#tarih

  • ingilizlerin çanakkale'yi geçip istanbul'a ulaştıklarında işgal döneminde kullanmayı düşündükleri paradır...

    1 pound değerinde işgal banknotu;
    görsel

    evet...
    çanakkale savaşlarının kahramanlıkları, cepheleri, nedenleri, sonuçları...
    bir de çanakkale savaşları'nın ekonomik boyutları var tabi.

    ingilizler çanakkale'yi geçeceklerinden o kadar eminlerdi ki, harekatı planladıkları sırada 1914 yılında iş bu banknotları bastırdılar.
    hazırlanan bu paralar, istanbul'u işgal edecek ingiliz askerlere verilecekti, işgalde görev alacak unsurlar da işgal bölgelerindeki alış verişlerini bu paralarla yapacaklardı.
    (bkz: çanakkale yi 5 dk geçer 5 çayını istanbulda içeriz)

    bu paralar alelade birer kağıt parçası değildi tabi.
    bugün dahi para basabilmek için bu paranın karşılığı olan altın rezervine sahip olmanız gerekir, bastığınız paranın altın olarak karşılığı yoksa o paranın pul kadar değeri olmaz.

    işte bu paralar ingiliz hazinesi tarafından 1914 yılında karşılığı altın olarak ödenmek üzere çıkartılmış 1 poundluk ve 10 şilinlik hazine bonolarıydı. 1 poundluk kupürün üzerinde Osmanlıca harflerle yüz yirmi gümüş kuruş, 10 şilinlik kupürün üzerinde ise altmış gümüş kuruş değerleri yazmakta.
    bu da çıkartılan bu banknotların (bkz: sürşarj) değeridir.

    yukarıda da dediğimiz gibi zaferden son derece emin olan mağrur ingilizler 18 mart 1915'te boğaza giren gemilerindeki askerlerine istanbul'da harcamak(!) üzre bu paraları dağıttılar. bu saldırı öncesi bir nevi moral motivasyon oldu ingiliz bahriyelilerine...

    ama batırılan kraliyet armadası gemileri ile birlikte bu paraların pek çoğu boğazın serin sularına gömüldü.
    ardından nisan ayında başlayan gelibolu çıkarmasına katılan birliklere de bu paralar dağıtıldı.
    nisan-mayıs 1015'te bu paralar tedavülde kaldı.
    ingiliz ve anzak askerleri aralarındaki alış verişi bu paralarla yapıyorlardı...

    ama tabi neden sonra çanakkale'nin geçilmez olduğunu anladılar.
    tıpış tıpış geri döndüler...

    bu bastırdıkları banknotlar da ellerinde patladı. koleksiyoncular dışında bu paralara rağbet gösteren olmadı...
    yani biz çanakkale'de sadece düşmanı siyasi olarak değil, aynı zamanda ekonomik olarak da yendik ve britanya maliyesine ağır bir darbe indirdik...

    aslında çanakkale sonrası için bastırılan bu paralar ingilizlerin elinde patlayan tek şey değildi.

    ingilizler işgal sonrası için bir de sömürge bayrağı tasarlamışlardı.
    (bkz: ingiltere nin tasarladığı osmanlı işgal bayrağı/#41258581)

    görsel

    üzerinde "eclipse of the star crescent" yani, "ay yıldız tutulması" yazan bu işgal/sömürge bayrağı da ingilizlerin elinde patlamıştı...

    #tarih
  • şikayet et
  • 42802905
  • ilyas bazna

    1.
  • yüzyılın casusu.

    Elyasa ya da Türkiye'deki söylenişiyle ilyas Bazna. Arnavut kökenli bir Türk vatandaşı. 1904 doğumlu olan Bazna hiç bir işte dikiş tutturamamış, fazla meraklı olduğu için Alman Elçiliği'nden kovulduktan sonra ingiliz Elçiliği'nde kavas yani uşak olarak işe alınmış. Casusluk faaliyetine başladığı zamanlarda henüz 40'lı yaşlarındaymış. o sıra dünyada ikinci dünya savaşı var.

    70 yıl kadar önce ingiliz büyükelçisi yatağında mışıl mışıl uyurken gizlice odasına sızmış, büyükelçinin yanıbaşındaki evrak çantasının içinde duran "çok gizli" ibareli savaş planlarını gizlice almış, daha aydınlık bir odada fotoğraflarını çekip evrakları tekrar yerine koymuş.

    görsel

    kovulmadan önce tanıştığı almanya büyükelçiliği müsteşarı Albert Jenke ile görüşmek istemiş. albert jenke, almanya dışişleri bakanının eniştesi. yani kızkardeşinin kocası. dolayısıyla da bürokratik olarak oldukça etkili bir isim. ilyas abimizin derdi çok açık. bu çok gizli evrakların bulunduğu film rulosu karşılığında 20 bin sterlin istiyor. evraklar inceleniyor ve ilyas abimize para tereddütsüz ödeniyor. yalnız bu evraklar arasında inanılmaz gizli ve stratejik belgeler var. misal türkiye'de faaliyet gösteren ingiliz ajanlarının listesi, türkiye ve ingiltere arasındaki gizli anlaşmalar, müttefik güçlerinin silah ve mühimmat talep listesi... belgeler savaşın kaderini değiştirecek cinsten.

    görsel

    bu iki taraf için de faideli alışveriş sonrasıda ilyas abimize yeni bir makine ve film rulosu verilmiş. getirdiği her yeni belge için 15 bin sterlinlik ödeme taahhüdü verilmiş. o sırada da kendisine almanlar tarafından bir kod isim konmuş. bu ismi en sonda vereceğim. bazılarınız için sürpriz olsun.

    görsel

    ilyas abimiz her yeni belge için daha fazla ücret talep etmeye başlayınca, aşırı zeki almanlar durumdan şüphelenmiş. belgelerin gerçekliği konusunda emin olamamışlar. bunu da çok acayip bir yöntemle teyit etmek istemişler. ellerindeki begelerde sovyetlerin saldırı planı olmasına rağmen sofia'nın bombalanmasına göz yummuşlar. sonuçta 4000 insan ölmüş ve belgelerle birlikte ilyas abimizin güvenilirliği ispatlanmış. yönteme bak amk.

    bu ve bunun gibi onlarca inanılmaz belgenin gerçekliği ortaya çıkınca, almanlar bunu kullanmak için türkiye'ye tehditler savurmaya başlamışlar. zira ele geçen belgeler arasında ingiltere ve türkiye arasındaki pazarlıklar da mevcutmuş. yangın bombalarıyla istanbul ve izmir'i yok edeceklerini açıkça dönemin Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu'na iletmişler. bakana iletilen bu tehditler karşısında türkiye, ingiltere'den gerçeküstü bir silah ve mühimmat talebinde bulunmuş. bu silahlar gelmediği sürece ingiltere için kılımızı kıpırdatmayacağımız de belirtilmiş. bu gelişme belki de türkiye'nin ikinci dünya savaşına girmesini engelleyen en büyük etmen olmuş. ingiltere türkiye üzerindeki planlarını böylece askıya almış.

    ilyas abimizin belgeleri bir süre sonra başka bir şüpheyi ortay açıkarmış. naziler ilyas'ın çift taraflı çalışan bir ajan olma ihtimalini de değerlendirmişler ve her belgeyi dikkate almamaya başlamışlar. bu dikkate alınmayan belgeler arasında amerika'nın üstün silah gücü ve meşhur normandiya çıkartmasının ilk adımları da bulunuyormuş.

    ingiltere bu istihbarat açığı karşısında ankara büyükelçiliğnde olağanüstü önlemler almış. tüm çalışanları sorgulamış. ilyas abimizi de sorgulamışlar. yalnız ilyas abinin dil bilmeyen ve cahil biri olduğu gerekçesiyle şüphelenmemişler bile. gizli kasalara alarmlar bile bağlamışlar. yalnız alarmın sigortası çıkarılınca devre dışı kalıyormuş. ilyas abi de bunu anlamış ve ajanlığa kaldığı yerden devam etmiş.

    daha sonra sofya büyükelçiliğinde görevli sekreterlerden biri amerika'ya sığınmış. bu sekreter ilyas abinin kimliği gibi çok stratejik şeylere hakimmiş. ilyas abi de riski göze almamış ve elçilikten istifa etmiş. bu istifa bile dikkat çekmemiş.

    ilyas abimiz almanlardan 5 ayda 300 bin sterlin gibi ciddi bir para almış. artık istediği gibi yaşayabilecekmiş. o da tam bir türk gibi düşünmüş ve önce araba alıp satmış. sonrasında ise kendisine birkaç ortak bulup müteahhitlik yapmış. bu sevdası almanlar tarafından piyasaya sürülen ve ingiliz ekonomisini çökertmek amacıyla yapılan sahte sterlinlerin elinde patlamasıyla kısa sürmüş.

    ilyas abimiz yeni kurulan alman hükümetine defalarca mektup yazmış ve sahte paraların karşılığında zararının tazmin edilmesini istemiş. bu sırada da hatıraları bazı gazetecilerin ilgisini çekmiş. kitapları yayınlanmış, filmleri çekilmiş. ilyas abimiz de nihayetinde alman hükümetine iltica talebinde bulunmuş. bu talep kabul edilmiş ve kendisine maaş bağlanmış. nihayetinde 21 aralık 1970 tarihinde almanya münih'te vefat etmiş ama bir dönem tarihi sadece cebinde taşıdığı bir fotoğraf makinesi ile yeniden yazmış.

    üstelik bunların tamamını kendi ifadesine göre para için yapmış ve bu onun için bir onurmuş.

    görsel

    ilyas abiyi kimse tanımaz ama siz onu çiçero deyince tanırsınız.

    #tarih

    bu da benim ufak bir katkım olsun.
  • şikayet et
  • 42800387
  • 1913 yapımı istanbul un fethi filmi

    1.
  • dünya sinema tarihinde istanbul'un fethini anlatan ilk filmdir.

    film 1913 fransız yapımı.

    filmin adı: (bkz: l agonie de byzance)
    kelime anlamı olarak; "bizans'ın tükenişi, bizans'ın ıstırabı" anlamına geliyor.
    https://www.imdb.com/title/tt0207954/

    filmde fatih'in topkapı'dan istanbul'a girişi ve fatih'in ayasofya'ya girişi, bizans'ın fatih'e biat edişi mükemmel işlenmiş.
    https://streamable.com/t9rtr

    gerçek bir görsel zenginlik var her iki sahnede de.

    fatih'in topkapı'dan şehre girişinde bir osmanlı askeri ay yıldızlı türk bayrağı taşıyor, bu 1453'te yoktu, 19.yy itibariyle kullanılmaya başlandı.(1844)
    varsın o kadar hata oluversin değil mi?

    bakın ne netflix'in son yaptığı rise of empires ottoman belgesel dizisinde, ne de 18 milyon dolar bütçeli fetih 1453 dinema filminde bu iki sahneyi böyle canlı, böyle görsel şölen halinde sunamadılar.

    adamlar ta 1913'te yapmışlar bunu.

    filmin uzun versiyonunu izlemek isteyenler için;
    https://www.youtube.com/watch?v=10X_owZA2Sc&t=

    #tarih
    #sinema
  • şikayet et
  • 42795112
  • st paul yolu

    1.
  • dünyanın en mükemmel yürüyüş/gezi parkuru likya yolu'nun fikir anası ve yaratıcısı olan kate clow'un ülkemize bir başka armağanı olan 2004 yılında faaliyete giren 500 km uzunluğundaki türkiye'nın en uzun 2. gezi parkurudur.
    görsel

    aziz paul yolu antalya ve antik pisidia (ısparta-burdur-göller yöresi)'daki roma kentlerini ve bu civardaki doğal güzellikleri içine alan bir rota.

    hristiyan dünyasının en önemli isimlerinden biri olan tarsuslu aziz paul'un anadolu'da hristiyanlığı yaymak için yaptığı uzun yolculuk bu rotada gerçekleşmiş.
    görsel

    st paul yolu rotası şu şekilde;
    görsel

    rota perge antik kentinden başlıyor.
    lakin, perge'den başlayan bu yola 2. bir alternatif güzergah eklenmiş, perge'den aspendos'a geçiliyor ve aziz paul yoluna aspendos'tan başlanıyor.
    burada köprüçay güzergahı takip edilerek, köprülü kanyon ve tazı kanyonundan geçilerek selge antik kenti'ne ulaşılıyor.

    tazı kanyonu;
    görsel

    köprüçay köprüsü;
    görsel

    selge antik kentinden sonra sütçüler yönüne doğru gidilen rotada önce yazılı kanyon ardından pek kimsenin bilmediği, ulaşımı zor olduğu için bakir kalmış adada antik kentine varılıyor.
    görsel

    buradan eğirdir gölüne geçiliyor. eğirdir gölü batı yakasındaki uzun bir yürüyüşün ardından barla dağı'nın doğu eteklerinden eğirdir'in karşı yakasına geçilerek, yalvaç'taki Pisidia Antiokheia'da bu zorlu rota son buluyor.
    görsel

    ha bu arada, ben tabi ki bu yolun tamamını yürümedim. yol güzergahında bulunan antik kentlerin ve milli parkların tamamına gittim ama arabayla, tazı kanyonu ve köprüçay'da biraz yürüdüm ama. st paul yolunda yürümemiş olmuyorum yani.
    yürümeseniz de bu harika yerleri siz de gezin, tavsiye ederim...

    ek:
    (bkz: likya yolu/#40361676)
    (bkz: tazı kanyonu/#41968965)
    (bkz: eğirdir yeşilada/#42011644)

    #tarih
    #coğrafya
    #gezi
    #arkeoloji
  • şikayet et
  • 42794468
  • atatürk ve yunan bayrağı

    1.
  • (bkz: apde türk bayrağını yırtan ırkçı yunan milletvekli)'ne ithaf olunur...

    15 mayıs 1919'da izmir yunanlar tarafından işgal edildi.
    takip eden günlerde yunan kralı aleksandros "izmir fatihi" ünvanıyla izmir'e geldi...

    karşıyaka'daki iplikçizade köşkü yunan kralı için hazırlanmıştı, burası izmir'de kaldığı süre boyunca kralın karargahı olacaktı.
    görsel

    iplikçizade köşkü'ne girişe büyük bir türk bayrağı serdiler, kral aleksandros çizmeleri ile türk bayrağına basa basa köşke girdi.
    türk bayrağını çiğneyerek türk milleti'nin onurunu çiğnediğini zannediyordu...

    bu saygısız, densiz, küstah yunan kralının izmir sefası pek uzun sürmedi.

    sadece 1 yıl sonra atina'da sarayında köpeği frizt ve maymunu moritz ile oynaşırken, maymun tarafından ısırılarak kaptığı mikrop ile bağıra bağıra korkunç bir şekilde can verdi...
    (bkz: yunan kralını ısırarak öldüren maymun/#42593207)

    kral aleksandros'un iplikçizade köşkü verandasındaki türk bayrağını çiğnemesinden 3 sene sonra 9 eylül 1922'de yunan geldiği gibi izmir'den denize dökülmüş, vatanın kurtarıcısı ulu önder mareşal gazi mustafa kemal 10 eylül tarihinde izmir'e gelmişti.

    mustafa kemal paşa için karşıyaka'daki iplikçizade köşkü hazırlanmıştı.

    öyle ya, yunan kralı 3 sene önce buraya gelmişti, türk bayrağına basarak dünya basınına poz vermişti.
    gün rövanş günüydü, pek çok yabancı gazeteci mustafa kemal paşa'nın köşke girerken ne yapacağını merak ediyor, bu anı ölümsüzleştirmek istiyordu.

    hatta ertesi gün gazetelerine atacakları başlık bile hazırdı. "türkler intikamlarını aldılar..." yazacaklardı...

    işte bu durumda karşıyaka'daki iplikçizade köşkü vatanın kurtarıcısını bekliyordu.
    verandaya büyük bir yunan bayrağı serilmişti, atatürk bu bayrağı çiğneyip köşke girecekti...

    dakikalar sonra kurmaylarıyla birlikte paşa köşke geldi, merdivenlerden verandaya doğru çıktı, yerde serili yunan bayrağını gördü ve durdu.

    -bu nedir?
    +yunan bayrağı paşam, ona basıp köşke gireceksiniz, yunan kralı bu köşke girerken bizim bayrağımıza basıp girmişti...

    mustafa kemal paşa durdu, kalabalığa dönerek şu tarihi cümleleri söyledi;
    "yunan kralı bayrağımızı çiğneyerek hata etmiş, cahillik yapmış, çünkü bayrak bir milletin onurudur, ben bu hatayı tekrarlayamam, kaldır bunu çocuk..."

    ve atatürk yunan bayrağını yerden kaldırıp iplikçizade köşküne girdi...
    görsel

    bayraklar milletlerin onurudur, hassasiyetidir.

    yunanların bizim milletimize karşı ezikliği, yıkıklığı yüzyıllara, hatta binyıllar öncesine ta truva savaşlarına dayanır.
    yunan her daim bize karşı ezik ve yenilen olmuştur, o yüzden bu ezikliklerini bayrağımıza, kutsal değerlerimize tecavüz ederek sergiler.

    oysa bir türk bayrağı için ölür, bayrak kutsaldır, o yüzden başka milletlerin de kutsalı olan bayraklarına saygı gösterir.

    çünkü türk olmak büyüklüktür, büyüklük bunu gerektirir...

    biz türküz, atatürk'ün evlatlarıyız, ayasofya'ya girdiğinde kendisinden korkan rumların canını bağışlayan fatih'in torunlarıyız.
    biz bayrak yırtmayız, o bayrak yırtanların ülkelerini başlarına yıkarız...

    ek: atatürk ve yunan bayrağının en güzel canlandırması trt'nin yaptığı kurtuluş filminden.
    işte o sahne;
    https://streamable.com/jj2ql

    #tarih
  • şikayet et
  • 42780459
  • diyarbakır surlarına kaçak balkon yapılması

    1.
  • türkiye'nin unesco dünya kültürel mirası listesinde bulunan (2015'te dahil edildi) 7000 yıllık diyarbakır surları ve hevsel bahçeleri'nin sur bölümünde çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından yapılan restorasyon ve millet bahçesi yapım çalışmalarının sonunda ortaya çıkan gerçek.

    tarihi surlara kaçak balkon yapmışlar;
    görsel

    vallahi tebrikler. sizden önce gelmiş geçmiş onlarca kültür, imparatorluk, devlet bunu akıl edememişti.
    görsel

    misal büyük iskender salaktı balkon eklemedi buraya.
    darius aptal olduğu için düşünemedi.
    mithridates'in ise vizyonu yoktu.
    alparslan beceriksizdi.
    uzun hasan ise düşüncesizdi, oysa bir balkon projesi düşünebilirdi...

    bütün bunlar o balkonu oraya koymayı akıl edemedi, ama akp iktidarı hooop surlara balkonu koyuverdi at şeyine kelebek konmuş gibi.

    millet bahçesi olm bu boru mu? balkonsuz millet bahçesi olur mu hiç?

    ha bunu yaparlarken de dibine beton döküp, önüne de istinat duvarı yapmışlar.
    üstelik bütün bunları yaparken de koruma kurulunun onayını almamışlar.

    inşaatı yapmışlar, balkonu kondurmuşlar işler bittikten sonra koruma kuruluna başvuruda bulunmuşlar.

    arkadaşım orası unesco koruması altında sen hayırdır amk?

    bak bu rezalet geçen sene ortaya çıkmış, unesco da restorasyonun durdurulmasını talep etmişti. yazdık bunları hep;
    (bkz: unesco nun akp restorasyonunu durdurması/#38966528)

    ama akp vandalizmi unesco falan dinlememiş, devam etmiş tabi. sonuç ortada.
    7000 yıllık bir tarihe saplanan hançer...

    alın size kaynak da koyayım ki tengir bize koymadı demeyin;
    https://www.haberler.com/...yarbakir-12849922-haberi/

    #tarih
    #unesco
    #restorasyon
    #vandalizm
  • şikayet et
  • 42765192
  • türkiye deki antik kentler

    1.
  • medeniyetin beşiği olan ülkemizde bulunan ve halihazırda günyüzüne çıkarılmış, gezilebilecek durumda olan antik kentler ve yerleşmelerdir.

    aşağıdaki haritada google maps'de işaretledim hepsini tek tek.
    https://www.google.com/ma...304,6z/data=!4m2!11m1!3e4

    çalışmanın tamamı kendime aittir, türkiye'deki tüm antik kentler ile ilgili başka bir yerde böyle kapsamlı bir çalışma yoktur.

    ama bunu haritada sizin görüp göremediğinizi bilmiyorum. o yüzden bölge bölge çıkartıp görsel halinde sunayım;

    türkiye'deki antik kentlerin harita üzerinde genel görünümü;
    görsel

    marmara;
    görsel

    ege ve batı akdeniz;
    görsel

    doğu akdeniz;
    görsel

    iç anadolu;
    görsel

    kuzey anadolu;
    görsel

    doğu karadeniz ve doğu anadolu;
    görsel

    güneydoğu anadolu;
    görsel

    yukarıdaki haritalarda işaretli olan yerler halihazırda antik kalıntıların bulunduğu yerleşkelerdir.
    bunların dışında üzerine şehir inşa edilmiş ve ortadan kaybolmuş pek çok antik kent de mevcut, onlar ile ilgili bir buluntuya rastlayamadığım için listeye alıp işaretlemedim.

    ek; illere göre antik kent-antik yerleşke listesi;

    adana;
    anavarza, dumlu, yılankale, sirkeli höyük, misis, şar, magarsus,

    adıyaman;
    nemrut dağı, perre antik kenti, arsameia.

    afyonkarahisar;
    amorium, apameia, frig vadisi,

    amasya;
    harşena dağı, oluz höyük,

    ankara;
    gordion-yassıhöyük, çayyolu höyüğü, yumurtatepe, ancyra,

    antalya;
    antiocha ad cragum, selinus, iotape, syedra, laertes, colybrassus, kalelibelen, lyrbe, side, etenna, pednelissos, selge, aspendos, silyon, perge, attaleia, ariassos, termessos, neapolis, kelbessos, trabenna, typalia, isinda, idebessos, akalissus, arykanda, phaselis, olympos, rhodiapolis, lmyra, myra, simena, andriake, trysa, istlada, kyaneai, tyberissos, theimussa, aperlai, phellos, antiphellos, kandyba, sidyma, patara, xanthos.

    artvin;
    şavşat kale.

    aydın;
    afrodisias, nysa, magnesia, orthosia, akharaka, tralles, gerga, alabanda, alinda, amyzon, pygela, priene, milet, didim.

    balıkesir;
    pordoselene, adramytteion, antandros, aureline, daskyleion, kyzikos.

    bitlis;
    ahlat.

    burdur;
    sagalassos, kibyra, kremna, sia.

    bursa;
    iznik-nikeia. kirte kalesi, aktopraklık höyük, gölyazı-apollonia ad rhyndacum

    çanakkale;
    truva, assos, priapos, parion, sestos, maydos, imbros, dardanos, tenedos, alexandria troas, neandria, apollon smintheion-khryse.

    çankırı;
    gangra.

    çorum;
    hattuşaş, alacahöyük, şapinuva,

    denizli;
    hierapolis, tripolis, laodikeia, colossae, tabea.

    diyarbakır;
    diyarbakır kalesi, çayönü, eğil kalesi.

    edirne;
    ainos.

    elazığ;
    harput.

    erzincan;
    kemah kalesi.

    erzurum;
    bardız.

    eskişehir;
    pessinus, yazılıkaya, frig yerleşimleri-doğankale.

    gaziantep;
    zeugma-belkıs. karkamış, dülük, rumkale,

    giresun;
    giresun kalesi-kerasus. giresun adası-aretias.

    gümüşhane;
    satala-kelkit.

    hatay;
    antiokheia, çevlik, issos, epiphaneia, payas kalesi, bakras,

    ısparta;
    adada, prostanne, seleuekia, antioch of psidia, apollonia-uluborlu.

    mersin;
    anamurium, mamure kalesi, nagidos, kalenderis, olba-uzuncaburç, kız kalesi, kanlıdivane, çatıören, akkale, öküzlü, soli-pompeiopolis, yumuktepe höyüğü,
    tarsus.

    istanbul;
    tarihi yarımada-byzantion. bathonea, yoros kalesi.

    izmir;
    bergama-pergamon, allianoi,pitane, gryneion, myrina-sebatepolis, kyme, temnos,
    neon teikhos, phokaia, nif, smyrna-agora. klazomenai, erythrai, teos, lebedos, kolophon, claros, metropolis, belevi, efes.

    kars;
    ani, kars kalesi.

    kastamonu;
    pompeipolis, paflagonya.

    kayseri;
    kültepe.

    kırşehir;
    kamankale höyüğü.

    kocaeli;
    nicomedia-izmit.

    konya;
    çatalhöyük, sille, kilistra-gökyurt. eflatunpınar.

    kütahya;
    aizanoi.

    malatya;
    arslantepe.

    manisa;
    sardes, aigai, bintepe tümülüsleri, philadelphia-alaşehir, thyateira-akhisar, gökçeören-maiona.

    kahramanmaraş;
    germanica.

    mardin;
    dara, mardin merkez, midyat, nisibis-nusaybin.

    muğla;
    knidos, letoon, pınara, tlos, karmylassos-kayaköy, telmessos, kadyanda, araksa, oinoanda, kaunos, kedrai, physkos, amos, bybassios, lorymna, bozukkale, idyma,
    thera-kyllandos, stratonikeia, lagina, hyllarima, kyon, labranda, beçin kalesi, milas-gümüşkesen, hekatomnos, euromos, iasos, syangela, pedasa, halikarnassos herakleia-latmos,

    nevşehir;
    göreme-ürgüp-avanos, derinkuyu yeraltı şehri, kaymaklı yeraltı şehri.

    niğde;
    gümüşler manastırı, faustinopolis.

    ordu;
    kotyora-boztepe, kurul kalesi, yason burnu-yason kilisesi.

    samsun;
    amisos, nerik-oymaağaç höyüğü,

    sinop;
    sinope.

    sivas;
    sarissa, samuha-kayalıpınar.

    tokat;
    komana, sebastopolis, maşat höyük.

    trabzon;
    trabzon merkez-trapezus. sümela ve vazelon manastırları.

    şanlıurfa;
    göbeklitepe, karahantepe, harbetsuvan tepe, şanlıurfa merkez-balıklıgöl höyük edessa, harran, halfeti, nevalı çori.

    uşak;
    blaundos, pepuza.

    van;
    tuşpa-van, akdamar, giduts manastırı, hoşap kalesi, çavuştepe.

    yozgat;
    tavium-büyüknefes, alişar höyük, sarıkaya roma harabeleri, kerkenes.

    zonguldak;
    tios-tieion, herakleia pontike.

    aksaray;
    aşıklı höyük, acem höyük, güvercinkaya.

    karaman;
    kerti höyük, binbir kilise.

    batman;
    hasankeyf.

    bartın;
    amasra.

    karabük;
    hadrianapolis.

    kilis;
    oylum höyük.

    osmaniye;
    kastabala, karatepe.

    düzce;
    prusias ad hypium.

    #tarih
    #coğrafya
    #arkeoloji

    edit: antik kentlerin il il listesini de şöyle yaptım, bunu da ekleyeyim dursun;
    https://i.ibb.co/KsSGTdy/iller.jpg

    ek: türkiye'deki bazı antik kent ve yerleşkeler ile ilgili daha önce yazdıklarım;
    (bkz: afrodisias/#40129323)
    (bkz: sardes/#39819598)
    (bkz: knidos/#40345655)
    (bkz: xanthos/#40336367)
    (bkz: letoon/#40340058)
    (bkz: sagalassos/#40372954)
    (bkz: nysa antik kenti/#40128142)
    (bkz: pergamon/#39824448)
    (bkz: kaunos/#39852256)
    (bkz: termessos/#40375448)
    (bkz: blaundos/#32112194)
    (bkz: myrleia antik kenti/#40368669)
    (bkz: tlos/#40414388)
    (bkz: hekate/#37989579)
    (bkz: smyrna/#41357738)
    (bkz: aizanoi/#41668092)
    (bkz: myra/#41999294)
    (bkz: lagina/#42032016)
    (bkz: stratonikeia antik kenti/#42070738)
    (bkz: kedrai/#42070431)
    (bkz: göbeklitepe/#36411974)
    (bkz: göbeklitepe/#42667418)
    (bkz: harbetsuvan tepesi/#42177606)
    (bkz: patara/#42664697)
    (bkz: alaşehir/#39820427)
    (bkz: truvalı helen/#40453183)
    (bkz: the trojan war/#40547255)
    (bkz: luviler/#40544817)
    (bkz: likya/#40353580)
    (bkz: likya birliği/#40343883)
    (bkz: likya yolu/#40361676)
    (bkz: gordion/#43232000)
    (bkz: thera/#44753756)
  • şikayet et
  • 42758599
  • atatürk ve litvanya daki trakai kasabası

    1.
  • trakai...

    litvanya'nın güneyinde 5000 nüfuslu turistik bir kasaba.
    görsel

    görsel

    aynı adlı milli parkın tam içinde yer alan bu kasaba, alanya'nın da kardeş şehridir.

    eee? atatürk ile ne alaka? alanya'dan dolayı mı?
    tabi ki hayır.
    atatürk'ün bu kasabaya olan ilgisi burada yaşayan karay türkleri'nden (bkz: karaim) dolayıdır.

    kasabaya karaylar 600 yıl önce, litvanya grandükü vytaustas'ın kendilerine toprak vermesiyle kırım'dan ayrılarak gelmişler.
    görsel

    ve o günden bu güne kültürünü, dilini ve kendine has yaşantısını sürdürmüşlerdir.
    görsel

    bu kasabaya atatürk'ün ilgisini ise rahmetli oktay sinanoğlu ortaya çıkarmış.
    şöyle ki;
    prof. oktay sinanoğlu 1970'lerde atom fiziğiyle alakalı bir toplantı için litvanya'ya gidiyor. profesör olan arkadaşı, kendisini ilgisini çeker diye trakai'ye götürüyor ve karay türkleri ile tanıştırıyor.

    sinanoğlu köyün ihtiyar meclisinin başı olan aksakallı bir adamla uzun uzun konuşuyor, üstelik türkçe...

    ve karay türkü aksakallı oktay sinanoğlu'na şöyle diyor;
    "sizin atatürk'ünüz zamanında türkiye'den o'nun gönderdiği elçiler gelir, bize türkçe dergiler, kitaplar getirirdi. atatürk vefat etti, türkiye'den ses seda kesildi. size ne oldu?"

    kaynak: oktay sinanoğlu, izleyelim;
    https://www.youtube.com/watch?v=EaU1Ybv0-iY

    hakikaten bize ne oldu?
    ne oldu da kanımız bir, soyumuz bir olan kendi milletimizin insanları yerine, bize her seferinde ihanet etmiş arapları ve sair milletleri daha çok önemser hale geldik?

    önemli olan soydur...
    hristiyan da olsa, yahudi de olsa, müslüman da olsa, dinsiz de olsa türk türktür. dünyadaki her türk birbiri ile kardeştir...
    görsel

    atatürk'ün vizyonunun yüzde 1'ine sahip insalar tarafından yönetilsek dünyanın en büyük süper gücü olurduk. ama kaçtı o tren artık...

    #tarih
    #türkdünyasi
  • şikayet et
  • 42746933
  • trt nin dandik tarihçisinin libya iftirası

    1.
  • trt'nin tarikatçı, cahil ve dandik tarihçisi ahmet şimşirgil adlı sofinin kahraman ordumuza, subaylarımıza atmış olduğu iftiradır.

    hadsiz...
    libya elden giderken ittihatçılar briç oynuyorlarmış.
    görsel

    cahil yaratık...

    osmanlı libya'nın işgali karşısında çaresiz iken, bir avuç ittihatçı çöllere düşüp gidip vatan toprağını savundular.

    briç partisi mi istiyorsun hadsiz...

    al sana briç partisi sünepe yaratık;
    görsel

    bu adam libya'ya briç oynamaya mı gitti?
    kılık değiştirdi, gazeteci şerif bey olarak gitti ve sol gözünü bıraktı orada.
    briç oynarken mi bıraktı sol gözünü?

    bak bu da briç oynuyordu libya'da değil mi cahil?
    görsel

    kuyumcu hamdi lakaplı kahraman enver paşa briç mi oynadı orada italyanlarla?

    şu bir avuç kahramana briç oynuyorlardı iftirası atmaya utanmıyor musun pis çomar?
    görsel

    bu silahlar italyanlardan briç masasında değil, cenk meydanında kazanıldı haysiyetsiz herif.
    görsel

    sizin gibi cahil çomarların dilleri çok uzadı ya.
    yakındır hareket ordusu'nun geri dönmesi...

    ruhumuz ittihat bedenimiz terakki.
    (bkz: hürriyet musavvat uhuvvet)

    #tarih
  • şikayet et
  • 42744073
  • birinci dünya savaşında almanlarla da çatışmamız

    1.
  • hani almanlar yenilince biz de yenik sayılmıştık ya...

    almanlar müttefikimizdi, ordumuzu donatanlardı...

    meğer 1. dünya savaşında almanlara karşı da savaşmışız.
    hem müttefik olup hem de savaşmak nasıl oluyor?
    olmuş işte...

    şöyle ki rusya'da bolşevik devrim olup rusya savaştan çekilince, türkler 1878'de kaybettiği doğu illerini geri aldılar.
    tabi bu arada gürcistan üzerinden de bakü'ye yürüyorduk.
    lakin gürcistan almanya ile bir antlaşma imzaladı ve general von kress emrinde bir alman tümeni tiflis'e girdi.
    görsel

    türklerin karşısında bu sefer müttefikleri almanlar vardı.

    bugün gürcistan'daki kutaisi şehri (batum-bakü demiryolu hattı üzerinde) yakınlarında almanlar ile birkaç çatışmaya girildi.
    görsel

    almanlar zaten bizim bakü'ye girmemizi istemiyorlardı, bu şekilde ufak da olsa aleni birtakım çatışmalara girmekle de niyetlerini belli ettiler. lakin bölgede almanların yapabileceği fazla bir şey yoktu. hatalarını anlayıp özür dilediler ve türk ordusu sonrasında bakü'ye girdi...

    #tarih
  • şikayet et
  • 42742317
  • arapların ölen türk askerlerinin etini satması

    1.
  • arapların birinci dünya savaşı'nda yaptıkları hainliklerin pek bilinmeyen ama en insanlık dışı olanıdır.
    (bkz: arap ihaneti)
    (bkz: cannibalism)

    hicaz'da ve musul'da katlettikleri yahut yaralıyken ölmüş türk askerlerinin ve hatta ölmüş çocukların etlerini satmışlar.

    kaynak-1:) hicaz çöllerinde bir avuç türk'ün kahramanlığı (ihtiyat zabiti mehmet oral'ın anıları)
    görsel
    görsel

    kaynak-2:)yüzbaşı selahattin'in romanı (ilhan selçuk)
    görsel

    kaynak-3:)alman kaynakları, burada da musul'da pazarda insan eti satan bir grup arapın asıldığı yazıyor. ikinci kaynağı doğrular nitelikte.
    görsel

    ayrıca araplardan başka, aynı vahşiliği ve soysuzluğu doğuda ermeniler de yapmıştır.
    erzurum'da insan eti satan ermenilerin varlığı bilinmektedir.
    daha fazla uzatmak istemiyorum konuyu.

    arapların insan eti yeme konusunda sabıkaları var.
    çok değil birkaç sene önce yine musul'dan böyle haberler geliyordu.
    http://www.milliyet.com.t...san-eti-yiyecegiz-2349631

    tabi bir de filistin'de "türk askerinin karnında altın var" diyerek arapların katlettiği askerlerimizi de unutmamak gerekir.
    bunu yapanlar pekala insan eti satıp yiyebilirler...

    bunları hiç düşünmeden ve hiç araştırmadan 5 milyon çapulcu arabı ülkemize alanlar, bunun önlemlerini de almışlardır herhalde.
    olası bir doğal felakette, kıtlıkta bunların neler yapabileceğini bir düşünün size zahmet...

    #tarih
    --------------------------------------------
    edit: yerli ve yabancı 3 tane kaynak koydum, musul'da bu yüzden 12 kişi idam edilmiş, bunu aktaran da bir osmanlı subayı. hala "iddia doğru mu" şüphesi olanlar varsa, fahrettin paşa'nın medine müdafaa'sını iyi araştırsınlar.
    peygamberin şehrini korumaya çalışan türkleri aç, susuz bırakıp çekirge yemeye mahkum eden araplardan bahsediyoruz. bunlar insan eti de yer, insan eti de satarlar, gayet doğal.

    akp'liler daha bilmezken fahrettin paşa'nın medine müdafaasını yazmıştık;
    https://tarihturklerdebas...-pasa-ve-medine-mudafasi/
    ----------------------------------------------
    edit-2: şafi mezhebine göre açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan biri, kendisine helal olan başka birini öldürüp etini yiyebilirmiş.
    yine açlıkla karşı karşıya olan biri ölü bir insanın etini yiyebilirmiş.
    yalnız şafilikte insan etini pişirip, ızgara yapıp kebab yapmak caiz değilmiş.

    bir diğer islam mezhebi olan hanbeli mezhebinde de (nakşibendilerin bağlı olduğu mezhep) şafilikteki hükümler geçerlidir, ama bunlar pişirip kebap yapmayı yasaklamamış, bunların yasakladığı şey etini yediğin insanın kemiğini kırmamak...

    ben bunun şafilikte ve hanbelilikte geçerli olduğunu az evvel öğrendim. yazık gerçekten...
  • şikayet et
  • 42737970
  • kutul amare kahramanı alman pilot yüzbaşı schultz

    1.
  • kut savaşı, kutul ammare zaferi, kutul ammare kuşatması...
    görsel

    tarihimizin nice zaferlerinden biri, keza ingiliz harp tarihinin en acı ve unutamadıkları yenilgisi.
    kutul amare zaferimiz 50'li yıllara kadar "kut bayramı" adı altında kutlanan milli bayramlarımızdan biriydi, demokrat parti hükümetinin amerikan ve ingilizlerle yakınlaşması, ardından nato'ya dahil olmamız ve müttefikimiz olan ingiltere'nin bundan rahatsızlık duymasından dolayı ingiltere'ye "jest olsun" diye kaldırılan bayram...

    ama biz kut zaferini hiç unutmadık...
    o destansı mücadeleyi, yokluklardan bir zafer yaratmayı pek az millet başarırdı...

    kutul ammare savaşını ve kuşatmasını incelerken tarihin tozlu sayfalarında gizli kalmış bir detaya ulaştım...

    tek başına 12 ingiliz uçağına dalan, pek çoğunu düşüren, ingilizlerin basra'dan kut şehrine havadan ikmal yapmasını tek başına önleyen bir kahramana.
    alman hava kuvvetlerinden pilot yüzbaşı von schultz...

    von schultz, mareşal goltz paşa'nın 6. ordu komutanı olup bağdat'a gelmesi sonrası ırak'taki türk kuvvetlerini takviye etmek amacıyla almanya'dan getirilen bir pilot.
    kendisi alman havacılık tarihinin önemli kahramanlarından biridir.

    avrupa'daki cephelerde ve çanakkale'de sayısız düşman uçağını savaş dışı bırakmış efsane pilot ve uçağı ile ilgili ordu karargahına gelen emir şöyle;

    --- spoiler ---
    "yeni sistem bir alman uçağı 21.4.1916 günü bağdat'ta bulunacaktır, cephede istihdam edilmesi..."
    --- spoiler ---

    oysa ki türk birlikleri daha fazla uçak ve pilot bekliyordu almanya'dan.
    türklerin elinde sadece bir adet çift kanatlı albatros tayyaresi vardı. oysa ki bölgede ingilizlerin en az 25 uçağı bulunmaktaydı.
    bu uçaklar vasıtasıyla ingilizler kut şehrine havadan ikmal yapabiliyorlardı.

    alman uçağı ve pilot yüzbaşı beklenenden birkaç gün önce bağdat'a ulaştı.
    gelen uçak tek kanatlı fokker v serisi son teknoloji ürünü bir uçaktı.

    alman yüzbaşı ve tayyaresi derhal kut kuşatma bölgesine sevk edildi.
    gelen tek uçak cephedekilerin moralini bozmuştu, lakin yüzbaşı schultz'un tavırları gayet kendinden emindi.

    ertesi gün 12 ingiliz uçağı görüldüğü alarmı verildi, bir süre sonra bu ingiliz uçakları havadan kutul amareye erzak atmaya başladılar.

    herkes alman uçağı ne yapacak diye bakıyordu.
    belki de havalanamazdı, öyle ya 12 uçağa karşı tek uçak havalanıp ne yapabilirdi ki? riske girmeye bile değmezdi diye düşünülürken alman pilot fokker'i ile bir yıldırım gibi havalandı ve 12 ingiliz uçağının arasına daldı.
    alman uçağının manevra kabiliyeti müthişti, bir o yanda, bir bu yanda, bir alttan, bir üstten tam 12 ingiliz uçağına tek başına yıldırım gibi dalmıştı, 2 ingiliz uçağını düşürdü, 2 uçağa da isabet sağlamıştı.
    britanya hava kuvvetleri tek bir uçağa karşı tarihinin en ağır yenilgilerinden birini alıyorlardı...

    takip eden günlerde ingilizler birkaç kere daha havadan kut'a erzak getirmeye kalktılar.
    5 uçak, 6 uçak-8 uçaklık bu filoların hepsi de yüzbaşı schultz ve tek kanatlı fokker'i tarafından dağıtıldı, bu seferlerde de 2 ingiliz uçağı daha düşürülmüştü...

    yüzbaşı schultz'un tek başına gerçekleştirdiği bu hava zaferi ordumuzun moralini epey yükseltmişti.
    onun şerefine eğlenceler düzenlendi.
    schultz'a bu başarısının sırrı sorulduğunda başarının sırrının altında üstün alman teknolojisinin yattığı ortaya çıkmıştı...

    öyle ki o güne kadar kullanılarn uçaklar, örneğin albatroslar çift kanatlı hantal uçaklardı. saatte 100 km sürat yapabiliyorlardı.
    oysa ki schultz'un kullandığı fokker v serisi uçak tek kanatlıydı, manevra kabiliyeti daha yüksekti ve 200 km sürate çıkabiliyordu.
    fokker uçağı çabuk kalkış yapabiliyor, 75 derecelik açıda kalkış yapıp bir mermi gibi hava muharebesine dahil olabiliyordu.
    görsel

    ingiliz uçaklarında bir pilot ve bir makineli tüfek pilotu bulunmaktaydı. 2 kişilikti.
    pilot ve makineli tüfeği kullanan operatör çoğu zaman uyumsuzlardı.
    oysa ki fokker uçağı tek kişilikti. pilot ayaklarındaki pedallar vasıtasıyla makineli tüfeğe hükmedebiliyor ve uçak ile pilotu tek vücut haline geliyordu...
    görsel

    işte üstün alman teknolojisinin sırrı buydu ve bu tek uçak kut savaşı boyunca zaferler kazanıyordu...

    yüzbaşı schultz ve uçağı bir başka görev için ırak'tan ayrılma emri almıştı.

    osmanlı zafer sarhoşuydu.

    kut zaferi bir rehavet getirmişti, ama ingilizler bu mağlubiyetin intikamını almak için var güçleriyle takviye yapıyorlardı.

    o zaman albay(miralay) olan kazım karabekir'in uyarıları dikkate alınmadı.
    ağustos 1916'da ingilizler basra'da büyük bir ordu oluşturmuşlar, kut'a ve bağdat'a saldırı için son hazırlıklarını yapıyorlardı.

    ingilizler büyük bir kuvvetle aralık 1916'da yeniden kut şehrine saldırdılar, türkler tam 2 ay direndi ve şubat 1917'de osmanlı kuvvetleri kut şehrini bırakarak bağdat'a çekildiler.
    kut'tan sonra bağdat'ta fazla direnemedi.
    osmanlı ordusu bağdat'ı da terk ederek samarra'ya çekilmiş burada mevzilenmişti. burası da kaybedilirse ingilizler kolayca musul'a girebilirdi.

    tabi bu süreç boyunca sürekli hava takviyesi isteniyordu.
    nihayet yeniden bir alman uçağı gönderildi.
    gelen isim tanıdık biriydi.
    kutul ammare'de zaferler kazanan yüzbaşı schultz ve fokker uçağı geri döndü...

    schultz samara ve tikrit arasındaki bölgede yaşanan muharebelerde yine ingilizlere göz açtırmıyordu.

    samara semalarındaki bir hava muharebesinde 1 ingiliz uçağını düşüren schultz kaçmakta olan 2 uçağın peşine takılıp gözlerden kaybolmuştu.
    fakat uzun bir bekleyişe rağmen schultz geri dönmedi.

    artık herkes schultz'un uçağının düşürüldüğünü düşünüyordu.
    derken 3 gün sonra schultz yüzü gözü kafası sarılı olduğu halde geri dönmüştü...
    belli ki uçağı düşmüş ama yüzbaşı kurtulmuştu.

    schultz anlatmaya başladı.
    2 düşman uçağını kovalarken birini daha düşürmüş, diğerini kovalarken makineli tüfeği arıza yapmıştı.
    düşman uçağının kaçmasına müsade etmemek için uçağı ile düşman uçağına bindirmiş, her iki uçak da düşerken alman pilot son anda atlayarak kurtulmuş, düşman uçağı pilotu ise kaçamayarak hayatını kaybetmişti.

    not: yüzbaşı schultz kutul ammare'ye gelmeden önce üsteğmen idi, kut'ta kazandığı zaferler sonrası yüzbaşı olmuştur ve purlemerit madalyası almıştır.

    #tarih
  • şikayet et
  • 42737711
  • bulgaristan ın 2 türk uçağını düşürmesi

    1.
  • 1948 yılında gerçekleşmiş olan düşmanca saldırıdır...
    görsel

    1948 yılı 9 şubat günü yeşilköy havalimanından ayrılan 2 türk avcı uçağı bir daha üslerine dönemediler...

    10 şubat 1948'de türkiye'nin burgaz konsolosu uçakların bulgarlar tarafından düşürüldüğünü ankara'ya haber verir.

    kötü hava koşulları nedeniyle yönlerini kaybeden 2 uçağımız bulgar hududunu geçmişler ve bulgar hudut muhafızları tarafından vurulmuşlardır.
    düşürülen uçakların pilotlarından kemal menderes şehit olurken, diğer uçağımızın pilotu talat ülkü yaralı halde kurtulmuş fakat bulgar askerleri tarafından tutuklanmıştır...

    türkiye bulgaristan'a karşı düşmanca bir tutumları olmadığını bildirerek, olayın hava koşullarından dolayı gerçekleştiğini bulgar makamlarına bildirmiş, bulgaristan'a sert bir nota vererek şehidimizin naaşının ve tutuklu bulunan pilotumuzun iade edilmeleri ve bulgaristan'ın tazminat ödemesi talep edilmiştir.
    görsel

    bulgaristan uçakları düşürmekte haklı olduğunu iddia etse de türkiye'nin şiddetli protestosu ve yeniden nota vermesi ve yaptırım uygulayacağını belirtmesi karşılığında şehidimizin naaşını ve tutuklu pilotumuzu türkiye'ye iade etmiştir.

    şehit kemal menderes'in cenazesi edirne ve lüleburgaz'da onbinlerce kişinin katıldıkları törenlerle istanbul'a getirilmiş ve burada yapılan cenaze merasimi ile edirnekapı şehitliğine defnedilmiştir.

    türkiye'nin dik durarak istediğini alabildiği güzel yıllar geride kaldı ne yazık ki...

    #tarih
  • şikayet et
  • 42729497
  • kündekari

    7.
  • osmanlı'da özellikle manisa ve amasya'da sancakbeyliği yapan şehzadelere öğretilen ve yapmaları sağlanan sanat...
    bir şehzade kündekari yaparak sabrı öğrenir, düşünmeyi, strateji geliştirmeyi öğrenir...

    nitekim manisa'da kündekari yapan fatih çağ açıp çağ kapatmış, bir diğer kündekari ustası olan kanuni ise osmanlı'nın en parlak dönemine imza atıp "muhteşem" sıfatını haketmiştir...

    kündekari, parçalar arasında herhangi bir bağlantı elemanının kullanılmadığı ve bütünü oluşturan parçaların birbirine geçecek şekilde tasarlandığı bir ağaç işleme sanatıdır.
    kündekari sanatının tarihi ve gelişimi emeviler, abbasiler ve orta asya türk toplumlarına kadar uzanır, anadolu'ya selçuklu mimarisi ile girmiş, osmanlı döneminde zirve yapmış, lakin günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir sanattır...
    görsel

    türkiye'deki pek çok tarihi eserde kündekari tekniğiyle yapılmış çok sayıda örnek mevcuttur.

    bursa-ulu camii'nin minberindeki güneş sistemi ve etrafındaki çiçek figürleri saruhanlı ishak usta tarafından(rivayete göre yahudidir) yapılmış eşsiz ve paha biçilemez bir kündekari örneğidir.
    görsel

    anadolu'nun her yerinde ve istanbul'da birbirinden güzel kündekari örnekleri görebilirsiniz;
    görsel
    görsel
    görsel

    #tarih
    #sanat
  • şikayet et
  • 42729262
  • abdülhamid in alkollü araç kullanması

    1.
  • son derece yanlış bir davranıştır...
    abdestsiz evrak dahi imzalamayan abdülhamid han nasıl alkollü araç kullanır?

    kullanmış işte...aha yazıyorum...

    dolmabahçe sarayı'nın hemen yanında saray koleksiyonları müzesi adında bir müze var.

    bu müzede ikinci abdülhamid'e ait bir araba sergileniyor.
    görsel

    evvelce topkapı sarayı'nda sergilenmekte olan bu araba, şu an saray koleksiyonları müzesi'nde sergilenmekte.

    "kancalı fayton" adı verilen bu arabanın tasarımı abdülhamid'e aittir. (yerli ve milli yani pininfarina değil)

    2 at tarafından çekilen ve abdülhamid'in bizzat kullandığı bu faytonun en önemli özelliği atlar kontrolden çıkarsa kullanıcının yanında bulunan bir manivela yardımıyla atların arabadan ayrılmasını sağlayan düzenektir.
    bu yüzden bu arabaya kancalı fayton denilmiştir.

    işte abdülhamid'in faytona bu düzeneği, bu tasarımı yapmasına sebep olan şehzadeliği döneminde yaşadığı bir araba kazasıdır...

    bu kazayı aktaran abdülhamid döneminde hariciye nazırlığı yapan tevfik paşa'dır, ona da bizzat abdülhamid anlatmıştır.

    abdülhamid alkollü araç kullanıyor;

    sene 1859...abdülhamid'in şehzadeliği dönemi.
    padişah abdülmecid saltanata aday genç oğullarına "toplansınlar, istişare etsinler" diye haber yollatır.
    bunun üzerine şehzadeler mehmet reşad, abdülhamid ve murat(5. murat), şehzade murat'ın maslak'taki köşkünde toplanırlar.

    köşkte kilercibaşının hazırladığı mezler son derece iştah açıcıydı, en nefis rakılar sofraya getirilmişti...

    tabi şehzadeler bu mükellef sofrada yiyip içmeye başladılar.
    üç kardeş ard arda kadehleri yuvarlıyor, mezelerin tadına bakıyordu.

    içki meclisi geç vakte kadar sürmüş, şehzade abdülhamid efendi epey sarhoş olmuştu.
    dönüş zamanı geldiğinde, içkinin de verdiği cesaretle şehzade abdülhamid yanına arabacısını almamış, arabaya tek başına binmiş ve dizginleri eline almıştı.

    arabayla beşiktaş'ta seyrederken atlar bir anda kontrolden çıkmış, çılgına dönmüştü. çevreden yardıma gelenler de atları sakinleştirememiş ve araba devrilmişti.

    devrilen arabadan düşen abdülhamid yaralanmıştı.
    baygın haldeydi.
    bu halde saraya getirilen abdülhamid bir haftada ancak iyileşebilmişti.

    bu araba kazası şehzade abdülhamid'i epey korkutmuştu, iyileştikten sonra da bir daha ağzına içki koymayacağına yemin edip içkiyi bırakmış güya.
    lakin padişahlığı döneminde abdülhamid'in rom içtiğini ertuğrul osman osmanoğlu anlatır...

    demek ki o araba kazasının korkusuyla böyle bir karar almış şehzade o zaman...

    işte bu kazadan kurtulan ve iyileşen abdülhamid, bir daha böyle bir kazaya karışmamak için padişahlığı döneminde "kancalı fayton" denilen bu arabayı tasarlamış, tasarladığı bu planları viyana'da özel arabalar yapan tanınmış bir firmaya göndererek sipariş etmişti.
    viyana'daki fabrika padişahın siparişini hemen yapıp istanbul'a göndermişti. (tıpkı togg gibi)
    fayton tam da abdülhamid'in istediği gibiydi.
    arabaya koşulu atları bir tehlike anında bir manivelayla koşum kancasından boşaltıveriyordu...

    araba defalarca denendi, alınan sonuçlar olumluydu.
    abdülhamid uzun yıllar bu arabayı diğerlerine tercih etti.

    ama bir daha alkollü araç kullandı mı o kadarını bilemem.

    #tarih

    kamu spotu: bugün cumartesi. alkollü araç kullanmayın, kullandırmayın. alkol alıp direksiyon başına geçtiğinizde aklınıza cennetmekan abdülhamid han'ı getirin ve hemen bir taksi tutun.
  • şikayet et
  • 42726190
  • avalon

    411.
  • britanya pagan inanışında kral arthur'un kılıcı excalibur'un dövüldüğü ve savaşta yaralanan kral arthur'un yaralarının sarılması ve iyileştirilmesi amacıyla götürüldüğü efsanevi ada/yer...

    avalon kelime olarak meyve veren ağaç anlamına gelir.

    kral arthur'un kardeşi (büyücü) morgan'ın ve efsanevi merlin'in bulunduğu yerdir.
    görsel

    avalon'un neresi olduğu hakkında 2 tez vardır.

    1-)avalon, britanya'ya gelen druidlerin geldikleri yerdir, batık kıta atlantis'ten geriye kalan ve normal insanların göremeyeceği bir adadır. avalon'dan gelen canlılar doğaüstü güçlere sahiptir. buradan gelenler (büyücüler, druidler) sislerin içinden gelmektedir. (bkz: avalon un sisleri)
    görsel

    2-)avalon, bugün ingiltere'nin güneybatısındaki glastonbury kasabasının yakınlarında bulunan glastonbury tor adı verilen tepedir. tepenin üzerinde st michel kilisesi'nin kulesi bulunmaktadır. bu tepenin etrafı bataklık alandır ve etrafı genelde sisle çevrilidir (bkz: avalon un sisleri), bu yüzden uzaktan bakıldığında bir ada gibi durmaktadır.
    görsel
    görsel

    her iki tezde de büyücülerin, doğa üstü varlıkların sislerin arasından gelmesi olayı vardır.

    not: bu glastonbury dediğimiz yer ve çevresi son derece tarihi ve sırlarla dolu gizemli bir yer.
    (bkz: glastonbury tarlalarındaki zodyak haritası)

    ayrıca sözlüğümüzün önemli yazarlarından olan moderatörümüz avalon'un da nickidir.
    kendisi kayıptır, selam olsun...

    #tarih
    #mitoloji
  • şikayet et
  • 42715192
  • glastonbury tarlalarındaki zodyak haritası

    1.
  • glastonbury ingiltere'nin güneybatısında bristol yakınlarında küçük bir kasaba.

    şurası;
    görsel

    glastonbury denilince akla festivalleri, konserleri vb geliyor.
    (bkz: glastonbury festivali)

    fakat gördüğüm kadarıyla bu konserlerin, bu festivallerin neden bu bölgede yapıldığı ile kimse ilgilenmemiş.
    yaklaşık 50 senedir burada düzenlenen festivaller, şüphesiz ki glastonbury'nin mistik çekiciliğinin, tarihi öneminin bir yansımasıdır.

    bölge britanya adalarındaki en eski yerleşim yerlerinden biridir.
    antik çağlardan beri çeşitli efsanelere, masallara, destanlara konu olmuştur.
    kelt mitolojisi'nin temel taşlarından olan (bkz: druidler)'in ortaya çıktığı yerdir.
    kral arthur, arimethealı joseph ve kutsal kase ile ilgili efsaneleri barındırır, hatta kral arthur'un mezarının burada olduğuna inanılır.

    yine merlin'in adası olan ve druidlerin çıkış yeri olan avalon'da glastonbury'nin ötesindedir.
    (bkz: kelt mitolojisi)
    -------------------------------
    not: efsanelere göre avalon=atlantis'tir. druidler de doğa üstü güçleri olan atlantislilerdir.
    --------------------------------

    avalon'un sisleri;
    görsel

    glastonbury hristiyan inanışına göre bir hac merkezidir.

    glastonbury manastırı;
    görsel

    yukarıdaki manastırın arimethealı joseph tarafından kurulduğuna inanılıyor, bu yüzden de bölge bir hac merkezi. lakin manastırın kökeni daha eskilere dayanıyor. zira burası 7. yüzyılda kilise olmadan önce de bir kelt tapınağıydı.
    manastır britanya'nın en eski kilisesi.

    mistik sırları hala çözülemeyen stonehenge'e sadece 20 km mesafededir.
    (not: stonehenge'in yerini yukarıdaki haritada "x" ile işaretledim)

    zaten konumuz da tam bununla ilgili...

    yukarıda da kısaca bahsettiğim üzre pek çok mitolojik öge, destan, efsane ile adı anılan kasabanın bir başka özelliği daha var.

    kırsaldaki tarlalarda zodyak haritası var...
    bu zodyak haritasının merkezinde bir yıldızlar tapınağı olduğu düşünülüyor, -ki bana göre bu yıldızlar tapınağı stonehenge'dir.-
    (bkz: temple of the stars)

    glastonbury tarlalarında burçları, yıldızları, takım yıldızları ve bunların konumlarını gösteren kusursuz çizgiler mevcut.
    http://www.isleofavalon.co.uk/avalon-zodiac.html
    http://www.palden.co.uk/leymap/zodiac.html

    görsel

    ilk kez 1930'larda keşfedilen glastonbury zodyak haritası nasıl yapıldığı, neden yapıldığı ve kimler tarafından yapıldığı konusunda hala gizemini korumaktadır.

    lakin bu zodyak haritalarını ortadoğu medeniyetlerinde de (bkz: sümerler) görüyoruz.
    aynı şekilde nemrut dağındaki aslan rölyefinde de bir yıldız haritası mevcut.
    (bkz: nemrut dağındaki aslan rölyefi/#42215352)

    glastonbury zodyakları;
    https://i.ibb.co/jvmWqN1/gemini-GZ-1024x713.jpg
    https://i.ibb.co/1byzBzR/Capricorn-goatfish.jpg
    https://i.ibb.co/QDZH9Kx/scorpio.jpg
    https://i.ibb.co/TYRqbyM/libra-gc.jpg
    https://i.ibb.co/gSKdtRj/pisces-gc1.jpg
    https://i.ibb.co/6Wg937m/cancer-gc1.jpg

    #tarih
    #mitoloji
    #astroloji
  • şikayet et
  • 42711207
  • zübeyde hanım

    136.
  • bugün vefatının 97. yıldönümü olan ulu anne...

    1857'de selanik'e bağlı langaza kasabasında sofuzade feyzullah efendi ve ayşe hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.
    ailesi karaman'dan göçen ve konyarlar adı verilen yörüklerdendi.
    babası ona farsça'da kasımpatı anlamına gelen zübeyde ismini koydu.

    zübeyde, çocukluğunun hemen ardından 14 yaşındayken gümrük memuru ali rıza efendi ile evlendi.
    fatma, ömer ve ahmet isminde çocukları oldu.
    zübeyde hanım oğulları ömer ile ahmet'i kaybetti, daha sonra mustafa, makbule ve naciye isimli 3 çocukları daha oldu, ne var ki naciye de bebek yaşta veremden hayatını kaybetti.

    genç yaşta 3 evladını kaybeden zübeyde hanım daha 30 yaşındayken ali rıza efendi'yi de kaybederek 3 çocuğuyla dul kaldı.
    selanik'ten köye göçmek zorunda kaldı, daha sonra ragıp efendi ile 2. evliliğini yaptı.

    oğlu mustafa çocuk yaşta subay olmak için evden ayrıldı, o hep oğlu mustafa'dan haber bekledi, ömrü onu ve mücadelesini takiple geçti.

    bunca acıdan sonra balkanların kaybedilmesinin ardından zübeyde hanım istanbul'a yerleşmek zorunda kaldı.
    istanbul'a ilk geldiklerinde resmen sefaleti yaşamışlardı.

    tarih 15 mayıs 1919'du.
    mustafa kemal paşa bir karar vermişti, anadolu'ya geçecek ve milli mücadeleyi başlatacaktı.
    annesi ve kardeşine durumu anlattı o gece, yarın sabah yola çıkacaktı.

    zübeyde hanım içerideki odaya geçti, bir mendil bohçası içinde altın ve bilezikleri oğlu mustafa'ya verdi.
    işte zübeyde hanım'ın bu verdikleri ile sivas kongresinin masraflarının bir kısmı karşılandı.

    manda ve himaye kabul olunamazdı, bu kararın alınmasında en büyük paylardan biri varını yoğunu oğlu mustafa'ya, yani türk milletine veren zübeyde annemizdi.

    zübeyde annemizin verdikleri türkiye iş bankası'nın ilk sermayesi oldu. hani bugün birilerinin göz diktiği, hamurunda milli mücadele'nin olduğu iş bankasının ilk sermayesi zübeyde hanım tarafından bağışlanmıştı.

    mayıs 1919'da ayrıldığı mustafasına ancak 3 sene sonra haziran 1922'de kavuşabildi zübeyde hanım.
    büyük taarruz öncesi elini öperek helallik isteyen oğulcazına bir annenin edebileceği en samimi duaları ederek uğurladı oğlunu cepheye.

    zaferden sonra izmir'e yerleşti.
    ama zaferin, özgürlüğün ve izmir'in keyfini ancak 3 ay sürebildi zübeyde hanım.

    kısa ve acılarla dolu hayatı, dünyanın en güzel ve kutsal şehrinde 14 ocak 1923'te son buldu.

    ne var ki mustafa kemal, annesinin ölüm anında da yanında değildi, annesinin ölümünden ancak 13 gün sonra kabrine ziyarete gelebildi.

    ulu önderin anneciğine son sözleri şunlar oldu;

    --- spoiler ---
    "annem çok çekti.
    erkanı harp yüzbaşısı olarak çıkmıştım. kötü idarenin adamları, beni önce zindana sonra sürgüne gönderdiler.
    sürgüne giderken annem gözyaşları içinde sirkeci rıhtımı'nda kalakaldı.
    mütareke yıllarında padişahın verdiği idam fermanının yerine getirildiğini sanan annem felç oldu.
    oturduğu evler ikide bir basıldı, arandı.
    onu istanbul'dan kurtarıp yanıma aldığımda ise o artık yalnız hisleriyle yaşıyordu. annemi kaybettiğim için üzgünüm.
    tek tesellim anavatanı yoksulluğa, yokluğa sürükleyen idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere yokluğun mezarına gömülmüş olduğunu görerek ölmüş olmasıdır."
    --- spoiler ---

    ulu annemizin ruhu şad, mekanı cennet olsun.

    not: ulu annemizin kabri bugün izmir-karşıyaka'dadır.
    görsel

    #tarih
  • şikayet et
  • 42708778
  • ingilizler istanbul u neden bıraktı sorunsalı

    1.
  • bunu defalarca anlattık, bazı embesillerin defalarca kafalarına kaktık, ama hala gelip başlık açıyorlar.
    "acaba birinin kalbine bir soru işareti düşürebilir miyiz?" derdindeler.

    bugün de pazar, malum boşuz...bir kez daha anlatayım bilal'e anlatır gibi...

    bu tip şeyler yobazların kıt akılları ile sorguladıkları, bu konu üzerinden şanlı kurtuluş savaşımıza ve ulu önder atatürk'e dil uzatmaya çalıştıkları algı çalışmasıdır.
    bunun üzerinden daha da ileri giderek "atatürk ingilizler ile anlaşıp halifeliği kaldırdı" palavrasını söylerler.

    her şeyden önce bu konuda konuşabilmek için o dönemin tarihi olaylar örgüsüne hakim olmak gerekir.
    öncelikle dönemin bazı tarihi olaylarını/gelişmelerini tarihleri ile birlikte vermek istiyorum.

    mondros mütarekesi: 30 ekim 1918
    1. dünya savaşının sona ermesi: 11 kasım 1918.
    istanbul'un işgali: 13 kasım 1918
    mustafa kemal'in samsun'a hareket etmesi ve samsun'a çıkışı: (16-19 mayıs 1919)
    büyük taarruz: 26 ağustos 1922
    dumlupınar zaferi: 30 ağustos 1922
    izmir'in kurtuluşu: 9 eylül 1922
    türk ordusu'nun çanakkale boğazına girişi: 12 eylül 1922.
    mudanya mütarekesi: 11 ekim 1922
    türk ordusu'nun istanbul'a girişi: 19 ekim 1922
    istanbul'un düşman işgalinden resmen kurtuluşu: 6 ekim 1923.

    evet, istanbul'un işgali, bizim için 1. dünya savaşının resmen bitişi olan mondros mütarekesinin hemen ardından 13 kasım 1918'de başlamış, 16 mart 1920'de ise resmi bir işgale dönüşmüştür.

    takip eden aylarda ve senelerde şanlı türk kurtuluş savaşı sona ermiş, anadolu işgalden temizlenerek 9 eylül'de düşman izmir'den denize dökülmüştü.

    lakin bütün bu zaferlere rağmen işgal hala sona ermemişti.
    istanbul ve çanakkale işgal altındaydı.
    trakya işgal altındaydı.

    işte, izmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun hemen ardından, başkomutan mustafa kemal, süvari tümeni komutanı fahrettin altay paşa'ya çanakkale üzerine yürümesini emreder.
    emir gayet açıktır, müttefik kuvvetlerin herhangi bir direnişi ile karşılaşılacak olunursa, türk yurdunun gerçek bir vatan olabilmesi için gerekirse yeniden savaş dahi göze alınacaktır.

    aynı emir, izmir limanında demirli olan ingiliz savaş gemileri için de verilmiş ve izmir körfezindeki düşman unsurları aldıkları ultimatom sonrası türk karasularını terketmek zorunda kalmışlardı.
    (not: izmir limanındaki ingiliz gemileri için verilen bu ultimatomun tercümesini ileride mustafa kemal ile evlenecek olan latife hanım yapmıştır)

    emri alan fahrettin altay paşa ve kahraman süvarileri 2 gün içinde çanakkale boğazına varmışlardı.
    ingiliz hükümeti işgal kuvvetleri komutanı general harrington'a, "türk ordusu'nun çanakkale'ye girmesi halinde karşı konulmasını ve bölgenin ne pahasına olursa olsun savunulması" talimatını göndermişti.
    fakat çanakkale'de bulunan fransız ve italyan işgal kuvvetleri türk süvarilerinin bölgeye ulaşması ile birlikte geri çekildiler.
    böylece general harrington türk ordusuna karşı yalnız kaldı ve çıkacak yeni bir savaşın sadece ingilizlerin inisiyatifinde çıktığı algısı yaratmamak için bu sorumluluğu üstlenmedi ve londra'dan gelen emre rağmen direniş göstermedi.

    böylece türk süvarileri çanakkale müstahkem mevki komutanlığı karargahına türk bayrağını çekmişlerdi.
    lakin çanakkale boğazı hala düşman zırhlılarının kontrolündeydi, bunun üzerine türkiye, ingilizlere bir nota ve ultimatom verdi.

    savaştan yeni çıkmış yorgun türkiye, yeni bir savaşa hazırlanıyordu. britanya imparatorluğu da keza türkiye'nin bu restini görmüş, savaş hazırlıklarına başlamıştı.
    lakin konunun parlamentoda görüşülmesi esnasında lloyd george hükümeti karşısında son derece sert ve kararlı, bir o kadar da savaştan bıkmış bir muhalefet buldu.

    muhaliflere en büyük desteği verenler ise kanada ve hindistan gibi büyük dominyonlardı.

    savaş kararı alabilmek için kanada ve hindistan'ın da oluru gerekliydi.
    söz isteyen kanada temsilcisi "konu hususunda kararın kanada parlamentosunda alınacağını belirterek, savaş kararı alınacaksa bu kanada'yı bağlamaz, kanada parlamentosu savaş kararını kendi alır, londra'da değil" diyerekten kanada'nın ingiltere'ye karşı ilk siyasi ayrılığını başlatmış oldu.

    kanada'nın gösterdiği bu tepkiye avustralya, yeni zelanda ve hindistan'da destek verince britanya parlamentosunda bir kriz başgösterdi.
    işte bu kriz sonrası ise lloyd george ve partisi liberal parti istifa etmek zorunda kaldı.

    dünya tarihinde "çanakkale krizi"(chanak affair) olarak bilinen bu kriz, ingiltere'de hükümeti devirmiş, lloyd george'un siyasi hayatını bitirmiştir.
    görsel

    lloyd george'un yerine gelen geçici hükümet ise ankara'nın tüm isteklerini kabul etmek zorunda kalmış ve tek kurşun dahi atılmadan hem çanakkale, hem de istanbul geri alınmıştır.

    bunu bilale anlatır gibi anlatmak gerekirse, ingiltere kendine bağlı kanada, avustralya, yeni zelanda ve hindistan gibi ülkelerden yeni bir savaşa girişecek desteği bulamadığı için ankara'nın tüm taleplerini kabul etmiş, çanakkale krizi sonrası toplanan mudanya mütarekesi'nin imzalanmasının hemen ardından çanakkale boğazı ve trakya türkiye'ye teslim edilmiş, ilk türk kuvvetleri de işgale son vermek amaçlı 19 ekim 1922'de refet paşa komutasında istanbul'a girmiştir.

    lakin yine mudanya mütarekesi gereği, "barış antlaşması imzalanmadan işgal kuvvetleri istanbul'u terk etmeyecek" maddesine göre, son ingiliz birlikleri lozan antlaşmasını takiben 4 ekim 1923'te dolmabahçe'de türk bayrağını selamlayarak şehirden ayrılmış, 6 ekim 1923'te ise şükrü naili paşa komutasındaki 3. kolordumuz istanbul'a girerek istanbul'un işgalini resmen sona erdirmiştir.
    görsel

    kendi kahpe tarihlerini örtmek isteyenler ise hala bu durumu algılayamayıp, türk kurtuluş savaşının bembeyaz mazisine çamur atma telaşıyla yanıp tutuşuyorlar.

    ama biraz tarih araştırsalar "ingilizler neden savaşmadan çekilmiştir" sorusunun cevabını kolayca bulabilirler.

    ingilizler mustafa kemal ile "hilafeti kaldırma karşılığında anlaşarak" değil, eşek gibi, itler gibi, yenilerek seve seve değil, ipe ipe geri çekilerek tek kurşun dahi atmadan istanbul'u teslim etmişlerdir.

    gerekirse kurşun da atardık, şehit de olurduk. türk ordusu bunu göze almıştı.

    nokta...
    --------------------------------
    not: arzu edenler şu kaynaktan aynı bilgilere ulaşabilirler;
    https://en.wikipedia.org/wiki/Chanak_Crisis

    #tarih
  • şikayet et
  • 42700419
  • çavuşesku nun nüfus kontrolü ve üreme politikası

    1.
  • romanya'da yakın tarihte bir diktatör vardı.
    nikolay çavuşesku...

    son günlerde erdoğan'ın evlilik söylemlerini, üreme, nüfusu arttırma söylemlerini görünce ve bugün sol frame'de (bkz: bekarlık vergisi)'ni görünce aklıma geldi çavuşesku dönemi...

    romanya'yı tam 25 yıl diktatörlükle yöneten çavuşesku'da romanya'da nüfus kontrolü, üreme politikası uygulamış, insanların özel hayatına bizzat müdahil olmuştu...

    işte çavuşesku'nun Decree 770 adı verilen uygulaması.

    Decree 770 nedir?
    Decree 770 yani Kararname 770 yeni ve büyük Romen nüfusun yaratılmasını amaçlayan faşist bir kararnamedir.
    bu kararname ile kürtaj ve doğum kontrol yöntemleri yasaklanmış, ailelerin fazla sayıda çocuk sahibi olmaları emredilmiştir.
    https://en.wikipedia.org/wiki/Decree_770

    bu yasakları kontrol etmek amacıyla da ülkede adet polisleri olarak bilinen jinekologlardan oluşan bir birim kurmuştur.

    bu adet polisleri doğurganlık yaşına ulaşmış kadınları kontrol altında tutmak, yeterli sayıda çocuk doğurmalarını güvence altına almakla yükümlüydü.
    görsel

    ayrıca romanya'da çocuk sayısı 5'ten az olan ailelere de vergi getirilmişti.

    en az 5 çocuk politikası sonucu yaptıkları çocuklara bakamayacak durumda olan aileler, çocuklarını devlet kontrolündeki yetimhanelere bırakıyorlardı.
    görsel

    ülkede nüfus ve doğurganlık artıyor, buna paralel olarak yetimhane sayısı da artıyordu.

    1989 yılında çavuşesku itlaf edildiğinde devlet yetimhanelerindeki çocuk sayısı 200 bin kadardı.
    görsel

    çavuşesku'nun yetimhanelerindeki çocuklar herhangi bir sevgi ve şefkat görmeden yetişiyor, insanlık dışı bir toplama kampında esir hayatı yaşıyorlardı.
    görsel
    görsel

    peki sonra ne oldu?
    halkına zulmeden, her şeye karışan bu kansız ve faşist diktatör halkın kanını emerek yaptırdığı yüzlerce odalı lüks sarayında kurşuna dizilerek itlaf edildi.

    umarım insanların yatak odalarına, özal hayatlarına karışmaya kalkanlara örnek olur...

    bireyin evlenip evlenmeyeceği, doğurup doğurmayacağı, kaç çocuk yapıp, çocuk yapmayacağı kendi kararı, kendi tercihidir.
    buna başkaları müdahil olamaz, bu bir devlet politikası olamaz.

    decree 770 ile ilgili 1990 yılında yazılan bir rapor;
    http://donellameadows.org...-legacy-the-cohort-of-67/

    #tarih
  • şikayet et
  • 42700261
  • Gündemdeki Haberler
    güncel Önemli Başlıklar