bugün

asosyalligin resmi olan zirveler

ilk önce birçok zirveye katılmış olmamın verdiği rahatlılıkla yazıyorum entryi, zira hiçbir zirveye katılmamış olsam bilmediğim/tanımadığım insanlarda atıp tutmuş olacaktım ki bu da -hepimiz biliriz ki- hoş olmayan bir olaydır. birkaç örnekle ilerleyelim, hatta aynı örneklerle ilerleyelim;

"ayrıca orada konuşulan konular vay be bana ayar verdin ha, olm seni bir yerden gözüm ısırıyor, hadi ya abi o entryi yazan sen miydin? gibi konuşmalar oldukça eğlenceli ve eğlendirici"

işte bu sözleri öyle güzeldir ki; aslında tamamen farklı görüşlerde olunmasına rağmen ve/veya sözlüğün "text based" olması ve yanlış anlaşılmaya çok elverişli olmasından dolayı belki kendisine kızdığınız, belki de hiddetlenip birkaç şey söylediğiniz insanlarla karşılaşırsınız ve anlaşırsınız. bunu zirvelerde bulunmayanlar maalesef bilemeyecektir, çünkü "ya abi ben aslında orda...." diye başlayan cümleleri duymak, ortak bir noktada birleşilmese bile insanların birbirine anlayış gösterdiği ortamlardır.

sözlükte yaratılan sanal karakteri tamamlama gibi hiçbir amaç yoktur oysa ki; ben zirvelere dopdop olarak değil, adımla katılırım, ilk tanışmadan sonra insanlar bana adımla hitab eder, ben de insanlara aynı şekilde hitab ederim. sözlükteki nick sadece o kişinin yazı kabiliyetinin göstergesidir, "aaa sen çok iyi yazıyorsun, beğeniyorum" gibi kısa bir sohbetin başlangıcı görevi görür.

sözlükteki "kız"lı başlıklara gelecek olursak, her zaman sözlüklerde söylenegelmiş olan, "hayatta olan her şeyin olması" konusuyla çok ilintilidir bu başlıklar. doğal olarak erkek yazarlar da, kadın yazarlar da hayatlarında kadınla iletişime geçerler ve bunu sözlüğe aktarırlar. "erkek"li başlık açan her kadının sözlükte "erkek aradığı" çıkarımı yapılamayacağı gibi, "kız"lı başlık açan her erkek yazarın da sözlükte "kız aradığı" çıkarımı yapılamaz. hadi bunu yaptık diyelim, benim sözlüğe "sevgili" bulmaya geldiğimi keşfettik, ne olacak? bu kimi ilgilendirir? o kadar alışmışız ki her kıza "bacı" muhabbeti yapmaya, artık kızlarla bırakın bir ilişkiye başlamayı, onlarla sohbet etmekten, arkadaşça oturup birer kahve içmekten bile çekinir olmuşuz. zira mahalledeki dedikoducu kadınlar gibi her erkeğin yanında görülen kızı "manitası"/"konuştuğu"/"sevgilisi"(hangisini istersen onu kullan) atf etmenin manası yoktur. hee ne diyorduk? benim sözlüğe geliş amacımın "sevgili" bulmak olmasından, peki benim böyle bir amacım olması acaba sözlüğe yazdığım 2000 küsür tane entryi görmezden gelmeye sebep midir? [bunun cevabını okuyana bırakıyorum]

zirve katılımları ise -zamanında bir zirve organize etmiş biri olarak söyleyebilirim ki-insanların o gün boş olup olmamasına, zirvenin saatine, yerine ve kaç gün önceden duyurulup ne kadar reklamı yapıldığına bağlıdır. zira nickten cinsiyet tahlili yapma gibi bir şansımız yok. hee her söyleneni ciddiye almanın bir gereği de yok, ne demişler > ironiden anlamayan nesle aşina değiliz, yoksa burada söylenen/yazılan her şey tam anlamıyla doğru ve ciddi olsaydı dopdop nickinin çağrıştırdığı "gay" havasıyla ebn çok uğraşırdım, ama allah'tan sözlük yazarlarımız neyin ciddi, neyin gayri ciddi olduğunu ayırabilecek düzeyde.

son olarak sözlükteki erkekler arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu irdelemek lazım sanırsam. zira benim sözlükte hiçbir tanıdığım yoktu, şimdiye kadar tanıdığım insanların hepsini sözlükten tanıdım, peki ne oldu, nasıl bir ilişki içinde oldum bu insanlarla? valla ne yalan söyliyeyim hepsini çok seviyorum, beraber içtik de eğlendik de, hem de erkek erkeğe, gerçi ben oraya belki bir "gay" vardır diye gittim ama hepsi delikanlı çocuklar ne yapayım!

nick altı entrylere gelecek olursak, ilk intibanın ne kadar önem arz ettiğini konusunun tartışmaya açılması bile abesle iştigaldir. işte zirve sonralarındaki nick altı entryler bu ilk intibanın yansımasıdır. hee bir de "zirvenin en güzel kızının en çok entry alması" durumu var ki; sanırsam son zirvede ya karpuzkabugu ya da devedikeniydi en çok entry alanlar, eh sözlük malın iyisinden anlıyor ne diyeyim!