı iri adam aman diledi.
salih güreştiği adamı köşkün aşçısı sanıyordu ama salih'in kavrayarak sıktığı adam milletvekili recep peker'di.
kendisi de sağlam bir pehlivan olan recep peker; "ben böyle bir kuvvet görmedim" demiştir.
işte o günden sonra atatürk bakıryırtan salih'in güreşçi olmasını istedi.
onun iyi bir pehlivan olması için çoban mehmet'e emanet etti.
lakin bakıryırtan salih'in her ne kadar acı kuvveti olsa da, güreş sporuna karşı bir kabiliyeti yoktu, iyi bir pehlivan olamadı.
görsel
fakat buna rağmen atatürk ondan vazgeçmedi.
bakıryırtan salih atatürk'ün huzurunda pek çok güç gösterisi yaptı. bunların çoğu da tahmin edeceğiniz üzre yabancı misafirlerin huzurunda yapılan gösterilerdi.
atatürk yabancı misariflerine türk gencinin, türk'ün gücünü göstermeyi çok severdi...
salih sonraki yıllarda atatürk sayesinde paşabahçe fabrikasına girdi, yaşamını istanbul'da sürdürdü.
bayramlarda ve önemli günlerde acı kuvvetini sergiledi.
görsel
görsel
yukarıda da bahsettiğimiz üzre atatürk'ün tavsiyesiyle menemen anıtına modellik yaptı ve bu anıt ile birlikte ölümsüz oldu...
şimdi urfalılar hemşehrileri salih pehlivan'a sahip çıkıyorlar, onunla gurur duyuyorlar.
hatta salih pehlivan'ın heykelini yapıp müzeye koymuşlar.
görsel
bir 1930'larda yapılan menemen anıtındaki salih'e bakın, bir de günümüzde yapılan salih pehlivan heykeline.
bu ülke yıllar ilerledikçe her alanda geriye gitmiş adeta. bunu göreceksiniz...
#tarih
görsel
anıtın kaidesinde şehitlerimiz kubilay, şevki ve hasan'ın isimleri yazar, bunların hemen üzerinde anıtın kitabesi bulunur.
kitabenin üzerinde ise elinde mızrak tutan bir savaşçı erkek tasviri bulunur.
bu figür elinde mızrak tutan, güçlü bir savaşçıdır.
görsel
işte bu türkoğlu türk yiğit, atatürk'ün tavsiyesi ile menemen anıtına modellik yapan, urfa karakeçili türkmenlerinden salih'tir.
namı da bakıryırtan salih...
görsel
menemen anıtında cumhuriyetin gücünü ve cumhuriyetin bekçisi türk gençliğini canlandırır bakıryırtan salih...
salih istanbul'da askerliğini yaparken, arkadaşları ile güreş müsabakaları yaparak acı kuvvetini sergilemiş, salih'in bu acı kuvveti komutanlarının da dikkatini çekmiştir.
salih pek çok defa arkadaşları ile toplandıklarında onları kırmayarak acı kuvvetini sergiler, bakır tepsileri, elde dövülmüş bakır tencereleri kağıt yırtar gibi yırtar gösteriler sergilerdi.
bu yüzden de ona bakıryırtan salih denilmeye başladı.
tabi salih'in bu gücü kuvveti atatürk'ün kulağına kadar gitmişti.
atatürk onu yalova'daki köşke çağırttı ve gücünü sergilemesini istedi.
mutfaktan bakır tepsiler, tencereler getirildi, salih bunların hepsini atatürk'ün huzurunda kağıt yırtar gibi yırttı.
sonra atatürk yanında bulunan iri cüsseli bir adamla onun güreşmesini istedi, salih atatürk'ün işaret ettiği iri adamı belinden kavrayıp havaya kaldırdı, onu öyle bir sıktı ki insan azmanı iri adam aman diledi.
salih güreştiği adamı köşkün aşçısı sanıyordu ama salih'in kavrayarak sıktığı adam milletvekili recep peker'di.
kendisi de sağlam bir pehlivan olan recep peker; "ben böyle bir kuvvet görmedim" demiştir.
işte o günden sonra atatürk bakıryırtan salih'in güreşçi olmasını istedi.
onun iyi bir pehlivan olması için çoban mehmet'e emanet etti.
lakin bakıryırtan salih'in her ne kadar acı kuvveti olsa da, güreş sporuna karşı bir kabiliyeti yoktu, iyi bir pehlivan olamadı.
görsel
fakat buna rağmen atatürk ondan vazgeçmedi.
bakıryırtan salih atatürk'ün huzurunda pek çok güç gösterisi yaptı. bunların çoğu da tahmin edeceğiniz üzre yabancı misafirlerin huzurunda yapılan gösterilerdi.
atatürk yabancı misariflerine türk gencinin, türk'ün gücünü göstermeyi çok severdi...
salih sonraki yıllarda atatürk sayesinde paşabahçe fabrikasına girdi, yaşamını istanbul'da sürdürdü.
bayramlarda ve önemli günlerde acı kuvvetini sergiledi.
görsel
görsel
yukarıda da bahsettiğimiz üzre atatürk'ün tavsiyesiyle menemen anıtına modellik yaptı ve bu anıt ile birlikte ölümsüz oldu...
şimdi urfalılar hemşehrileri salih pehlivan'a sahip çıkıyorlar, onunla gurur duyuyorlar.
hatta salih pehlivan'ın heykelini yapıp müzeye koymuşlar.
görsel
bir 1930'larda yapılan menemen anıtındaki salih'e bakın, bir de günümüzde yapılan salih pehlivan heykeline.
bu ülke yıllar ilerledikçe her alanda geriye gitmiş adeta. bunu göreceksiniz...
#tarih
nicaea
5.
iznik'in antik çağlardaki adıdır.
bizans döneminde değil, roma döneminden de önce mö 301 yılındaki ipsos savaşı'ndan sonra bu ismi almıştır.
bu muharebeden önce iznik'in ismi antigoneia'dır.
büyük iskender'den sonra iskender'in generallerinin anadolu'ya ve iskender'in mirasına hakim olma mücadelesi (bkz: Diadokhlar mücadelesi) sırasında sonraki yıllarda anadolu ve mezopotamya'da iskender'in ardılı olan büyük bir devlet kuracak olan seleukos nikator (bkz: selevkos imparatorluğu)
ve ona bağlı generaller ile, bitinya bölgesine hakim olan iskender'in bir diğer generali antigonos arasındaki mücadele sırasında gerçekleşen ipsos muharebesinde seleukos nikator'a bağlı generallerden lysimachus bu savaştan galip çıkmış ve iznik'i almış, burada selevkoslar'a bağlı bir yönetim oluşturmuştur.
iznik'i alan lysimachus ilk iş olarak bu şehrin adını değiştirmiş, zafer tanrıçası olan nike'ın adına istinaden bu şehre nikaia/nicaea adını vermiştir.
nicaea aynı zamanda lysimachus'un karısının ismidir.
görsel
böylece lysimachus bir taşla iki kuş vurmuş.
hem tanrıça nike'i onurlandırmış ve halkın dini duygularını okşamış, hem de hanımına jest yaparak tarihteki önemli hanımcılar arasına ismini yazdırmıştır...
evet nicaea çağının güçlü ve önemli bir şehriydi.
lakin zafer tanrıçası nike için kurulmuş başka bir şehir daha vardı.
bu şehir anadolu'nun batısından bütün akdeniz havzası ile ticaret yapan foça'lı koloniciler tarafından fransa'nın güneyinde bugün cote d'azur olarak adlandırdığımız yerde kurulan nicaea şehridir.
foça'lı ticaret kolonicileri fransa'nın güneyinde kurdukları bu şehre zafer tanrıçasını onurlandırmak için nikaia/nicaea ismini vermişlerdir.
işte foçalı kolonicilerin mö 350'lerde kurdukları bu şehir bugün fransa'nın meşhur turizm kenti nice'dir.
görsel
ayrıca, nikaia/nicaea adıyla kurulan 3. bir şehir daha var. buranın adı da nicaea thrace'dir. burası da bugün edirne'nin havsa ilçesindedir, lakin kalıntıları bulunmamaktadır.
#tarih
bizans döneminde değil, roma döneminden de önce mö 301 yılındaki ipsos savaşı'ndan sonra bu ismi almıştır.
bu muharebeden önce iznik'in ismi antigoneia'dır.
büyük iskender'den sonra iskender'in generallerinin anadolu'ya ve iskender'in mirasına hakim olma mücadelesi (bkz: Diadokhlar mücadelesi) sırasında sonraki yıllarda anadolu ve mezopotamya'da iskender'in ardılı olan büyük bir devlet kuracak olan seleukos nikator (bkz: selevkos imparatorluğu)
ve ona bağlı generaller ile, bitinya bölgesine hakim olan iskender'in bir diğer generali antigonos arasındaki mücadele sırasında gerçekleşen ipsos muharebesinde seleukos nikator'a bağlı generallerden lysimachus bu savaştan galip çıkmış ve iznik'i almış, burada selevkoslar'a bağlı bir yönetim oluşturmuştur.
iznik'i alan lysimachus ilk iş olarak bu şehrin adını değiştirmiş, zafer tanrıçası olan nike'ın adına istinaden bu şehre nikaia/nicaea adını vermiştir.
nicaea aynı zamanda lysimachus'un karısının ismidir.
görsel
böylece lysimachus bir taşla iki kuş vurmuş.
hem tanrıça nike'i onurlandırmış ve halkın dini duygularını okşamış, hem de hanımına jest yaparak tarihteki önemli hanımcılar arasına ismini yazdırmıştır...
evet nicaea çağının güçlü ve önemli bir şehriydi.
lakin zafer tanrıçası nike için kurulmuş başka bir şehir daha vardı.
bu şehir anadolu'nun batısından bütün akdeniz havzası ile ticaret yapan foça'lı koloniciler tarafından fransa'nın güneyinde bugün cote d'azur olarak adlandırdığımız yerde kurulan nicaea şehridir.
foça'lı ticaret kolonicileri fransa'nın güneyinde kurdukları bu şehre zafer tanrıçasını onurlandırmak için nikaia/nicaea ismini vermişlerdir.
işte foçalı kolonicilerin mö 350'lerde kurdukları bu şehir bugün fransa'nın meşhur turizm kenti nice'dir.
görsel
ayrıca, nikaia/nicaea adıyla kurulan 3. bir şehir daha var. buranın adı da nicaea thrace'dir. burası da bugün edirne'nin havsa ilçesindedir, lakin kalıntıları bulunmamaktadır.
#tarih
sakarya meydan muharebesini sorsan ne zaman ne şartlarda yapıldığını bilmeyecek embesillerin atatürk'e attıkları iftira...
sakarya savaşı iki ordunun şu gün şu saatte anlaşıp muharebe yaptıkları bir savaş değildir.
önce o ufacık beyinlerinize bunu sokun.
sakarya savaşı, yunanların "büyük yürüyüş" dedikleri ve ankara'yı hedefledikleri taarruzun son adımıdır.
kütahya eskişehir muharebelerini kaybeden ve sakarya'nın doğusuna geçip mevzilenen türk ordusu, yunan büyük hücumunu karşılamaya hazırlanıyordu.
tbmm'de ise işler karışıktı.
muhalif milletvekilleri mustafa kemal paşa'yı cepheye gönderip ankara'da kafalarına göre takılmak istiyorlardı.
bunun üzerine mustafa kemal paşa süreli olmak kaydıyla bir defaya mahsus olağanüstü yetkilerle başkomutanlık talep etti. böylece cephedeyken ankara'da olan biteni düşünmek zorunda kalmayacak, ayrıca türk ordusunu olağanüstü şartlarda savunma savaşına hazırlayabilecekti.
5 ağustos 1921 tarihinde mustafa kemal paşa tbmm tarafından başkomutan ilan edildi.
birkaç gün ankara'da gerekli düzenlemeleri yapıp tekalifi milliye kanunlarını yayınlayarak cepheye hareket etti.
mustafa kemal paşa cepheye geldiğinde yunan taarruz ve tecavüzleri her yönden devam ediyor, türk ordusu bir savunma savaşı veriyordu.
mustafa kemal paşa tam bir savaşın ortasında başkomutan olup savaşın içinde cepheye geldi ve 12 ağustos 1921'de atından düşerek kaburga kemiğini kırdı.
bu haliyle 13 eylül 1921'de kazanılan zafere kadar tam 32 gün boyunca kırık kaburga ile cephede ordusuna komuta etti ve 1683'ten beri tam 238 senedir geri çekilen türk ordusunun makus kaderini değiştirdi.
şimdi kalkıp "atatürk savaştan önce attan düştü gazi olamaz" demek, bunu diyebilmek kansızlıktır, şerefsizliktir, hainliktir.
ayrıca...
1912'de trablusgarp'ta bırakılan sol göz gazilik için yeterli değil midir?
1915'te çanakkale'de conkbayırında sol göğsüne isabet eden şarapnelin verdiği yara gazilik için yeterli değil midir?
hakikaten sizin gibi cahillere cevap verdiğim için utanıyorum.
ama size cevap vermek için değil, yaptığınız bu hainlikleri, şerefsizlikleri ilerde daha kolay hatırlamak için bunları tarihe not düşüyorum.
#tarih
sakarya savaşı iki ordunun şu gün şu saatte anlaşıp muharebe yaptıkları bir savaş değildir.
önce o ufacık beyinlerinize bunu sokun.
sakarya savaşı, yunanların "büyük yürüyüş" dedikleri ve ankara'yı hedefledikleri taarruzun son adımıdır.
kütahya eskişehir muharebelerini kaybeden ve sakarya'nın doğusuna geçip mevzilenen türk ordusu, yunan büyük hücumunu karşılamaya hazırlanıyordu.
tbmm'de ise işler karışıktı.
muhalif milletvekilleri mustafa kemal paşa'yı cepheye gönderip ankara'da kafalarına göre takılmak istiyorlardı.
bunun üzerine mustafa kemal paşa süreli olmak kaydıyla bir defaya mahsus olağanüstü yetkilerle başkomutanlık talep etti. böylece cephedeyken ankara'da olan biteni düşünmek zorunda kalmayacak, ayrıca türk ordusunu olağanüstü şartlarda savunma savaşına hazırlayabilecekti.
5 ağustos 1921 tarihinde mustafa kemal paşa tbmm tarafından başkomutan ilan edildi.
birkaç gün ankara'da gerekli düzenlemeleri yapıp tekalifi milliye kanunlarını yayınlayarak cepheye hareket etti.
mustafa kemal paşa cepheye geldiğinde yunan taarruz ve tecavüzleri her yönden devam ediyor, türk ordusu bir savunma savaşı veriyordu.
mustafa kemal paşa tam bir savaşın ortasında başkomutan olup savaşın içinde cepheye geldi ve 12 ağustos 1921'de atından düşerek kaburga kemiğini kırdı.
bu haliyle 13 eylül 1921'de kazanılan zafere kadar tam 32 gün boyunca kırık kaburga ile cephede ordusuna komuta etti ve 1683'ten beri tam 238 senedir geri çekilen türk ordusunun makus kaderini değiştirdi.
şimdi kalkıp "atatürk savaştan önce attan düştü gazi olamaz" demek, bunu diyebilmek kansızlıktır, şerefsizliktir, hainliktir.
ayrıca...
1912'de trablusgarp'ta bırakılan sol göz gazilik için yeterli değil midir?
1915'te çanakkale'de conkbayırında sol göğsüne isabet eden şarapnelin verdiği yara gazilik için yeterli değil midir?
hakikaten sizin gibi cahillere cevap verdiğim için utanıyorum.
ama size cevap vermek için değil, yaptığınız bu hainlikleri, şerefsizlikleri ilerde daha kolay hatırlamak için bunları tarihe not düşüyorum.
#tarih
latin
11.
leto'nun halkı anlamına gelen sözcük...
leto'yu duymuşsunuzdur mutlaka.
koios ile phoibe'nin kızı.
zeus tarafından kandırılarak hamile bırakılıyor, lakin zeus'un karısı hera buna tepki gösteriyor ve leto'yu "güneşin doğduğu hiçbir yerde doğurmasın" diyerek sürgün ediyor.
leto hamile haliyle diyar diyar geziyor, en son zeus'un kardeşi poseidon'a bağlı delos adasında kendisine sığınacak bir yer bulup orada çocukları apollon ve artemis'i doğuruyor.
fakat hera'nın şerri leto ve çocuklarına burada da rahat vermiyor ve leto, çocukları ile birlikte anadolu'ya geliyor, bugün teke yarımadasındaki likya bölgesine yerleşiyor ve buranın halkı tarafından sahipleniliyor.
leto ve çocukları için burada bir tapınak merkezi kuruluyor. (letoon) ve tapınaklar inşa ediliyor.
leto ve çocuklarının zorlu serüvenini yazmıştık;
(bkz: leto/#42008703)
(bkz: letoon/#40340058)
tabi gel zaman git zaman leto'nun hikayesi ve çektiği acılar onu bir efsane haline getiriyor.
insanlar leto'yu haklı bulup ona saygı gösteriyor ve leto'ya tapmaya başlıyorlar.
görsel
leto kültürü likya'dan roma'ya yayılıyor, roma'dan da mısır'a uzanıyor.
mısır'a gelen romalılar beraberlerinde leto'nun putlarını, kültürünü ve inanışını da getiriyorlar.
işte leto'ya bağlı olanlara da onun adından yola çıkılarak latin halkı deniliyor.
leto--->letoon--->latin...
işte leto'ya bağlı olan latin halkının ortadoğuya getirdiği bu inanış ve leto'nun öyküsü ortadoğu halklarını çok etkiliyor ve özellikle arap coğrafyasında en büyük, en saygın putlardan biri haline gelip lat adıyla anılıyor...
lat putuna saygı gösteren arap kabileler latinlerin, yani roma'nın hakimiyetine giriyor, roma ile iş yapmak, ticaret yapmak isteyen araplar lat putuna saygı gösteriyor.
görsel
lat putuna saygı gösteren ve latinlerle ticaret yapanlardan biri de hiç şüphesiz ki hz muhammed'tir.
--spoiler--
Gördünüz mü Lat'ı, Uzza'yı, Menat'ı; işte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur...
--spoiler--
selam duva ve leto ile...
#tarih
#mitoloji
#din
leto'yu duymuşsunuzdur mutlaka.
koios ile phoibe'nin kızı.
zeus tarafından kandırılarak hamile bırakılıyor, lakin zeus'un karısı hera buna tepki gösteriyor ve leto'yu "güneşin doğduğu hiçbir yerde doğurmasın" diyerek sürgün ediyor.
leto hamile haliyle diyar diyar geziyor, en son zeus'un kardeşi poseidon'a bağlı delos adasında kendisine sığınacak bir yer bulup orada çocukları apollon ve artemis'i doğuruyor.
fakat hera'nın şerri leto ve çocuklarına burada da rahat vermiyor ve leto, çocukları ile birlikte anadolu'ya geliyor, bugün teke yarımadasındaki likya bölgesine yerleşiyor ve buranın halkı tarafından sahipleniliyor.
leto ve çocukları için burada bir tapınak merkezi kuruluyor. (letoon) ve tapınaklar inşa ediliyor.
leto ve çocuklarının zorlu serüvenini yazmıştık;
(bkz: leto/#42008703)
(bkz: letoon/#40340058)
tabi gel zaman git zaman leto'nun hikayesi ve çektiği acılar onu bir efsane haline getiriyor.
insanlar leto'yu haklı bulup ona saygı gösteriyor ve leto'ya tapmaya başlıyorlar.
görsel
leto kültürü likya'dan roma'ya yayılıyor, roma'dan da mısır'a uzanıyor.
mısır'a gelen romalılar beraberlerinde leto'nun putlarını, kültürünü ve inanışını da getiriyorlar.
işte leto'ya bağlı olanlara da onun adından yola çıkılarak latin halkı deniliyor.
leto--->letoon--->latin...
işte leto'ya bağlı olan latin halkının ortadoğuya getirdiği bu inanış ve leto'nun öyküsü ortadoğu halklarını çok etkiliyor ve özellikle arap coğrafyasında en büyük, en saygın putlardan biri haline gelip lat adıyla anılıyor...
lat putuna saygı gösteren arap kabileler latinlerin, yani roma'nın hakimiyetine giriyor, roma ile iş yapmak, ticaret yapmak isteyen araplar lat putuna saygı gösteriyor.
görsel
lat putuna saygı gösteren ve latinlerle ticaret yapanlardan biri de hiç şüphesiz ki hz muhammed'tir.
--spoiler--
Gördünüz mü Lat'ı, Uzza'yı, Menat'ı; işte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur...
--spoiler--
selam duva ve leto ile...
#tarih
#mitoloji
#din
frig yolu
1.
ülkemizin en önemli yürüyüş ve bisiklet ile gezi parkurlarından biri olan ve antik frig uygarlığı'nın yerleşkelerinden geçen turizm rotası.
görsel
frig yolu, frigya uygarlığına ait yeraltı şehirlerini, antik kentleri, kale ve anıtsal alanları ve dini merkezleri ve bunların üzerinde yer aldığı 4 adet vadiyi kapsıyor.
bugün kütahya'da, eskişehir'de ve afyon'da çeşitli yerlerde frig vadisi tabelaları görebilirsiniz. yani 1 tek frig vadisi yok, birkaç tane frig vadisi var ve bu frig vadilerinden geçen güzergaha da frig yolu deniliyor...
frig yolu rotası;
görsel
frig yolu, antik frigya uygarlığının başkenti gordion'dan (polatlı) başlıyor.
rota daha sonra güney yönüne dönüp sivrihisar'a bağlı ballıhisar köyündeki pessinus antik kentine varılıyor.
görsel
pessinus antik kenti kral midas tarafından friglerin ve anadolu'nun baş tanrıcası kibele'ye adanmış kutsal bir kent. yani frig uygarlığının dini merkezi burası.
pessinus'tan sonra güney yönüne ilerleyerek emirdağ ilçesine ve oradan batıya giderek frig uygarlığına ait önemli kalıntılar bulunduran yazılıkaya bölgesine varıyoruz.
yazılıkaya frig anıtı;
görsel
frig mağaraları(kırkgöz kayalığı);
görsel
yazılıkaya'dan sonra kütahya ve afyon'da ayrı ayrı bulunan frig vadilerine geçebilir, yahut eskişehir'e devam ederek sırasıyla;
gerdekkaya anıtı;
görsel
ve doğanlıkale'yi görebilirsiniz.
görsel
doğanlıkale anlatılanlara göre kral midas'ın kızının yaşadığı kaleymiş.
frig vadisi'nin bu bölümünde görülmesi gereken diğer yerler şöyle:
han yeraltı şehri (han antik kenti);
görsel
küçük yazılıkaya;
görsel
aslankaya;
görsel
kümbet köyü ve aslanlı mabet;
görsel
üçlerkayası;
görsel
ve göynüş vadisi. özellikle aslantaş-yılantaş kabartmaları ile avdalaz kalesi.
görsel
görsel
frig yolu/frig vadısi dediğimiz alan eskişehir, afyon ve kütahya illerinin bir bölümünü kapsıyor.
Aşağıdaki haritada sarı ile işaretli alan;
görsel
burada trekking ile gezebileceğiniz gibi, bisikletli ya da atlı turlara da katılabilirsiniz. dilerseniz yukarıda bahsettiğim yerlere arabayla da ulaşabilirsiniz.
diğer gezi güzergahları için;
(bkz: likya yolu/#40361676)
(bkz: st paul yolu/#42794468)
(bkz: evliya çelebi yolu/#42795385)
#tarih
#coğrafya
#gezi
görsel
frig yolu, frigya uygarlığına ait yeraltı şehirlerini, antik kentleri, kale ve anıtsal alanları ve dini merkezleri ve bunların üzerinde yer aldığı 4 adet vadiyi kapsıyor.
bugün kütahya'da, eskişehir'de ve afyon'da çeşitli yerlerde frig vadisi tabelaları görebilirsiniz. yani 1 tek frig vadisi yok, birkaç tane frig vadisi var ve bu frig vadilerinden geçen güzergaha da frig yolu deniliyor...
frig yolu rotası;
görsel
frig yolu, antik frigya uygarlığının başkenti gordion'dan (polatlı) başlıyor.
rota daha sonra güney yönüne dönüp sivrihisar'a bağlı ballıhisar köyündeki pessinus antik kentine varılıyor.
görsel
pessinus antik kenti kral midas tarafından friglerin ve anadolu'nun baş tanrıcası kibele'ye adanmış kutsal bir kent. yani frig uygarlığının dini merkezi burası.
pessinus'tan sonra güney yönüne ilerleyerek emirdağ ilçesine ve oradan batıya giderek frig uygarlığına ait önemli kalıntılar bulunduran yazılıkaya bölgesine varıyoruz.
yazılıkaya frig anıtı;
görsel
frig mağaraları(kırkgöz kayalığı);
görsel
yazılıkaya'dan sonra kütahya ve afyon'da ayrı ayrı bulunan frig vadilerine geçebilir, yahut eskişehir'e devam ederek sırasıyla;
gerdekkaya anıtı;
görsel
ve doğanlıkale'yi görebilirsiniz.
görsel
doğanlıkale anlatılanlara göre kral midas'ın kızının yaşadığı kaleymiş.
frig vadisi'nin bu bölümünde görülmesi gereken diğer yerler şöyle:
han yeraltı şehri (han antik kenti);
görsel
küçük yazılıkaya;
görsel
aslankaya;
görsel
kümbet köyü ve aslanlı mabet;
görsel
üçlerkayası;
görsel
ve göynüş vadisi. özellikle aslantaş-yılantaş kabartmaları ile avdalaz kalesi.
görsel
görsel
frig yolu/frig vadısi dediğimiz alan eskişehir, afyon ve kütahya illerinin bir bölümünü kapsıyor.
Aşağıdaki haritada sarı ile işaretli alan;
görsel
burada trekking ile gezebileceğiniz gibi, bisikletli ya da atlı turlara da katılabilirsiniz. dilerseniz yukarıda bahsettiğim yerlere arabayla da ulaşabilirsiniz.
diğer gezi güzergahları için;
(bkz: likya yolu/#40361676)
(bkz: st paul yolu/#42794468)
(bkz: evliya çelebi yolu/#42795385)
#tarih
#coğrafya
#gezi
cumhuriyet döneminin bacılar teşkilatı (bkz: bacıyan-ı rum) mensubu olan 3 kadındır...
1937 yılı...hatay meselesi...
ulu önder atatürk hatay'ın bir an önce anavatana katılması için sabırsızlanıyor, bu meselenin bir an önce hallolması için gecesini gündüzüne katıyordu.
bunun için gerekirse askeri harekat yapılmasını göze almıştı.
hatay'daki kuvayi milliye kahramanı tayfur sökmen de hazırdı. paşa'dan emir bekliyordu.
-------------------------
not: dün gece yazdım, hatay meselesinde atatürk ve tayfur sökmen devamlı irtibat halindeydi, atatürk tayfur sökmen'e sabretmesi için mesaj olarak ibrahim çallı'ya "hatay'ın anavatana hasreti" adlı tabloyu yaptırmış ve mesaj vermişti.--->(#42826937)
--------------------------
işte böyle günlerden birinde köşkte atatürk kızı sabiha gökçen'i yanına çağırdı. sabiha gökçen'den pilot üniformasını giymesini ve silahını kuşanmasını istedi.
ankara'daki karpiç lokantasına yemeğe gideceklerdi.
atatürk bu lokantaya sürekli gider, orada yemek yerdi, bu lokanta aslında cumhuriyetimizin önemli anlarına sahne olan, önemli anların yaşandığı bir mekandı.
görsel
atatürk buraya önem verirdi, zira lokantanın sahibi rus asıllı george karpotaviç kurtuluş savaşı yıllarında istanbul'da karakol örgütü adına çalışan, atatürk'ün has adamlarından biriydi.
---------------------------
not: karpiç'in sahibi george karpatoviç'in kontes vera hanımla birlikte yaptığı karakol örgütü operasyonları ile ilgili--->(#41093460)
---------------------------
karpiç lokantasına gidilecekti, sabiha'dan üniforma ve silahını kuşanması istenmişti. bütün bunlar bir araya gelince sabiha gökçen işin içinde bir iş olduğunu anlamış, babasından meselenin aslını söylemesini istemişti...
atatürk kısaca anlattı;
"çocuk, birazdan karpiç'e gidince bizim yan masamıza oturacaksınız, bizim masada bulunan arkadaşlardan biri bir konuşma yapacak, o konuşma bittiğinde ona gereken cevabı vermeni istiyorum..."
görsel
sabiha gökçen meseleyi anlamıştı.
karpiç lokantasına gidildi. sabiha söylendiği gibi babasının arkasındaki masaya oturdu. atatürk'ün masasında oturan eski generallerden diyarbakır milletvekili kazım sevüktekin ayağa kalktı, hatay meselesinde aceleci davranılmamasını, ihtiyatlı olunmasını, fransızlarla şaka olmayacağını içeren bir konuşma yaptı...
bu konuşmanın üzerine sabiha gökçen ayağa kalkarak silahını çekti, havaya 3 el ateş ederek haykırdı;
"beyler, paşalar, bu hatay meselesinin bir an önce hallolmasını istiyoruz, sizler ağırdan alıyorsunuz, böyle ağırdan alacaksanız biz türk gençleri olarak gerekeni yaparız..."
ortam buz kesmişti, herkeste bir panik vardı.
silahın ateşlendiğini duyan polisler lokantaya girdiler. fakat silahı ateşleyen kişi sabiha gökçen olduğundan dolayı dokunamadılar. komiser atatürk'e baktı.
atatürk durumu anlamıştı, komisere kızarak; "bana neden bakıyorsun çocuk? hanımefendi hakkında gerekli yasal işlemleri yapınız..." dedi.
bunun üzerine sabiha gökçen'e kelepçe takılarak gözaltına alındı.
sabiha gökçen tam polis aracına bindirilmişti ki, içerinden arka arkaya 4-5 el daha silah sesi duyuldu.
az sonra sabiha gökçen'in kelepçeli olduğu arabaya 2 kadın daha getirildi.
bu kadınlardan biri atatürk'ün kız kardeşi makbule atadan'dı.
diğer kadın da kazım inanç paşa'nın eşi semiha hanım'dı...
görsel
onlar da karpiç lokantasındaydılar.
sabiha gökçen gözaltına alınınca atatürk bu kez onlara dönmüş; "hanımlar, siz ne diyorsunuz bu işe? siz de yoksa sabiha gibi mi düşünüyorsunuz?" diye sorunca, her ikisi de silahlarını çekmiş havaya ateş etmiş; "ya hatay, ya namus, ya hatay'ı alırız, ya da uğrunda ölürüz" diyerek tepkilerini ortaya koymuşlardı...
o gün karpiç lokantasında sergilenen bir oyundu.
ama bu oyundan atatürk ve bu 3 türk kadını dışında kimsenin haberi yoktu.
üstelik o oyun hatay meselesini ağırdan alan milletvekilleri ve paşalar için oynanmamıştı.
o gün karpiç lokantasında fransız sefiri ponceau'da bulunmaktaydı.
şüphesiz ki ponceau 3 türk kadınının silahlarını atatürk gibi birinin huzurunda ateşlemesinden oldukça etkilenmiş, hatta fenalaşmıştı...
hatay'ın anavatan'a hasretinin sona ermesinde emeği geçen herkesin ruhu şad olsun.
bugün hatay meselesi üzerinden siyaset yapmaya çalışan kktc'nin şaşkın ve cahil cumhurbaşkanına hatay meselesini iyi okumasını, araştırmasını öneririm.
bizde sabiha gökçen'ler, makbule'ler, semiha hanım'lar bitmez...
#tarih
1937 yılı...hatay meselesi...
ulu önder atatürk hatay'ın bir an önce anavatana katılması için sabırsızlanıyor, bu meselenin bir an önce hallolması için gecesini gündüzüne katıyordu.
bunun için gerekirse askeri harekat yapılmasını göze almıştı.
hatay'daki kuvayi milliye kahramanı tayfur sökmen de hazırdı. paşa'dan emir bekliyordu.
-------------------------
not: dün gece yazdım, hatay meselesinde atatürk ve tayfur sökmen devamlı irtibat halindeydi, atatürk tayfur sökmen'e sabretmesi için mesaj olarak ibrahim çallı'ya "hatay'ın anavatana hasreti" adlı tabloyu yaptırmış ve mesaj vermişti.--->(#42826937)
--------------------------
işte böyle günlerden birinde köşkte atatürk kızı sabiha gökçen'i yanına çağırdı. sabiha gökçen'den pilot üniformasını giymesini ve silahını kuşanmasını istedi.
ankara'daki karpiç lokantasına yemeğe gideceklerdi.
atatürk bu lokantaya sürekli gider, orada yemek yerdi, bu lokanta aslında cumhuriyetimizin önemli anlarına sahne olan, önemli anların yaşandığı bir mekandı.
görsel
atatürk buraya önem verirdi, zira lokantanın sahibi rus asıllı george karpotaviç kurtuluş savaşı yıllarında istanbul'da karakol örgütü adına çalışan, atatürk'ün has adamlarından biriydi.
---------------------------
not: karpiç'in sahibi george karpatoviç'in kontes vera hanımla birlikte yaptığı karakol örgütü operasyonları ile ilgili--->(#41093460)
---------------------------
karpiç lokantasına gidilecekti, sabiha'dan üniforma ve silahını kuşanması istenmişti. bütün bunlar bir araya gelince sabiha gökçen işin içinde bir iş olduğunu anlamış, babasından meselenin aslını söylemesini istemişti...
atatürk kısaca anlattı;
"çocuk, birazdan karpiç'e gidince bizim yan masamıza oturacaksınız, bizim masada bulunan arkadaşlardan biri bir konuşma yapacak, o konuşma bittiğinde ona gereken cevabı vermeni istiyorum..."
görsel
sabiha gökçen meseleyi anlamıştı.
karpiç lokantasına gidildi. sabiha söylendiği gibi babasının arkasındaki masaya oturdu. atatürk'ün masasında oturan eski generallerden diyarbakır milletvekili kazım sevüktekin ayağa kalktı, hatay meselesinde aceleci davranılmamasını, ihtiyatlı olunmasını, fransızlarla şaka olmayacağını içeren bir konuşma yaptı...
bu konuşmanın üzerine sabiha gökçen ayağa kalkarak silahını çekti, havaya 3 el ateş ederek haykırdı;
"beyler, paşalar, bu hatay meselesinin bir an önce hallolmasını istiyoruz, sizler ağırdan alıyorsunuz, böyle ağırdan alacaksanız biz türk gençleri olarak gerekeni yaparız..."
ortam buz kesmişti, herkeste bir panik vardı.
silahın ateşlendiğini duyan polisler lokantaya girdiler. fakat silahı ateşleyen kişi sabiha gökçen olduğundan dolayı dokunamadılar. komiser atatürk'e baktı.
atatürk durumu anlamıştı, komisere kızarak; "bana neden bakıyorsun çocuk? hanımefendi hakkında gerekli yasal işlemleri yapınız..." dedi.
bunun üzerine sabiha gökçen'e kelepçe takılarak gözaltına alındı.
sabiha gökçen tam polis aracına bindirilmişti ki, içerinden arka arkaya 4-5 el daha silah sesi duyuldu.
az sonra sabiha gökçen'in kelepçeli olduğu arabaya 2 kadın daha getirildi.
bu kadınlardan biri atatürk'ün kız kardeşi makbule atadan'dı.
diğer kadın da kazım inanç paşa'nın eşi semiha hanım'dı...
görsel
onlar da karpiç lokantasındaydılar.
sabiha gökçen gözaltına alınınca atatürk bu kez onlara dönmüş; "hanımlar, siz ne diyorsunuz bu işe? siz de yoksa sabiha gibi mi düşünüyorsunuz?" diye sorunca, her ikisi de silahlarını çekmiş havaya ateş etmiş; "ya hatay, ya namus, ya hatay'ı alırız, ya da uğrunda ölürüz" diyerek tepkilerini ortaya koymuşlardı...
o gün karpiç lokantasında sergilenen bir oyundu.
ama bu oyundan atatürk ve bu 3 türk kadını dışında kimsenin haberi yoktu.
üstelik o oyun hatay meselesini ağırdan alan milletvekilleri ve paşalar için oynanmamıştı.
o gün karpiç lokantasında fransız sefiri ponceau'da bulunmaktaydı.
şüphesiz ki ponceau 3 türk kadınının silahlarını atatürk gibi birinin huzurunda ateşlemesinden oldukça etkilenmiş, hatta fenalaşmıştı...
hatay'ın anavatan'a hasretinin sona ermesinde emeği geçen herkesin ruhu şad olsun.
bugün hatay meselesi üzerinden siyaset yapmaya çalışan kktc'nin şaşkın ve cahil cumhurbaşkanına hatay meselesini iyi okumasını, araştırmasını öneririm.
bizde sabiha gökçen'ler, makbule'ler, semiha hanım'lar bitmez...
#tarih
yeşil türbe
12.
osmanlı devleti'nin sembolü olan türbedir...
yeşil türbe ve hemen yanındaki yeşil camii bir semboldür.
nasıl ayasofya istanbul'un fethinin sembolüyse, selimiye balkanlar'daki hakimiyetin sembolüyse, yeşil türbe tüm osmanlı mülkünün, osmanlı'nın yeniden dirilişinin sembolüdür...
osmanlı'nın bursa'daki bu sembolü pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş, eserlerine mekan olarak ev sahipliği yapmıştır.
şimdi yeşil türbe'yi hiç kimsenin görmediği bir yönüyle inceleyeceğiz.
yeşil türbe'nin mekan olarak kullanıldığı ünlü tablolar ve ressamları...
yeşil türbe, yeşil camii denilince akla ilk gelen şüphesiz ki osman hamdi bey...
osman hamdi bey pek çok eserinde yeşil türbe'yi ve yeşil camii'ni mekan olarak, dekor olarak kullanmıştır.
1)kaplumbağa terbiyecisi-osman hamdi bey.
görsel
2-)yeşil türbe'de dua-osman hamdi bey.
osman hamdi bey'in "yeşil türbe'de dua" adında iki eseri vardır.
görsel
görsel
3-)yeşil camii'nde kuran dersi-osman hamdi bey.
görsel
yukarıdaki eser geçtiğimiz ekim ayında new york'taki sotheby's müzayede evinde yaklaşık 35 milyon tl'ye satılmıştır.
4-)yeşil camii önü-osman hamdi bey.
görsel
5-)mihrap-osman hamdi bey.
görsel
6-)iki müzisyen kadın-osman hamdi bey.
görsel
7-)kuran tilaveti-osman hamdi bey.
görsel
8-)kuran okuyan kız-osman hamdi bey.
görsel
osman hamdi bey'in kuran okuyan kız tablosu londra'da 44 milyon tl'ye satılmıştır ve bir türk ressam tarafından yapılmış en pahalı tablodur.
9-)gezintide kadınlar-osman hamdi bey.
görsel
10-)cami önünde arzuhalci-osman hamdi bey.
görsel
11-)şehade türbesinde derviş-osman hamdi bey.
görsel
12-)kitap okuyan genç-osman hamdi bey.
görsel
13-)türbe ziyaretinde iki genç kız 1-osman hamdi bey.
görsel
14-)türbe ziyaretinde iki genç kız 2-osman hamdi bey.
görsel
15-)saç taratan kadın-osman hamdi bey.
görsel
16-)interior of the tomb of sultan mehmet 1-john frederick lewis.
görsel
17-)the sorrow of akhbar-jean leon gerome.
görsel
18-)portrait of a green mosque-jean leon gerome.
görsel
19-)the beggar-rudolf ernst.
görsel
20-)in the mosque-rudolf ernst.
görsel
21-)the tomb of sultan mehmet-rudolf ernst.
görsel
bunlar yeşil türbe ve yeşil cami konulu, yahut bu iki yeri mekan olarak kullanmış en bilinen sanat eserleridir.
#tarih
#sanat
yeşil türbe ve hemen yanındaki yeşil camii bir semboldür.
nasıl ayasofya istanbul'un fethinin sembolüyse, selimiye balkanlar'daki hakimiyetin sembolüyse, yeşil türbe tüm osmanlı mülkünün, osmanlı'nın yeniden dirilişinin sembolüdür...
osmanlı'nın bursa'daki bu sembolü pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş, eserlerine mekan olarak ev sahipliği yapmıştır.
şimdi yeşil türbe'yi hiç kimsenin görmediği bir yönüyle inceleyeceğiz.
yeşil türbe'nin mekan olarak kullanıldığı ünlü tablolar ve ressamları...
yeşil türbe, yeşil camii denilince akla ilk gelen şüphesiz ki osman hamdi bey...
osman hamdi bey pek çok eserinde yeşil türbe'yi ve yeşil camii'ni mekan olarak, dekor olarak kullanmıştır.
1)kaplumbağa terbiyecisi-osman hamdi bey.
görsel
2-)yeşil türbe'de dua-osman hamdi bey.
osman hamdi bey'in "yeşil türbe'de dua" adında iki eseri vardır.
görsel
görsel
3-)yeşil camii'nde kuran dersi-osman hamdi bey.
görsel
yukarıdaki eser geçtiğimiz ekim ayında new york'taki sotheby's müzayede evinde yaklaşık 35 milyon tl'ye satılmıştır.
4-)yeşil camii önü-osman hamdi bey.
görsel
5-)mihrap-osman hamdi bey.
görsel
6-)iki müzisyen kadın-osman hamdi bey.
görsel
7-)kuran tilaveti-osman hamdi bey.
görsel
8-)kuran okuyan kız-osman hamdi bey.
görsel
osman hamdi bey'in kuran okuyan kız tablosu londra'da 44 milyon tl'ye satılmıştır ve bir türk ressam tarafından yapılmış en pahalı tablodur.
9-)gezintide kadınlar-osman hamdi bey.
görsel
10-)cami önünde arzuhalci-osman hamdi bey.
görsel
11-)şehade türbesinde derviş-osman hamdi bey.
görsel
12-)kitap okuyan genç-osman hamdi bey.
görsel
13-)türbe ziyaretinde iki genç kız 1-osman hamdi bey.
görsel
14-)türbe ziyaretinde iki genç kız 2-osman hamdi bey.
görsel
15-)saç taratan kadın-osman hamdi bey.
görsel
16-)interior of the tomb of sultan mehmet 1-john frederick lewis.
görsel
17-)the sorrow of akhbar-jean leon gerome.
görsel
18-)portrait of a green mosque-jean leon gerome.
görsel
19-)the beggar-rudolf ernst.
görsel
20-)in the mosque-rudolf ernst.
görsel
21-)the tomb of sultan mehmet-rudolf ernst.
görsel
bunlar yeşil türbe ve yeşil cami konulu, yahut bu iki yeri mekan olarak kullanmış en bilinen sanat eserleridir.
#tarih
#sanat
rahmetli tayfur sökmen'i tanımayan, hatta kim olduğunu dahi bilmeyen hain bir itin açıklaması.
ikinci bir tayfur sökmen olmazsın zaten. sen ve senin gibi düşünenler tayfur sökmen'in tırnağı olamazlar...
tayfur sökmen teşkilat-ı mahsusacıdır.
daha sonra işgal yıllarında da iskenderun ve havalisinde oluşturulan kuvayi milliye kuvvetlerinin komutanıdır.
kurtuluş savaşımız boyunca hem kuvayi milliye komutanlığı yapmış, hem de hatay'ın müdafai hukuk cemiyeti temsilciğinde bulunmuştur.
kendisi antep doğumludur ve antep direnişine katılmış, burada işgalci fransızlara büyük kayıplar verdirmek suretiyle antep'in gazi şehir olmasına da katkı sağlamıştır.
tayfur sökmen şu kişidir;
görsel
tayfur sökmen; misakı milli hudutlarında olmasına rağmen cumhuriyet kurulunca fransız işgali altında kalan hatay'da faaliyetlerini sürdürmüştür.
1938 yılında hatay cumhuriyeti kurulduğunda, fransızların istememesine rağmen, atatürk'ün talimatıyla cumhurbaşkanlığı vazifesini üzerine almış ve hatay parlamentosunda oy çokluğuyla alınan kararla hatay'ın anavatana katılmasını sağlamıştır.
görsel
bakınız size bir anekdot aktarayım.
ibrahim çallı'nın yaptığı şu tablo;
görsel
bu tablo'nun adı; "hatay'ın anavatan'a hasreti" dir arkadaşlar.
bu tablo mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün talimatıyla ibrahim çallı tarafından 1936 yılında yapılmıştır ve gazi tayfur sökmen'e ithaf edilmiştir.
bu tablo ile mareşal gazi mustafa kemal atatürk, kuvvacı tayfur sökmen'e; "tayfur kardeşim dayan, sabret" mesajı vermiştir.
tayfur sökmen'in bu mesajı alıp atatürk'e gönderdiği mesaj da çok kıymetlidir.
tayfur sökmen bu tablo ile yollanan mesaj üzerine, hatay'daki kuvvacı kadınlara talimat vererek ay yıldızlı al bayrağımızın yıldız kısmına kırmızı yama diktirmiş, bu bayrağı hatay cumhuriyeti'nin resmi bayrağı haline getirtmiş, hatay'ın anavatan'a hasreti sona erince de bacılara diktirdiği kırmızı yamayı bayraktan söktürerek ulu önder'in ruhuna saygı gösterisinde bulunmuştur.
görsel
(bkz: hatay cumhuriyet bayrağı yıldızındaki kırmızı yama/#29948968)
yani mustafa akıncı efendi.
hatay konusu ve kuvvacı tayfur sökmen senin boyunu aşar.
sen kendini sakın tayfur sökmen ile kıyaslama cahil adam.
tayfur sökmen ile kıyaslanacak biri varsa o da rahmetli rauf denktaş'tır.
tayfur sökmen hatay'ın anavatana katılması için ömrünü vermiş, rauf denktaş'ta kıbrıs'ın türk kalması için bir ömür heba etmiştir.
sen kim köpeksin???
#tarih
ikinci bir tayfur sökmen olmazsın zaten. sen ve senin gibi düşünenler tayfur sökmen'in tırnağı olamazlar...
tayfur sökmen teşkilat-ı mahsusacıdır.
daha sonra işgal yıllarında da iskenderun ve havalisinde oluşturulan kuvayi milliye kuvvetlerinin komutanıdır.
kurtuluş savaşımız boyunca hem kuvayi milliye komutanlığı yapmış, hem de hatay'ın müdafai hukuk cemiyeti temsilciğinde bulunmuştur.
kendisi antep doğumludur ve antep direnişine katılmış, burada işgalci fransızlara büyük kayıplar verdirmek suretiyle antep'in gazi şehir olmasına da katkı sağlamıştır.
tayfur sökmen şu kişidir;
görsel
tayfur sökmen; misakı milli hudutlarında olmasına rağmen cumhuriyet kurulunca fransız işgali altında kalan hatay'da faaliyetlerini sürdürmüştür.
1938 yılında hatay cumhuriyeti kurulduğunda, fransızların istememesine rağmen, atatürk'ün talimatıyla cumhurbaşkanlığı vazifesini üzerine almış ve hatay parlamentosunda oy çokluğuyla alınan kararla hatay'ın anavatana katılmasını sağlamıştır.
görsel
bakınız size bir anekdot aktarayım.
ibrahim çallı'nın yaptığı şu tablo;
görsel
bu tablo'nun adı; "hatay'ın anavatan'a hasreti" dir arkadaşlar.
bu tablo mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün talimatıyla ibrahim çallı tarafından 1936 yılında yapılmıştır ve gazi tayfur sökmen'e ithaf edilmiştir.
bu tablo ile mareşal gazi mustafa kemal atatürk, kuvvacı tayfur sökmen'e; "tayfur kardeşim dayan, sabret" mesajı vermiştir.
tayfur sökmen'in bu mesajı alıp atatürk'e gönderdiği mesaj da çok kıymetlidir.
tayfur sökmen bu tablo ile yollanan mesaj üzerine, hatay'daki kuvvacı kadınlara talimat vererek ay yıldızlı al bayrağımızın yıldız kısmına kırmızı yama diktirmiş, bu bayrağı hatay cumhuriyeti'nin resmi bayrağı haline getirtmiş, hatay'ın anavatan'a hasreti sona erince de bacılara diktirdiği kırmızı yamayı bayraktan söktürerek ulu önder'in ruhuna saygı gösterisinde bulunmuştur.
görsel
(bkz: hatay cumhuriyet bayrağı yıldızındaki kırmızı yama/#29948968)
yani mustafa akıncı efendi.
hatay konusu ve kuvvacı tayfur sökmen senin boyunu aşar.
sen kendini sakın tayfur sökmen ile kıyaslama cahil adam.
tayfur sökmen ile kıyaslanacak biri varsa o da rahmetli rauf denktaş'tır.
tayfur sökmen hatay'ın anavatana katılması için ömrünü vermiş, rauf denktaş'ta kıbrıs'ın türk kalması için bir ömür heba etmiştir.
sen kim köpeksin???
#tarih
eski bir kuzey irlanda futbol kulübü.
efsanedir.
bu kulüp 1949 yılında faşizme ve adaletsizliğe isyan ederek kendi kendini fesih etmiş ve kapanmış, kısaca intihar etmiştir...
şimdi bu futbol kulübünü, bu futbol kulübünün efsane oyuncusu jimmy jones'u ve başından geçen talihsizlikleri aktarmak istiyorum.
belfast celtic, iskoçya'daki glasgow şehrinin meşhur takımı celtic fc'nin kuzey irlanda'daki kuzenidir...
belfast celtic, glasgow'daki celtic'ten 3 yıl sonra 1891 yılında kuruldu.
görsel
iskoçya'daki celtic ile dayanışma içindeydi belfast celtic.
iskoçya'da nasıl glasgow rangers ve celtic arasında bir mezhep, siyasi rekabet varsa, aynı rekabet kuzey irlanda'da da vardı.
belfast celtic'in en büyük rakibi, "mavililer" yani kraliyet yanlısı olan linfield fc'ydi.
görsel
linfield fc kraliyet yanlısıydı, hatta direkt saraya bağlıydı, sarayın takımıydı. hatta stadyumlarının ismini bile windsor park koymuşlardı.
görsel
kuzey irlanda futbol liginde 1. dünya savaşı'nın sonuna değin linfield hakimiyeti vardı, fakat 1919-1920 sezonu ile birlikte kuzey irlanda futbolunda belfast celtic fırtınası esmeye başladı.
görsel
yukarıdaki tabloda da görüleceği üzre 1919-1948 yılları arasında belfast celtic tam 12 şampiyonluk kazanırken, linfield sadece 6 şampiyonluk kazanabilmişti, üstelik son 6 sezondur da üst üste şampiyon olmuş, hatta ikinci dünya savaşından sonra yapılan ilk ligde de şampiyonluğa celtic ulaşmıştı.
görsel
celtic'in gerisinde kalmak linfield'i, protestanları, kraliyet yanlılarını hatta londra sarayını deli ediyordu...
bir şeyler yapılmalı ve belfast celtic hegemonyasına son verilmeliydi.
belfast celtic cephesinde ise her şey güllük gülistanlıktı.
kulüp daha da büyümek, güçlenmek istiyordu. bunun için altyapı tesisleri kurmak, stadyumunu büyütmeyi planlıyordu.
belfast celtic'in bir de efsane futbolcusu vardı.
jimmy jones...
jimmy jones son yıllarda attığı goller ve futboluyla herkesin sevgilisi olmuştu.
görsel
gol kralı jimmy jones'a 1948-1949 sezonu başında newcastle united kulübünden bir transfer teklifi gelir.
lakin jimmy jones'e teklif edilen bonservis bedeli stadyumun yenilenmesi ve altyapı tesisleri yapmak için yeterli gelmediğinden jimmy jones bu teklifi reddeder. (bakın kulüp değil, futbolcu reddediyor teklifi)
bu şartlar altında 1948-49 sezonu başlar.
belfast celtic ve jimmy jones formunun ve ligin zirvesindedir.
newcastle united bir kez daha transfer için kulübün kapısını çalar, eski tekliflerinden çok daha iyi bir teklif yaparlar. bu kez jimmy jones ve kulüp teklifi kabul eder. fakat birkaç hafta sonra önlerinde linfield ile yapacakları derby maçı vardır, bu maçtan sonra evet diyeceğini açıklar jimmy jones.
27 aralık 1948 günü belfast celtic, derbi maçı için rakibi linfield'in sahasında windsor park'ta sahaya çıkar.
windsor park tribünleri tıklım tıklım doludur. celtic büyük protestolara maruz kalır maç boyunca.
ve maç devam ederken linfield taraftarları god save the queen eşliğinde sahaya dalarlar.
ellerinde sopalar ve demir çubuklarla belfast celtic'li futbolculara vahşi bir şekilde saldırırlar. linç başlamıştır...
üstelik bazı anlatılanlara göre olaya müdahale etmesi gereken polisler müdahale etmezler, hatta bazı polislerin de celtic'li futbolculara saldırdıkları görülür.
bu linç sonucu celtic'li 4 futbolcu ağır yaralanır.
yaralananlardan biri de gol kralı jimmy jones'tur.
jones'un dizi ve kaval kemiği kırılmıştır, kaburgalarında ve parmaklarında da pek çok kırık vardır.
bu linç olayında yaralanan 4 futbolcudan 3'ünün futbol hayatları sona erer.
belfast celtic kulübü adalet arar, ama ne yazık ki olayın sorumlularına bir ceza verilmez.
bunun üzerine;
“Faşizm’in Berlin sokaklarına gömüldüğünü zanneden milyonlarca insana gerçekleri anlatamamanın verdiği sancıyla bu kararı almak zorunda kaldık. Naziler yenildi ancak faşizm hala yaşıyor. Haklarını koruyamadığımız insanlara karşı duyduğumuz utanç karşısında tek yapabildiğimiz bu...”
açıklaması yaparak kulüp kendini fesih eder ve kapanarak adeta intihar eder...
görsel
bu olaydan sonra tahmin edeceğiniz üzre linfield o sene şampiyon olur. utanmadan da kupa alır, coşkulu kutlamalar yapar.
takip eden yıllarda linfield 35 kez daha lig şampiyonu olur ve kuzey irlanda'nın 1 numaralı kulübü haline gelir.
eğer o gün taraftarları belfast celtic'i linç etmeseydi acaba bu kadar şampiyonluk kazanabilirler miydi?
tabi ki hayır...
tabi daha bitmedi.
belfast celtic 1949'da kapanır, stadyumunu, kulüp binasını ve antrenman tesislerini satar.
bu satışlardan elde edilen gelir, o linç saldırısında yaralanan futbolcuların tedavisi için kullanılır.
gol kralı jimmy jones 2 yıl süren tedavisinin ardından yeşil sahalara döner. lakin bir bacağı, diğerinden 1.5 cm kısadır.
alt liglerde bir süre futbol oynar ve daha sonra futbola veda eder. 2014 yılında ise vefat eder.
görsel
diğer yaralanan 3 futbolcu ise bir daha asla futbola dönemezler. normal işlerde çalışarak hayatlarını idame ettirirler.
belfast celtic'in intiharının ardından belfast'taki katolikler takımsız kalırlar.
görsel
ama onlar bugün bile hala belfast celtic'i hatırlayıp, çocuklarına anlatırlar.
görsel
haksızlığa uğrayan, adalet arayan bir kulüp...
işin içinde siyaset var, mezhep çatışması var, özgürlük, faşizm var.
adalet arayan insanların adaleti bulamayınca bir efsane haline gelmesi var...
görüldüğü gibi; futbol asla sadece futbol değildir...
kimbilir belki bir gün belfast celtic yeniden açılır. belki o zaman daha adil bir dünyada oluruz...
kaynak: hikayeyi cem türktekin'den öğrendim, yazının bazı yerlerinde ve görsellerde ondan alıntı yaptım.
#futbol
#tarih
efsanedir.
bu kulüp 1949 yılında faşizme ve adaletsizliğe isyan ederek kendi kendini fesih etmiş ve kapanmış, kısaca intihar etmiştir...
şimdi bu futbol kulübünü, bu futbol kulübünün efsane oyuncusu jimmy jones'u ve başından geçen talihsizlikleri aktarmak istiyorum.
belfast celtic, iskoçya'daki glasgow şehrinin meşhur takımı celtic fc'nin kuzey irlanda'daki kuzenidir...
belfast celtic, glasgow'daki celtic'ten 3 yıl sonra 1891 yılında kuruldu.
görsel
iskoçya'daki celtic ile dayanışma içindeydi belfast celtic.
iskoçya'da nasıl glasgow rangers ve celtic arasında bir mezhep, siyasi rekabet varsa, aynı rekabet kuzey irlanda'da da vardı.
belfast celtic'in en büyük rakibi, "mavililer" yani kraliyet yanlısı olan linfield fc'ydi.
görsel
linfield fc kraliyet yanlısıydı, hatta direkt saraya bağlıydı, sarayın takımıydı. hatta stadyumlarının ismini bile windsor park koymuşlardı.
görsel
kuzey irlanda futbol liginde 1. dünya savaşı'nın sonuna değin linfield hakimiyeti vardı, fakat 1919-1920 sezonu ile birlikte kuzey irlanda futbolunda belfast celtic fırtınası esmeye başladı.
görsel
yukarıdaki tabloda da görüleceği üzre 1919-1948 yılları arasında belfast celtic tam 12 şampiyonluk kazanırken, linfield sadece 6 şampiyonluk kazanabilmişti, üstelik son 6 sezondur da üst üste şampiyon olmuş, hatta ikinci dünya savaşından sonra yapılan ilk ligde de şampiyonluğa celtic ulaşmıştı.
görsel
celtic'in gerisinde kalmak linfield'i, protestanları, kraliyet yanlılarını hatta londra sarayını deli ediyordu...
bir şeyler yapılmalı ve belfast celtic hegemonyasına son verilmeliydi.
belfast celtic cephesinde ise her şey güllük gülistanlıktı.
kulüp daha da büyümek, güçlenmek istiyordu. bunun için altyapı tesisleri kurmak, stadyumunu büyütmeyi planlıyordu.
belfast celtic'in bir de efsane futbolcusu vardı.
jimmy jones...
jimmy jones son yıllarda attığı goller ve futboluyla herkesin sevgilisi olmuştu.
görsel
gol kralı jimmy jones'a 1948-1949 sezonu başında newcastle united kulübünden bir transfer teklifi gelir.
lakin jimmy jones'e teklif edilen bonservis bedeli stadyumun yenilenmesi ve altyapı tesisleri yapmak için yeterli gelmediğinden jimmy jones bu teklifi reddeder. (bakın kulüp değil, futbolcu reddediyor teklifi)
bu şartlar altında 1948-49 sezonu başlar.
belfast celtic ve jimmy jones formunun ve ligin zirvesindedir.
newcastle united bir kez daha transfer için kulübün kapısını çalar, eski tekliflerinden çok daha iyi bir teklif yaparlar. bu kez jimmy jones ve kulüp teklifi kabul eder. fakat birkaç hafta sonra önlerinde linfield ile yapacakları derby maçı vardır, bu maçtan sonra evet diyeceğini açıklar jimmy jones.
27 aralık 1948 günü belfast celtic, derbi maçı için rakibi linfield'in sahasında windsor park'ta sahaya çıkar.
windsor park tribünleri tıklım tıklım doludur. celtic büyük protestolara maruz kalır maç boyunca.
ve maç devam ederken linfield taraftarları god save the queen eşliğinde sahaya dalarlar.
ellerinde sopalar ve demir çubuklarla belfast celtic'li futbolculara vahşi bir şekilde saldırırlar. linç başlamıştır...
üstelik bazı anlatılanlara göre olaya müdahale etmesi gereken polisler müdahale etmezler, hatta bazı polislerin de celtic'li futbolculara saldırdıkları görülür.
bu linç sonucu celtic'li 4 futbolcu ağır yaralanır.
yaralananlardan biri de gol kralı jimmy jones'tur.
jones'un dizi ve kaval kemiği kırılmıştır, kaburgalarında ve parmaklarında da pek çok kırık vardır.
bu linç olayında yaralanan 4 futbolcudan 3'ünün futbol hayatları sona erer.
belfast celtic kulübü adalet arar, ama ne yazık ki olayın sorumlularına bir ceza verilmez.
bunun üzerine;
“Faşizm’in Berlin sokaklarına gömüldüğünü zanneden milyonlarca insana gerçekleri anlatamamanın verdiği sancıyla bu kararı almak zorunda kaldık. Naziler yenildi ancak faşizm hala yaşıyor. Haklarını koruyamadığımız insanlara karşı duyduğumuz utanç karşısında tek yapabildiğimiz bu...”
açıklaması yaparak kulüp kendini fesih eder ve kapanarak adeta intihar eder...
görsel
bu olaydan sonra tahmin edeceğiniz üzre linfield o sene şampiyon olur. utanmadan da kupa alır, coşkulu kutlamalar yapar.
takip eden yıllarda linfield 35 kez daha lig şampiyonu olur ve kuzey irlanda'nın 1 numaralı kulübü haline gelir.
eğer o gün taraftarları belfast celtic'i linç etmeseydi acaba bu kadar şampiyonluk kazanabilirler miydi?
tabi ki hayır...
tabi daha bitmedi.
belfast celtic 1949'da kapanır, stadyumunu, kulüp binasını ve antrenman tesislerini satar.
bu satışlardan elde edilen gelir, o linç saldırısında yaralanan futbolcuların tedavisi için kullanılır.
gol kralı jimmy jones 2 yıl süren tedavisinin ardından yeşil sahalara döner. lakin bir bacağı, diğerinden 1.5 cm kısadır.
alt liglerde bir süre futbol oynar ve daha sonra futbola veda eder. 2014 yılında ise vefat eder.
görsel
diğer yaralanan 3 futbolcu ise bir daha asla futbola dönemezler. normal işlerde çalışarak hayatlarını idame ettirirler.
belfast celtic'in intiharının ardından belfast'taki katolikler takımsız kalırlar.
görsel
ama onlar bugün bile hala belfast celtic'i hatırlayıp, çocuklarına anlatırlar.
görsel
haksızlığa uğrayan, adalet arayan bir kulüp...
işin içinde siyaset var, mezhep çatışması var, özgürlük, faşizm var.
adalet arayan insanların adaleti bulamayınca bir efsane haline gelmesi var...
görüldüğü gibi; futbol asla sadece futbol değildir...
kimbilir belki bir gün belfast celtic yeniden açılır. belki o zaman daha adil bir dünyada oluruz...
kaynak: hikayeyi cem türktekin'den öğrendim, yazının bazı yerlerinde ve görsellerde ondan alıntı yaptım.
#futbol
#tarih
gaziantep
562.
"gazi"lik madalyasını 99 yıl önce bugün takan gazi şehir...
kanun numarası: 95.
madde 1;
antep livası merkezi olan antep kasabasının namı "gaziantep"e tahvil olunmuştur.
madde 2;
bu kanunun icrasına dahiliye vekili memurdur.
madde 3;
işbu kanun tarih-i neşrinden itibaren mer'idir.
akyol camisinde asılı al bayrağın zorla indirilmesi ile başlayan şanlı direniş neticesinde "vurun antepliler namus günüdür" parolasıyla antep'liler kutsal vatan toprağının her karışına kanlarını akıtıp 6 bin 317 şehit vererek aşağıdaki gazilik madalyasını kazanma şerefini haketmişlerdir.
görsel
başta kuvvacı kahramanlarımız şehit şahin bey, şehit mehmet kamil bey ve karayılan molla mehmet bey olmak üzre tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun...
#tarih
kanun numarası: 95.
madde 1;
antep livası merkezi olan antep kasabasının namı "gaziantep"e tahvil olunmuştur.
madde 2;
bu kanunun icrasına dahiliye vekili memurdur.
madde 3;
işbu kanun tarih-i neşrinden itibaren mer'idir.
akyol camisinde asılı al bayrağın zorla indirilmesi ile başlayan şanlı direniş neticesinde "vurun antepliler namus günüdür" parolasıyla antep'liler kutsal vatan toprağının her karışına kanlarını akıtıp 6 bin 317 şehit vererek aşağıdaki gazilik madalyasını kazanma şerefini haketmişlerdir.
görsel
başta kuvvacı kahramanlarımız şehit şahin bey, şehit mehmet kamil bey ve karayılan molla mehmet bey olmak üzre tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun...
#tarih
merak edilen sorunsal.
evet, şimdilik dünyanın bilinen en eski tapınağı olan ve tarihin yazılışını değiştiren göbeklitepe'nin en dikkat çekici gerçeklerinden biri, göbeklitepe'nin sonraki kuşaklar tarafından gömülmesidir. (12.000 yıllık göbeklitepe, günümüzden 10 bin sene önce mö 8000'lerde gömülmüştür)
ne oldu da insanlar kendi yaptıkları tapınağın üzerini kireçtaşı, kum ve toprak doldurarak gömdüler?
buna sebep olan neydi?
görsel
bununla ilgili birkaç tez var ve bu tezlerin çoğu dinsel temellere dayanıyor.
örneğin göbeklitepe'yi ortaya çıkaran alman arkeolog klaus schmidt'e göre göbeklitepe çevresi çok bereketli, verimli topraklara sahip bir yerdi.
fakat geçen yıllar içerisinde iklim değişiklikleri oldu ve bölge kuraklaştı.
insanlar tanrıları kızdırdıklarını düşünerek bunun tanrıların bir gazabı olduğunu düşündüler ve tapınağın üzerini kapatıp bölgeden göç ettiler.
buna benzer bir diğer tez da sirius takım yıldızı ile alakalı.
bu teze göre; sirius 10.000 yıl önce ufuk çizgisinin altında görünüyordu. gökte aniden beliren bir yıldızın, bir dinin doğumuna sebep olduğunu düşünülebilir. göbeklitepe bu yıldızın doğumu üzerine inşa edilmiş olabilir, sonra sirius yıldızının konumu değişince de yine dinsel sebeplerden ötürü (tanrıların kızdırıldığını düşünmek) tapınağın üzeri kapatılmış olabilir.
görsel
görsel
ama şu bir gerçek ki, şayet mö 8000'lerde göbeklitepe bu şekilde gömülmeseydi, günümüze ulaşması mümkün olmayacaktı, zarar görecek, tahrip olup gidecekti.
göbeklitepe'yi bu şekilde özenle gömenler aslında bize bir yerde iyilik yaptılar ve buradan haberdar olmamızı sağladılar.
acaba göbeklitepe'yi gizemli ve bilinçli bir şekilde gömüp orayı terk edenler geleceğe bir mesaj mı bıraktılar? yoksa binyıllar sonra geri geleceklerini mi düşündüler? ki bu da antik uzaylı teorisyenlerinin düşüncesidir.
ek:
(bkz: göbeklitepe/#36411974)
(bkz: göbeklitepe/#42667418)
#tarih
#arkeoloji
evet, şimdilik dünyanın bilinen en eski tapınağı olan ve tarihin yazılışını değiştiren göbeklitepe'nin en dikkat çekici gerçeklerinden biri, göbeklitepe'nin sonraki kuşaklar tarafından gömülmesidir. (12.000 yıllık göbeklitepe, günümüzden 10 bin sene önce mö 8000'lerde gömülmüştür)
ne oldu da insanlar kendi yaptıkları tapınağın üzerini kireçtaşı, kum ve toprak doldurarak gömdüler?
buna sebep olan neydi?
görsel
bununla ilgili birkaç tez var ve bu tezlerin çoğu dinsel temellere dayanıyor.
örneğin göbeklitepe'yi ortaya çıkaran alman arkeolog klaus schmidt'e göre göbeklitepe çevresi çok bereketli, verimli topraklara sahip bir yerdi.
fakat geçen yıllar içerisinde iklim değişiklikleri oldu ve bölge kuraklaştı.
insanlar tanrıları kızdırdıklarını düşünerek bunun tanrıların bir gazabı olduğunu düşündüler ve tapınağın üzerini kapatıp bölgeden göç ettiler.
buna benzer bir diğer tez da sirius takım yıldızı ile alakalı.
bu teze göre; sirius 10.000 yıl önce ufuk çizgisinin altında görünüyordu. gökte aniden beliren bir yıldızın, bir dinin doğumuna sebep olduğunu düşünülebilir. göbeklitepe bu yıldızın doğumu üzerine inşa edilmiş olabilir, sonra sirius yıldızının konumu değişince de yine dinsel sebeplerden ötürü (tanrıların kızdırıldığını düşünmek) tapınağın üzeri kapatılmış olabilir.
görsel
görsel
ama şu bir gerçek ki, şayet mö 8000'lerde göbeklitepe bu şekilde gömülmeseydi, günümüze ulaşması mümkün olmayacaktı, zarar görecek, tahrip olup gidecekti.
göbeklitepe'yi bu şekilde özenle gömenler aslında bize bir yerde iyilik yaptılar ve buradan haberdar olmamızı sağladılar.
acaba göbeklitepe'yi gizemli ve bilinçli bir şekilde gömüp orayı terk edenler geleceğe bir mesaj mı bıraktılar? yoksa binyıllar sonra geri geleceklerini mi düşündüler? ki bu da antik uzaylı teorisyenlerinin düşüncesidir.
ek:
(bkz: göbeklitepe/#36411974)
(bkz: göbeklitepe/#42667418)
#tarih
#arkeoloji
bir zamanlar türkiye direyi'nin 1 numaralı avcısı olan anadolu parsı'dır...
görsel
1936 yılı, izmir seferihisar kırsalında bir pars görüldüğüne dair söylentiler çıkar.
takip eden günlerde birkaç yerde daha pars görülür.
bu parsı avlayıp nam yapmak isteyen 14 avcı bir sürek avı başlatırlar.
birkaç gün-gece...parsın izini sürerler.
izlerin en çok kesiştiği yerde kahpece pusu kurarlar.
pars avcıları fark etmeden pusuya doğru gelir, avcılardan biri menziline girdiğinde basar tetiğe.
pars ağır yaralanır, düşer.
öldüğünü zannettikleri parsın yanına giden avcılar bu eşsiz hayvanı dürtüp vurmaya başlarlar, pars son bir can havliyle bunların üzerine atlar.
4 avcıyı yaralar, etkisiz hale getirir.
diğerleri art arda basar tetiğe.
8-10 yerinden vurulur pars ve düşer...
parsın cansız bedeni seferihisar'a getirilir.
bu yaralı hayvanı katleden kahpe avcılar da tek tek parsın cansız bedeniyle poz verirler...
izmir ve civarında 50'li yılların sonuna dek anadolu parsı görülürdü.
hatta bu parslardan biri 1952 yılında kuşadası güzelçamlı'da kapanla yakalanmış, hayvanat bahçesine götürülmüş ve 6 yıl sonra da ölmüş olan efe'dir...
o efe'yi pek çok kişi bilir ama hikayesini bilmez.
işte 1952'de yakalanan efe, bugün diyarbakır 8. ana jet üs komutanlığı 181. filo'nun önünde duran pars'tır.
görsel
türk hava kuvvetleri'nin gururu pars filo'nun sembolüdür;
(bkz: diyarbakır ana jet üs komutanlığındaki pars/#42256631)
#tarih
edit: (bkz: #42816972) bu entryde arkadaşımızın bahsettiği muğla'daki anadolu parslarını katleden mantolu hasan adlı şerefsiz katil de şudur;
görsel
görsel
1936 yılı, izmir seferihisar kırsalında bir pars görüldüğüne dair söylentiler çıkar.
takip eden günlerde birkaç yerde daha pars görülür.
bu parsı avlayıp nam yapmak isteyen 14 avcı bir sürek avı başlatırlar.
birkaç gün-gece...parsın izini sürerler.
izlerin en çok kesiştiği yerde kahpece pusu kurarlar.
pars avcıları fark etmeden pusuya doğru gelir, avcılardan biri menziline girdiğinde basar tetiğe.
pars ağır yaralanır, düşer.
öldüğünü zannettikleri parsın yanına giden avcılar bu eşsiz hayvanı dürtüp vurmaya başlarlar, pars son bir can havliyle bunların üzerine atlar.
4 avcıyı yaralar, etkisiz hale getirir.
diğerleri art arda basar tetiğe.
8-10 yerinden vurulur pars ve düşer...
parsın cansız bedeni seferihisar'a getirilir.
bu yaralı hayvanı katleden kahpe avcılar da tek tek parsın cansız bedeniyle poz verirler...
izmir ve civarında 50'li yılların sonuna dek anadolu parsı görülürdü.
hatta bu parslardan biri 1952 yılında kuşadası güzelçamlı'da kapanla yakalanmış, hayvanat bahçesine götürülmüş ve 6 yıl sonra da ölmüş olan efe'dir...
o efe'yi pek çok kişi bilir ama hikayesini bilmez.
işte 1952'de yakalanan efe, bugün diyarbakır 8. ana jet üs komutanlığı 181. filo'nun önünde duran pars'tır.
görsel
türk hava kuvvetleri'nin gururu pars filo'nun sembolüdür;
(bkz: diyarbakır ana jet üs komutanlığındaki pars/#42256631)
#tarih
edit: (bkz: #42816972) bu entryde arkadaşımızın bahsettiği muğla'daki anadolu parslarını katleden mantolu hasan adlı şerefsiz katil de şudur;
görsel
anın görüntüsü
37057.
türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının yaşamlarını din odaklı değil, insan odaklı, insanca yaşayabilmeleri için ve toplumun cahil kesiminin din saçmalığı kullanarak ilkokul mezunu şarlatanlar tarafından kandırılmaları, ilkokul mezunu şarlatanlara ne istedilerse vermelerinin önüne geçmilmesi için, cumhuriyet rejiminin değerlerini perçinleyip hürriyeti arttırmak için laikliğin yasal hale getirilip türkiye cumhuriyeti anayasasında yer almasının sağlandığı gün.
bugün laiklik kavramının, laiklik ilkesinin anayasamıza girip bizleri dinin saçmalıklarından ve bağnazlığından kurtardığı gündür.
kutlu olsun...
(bkz: laiklik adam olmaktır)
(bkz: laiklik insan olmaktır)
efendiler ve ey millet iyi biliniz ki türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir. medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.
(mareşal gazi mustafa kemal atatürk)
görsel
#tarih
bugün laiklik kavramının, laiklik ilkesinin anayasamıza girip bizleri dinin saçmalıklarından ve bağnazlığından kurtardığı gündür.
kutlu olsun...
(bkz: laiklik adam olmaktır)
(bkz: laiklik insan olmaktır)
efendiler ve ey millet iyi biliniz ki türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir. medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.
(mareşal gazi mustafa kemal atatürk)
görsel
#tarih
vatan haini ve milli mücadele düşmanı iskilipli atıf adlı hainin idamına sebep olan mahkeme tutanağıdır.
iskilipli atıf'ın "şapka takmadığı için idam edildiği"ni ısrarla gündeme getiren belli bir zümre var.
bu zümre iskilipli atıf'ın idamına dair bir belge koymazlar, ancak iftira atarlar.(şerefsizler)
daha önce iskilipli atıf adlı vatan haininin kim olduğunu, hangi bayrağa hizmet ettiğini bilale anlatır gibi anlatmıştım;
(bkz: iskilipli atıf hainini bilale anlatır gibi anlatım/#38804095)
şimdi iskilipli atıf'ın yargılandığı mahkemenin karar tutanağını paylaşıyorum;
belgeler;
https://i.ibb.co/mBH4fWZ/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
https://i.ibb.co/19xKKrf/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/zm0Bq1H/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/Stvtmb0/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/YQD1FFM/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
https://i.ibb.co/SyH57TD/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
bu belgeler, 1992 yılında o dönemin refah partisi milletvekili olan, bugün kafayı yiyerek peygamber olduğunu iddia eden hasan mezarcı'nın tbmm insan hakları komisyonuna başvurarak iskilipli atıf ile ilgili kayıtları istemesinden sonra dönemin tbmm başkanı hüsamettin cindoruk'un talimatıyla mahkeme kayıtlarını günümüz türkçesine çevirtmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
iskilipli atıf'ı seven iftiracı cumhuriyet ve atatürk düşmanları tabi ki bu mahkeme kayıtlarını bir kez daha okumadılar.
oysa okumuş olsalardı, iskilipli atıf'ın şapka takmadığı için değil, vatan hainliği sebebiyle idam edildiğini görürlerdi.
şurada da kararın ve suçlamaların kısa özeti;
görsel
ek olarak hasan mezarcı'nın talebi ve tbmm başkanı cindoruk'un cevabı;
https://i.ibb.co/b692vQv/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/zn9dSPw/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
ben bu belgeleri kendim yapmadım, zaten bunu yapacak kadar bu bilgisayar, internet işlerinden anlamam.
bunlar tbmm arşivlerinde bulunan resmi belgelerdir.
dileyen herkes bu belgelere ulaşabilir.
şimdi bu belgeler ışığında hala iskilipli atıf şapka takmadığı için idam edildi diyenler ve bu yönde kara propaganda yapanlar aşağılık birer şerefsizdir.
daha önce de defalarca yazdım, yeniden yazayım; "cumhuriyet tarihi boyunca şapka takmadığı için, yahut başını açmadığı için idam edilen tek bir kişi yoktur."
biz yalanlarınızı yüzünüze vurmaktan bıktık, siz iftira ve yalanlardan bıkmadınız.
not ve ek: bu iskilipli atıf'ın bir üst modeli var bir de... (bkz: mustafa sabri efendi).
çıbanın başı, şerefsizin önde gideni...tam onunla ilgili bir araştırma yapıyordum ve bu belgeleri de o yüzden toplamıştım ki bugün iskilipli'nin idamının yıldönümüymüş, iyi geldi, böylece bu konuyu da aradan çıkarmış olduk. ama mustafa sabri'yi ilerleyen günlerde uzun uzun yazacağım.
#tarih
iskilipli atıf'ın "şapka takmadığı için idam edildiği"ni ısrarla gündeme getiren belli bir zümre var.
bu zümre iskilipli atıf'ın idamına dair bir belge koymazlar, ancak iftira atarlar.(şerefsizler)
daha önce iskilipli atıf adlı vatan haininin kim olduğunu, hangi bayrağa hizmet ettiğini bilale anlatır gibi anlatmıştım;
(bkz: iskilipli atıf hainini bilale anlatır gibi anlatım/#38804095)
şimdi iskilipli atıf'ın yargılandığı mahkemenin karar tutanağını paylaşıyorum;
belgeler;
https://i.ibb.co/mBH4fWZ/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
https://i.ibb.co/19xKKrf/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/zm0Bq1H/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/Stvtmb0/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/YQD1FFM/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
https://i.ibb.co/SyH57TD/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
bu belgeler, 1992 yılında o dönemin refah partisi milletvekili olan, bugün kafayı yiyerek peygamber olduğunu iddia eden hasan mezarcı'nın tbmm insan hakları komisyonuna başvurarak iskilipli atıf ile ilgili kayıtları istemesinden sonra dönemin tbmm başkanı hüsamettin cindoruk'un talimatıyla mahkeme kayıtlarını günümüz türkçesine çevirtmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
iskilipli atıf'ı seven iftiracı cumhuriyet ve atatürk düşmanları tabi ki bu mahkeme kayıtlarını bir kez daha okumadılar.
oysa okumuş olsalardı, iskilipli atıf'ın şapka takmadığı için değil, vatan hainliği sebebiyle idam edildiğini görürlerdi.
şurada da kararın ve suçlamaların kısa özeti;
görsel
ek olarak hasan mezarcı'nın talebi ve tbmm başkanı cindoruk'un cevabı;
https://i.ibb.co/b692vQv/...format-jpg-name-small.jpg
https://i.ibb.co/zn9dSPw/...rmat-jpg-name-360x360.jpg
ben bu belgeleri kendim yapmadım, zaten bunu yapacak kadar bu bilgisayar, internet işlerinden anlamam.
bunlar tbmm arşivlerinde bulunan resmi belgelerdir.
dileyen herkes bu belgelere ulaşabilir.
şimdi bu belgeler ışığında hala iskilipli atıf şapka takmadığı için idam edildi diyenler ve bu yönde kara propaganda yapanlar aşağılık birer şerefsizdir.
daha önce de defalarca yazdım, yeniden yazayım; "cumhuriyet tarihi boyunca şapka takmadığı için, yahut başını açmadığı için idam edilen tek bir kişi yoktur."
biz yalanlarınızı yüzünüze vurmaktan bıktık, siz iftira ve yalanlardan bıkmadınız.
not ve ek: bu iskilipli atıf'ın bir üst modeli var bir de... (bkz: mustafa sabri efendi).
çıbanın başı, şerefsizin önde gideni...tam onunla ilgili bir araştırma yapıyordum ve bu belgeleri de o yüzden toplamıştım ki bugün iskilipli'nin idamının yıldönümüymüş, iyi geldi, böylece bu konuyu da aradan çıkarmış olduk. ama mustafa sabri'yi ilerleyen günlerde uzun uzun yazacağım.
#tarih
güncel Önemli Başlıklar