Evet, internet denilen bu melet kazandırdıklarının yanı sıra kim bilir insan bünyesine neler kaybettirdi...

insanların sözlükteki nicklerden öteye gitme çabası, tanışma kaynaşma aslında biraz realist olursak eğer, güzel kızlar ve ortam dürtüsüyle hareket edilen bir buluşma ortamı olarak karşımıza çıkıyor.* *

Peki insanlar neden zirvelerde boy gösterme ve bir çoğuyla özel mesajda bile tek bir diyaloğu olmaksızın tanışmak için gider?

benim fikrim bu soruya karşılık verilebilecek en net cevap şudur;

insanoğlu her zaman için bir başka insan/insanlar ile iletişim ihtiyacı duyar.Bu ihtiyac eski zamanlarda dost meclislerinde yüzyüze sohbet ile giderilirdi.Sonraları telefon icad olunca bu iletişim ihtiyacının bir kısmı telefon ile giderilmeye başlandı.son zamanda ise maalesef bu iletişim ihtiyacının büyük bir kısmı internet üzerinden giderilmeye çalışılıyor.

Zirve adını verdikleri bu tür tanışma platformlarında sözlüğümüzün sevgili yazar*ları bu duydukları iletişim ihtiyaclarını sözlükte ve diğer dijital iletişim araclarında giderdiği için, bunun bir adım önüne çıkarak nicklerin yarattığı ruhların beden ile bütünleşmesini yaşamak adına bu tür buluşma ortamlarına gitme ihtiyacı hissederler.

Çoğu insanda bulunan sözlüğe login olurken ikinci yaşam boyutuna girme veya ikinci kişiliğine bürünme durumu sözlük içerisinde çok rahat olunmasından dolayı, zirvedede bu ruhu yaşatmak adına kendilerinin dışına çıkan sempatik, arkadas canlısı veya şirin gözükme çabalarını çok rahatlıkla sezimleyebilirsiniz.

Bir gerçek vardır ve değişmez zirveye gitmek demek sözlüğümüzün kullanıcılarının erkek kısımları tarafından zirvenin bir diğer anlam ve önemi "potansiyel yeni kız arkadaşlar" olduğundan dolayı aslında bu tip çırpınmalarının nedeni bir bakıma arz talep meseleside diyebiliriz.

diğer bir konuda zirvenin hemen ardından yayınlanan fotoğraf galerisi ve videoların hemen aynı akşam diğer yazarlara gösterilme çabasıdır.Bunun anlamı aslında, biz harika eğlendik, süper bir ortamdı. bakın bakın görüyor musunuz? şu yere bakanın nicki x, arkasına dönen kişi ise y tarzı bir konseptin nedenide diğer yazarlara kendilerince imrendirilme ve haz alma durumudur.

ve aslında insanlar diğer insanlarla iletişim kurma ihtiyacını yada bu iletişim eforunu hayatındaki çevresine yüklediği zaman zaten bu problem ortadan kalkacaktır.

internet bilgi ve haber amaçlı kullanıldığında sağlıklıdır.(gelecek ayar maksatlı çırpınmalara karşın) benim sözlükle ilgilendiğim taraf sadece bilgi kısmıdır.

Diğer anlamadığım konuda bazı arkadaşlarımız kimi zaman bir şehirden diğer şehire giderek zirveye katılma çabası içerisine girmektedir.inanıyorum ki kendisine yarım saat mesafede olan arkadasları yada dostlarıyla bulusmamak icin bahane üreten bir insan bir başka şehire insan tanımak için gitmeside bir anlamda anlattıklarımın göstergesidir.

aslında zirvelerin zaten amacı ne kadar inkar eden olursa olsun kesinlikle potansiyel yeni sevgili adayı olmasından dolayı (halı saha zirveleri haric) * sağlıklı bir durum söz konusu değildir.

Bu anlattıklarımın hepsi büyük hatta ezici bir çoğunluk için geçerlidir.Heyooo inanılmaz eğlendikkk, nidalarının ardından (size bir taktik verelim) zirve sonrası en çok nickaltı entry yazılan dişi kişisi zirvenin en güzel kızıdır. *
bir bayan olarak;

(bkz: zirveye gitmeme nedenleri)
(bkz: erkek milleti)
(bkz: sözlüklerin paranoyaklığa neden olan yapısı)
çok güzel zirvelerdir. sayelerinde biz de sosyallikten nasibimizi almaktayızdır. sosyal insanları da aramızda görmeyi istemeyizdir, ne de olsa onlar bizi oracıkta ezeceklerdir; ezmeseler de bizim tüm davranışlarımızı banal bulup bunu bize de aksettireceklerdir. eh bu memleket o kadar çok asosyal üretmektedir ki o kadar insan bu zirvelere rağbet göstermektedir. ama işte oraya giden kişiler hayatın kendilerine sundupu gerçekliği özümsemiş ve bu gerçekliğe karşı bir antitez olarak bu zirvelere gitmiştir. bir de zirveye gitse de iflah olamayacak gerçek asosyaller vardır. insanların birbiriyle olan temaslarını, diyaloglarını, karşı cinsle kurduğu * ilişkiyi kavrayamaz. hep nasıl bu asosyallerin bunu nasıl sağlayabldiğini düşünür. aslında kendisi o kadar sosyaldir ki tenezzül etmez böyle oluşumlara ama sosyalliğinden arda kalan zamanlarda tenezzül edip sözlük okuyuculuğu yapar. sosyalliğine boyut katmak amacıyla o asosyal kişilerin birbirine yazdıklarına bakar ve yazılardan karakter tahlilinde bulunur. sosyalliğinin yanısıra asosyalligin resmi olan zirvelerin katılımcısı olmayan bu isanlar o kadar fedakardır ki o zirveler hakkında o sosyalliğinden günün/gecenin bir vakti arda kalan bir zamanında bize realist bir bakış açısıyla can yakıcı bir biçimde de olsa gerçeği hatırlatır. fakat bu zirvelerin tek gerçeği vardır: kendine kişi olarak güvenen gelir, kendini de çevresine bir şekilde kabul ettirip sevdirir. kendisinin yazıdan ibaret bir adam olmadığını gösterir ve de tüm asosyalliğine rağmen bir toplulukla birlikte eğlenir. sosyal eleştirmenlerimizin ise alah muhafaza bu zirvelere yolu düşse kendini dışlanmıl gbi hissedeceği, kenarda köşede tek başına gözlem yaparak kendini avutacağı düşünülmektedir; zira bu kişi asosyallerle neyi paylaşabilir ki? nasılsa zirvenin en güzel kızının bile kim olduğunu zirveye gitmeden öğrenebilmektedir ne gerek var oralara zahmet etmeye? işte bu zirveler, o zirve olmaksızın sosyalleşemeyen zavallı brtakım asosyallerin kendisini avutma organizasyonlarıdır ve bu yüzden de bol bol gerçekleştirilir; fakat bu durum sosyal olup da oralara tenezzül etmeyen kişilere niye dert olur da o zaten asosyallikten burnunu çıkaramayan yazar parçalarına realist bir ders verme kaygısına girişilir doğrusu benim gibi bir asosyal tarafından anlaşılamamaktadır. ve ayrıca bu zirveler kapısı herkese açık olan zirvelerdir; asosyaller kendi kendilerine içerde eğlenirken yanıbaşlarında isteyen kendi fikirlerini gözlemle desteklemek adına içerde oturabilir. kendilerinin de başımızın üstünde yeri olacaktır. hem belki bu asosyaller zevksiz adamlardır; zirvenin en güzel kızını bile yanlış belirliyorlardır kimbilir! * *
şimdi, hiç bir zirveye katılmadım, katılabileceğimi de zannetmiyorum, işimin başımdan aşkın olması, dolaşmak için başka bir arkadaş ortamımın olması buna sadece bir iki sebep... ama bir zirve olayını asosyallikle ilişkilendirmenin ne alakası var? illaki oraya herkes kız için mi gidiyor? peki kızlar ne için gidiyor? günümüzde en yaygın kullanılan iletişim aracı ne? internet. internette insanlar birbiriyle tanışıyor, arkadaş oluyor, vuruşuyor, bir ton şey yapıyor... peki uludağsözlük gibi çoğu forum ve sözlüklere nazaran seviyeli bir yapısı olan bir oluşumdaki insanların sürekli bir araya gelip toplanmasında nasıl bir asosyallik aranabilir, anlamıyorum. neden bütün erkekler kızların onlara kuyruk salladığını düşünür, bütün kızlarda erkeklerin onların peşinde koştuğunu düşünür, onu da anlamıyorum, yahu düşündümde, ben hiç birşey anlamıyorum, anlaşılan sorun bende, susayım en iyisi...
(bkz: asosyalligin resmi olan entryler)
(bkz: zirveler anlatılmaz yaşanır)
bir erkek olarak;

(bkz: zirveye gitmeme nedenleri)
(bkz: kadın milleti)
hiç görmediğim zirvelerdir. zira benim gördüğüm zirvelerin resmi, gırgır ve şamataydı. hatta diyebilirimki zirve bahane içmek şahane. zirve bir buluşma türüdür, ve buluşmak sosyal insanların yapıtğı bi eylemse, hiç bir zirve asosyalliği resmedemez. zirvelerin arkasından yazılanlar ise ne yazıkki bazen hasetliğin resmi olabiliyor. olaya sosyolojik olarak yaklaşılmak isteniyorsa bu imkansız bir şeydir. çünkü henüz sanal alemin sosyolojisi çıkartılamadı. çıkartılmasıda imkansız bir şey. sanal alem dedinel yerde hepimiz eşitiz ve hepimiz çok farklıyız. sosyoloji ise bunu kaldırabilicek bir bilim değildir.
Zirveler aslında asosyalliğin değil sosyalleşme çabasının resmidir. Sosyalleşmeye çabasının da "eski arkadaşlar, aile ya da internetteki arkadaşlar" ı içermesinde bir farklılık yoktur. Bilmemenin değil öğrenmemenin ayıp olduğu gibi asosyal olma değil sosyalleşme çabası göstermemek anormaldir. Zirveye gitmeyi değil de okul arkadaşlarıyla beraber olmayı "gerçek sosyallik" olarak algılamak elitist bir tavırdır ve bunlara gerenk yoktur.

Peki ben asosyal miyim? Her ne kadar uzunca zaman internet başında olsam da, haftanın en az 6 gününü arkadaşlarımla geçiriyorum. Zirve manyağı mıyım? Hayır, aylardan sonra ilk defa bir zirveye katıldım.
bu güne kadar yapılan zirve amacı yanlışmış bundan sonraki zirvelerde herkes bir birine asılsın olsun bitsin.
(bkz: sözlüğün kızlarına asılma zirvesi)
(bkz: hatun olsa gidecem de yok ki be dostum)
evet, internet denilen "melet" kazandırdıklarının yanı sıra kim bilir insan bünyesine neler kaybettirdi..* *

insanların sözlükteki nicklerden öteye gitme çabası, tanışma kaynaşma aslında biraz realist olursak, eğer, güzel kızlar ve ortam dürtüsüyle hareket edilen bir buluşma ortamı olarak karşımıza çıkıyor.

Peki insanlar neden nicklerinden öteye gitmeye bile korkar? zirvelerde boy göstermez ve birçok yazarla sadece özel mesajla diyalog kurar?

benim fikrim bu soruya karşılık verilebilecek en net cevap şudur;

neyse daha fazla uğraşamayacağım...

ne diyordum? hea, ben o asosyellerden değilim.benim böyle ortamlara ihtiyacım yok.ne diye yeni insanlarla tanışayım? bir sürü abazanın içinde zaman geçirmek zorunda kalayım? diyorum ya ben farklıyım; bu sözlükte herkes bir yana, ben bir yanayım...*
sözlüğe üye oldum, daha 20 30 entry yazdım, hemen zirvelere ve katılanlara sataşmaya başladım...Allah'ım ben ne yapmaya çalışıyorum? üstelik ben sözlüğe sadece bilgi için girmiştim..unuttunuz mu?

"benim sözlükle ilgilendiğim taraf sadece bilgi kısmıdır."

ama demin bir bakayım dedim de entrylerime;

öncelikle ilk 10 entryime baktım;

(bkz: adına)
(bkz: planlandı)
(bkz: basarıya)
(bkz: ulasildi)

ilginç bir şey yapmak istemişim ama saçma sapan entryler ortaya çıkmış,
haydi bütün isimlerin -e, -de hallerini çekelim sonra da fiilleri haber kiplerine göre çekelim, tek tek zaman ve şahıslarına göre başlık açalım...sonuçta bunların hepsi bilgi değil mi? okurlarıma dilbilgisi öğretiyorum bu sayede...

sonra son bilmem kaç entryme baktım da, onların da dörtte biri bkz, dörtte biri yok zirveydi, asosyallikti -niye bu kadar taktıysam? keşke ben de gitseydim zirveye...ama bu kadar laftan sonra nasıl giderim ki? pfff...- kalanlar da bahis sitesi, sezen aksu, ajda pekkan, mtv falan...hay allah niye böyle oldu ya?

ben en iyisi kapatayım sözlüğü...çıkayım, engin bilgilere sahip, kültürlü, yüce şahsiyet, tek idolüm ajdar anik'i görmeye gideyim...aaaa daha saat 14:22 ymiş, şu bayat ekmeğimi yiyeyim de öyle çıkayım bari...
ben bu zirvelerden birkaçına gittim..hatta daha dün gittim;
(bkz: 9 aralik uludag maksat muhabbet zirvesi)

mesela biri geldi, komikimben miydi neydi...tanışmak istedi, "ben komikimben" dedi, ben dedim "aa! senle hiç özel mesajla diyalogumuz olmadı, kusura bakma senle tanışamam" dedim, tanışmadım...iyi yapmışım dimi?
zirvelere gitmeden önce, ben de zirvenin anlamlı ya da güzel olabileceğine inanmıyordum. ne gerek var ki, benim zaten arkadaşlarım var, burası da sanal bir ortam, abazası da vardır, sapığı da, otur oturduğun yerde diyordum kendi kendime. ama sözlükten mesajlaştığım, msn'de konuştuğum insanlar da yok değildi. ve ben bu insanlarla zaten bir şekilde iletişim kuruyordum.
derken birgün, gothic evilin ve shyerın düzenlediği bir zirveye, gothic evil'in ısrarları sonucu katılayım dedim. gothic evil'le zaten msn'den konuşuyoruz ve kafa bir insan olduğu belli. shyer desen, hiç tanımıyorum.*** halbuki zamanı bana çok tersti. iki gün sonra okul açılacak, ben buna rağmen istanbul'a fuara gitsem mi gitmesem mi diye düşünüyorum, bir yandan arkadaşımın baskısı, diğer yandan daha biletimi bile almamışım, valizim hazır değil..birsürü belirsizliğin içinde tek belirginliklik bu zirveye katılmaktı galiba. ve ben böyle bir ruh haliyle gittim o zirveye. başlarda biraz sessizdim. ya, doğru mu yaptım acaba, buraya gelene kadar eşyalarımı hazırlardım, yorgunum zaten ders programı hazırlamakla geçmiş son 3 gün,uyusamıydım acaba.. sonra, insanlar gelmeye başladı. tanışanlar rahat tabi. naber, nasıl gidiyorlar, senin şu iş vardı nooldular. ben birtek gothic evil'i tanıyorum. o da msn'deki muhabbetlerden. daha yeni yazar olmuşum, bir aydır bilgisayarım bozuk, servisten gelmedi, 100 tane entry'm var, takip ettiğim, severek okuduğum bir yazar bile yok, çünkü sözlüğe girebilme ihtimalim yok. fransızın önde gideniyim yani. ama tabi güvendiğim bir şey var, sıcakkanlıyım ve çabuk kaynaşırım insanlarla.* kafamda bu düşüncelerle muhabbet ediyorum insanlarla. garip bir duygu, hiç tanımadığın insanlarla aynı masada konuşuyorsun. ama zaten hayatın genelinde de bu yok mudur? ilkokula başlarsın, birkaç kişiyi tanıyorsundur ama kalanı daha ilk defa gördüğün çocuklardır. tatile gidersin, belirli bir süren vardır ve bu süre içinde birçok bilmediğin, büyük bir ihtimalle de yılda bir kez görüşeceğin ya da bir daha adını bile hatırlamayacağın insanlarla tanışırsın. işe girersin yine öyle. yani kimse anasının karnında birbirini tanıyarak doğmuyor malesef.
gelelim muhabbete, konuştukça farkettim ki, buradaki insanların herbiri birbirinden güzel, birbirinden kaliteli. herkes eğlenceli, herkes keyifli, zaman geçtikçe muhabbet koyulaştı, kahkahalar, espriler havada uçuşuyor. öyle kaynaştık, öyle kenetlendik ki kimse bu ortamdan ayrılmak istemiyor o derece yani.
ve şu an hayatımda uludağsözlüğün bana kazandırdığı birsürü güzel insan var. sözlüğe üye ol diye başımın etini yiyen salça (iyi ki de yapmış, sağolsun varolsun), sesini duymazsam günümün kötü geçtiği sohodabesdakika, sözlükte ilk tanıştığım insanlardan biri olan gothic evil, ilk zirvenin kazandırdıkları osqee, ck_06, shyer, okyanus, redwinemania, iftar zirvesiyle tanıdığım marla singer, fewzi1907, seamea, freedean ve sonraki zirvelerde kazandıklarım no promise, don santino corleone, liberty, zabalayn, balyancho, kırmızı başlıklı istasyon şefi, alas ve yeni yazarımız mini. bunlar zirveler dışında da görüştüğüm, sürekli iletişim halinde olduğum insanlar. msn'den konuştuğum, ya da zirvelerde kaynaştığım yazarları yazamadım çünkü o kadar çok var ki, eksik yazmaktan korkuyorum.
şimdi bu başlığı açan sevgili yazar arkadaşım, hepimizin hayatında az ya da çok arkadaşımız var. bunlara yenilerini eklemek, aynı sözlükte yazdığın yazarlarla tanışmak, muhabbet etmek, gezmek tozmak, içmek, eğlenmek eğer asosyalliğin resmiyse, ben bu resmi en güzel yapan insanlardan biriyim. portresini de kalbime koydum ki, misafir olan herkes görsün, öğrensin.
buradan kaçak kelebek, no promise, mystery, fevkaladenin fevki ve karpuzkabuğu'na* * selam ederim.
(bkz: zirve)
(bkz: sosyal)
(bkz: asosyal)
(bkz: anlam karmaşasına düşmek)
ve de
(bkz: bir sosyalleşme aracı olarak sözlük) *
ilk önce birçok zirveye katılmış olmamın verdiği rahatlılıkla yazıyorum entryi, zira hiçbir zirveye katılmamış olsam bilmediğim/tanımadığım insanlarda atıp tutmuş olacaktım ki bu da -hepimiz biliriz ki- hoş olmayan bir olaydır. birkaç örnekle ilerleyelim, hatta aynı örneklerle ilerleyelim;

"ayrıca orada konuşulan konular vay be bana ayar verdin ha, olm seni bir yerden gözüm ısırıyor, hadi ya abi o entryi yazan sen miydin? gibi konuşmalar oldukça eğlenceli ve eğlendirici"

işte bu sözleri öyle güzeldir ki; aslında tamamen farklı görüşlerde olunmasına rağmen ve/veya sözlüğün "text based" olması ve yanlış anlaşılmaya çok elverişli olmasından dolayı belki kendisine kızdığınız, belki de hiddetlenip birkaç şey söylediğiniz insanlarla karşılaşırsınız ve anlaşırsınız. bunu zirvelerde bulunmayanlar maalesef bilemeyecektir, çünkü "ya abi ben aslında orda...." diye başlayan cümleleri duymak, ortak bir noktada birleşilmese bile insanların birbirine anlayış gösterdiği ortamlardır.

sözlükte yaratılan sanal karakteri tamamlama gibi hiçbir amaç yoktur oysa ki; ben zirvelere dopdop olarak değil, adımla katılırım, ilk tanışmadan sonra insanlar bana adımla hitab eder, ben de insanlara aynı şekilde hitab ederim. sözlükteki nick sadece o kişinin yazı kabiliyetinin göstergesidir, "aaa sen çok iyi yazıyorsun, beğeniyorum" gibi kısa bir sohbetin başlangıcı görevi görür.

sözlükteki "kız"lı başlıklara gelecek olursak, her zaman sözlüklerde söylenegelmiş olan, "hayatta olan her şeyin olması" konusuyla çok ilintilidir bu başlıklar. doğal olarak erkek yazarlar da, kadın yazarlar da hayatlarında kadınla iletişime geçerler ve bunu sözlüğe aktarırlar. "erkek"li başlık açan her kadının sözlükte "erkek aradığı" çıkarımı yapılamayacağı gibi, "kız"lı başlık açan her erkek yazarın da sözlükte "kız aradığı" çıkarımı yapılamaz. hadi bunu yaptık diyelim, benim sözlüğe "sevgili" bulmaya geldiğimi keşfettik, ne olacak? bu kimi ilgilendirir? o kadar alışmışız ki her kıza "bacı" muhabbeti yapmaya, artık kızlarla bırakın bir ilişkiye başlamayı, onlarla sohbet etmekten, arkadaşça oturup birer kahve içmekten bile çekinir olmuşuz. zira mahalledeki dedikoducu kadınlar gibi her erkeğin yanında görülen kızı "manitası"/"konuştuğu"/"sevgilisi"(hangisini istersen onu kullan) atf etmenin manası yoktur. hee ne diyorduk? benim sözlüğe geliş amacımın "sevgili" bulmak olmasından, peki benim böyle bir amacım olması acaba sözlüğe yazdığım 2000 küsür tane entryi görmezden gelmeye sebep midir? [bunun cevabını okuyana bırakıyorum]

zirve katılımları ise -zamanında bir zirve organize etmiş biri olarak söyleyebilirim ki-insanların o gün boş olup olmamasına, zirvenin saatine, yerine ve kaç gün önceden duyurulup ne kadar reklamı yapıldığına bağlıdır. zira nickten cinsiyet tahlili yapma gibi bir şansımız yok. hee her söyleneni ciddiye almanın bir gereği de yok, ne demişler > ironiden anlamayan nesle aşina değiliz, yoksa burada söylenen/yazılan her şey tam anlamıyla doğru ve ciddi olsaydı dopdop nickinin çağrıştırdığı "gay" havasıyla ebn çok uğraşırdım, ama allah'tan sözlük yazarlarımız neyin ciddi, neyin gayri ciddi olduğunu ayırabilecek düzeyde.

son olarak sözlükteki erkekler arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu irdelemek lazım sanırsam. zira benim sözlükte hiçbir tanıdığım yoktu, şimdiye kadar tanıdığım insanların hepsini sözlükten tanıdım, peki ne oldu, nasıl bir ilişki içinde oldum bu insanlarla? valla ne yalan söyliyeyim hepsini çok seviyorum, beraber içtik de eğlendik de, hem de erkek erkeğe, gerçi ben oraya belki bir "gay" vardır diye gittim ama hepsi delikanlı çocuklar ne yapayım!

nick altı entrylere gelecek olursak, ilk intibanın ne kadar önem arz ettiğini konusunun tartışmaya açılması bile abesle iştigaldir. işte zirve sonralarındaki nick altı entryler bu ilk intibanın yansımasıdır. hee bir de "zirvenin en güzel kızının en çok entry alması" durumu var ki; sanırsam son zirvede ya karpuzkabugu ya da devedikeniydi en çok entry alanlar, eh sözlük malın iyisinden anlıyor ne diyeyim!
son derece provakatif bir karpuzkabugu beyanıdır dikkat!!!
asosyal olan insanın toplum içinde ne işi var diye çıldırtan savdır *.
be insanlar, daha doğrusu insan olamayacak kadar sosyallikten uzak insanlar sözlerim sizedir.
hayatınızla bir kıyaslayın interneti, bakalım ne gibi benzerlikler çıkacak karşınıza? hiç denediniz mi bunu?
inertnetten önce ve internetten sonra olarak 2 safhada açayım size olayı.

1-internetten önce; bu dönemler de hayat her zaman ki gibi seyrü sefer etmekteydi hiç durmadan, insanlar bir şekilde tanışıyor, konuşuyor kaynaşıyor hatta sevişip evleniyordu. o zaman bunun farklı nedenleri vardı, işte arkadaş ortamları, aile meclisleri, okul hayatı vs derken birçok şey insanların birbiriyle tanışıp, kaynaşmasına hatta iletişim haline girebilmesine neden oluyordu. bu ben ve diğer homosaphiensler için gayet makul bir hayat sentezi sayılabilirdi.

şimdi gelelim kuyruk yarasına, yani inertnet ve sonrasına...

2-internetten sonra; bu dönemlerde de hayat her zaman ki gibi seyrü sefer etmekteydi hiç durmadan. ama belli farklar vardı tabi. teknoloji çağı denmiş, bilişim dünyası denmiş, farklı terimler, farklı ortamlar çıkmıştı insanın karşısına. türkiye daha ilk internetle tanıştığı dönem de, mirc dene zımbırtı ile kaynaşıp nüfüsünu arttırmıştı zaten. biz zeki milletiz, herşeyi sosyalleşmek için kullanabiliriz bunu göremediniz mi ? turistlere gösterilen türk misafirperverliği bir sosyallik belirtisi sayılmaz mı yoksa? aaa yapmayın çocuklar lütfen...

neyse devam edelim, dünyanın her yerinde, her sektöründe faaliyet gösteren interaktif ortamlarla ülkemizde tanıştı, hergün gidip kahve köşelerin de sarı sayfalardan iş arayan gençler, internet üzerinden online başvuru yapar oldu, hayatında aşksızlıktan sıkılıan bir kız/erkek, çöpçatan siteleri vasıtasıyla kendine sevgili, belki de hayatının aşkını buldu. evet bunların kaynağı kıçım değil, bunlar herkesin bildiği, gördüğü, okuduğu şeyler. google denen meret * daha bıyıkları yeni terlemiş 2 tane genci milyarlarca dolar servet sahibi yaptı. hayatta en büyük sosyalleşme aracı para değilmiydi ? e o zaman demekki internet ne kadar sosyal bir varlıkmış diymi diymi ?*

yani ben şimdi zirvelere katıldığım için, yıllardır görüştüğüm, konuşup muhabbet ettiğim, derdimi sıkıntımı paylaştığım insanlarla görüşmediğim, kendimi odaya kitleyip sadece zirve zamanları gün ışığına çıkıyorum falan mı sanılıyor yoksa? ben zirvesiz de gece klüplerinde eller havaya yapıyorum, ben zirvesizde tophanede nargile içiyorum, ben zirvesiz de gidip ata binip, golf oynuyorum...ama zirveleride çok seviyorum kardeşim...ayrı bir tat ayrı bir güzellik çünkü, ama anlayabilene tabi.

işte sözlükte böyle birşey. insan beyanlarını alkışladığı, fikirlerini desteklediği, monitörün arkasından muhabbet ettiği bir insanı, fiziksel olarakta görmek istiyor, ve bu gayet insani aslında, taşlanmaz kimse böyle bir sebep için. zirveler de böyledir. insanlar bir araya gelir toplaşır, kaynaşır ve hatta olursa sevişir. herhangi bir arkadaş ortamında tanışıp, hoşlaşıp, sevişebiliyosa insanlar, zirvelerde karşılanlar; ''hayır biz sözlükte tanıştık dokunma bana'' mı diyecekler? sözlük hayatın içinde olan herşeyi, kendi bünyesin de bulundurmaya çalıştığı için, muhabbet entrylere gider, çünkü aynı görüşte insanlar vardır, zirvelerden sevgili de bulunur, çünkü yalnızlıktan sıkılan insanlar da vardır, monitörün arkasından dostluklar da çıkar, çünkü hayatın sizi, nerede ve kimle karşılaştıracağı belli olmaz...
vahim bir durum.

Yani mesele biraz (kimilerine göre) oldukça rahatsız edici görünmüş, ve kesinlikle bu adama haddinin bildirilmesi gerektiğine ve kendilerince "ayar verme" durumu için cephanede olan tüm malzemeleri kullanarak iç bünyeyi sakinleştirme/rahatlatma eylemi uygulanmasına karar verilmiş.*

Savunma mekanizmasının efendisi olmak ne yazık ki "gerçek" olanı değiştirmiyor sadece egolarımızın okşanmasına sebep oluyor.

Şimdi olay aslında zirvelerdeki tanışma&kaynaşma durumlarının benim bakış açımdaki fotoğrafın, anlatılmasından kaynaklanıyor; peki bu kimilerine göre zirvelere gidememenin acısını çeken* diaspora'nın hiç sözlükle lansman edilen zirvelere gitmeyen diaspora bunları nerden biliyordu?

cevabımız her zamanki gibi yine basit; öncelikle sözlükteki başlıklardan yola çıkalım mı?
Sözlük'teki başlıklarda dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama biz erkekler tarafından hep karşı cins kızlarla kendimizce bir dalga geçme, laf sokma, çeşitli sevgili kombinasyonları üretme ve aşk, aşık olmakla ilgili başlıklara yazmaya bayılıyoruz.örnek vererek somutlaştıralım; geçmiş tarihten cımbızlamaya hiç gerek yok sadece bugun girilen bir kaç başlığı görmek isteyenler buraya tıklayabilirler; (ara: kiz), (ara: kizlar)

Şimdi, yukarıdaki başlıkların yoğunluğu bizlere az buçukta olsa "niyet"i belli eder a dostlar, başka bir insan olma sanatı'nı icra etmeye çalışıp güzel, şirin, duygusal, zeki çocuk görünmeye çalışmanında alemi de yok.Benim iddiam zirveye giden erkeklerin buyuk bir cogunlugu kız ortamı için gider/gitmiştir/gidecektir.

Msn zirvesi denilen oluşumada hiç değinmeyeyim bile...

Zirvedeki eğlenceyi, gitmediğim için* gidenlerin dilinden keyif aldıkları unsurları anlamaya çalışırken, bu başlığa cevap niteliğinde entry yazan bir yazarımızın şu sözleri hakikaten konuya güzel bir cevap niteliği taşıdı;

"ayrıca orada konuşulan konular vay be bana ayar verdin ha, olm seni bir yerden gözüm ısırıyor, hadi ya abi o entryi yazan sen miydin? gibi konuşmalar oldukça eğlenceli ve eğlendirici"

Yapılan zirvelerin youtube'da yayınlandığını bilmiyordum.Bir arkadaşın açıklamasıyla öğrenmiş olduk entry yazarken göz atmaya çalıştım.Hepsine bakamadım elbette ki ama bir zirveye ait olan bu görüntüler, sadece konuyla alakalı olduğundan dolayı dikkatimi çekti;

http://www.youtube.com/watch?v=hLUpGlVaf4A
http://www.youtube.com/watch?v=zZ2LOKnuAzc

cay&simit zirvesini düzenleyen kız nickli arkadasın erkek olması ortaya çıkıyor ve "-bu kadar erkek nasıl geldi zannediyorsun" demeside konuya güzel bir renk katıyor.

Bakın, ben ilk yazımdada büyük bir çoğunluktan bahsetmiştim.Her zirveye giden abazadır, kıza susamıştır anlamında konuşmadığımı bilmenizi isterim.Sadece yaklaşmak istediğim şey düğününde, önemli günlerinde, çekmiş olduğu görüntüleri rafın bir köşesinde atan ama sadece bir zirvede çekilen görüntüleri profesyonelce altta fon muzikleri ve bir estetiksel biçimde sunulması için belki de saatlerce emek harcayan insanların içinde bulundukları durumdur.

Ya bana göre burada bir insanla fikirler, anlayışlar anlamında uyuşan bir insanın "ya abicim bu text ortamında olmuyor, yarın akşam bi kahve içmeye gidelim orada tartışırız:)" deyip, ardından nickaltına "dün aksam kahve icmeye gittiğim beni çok güldüren, sunu sunu sunu söyle yaptı, sonra bana bunu dedi hesabını sorucam" şeklinde entry yazma ihtiyacı duymayan insan daha bir normale yakındır.(eminim aramızda bu tür bir aktiviteye girişen aklı selim arkadaşlar vardır)

eğer bir insanda; sadece yemek yemek ve uyumayı istemek, insanın diğer hiçbirşeyi canının istememesi, kendi kendine konuşmak, dertleşmek. eğer uzun zaman sonra bir arkadaşla buluşulacaksa (ya da zirveye gidilmeden önce) bu en yakın arkadaşlarınızdan biri bile olsa onunla(onlarla) edeceğiniz sohbetin evde kendi kendinize konuşarak provasını yapmak gibi durumlar söz konusuyla o zaman işte ben asosyalliğin resmi olan zirveler derim bu duruma...

ve aslında zirveler, kızların katılım oranına göre toplam katılan insan sayısının belirlendiği aktivedir.

ve aslında zirveler, nicklerin karşıdaki insanda bıraktığı ruhu bedenen tamamlama iç güdüsüdür.( roller, başka birisi olma sanatı'nın icra edildiği aktivitedir)

ve aslında zirveler, "potansiyel kız/erkek arkadaş" olabilme ihtimalinin kuvvetli göründüğü aktivitelerdir.

ve aslında zirveler, çıkış noktası sözlük olduğu için genellikle entry, başlık dedikodularından oluşan aktivitelerdir.

ve aslında asıl zirve hayatın içindedir.çevremizde her an zirve için bekleyen onca insan vardır.telefon rehberinizi tekrar gözden geçirmeye ne dersiniz?

Not: polemik oluşmaması için başlığın harareti bittikten sonra yazma ihtiya cı duydum.Bundan sonra bu başlığa entry yazmayacağım.
(bkz: ben de silip yeniden yazayım mı)
(bkz: melet asosyal zirve yolunda)
(bkz: zirvelerin asosyalıyım başlıkların hastasıyım)
çok güldüm lan. Bu arada en güzel kızlardan biride benim. sefam olsun...
çok iyi düşünülmüş, üzerinde çok yoğunlaşılmış ve uzun zaman ve emek harcanarak ortaya çıkarılmış bir fikirdir. zira gerçekten de zirveler insanların kız/erkek arkadaş bulmak için bir araya gelmelerinin bir sebebidir. bunu senelerce keşfedememiş bizlere gösterilen bu yol ile artık herkes çok daha mutludur.

eskiden taaa internetin olmadığı zamanlarda insanlar kız/erkek arkadaş bulmuyorlardı, kimse bir araya gelmek için değişik aktiviteler gerçekleştirmiyorlardı. zaten kız ve erkek diye bir ayrım da yoktu. kimse birlikte olmaz, beğenmezdi birbirini. aşkmış, sevgiymiş, hoşlanmaymış, birbirini görüp yakınlaşmakmış olmazdı böyle şeyler. hatta kızlar evden çıkmazlardı aman birileri bizi görür de sonra laf çıkar diye, erkekler bir tarafta kızlar bir tarafta olurdu.

sonra ne oldu? aaaa zirve denilen birşey çıktı. bir anda herkes kız/erkek arkadaş bulmak için toplanmaya başladı. insanlar dedi ki; ulan salakmışız biz, asırlardır biz hiç buluşmazmışız, birbirimizi aramazmışız. iyi ki zirveler çıktı da bu açlığımız dindi.

zirveler siz çok yaşayınnn, zirveler siz olmasaydınız dünya nüfusunun artması mümkün olmayacaktı. yeni bebeler nasıl doğacaktı sonra? zirveler siz olmasaydınız sosyal kalacaktık tüh ki ne tüh.

aa anladım ben mevzuyu. yazar burada görücü usulü evliliğin tekrar geri gelmesini istiyor. o ne öyle yahu zirveler, insanlar birbirini görüyor filan. kız/erkek arkadaş aramak için gidiyor millet filan, ayıp ayıp. terbiyesizlik valla. haa bir de eğlenmek, ne bileyim arkadaş olmak gibi şeyler de var ama ondan bihaber olmak da ilginç birşey olsa gerek. bu arada nick altı entrylerimin çokluğundan olacak ki herhalde taş gibi bir hatunum. allah 90-60-90 ölçülerime zeval vermesin. bir de bu sözlükte hiç bir hemcinsimle konuşmuyorum zaten, çünkü amaç sadece karşı cins tavlamak. bana mesaj filan atmayın haa hemcisnlerim. sonra laf çıkar ortalıkta.

neyse başlık biraz durulsun, hareketi dinsin, sonra siler entrymi tekrar yapıştırırım ne olacak sanki. entry benim değil mi, siler yapıştırır siler yine yapıştırırım dimi ama? *

not: olm o kadar dedim size beni zirvelere çağırmayın diye, bak yine asosyalleşeceğiz. o ne öyle haftanın 7 günü, 24 saat zirve yapıyoruz, dışarıdaki hayatı unutuyoruz. şöyle ne bileyim iki hafta bir yapsak da gerçek hayata da biraz izin versek.

konu ile ilgili olarak; (bkz: brukerizm)
(bkz: devedikeni bize gidelim mi)
(bkz: annemlerde yok)
(bkz: zirve güzelleri rahatsız)
(bkz: adriana lima kıvamındaki yazar karpuzkabugu)
(bkz: zirvelere erkek bulmaya gelen kızlar)
(bkz: sözlükten erkek kaldırmak)