bugün

Afrikanın kuzeyinde, Asya'nın batısında ve Atlantik Okyanusu'nun doğusunda bulunan kıta. Üzerinde birçok ülke mevcuttur.

Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib)=Güneşin Battığı taraf anlamına gelir. Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege denizine göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir.

Kapladığı alan yönünden Okyanusya'dan sonra en küçük 2. kıta olan Avrupa; batıda Atlas Okyanusu, kuzeyde Kuzey Buz denizi ve Atlas Okyanusu, güneyde Akdeniz ve doğuda Asya kıtası ile çevrilidir. Avrupa kıtası güneyde Afrika kıtasına oldukça yaklaşır (Cebelitarık boğazı 14 km). Güneydoğuda ise Asya ile hemen hemen bitişir (istanbul boğazı 0,7 km., Çanakkale boğazı 1,3 km.).

Avrupa'nın doğuda kesin bir sınırı bulunmamakla beraber, kuzeyden güneye Ural dağları, Ural nehri, Maniç çukuru, Karadeniz, istanbul ve Çanakkale Boğazları ile Ege Denizinden geçecek hattı sınır kabul edebilir.

Avrupa'nın yüzölçümü 10.523.000 km2 dir.
Yunan mitindeki europadan adını alan kıta.**
edirneden sonrası...
(bkz: cografi acidan avrupanin bir kita olmamasi)
daha önce de deginildigi gibi sanayi devrimine kadar bir hic olan kita asilli,daha sonraki milletler toplulugu ve günümüzde ise bir örnek alinasi modern sanilasi kavram

Dünyayi sömüre sömüre adam olmaya baslamis,ortacagin karanliklarindaki vertigolari coktan unutmus,simarmis,cok bilen,dünyayi yönetmeyi ödev edinmis,ac ölen insanlari iyi! farkeden, kurallar icinde bogulmus bir o kadar da kokusmus,fakat bilimsel vizyonlarla kendini süslemeye calisan,simdilerde ekonomik ve sosyal cikmazlarin anaforlarinda cözüm arayan,kapitülasyonlarin babasi, Osmanli nin ve engin dogu/ortadogu kültürünün besleyip de gözünün oyuldugu kargasi.
tanidikca hicte anlatildigi gibi insanlar olmadiklarini gordugum mutlu ve neseli insanlardan olusan kendi hallerinde insanlarin olusturdugu topluluk bizim kulturumuz gibi onlarin kulturlerinde genis ve eski dir.bizden tek farklari zamaninda kendilerini sorgulamis ve elestirmis akaminde reform ve ronenans yapmalaridir
zamanında hepsini almaya çalıştığımız kıta
(bkz: avrupa köylüsü)
(bkmynz: fenerbahçe)
üzerinde 6 milyon türkün ve 20 milyondan fazla müslümanın yaşadığı yer.
üzerinde nerden baksan 20 milyon türk'ün yaşadığı şehir.

(bkz: istanbul)

moriybund sez.
(bkz: avrupa müzik)
haritaya bakildiginda asya kitasi'nin bir uzantisi gibi gorunen kita. ayri bir kita olarak kabul edilmesinin sebebi farkli irklara ve kendine ozgu bir tarihe sahip olmasidir. avrupa kitasi'nin baslica ozelligi 38.000 kilometreyi bulan kiyi seridi, 4 buyuk yarimada ve cesitli adalarinin olmasidir. bir yabanci avrupa'ya geldiginde ilk dikkatini ceken sey insanlarin yasli olusudur. bunun sebebi avrupa'da dogan cocuk sayisinin guney amerika, asya ve afrikaya gore daha az olmasi ve avrupalilar'in bu kitalarda yasayan insanlara nazaran daha uzun omurlu olmasidir. kentlerin buyuklugu, kitle tasima ve posta hizmetlerinin kusursuzlugu, telefonun duzenli calismasi ve kentlerin duzenliligi hayret vericidir.
atalarinin yaptigi gibi bugunku avrupalilar az yiyip basit giyinselerdi pirinc, pamuk, seker, muz v.b. gibi bircok seyi baska ulkelerden ithal etmek zorunda kalmazlardi. ancak yasam duzeyi yuksek oldugu icin avrupa'da yetisen tahil, pancar, zeytin, patates v.b. gibi temel ihtiyac avrupali'nin ihtiyacini karsilayamamaktadir.
milli benliğim, dilim, şerefli geçmişim olmasa, her sene bi başkasının yanaşması gibi

yaşayan kuş kadar topraklarım olsa,

ben de gelişirim, zengin olurum, kalifiye elemanlar yetiştiririm *,

benim de kusursuz yollarım, köprülerim olur denebilecek ülkelere ev sahipliği yapan

coğrafya.
"avrupa devrime gebedir, ancak önceden bir devrim takvimi hazırlamak olanaksızdır..."
lenin...
insanca yasamak icin iyi ucretlerden vazgecmeyen isci ve muhendisleri dolayısıyla, fabrikalarını ucuz isgucu icin turkiye, romanya, iran ve hindistan gibi ulkelere kaydıran markalara ev sahipligi yapan kıta. evet avrupa ulkelerinin iscileri giderek issiz kalıyor, ancak bu markalar somurdukleri ulkelerden yaptıkları karı vergi olarak devletlerine vererek, bu insanların issizlik tazminatı almasına katkı yapmaktadırlar. bizler ise cennet ulkemize yatırım geliyor diye sevinmekteyizdir iki kurusa calisip.
ağaçlardan inerek medeniyet kurduğunu düşünen insanların dünyanın liderliğine soyunmaları, kabul edilebilir değildir...
günümüzdeki hali şudur: güney afrika deyince mandela'dan özgürlük savaşçısı diye söz ederler. hollandalıların yerlilere ne çektirdiğinden söz etmezler.

+geçen gün güney afrika'ya gittim.
-tabi, tabi, çok güzel bir yer orası. ayrıca, mandela da özgürlük savaşçısıdır.

türkiye deyince ise, kurtuluş savaşından, saltanattan sonra cumhuriyet kurulmasından, kadına seçilme hakkı verilmesinden konuşmazlar. atatürk'ün diktatör olduğunu iddia ederler.
sömürgeciliğin, cinayetin, zulmün ve pisliğin gerçek anlamda anavatanı.
dinsizleşmiş ve her türlü manevi dayanaklarını kaybetmiştir...
hali, hıristiyanlıktan evvelki roma'nın haline benzemektedir...
menfaatleri söz konusu olunca, diktatörleri bile desteklemekten çekinmezler...
işine gelince avrupalı, işine gelmeyince mağra adamı olabilen milletleri barındıran kara parçası. genelde avrupalılar, avrupalılara karşı avrupalı gibi davranır demek istedim ama doğu avrupa'ya olan yaklaşımları incelendikçe birkaç milletin birbirine avrupalı davrandığını görmek pek de zor değil. öyle ki kuzeydoğu avrupa, sırf rusya ile özdeşleşmemek içün kuzeydoğu avrupa tanımlamasından tiksinir, adamları kendi coğrafi tanımlamalarından tiksindirmeyi başarmıştır avrupa.

insan hakları diye böğürüken bosnayı görmezden gelmiş, özelikle türkiye hakkında; üç-dört gazetenin manipülasyonuna kolayca gelip ahkam kesebilen "eğitimli" adamlar yetiştirebilmiş, ırkçılığın, faşistliğin, en ağır muhafazakarlığın anavatanı olabilmiş "medeniyet beşiği"...

ama avrupa iyidir, güzeldir, sanat, düşünce, müzik, moda... süper şehirler... bilmem ne, fakat sadece kendilerine kendilerine kendilerine... bencil toprak parçası.
nedense bir türlü sevemediğim kıta. özellikle mimarisi(soğuk yapılar) kendisinden soğumamı sağlayan en büyük neden.
--spoiler--
Oxfam, çırpınıyor. Güneydoğu Asya ve Latin Amerika ülkelerinin ihracatı sadece yüzde 1 arttığında 128 milyon insan açlıktan kurtulabilecek.
Uruguaylı yazar Galeano işaret ediyor: Avrupa'daki her inek için tahsis edilen ödenek, bir üçüncü dünya ülkesinin ortalama çiftçisinin yılda kazanacağı paranın iki katı. Avrupalı bir inek, bir Afrikalıdan çok kazanıyor. işte Avrupa'nın aynı zamanda hayranlık ve nefret nesnesi olmasının nedenlerinden biri.
--spoiler--

yıldırım türker'in bugünkü yazısının başlığıdır. her zamanki gibi çok güzel bir değerlendirme yapmıştır yıldırım türker...

http://www.radikal.com.tr...10.2009&CategoryID=97

edit: noktalama
çöplerini ve bilumum tıbbi atıklarını afrika ülkelerine çok çok ucuza satan ülkelerin bulunduğu kara parçası. sömürdükleri yetmiyormuş gibi birde pisliklerini yığıyorlar.

(bkz: keser döner sap döner gün gelir hesap döner)