bugün

italyan hardcore grubu.

http://www.kafka.it
(bkz: franz kafka)
(bkz: kafka cafe)
steven soderbergh in 1991 yılında çektiği kafka nın hayatından biyografik öğeler barındıran enteresan bir film.. kafka yı jeremy irons oynar..
Roger Garaudy'den 'mücadelesinden çağdaş bir şövalye öyküsü' doğan Kafka'nın evrenini kuşatan zengin bir inceleme.
bir soderbergh filmi. filmde geçen kale içerisinde renkli, kale dışında siyah-beyaz görüntü kullanılmıştır. filmde ayrıca charlie chaplin filmlerine gönderme de yapılmış. beklentisiz izlenmesi gereken değerli bir film.
roger garaudy'nin kitabıyla ilgili bir yazı için: http://www.radikal.com.tr...p?ek=ktp&haberno=6687
franz kafka nın prag ını yansıtan oldukça ilginç bir filmdir. theresa russell ve ian holm ve jeremy irons* lı izlenmesi gereken steven soderbergh filmi.
yönetmenliğini steven soderbergh'in yaptığı; kafka'yı jeremy irons'ın canlandırdığı; 1991 abd yapımı film.

film adını; yaşarken babasının zoruyla hukuk eğitimi almış, prag'da yaşayan bir sigorta şirketi çalışanı, ünsüz bir yazar; ölümünden sonra dünya çapında ünlü olan kendi kitapları haricinde üstüne yapılan incelemelerle de yeni bir edebi kulvar yaratmış olan; çek yazar kafka'dan alıyor. sodenberg kafkaesk atmosferi kurmak için kafka'nın benliğinin içinden bize kafka'nın hayatını ünlü eserleri gözünden, içiçe geçmiş girift bir yapıda anlatıyor.
çünkü kafkaesk yapı kaynağını hem kafka'nın kişiliğinden; hem ona dayatılanların ruhuna uyumsuzluğundan hem de prag'dan almakta.

kafka'nın hayatında, ruhunda ve kişiliğinde en derin izler bırakan kişi, babası otto kafka'dır. aralarında kuşak çatışmasından öte mizaç çatışması, ruhsal karşı kutupluk, hayatı anlamlandırma noktasında büyük bir uyuşmazlık ve tüm bunların sonucunda mezara kadar kafka'nın peşini bırakmayan suçluluk duygusuyla harmanlanmış yetersizlik hissi, baba ve simgeledikleriyle savaş hali mevcuttur.

kafka'nın babası sert, otoriter; kafka ile kıyaslanınca duygusuz ama akılcıdır. aynı sodenberg'in kafka filmindeki insanların düşüncelerini kontrol etmek için onların iradesi dışında, insanları kendi idealleri doğrultusunda acı verici deneylerinde kullanan doktor murnau gibi. aralarındaki -yani baba ve toplumdaki hakim; insanları koyulan kurallara sorgulamadan itaat eden,zararsız prototip haline getirmeyi amaçlayan; baskıcı otoriteyi simgeleyen, baba figürü arasındaki- anlayış farkı filmde burnau'nun ağzından şöyle ifade edilmektedir:

--spoiler--
kafka: orada ne yapıyorlar.
dr. murnau:daha randımanlı Kişiyi belirli bir şekilde, sinirlilik,mutluluk ya da iştah ve renklere eğilimle hale getiren şey nedir? Kimyasal ikizlerin de değiştirilebileceği gayet açıktır. Peki ama, kaç farklı şekilde?

kafka:Hatta hangi kriterlere göre? Bu bilimin pisliği.
dr. murnau:Bazı pislikleriyle karşılaştım. Hepimiz karşılaşmadık mı? Onlar kendilerine söyleneni yaparlar.
kafka:insanların daha sık yaptıkları şey de bu değil midir?
dr. murnau:Önce fizyoloji, sonra ideoloji.

(...)

dr. murnau:Bunların hepsi, henüz gerçekleşmemiş bir ölümü yargılamaktan ibaret.
kafka:işçilerin karıları ve çocukları var.
dr. murnau:Maalesef tek çare kalkınmayı sigortalamak.Sizinki gibi bir sigorta şirketinin paralarını, kocalarını kaybetmiş kadınlara vermesi güzel. insanlar endüstriyel bir çağ, ilerleme istiyorlar. Biz de onlara veriyoruz.
kafka:Buna gelişme değil, vücut hırsızlığı denir.
dr. murnau:Sanırım buna geçmişte "diriliş işi" derlerdi. Üstelik kendimi bile dirilttim, değil mi?
kafka:Dr Murnau Orlac'ın* işkencecisi.
dr. murnau:Konularımızı başka bir yerde aramamız gerek.Daha isyan etme pozisyonunda olmayan insanlarda.Herhangi bir konuda suçlu olan bütün insanlarda.
Kendinizi niye devrimcilerle ve anarşistlerle bağdaştırdınız?

(...)
Benim gibi birini küçümsüyorsunuz. Çünkü çağdaşlığı küçümsüyorsunuz.
Ama siz çağdaşlığın öncüsüsünüz.Bunun hakkında yazdınız, belgelediniz. Sizden farkım,benim kucaklamayı tercih etmem.
işte bu bizim en büyük sorunumuz.insan beynini anlamak.
En azından bu yönümüzün ortak olduğunu itiraf etmen gerek.

kafka:Seninle ortak hiçbir şeyimiz yok.Ben kabuslar yazmaya çalıştım sen ise, bunu yarattın.
dr. murnau: Evet senin kendi tarzın var,benim de kendi tarzım.Fakat ikimiz de ileri görüşlüyüz.Bizi yüzsüz çoğunluktan farklı kılan da bu.
kafka:Yüzsüz mü! işte yüz!Bu yüzsüz kitle, hesap sormaya geldiğinde ne diyeceksin?Ne cevap verebilirsin?
dr. murnau: Halkı kontrol etmek,bireyi kontrol etmekten daha kolaydır. Halkın ortak bir amacı vardır.Bireyin amacının ne olduğu ise hep bir soru olmuştur.
kafka:Bu da senin kurtulmak istediğin, değil mi? Bir bireyi diğerlerinden farklı yapan her şey.
Fakat asla bireyin ruhunu mercekler arasında değiştiremeyeceksin.

dr. murnau:Mikroskopta öyle bir yer var ki; onu bulacağım, değil mi?

--spoiler--

sodenberg kafka'nın hayatının, benliğinin, acılarının, karabasanlarının, zayıflıklarının, özlemlerinin, düşlerinin, hayalkırıklıklarının, tüm ruhunun yansıması olan eserlerinin bazılarına filmde özel olarak yer vermekte.

dönüşüm:

--spoiler--
sokaktaki tanıdıklar: Ne hakkında yazıyorsun?
kafka:Kalkıp gözünü açtığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan bir adam hakkında.
--spoiler--

cezalılar kolonisi:

--spoiler--
aslında mermerci olan mezar kazıcısı:yazılarınızı okudum, muhteşemler!
kafka:Beni şaşırtıyorsunuz, hangilerini?
mezar kazıcısı:Sadece, yayımladıklarınızı okudum.
kafka:Dergilerde, aslında kimse okumaz.Kale'de, gereksiz kağıtların arasında saklanmalılar.
mezar kazıcısı:Yine de, bazılarımız senin durumunla ilgilenmekte.Mesela, şu pines kolonisi hakkındaki hikaye.
Mahkum edilmiş insanın etine kazıyarak yazılmış, o sivri cümleler.
kafka:Bu yeni.Çalışmalarımın biraz daha farkedilir olması için, zekice bir yol bulmam gerekiyor.

--spoiler--

işyeri atmosferi;akıllara zarar, gereksiz ve sinirbozucu yardımcılar ile blumfeld, yaşlıca bir bekar; filmin tümüne sirayet etmiş olan uzaktan görkemli dışardan; -içerden çağrılmadıkça- ulaşılamaz şato; ile soruşturma dedektifleri, dev dosya dolaplarıyla dava eserlerine ve tüm kafka yazın evreninin dokusunu sodenberg filmde çok güzel kullanmıştır.

filmde kafka'nın gözlerini alamadığı ve bir türlü uzun uzadıya sohbet edemediği anna da; sanki milena gibi kafka'ya sevgiyle gülümsemektedir.

sodenberg'in kafka'nın vasiyetine yaptığı vurgu da çok yerindedir.
kafka'nın şato'ya giden yolu yani veba salgını zamanından kalma, mezar görünümlü gizli geçitin yolunu kendisine gösteren, mezar kazıcısına söyledikleri ve vasiyetine dair diyalog çok anlamlıdır:

--spoiler--
kafka:Bana yazılarımı beğendiğini söylemiştin.Bana bir iyilik yapar mısın?
mezar kazıcısı:Bir tane daha mı?
kafka:Eğer seni tekrar göremezsem evime gidip,defterimi bulup onu yok eder misin? El yazılarım hiçbiri bitmedi.Yak onları
Tamam mı?
mezar kazıcısı:Ne kadar olağanüstü bir istek!
kafka:Gerçek dost bunu yapar.
mezar kazıcısı:Ama muhakkak değil.Bir karı yapar bunu!

--spoiler--
evet max brod yaşarken anlaşılamamış olan kafka'nın tüm eserlerini vasiyetini yerine getirmeyerek yayınlayarak belki mezar kazıcılığı yapmıştır ama böylelikle bize kendi şatolarımıza giden gizli geçiti göstermiş, kafka'yı da hak ettiği düş şatosunu ölümünden sonra da olsa özgürce inşa etmesini sağlamıştır, tüm okuyucuların belleğinde.

soderbergh kafka'nın hayatında çok etkili bir figür olan baba otto kafka'ya, filmde hak ettiği önemi gerçekten vermiştir. kafka'nın babasına seslenişi ile başlayan film, finalinde de kafka'nın babası ile arasındaki tüm farklılıklara rağmen tüm ataerkil baskıya rağmen; kabul ediş ve barış cümleleriyle güzel bir sona ulaşmıştır.

--spoiler--

Sevgili Baba;
Her zaman gerçeği bilmenin daha iyi olacağına inandım.
Sonra da bilgisizlik içinde yaşadım.
Artık haklı olup olmadığımı anlayacağım.
Daha fazla inkar edemem,ama etrafımda olan dünyanın bir parçasıyım.
Aramızdaki farklara rağmen daha fazla inkar edemem.
Senin oğlun olarak kalacağım.
Ve umuyorum ki fark ettiğim bu geç belki de anlamsız gerçekler aramızı biraz olsun yatıştırır.
Yaşamımızı ve ölümümüzü kolaylaştırır.

--spoiler--

filmde kafka;şato'nun ölüm fermanına rağmen ucube katilden kaçarak; mezar kazıcısının yardımıyla şato'ya gizlice girip bombayı işkenceci doktor murnau'nun işkencehanesinde patlatarak ve en nihayetinde değiştiremeyeceği cinayetlerin * intihar olduğunu sorgu müfettişi karşısında kabul ederek; yazgısını değiştirmiştir. bu silsile ve son çok anlamlıdır.

ve filmden ve sodenberg'in bizi çıkardığı kafka evreni yolculuğundan aklımızda kalan; içinde küçük de olsa bir umut barındıran şu cümle:

--spoiler--
Ben de düşündüm ki;
Bugün farklı olabilir.
--spoiler--

ve hepimizin kendi evrenimizde cevabını bulacağımız şu sorudur:

--spoiler--
Niye farklı olsun ki?
--spoiler--

sinemasal not: soderbergh; kafka gibi, görünenin altında devasa bir buzdağı sahibi, felsefi derinlikli, edebi ve ebedi bir sanatçıyı; kafka filminde, her kareye kafka'dan izler, prag'dan dokular ve altta yahudi müzikleriyle gerçekten güzel anlatmıştır. ve jeremy irons da kafka'yı içselleştirerek, sahici ve etkili bir oyunculuk çıkarmıştır. kafka'nın eserlerinden ve hayatından esinlenen her sanat eseri; kafka kadar kafka'nın sanatçı da yarattığı izleri de barındırır. onun içindir ki önce; kafka evrenine önkoşulsuz teslim olmak sonra da bu evrende kendi dokunuşlarını yaratmak gerekir. ve bunu sodenberg gerçekten güzel başarmış. sinema dünyasının gelmiş geçmiş dehalarından biri olan orson welles'in kafka'nın dava romanından uyarlaması 1962 yapımı'dava' le proces filmini de tüm kafka ve sinemaseverlerin izlemeisni şiddetle öneririz. gelmiş geçmiş en iyi edebiyat uyarlamalarından biridir ve kafkaesk atmosferi tüm hücrelerinizde hissetmek mümkündür.
sempatik çalışanları ile gönlümü fethetmiş ankara olgunlarda bir bar.
etraftaki kafka posterleri, aforizmaları ve kitapları ile göz doldurmaktadır.
steven soderbergh'in 1991 yapımı filmidir. başroldeki jeremy irons kafka'yı oynamak için biraz fazla gürbüz olsa da özellikle son sahnesindeki bakışı, benim öküz ve yüzeysel bünyeme "aha vallaha da kafka" dedirtmiştir.

bunun dışında da ben başarılı buldum. iyi bir film.
jeremy irons derim. jeremy'yi gözümde jeremy yapan, "reversal of fortuneédan sonraki ikinci filmidir. tabi birini reversal of fortune'dur. aklıma kazındın o filmle sen benim aslan parçası.
Kadıköy'ün denize nazır, en güzel cafelerinden biridir. Gitmeyene tavsiye edilir.
steven soderbergh in yönetmenliğini yaptığı 1991 yapımı filmdir. ayrıca tayfa kitapkafe'de* tayfa sinema günleri kafkanın izleri kapsamında 4 kasım günü gösterimi gerçekleşecek filmdir.
fakat ben ne kadar basitim, keşke görebilseler içimi. anlatabilsem, inanırlar mı.

uykusuzluk kafka nın aklına bunları getirdi.
"içimde nelerin olup bittiğini, neler hissettiğimi açıklayamam size. Kendime bile."
aceleyle kaçıp ona sığınmadıktan sonra insan yaşamdan nasıl zevk alabilir? - franz kafka aforizmalar.
iyi bir yanıyla rahatsız edicidir... Franz Kafka Aforizmalar
ankara'da müzikleri ve kitlesi hoş , kafka temalı mis gibi bar.
okuduğunda ya seversin ya da sevmezsin denecek yazar.
ben seviyorum ama yörüngeye girmek zor cidden.
hemen her kitabını okudum, ilk 10-15 sayfa çok önemli, o direnci kırarsanız zaten çıkamazsınız benden söylemesi..
" Bir topluluğu kontrol etmek, bireyi kontrol etmekten kolaydir. Bir topluluğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amaci ise her zaman için şaibelidir."
Kafka bana aşk olarak nazım tarzını çağrıştırıyor ama nazım kadar şerefsiz değil.
bir odadayız milena. birbirine bakan iki kapının ardındayız ama ayrı ayrı. biri açacak olsa diğeri hemen ürküp kapıyor kapıyı.
ben bunu almanca okudum, gerçek bir deha. yazım şekli, olayları aktarışı- gerçekten - hangi kelime en uygunu olur acaba?- acayip !!
kafkaeskliğin kaynağı olan müthiş insan.