bugün

(bkz: yer demir gök bakır)
(bkz: yılanı öldürseler)
(bkz: teneke)
(bkz: kuşlar da gitti)
(bkz: binboğalar efsanesi)
(bkz: ağrı dağı efsanesi)
http://www.yasarkemal.net
dün bir tv kanalında sabancı üniversitesinin kapanış töreninde konuşmuştur.

elindeki kağıttan bazı şeyler okumaya çalışmaktadır. zor okuyabilmektedir. satırları karıştırmaktadır.* tutuktur okuması, zor anlaşılır ama anlaşılır yani.

fakat arada aklına bir anısı gelip konuşmaya başladığında, gerçek yaşar kemal ortaya çıkmaktadır.

gerçek yaşar kemal nedir. gerçek yaşar kemal, dede korkut gibi bir halk ozanıdır. ozan denince, ozanların yaptıkları tek iş, saz çalmak değildir. bunlar köy köy gezer, hikayeleri gittiklari yerlerde anlatır. bir nevi gazetecidir ve sözlü edebiyat kaynaklığı görevi yaparlar.

yaşar kemal'in yazarlığından öte anlatıcılığı daha cekicidir. çocukken dededen nineden masal dinlerken ulaştığınız konsantrasyona ulaştırır dinleyiciyi. sizi olayın içine çeker. sesi fonotik değildir, kelimeler birbirine karışır gibi cıkar, ama başka bir büyü vardır. o nedir bilinmez.

bu yetenekte bir insanın, ülkenin milli birliğine bütünlüğüne, hizmet etmesini görmek çok sevindirici bir gelişme olacaktır.

yaşar amca; türk halkı bir arada kardeşce yaşamak istemektedir. birde daha iyi hayat şartları. kimsenin "yok ben anadilimle konuşiim, "yok bana şöyle yayın yapan tv verin", üstüne kuş kondurun gibi bir isteği yoktur.
bu istekler türkiye'yi fazla büyük bulan zihniyetlerin kahrolası oyunlarının bir parçasıdır.

sen türk halkını herkesten iyi tanırsın. böyle şeyleri yerlermi yemezlermi, bizden iyi bilirsin.
şimdiye kadar yazdıklarından daha iyi bir kitap yazarak nobeli almasını dilediğim romancı.
cumhuriyet dönemi sonrası türk edebiyatının en önemli yazarlarındandır.kendi dönemindeki bazı yazarlarla * * benzer özellikler gösterse de yaşar kemal'in yeri ayrıdır.özellikle doga üzerine öyle tasvirler ve betimlemeler yapar ki kendinizi bir an orada hissedersiniz.tasvirleri o kadar güçlüdür ki sanki bir rus yazar * okuyormuşsunuz gibi hissedersiniz.toplumcu kimliğini romanlarına her zaman için yansıtmış, fikirleri nedeniyle cezaevinde de yatmıştır.kendini üne kavuşturan roman olan ince memed'i 1955 yılında yazmıştır.kanımca en güzel romanı ince memed'dir.bir başlarsanız dördünü de okursunuz. bu anlamda yaşar kemal okuyucusunu kendine bağlayan bir yazardır, tasvirlerine ve betimlemelerine alışık olmayan rahat okuyamaz eserlerini..
(bkz: yaşayan efsane)
"dünya binlerce çiçekten oluşmuş kültürler bahçesidir. kültürler her zaman birbirlerini beslemiştir. her kültür insanlık için bir zenginliktir. uygarlıklar da birbirini beslemiştir. anadolu'nun coğrafyası ise bu zenginliği bir şölen gibi yaşatmıştır.

kültürlerin, uygarlıkların birbirlerini beslemesi, emperyalizme kadar sürmüştür. ilkel insan ve üstün insan kavramı rönesans'ta öne çıkmıştır. ve sömürgeciler ilkel dedikleri kültürler üstüne kendi kültürlerini sıvamaya uğraşmışlardır. böylelikle de insanlığın birçok kültürünü yok ederken, kendi kültürlerini de yozlaştırdıklarının farkına varmamışlardır. ilkel insan - üstün insan kültürü çatışması insanlığa çok zarar vermiştir.

bunun ardından da ulus devlet çıkmış ortaya. bu da tek tip kültürü, tek tip insanı, tek tip dili ortaya atmıştır. artık dünya, tek tipliliğinin gerçek bir demokrasiye ulaşmaya yetmediğini yavaş yavaş anlamış, yok olmaya yüz tutan dillerin, kültürlerin üstüne titremeye başlamıştır.

dünyadan bir çiçek eksilirse bir renk, bir koku yitmiş demektir. dünya binlerce çiçekten bir kültür bahçesidir. bu insanlığın zenginliğidir. bizim gibi ülkeler yüzlerce çiçekli bir kültür bahçesidir."

* sabancı üniversitesi 2006 yılsonu töreninde yaptığı konuşmadan alıntıdır.
(bkz: filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca)
ince memed adlı romanı şiddetle tavsiye olunur.
bizim çukurova'da karacaoğlan bilmeyene kız vermezler diyen üstad.
her geçen gün içi boşaltılmaya çalışılan bir kavram olan aydın'ın karşılığı.
(bkz: dağın öte yüzü üçlemesi)
attila ilhan'a göre yurtdışı başarısı yazdıklarının kuvvetinden çok, bağlı olduğu ülkesine ettiği laflardandır. keşke dış mihraklar oyunlarla dünya değerlerini küçültüp küçültüp tatak haline getirmeseler.
küçük yaşta babasını ve tek gözünü geride bırakmıştır yaşar kemal. hayatı hep zorluklarla geçmiştir. istanbul'a geldiğinde üç ay gülhane parkı'nda yatıp kalkmıştır. cezaevlerinde sürünmüşlüğü de vardır. yetmişli yıllarda ülkenin içinde bulunduğu siyasi durumdan dolayı isveç'e kaçmak zorunda kalmıştır.
son üçlemesi olan bir ada hikayesi, fırat suyu kan akıyor baksana, karıncanın su içtiği ve tanyeri horozları isimli üç kitaptan oluşmaktadır. Kitaba başlarken üçleme demiştir ancak yazdıkça yazan bir yazar olduğu için bu üçlemeyi dörtleme yapmıştır. dördüncü kitap henüz piyasaya çıkmamıştır. bu son seri de; kurtuluş savaşından sonra türkiyedeki rumların yunanistana, yunanistandaki türklerin türkiyeye getirilmesi amacıyla çıkartılan Nüfus Mübadelesi kanununun uygulanmasını ve yerlerinden yurtlarından olan insanların çektikleri çileleri konu alır. birinci dünya savaşından ve özellikle sarıkamış felaketinden inanılmaz sahneler aktarır okuyucuya. Karınca adasına yerleşmeye başlayan savaş ve göç yorgunu insanların hayata tutunma çabaları destansı bir dille anlatılır. Balıkçılar romanın baş karakterleridirler. yaşar kemal öyle ballandıra ballandıra anlatırki, romanı okudukça balık yiyesiniz, çay içesiniz, kahve höpürdetesiniz gelir. dünyanın en olağan nimetleri bu kadar mı güzel anlatılır yarabbim...
durup dururken çarpıcı açıklamalar yapan, görüşleri, hakkaten komik olan yazar. ülkenin geleceğine dair, taraflı açıklamalar yapacağına, oturup, bir iki roman daha yazmalıdır.
nobel almaya kesin kararlı mısın?
(bkz: niyet ettim niyet eyledim allah rızası için nobel almaya)
artık yaşlanmıştır ve ölmeden nobel almak istiyordur. mazur görmek lazım.

(bkz: ha gayret ıkın biraz daha)

(bkz: seni de göreceklerdir)
atatürk'ün kürtlere özerklik verdiğini iddia edebilmiş kişi.
bir edebiyat öğrencisi olarak bu yazarın, yalnızca edebiyat ve sanatla gündeme gelmesini rica etmekteyim.
sözlüğün yıldönümüne havai fişek atışlarıyla katılmış yazar.
bazi salaklarin bilmesi gerekir ki; yasar kemal'in bugunler de konusulan yazisi, roportaji yasar kemal daha onceden de yapmisti ve soylemisti. orhan pamuk'la kiyaslayip dalga gecer gibi "hadi ikin biraz nobeli sen de alabilirsin" tarzdaki elestireler yapip vatan haini damgasini vurmak cok komik geliyor. dogruu haklisiniz mq vatanseverlik bazi gercekleri gormeyip, devletin yanlislar icerisinde oldugunu bilinse dahil, her sey cok guzel, devlette suc yok demek vatanseverliktir. kurtlar vadisi izleyip, onune geleni oldurmus, tecavuz etmis, uyusturucu satmis, bir yigin pislige batmis mafyalar vatanseverdir. ama yillarca turk edebiyatini en ust seviyelere tasimis, kulturlerini hatirlatmis, kalemin kilictan keskin oldugunu tum dunyaya gostermek vatan hainliktir. bu tur elestiriler neden yapiliyor biliyorum ya ben neyse hatta soyliyim kurt oldugu icin. bir oku be! zahmet edip de bir ince memed oku. okuyupta hala orhan pamuk'la karsilastiriyorsaniz helal olsun...
yıllardır aynı düşüncelerle yazıp-düşünen bir yazarken "barış" adına söylediği bir kaç kelimeyle akla mantığa alınmayan eleştirilere maruz kalmış, dünyanın sayılı edebiyatçılarından biri hatta en iyisidir. dünyanın türk edebiyatını tanımasına vesile olan yaşar kemal'in, türklerin dünya üzerinde bir dostunun bulunduğunu belirtmesi, sebebi anlaşılamamış bir şekilde tepkiye neden olmuş, peki "turkün en büyük düşmanı kürttür" dese daha mı rahatlayacaktınız ya da "turkten dost olmaz" diyerek mi gururlanacaktınız. yani asagi tukurse sakal yukari tukurse biyik... adam söylenebilecek en mantıklı ve insancıl görüşünü dostane bir şekilde dile getirirken sen onu vatan haini yapıyorsun. peki şimdi kim bölmeye çalışıyor bu ülkeyi sen mi yaşar kemal mi? nobel almak için söylediğini bile yazanlar var ki bunları yaşar kemal'i tanımaya davet etmekten başka çare yok. en azından bir kitabını alıp okusunlar. kısacası görünen şudur ki kürt kelimesinin geçtiği her yerde tahammülsüzlük diz boyu. yaşar kemal'de bundan nasibini alanlardan. bu ilk değil bu kafayla da son olacağı muamma.
savunduğu izm' ler ideolojiler olmasa , şakirtleri tarafından yere göğe çıkartılmayacak aydın görünümlü hede.
"kaç yazar yazdığını yaşar ya da kaç yazar yşadığını yazar?" sorusunu haklı çıkarmıştır kendileri.

orhan pamuk, nobel edebiyat ödülünü aldığında bir çok insan gibi bende kendilerini * sokmuştum nobel komitesinin gözüne. "yaşar kemal'e vermeliydiniz bu ödülü ahm.klar" demiştim kendimce. ne oldu? hiçbir şey. birisi otuzbin kürt ve bilmem kaç milyon ermeni öldürüldü dedi. diğeri de teröristleri özgürlük için savaşan gerilla yaptı.

siyasi duruşu her zaman bilinen yaşar kemal'in böyle bir gereksiz açıklama yapması üzücüdür. düşünce suç değildir. düşünceyi icraata geçirmek suçtur. ve, kendileri bu düşünceyi dışarı atarak icraata geçmiştir. ve, şahsi fikrim yargılanması gerekmektedir.

aşırı milliyetçi olmamama karşın bu gidişattan rahatsız olmaktayım. gayet hassas ve kırılgan bir dönem yaşayantürkiye cumhuriyeti nin (bkz: kürt meselesi) (bkz: avrupa birliği kriterleri) bir vatandaşı olarak artık yargılanıp cezası neyse çekmesini istiyorum birilerinin. bu kişilerin statüsü veya rolü ne olursa olsun. çünkü; gidişat kötüye gitmektedir.

yıllarca devşirme usülü ile vezir alınan osmanlı sarayı'nda cereyan eden o muhteşem hikayeyi hatırlıyorum şimdi:

devşirme vezirlerden birisi saray bahçesi'nde askerlere çıkışır; "pis türk ne yapıyorsun sen?"
pencereden olayı izleyen ikinci abdülhamid anlar izlenilen yanlış politikayı.

işte, aynı yanlış politikanın tekrar zuhur etmemesi için herkesi göreve çağırıyorum. ve, tek bir roman karakterinin gerçek olup da benim yanımda benimle birlikte hak mücadelesine girmesi için dua ediyorum;

(bkz: ince memed)
bu ülkenin yetiştirdiği değerlerin ne kadar kolaylıkla harcanabildiğini bir kez daha gösterebilmiş kişidir. insanları tek bir sözle, tek bir cümleyle linç edebilen bir toplumun içinden çıkabilmiş ender bir yazardır. çalışan tek bir gözüyle; toprağını, insanını, dağlarını, çiçeklerini en küçük ayrıntısına kadar görüp yazıya geçirebilen bir insan bir daha çıkamaz belki ama; onu bir cümlesiyle linç edebilenler andy warhol tarzı, yaşadıkları 15 dakikalık meşhurluğun tadını çıkaracaklar. vurun efendim vurun, bir gün hepiniz 15 dakikalığına da olsa meşhur olacaksınız.