bugün

federation of bosnia and herzegovina nın baskentidir * * . turkler tarafindan avrupa da kurulmus en buyuk sehirdir. sehrin ortasindan miljacka irmagi gecer. ayrica birinci dunya savasi nin baslama bahanesi sayilan, sirp prensi franz ferdinant in suikasti de bu sehirde gerceklesmistir. sarejevo, bursa nin kardes sehridir.
bir futbol takımıdır zamanında besiktaslada mac yapmıs ve 5-1 yenilmistir**
Bosna savaşı sırasında çok büyük yıkımlara uğramış delik deşik olmuştur binaların her yanı.Şimdilerde ise toparlandı denilebilir.
gittiğinizde içinizda yabanci bir şehirde olmaya dair hiç bir kaygının oluşmamış olmasından dolayı korkuya kapılabileceğiniz. şehirden hava alanına kadar sırp sniper ateşinden korunmak için kazılmış bir tüneli olan, sırp hirvat ve müslümanların birlikte yaşadığı, pazar yerinde alışveriş yaparken birzamanlar orada bir katliam yaşandığını hatırlatan duvar yazılarının olduğu bütün hatunların türkiye manken standartları ensitüsünden geçer not alacağı güzelim balkan şehri.
gidip görenin ayrılmakta zorlanabileceği ve tekrar gelme hissini kuvvetle muhtemel yaratabilecek güce sahip her üç kişiden ikisinin Türkçe bildiği -benzetmekte fayda var- Bursa ya inanılmaz benzeyen ve görülen her kötü manzara karşısında Sırp ve Hırvatlardan nefret etmeyi sağlayacak ve muhakkak gidilip görülmesi gereken hüzünlü Avrupa kenti.
(bkz: bosnia)
(bkz: cranberries)
1984 kış olimpiyatları nın yapıldığı şehirdir. ne yazık ki savaştan sonra kuleler,atlama rampaları ve pist paramparça olmuştur.
birkaç saraybosna resmi için,
http://upload.wikimedia.o...n/8/85/Sarajevopurple.jpg
http://upload.wikimedia.o...erhad-begova-Mosque02.jpg
mermi deliği olmayan tek binanın bile olmadığı hüzünler şehri. nehir kıyısında oturup sarajevsko biranızı yudumlarken mutlaka mostar yolunu katetmeniz gerektiğini buram buram size haykıran yaralı başkent.
(bkz: şükrü sarajevo stadyumu)
savaştan sonra harab olan tarihi camilerin onarımının ve bakımının Türkiye tarafından sağlanması sebebi ile müslüman halkın her daim dua sını aldığımız yazı ayrı kışı ayrı bir güzel olan şehir. savaşın ardından yıllar geçmesine rağmen kasvetinin halen hissedilebileceği şehirdir ayrica. en küçük cafede bile 10 larca bira çeşidi bulunur. şehir vadiye kurulmuş etrafı dağlarla çevrilidir. baharda gidildiğinde yeşil bursanın gerçekten yeşil olduğu günleri anımsatır. saraybosna nın ortasından geçen miljacka irmagi sebebi ile bir çok ufak köprü bulunur. adındaki sarayı şahirde bulunan tarihi saraydan alır.
Hüzünlü, kederli, acılı güzel insanların şehridir. Sanki sokaklardaki herkes ağlamaklıdır. Gözleri dolu doludur hep. Belki evlat acısı, belki ana baba acısı, belki de kaybedilmiş sevgilinin acısı vardır yüreklerinde. Sarajevo hüzünlü güzelliğiyle yine de dünyanın en yaşanılası kentlerindendir.
adini osmanli döneminde yapilmis olan bir saray'dan alan sehir. gazi husrev bey'in bu sehrin sehir olmasinda rolü büyüktür.
andrea staka' nın the waitress adlı filminin geçtiğimiz sezonun en iyi filmi seçildiği festivalin yapıldığı, yıllar boyunca savaştan çok çekmiş şehir. şehri kaplayan mezarlar insanlık için büyük bir acı sebebidir.
hala savaşın acısını yaşayan, izlerini taşıyan şehirdir.. kurşun izleri daha duvarlarda duruyordur, çoğu yerde mayın ikazı vardır.. büyük bir savaş geçirmş olsa da hala güzelliğinden birşey yitirmemiştir.. güzel insanların şehridir..

(bkz: saraybosna sevgilim)
jon oliva'ya esin kaynağı olmuş kutsal mekandır.
(bkz: dead winter dead)
(bkz: trans siberian orchestra)
sehrin merkezinde yeralan bascarsija (bas carsi) istanbul'da bulunan kapalicarsinin coupe cabrio versiyonudur. cok sekerdir, miniktir, ustu aciktir, osmanli kokar.
önemli bir film festivalinin organize edildiği kent.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=231077
kultur shock'un leziz şarkılarından biridir aynı zamanda.
halid besliç'in şarkısı.

sarajevo, grade moj,
njoj sam dao zivot svoj,
pozdravi mi majku staru,
lijepu azru u beharu.

sarajevo, sarajevo,
seher bosno volim te,
lijepa azro, lijepa azro,
svud po svijetu trazim te.

nije meni grade moj,
sto sam dao zivot njoj,
vec sto sanjam svjetla tvoja,
sarajevo sreco moja.

tuzan sam ti grade moj,
kao onaj behar tvoj,
i dok tvoje grane lome,
jos si drazi srcu mome.
ilber ortaylı'nın tanımı ile; bursa'nın kopyası.
sevgi dolu insanlarin kursun izli apartmanlarda yasadigi talihsiz sehir. biraz osmanli, biraz avrupali, biraz da rus ama her daim huzunlu.
kurşun izli duvarların neredeyse hepsinde grafiti vardır.
(bkz: bascarsija)
(bkz: sebilj)
savaşın ağır lekelerini hala taşıyan gidilesi görülesi, temaşa ve tefekkür edilesi, birkaç günün pek çok gözlem yapılmasına yettiği nadide şehir..

doğası, bereketli toprakları, osmanlı izleri, kibar ve bakımlı insanları, 4 çeşit dinin (islam, ortodoksluk-sırplar, katoliklik-hırvatlar ve yahudilik) mensuplarınca yaşanıyorluğu, daha yakın zamanda islam uğrunda litrelerce kanın dökülmüşlüğü..

hiç yurtdışı görmemiş birinin* ilk kez bu şehre gitmesi için yeterince sebep varmış.. romantizm merkezi diye nitelenen yerlerdense buraya giderek çok çeşitli gözlemler yapabilmek çok mutlu kılıyor insanı..

gitmek isteyenler açısından kısa bir özet yapayım:

şehir çamlarla kaplı yüksek sıradağlar ile çevrili.. o nedenle medeniyet ve doğa iç içe.. dağların eteklerindeki evlerin dizilişi gözü yormuyor bizdeki gibi.. çatıların hepsi kiremit.. tablovari görüntüler her daim çevrenizde..

ortadan miljacka nehri geçiyor.. ara ara gördüğünüz köprüler içinizi okşuyor..

para birimi:km (konvertible mark) kayem veya marc diye söyleniyor bosnalılarca.. değeri bizim ytl ile aynı hemen hemen.. zira 1euro = 1.95kmediyor..

ulaşım en çok tramway ile yapılıyor, bir de otobus ve taksi var.. bir bilet 1.80mark..burdan biraz pahalı ama zaten minicik şehir..

insanları dürüst; "turisttir, dolandıralım" gibi bir girişim asla yok.. hatta ilginçtir taksiler sıra ile dizili ama yolcu almaları sıra ile değil, hangisine binerseniz o görütüyor.. burda öyle olsa kan dökülür..

insanları şık.. en yaşlılar bile çok bakımlı ve hatta süslü.. sonradan görme değil.. yakıştırıyorsunuz yani.. burda olsa garipsenir..

cevapi denen köftesi mükemmel..inegöl köfte gibi ama çok leziz.. yağlanmış bir ekmek arasında yanında minik doğranmış soğanla geliyor.. ucuz ve harika..

kahvesi yumuşak ve sunumu çok cazip.. minik bir tepside cezve, lokum ve şeker, bir de fincan geliyor..

boşnak böreği de çok güzel..kıymalı ve patatesli..
begova çorba da müthiş.. tavuk veya kırmızı etle yapılıyor.. sebzeler de var.. kıvamlı birşey.. sirke çok yakışıyor..

mostar ayrı bir rüya zaten.. biraz bol vakit lazım..koşturarak zor oluyor.. ama şehir ufak..yürüyerek rahatlıkla geziliyor.. yıkılan köprünün taşları hala mevcut nehir kıyısında.. kıyıda oturup köprüyü temaşa etmek ayrı bir zevk..

savaş tuneli onların deyimi ile hayat tünelinde ise savaşı daha bir yakından anımsıyorsunuz.. havaalanına açılmış olan 800m lik tünel kuşatma esnasında çokça kullanılmış..
elvir baljicin televole veya benzeri bir programda yugoslavca soylediği muhteşem şarkı; goran bregovic yorumlasa da dinlesek, yemesek de yanında yatsak..
bosna hersek'in bassehri, bursa'nin kopyasi, buram buram osmanli, buram buram savas, buram buram umut kokan kent. birkac baslik altina inceleyecek olursak, heralde soyle bir sey olur :

ulasim

taksiler ucuz. para birimlerini konvertible mark olarak adlandirmislar ve hemen hemen turk lirasina denk. (1 km yaklasik 1.1 tl) taksiler kilometre basina 1 km aliyorlar. bunun disinda ikinci dunya savasi'ndan kalma oldugunu tahmin ettigim tramvaylari var. herkes biletsiz girip oturmakta, lakin denetim gorevlileri turist ve biletsiz oldugunuzu anladiginda uzerinize ususuyorlar sizden 'penalty ticket' alabilmek icin. o da yaklasik 26 km'ye tekabul eder. sakin olun, vermeyeceginizi soyleyin, polisi cagirmakla tehdit edecekler, hatta arar gibi yapacaklardir. sizin de agzinizdan 'ambassador' kelimesi cikiversin. ingilizce bilmedigini iddia eden yavsaklar cil yavrusu gibi dagilacaklardir.

hikayenin ana fikri, taksiyle gezin. zaten gezilecek yerleri birbirine yakin. yuruyun.

hatta soyle yapin, her sabah saat 7.00'de tren istasyonundan mostar'a tren kalkmakta. donus ise aksam 6'da. gidis donus 10 km. atlayin gidin. mostar'i gormeden bosna hersek'i karis karis gezseniz dahi pek bir anlam ifade etmez.

konaklama

hostelde kalin. yemek zaten ucuz, yemek icin gidip otellere avro bayilmayin. ilk tavsiyem katedralin sokagindaki 'the old town hostel'. sahibi cok seker bir kadin ve ingilizcesi iyi. gerci genclerin % 80'i ingilizce biliyor ve bu istatistik ulkenin barindirdigi potansiyele dair bir ipucu vermekte. hostel gercekten cok temiz, cok nezih bir ortami var. genelde yabancilar takiliyor, 72 milletten insanla tanisabilme sansiniz var. geceligi 13 euro.

ikinci tavsiye ise hostel posilippo. baba ve iki oglu tarafindan -salim, iskender ve alim- isletilmekte. oglanlar acayip kafa ve kulturlu cocuklar. babalarinda bi rutkay aziz havasi var. benim de altimda ml 320 olsa ben de rutkay aziz havasinda olurum ama di mi hafiz? hostel isinden kazanilcak para degil ama hayirlisi. cocuklarin deli ortami var, alim picin onde gideni. arkadaslari pek bir sevecen, iki ingilizce konustuk buckingham aksanlisindan, icimize dustuler, fena da etmediler hani. cok bi temizligi yok hostelin, ama ortam o tarafta. kutuphaneleri var, book exchange yapabiliyorsunuz. zaten oglanlarin buyugu ekonomi masteri falan yapmis. aile pek bi orijinal anlayacaginiz. macera ariyorsaniz buraya gelin.

hosteller icin kontak bilgileri bir mesaj kadar uzaginizda. yataktan kalkmak zor gelmese onu da yazardim da baska zamana artik.

turistik yerler

sehrin kurucusu gazi husrev bey isminde bir osmanli pasasi. old town denilen kisim bascarsija'dan - ki bildigimiz catisiz kapalicarsi'dir- olusmakta. bunun yani sira gazi husrev bey camii burada bulunuyor. bascarsi'daki sokaklar gercekten cok orijinal. ayrica savas zamani en cetin savunulan, sirplara en agir kayiplarin verdirildigi bolge de bascarsi bolgesiymis.

saraybosna'nin boyle de bir ozelligi var. sehir o savas havasini atamamis uzerinden. bir yanda avrupa'yi aratmayan goruntuler sergilenirken, diger yanda mermi izleri, dagi tasi kaplayan mezarliklar, toplu mezarliga cevrilmis olimpiyat koyu, elleri opulesi gaziler. hele ki kokleriniz buraya dayanmaktaysa ve savas donemini siz de kalbinizde onlar kadar hissetmisseniz, gozlerinizin dolmamasi, aglamakli olmamaniz elde degil.

bascarsi bolgesinde sebijl dedikleri ahsap islemeli bir cesme var. oradan yokusu tirmandiginizda ucsuz bucaksiz mezarliklardan bir baskasi sizi karsiliyor. iste o mezarligin icinde 'bilge kral' alija izzetbegovic yatmakta. gayet mutevazi, kendine yakisir bir mezari var. 'benim' diyen, bu kulturden nasibini almis her bireyin gidip gormesi gereken bir yer. allah mekanini cennet etsin.

1984 kis olimpiyatlari sarajevo'da duzenlenmis. kayak tesisleri hala durmakta ve turkiye ile kiyasladigimizda cok cok ucuz. turlar duzenlenmekte, 20-30 euro'ya duzenlenen turlara katilip, sabahtan aksama kadar kayabiliyorsunuz. kaymaktan hazzediyorsaniz gezinizin bir gununu kesinlikle buna ayirin.

ayrica nehir kenarindaki bir sokakta, birinci dunya savasi'nin basladigi nokta var. hani su avusturya-macaristan veliaht prensinin olduruldugu, meshur yer. hemen dibinde bir muze. tarihi hissetme duygusunun doruklara ciktigi bir mekan, kacirmayin.

yiyecek

turk mutfak kulturuyle yetismis bir yagiz turk gencinin sikinti cekmeyecegi tek ulke, bosna hersek'tir. bunu rahatlikla soyleyebiliriz. cevapi cevapi dediler, yok geleneksel yemek, yok efendim boyle, yiyen oluyor bitiyor falan. gidelim yiyelim dedik bildigin inegol kofte cikti. ama hakkini teslim etmek lazim, adamlar bunu yagli bir ekmek icinde servis etmekteler ki o ekmegin tadini dunya uzerinde bulabileceginizi sanmiyorum. catal kasik var ama insanlar elleriyle catur cutur yemekteler. ayran isterseniz size yogurdu bardaga koyup getirirler, sasirmayin.

hamur islerinde asmislar. ruslar'da vodka, caponlarda susi, bizde kepabsa, bu adamlarda hamur isi arkadas. annem duymasin ama, bosnak boregini memleketinde yiyeceksin. parmak kalinliginda acmislar o borekleri, icinde kiymasi, patatesi, peyniri. ciddi soyluyorum, yemeden donmeyin.

pizza cok ucuz, dilimi 2 km gibi bir rakama denk geliyor. gonul rahatligiyla yiyin, yedirin.
klup falan demistim di mi ben?

gece hayati

simdi soyle dusunun, sarajevo bizim ortalama bir anadolu sehri buyuklugunde bir yer. ama sarajevo'da gece hayati dedin mi orada durup bir dusuneceksin arkadas. yok boyle bir olay. mekanlar kalite, ortam seviyeli, insanlara, ozellikle disi olanlarina ayri bi baslik acacagim zaten, kisacasi bambaska. mutevazilikten taviz vermek gibi olmasin ama dunyanin sayili bir kac mekanini gormuslugumuz var. onlar bile yanlarinda anaokulu bahcesi gibi kalir.* saglam mekanlari soyle;

city pub : pub dedigine bakmayin siz. format pub - club arasi birsey. muzikler biraz apaci kaliyor ama. dunyada nam yapmis mekanlara verilen bir odul var, bu odulu 2007 yilinda bu arkadaslar almis. neye gore, kime gore diyesim geldi ama sustum. cumartesi gecesi erken gidip saglam yerden masa kaparsaniz iyidir.

hacienda : latin pub formati yapmislar. house muzik calinmakta ve hakikaten basarililar. iki katli bir mekan, ust kati restoran. kalabalik oldugunda cekilmiyor. ama sirf muzik icin kalinasi.

cheers : adindan da anlasilacagi uzere tema belli. dekorasyon ve muzik secimi bu yonde. canli muzigin oldugu ender mekanlardan. bizim haydi eller havaya mekanlari andiriyor biraz. cok merak etmiyorsaniz ugramayin derim ben.

the club : hayran oldum. (hincal'a benziyorum mutemadiyen) iceride boy ortalamasi kiziyla erkegiyle 1.90 falan. kucuk husam gibi hissetmeniz isten bile degil. tam hayalimdeki mekani yapmis adamlar. tarihi bir bina, yuksek tavanlar, gotik mimari. uce ayrilmis; bir taraf restoran, ki gordugum kadariyla (giren cikan acisindan soyluyorum) bayagi bir saglam. bir tarafta techno-trance agirlikli calisiliyor. son kisimda ise -ki favorim oldu- house-dance turunun basarili ornekleri sergilenmekte. muzigin habura koyim, dans edenleri gorseniz buraya gomulmeyi istersiniz. o derece.

bosnak kizlari

turlerinin saygiyi hak eden ornekleri. gitmeden soylemislerdi, abartiyolar diye ciddiye almamistim. bir milletin butun kizlarinin guzel olabilme olasiligi nedir ha nedir? sarajevo'da 1(bir) ulan 1 bu olasilik. sokakta gordugunuz her 10 kizdan 6'si bizim cakma mankenlerin havada karada canina okur, kalan 4'u de istiklal'de soyle bir yuruse sehir efsanesi olur cikar allasen. hepsinin fizigi duzgun, hepsi bakimli olur mu, hepsi giyinmeyi, oturmayi, kalkmayi bilir mi? basli basina bir haksizlik abidesi bu sehir. bi de bir canayakin, bir sicak yaratiklar, sormayin gitsin. insanin gozunun icine icine bakmakta hinzirlar. memleketimin naif bagyanlarini incitmek istemem, ama bunlar farkli bir gezegenden sanki. adami sapsala cevirir bunlar, trafigin sifir oldugu sehirde ezilme tehlikesi gecirtirler. ben bunlari gorunce sanki bir daha imana geldim. bunlar maymundan gelmis olamazlar lan. hatta bunlar sicimiyor bile olabilirler.

velhasil kelam, sarajevo bize benzedigi kadar, bizden farkli bir sehir. vize de istemiyorlar, cebine attin miydi 400 eyro'yu 10 gun krallar gibi gezersin.

gittim, gordum, paylastim dostlar. gidip, gorup, paylasmayanlar utansin... agir oldu lan bu, lakin nasil bitirecegimi bilemedim.