bugün

*

ünlü halk ozanı neşet ertaş ustanın babasıdır. hayatı:

http://nesetertas.turk-info.com
"Muharrem Ertaş, 1913 yılında Yağmurlubüyükoba Köyü'ndedoğdu. Annesi Ayşe Hanım, babası zurnacı Kara Ahmet'tir. Anadolu'nun bir çok yerinde profesyonel müzisyen olarak karşımıza çıkan Abdal Aşiretlerinin Orta Anadolu'daki en büyük koluna bağlı olan Muharrem Ertaş'ın ataları Ala Kilise'lidir. Abdalların göçer bir aşiret olmalarından ötürü daha sonraları Kırşehir havalisine yerleşmişlerdir.

Ertaş'ın ilk ustaları dayısı Bulduk Usta ve Yusuf Ustadır. Küçük yaşlardan itibaren eline aldığı sazı ile köy köy dolaşır Muharrem Ertaş. Bazen sünnetçilerle, "düğün çalmaya" gider; bazen köy odasındaki muhabbetlere katılır sazıyla ve sesiyle...Her ne kadar "bozlak ustası" diye ün yaptıysa da, Orta Anadolu'nun yöresel melodilerini de repertuarında bulundurur. Özellikle çalıp söylediği halaylar şaheser niteliğindedir.

"Ustaların Ustası" Muharrem Ertaş, Bozlak geleneğinin en güçlü temsilcilerindendir. Ses genişliği, rengi ve tınısının yanısıra, gırtlak nağmeleri, çarpma, titretme ve trilleri, kendine has ses kullanma teknikleri ve bütün bunların yanısıra iyi bir Bozlak icrası için olmazsa olmaz şartlardan biri olan "yiğitçe edası" ile Muharrem Ertaş, gelmiş geçmiş en büyük Bozlak okuyucusu olarak kabul edilir. Onun için Bozlak, gökkubbeye salınan bir çığlıktır adeta. Repertuarında oyun ve halay türküleri başta olmak üzere Karacaoğlan'dan, Kerem'den, Aşık Garip'den, Pir Sultan Abdal'dan ve Aşık Sait'ten pekçok türkü okuduğu her eseri, o anki ruh halinin bir gereği olarak, her seferinde yeniden yorumlar.

71 yılda biriktirdiklerini oğlu Neşet Ertaş'a aktaran Muharrem Ertaş, yedi-sekiz yaşlarında iken dayısı Bulduk Usta'dan bağlama dersleri almaya başlamış: "Çalıp söyleme merakım küçük yaşlarda başladı. Bulduk dayımın çok güzel sesi vardı. Bir köyde türkü söyledi mi diğer köyde dinlenirdi. Hatta seferberlikte asker kaçaklarını yakalamak için subaylar dayımı yanlarına alır köy köy dolaşırlarmış. Dayıma türkü söylettirip kendileri de pusuya yatarlar ve dayımın sesine dağlardan inen kaçakları yakalarlarmış. Derken, Bulduk Usta beni çok severdi, merakımı görünce beni yanına aldı. Her gittiği yere götürdü. Düğünlerde, bayramlarda, eğlencelerde yanından ayırmayarak ustalarından öğrendiğini bana da öğretirdi. Yedi yıl boyunca onunla çalıştıktan sonra artık tek başıma çalıp söylemeye başladım."

Bu dünyada 71 yıl yoksul, kendi halinde ve sessizce yaşayan Muharrem Ertaş, 1984 yılının 3 Aralık günü yine sessiz bir şekilde vefat etti. Son sözleri, gerisini tamamlayamadığı; "Sazımın emaneti..." oldu. "
neşet ertaş kendisinden bahsederken hep muharrem usta der.
bazı türküleri için ;

deniz dalgasiz olmaz
sebep mezarinda yosunlar bitsin
basimda altin tacim
evin yikilsin sebep
dagi boran olanin
biter kirsehir in gulleri
neden garip garip
dinek dagi
karsidan karsiya elmali daglar
gine telli turnam yarelenmissin
karanfil suyu neyler
dane dane benleri var yüzünde
oglunun sesi kendisininkine pek benzememektedir. evet biliyorum illa benzemeli diye bir kaide yok.
bozlaklar diyarı Kırşehirin yetiştirdiği nadide halk müziği sanatçılarımızdan biri..
türkü söylerken kendini kaybeden büyük üstat.
(bkz: abdal)
neşet ertaş sevenlerin bile kolay kolay dinleyemeyeceği,anlamakta zorlanacağı halk ozanı.
MUHARREM ERTAŞ (1913 - 3 ARALIK 1984)
Muharrem Ertaş Osmanlı;ya kafa tutan Avşar Türkmenlerinin ünlü şairi Dadaloğlu,nun ;Ferman padişahın dağlar bizimdir; Deyişini havalandırıp, Abidin ertemin deyimi ile ; bozlağı Çukurova dan Kırşehir;e indirince; ne söylediğini bilmeyecek kadar cahil değildir. Nitekim Cumhuriyetçiler, Muharrem Ertaş;ın sazında ve sözünde güzelleşen ;Avşar Bozlağını; TRT;nin repertuarına almakta hiç de tereddüt etmemişlerdir. Muharrem Ertaşın havalandırdığı ve aslı Dadaloğlu;na ait olan dörtlükler şöyledir.
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

Belimizde kılıcımız kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir

Dadaloğlu;m yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir
Yanık sesi, dertli sazı ile adını Türk saz ve söz sanatının ustalar arasına yazdıran ünlü "bozlakçı" Muharrem Ertaş Kırşehir'e bağlı Yağmurlu Büyükoba'da doğdu. Okumayı kendi kendi kendine öğrendi ve saz dersleri aldı. Yağmurlu Yusuf Usta'dan aldığı derslerle yetişti. 300'ün üstünde şiir ve koşmayı bozlak haline dönüştürdü. Kendisinin de muhtelif deyişleri bulunmaktadır. Ezgileri ile Kırşehir'in adını duyuran Muharrem Ertaş'ın 8 çocuğu vardır. Oğlu Ünlü saz ve sez ustası Neşet Ertaş, babasının yolunda yürüdü ve kırşehir'in adını duyurmaya devam etti. Kırşehir Belediyesi tarafından 1990 yılında şehrin merkezine yakın Askerlik şubesi binasının karşısına anıtı dikildi.
yaşarken kıymeti bilinmeyen büyük saz üstadımızdı.
yok böyle bir ses diyebileceğimiz ender kişilerdendir. fukaralık içinde vefat etmiştir.
71 yıllık yoksulluk dolu yaşamın yanıklaştırdığı kavurduğu eşsiz sesiyle En kral bozlak okuyucusu ünvanını hakeden Neşet ertaş üstadın babası üstattır. Allah rahmet eylesindir.

son türküm adlı türküsü

Son Türküm

işte geldim, işte gittim
Yazçiçeği gibi bittim
Yalan dünyada ne tuttum
Toprak attılar serime

Gözlerimi açamadım
Hayalini seçemedim
Çeşitlerden geçemedim
Dalga boydan aştı gitti

El ettiler gabirime
Sığındık garip kerime
Günüm geldi, geçti gitti
Gözüm yaşlı taştı gitti

Sorgucu melekler geldiler
Solumdan defter verdiler
Komşu hakkını sordular
Teptilceğim şaştı gitti.
Yöre: Kırşehir
Kaynak: Muharrem ERTAŞ

ha bi de videosu varsa izleriz diyosan

http://uk.youtube.com/watch?v=YwngX1zTG_Y
1,5 oktav sesi ile söylediği bozlaklar, dinleyiciler üzerinde müthiş tesir eder...
Muharrem Ertaşın adı bir TV programında okuduğu sözleri Dadaloğlu
na ait ünlü
Avşar Bozlağı ile yurt genelinde duyulur. Bu öyle bir okuyuştur ki şimdiye kadar saz çalıp okuyanların hiç birine benzememektedir. Tok ve davul gibi gümbürdeyen, ama alabildiğine duygulu bir divan sazı eşliğinde ; tiz, gür, parlak ve bir o kadar da içli ve yanık bir sesin okuduğu, bir buçuk oktavı aşan ses genişliğine sahip bir Dadaloğlu gürlemesi :
Kalktı göç eyledi avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Bu dünyada 71 yıl yoksul kendi halinde ve sessizce yaşayan Muharrem Usta , 1984 yılının 3 Aralık günü yine yoksul ve sessizce öldü. Dünya durdukça sesi gökkubemiz de yankılanacak bir sanatçının garip ölümüydü bu. Son sözleri gerisini tamamlayamadığı sazımın emaneti oldu. Muharrem Usta nın adı, yaşarken kıymeti bilinmeyen sanatçıların başında anılsa yeridir. Ruhu şad olsun.
http://www.turkuler.com/ozan/MUHARREM.asp
(bkz: muharrem usta)
(bkz: muharrem ertas)
*
ciğerini sökercesine türkü söyliyen büyük ses.
O yörede bir hikaye vardır.
Yörenin insanlarına sormuşlar istiklal marşını kim yazdı diye,
-Valla ozamanlar neşet ağam doğmadıydı, ama yazsa yazsa muharrem ağam yazmışdır denmişdir.
aydost diyince yeri göğü inleten.
yaşadığı sindirmiş ve sindirttirmiş bir halk ozanıdır kendisi. kendi tohumundan olan oğlu ise * genlerine ihanet etmeyerekten ve hatta bir adım ileri giderekten babasının yerini fazlasıyla doldurmuştur.
belki de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi halk müziği sanatçısıdır.

http://www.facebook.com/video/video.php?v=432567558877
gönül bağını titreten kırşehirli büyük halk ozanı. zamanın birinde ''ozanlar birbirinin devamıdır. biri benim demek istediklerimi benden önce demişse bir türkü söylemişse bize ancak onun sözlerini havalandırmak kalır'' demiştir.
aydost bozlağı dinlenilesi, baş tacı yapılasıdır. kırşehir'in abdal geleneğinden gelen eşsiz ustasıdır. hacı taşan ve çekiç ali gibi isimlere de ustalık yapan ertaş'ın kayıtları hatim edilmeli, halk müziğinde bozlak türünü anlamak için müzik okullarında ders olarak okutulmalıdır.
neşet ertaşın babasıdır, kırşehir merkezde kocaman bir heykeli vardır diye biliyorum.
"bozlak nedir?" sorusuna yanıtı verendir. şimdilerde önüne gelenlerin bozlak söylemeye çalıştığını görünce daha bir sarıldığım ustadır. bozlağın söylenebilme ana şartının, o kültürde yetişmek olduğunu, bozkırda yaşamak olduğunu gözler önüne seren, rahmet dilediğim büyük insandır.
gönül teline dokunan ustalar ustası. nezaman ki dinlesem tüylerim diken diken olur.