bugün

atatürk'ün örnek aldığı dört komutandan biri.

diğerleri için:

(bkz: yıldırım bayezid)
(bkz: yavuz sultan selim)
(bkz: dördüncü murat)
vefatından hemen önce şu vasiyette bulunmuştur;

"bu dünya ölümlüdür. her fani gibi ben de ölümü tadacağım. acım ve ızdırabım çok büyüktür. ömrüm safha safha gözümün önünden geçiyor. hayatım boyunca allah'ın emirlerinden dışarı çıkmadım. allah'ın rızasını kazanmak için çalıştım. tek gayem bu idi. kafirler hiçbir sözlerinde durmadılar. savaşlarımızın çoğu onların sözlerinde durmamaları sebebiyle oldu.
istanbul'u fethettim. fakat şeyhim akşemseddin hazretleri ile berbarce yapmış olduğumuz zikrin lezzetine dünyaları bile değişmem. eğer şeyhim izin verseydi zikir yolunu tercih eder saltanatı terkederdim.
bazı insanlar istanbul'u mahsara etmemize karşı çıkmışlardı. onlar istanbul'un içten fethedileceğini yani halkının müslüman olarak teslim olacağını söylediler. hatta bu hususta peygamberimizin hadşs-i şeriflerini bildirdiler. fakat şeyhim akşamseddin hazretleri ve zağnos paşa o fethin mehdi aleyhisselam zamanında olacağını buyurunca muhasarada tereddüt kalmadı ve fetih bize müyesser oldu.
islamın birliği ve müslümanların tek vücud olmaları ve insanların zulümden uzak rahat içinde yaşamaları en büyük arzum olmuştur. bu sebepledir ki, binlerde kişinin yok yere ölümüne sebep olan oğlum bile olsa onu öldürmekte asla tereddüt göstermem. allah'ın nizamını bozanlar kim olursa olsun benım düşmanımdır.
size emanet olarak bıraktığım vakıflarımı koruyun. camilerime bakın. onları cami olmaktan zinhar çıkarmayınız. hastahane ve imaretlerimi yaşatın. fakirleri doyurun. beni istanbul'da vasiyet ettiğim yere defnedin. hapinizi allah'a emanet ediyorum."

alıntı:
belgelerle fatih sultan mehmed han/ ömer faruk yılmaz.

ne güzel kumandan..
"imtisal-i "cahidü fillah"olupdur niyyetüm

Din-i islam'ın mücerred gayretüdür gayretüm
.

Enbiya vü evliyaya isnadım var benim.

Lutf-i hakk'tandır heman ümmid-i feth u nusretüm"

diyendir...

"bu ne demek şimdi" diyenler var tabii.zaten fatih'in bu dediğini anlasalardı,içinde bulunduğumuz rezilane ahvalden uzak olurduk.

link:http://www.osmannuritopbas.com/content/view/37/15/
kişisel gelişimcilerin örnek olarak göstermeyi çok sevdiği bir insandır.
temel olan soru şu, sultan mehmet tamamen kendi zihninde mi yaratmıştır istanbul fethini, yoksa insanlar çocukluğundan beri ona istanbul'u fethedecek olan olduğunu söylediği için mi? telkin ve inancı birleştirmiş, sonucunda zafere ulaşmıştır.
o dönem tarihini çok fazla detaylı bilmediğim için, yaptığı kötü şeyleri bilemem ama bildiğim birşey varsa halife değildir kendisi. hilafet kendisinden çook sonraları gelmiştir osmanlı devletine.
aynı yaştayken* birimiz* koca istanbul'u bizanslıların elinden çatır çatır alırken, diğerimiz* hala bir üniversiteye girme çabasında.
*kutlu olsun istanbul'un fethinin 555. yılı.
türk tarihini kökünden değiştiren fatihlerin fatihi.

aynı yaşta olmamıza rağmen o fetih yapıyordu ben burda entry giriyorum. aldım gazı çıkıp komple bahçeşehir' i fethedicem şimdi.
osmanli ya ve dunyaya zamanin en ferah ve bol gunlerini yasatmis ulu turk buyuklerinden en onde gelenlerinden. sayet bir secim hakkim olsaydi onun zamaninda yasamak isterdim, 1440 gibi dogup, istanbul un fethine taniklik etmek, peygamberimizin mujdeledigi o gune taniklik etmek. nasip degilmis...
dünya tarihine derin iz bırakmış önderlerden birisidir. en büyüğü için:

(bkz: mustafa kemal atatürk)
türkiye cumhuriyeti'nin temellerini 553 yıl önce atmış kişidir. şahesere * son şeklini veren usta için:

(bkz: mustafa kemal atatürk)
ayasofya camii'ni camiden başka birşey haline getirenlere büyük bir beddua etmiş sultan,aynen kopyalıyorum:

"Nefis kilise Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştir. Bunu, Allah'a, ahirete, O'nun heybetine inanan hiçbir mahluk, sultan olsun, hakim olsun, bir mütegallibe olsun, değiştiremez. Vakıf şarlarını kim değiştirirse, Allah'ın, meleklerin, bütün insanların lâneti onların üzerine olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın.

insan dehşete kapılıyor,fatih gibi birinden böyle bir bedduaya muhatap olan bir millet,zilletten nasıl kurtulabilir,akıl alır şey değil...

not:fatih,ayasofya'yı "kendi cebinden" ödediği parayla cami olarak vakfetmiştir.ayasofya 1935 yılında müzeye çevrilmiştir.
osmanli'da laikligin ilk tohumlarını atan, hukumdarlıgı sırasında tarikat vakıflarının malvarlıklarına el koyarak onları dagıtan, zamanındaki guclu din lobisinin gunah saymasına ragmen kendi portresini yaptırarak dogmalara baskaldırmıs hukumdar iken, zamanımızda ataturk'un karsıtı gibi kullanıldıgını, dinciler tarafından simge haline getirilmeye calisildigini gorseydi, bunu yapanlara beddua okuması kuvvetle muhtemel buyuk ve zamanının cok otesindeki aydın turk hukumdarıdır.

(bkz: http://www.belgeci.com/go...?islem=1&SayfaNo=1834)
adalet anlayışını aşağıdaki yaşanmış olaydan anlayabiliriz.

ıstanbul'u fetheden fatih sultan mehmet, cami inşasında kullanılacak iki mermer sütunu sinan atik isimli rum mimara teslim eder. mimar, sütunları 3'er arşın kesip kısaltır. fatih de buna sinirlenerek mimarın elini kestirir.

mimar, padişah aleyhine dava açar. fakat ne galata ne de eyüp kadılığı padişahı yargılamayı göze alamaz. şikâyeti üsküdar kadısı hızır bey kabul eder ve davayı açar. mahkemede celb edilen büyük padişah, baş köşeye geçmek istediyse de davacıyla birlikte mahkeme huzurunda ayakta bekletilir. yargılama sonunda padişah suçlu bulunur. ceza olarak mimara yapılan haksızlığın aynısının tatbik edilmesine, yani padişahın elinin kesilmesine karar verilir. rum mimar, mahkemenin verdiği bu büyük karar karşısında şaşkına döner ve davasından feragat eder.

mimar, kısası istemediği için fatih, günde 10 altın tazminata mahkûm olur ve tazminatı kendiliğinden 20 altına çıkarır. böylece padişahın eli kesilmekten kurtulur. evliya çelebinin aktardığına göre, karardan sonra fatih, çıkardığı demir sopayı kadıya göstererek;

"eğer sen allah'ın hükmünü uygulamayıp, elimi kesmeye beni mahkum etmeseydin bununla başını paramparça ederdim." der.

kadı hızır bey de sakladığı kamayı çıkararak cevap verir:

"sen de benim hükmümü kabul etmeseydin, ben de bununla seni delik deşik ederdim...
zamanın kadısı tarafından ellerinin kesilmesi cezasına çarptırılan, ancak davacının istegi üzerine bu cezası paraya çevrilen osmanlı padişahı.
heybetli bir istanbul fethi temalı * anıtında gösterilmesi gereken istanbul fatihi zatı muhterem hükümdarımız.
hakkında katolik olduğu iddiları bulunan osmanlı padişahı.
bu padişahı çok seven bir başbakan var hep över durur, torunu olduğunu söyler. gerçekten de tarihimizde yer almasıyla övünülecek, karizmatik ve entellektüel bir liderdir fatih sultan mehmet. mesela istanbul'u fethetme düşünceleri arasında avni mahlasıyla şiirler yazarmış. şimdikine bakıyoruz en bayağı haliyle "kubbeler miğğfeeeğğrr" diye bağırıyor. sarayın "şehzade yetiştirme ve yerleştirme" programları çerçevesinde musiki eğitimi almış ve makam öğrenmiştir. bizimkine ne zaman mikrofon uzatsak; "beraağğber yürüdüüük biz bu yollardaağğğ" diyor her seferinde. kendisi yabancı dil öğrenmeyi de ihmal etmemiştir, bir kaç avrupa dilini öğrenip literatür takip etmiştir. bizimki ise ingilizce sorulan bir soruyu tercumanına çevirtip "next year inşallah" diye karşılık verip, anlıyorum ama konuşamıyorumdan sonra anlamıyorum ama konuşuyorum akımını başlatmıştır. fatih imparatorluğundaki din bilginlerini saraya davet edip, onlarla sohbet edermiş. ama kesinlikle kendi dinini kabul ettirmek için değil. tamamen entellektüel bir tartışma. bizimkinin entellektüel birikimi ramazan bayramı mı, şeker bayramı mı civarında seyrediyor. fatih "devlet yönetiyorum çok meşgulüm" dememiş, hem kendi dilinde hem de yabancı dillerde kitaplar okuyup fikirler üretmiştir. bizimki de "gençliğimde çok kitap okuyanlar şimdi sefilleri oynuyor" diyerek icraat adamı olmasını övmüştür. kendisine sormak gerek, sefillerin yazarı kim diye. cevap verebileceğinden emin değilim.
bir soru da size. fatihi çok seven ve ondan 500 yıl sonra dünyaya gelmiş bu başbakan kimdir?
biliyorum bu başbakan toplum yapımızın bir sonucu. ama sormadan da edemedim.
hakkında hristiyanlığa yakındı, yok ortodoks olmak üzereydi, yok dinden çıkmaya meyletmişti iftiralarına kıçımla güldüğüm, o ki allah'ın resulünün iltifatlarına mazhar olmuş bir komutan idi.

en basit örnekle başlamak gerekirse kendisinin trabzon seferi esnasında çok zorlanmış, bir çok kez attan inerek yürümek zorunda kalmıştır. bu hallerini gören ve 'validem' diye hitap ettiği akkoyunlu hükümdarının annesi sara hatun'un 'ufacık trabzon için canını tehlikeye atmaya değermiydi oğul' lafına bakın ne cevap vermiş kendileri.

Valide, seyf-i islam bizim elimizde, cihad sevabına nail olub, allah'ın rızasını tahsilden başka gayemiz yoktur; bizim davamız kuru kavga değildir' Bu hanedanın maksad-ı a'lası, ilay-ı kelimetullah'dır'

adam diyor ki benim amacım koca dünyaya la ilahe illallah anlayışını yazmaktır. bu ne biçim iftira lan?

kendisine roma kumandanlığının, roma milleti liderliğinin de verilmeye çalışıldığı doğrudur. buna da en güzel cevabı kendisi vermiştir.

' ben ulu padişah ve ulu şeninşah sultan muhammed han bin sultan murad'ım. yemin ederim ki, yeri göğü yaratan pervediğar hakkı içün ve hazret-i resülün pak, münevver, mutahhar ruhu içün, dedem ruhiçün, babam ruhiçün ve yüz yirmi dört bin peygamber hakkı içün, şimdiki halde galata'nın halkı ve merdüm-zadeleri atebe-i ulyama dostluk içün papaları pravizin ve markizoh frenku ve tercümanları nikoroz baluğu ile kala-i mezurenin miftagun gönderüb bana kul olmağa itaat ve inkıyad göstermişler. ben dahi; kabul eyledim ki, lendülerin ayinleri ve erkanları ne vechile cari ola-gelirse, yine ol üslub üzere adetlerin ve erkanalrın yerine getüreler. ben dahi üzerine barub kal'alarını yıkub harab etmeye.'

bu konuda fatih'in avni mahlasıyla yazdığı şiirlere bakmakta saçmadır. nedeni ise divan edebiyatında şair kendisini üzen sevgiliye kafir der, ve sevgiliye diriltici özelliğinden dolayı isa denir. ayrıca sevgilinin saçına ve zülfüne de çelipa denir ki bu haçla aynı anlamdadır. istendiği takdirde elimde kendisinin bu konulara örnek olabilecek bir şiiri tercümesi ile mevcuttur.

kendisinin ortodokslara verdiği haklar da tamamen müslümanlığın gerekleridir. bunu yapan ilk padişah da fatih değildir. kendisinin esrar ve alkol kullandığı da yanlıştır.

ayrıca kardeş katli mevzusunu kıçından uydurmamış. dönemin en önemli alimleri ve şer hukuku ile bütün hukuk kitaplarından aldığı kanunlar ile düzenlemiş herşeyi de sebebiyle güzelce açıklamıştır.
emri altındayken ordunun yatak yüzü görmediği padişahtır. o kadar çok sefer yapmıştırki 49 yaşında vefat ettiğinde. 30 yıllık padişahlık yaşamında bizzat 25 sefere katılmış, 17 farklı ülkeyi yada beyliği topraklarına katmıştır. vefat ettikten sonra sultan cem in "babamın politikalarını aynen devam ettireceğim" açıklaması sonucu ordu artık kazanılan ganimetleri kendi evinde yeme düşüncesi için ikinci beyazid tarafını tutmuştur. sonuç olarak sultan cem ömrünün büyük bir kısmını sürgün olarak devam ettirmiştir.
edirne'ye yapılan heykeli, kendisine hiç benzemeyen padişah. Edirne belediyesi'ni buradan kınıyorum. eline sopa gibi bir şey koymuşlar yazık...
"gemilerin karadan yürüyeceğini görmek mehmet'lerden birini fatih yapar" sözünün söylendiği deha sultan.
Dünya tarihini değiştirme potansiyeli en yüksek liderlerden birisidir.
Bilindiği gibi, Fatih, istanbul'u fethederek zaten yeterince büyük bir iş yapmış, imparatorluğun sınırlarını inanılmaz derecede geliştirmiş ve imparatorlukta tam anlamıyla bir kurumsallaşma gerçekleştirmiş, klasik dönem Osmanlı sistemini oturtmuştur. Çok genç sayılabilecek bir yaşta vefat eden bu büyük devlet adamı yaşasaydı acaba tarihte ne gibi değişiklikler olabilirdi. Biraz beyin fırtınası yapalım şimdi.
Fatih, ölümünden kısa bir süre önce, italya yarımadasına asker çıkarmıştı. Büyük bir ihtimalle, italyan yarımadasını fethetmeyi planlamıştı. Peki sebebi neydi? italyan yarımadasında, o dönemde büyük bir siyasi istikrarsızlık mevcuttu. Aynı, kısa bir süre içerisinde ele geçirilen Balkan Yarımadası gibi, birçok küçük devlet vardı ve bunlar birbirleriyle mücadele halindeydi. Avrupa'nın içlerine kadar ilerlemenin, tek bir cepheden yani sadece Avusturya ve Macaristan diyarları üzerinden ilerlemenin pek zor olacağını inandığını düşündüğüm Fatih, italyan yarımadasının fethini de aynı Balkanlar gibi kısa sürede tamamlayabileceğini düşünmüş ve italya'yla birlikte Avrupa'ya yeni bir cepheden daha müdahele edebileceğini öngörmüş olabilir. Bu bence parlak bir düşüncedir ki, bunun geçerliliğini zaten daha sonra hem de Osmanlı'nın gücünün doruğundayken, Viyana kapılarına toslayıp geri dönmesinden anlayabiliyoruz. Fakat, italyan yarımadası elde olsaydı, muhtemelen Viyana ele geçirilecek, yani Orta Avrupa'nın kilidi ele geçecekti ve sırada Batı Avrupa olacaktı. Bu durum ise, Fatih'in hayallerini süsleyen Roma imparatorluğu'nu tekrar vücuda getirebilmek yolunda önemli bir mihenk taşı olacaktı.
Yani efendiler, sözün özü eğer bir yirmi yıl daha ömrü olsaydı Fatih'in, büyük bir ihtimal, italya ele geçirilecek ve Avrupa'nın fethi de kolaylaşacaktı.
hızlı yaşamış genç ölmüş osmanlı padişahı. sevmeyeni yoktur gibi gibi. cesedi de muhtemelen yakışıklıdır.
dünyanın en değerli ordularından birinin başında, kainatın yaratılma sebebi olan insan tarafından; "o kumandan ne güzel kumandan o ordu ne güzel ordu" övgülerinin sahibi, dünyanın en güzel şehrinin fatihi, ordusunda kalkan olarak savaşmaktan bile gurur duyardım dediğim gelmiş geçmiş en değerli padişah.
Yaşadığı dönemde halk tarafından pek sevilmeyen hatta döneminde gerçekleşen 5 devalüaston sebebiyle nefret edilen, hükümdarlığı döneminde sadece 1457 senesinde savaşmamış, onun haricinde yaz, kış dememiş sefer yapmış olan, yazdığı şiirler bazıları tarafından dötten anlaşılarak mok atılmaya çalışılan en büyük osmanlı hükümdarıdır.
istanbul'u feth ettikten sonra sezar ünvanı almış olan osmanlı imparatorluğu hükümdarı. rock'n roll mantalitesiyle yaşamıştır.