bugün

hopes and fears albümünden güzel bir keane parçası.

sözleri:

I hold you in my hands
A little animal
And only some dumb idiot
Would let you go
But if I'm one thing
Then that's the one thing
I should know
Can anybody find their home
Out of everyone
Can anybody find their home

I hold you in cupped hands
And shield you from a storm
Where only some dumb idiot
Would let you go

But if I'm one thing
Then that's the one thing
I should know
Can anybody find their home
Out of everyone
Can anybody find their home
Lost in the sun
Can anybody find their home
Come on, come on, come on
Can anybody find their home

Oh oh-oh-oh-oh
Can anybody find their home
Out of everyone
Can anybody find their home
Lost in the sun
Can anybody find their home
Come on, come on, come on
Can anybody find their home

Oooooh
Can anybody find their home
ayni zamanda guzel bir aerosmith parcasidir. just push play adli albumde yer alir. sozleri de soyledir.

i sold my soul for a one night stand
i followed alice into wonder land
i ate the mushroom and i dance with the queen
yeah we dancing in between all the lines

i followed daylight right into the dark
took to the hatter like a walk in the park
but then i met her yeah she felt so right
no shadow the night yeah it was she

they call her sunshine
the kind that everybody knows
yeah yeah
they call her sunshine
she's finer than a painted rose
yeah yeah
sunshine
yeah

her kind of love is what i adore
what kind of trouble am i in for
my kind of heaven lies in hells back door
and i got more than i need

cause i need sunshine
the kind that everybody knows
yeah yeah
my sunshine she's finer than a painted rose
yeah yeah sunshine yeah

i got the karma but it don't come free
i chased that rabbit up her bodi tree
that caterpillar's tryin to cop a plea
but the smoke ain't got nothing on me

i got to have my sunshine
the kind that everybody knows
yeah yeah
sunshine
finer than a painted rose

sunshine the kind that everybody knows
my sunshine she's finer than a painted rose
sunshine
sunshine yeah yeah
4 igne,6 igne,8 igne,12 igne olarak cok igneli bir dikiş makinası markası.
twista nın kamikaze albümünün hoş bir parçası... anthony hamilton eşlik etmiştir kendisine..

"when i wake in the morning love..
and the sunlight hurts my eyes..
and something without warning love..
bears heavy on my mind.."

[twista]
let's get them dollars, let's get this money
y-yeah, keep my mind on my..

i keep my mind on my money, money on my mind
i got my finger on the trigger, stayin on the grind
now when i wake up in the mornin i gots to hit a lick
saw the 2003 navi' on spre's with a kick
soon as my eyes see the sunshine
my thoughts is jukin the block and dodgin it one time
peep how we movin them rocks and the pounds of dro 'fore i double my shit
i can serve 16 ounces plus 6 and get back 96
a killer for the scrilla, nigga, best not be stoppin
i gots to get them bigger, figures, fuck what you talkin
i represent the niggaz ballin with jewelry full of 'cicles
down to the niggaz chasin million, that dream servin nickels
and i know - one day, i'm gon', come up
and when you see me don't hate, that i, roll up
get paid whether you legit when you slang, or tippin off 'caine
until i take a dip in the range i'm flippin them thangs
gotta get some money mayn

[chorus: anthony hamilton]
it's a lovely day, just got paid
stack it up, be on my way
a lovely day, lovely day, lovely dayyyy
it's a lovely day, just got paid
stack it up, be on my way
a lovely day, lovely day, lovely dayyyy

[twista]
a hustler's definition, is a hustler for scratch
you serve a motherfucker, you serve him for that
i'm makin money off of verses when i spit 'em on tracks
and when i ain't sellin no records, i'm servin 'em packs
i got a - clip full of hollows, money-makin's my motto
semi-auto when my blow's in a bottle 'til i hit the lotto
with dreams of ownin a record label flippin words
my nigga flippin buildings better than he was flippin birds
i got the - mentality and the motive, i'm on a mission
for the money you can get it too, it's all about yo' ambition
play yo' position, provide the plans and follow procedures
and a six hundred blunted with a pocket full of hundreds and visas
love when i get that dust, hit 'em up, re-cop then i get back up
love when i get that gig, get a crib, get a car when the grips stack up
and still in the evenin if i'm sleepin paper products
soon as i get up, it's just another day another dollar
gotta get that money mayn

[chorus]

[twista]
got love for the corporate playas that's ballin rollin jags
got love for the thug niggaz who get it on the ave
love for those who can make a mil' and sit back and laugh
and love for the fine strippers who get it poppin ass
love for the single parents that's workin through the struggle
love for those who gotta make a livin movin muscle
love for those who gotta watch the haters rollin bubbles
causin trouble every time a young brother try to hustle
and if i can't legally make a knot
then i gotta get right back on the block
and if it ain't no work we do a stick-up and whip up a concoction
i leave you face down in the dirt because hurtin's not an option
gotta get that money mayn

[chorus]

[anthony hamilton]
when i wake in the morning love, ohh-ohh-ohh..
and the sunlight hurts my eyes, ohh-ohh ohhh..
and something without warning love, ohh-ohh-ohh..
bears heavy on my mind..

[chorus] - fades out
odtü a4 çıkış kapısına tırmanan tepenin eteğinde bulunan cafenin adıdır sunshine. ama vergi levhalarında parlayan güneş diye geçer.
ODTÜ DEKi EN PiYASA MEKANLARDAN BiRiDiR BURASI, KONUMU iTiBARi iLE DE BiR CAFE iÇiN OLABiLECEK EN iYi YERDEDiR. (YURTLAR BÖLGESi OTOBUS DURAKLARI YANI, A4 ÇIKIŞ KAPISI)
(bkz: güneş ışığı)
danny boyle'un yönettiği 11 mayıs 2007'de gösterime girecek olan gerilim \ bilim kurgu türü olan film.
Nazareth şarkısı.

şöyle ki;

Sunshine, every single day
Helps to light my way
And darlin', right before my eyes
It don't come as no surprise
That it's easy
Easy lovin' you

And baby,'til you came along
There was always something wrong
Around me
There was emptiness of course
But it's alright
And it's easy
Easy lovin' you

And sunshine, having you around
You're the light I never found
And darlin',every minute you're away
But it's brighter
And it's easy
Easy lovin' you

(bkz: moonlight eyes)
bir uriah heep parçasıdır aynı zamanda. sözleri de şöyledir:

For many years I felt like a man
Feeling his way through darkness
This priceless treasure
For which I've searched
Appeared to me nothing more
Than a mirage in the sea

But when the vision faded
From this struggle and dream
Suddenly my illusion is diarry
I've now discovered what's reality

Sunshine, sunshine, sunshine
I've found you

Even if you're only
Even if you're only
Even if you're only
Destined for a while

Sunshine, sunshine, sunshine
I've found you
Even if you're only
Destined for a while

I'll be both most impressions
And I arrive this with a smile
As the picture book shows stanley
Standing at the source of the nile
odtüdeki yemek yenilebilecek ucuz yerlerden biri. ayrıca kantinler kadar gec kapandıgı icinde gece yemek yemek ya da tavla oynamak isteyenler icin idealdir.
danny boyle'un son filmi...

--spoiler--

güneş ölmektedir. güneş'i yeniden canlandırmak için muhtelif radyoaktif elementler içeren bir bomba ayarlanır. bu bomba taşımak ve fırlatmakla yükümlü ilk gemi icarus'la bağlantı kaybedilir. 5 yıl sonra icarus 2 adında yeni bir uzay aracı yollanır. bu aracın üzerindeki bomba, dünya'daki kalan son radyoaktif elementlerden yapılmıştır; son umuttur.
icarus 2, merkür yakınlarına geldiğinde 7.5 yıldır haber alınamayan icarus'un aslında hala yok olmadığını görür; olaylar gelişir.

--spoiler--

öyle çok iyi bir film olmasa da gizemli bir havası var bunun. insan filmi izledikten sonra garip hissediyor kendini. depresif ve iç karartıcı.
sevdim galiba.

(bkz: red planet)
(bkz: mission to mars)
(bkz: deep impact)
(bkz: armageddon)
(bkz: independence day)
(bkz: apollo 13)
(bkz: solaris)

bonus: (bkz: the signs)
odtü yurtlar bölgesindeki öğrenci kıraathanesi.
son nesil bilimkurgu dilmlerinden, bir danny boyle eseri.

kadrosunda 28days later dan cillian murphy i, troy ve 28 weeks later dan rose bryne ı, fantastic four serisinden chris evans ı barındıran film.

filmin konusu bir nevi dünyayı kurtarma görevi. ancak armageddon tarzı, dünyaya yaklaşan meteor u bombalarla patlatalım tarzında ilerlemiyor. klasik holywood klişelerinden olan baba ile kızının nişanlısının aynı gemide olması ve filmin sonunda babanın kendisini feda edip kızına mutlulukla bahşetmesi gibi saçmalıkla hiç yok. zaten danny boyle, şu and akadar çektiği filmlerle bu tarz klişelere pek de sıcak bakmıyor. ne de olsa adamın hamurunda yaratıcılık var.

efendime söyleyeyim güneş ölüyor. birilerinin bunu durdurması, en azından güneşi tekrar canlandırması gerekiyor.

anlayamadığım bir kaç nokta var ancak.

--spoiler--

film tahmini bundan 50 sene sornasında geçiyor. güneş in öldüğünü biliniyor. onu tekrar canlandırmak için nükleer bir bomba kullanılması planlanıyor. peki ne kadar nükleer madde gerektiği nasıl hesaplanıyor? güneşin içinde kalan helyum ve hidrojen miktarı nasıl hesaplanıyor? hangi sıcaklıkta nasıl bir reaksiyona gireceği nasıl hesaplanıyor? bomba güneşe yaklaşırken neden aşırı ısıdan erken reaksiyona girip patlamıyor? madem ki bomba güneşin üzerinde gideceği yere kadar etkilenmeden gidiyor, neden icarus LL kalkanları dışındaki diğer yerleri de bu bombanın dış malzemesinde yapılmıyor? çok iyi seçemedim ama gemi zaten bir şemsiyeye benziyor. neden bir şemsiyeye benziyor? mesela altı açık küre şeklinde bir kalkan yapılamaz mıydı? diyeceksiniz ki o zaman önlerini nasıl görücekler? e peki de kalkan zaten bombayı koruyor. insanları da korumak için tasarlanamaz mıydı? bomba da bu küre kalkan ile beraber yollanamz mıydı hedefine?

peki bombayı koruma amaçlı yapılmış zaten kalkan ki filmin sonunda bunu görüyoruz. hatta kalkının güneşin ısısına dayanamayıp paramparça olduğunu da nfark ediyoruz. bu bir intihar görevi mi? o bomba gittikten sonra icarus LL kalkansız nasıl orada dayanacak? kalkan ayrıldığı anda gemi nereye gidecek? peki intihar görevi ise o zaman neden filmin başında geminin botaniği ile kaptanı arasında "geriye dönecek kadar oksijenimiz yok maalesef" muhabbeti geçiyor.

bomba güneşe atılıyor. icarus LL nin içinde simulasyon aygıtı var ki bombaya neler olacağını gösteriyor. peki bomba güneşin neresine atılıyor? tam ortasında mı giriyor içine? ya da girmeden yüzeyde mi, patlıyor? ya da allah ne verdiyse, ne zaman patlasa olur mu diyorlar? yüzeyde patlıyorsa güneşin çekirdeğini bu bomba nasıl etkiliyor? güneşte temel reaksiyonlar çekirdekte olmuyor mu? manhattan adası büyüklüğünde bir bomba diyorlar. iyi de bu bombnaın büyüklüğü güneşin belki de milyarda biri. anlayamadığım bu kadar hesaplamayı nasıl yapıyorlar? kim yapıyor?

peki varsayıyorum ki yaptılar. bu kadar hesaplamanın içinden çıkan bir adam, geminin yörüngesini değiştirirken nasıl kalkanların açısını değiştirmeyi unutuyor?

7 yıl boyunca yalnız kalan pinbacker nasıl yemeklere dokunmadan yaşayabiliyor? yaşıyorsa neden yaşıyor? amacı ne? madem dünya yok olucak niçin hayatına son vermiyor. icarus L den icarus LL ye nasıl geçiyor kahramanlarımızın haberi olmadan?

pinbacker icarus 1 de ike, botanik neden bulduğu bir filiz e seviniyor? filmin başında sera büyüklüğündeki oksijen üreten oda bile yetmiyorken, o bitkinin nasıl ve ne kadar büyüyeceği hakkında nasıl umutlanabiliyor? 18 ay gibi bir sürede o kadarlık bitkiden ne kadar tohum çıkacağını koskoca botanik hesaplayamıyor mu?

film bu noktada bana göre ümitsizlik ile boşümitler arasında bir geçiş yapıyor. bu sürekşli geçiş de filmi kanımca vasat kılıyor.

--spoiler--

yine de çok hoş ve güzel bir sonu var filmin ki bu son için bile izlenebilir. aynı zamanda rose bryne rulez!*
sıradan bir aksiyon olmanın ötesinde, derin bir anlatımı olan bir film. ama sadece ortalamanın üstü diyebiliriz, zira tutarsızlıklar mevcut. izlerken insanı etki alanına alan filmlerden, özellikle görsellik müthiş.
danny boyle'un bilimkurgu-psikolojik gerilim-dram şeklindeki sağlam filmi. Ayrıca mükemmel bir görselliği vardır, kendine hastır, izlenmelidir.
hareketli, oynak bir harem çalışması.
harem 4 albümünde bulunur.*
'like the sunshine everybody's gotta learn sometimes' geliyor aklına insanın şöyle kocaman I need your loveeee diye bağırasıda gelir Eternal sunshine of the spotless mind isimli pek güzel film yüzünden hepsi.
ingilizce de parlak çocuk anlamında da kullanılır.
piyasa filan değildir bu mekan. odtu'nun içinde ki kurtarılmış bölgedir. entel danteller pek takılmaz buralarda. mahalle kahvesine benzer bir havası vardır.
yemekleri vasat, ortamı rahattır.
22.00 sularında kapanmış olan çarşıya inat kurtarıcıdır. en azından gece yarısına dek aç kalmama garantisidir.
bahar aylarında çimenler üzerinde gırla muhabbet ve güzel kahve kokusudur.
ilham perilerimi cagıran mistik bir güce sahip olan yazar, ortak derdimiz olan kota problemi yüzünden bill gates'e birlikte ayakkabı fırlatmayı umdugum yazarcan.
(bkz: sun is shining)
(bkz: bob marley)
(bkz: let the sunshine in)
amoramor un versiyonu olan parfum.
güncel Önemli Başlıklar