bugün

öncelikle bu başlığın türkiye'de müzik şeklinde de isimlendirilebileceğini belirtelim. dünyada türk müziği denildiğinde akla ilk gelen müzik eserleri çoğunlukla eurovision şarkı yarışması'nda ülkemizi temsil eden pop şarkıları ve mevlevi ayin müzikleri oluyor. fakat türkiye'nin müzik tarihi incelendiğinde tangodan deneysel müziğe değişik müzik türlerinde eserler veren birçok sanatçının ayak izlerine rastlıyoruz. sadece türk müzik tarihi için değil aynı zamanda dünya müzik tarihi için de büyük önem taşıyan müzisyenlerimizi sadece bir müzik türü altında sınıflamak oldukça zordur. örneğin fahri kayahan'ın eserleri türk klasik ve halk müziklerinin öğelerini birlikte barındırır. Cahit Oben müziği'nde garage rock, anadolu pop ve daha birçok farklı müzik türünün nefesini hissedebiliriz. bu hatırlatmadan sonra 14. yy'dan bugüne anadolu ve rumeli topraklarında performe edilmiş müzik türlerini ve bu müzik türlerinin seçkin sanatçılarını kabaca yazmaya çalışalım.

klasik türk müziği bestecileri:

ıtri, tanburi mustafa çavuş, dede efendi, zekai dede, hacı arif bey, tanburi cemil bey.

ve 20. yy'daki büyük besteciler:

Sadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar

klasik türk müziği - tambur:

tamburi cemil bey ve oğlu mesut cemil, necdet yaşar ve ercüment batanay

klasik türk müziği - ud:

Yorgo Bacanos, udi hrant ve Şerif Muhiddin Targan

klasik türk müziği - ney:

Halil Dikmen, niyazi sayın, neyzen tevfik

klasik türk müziği - klarnet:

şükrü tunar, mustafa kandıralı

klasik türk müziği - unutulmaz sesler:

hafız burhan, münir nurettin selçuk, müzeyyen senar, zeki müren, Bekir Sıdkı Sezgin, safiye ayla, Hamiyet Yüceses, hafız kemal

klasik batı müziği - besteciler:

ulvi cemal erkin, Ahmed Adnan Saygun, muammer sun, cemal reşit rey

opera:

leyla gencer

klasik batı müziği - keman:

suna kan, ayla erduran

klasik batı müziği - piyano:

idil biret, fazıl say

klasik batı müziği - arp:

şirin pancaroğlu

pop-rock müzik:

sezen Aksu, MFÖ, Sertab Erener, Barış Manço, şebnem ferah, teoman

folk müzik:

aşık veysel, Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş, ali ekber çiçek, ruhi su, Aşık Mahzuni Şerif

bağlama:

Talip Özkan, arif sağ

vurmalı enstrümanlar:

burhan öcal, okay temiz

anadolu pop-rock:

fikret kızılok, cem karaca, moğollar, selda, erkin koray

folk-pop:

yeni türkü, ezginin günlüğü

modern Folk müziği:

Bülent Ortaçgil

gitar:

Erkan Oğur

dini müzik:

Kani Karaca

tango:

Seyyan Hanım

füzyon müzik:

mercan dede

enstrümantal müzik:

Yansımalar, omar faruk tekbilek

arabesk müzik:

orhan gencebay

deneysel folk müzik:

Baba Zula-Zen

http://www.youtube.com/watch?v=swQB9YJD5ss
son 10 yıldır yerlerde sürünen bir kavramdır. kimin neyi nasıl yaptığını geçtim, eğitimliymiş eğitimsizmiş ondan da geçtim, inanılmayacak derecede yeteneksiz insanların elinde geçmiş bir şirket olmuştur adeta!

"ama iyi müzik yapanlar da var..." falan diyerek kendimizi kandırmayalım. devede kulak onlar sözlük! o kadar da olsun zaten; ama genele yayılmış türk müziğinin ne durumda olduğu ve bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerektiği ortada. bunu da yetenekten başka hiçbir şey yapamaz sözlük! yetenekli sözlüğüm benim... hadi gülüm, hercai gülüm...
müzik içersinde belirli nota aralıklarıyla sınırlı olmayıp içinde komalı sesleri de barındıran ve aynı zamanda, akorsal anlamda zayıf ama makamsal yönü gelişkin olan bir müzik türüdür.
değişip, başka kültürlerden etkilenmiş olmasaydı kopuz, dombra, temir komuz ve davulla yapılan bir müzik olurdu. tabi başka türk çalgıları da mevcutta örnekledim sadece.
başka kültürlerden öğe almak bizim işimiz. bunu bizden iyi kimse yapamaz. ayrıca çok ta iyi bir iştir.
http://www.youtube.com/watch?v=vGVXkSc-juM&feature=share

Nadide bir örneği yukarıdaki bağlantıda olan müziktir.

(bkz: feryal başel)
tarih boyu türk müziği, batı müziğinin ses ve nota sisteminden farklı bir sistem içinde kendi geleneğindeki makam ve usul yapısında gelişmiş ve edebiyata dayalı olagelmiştir. klasik türk müziği daha çok divan edebiyatı ve halk müziğimiz ise halk edebiyatı ile yoğrulmuştur. klasik türk müziği çoğunlukla saray çevrelerinde geliştiğinden, daha süslemeli ve dolaylı bir anlatıma haliyle daha elitist; halk müziği ise saz şairlerinin, aşıkların elinde geliştiğinden daha yalın bir anlatıma ve avama yakın olmuştur.
türk müziğinin batı müziği ile alışverişi 17. yüzyıla kadar dayanır. özellikle mehter müziğinin vurmalı karakteri, batı müzisyenleri etkilemiştir. (bkz: turkish alla turca) bugün batı orkestrasyonunda yerleşik hale gelmiş bir çok vurmalı çalgı, bunun yanısıra nakkare, kös, üçgen, zil ve çevgan gibi mehter müziğin çalgıları doğu kültürünün (türk müziği vasıtasıyla)batıya armağanı olmuştur. bu etki yüzlerce sahne yapıtı ve batılı bestekarların eserlerinde görülür. (bkz: verdi). (bkz: nabucco). (bkz: mozart).
19. yyda osmanlı'da yeniçeri ocağı kaldırılınca mızıka takımı mehterhanenin yerine de, 2. mahmut tarafından batılı anlamda bir bando kurulmuştur. o dönemin mahmudiye ve mecidiye marşları bugünkü bando müziğimizin de ilk örnekleri olmuştur.
cumhuriyet döneminin batılılaşma politikası doğrultusunda gerici olarak algılanan klasik türk müziğinin mekansal-kurumsal imkanları ortadan kaldırılmıştır. 30'lu yılların ortasında türk müziğinin radyodan yayını dahi yasaklanmıştır.bu tarz müdahalelerler "müziğin iradi olarak değişmesi istendiği için" müzik üretiminde "boşluk" yaşanmış ve öte yandan da irade dışı olarak da alaturka-alafranga müzik ikilemi şeklinde tanımlanabilecek bir soğuk savaş ortamınında nedenleri hazırlanmıştır.
cumhuriyetimizin müzik politikası bir yandan konservatuvar ve orkestraların kurulmasını desteklemişti. batı müziğinin gelişmesi diğer yandan da halk müziğinin armonize edilmesine dayanan "çağdaş türk müziği" denilen kavramını ortaya çıkarmıştı.
(bkz: türk beşleri)
ancak uygulanan radyo yasağı süresincönce arap radyoları, ardından da mısır filmleri aracılığıyla arap müziğinin türkiye'de yayılmasıyla alaturka müziğe bir de arabesk kültür hakim olmaya başlamış ve müziğimiz zamanla sadece buna indirgenmeye başlanmıştır. 60 'lı yılların sonunda gelindiğinde hızla sanayileşen ve kentlileşen toplum üstyapısını arabeskle ete kemiğe bürümüştür. zamanla sosyal adaletsizliğin getirdiği protesto kültürü, 60 sonrası ozan ve aşıkları sazı ve sözü ile kent yaşamına dahil etmiş ve devlet iradesine bir başkaldırı niteliğinde olan kitlesel arabesk sevdası kökleşmiştir.
bugün müziğimizde görülen bu dialektik çatışmanın antitezi olan arabesk müzik devlet eliyle yapılan batılılaşmaya karşı halk nezdindeki direnişin kökeninde yatan gerçeğin başkalaşmış ve karakterini bulmuş halini bize göstermektedir.
Tarihi verilere göre Türk Müziği, Orta Asya Türk Müzik kültürüne dayanmaktadır. Bu Gelişim Farabî (870-950), ibni Sîna(980-1037), Safiüddîn Abd'ül Mü'min Urmevi (1224-1294) gibi Türk bilgin ve müzik teorisyenleri tarafından ortaya konmuş , bunu izleyen dönemlerde yetişmiş Türk Müziği bilgin ve bestecileri de teorik yapıda ,formda, melodide , ritmde yeni oluşumlar ve zenginlikler sağlamıştır.

Türk Müziğinin bir dönem başlatmış önemli kişileri; Abdülkadir Meragi (Klasik kişiliğine bürünme), Itri (Klasik anlayış), ismail Dede Efendi (Neoklasik anlayış), Hacı Arif Bey (Romantik anlayış), Rauf Yekta Bey- Hüseyin Sadeddin Arel-Dr. Subhi Ezgi (Çağdaş dönem başlangıcı).
osmanlı döneminde bestekarların arap diyarlarına gidip oralardan uşşak, hüzzam, hicaz gibi makamları alıp harmanlanması da türk müziğine katkı yapmıştır..Biz arap diyarlarına gidip makam alırken araplar da türkiye'ye gelip bizden "müziğin ruhunu" almaya çalıştılar.daha da uzar ama bu kadar hatırlatma yeter.
Harikadır, insana huzur verir.

Ama bir kaç sanatçı müsveddesi yüzünden son Zamanlarda iyice boka sarmıştır . işin ilginç yanı bu saçma salak şarkılar milyonlarca tık alıyor. Çok yazık.
Can çekişmektedir.
Çok sesliliğin gelişmemesindeki temel faktör siyasi ve dini tek başlılığın gelişmiş olmasıdır. Aynı mesele türk resminde de geçerlidir ve perspektifin bulunmaması sebebidir. Çünkü perspektif derinlik, derinlik başka noktalardan bakıldığında başka şeyler görme algısı oluşturmak demek. Yani yine merkezi yönetime aykırı.

Bir diğer sebebi de duraklamaların türk müziğinin ruhuna katkısı. Bu duraklamalar çok sesli müzikte hissedilemediğinden türk müziğinin tek sesli kalmasında etkisi vardır.
https://youtu.be/qx8hrhBZJ98

https://youtu.be/VTCJ5hedcVA

https://youtu.be/DY1pcEtHI_w

https://youtu.be/4ytdy-iLF-Y

https://youtu.be/4XLdKYsEuKc

https://youtu.be/CpC90kL-Xqs

https://youtu.be/BoNvPkfZcHg
ilk 3 unu kesin dinleyin.
türkiyedeki müzikle alakası yoktur.

kazakistan, tuva, kırgızistan gibi yerlerde devam eden kültürdür.

anadoluda türk müziğinin kalıntısı azacık alevi ve yörüklerde vardır o kadar. yerde kalanlar arap-bizans müzik kültürünun devamıdır.
En güzel örneği klasik türk musikimizdir. Gelenekli müziğimiz olarak bugünki tanımıyla sanat musikisi türklerin en gelişmiş muziğidir. Her ne kadar kökleri saraya uzanıyor olsa da tümden bize aittir. Bizim değerimizdir. Türkün muziğindeki en yüksek kültüre ulaşan türdür. Estetiği ve şiiri bünyesinde toplar.
40 yıl geriye götür 50 yıl ileriye gider.
Ölmüştür.

Üç beş ergen klavye ile yapar hale gelmiştir.

Eskiden neler yapılırdı aq

https://www.instagram.com...8e/?igshid=NjZiM2M3MzIxNA==