bugün

Güneşin yeni doğduğunu sana haber veriyorum
Yağmurun hafifliğini toprağın ağırlığını
Ve bütün varlığımla kara yılan seni çağırıyorum
Seni çağırıyorum parmaklarımdan süt içmeye
Pamuğun ağırlığını yapan dağın hafifliğini
Sana haber veriyorum yeni doğduğunu güneşin

Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk
Günahlarım kadar ömrüm vardır
Ağarmayan saçımı güneşe tutuyorum
Saçlarımı acının elinde unutuyorum
Parmaklarımdan süt içemeye çağırıyorum seni
Ben güneyli çocuk arkadaşım ben güneyli çocuk

Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

Seni süt içmeye çağırıyorum parmaklarımdan
Kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan

sezai karakoç
Bir Nazım hikmet şiiri.

Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanın üzerinde.
istanbul 918 Teşrinlerinde,
izmir 919 Mayısında
ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar;
Mayıs ortalarından
Haziran ortalarına kadar
yani tütün kırma mevsimi,
yani, arpalar biçilip
buğdaya başlanırken
yuvarlandılar.

Adana,
Antep,
Urfa,
Maraş:
düşmüş dövüşüyordu...

Ateşi ve ihaneti gördük,
Ve kanlı bankerler pazarında
Memleketi Alman'a satanlar,
Yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar
düştüler can kaygusuna
ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından
karanlığa karışarak basıp gittiler.
Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet,
en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat,
dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat,
iki kat soyulmamak için.

Ateşi ve ihaneti gördük,
Murat nehri, Canik dağları ve Fırat,
Yeşilırmak, Kızılırmak,
Gültepe, Tilbeşar ovası,
gördü uzun dişli ingiliz'i.
Ve Aksu'yla Köpsu,
Karagöl'le Söğüt gölü
ve gümüş basamaklı türbesinde yatan
büyük, aşık ölü,
şapkası horoz tüylü italyan'ı gördü.
Ve Çukurova,
kıyasıya düzlük,
uçurumlar, yamaçlar, dağlar kıyasıya
ve Seyhan ve Ceyhan
ve kara gözlü Yürük kızı,
gördü mavi üniformalı Fransız'ı.
Ve devam ettik ateşi ve ihaneti görmekte.
Eşraf ve ayan ve mütehayyizanın çoğu
ve ağalar:
Bağdasar ağadan
Kellesi Büyük Mehmet Ağaya kadar,
düşmanla birlik oldular.
Ve inekleri, koyunları, keçileri sürüp, götürüp,
gelinlerin ırzına geçip,
çocukları öldürüp
ve istiklali yakıp yıktıkça düşman,
dağa çıktı mavzerini, nacağını, çiftesini kapan
ve çığ gibi çoğaldı çeteler
ve köylülerden paşalar görüldü,
kara donlu köylülerden.
Ve bizim tarafa geçenler oldu
Tunuslu ve Hindli kölelerden.
Ve Türkistanlı Hacı Ahmet,
Kısık gözleri,
seyrek sakalı,
hafif makineli tüfeğiyle
dağlarda bir başına dolaştı.
Ve sabahleyin ve öğle sıcağında ve akşam üstü
Ve ayışığında ve yıldız alacasında geceleyin,
ne zaman sıkışsa bizimkiler,
peyda oluverdi, yerden biter gibi o
ve ateş etti
ve düşmanı dağıttı
ve kayboldu dağlarda yine.

Ateşi ve ihaneti gördük,
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık izmir'de Aydın'da,
Adana'da dayandık,
dayandık Urfa'da, Maraş'ta, Antep'te.

Antep'liler silahşor olur,
uçan turnayı gözünden
kaçan tavşanı art ayağından vururlar
ve Arap kısrağının üstünde
taze yeşil selvi gibi ince uzun dururlar.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.

Antep'liler silahşor olur,
Antep'liler yiğit kişilerdir.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
Antep köylüklerinde ırgattı,
Belki rahatsızdı, belki rahattı,
bunu düşünmeye vakit bırakmıyordular,
yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi
ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
Yiğitlik atla, silahla olur,
Onun atı, silahı, toprağı yoktu.
Boynu yine böyle çöp gibi ince
Ve böyle kocaman kafalıydı
Karayılan
Karayılan olmazdan önce.
Düşman Antep'e girince
Antep'liler onu
Korkusunu saklayan
Bir fıstık ağacından
alıp indirdiler.
Altına bir at çekip
eline bir mavzer
verdiler.
Antep çetin yerdir.
Kırmızı kayalarda
Yeşil kertenkeleler.
Sıcak bulutlar dolaşır havada
ileri geri.

Düşman tutmuştu tepeleri,
düşmanın topu vardı.
Antepliler düz ovada
Sıkışmışlardı
Düşman şarapnel döküyordu,
toprağı kökünden söküyordu.
Düşman tutmuştu tepeleri.
Akan: Antep'in kanıydı.
Düz ovada bir gül fidanıydı
Karayılan'ın
Karayılan olmazdan önceki siperi..
Bu fidan öyle küçük,
Korkusu ve kafası öyle büyüktü ki onun,
namluya tek fişek sürmeden
yatıyordu yüzükoyun.

Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antep'liler silahşor olur.
Antep'liler yiğit kişilerdir.
Fakat düşmanın topu vardı.
Ve ne çare, kader
düz ovayı Antep'liler
düşmana bırakacaklardı.
'Karayılan' olmazdan önce
umrunda değildi Karayılan'ın
kıyamete dek düşmana verseler Antep'i
Çünkü onu düşünmeğe alıştırmadılar.
Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi,
korkaktı da bir tarla sıçanı kadar.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzü koyun
ak bir taşın ardından
kara bir yılan
çıkardı kafasını.

Derisi ışıl ışıl,
gözleri ateşten al,
dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
kafasını aldı.
Hayvan devrildi kaldı.

Karayılan
Karayılan olmazdan önce
kara yılanın encamını görünce
haykırdı avaz avaz
ömrünün ilk düşüncesini:
'ibret al deli gönlüm,
demir sandıkta saklansan bulur seni,
ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.'

Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
fırlayıp atlayınca ileri
bir dehşet aldı Anteplileri,
seğirttiler peşince,
Düşmanı tepelerde yediler.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olana:
KARAYILAN dediler.

'Karayılan der ki: Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
nerde düşman varsa orda bitirek,
vurun ha yiğitler namus günüdür...'
Ve biz bunu böylece duyduk
ve çetesinin başında yıllarca namı yürüyen
Karayılan'ı
ve Antep'lileri
ve Antep'i
aynen duyup işittiğimiz gibi
destanımızın birinci babına koyduk.

Nazım Hikmet Ran
* * *
"kara yılan sürünür belki hiç sokmaz" diye beste yapılası hayvan.
küçükkene beni tüm köy böyle biliyordu yaaa taa orta okulda yavaş yavaş adımın mehmet olduğunu öğrenmişlerdi. puhaha hey gidi gençlik. *
önüne gelen her şeyi yediği için yamyam lakaplı yılandır.
kara yılan derki harbe oturak
kilis yollarından kelle getirek
nerde düşman varsa orda bitirek
vurun antepliler namus günüdür

sürerim sürerim gitmez gadana
fransız kurşunuda geçmez adama
varın söyleyin de garip anama
analarda böyle yiğit doğurur * * *
antepte ipek yolu üzerinde heykeli vardır.elinde tüfekle.
çok yakında atv'de başlayacak, başlıca rollerini Bülent inal, Begüm Birgören, Lale Yavaş, ilker Aksum ve Polat Bilgin'in paylaşacağı dizi dir.
tomris giritlioğlu'nun proje tasarımını yaptığı dört büyük dönem çalışmasından('kurşun yarası','çemberimde gül oya','kırık kanatlar','hatırla sevgili') sonraki dev yapımıdır. yönetmenliğini ise türkiye'nin en iyi yönetmenlerinden biri olan taylan biraderler üstlenmiştir.
urfa, antep ve maraş yörelerinin kurtuluş savaşında fransız ve ingilizlere karşı mücadelesini konu almaktadır.
bu yapım için 4000 metrekarelik bir alanda eski antep yöreleri kurulmuştur. haliyle şu ana kadar gelmiş geçmiş en pahalı projelerden biri olmuştur.
başlıca oyuncuları : bülent inal, begüm birgören, ilker aksum, polat bilgin, avni yalçın, serap aksoy, engin akyürektir.
başlamasını sabırsızlıkla beklediğim yakın tarihimize ışık tutacak olan bir kahramanlık öyküsü.

edit:atv'nin sitesinden dizinin kısa bir özeti.

KARAYILAN
Senin adın artık Karayılan! Memed dağlarda dolaşmak, silah tutmak yerine, okumak isteyen bir çocuktur. Ama babası Mamo Ağa, onu zorla alıp dağlara götürerek, gece dağ başında sürünün yanında yalnız bırakarak, korktuğu şeylerle inadına yüzleştirerek bir savaşçı gibi yetiştirmeye çalışır. Bir sabah Memed'i dağda, sürüsünün başında, gece vurduğu kurdun yanında bulur. Memed şimdi de kara bir yılanla karşı karşıyadır. Yılanla karşılıklı uzun uzun bakışırlar ve sonunda çekilen kara yılan olur. Mamo, oğlunun artık bir yiğit olduğuna inanmıştır. Hemen orada gururla ona yeni adını verir:Senin adın artık Karayılan !
Ben artık savaşçı Karayılan değil, çoban Memedim.Karayılan babasından öğrendiği yiğitliği, gençliğinde yanında bulunduğu Dergahbaşı ismail Efendi'den edindiği ilimle ve felsefeyle tamamlar. Birinci Dünya Savaşı öncesinde askere giden Karayılan; yedi yıl süren askerliğinden yorgun ve mağlup bir şekilde Antep'teki köyüne döner. Antep, ingilizlerin işgali altındadır. Durumdan faydalanan çeteler ortalıkta kol gezmektedir. Mamo, oğlunun hemen aşiretin başına geçmesini ve gençleri silahlandırıp savaşmasını ister. Karayılan ise babasını şaşkınlığa düşürerek; artık savaşamayacağını söyler: O artık Kahraman Karayılan değil,Çoban Memed olmak istemektedir.
Çobanlığa niyet eden Karayılan için bu kararı uygulamak hiç de kolay olmayacaktır. Karayılan sürekli seçimler yapmak zorunda kalır: askerlik ve çobanlık Babası ve eski dostları,Yeni tanıştığı Elvan ve gençliğinden tanıdığı Sona Aşkta ve savaşta Karayılan zaman zaman yanılgılara da düşerek ilerlemeye devam eder.
Eline silah almamaya, savaşmamaya, sadece çobanlık yapmaya karar vermiş Memed'in, haksızlığa ve zulme dayanamayarak yeniden eline silahını almasının, Karayılan adının kahramanlaşmasının hikayesi.
(bkz: black snake moan)
(bkz: zenci pornosu)
kurutulus savasi kahramanlarindan biridir. gaziantep'lidir.
ilk bölümü, pazartesi akşamı atv'de yayınlanacak dizi.
tutacağını daha ilk bölümünden gösteren bir dizidir.
ilker aksum var bu da yeter denilesi bir dizi. oduncuk bülent inal olmasa da olurmuş. sorsana bir casti bana, di mi. neyse ilk bölüme 10 üzerinden 6 veriyorum.
(bkz: karayilan)
ilk defa bir türk oyuncunun hayran bırakan bir aksanla konuştuğu dizi.ne yazık ki bir türlü anlam veremediğim şekilde bugün yayından kalkcak olan dizi.
kimbilir, yılanların yılanlığın yüz karası.

Öyle ya, onca esatir-i evvelin nice 'kahraman'larına lakap, yılan olamaz demiştir yılanların ali meclisi, afarozla kara yılan'lığa tenzil-i rütbe.

kimbilir garip yılanım, mademki kovuldum, siyahlara layık, anarşsit mi olmuş ne.

şimdilerde de yakaladık, yakalıyoruz, yakalıyacağız fiil çekim misali bir 'kahraman'ın hikayesi var medya dolaplarında.

acemin bir acemi cini, acemiliğinden mi, cinliğinden mi bilinmez bir 'başlık' attı ajanslara; yakaladık kara yılanı. bir telaş, pür telaş; telefon, teleks, bilgiyi sayar, devasa çanak, çanaklar çanak tuttu bu asparagas şaiyaya. aslında asparagas bizatihi şaiyadır da, neyse yazılı, gözlü yani gürsel görsel magazin mağazacılığı cılkını çıkardı yalan yılanın.

yılan bu, kara yılan; yapar yılanlığını, çalıların arasından mı, suyun birikmiş taraflarından mı, bilemem orasını, çıkarır çatal dilini, tıss'sız ve ci ee. arsız, çocuksu birgün.

son bir not olsun, bilinir ki, gerçi efsane ama ol efsane derki, yılan rabbin bir meleği şeytanmış bir vakitler. ana-babamızı onun ayarttığını söylerler; rabbimiz kovmuş anamızı babamızı ve yanlarında sürünmeye müebbed yılan, kimbilir kara.