bugün

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde lisans eğitimi alan, Marmara Üniversitesi Felsefe ve Din Bölümlerinde yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış düşünür, yazar. Din ve bilim üzerine yazılmış ilginç makaleleri mevcuttur. Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı ve Big-bang ve Tanrı isimli iki kitabı vardır.
Pozitif bilimlerle din arasına örülmüş duvarı yıkan cesur ve bilgili adamlardan birisi. tokyo üniversitesinde ve cambridge'de eğitim almış türk boşnak ortak yapımı.
ha bir de internet sitesinden bütün kitaplarını ücretsiz olarak paylaşan insan. http://www.canertaslaman.com/
Modern felsefenin yanında Antik dönemi de islam felsefesini de çok iyi bilen felsefeci. islam'ı mezhepçilik yapmadan anlamamız gerektiğini savunan, felsefenin yanında islami kaynakları derinlemesine bilen ilahiyatçı. Tanrı'nın gönderdiği din (islam) Tanrı'nın yarattığı evren (bilim) ve tanrı'nın verdiği akıl (felsefe) arasında çelişki olmaması gerektiğini savunarak din-bilim-akıl uzlaşmasını savunan ve temellendiren düşünür. Bunu yaparken modern bilim hakkındaki bilgisinin inanılmaz seviyede olduğu kitaplarından anlaşılmaktadır. internet'ten kendisine ulaşmak isterseniz: `http://www.canertaslaman.com`
Türkiye'deki en iyi felsefeci kimdir diye sorulsa cevabım hiç tereddütsüz Caner Taslaman olacaktır. Türkiye'deki felsefecileri yakından takip eden ve Boğaziçi felsefe mezunu olan bendeniz Caner Taslaman için özgün felsefe üreten ender bir şahsiyet diyebilirim. O, Felsefenin sadece filozofların görüşlerini ezberlemek olduğunu sanan bir akademik çevrede gerçek bir istisnadır. Master, doktora ve doçentlik konularında bilim, felsefe ve din ilişkisini incelemiştir. "Kuantum teorisi, Felsefe ve Tanrı"; "Big Bang ve Tanrı";"Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı" "Modern Bilim, Felsefe ve Tanrı" ve "Terör'ün ve Cihat'ın Retoriği" isimli kitapları yazmıştır. En önemli özelliği hem felsefe, hem ilahiyat hem de modern bilime hakim olmasıdır. Bu üç alana bu denli hakim ikinci bir Türk görmedim.
şuanda ntv'de yapılan açık oturumda oturumu terk eden fizik profesörüne karşın hiç istifini bozmadan konuyu siz dağıttınız, şikayet etmeye hakkınız yok gibi bi söylemde bulunup, onun gidişini hiç tınlamadan konuyu eline alıp müthiş bir durum analizi yaparak ortama hakim olmuş kişidir. kendi düşüncesiyle din ve biliminin birbirini inkar etmeyen aksine tamamlayan olgular olduğunu söylemiş, fizik ile ilgili bilgileriyle de göz kamaştırmıştır. başarılarının devamını dilerim.
Az önce NTVde, Sabancı Üniversitesinden kelli fesli bir profesörün -sokak basketbolu deyimiyle- beynine vermiştir. Fizik konusunda derin bilgisi takdire şayandır. Ama asıl olan bu verileri felsefe ve dinle buluşturmasıdır.
"Eskiden, saat ve saati yapan usta arasındaki ilişkiyle, evren ve onun Yaratıcısı arasında benzerlik kurma oldukça yaygın bir anlatım şekliydi. Son dönemdeki gelişmeler ile bahsettiğimiz analojiye benzer anlatımlar yerine, özellikle olasılık hesabına dayalı matematiksel anlatım yöntemleri yaygınlık kazanmıştır. Bu yaklaşım ve yeni elde edilen veriler, tarih boyunca savunulan tasarım delili'nin daha da zenginleşmesine yol açmıştır. Tasarım delili ile kastettiğim delil aslında, tarih boyunca savunulan düzen ve gaye deliliyle, inayet deliliyle, teleolojik delil ile aynıdır. Bu delilin değişik adlarla incelenmesi; kimi zaman evrendeki düzenin, kimi zaman gayenin, kimi zaman evrenin insan ve diğer canlılara uygun bir tarzda düzenlediğinin ön plana çıkartılması bir şey değiştirmez. Çünkü tüm bu yaklaşımlardan, evrenin bilinçli bir Güç tarafından tasarımlandığı, evrendeki tasarımın üstün bir Kudret tarafından gerçekleştirildiği ve evrenin tesadüflerin eseri olmadığı anlaşılır. Evrendeki farklı aşamaların canlıların oluşacağı şekilde yaratılması, bir gayeye uygun yaratılışı(teleolojiyi); yıldızların, atom-altı parçacıkların, Dünyamızın ve canlı bedenlerinin mükemmel işleyişi düzeni; evrendeki tüm oluşumların canlı hayatın oluşacağı ve süreceği şekilde gerçekleşmiş ve gerçekleşiyor olması ise inayeti gösterir. Bu yüzden kitabın bu bölümünün başlığını; dileyen düzen delili, dileyen gaye delili, dileyen inayet delili, dileyen de Batıda yaygın olarak kullanılan deyimiyle teleolojik delil olarak görebilir. "

Big Bang ve Tanrı kitabından.

Bu mu lan Türkiye'nin en iyi felsefecisi?
ntv soruyor adlı programda arkasına sunucu ve ilahiyat profesörünü de alarak prof.dr. cihan saçlıoğlu'ya ayar vermeye kalkışmış fakat aldığı ayarlarla beyin lobları zangırdamıştır.

cihan saçlıoğlu'nun gidişinin ardından yarım bilgisiyle bing bang, kuantum vs. açıklamaya kalkışmış ama iyice sçınca işi yaratılışa, tanrıya, felsefeye bağlamaya çalışmıştır. bu haliyle fizikten hiç anlamadığı, kendi ihtisas alanı olan felsefeden ise az biraz nasiplendiği görülüyor. zira tv'ye çıkıp kendini bu kadar rezil eden bir bilim adamı görmüşlüğüm yoktu...

cidden acınası!
caner taslaman ntv'deki programda yerden göğe haklıdır. cihan saçlıoğlu "çok-evrenler deneyseldir" gibi fizik ve felsefe açısından büyük bir hata yapmıştır. taslaman'ın hatasını düzeltmesi için üstüne gitmesine rağmen hatasını düzeltmemiştir. merak edenler konuyu bilenlere sorsunlar, kimin haklı olduğunu öğreneceklerdir. ayrıca caner taslaman, saçlıoğlu gittikten sonra cern'de yapılanları, mikro fizikteki tartışmaları mükemmel bir şekilde, saçlıoğlu'ndan çok daha anlaşılır ve net bir şekilde, hatasız anlatmıştır. programın linki bu, inanmayanlar seyredip kimin haklı olduğuna karar versin: http://vimeo.com/11024365
kendisi hakkında gaza gelen ergenleri heyecanlandırmış sözde bilim insanı!
"çoklu evren deneyseldir" sözüne** karşılık cihan saçlıoğlu'nun üstüne gitmeye çalışmış, bu konuda kendisini katlayıp kağıttan gemi yapabilecek bir insana karşı sunucu ve ilahiyatçıyı yanına alarak elinde kahve kupasıyla gerine gerine karşılık vermeye çalışmıştır. "fiziği bana mı öğreteceksiniz" ayarından sonra "ehm öhm" ederek köşesine pusmuş, sonra da cihan hoca programı terkedince fizikçilik oynamaya kalkışıp mikro fizik kavramlarını çorba etmiştir.

ama ne yazık ki çoklu evren gerçekten deneyseldir! ntv'de haber bülteni izleyip bilgi edinmektense google denen, çoluk çocuğun bile kullanabildiği şeyi açıp ingilizce kaynaklara bakmak yeterlidir. yok eğer caner taslaman'ın "deneysel" sözünden anladığı bizzat uzaya çıkıp çok evrenleri tespit etmiş olmaksa, gitsin felsefe diplomasını duvara asıp kasap dükkanı işletsin bir zahmet!

not: ilahiyatçı tayfa ile birlikte ülkemin yök kafasına yakışır bir bilim(!) insanı.
Çoklu evrenin deneysel olduğu bilgisinin(!) "google"da ya da herhangi bir yerde bulunabileceğini uman bağnaz ateistleri sinirlendiren bilim adamıdır. Cihan Saçlıoğlu'nun programda çoklu evren deneysel mi sorusuna verdiği cevap dikkatle izlenirse görülecektir. Big Bang'teki hassas ayar var diyemeyeceğimize göre çoklu evreni kabul etmeliyiz diyor. Yani açıkça amacı, bilimsel bir değerlendirme yapmak değil, ateizmi destekleyecek teoriyi desteklemektir. Önce çoklu evrenlerin varlığına inanmak istiyor, sonra istediğine inanıyor. Kanıt mı? Ne gereği var, "google"a bakın. Varmış orada.
Bu denli farklı konuya bu kadar derinlemesine hakim olması ile okuyanlarda hayranlık, fanatiklerde ise nefret uyandırması doğal olan kişidir. Fanatiklerin beyinlerindeki basit kategoriler tarafından anlaşılmaması doğaldır. En basitinden, evrim konusunda agnostik olmak onların "biz vs. onlar" ayrımıyla açıklanamaz. Çünkü fanatik dostlarımızın kafasında ya AKP'lisinizdir ya da Atatürkçü. Tüm bilim dünyası da bu ayrım etrafında kamplaşmalıdır. Evrimi, hatta Evren'i tartışırken bile bu ayrım dikkate alınmalıdır. Alın, aferin..
ahah ha fakir fukaranın beynindeki basit kategoriler tarafından anlaşılmaması doğalmış. ama sözlükte kıçını kaşıyarak entry girmekten ziyade meziyeti olmayan, google'de üç kuruşluk şeyi araştıracak beyne sahip olmayanlarca anlaşılmaktaymış.

cihan saçlıoğlu'dan yediği akademik ayardan sonra kendisinin sekreter sandalyesindeki gerinmesi azalmıştı ki, aklı sadece ateizm/varoluşçuluk karşılaştırmasına basanlarca kıçı tekrar havaya kaldırılmaya çalışılmış. bu zavallıların fizik kural ve kanunlarını beyin denen organla değerlendirmek yerine basmakalıp hikayelerle yorumlamaları beyin kapasiteleri ve kategorileri açısından yeteri düzeyde fikir vermektedir.

google'a bakmaktan öküzün trene bakmasını anlayan eğitimsiz ergenler için kaynak verelim de cehaletleri körelsin:

(bkz: hugh everett)
(bkz: Andy Albrecht)
not: ama yok yok, sen hocaefendinin fasiküllerini okumaya devam et. arada bir de millete ateist sıfatı yapıştır ki seviyene yakışsın...
"bağnaz" sözcüğünün sadece dinciler için kullanılmayacağını gösteren insan.

ayrıca evrimcileri çok kızdırır kendileri.

son olarak eğitimsiz ergen ateistler için;
(bkz: termodinamiğin 2 yasası)
(bkz: entropi)
yıldız teknik üniversitesinde görevli. kendisinin verdiği "toplumsal yapılar tarihsel dönüşümler" dersi a aldığım tek ders. derse eşofmanlarıyla geliyordu. karizmatik. hamidiye camiinde karşılaşıyorduk bazen.
"bağnaz" sözcüğünün içine aklına eseni koymaya çalışırken kendisi kişilik olarak kelimenin içini fazlasıyla doldurmuştur bile. entropi ile çoklu evrenin deneyselliğini açıklamaya çalışandan tut, sosyolog kimliğiyle genetikçilere biyoloji dersi vermeye kalkan caner efendiye gel. evrimcileri kızdırmak bir yana anca güldürür bu zevat...
SkyTürk360 kanalı "Şimdiki Zaman" Programında "iyi", "Anlam", "Güzel", "Doğru" kavramlarını, Allah olmadan TEMELLENDiRiLEMEYECEĞiNi savunan kişidir.

http://www.youtube.com/watch?v=AiOhdOWdgiw
takip edilesi, okunası, dinlenilesi nadir insanlardan.
"big bang ve tanrı" isimli kitabında entropi ve ışık gibi fizik hadiselerinden felsefi sonuçlar çıkarabilen kişi. çıkardığı sonuçlara bakınca ne felsefeden ne de bilimden bir şey anlamadığı hem felsefeciler hem de bilim insanlarınca teyid edilebilir. meraklısı da beleş olarak web sayfasında sunduğu kitabından ilgili pasajları bulur okur.

hadise şu: bilimsel bulgulardan felsefi sonuçlar çıkmaz. hadi bilimsel bulgular felsefeye ilham kaynağı oldu falan filan anlarım; hatta felsefe ile doğal bir bilmeceye başka bir açıdan yaklaşma ve gerekli matematik, deney ve gözlemleri başlatmanı da anlarım: ama "ENTROPi YASASI’NIN FELSEFi SONUÇLARI" diye ara başlık atıp altına madde 1, madde 2 diye sıralarsan daha okumadan gülmeye hazırlanırım, okuduktan sonra ise kendimi yerden toplarım, en son olarak da götümü toplarım, çünkü bu uzuv duruma hala gülmektedir.

bu arkadaşın tam olarak ne yapmaya çalıştığı belli değil: dini mi kurtarmaya çalışıyor, yarım yamalak anladığı bilimsel bulgular ile tanrı mı ispatlamaya çalışıyor açıkçası umurumda değil. ama komikliklerinden ciddi olarak etkilenen, mantıklı bulan birileri varsa bana bildirsin, ben o havada uçuşan balonları bir bir patlatayım. her zamanki gibi hodri meydan...
Karşına çıkabilecek kadar yüreği olan bir ateist olmasada, türkiyenin en meşhur ateistlerini karşısına alıp, rezil kepaze etmesini ümit ettiğim kişi.
Kendini zeki zanneden kişiler tarafından düşüncelerine saçma olduğu için götüyle gülünen ama nedense söylediklerinin saçmalığı şu ana kadar kanıtlanamayan türkiye'nin bir numaralı filozofudur.
Caner Hocam,
Onunla ilgili birçok şey yazılabilir ama kimse akademisyenlikte ki başarısını göz ardı etmesin. Dini görüşü tartışılabilir (tartışılacak bir yönü de yok ama), bilim hakkındaki bilgeliği de fakat kendisi Yıldız Teknik Üniversitesi'nin en değerli hocalarındandır. Caner TASLAMAN'a Cern Deneyi hakkındaki son gelişmeleri anlatırken, Cern deneyi, evren modelleri, evrenin oluşumu ve kaderi hakkındaki teorileri açıklarken bir çok tv kanalında denk gelmişsinizdir. Basındaki herhangi bir programını bir kaç dakika izlemeniz profesyonelliğini anlamanız için yeterli olacaktır. Bir uzay bilimcisi olarak söylüyorum ki, Uzay bilimleri konusundaki bilgisi ve araştırmaları bir gök bilimciye ışık tutacak kapasitededir. Kur'an ve din hakkındaki araştırmacı ruhu ise bir çok inanana ve islam hakkında doğru bilgi almak isteyen tüm islam alemine örnek olmaktadır. Din ve bilimin birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerektiği söyleniyor ama keşke herkes Caner TASLAMAN gibi din ve bilimi birbirine karıştırsa... Tüm Dünya'nın onun gibi aydınlara ihtiyacı var, kıymetinin bilinmesi ve çalışmalarına, bilgilerine, sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum...
"dinin temel sırrı imtihandır. imtihan ancak irade varsa, irade ancak kötülük varsa anlamlıdır."

bu insan araştırmalarına dayanıp da konuşan nadir insanlardan. hayatında hurafelere yer vermeden inanan birisi.
kendisinin "fizik" kanunları olarak bilinen entropi çıkarımlarını "felsefi sonuç" diye satmasının gaz yapmadığı bünyelere hitap eder. hayır, sadece basit bir fizik ve felsefe kelimelerini karıştırma meselesi değil;

--spoiler--
1- evrendeki ısı akışı tek yönlüdür ve bu akış geri çevrilemez (termodinamiğin ikinci kanunu).
--spoiler--

buradan nasıl bir felsefi sonuç çıkar? madde ve enerji aleminde ısının tek yönlü ve akışının geri çevrilemeyecek olmasından nasıl bir ders alınır? alsa alsa fizikçisi, deneycisi, veya teknisyeni dikkate alacak; peki yalan, sembol, entrika, kararlılık, kitlesellik, bireysellik, aidiyetler aleminin ahlak, adalet, sosyal ilişkiler, toplumsal barış ve türlü fanteziye cevap arayan felsefeye ne verdi bu ısı transferinin tek yönlülüğü? "her doğan bir gün ölür" diye mi ders alacağız, ya bir başkası "kızışan erkekler hararetlerini söndürmeye çalışacaktır" gibi maymuni halimize cevap bulursa? bunları kim düzenleyecek? yani ölçüp biçilip gözlem yapılıp deneylenen doğa işleme yasaları insan varsa da vardır, yoksa da vardır, onlar milyarlarca yıldır var, senin "felsefi" soruların ve kavramların altı kişilerin keyiflerince doldurulan "kelime" adlı kaypak kanunlardan kurulu, sana evrenin bilgisinin ne faydası olabilir, milliyetçiliğe çözüm mü bulacaksın fizik bilgisiyle.

--spoiler--
2- buna göre evrende bir gün termodinamik denge oluşacak ve “ısı ölümü” yaşanacaktır. kısacası evren ebedi değildir, evrenin bir sonu vardır.
--spoiler--

felsefe, dedik, kelimelerle yapılır, ve her kelime felsefik olarak sorunludur. sorunsuz kelime ve dahi bağlaç bile yoktur. mesela "evren ebedi değildir, evrenin bir sonu vardır" demek, ancak bazı kavramları bazı şekillerde ve bazı çerçevede kabul edersek yine bazı şekilde anlaşılır. mesela "evrenin bir başı-sonu varmış" ne demektir? fiziksel olarak bize ne anlatır? aslında bütün insanların çeşitli biçimlerde hem kişisel hayatları boyunca hem de binlerce yıldır gelişen kültürel bir tecrübe olarak gayet iyi öğrendiği bir hadisenin evrene uygulanmış biçimidir. yani benim bir başım sonum var, senin bir başın sonun var, herbir hadisenin bir formda ortaya çıkışı ve o formun zamanla deforme olarak ortadan kalkması hadisesi var, bunlar evrensel zaten; bir bütün olarak evrenin kendisi neden bu kuraldan bağımsız olsun? ne felsefe çıkaracaksın buradan? allah'ın da bir başı-sonu olması gerektiğini mi? hayır, elbette yapmayacaksın bunu: fiziğin aksine, felsefi kanununu herkese eşit uygulamayacaksın. o zaman ne halt yemeye evren yasalarını kendine maymun etmeye çalışıyorsun? bunun için mi yapılıyor o formüller?

--spoiler--
3- eğer evren sonsuzdan beri var olsaydı, aradan geçen zamanda evren çoktan termodinamik dengeye gelip “ısı ölümü”nü yaşıyor olacaktı. ölümlü bir evren, sonsuzdan beri var olamaz.
--spoiler--

hiç birşey sonsuzdan beri "aynı formda" var olamaz, hiçbir şey sonsuza kadar "Aynı formda" varolamaz. evren bilgisi bunu der. yaratılışçı felsefe ise "var olur, bak allah var" der. "ispatla" dersin, kimsenin kontrol etmediği doğayı şahit gösterir, "yok"u ispatlamak için "var"dan örnek gösterir; üstelik anlamadığı bir fizik kanunu alıntısıyla: oysa alıntılanan bilgiye göre "herşey"i kontrol etmek için harcanacak enerji verimsizdir, oysa kendiliğinden evrilen bağlantılı ve bağımlı sistemlerin elemanları sadece var olmak için enerji harcamak gerektiğini deneyerek öğrenir. demek ki allah'a gerek olmadan çarkların dönüyor olduğundan bahsediliyor. "ısı"nın evrimi bu, allah olmadan da kendi kendine soğur.

"aradan geçen zamanda evren çoktan termodinamik dengeye gelip “ısı ölümü”nü yaşıyor olacaktı" da ne demektir? aradan geçen zamanın (big bang'den bu yana geçmiş 13.7 milyar yıl olsun mesela) birşeylere yetip başka şeylere yetmeyeceğini, "çoktan" tarzı süper bilimsel ve net tahminlerle nasıl karar verdin? henüz evrenin yüzde 5'ini bile kaplamayan maddeler aleminin bilgisi ile tüm evrenin periyotları hakkında neyin hükmünü veriyoruz böyle? olsa olsa yüzde 5'i kadarının elbette, çapın kadar sallayabilirsin: "ısı ölürdü çoktan"? bak sen, niyeymiş o, hakkında ayet mi var? eğer evren -zaten, mesela- sonsuzdan beri var olsaydı, neden aynı ısı seviyesi korunmuş olmasın(dı)? "sonsuz" ya, olurdu bir kerameti. "ama evren sonsuz olmadığı için"... (eee?)..."ısı ölümü gerçekleşmedi"... (bravo, iyi de bundan bu sonuç nasıl çıkar? ya henüz "vadesi gelmedi"yse?. bugün "kara madde" ve "kara enerji" diye adlandırılan, ve evrenin yüzde 95'ine tekabül ettiği hesaplanan, ve henüz ne oldukları bile anlaşılmamış bir evren durumu üstüne ahkam kesmeyi öğrendin, ha bir de onu felsefeye koşturuyorsun. önce bir zahmet bu fizik yasası ne demek istiyor, neyi anlatıyor diye bir düşün. savunmaya çalıştığın fikri çaktırmadan dinamitliyor bile olabilirsin.

--spoiler--
4- evren sonsuzdan beri var olamıyorsa demek ki evrenin bir başlangıcı vardır...
--spoiler--

dördüncü madde yeni bir şey söylemiyor. anlatılacak durumun gerekliliğine göre, bir formun ortaya çıkışı, ya da başlangıcından söz edilebilir. ama doğa söz konusuysa, "bir sonu olabiliyorsa demek ki başı da olmalı" diye felsefik cambazlıklarla değil: evrende gözlemlenebilen hadiselerin yöneliminin karakteristiği yüzünden bir başlangıç noktasında mutabık kalınabilir; nihayetinde basitten karmaşığa ilerleme, zamanın doğrusallığı veya ısının bir yöne akarak evrenin sıcaklığının düşmesi, galaksilerin birbirinden ayrılması gibi karakteristik özellikler elbette bir zamanlar bunların hepsinin bir kaynaktan geldiği ve çok daha basit olduklarını söyleyecektir. ancak burada karışıklığa yol açan bir durum var; yine felsefenin kelimelere dayandığını unutmaktan kaynaklanıyor: bir insanın hayat buluşunun başlangıcını yumurtanın döllenmesi olarak belirtsek dahi bunun bir neden sonuç mekanizması ile oluştuğunu, yani o ceninin başka ilişkiler neticesinde ortaya çıktığını kestirebiliyoruz. sözkonusu evren olunca, bunun yoktan var olabileceği fikri nedense bazı insanlara mantıklı gelebiliyor. bilmiyor olmak sallamayı zorunlu kılmaz, sallamak tercih meselesidir. sonra bak, "yoktan var olabildiğine göre birisi var etmiş olmalı" diye daha da coşanlar olabiliyor. salladığının farkında olduktan sonra mesele değil gerçi; ama "yoktan var olmak", -tıpkı sonsuzluk gibi-, fiziksel bir karşılığı olmayan "felsefik" bir akıl yürütmedir, insanidir, kelimedir; ve doğa bu çıkarımlara göre bir şeyi yoktan var edecek ya da birdenbire "sonsuz" bir hadise sunacak falan değildir, doğa düşünmez, plan yapmaz. ya da insanlar tamamen entropi'ye ters bir felsefe düşünür ve buna inanır, kim engel olacak buna, "ısı" mı?

böyle akıl yürütmelerin "bir numaralı felsefe" diye kabul gördüğü diyarlarda "fizik" karnelerine de bir bakmak lazım, insanlık hakkındaki perspektiflerine de. eğlendirici olabilir...
Adam gibi adam kitabını sipariş ettim daha gelmedi.
Modern bilim felsefe ve tanrı.