bugün

aklıma sürekli kokoreç yiyen tombalacı mehmet'in gelmesine sebep olan basketbol ligi. hele kokoreçi ısırırken "ay lav diz geym" demesi yok mu? severek yiyoruz. pardon izliyoruz.
bambaşka bir dünya. birçok spordan daha profesyonel olan bir lig. öncelikle şöyle efendim; fanatiklik diye bir şey yok bu ligde. tabii ki istisnalar vardır ama genel olarak baktığımızda fanatiklikten bahsedemiyoruz. buna bağlı olarak tribünler ile ilgili herhangi bir problem yaşanmıyor. herhangi bir taraftar benchin arkasındaki koltuklarda oturabiliyor ve benchte oturan basketbolcuyla muhabbet dahi edebiliyor. mesela jack nicholson'un benchte oturan los angeles lakers'lı oyuncularla konuşması gibi. türkiye'de ise tribünlerde yaşananlara değinmek bile istemiyorum.
fanatizm yok demiştik. şöyle bir örnek vereyim. galatasaray ile bütünleşmiş olan bülent korkmaz'ın fenerbahçe'ye veya beşiktaş'a gittiğini düşünelim. bülent korkmaz ali sami yen'e gelse ona edilecek küfürleri tahmin bile edemiyorum. nba'de ise philadelphia 76ers ile bütünleşmiş olan allen iverson denver nuggets'a takas olduktan sonra wachovia center'a çıktığı maçta sahanın ortasındaki sixers logosunu öpmüştü ve sixers taraftarından büyük bir sevgi görmüştü. her basket attığında sixers taraftarı, onu alkışlamış ve sanki kendi takımı sayı atmış gibi sevinmişti. işte nba böyle bir lig. işte bu yüzden seviyorum bu ligi.
dünyanın en iyi spor organizasyonudur.yeryüzünde profesyonellerin bir araya geldiği tek ligdir de diyebiliriz. takımların bir sezon da 65 maç yapıp 6 ay boyunca amerika coğrafyasında dolaşmaları bile büyük bir organizasyondur.televizyon ve reklam gelirleriyle çok büyük bütçeler yapabilmektedir basketbol takımları.burada oynamak ve başarılı olmak büyük bir prestijdir.
bu sezonun en çok forması satılan ilk 15 oyuncusu şu şekilde sıralanmaktadır:
1. Kobe Bryant ; Los Angeles Lakers
2. LeBron James ; Cleveland Cavaliers
3. Dwight Howard ; Orlando Magic
4. Derrick Rose ; Chicago Bulls
5. Dwyane Wade ; Miami Heat
6. Kevin Garnett ; Boston Celtics
7. Chris Paul ; New Orleans Hornets
8. Paul Pierce ; Boston Celtics
9. Shaquille O' Neal ; Cleveland Cavaliers
10. Pau Gasol ; Los Angeles Lakers
11. Carmelo Anthony ; Denver Nuggets
12. Steve Nash ; Phoenix Suns
13. David Lee ; New York Knicks
14. Allen Iverson ; Philadelphia 76ers
15. Kevin Durant ; Oklahoma City Thunder

En çok ürün satışı yapan ilk üç takım ise los angeles lakers, boston celtics ve cleveland cavaliers olmuştur.
sonrasında avrupa ligleri izlendiğinde işte basketbol bu dedirten amerikan basketbol ligi.
ilk şampiyon, Philadelphia Warriors'dur.
2011-2012 sezonu muhtemelen oynanmayacaktır. takım sahipleri ve oyuncular arasındaki collective bargaining agreement'ın süresi bu sene dolmaktadır, ve tarafların anlaşamayacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. bunun nedenleri de var tabii, anlatmaya çalışalım kendi çapımızda:

- ekonomik kriz bilindiği gibi dünyada öncelikli olarak amerika'yı vurdu. zaten amerika'da üvey evlat muamelesi gören bir spor olan basketbol ise bu krizden en zararlı çıkan spor dalı oldu. milwaukee, utah, san antonio gibi *ufak piyasaya sahip* takımlar salonlarını dolduramaz, para kazanamaz oldular. kendi kazancını öncelikli olarak düşünen nba de bu nedenle bu sene 2001-2002 sezonundan beri ilk defa lüks vergisi seviyesini düşürmek durumunda kaldı. bu seviyenin düşmesiyle elinde yüksek kontratlarla kala kalan takımların ödemeleri gereken lüks vergisi brdenbire 4 milyon dolar artmış oldu. bu da takımların isyan etmesine yol açtı haliyle.

- oyuncuların aldıkları paralar sürekli artmakta. genelde kontrat pazarlığı yapılırken de böyle bir dizayn kullanılır(5-6 senelik kontratlarda genelde her sene için ortalama 750 bin dolarlık bir artış görülür, bazı kontratlarda bu artış 1.25 milyon dolara kadar çıkar), ama zaten her sene salary cap seviyesi ve lüks vergisi(luxury tax) seviyesinin artacağı öngörüldüğü için bu pazarlıklar normal karşılanır. ancak bu seviyeler düştükçe takımlar birdenbire kendilerini vergi batağında buluverdiler. kriz yüzünden oldukça zorlanan takımlar bir de nba'in kemerleri sıkmasıyla iyice dağılmış oldular.

- nba oyuncuların para konusunda en ayrıcalıklı olduğu lig. diğer amerikan liglerinde(nfl,mlb,nhl) oyuncular ve takım sahipleri arasında daha dengeli bir *risk alma durumu* varken nba'de tüm riskler takım sahiplerinde. bir oyuncu basketbolu bıraksa dahi hala takımın salary cap'inde gözükmeye devam ediyor mesela hala, ki sırf bu yüzden new york knicks ekstradan 15 milyon dolar ödemek zorunda kalmıştı bundan birkaç yıl evvel.

yani takım sahiplerinin istediği şey, tüm oyuncu kontratlarının değerinin azaltılması, draftta seçilen oyuncuların ilk aldıkları çaylak kontratındaki değerlerin azalması ve böylece nba'in topladığı genel paradan kendilerine daha çok pay çıkararak bir denge oluşturmaya çalışmak. yıllardır bu konuda şımarmaya alışmış olan nba oyuncularına bunu kabul ettirmekte zorlanacaklardır, ancak takım sahiplerinin ellerinde çok önemli bir koz var bu tarz durumlar için(sözü mark cuban'a bırakıyoruz):

"when players are locked out, owners lose some income, but players lose all their income."

türkçe versiyonu:

"lokavt olduğu zaman takım sahiplerinin gelirleri azalıyor, ama oyuncuların gelirleri kalmıyor."

uzun lafın kısası oyuncular ekonomik krizin şartlarını kabul edene dek 2011-2012 sezonunda maç yapılması mümkün gözükmüyor. o sezon oynansa dahi 99 lokavtında olduğu gibi kısa bir sezon olur, 82 maç izlememiz pek olası değil.

dipnot: salary cap ve luxury tax(lüks vergisi) hakkında ekstra bilgi için(ingilizce ama olsun): http://en.wikipedia.org/wiki/NBA_Salary_Cap
asyada yaşayanlar için baykuşumsu bir yaşam biçimi.
yönetimin niye maçları bu kadar geç saatlerde yayınladıgı merak konusu olan federasyondur.

anladık saat farkı varda yok mu bu işin orta yolu.
2000li yılların en büyük pazarlama malzemesinin büyük darbe almasını engelleyememiş oluşum. *
eğer bu ligde dört büyük diye bir kavram varsa bunlar kesinlikle los angeles lakers, boston celtics, chicago bulls ve new york knicks'tir.
big king xxl ile birlikte, amerika'yı sevmek için en büyük nedendir.

takip etmek ve hastası olmak için basketbolsever olmanıza gerek yoktur, bu yaptıkları adeta bambaşka bir spordur. sektirilen her toptan, atılan her şuttan ayrı bir mutluluk duyarsınız, bambaşkadır. türkiye'deki bir izleyici için zorluk çıkarır tabi ki maç saatleri. akşam saatlerinde izleyebilmemiz için, amerika saatiyle en azından 15:00-16:00'da falan oynatılması gerekiyor maçların. ki bu da bizdeki 23:00-24:00'e tekabül eder genelde.

biz izleyebilelim diye de bank asya birinci lig gibi maçlarını 13:00'de oynamazlar ki. avrupa'daki seyirci kitlesinin fazlası zaten amerika'da var. üşüyoruz reis. ha bi' de playoff haricinde izleyebilmek için türkiye'de, nba tv'nizin falan olması lazım. digiturk ve d smart sahibiyim fakat bu kanal listede bile yok, üzülüyorum lan.
artık bıkkınlık veren transfer söylentileri için şöyle bi çözüm geliştirilmiş.

http://bit.ly/aPJWGQ
ilk izlediğim günden beri lakers taraftarı olduğum amerikan basketbol ligi.
phil jackson'un serisini bozmayarak tekrar three-peat yapacaktır.bulls ile kazandığı 6 şampiyonluğu üç kez arka arkaya olmak üzere iki three-peatle kazanmıştı.lakerstaki ilk döneminde de arka arkaya üç şampiyonluk elde etmişti bu senede şampiyonluğu kimselere bırakmayacak ve son bir three-peat ile kariyerine son verecektir
2010-2011 sezonunun başlamasına 1 aydan az bir süre kalan lig. geçtiğimiz sezonu los angeles lakers şampiyon tamamlamıştı. lakers kadrosunu korumayı başardı. bu onlar açısından çok önemli. zira ligin en oturmuş kadrolarından birine sahipler. o yüzden şampiyonluğun en büyük adaylarından birisiler yine. şampiyonluk için en iddialı takımlardan bir diğeri ise miami heat. bütün yaz en çok konuşulan takımdı miami heat. dwyane wade, chris bosh ve lebron james'i aynı takımda izlemek basketbolseverler için çok büyük bir zevk olacaktır. 2003 nba draftı, nba tarihinin en iyi draftlarından biriydi ve bu draftın en iyi 4 oyuncusundan 3'ü aynı takımda yer alacak. ama ben bu sene şampiyon olacaklarına inanmıyorum. şampiyon olan takımlar genelde uzun süre birlikte oynayan takımlardır. bu yüzden de zamana ihtiyaçları var kanımca. ayrıca koçları erik spoelstra da yeterince iyi değil. belki sezon ilerleyince takımın başına pat riley geçebilir.

geçtiğimiz sezonun en iyi takımlarından olan cleveland cavaliers ise lebron james'in takımdan ayrılmasıyla birlikte vasatın da altında bir takım haline geldi. ligin dibine demir atacaklardır. bir oyuncu takımı bu kadar mı değiştirir diye de düşünüyor bazen insan ama değiştirebiliyor işte.

2010 nba draftı'nda ilk sıradan john wall'u seçen washington wizards play-off yarışına dahil olabilir. ama bu yarışı kazanabileceklerini düşünmüyorum. tahminen doğu konferansını 9. veya 10. bitireceklerdir. 2. sıradan evan turner'ı seçen philadelphia 76ers ise play-off'a kalacaktır tahminimce. samuel dalembert'ten ve willie green'den kurtulmaları iyi oldu. onların yerine genç ve yetenekli birkaç oyuncu dahil ettiler kadroya. koç eddie jordan'ın yerine gelen doug collins de takıma iyi bir basketbol oynatacaktır.

bu sene nba'de 5 türk oyuncu mücadele edecek. mehmet okur utah jazz'da kariyerine devam ediyor. ama geçen sezon aşil tendonunun kopmasından dolayı hâlâ sakat. sezon açılışına yetişeceğini sanmıyorum. hidayet türkoğlu phoenix suns'a takas oldu. orada başarılı olacağını tahmin ediyorum. zira steve nash gibi bir point guard'ın yanında oynamak kötü oyuncuları bile iyi gösterir. ersan ilyasova milwaukee bucks'ta kariyerine devam ediyor. geçtiğimiz sene oldukça iyiydi. bu sene de çıkışını sürdürecektir. ömer aşık chicago bulls'ta oynayacak. çok şans bulacağını sanmıyorum. ama şans bulduğunda kendini göstermesi lazım. iyi savunma yaparsa ve yılmadan çalışırsa sene sonuna doğru süreleri artacaktır. tabii ki faul atışlarını geliştirmesi de şart. son olarak semih erden de boston celtics'te oynayacak. shaquille o'neal ve kendrick perkins gibi pivotların arkasında süre bekleyecek. ama hem o'neal hem de perkins sahada çok kalabilen oyuncular değiller. o yüzden semih şans bulacaktır.
nba başkanı david stern'ün aklında bazı maçları brezilya'da oynatmak varmış.

hikaye gibi geliyor nedense, bir bakalım neler olacak tabi ki. bir ara çin vardı, daha sonra ingiltere girdi işin içine. çin'de oynandı mı hatırlamıyorum, ama geçen gün ingiltere bir nba europe live maçı oynandı. şimdi de brezilya. hayır, brezilya şimdiye kadar ulusal anlamda ne yapmış ki?

türkiye'ye ayarlansın veya düşünülsün demiyorum tabi ki. nitekim 2010 dünya basketbol şampiyonası maçları bile doğru dürüst izlenmedi burada. ama brezilya olması cidden saçma.
hedo'nun da yer aldığı yeni sezon tanıtım filmi pek bi' şukela olmuş.

http://www.youtube.com/watch?v=qmZm0ZPKBSs
yeni sezonu bu gece 02:30'da oynanacak boston celtics - miami heat maçıyla başlayacak olan güzellik.

28 ekim denmiş ama canlı skor sitesi bu gece için gösteriyor. daha doğrusu 27 ekim için. bilemedim.
teknik faul uygulamasındaki değişiklik, basketbol severleri şaşkına çevirmiştir.

http://sampiyonlukyuzugu....es-alsan-teknik-faul.html
dün akşam merakla beklenen magic maçı hariç hemen hemen her takımın maç yaptığı akşam olmuştur.

http://sampiyonlukyuzugu....0/10/27-ekim-maclari.html

dünün bütün maçları vardır. hepsine ayrı başlık açmak kasardı. videolar youtube'nin gün içinde kıç baş oynatmasıyla alakalı ara sıra izleniyor.
yeni dedikodular doğmuştur.

http://sampiyonlukyuzugu....0/10/dedikodu-bunlar.html
sezonun ilk triplesi knicks-celtics maçında oldu.

http://sampiyonlukyuzugu....i-magic-heat-onceden.html
hiç bitmemesi istenen, dünya üzerindeki en kaliteli şeylerden biri. bak "en kaliteli spor organizasyonlarından biri" falan demiyorum.

yahu arkadaş dünyanın neresinde böyle bir oyun, böyle bir güzellik var allasen? 7 yaşından beri her türlü sporu yapan, pek çok sporla da hâlâ yakından ilgilenen bir ergenim. 10 yıllık geçmişim var. 7 yaşından beri bilip sevdiğim ve her fırsatta takip ettiğim bir şey var ki o da nba anasını satayım.

küçükken dayanamayıp maçın 2. çeyreğinde uyurdum, şimdi öyle bir problem de yok. son olarak sana bir çift lafım var nba: kaliteni kaybetme lan hiç. güzel böyle. ehehe.
3 aralık gecesi 13 maç oynanmıştır ve bazıları maalesef çok kötüydü. kötü iyiyle oynasa fark olur izlenmez ama kötüye kötü hiç çekilir gibi değil.

http://sampiyonlukyuzugu....-aralik-2010-maclari.html