bugün

mart 2005'te ilk sayısı çıkan, bir yılını doldurmuş, "medeniyet, kültür ve aktüailite" dergisi.

ismi duruşunu belli ediyor zaten, mostar'a, mosta köprüsü'ne götürüyor dimağları.

sağlam dosya konuları, akademisyenlerin nitelikli yazıları ile okunmaya, takip edilmeye değer bir dergi.
savaştan sonra hırvatların şehrin en yüksek ve en görünen tepesine yapmış oldukları büyük haç ve hiristiyan geleneğinde hiç olmamasına rağmen cami minarelerinin nerede ise üç katı boyuna ulaşan katedralin çan kulesi ile hırvatların burası bir hiristiyan şehridir demeye çalıştığı ama köprüsü ve civarındaki yerleşimi, camileri, çarşısı ile tipik bir anadolu kentinden çok ta farklı olmayan içinde yururken daim su sesi duyabileceğiniz şehir.
ayrıca yakınlarında blagay diye bir yer vardır inanılmaz güzel de bir tekkesi vardır. anlatılmaz sadece gidilip görülürse anlaşılabilir.
ayrıca odtü felsefe öğretim üyelerinden prof. ahmet inam,elli yıllık yazarlık serüvenini geride bırakmış üstad rasim özdenören,edep kokan uslubuyla ali ayçil gibi yazarlara da ev sahipliği yapan,"bir derdi olduğunu ve bu dertle hemhal olduğunu" hissettiren zarif dergi.
(bkz: mostar köprüsü)
http://www.mostar.com.tr
dino merlin'in bir şarkısı.
neretva nehri üzerinde inşa edilmiş olan köprüye de adını veren bir şehirdir. 90'lı yıllarda köprü hırvat kuvvetleri tarafından yerle bir edilmiş 2000'li yıllarda bir türk şirketi tarafından aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir. şehirde savaştan sonra hırvatlar ve sırplar azınlık durumuna düşmüştür. bugün mostar köprüsü hala mostar'da sırpları ve boşnakları birbirine bağlayan simge konumundadır.
(bkz: mastar) *
(bkz: sarajevo/@istanbul)
şehir tamamen ikiye bölünmüş durumdadır. boşnakların futbol takımı fc. velez mostar'dır. amblemi kızıl yıldız, taraftar grubu ise red army'dir. hırvatların takımı ise zrinjski mostar'dır ve taraftar grubu faşist ultras'tır. bu klübü tito zamanında kapatmıştı.
mostar gönüllüleri derneği'nin gönüllü faaliyetlerini yürüttüğü dergi.
bu ayki sayılarında medyada şiddeti işleyen dergi. ayrıca serdar turgut ve alper görmüş röportajları var.
nisan 2010 sayısının dosya konusu: araftaki internet. sedat kapanoğlunun ropörtajı dikkat çekici. bunların yanında avrupa'da islam düşmanlığı; televizyon, siyaset ve tarih gibi konuları işlemiş.
nisan sayısında ekşi sözlük kurucusu sedat kapanoğlu ile yapılan söyleyişi yayınlamış dergidir.

"sosyal medyanın kucaklanması adına toplumu hazırladık" cümlesiyle kendini gösteren yazıda sedat kapanoğlu'nun özgeçmişinden, ekşi sözlüğün içeriğinden, bireylerin (yazarların) duruşundan ve bunun getirisi olarak sözlük oluşumunun diğer internet sitelerinden farkı dile getiriliyor.

--spoiler--
sözlük, insanların fikirlerini rahatça ifade edebildiği bir platform. her kesimden insanın -aşırı uçlar da dahil- olduğu bir platformu yönetiyorsunuz. 26 binden fazla yazar, bunun iki katı da yazar adayınız var. diğer klonlarınızı da unutmadan, ekşi sözlük özelinde sorarsak, insanlar neden sözlükte yazmak istiyor.

s.k.: bu sorunun cevabı son 11 yıl içinde sürekli bir değişim gösterdi ve bugüne dair cevabın da çok uzun ömürlü olacağından kuşkuluyum. şu çekirdek cazibe hiçbir zaman değişmedi gerçi: "bir bilgi kaynağını kafanıza göre şekillendirebilmek." bu inanılmaz eğlenceli, keyifli, haz veren bir şey. biz, 80 çocukları, tek bir otoritenin onayından geçmiş didaktik kitaplarla, önsözünde " kırmızı gömlekliler bir siyasi görüşe mensup değildir." uyarısı yazan pal sokagi cocuklari'yla büyüdük. bize bilgi hep dayatıldı ve hep sorgulanamaz kılındı. halbuki bir çocuğun bildiği en kolay öğrenme şeklidir sormak ve sorgulamak. bundan mahrum bırakıldık ve her şeyi bize sunulduğu gibi kabul etmeye alıştık. internet bize bunu değiştirebileceğimizi gösterdi. ekşi sözlük, bunu karşıt görüşe sahip olanlarla bir arada yapabileceğimizi, görüş uyuşmazlığının insan uyuşmazlığını gerektirmediğini gösterdi. bu açıdan başlı başına bir cazibesi olduğuna inanıyorum.

herkesin ortasında düşündüklerimizi filtrelemeden söylemeye o kadar açmışız ki... diğer yan faktörler de var ama onların getirdiği kullanıcıların kısa ömürlü olduğunu düşünüyorum. misal, çok popüler diye yazmak isteyen, ekşi sözlük'ü bir marka olarak gören kesim var. sözlük, onların kafasında da doğru yere oturuyordur bir süre sonra. aynı şekilde "içine girmesi çok zor bir komünite" diye gelen var meraktan. "ben şu kişiyim beni alın." deyip forsunu kullanıp gelmek isteyenler de... halbuki bizim böyle yüksek bir eleme kriterimiz yok. mason locası değiliz. dileğimiz, imkanlar dahilinde herkesin sözlük içerisinde var olabilmesi...
--spoiler--
entellektüel yazıların yayınlandığı aylık ilim kültür dergisi. 2009 Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından Türkiye'nin en iyi dergisi seçildi.yazıları tarafsız ve ikna edici. akademisyen yayın kadrosuyla tatmin edici. editörlüğünü ibrahim baran ın yaptığı bir dergi.
hala bayilere gelmemesine rağmen artık üniversitelerin kütüphanelerinde süreli yayınlar bölümlerine yerleşen dergi
(bkz: Doğu Akdeniz Üniversitesi)
orada ölmeyi ve orada gömülmeyi istediğim şehirdir.
an itibariyle bulunduğum şehir.
balkonumda, mostar ayaklarımın altında.
köprüsü hemen karşımda.
muazzam bir görüntüsü var efenim bu şehrin.

bir de ezan dinlemek nasip oldu burda az önce.

evet, seviyorum bu şehri.
bosna'da yaşanan savaştan önce %60' ı müslüman %40' ı hristiyan olan bu şehirde şimdiki durum tam tersidir, %60 hristiyan %40 müslüman yaşamaktadır.
birçok evin dışı halen mermi izleri ile durmakta.. unutmamak için!

http://gezente.com/bizi-ayiran-kopru-mostar/
saraybosna'dan bu sehre yapilan tren yolculugu hayatinizin en guzel tren yolculugu olabilir. o yuzden ulasim icin mumkun mertebe treni tercih edin.

tanim: kendisi kucuk ama acisi hala buyuk sehir.
mostari = köprü bekçisi demektir. mostar şehrini bölen nehir neretva'nın bir tarafı tara, diğer tarafıysa halebija'dır. buram buram tarih kokar.
Doğa harikası balkanların, şirin ve acılarla dolu bir şehridir efendim. Binalarda halen mermi izlerini görmek mümkündür. Şehir anadoluda görülmesi çok da mümkün olmayan bir osmanlı şehri özelliği gösterir ki zaten osmanlıyı görmek için balkanlara gitmek lazımdır. Şirin manzarası ve osmanlı camileri ile insanda hoş bir duygu uyandırır.

Mostar köprüsü ise üstüne cila olur. O köprü ki bir anlamda artık simge olmuştur. O köprünün üstünde durup akan nehri ve o güzelim şehri izlemek ne de güzeldir. Köprüde durup nehrin akışı yönüne göre aşağıya döndüğünüzde sağda kalan taraftan azıcık yürürseniz karşınıza şadırvan restoran çıkar. Oraya kadar gelmişken orada bir yemek yemelisiniz derim. Porsiyonları çok büyük olmakla birlikte fiyatları gayet ucuzdur. Sizin türk olduğunuzu farkeden herkes size çok iyi davranmaya ve yardımcı olmaya çalışır. Böyle de severler bizi...

Kalacak yer lazım olursa da bu restorandan çıkınca yine aşağı yürüyün ve bir alt köprüden karşıya geçin. Köprünün bitti yerde bir hostel var. Palace ya da paradise gibi bir şeydi ismi şu an hatırlamıyorum. Sahibi çok tatlı bir boşnak kadın. Türkleri çok seviyor ve çok yardımcı oluyor. Fiyatları 15 euro gibi bir şey ama sizi evde hissettirebilecek kadar güzel ve temiz bir yer.
pendik'te bulunan viyadüklerden biri.
üzgündür mostar. hem de çok.
yorgundur.
taşıyamaz artık üstündeki köprüleri.
küçücük yüz ölçümüne kocaman hikayeler sığdırmıştır.
küskündür mostar.
bakma öyle misafirperver oluşuna, seni kabul edişine.
insanlığın suratına kusmak ister aslında.
hepimizi neretvasında boğmak ister.
barut kokar mostar, kan kokar,
bakma sen suyunun temiz oluşununa,
kırmızısını gözyaşlarıyla temizlemiştir.
bir çocuk sevincidir mostar, bebek ağlayışı
keskin nişancının dürbününden gördüğü eski okul arkadaşı,
delik deşik binalar...
onu o halde bırakıp giden avrupanın ucuz turist mekanı.
oysa bilmiyorlar senin zenginliğini mostar
sen yine dur öyle belki bir gün anlarlar.