bugün

kapat*ılan nokta dergisinin genel yayın yönetmeni. * dün; nokta dergisi'nde yayınlanan darbe günlükleri adlı yazı dizisi nedeniyle hakim karşısına çıkan gazeteci. artık güzel yazılarına yeni aktüel dergisinde devam etmektedir.
yeni aktüel'in son sayısında nihat genç'e hayatının ayarını vermiş kişidir.

http://www.yeniaktuel.com...-210004-106,119@2100.html
taraf gazetesinde medyaironik adlı köşede mukim, medyaya içerden bir gözle bakmayı deneyen manipülasyon avcısı. bu tür çalışmalara/karşılaştırmalara ne çok ihtiyacımız var.
bir dönem yeni şafak gazetesinde kürşat bumin ile birlikte kronik medya köşesini de hazırlamış akademisyen.
son dönem de ismini sıkca duydugumuz, kendisine minnettarlıklarımızı ilettigimiz, gerçek manada gazetecilerin de oldugunu bize gösterdigi için, bu ülke de yasamaktan tekrar haz almamıza vesile olan, kalemi namuslu bir gazeteci.

not: gazeteci, eline verileni degil, verilmeyeni yazan kişidir. oktay ekşi ile bir başka, aynı tipte yazarın kapışmasını hatırlıyorum, bir birleri hakkında okadar ileri gittiler ki, sen yazını bile kendin yazmıyorsun dedi birisi öbürüne, digeri cevabi yazısında ben dedi, en azından yazımı kimin yazdıgını biliyorum, sen onu da bilmiyorsun..
cumhuriyet gazetesi'ne atılan bombalarla ümraniye'de bir evde bulunan bombaların aynı bombalar olduğuna bir türlü abisini inandıramazken bu konuda ilhan selçuk ve cumhuriyet gazetesi ankara temsilcisi mustafa balbay'ın kendisini haklı çıkardığı için köşesinden onlara minnettarlık duyan gazeteci. medyaironik köşesinde medyada gözden kaçan haberleri ironik bir dille irdeleyen yazar.
efsane sitesi medyakronik'i bilgi üniversitesi'ndeki talebeleriyle yeniden hayata geçirip bizleri sevindirmiş âkil adam.
http://www.medyakronik.com
http://www.medyakronik.com/haber/485/
taraf'ı okuma sebeplerimdendir kendileri. doğan medyaya ve oktay ekşigillere söyleyecek esaslı bir sözü her zaman vardır. köşesinde güzel güzel köşekapmaca oynamak, demokrasi şövalyeliği(!) yapmak yerine itiraz eder, belge sunar, cevap yazar. tarafsız bölge'deki -deplasmanda olmasına rağmen- aydın doğan'ın düzeltmeni(akif beki) oktay ekşi'ye verdiği ayarlar, cevaplar hoş bir seda olarak hala akıllardadır. gazetecidir.
darbe günlüklerinin yalan olduğu hakkında açılan davadan beraat etmiştir lakin bu dava bir kez daha yargının siyasallaştığının ispatıdır. yani emniyet kriminal laboratuarının darbe günlüklerinin özden örnekin bilgisayarından kopyalandığını ispatlamasına rağmen ne hikmetse "sayın yargıçımız" bu raporu istemeye gerek görmemiştir. oysa bu rapor yayınlanan günlüklerin iftira olmadığının da ispatıdır. ama gerek bile duyulmadan sen sus biz seni beraat ettirelim denmiştir resmen.

"hukuk büyük sineklerin delip geçtiği küçük sineklerinse takılıp kaldığı bir örümcek ağıdır."
taraf da kapanırsa emekliye ayrılması gereken ordu mağduru yazar insandır.
taraf gazetesi'nin en etkili ismi. özellikle medya dünyasıyla yakından ilişkide olacak olanların takip etmesi gereken türk medya sektörünün kilit isimlerinden. tsk ile ilgili yazdığı haberler medya sektöründe reform yaratmış paşaların eleştirilmeme imtiyazları ortadan kalkmıştır.
''darbe günlükleri''ni ortaya çıkarttığında hakkında dava açılmış ve dergisi (bkz: nokta) kapatılmıştı; ancak şu anda günlükte (bkz: hurşit tolon)'un adının geçtiği kısımların doğru olduğunun kabul edildiği; (bkz: hilmi özkök)'ün 'var da diyemem yok da diyemem' şeklinde yorumda bulunduğu nedense gözardı ediliyor.
görenler söylüyor, 6 okkaymış abi, helal olsun sana, onur senden onur alıyor, rüzgara karşı işeyen adam, aydının tarifi sensin.
son gunlerın en guzel yazılarından bırıne imza atmış gazetecı yazar.

http://www.zaman.com.tr/h...rinin-esas-durus-komedisi
bugünkü yazısında kürt açılımı ile ilgili olarak cumhuriyet gazetesinin yeni bir "tehlikenin farkında mısınız?" kampanyası başlatacağı öngörüsünde bulunan akademisyen yazar.
http://www.taraf.com.tr/makale/6887.htm
yetersiz bilgi ve entelektüel düzeyini birilerinin tetikçiliğini yaparak kapatmaya çalışan f tipi yazar.
analiz etme güçü çok yüksek olan biridir.
bir insan olarak, bir gazeteci olarak, bir vatandaş olarak bu ülke için yapılabilecek en iyi şeyi yapmıştır.
korkmadan, kendini ateşe atmıştır.
eğer ileride bir gün bu ülkede gerçekten demokrasi olursa, bu uğurda en çok emek harcayan gazeteci olacaktır.
Balyoz davası'nın dayanağını oluşturan cd'lerin sahte çıkmasını açıklamak için geliştirdiği tez ile kendi kendini rezil etmiştir. Sözüm ona darbeciler, yakalanacaklarini anlayinca, sahte bir cd oluşturup bunu bir şekilde meşhur çıkına koyup malum makamlara yollamış. Yakalanacağını anlayan insanın kendini ihbar etmesi fenomeni de dünya hukuk litetatürüne kazandırılmış oldu böylece.
Medya analizleriyle ünlüdür.
Herkes onu, Nokta dergisinde Darbe Günlüklerini yayınlayan adam olarak bilir.
işte Alper'den şapka çıkartılası bir 'gazeteci' analizi:
------
GAZETECi MUTSUZLARDAN TARAFTIR ----

Şimdi adını hatırlayamayacağım bir Avrupalı reklamcı, “Reklamcılar mutlu insanları sevmez” diye yazmıştı bir kitabında, “çünkü mutlu insanlar çok az tüketirler”.

Acaba diyorum, benzer bir şey gazeteciler için de öne sürülemez mi? Yani, yapılan işin niteliğinin belirlediği bir “meslek doğası”ndan gazetecilik mesleği için de söz edilemez mi?

Gazetecilerin huzurlu, sakin, kendi hâlinde insanların dünyasından değil de kavgacı, gürültücü, saldırgan insanların dünyasından beslendiği, bir vakıa... Eh, bu durumda reklamcıların “mutlu insanlardan hoşlanmamaları”na benzer biçimde, gazetecilerin de huzurdan, sakinlikten hoşlanmamaları “normal” değil mi?

Bakmayın böyle kuşku duyuyormuş da sorularla yoklama çekiyormuş hâllerime: Tabii ki gazetecilerin kahir ekseriyeti huzurdan çok huzursuzluktan; sessizlikten çok gürültüden; barıştan çok savaştan hoşlanır.

Medya, dünyanın her tarafında böyle, fakat galiba bazı ülkelerin medyası daha fazla böyle; bizimki dâhil....

Bir savaş ihtimali belirdiğinde (ille “bizimkilerin” savaşı olması gerekmiyor) hangi ülkenin medyası birinci sayfalarını savaş uçaklarıyla, komandolarla, “teknoloji harikası” silahlarla donatıyor?

http://www.taraf.com.tr/a...-dagdan-onurlu-inis-2.htm
Artık ne yazık ki, tamamen Tayyip Erdoğan'ı "savunmaya"; onunla empati kurmaya ve onu anlamaya kendisini adamış eski arkadaş...
Şu yazıya bakın...
------------------------
MiTTIR'lar ve "Görevimiz Tehlike" benzetmesinde aksayan bir şeyler yok mu? Bence var.

Görevimiz Tehlike'de istihbaratçıların giriştikleri o eylemler, hükümetin bilgisinin ve direktifinin dışında gerçekleştirilen eylemlerdi. Oysa burada, Başbakan'ın "benden izin almaları gerekirdi" cümlesinde de imâ edildiği gibi tam tersi bir durum geçerli. Hatta, henüz tam olarak doğrulanmadı ama, MiTTIR'ların geçiş güzergâhları önceden ilgili savcılıklara ve güvenlik güçlerine de bildiriliyormuş.

Bence bu teşbihte ciddi bir "hata" var. Tutmuyor yani..
http://www.aktuel.com.tr/...miz-tehlikeye-benziyor-mu
islâmcı beslemesi ateist !

Müslüman parasıyla ateist (Allah'sız olduğunu kendisi Taraf'ta yazmıştı.) besleyen, gazetenin yöneticilerine bir çift lâfım var ama, maalesef o eski arkadaşlar kendilerine buyrulanı yapmak zorundalar. Kınamıyorum. Taraf gazetesinden, " AKP yandaşı ", kendilerine " liberal ", demokrat gibi " sıfatlar " takan, bir kısmı eski marksist bir grup ayrılmıştı. Onları bu gazeteye pazarlayan kim? AKP’nin buyruğu olmadan almaları mümkün değildir.

insanlar " gazetemiz " yaşasın diye belki çocuklarının rızkından kestiği üç kuruşunu veriyorlardır. Ama asla " ateistler " beslensin diye vermiyorlardır.

Putçuların ekmeği Müslümandan !

http://www.yenicaggazetes...lemesi-ateist-29644yy.htm