bugün

(bkz: hatıralar)
(bkz: anı)
ta geçmişten beri -yanında/arkanda/sagında/solunda- şimdiye kadar peşini bırakmayan ne varsa; o dur hatıra.

(yazar burada hatıralarını bir köpeğe benzetmiş)
(hayır! yazar burada bazı köpeklerin, hatıralarını benzettiginden bahsetmiş)

(bkz: dagılın lan)
(bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
çeşit türlüsü vardır. hatta bazıları çok matahtır. defteri falan da oldugu olur.
(bkz: hatıra defteri)
biten güzel şeylerden geriye kalan değerli maneviyat. sabahlara kadar süren sohbetleri hatırlamak, kahkahaları akla getirdikçe şimdiyi düşünüp bir garip olmak ve her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu anlayıp hıçkırıklarla ağlamak söz konusu olunca, hatıranın buna sebep olduğu unutulmamalıdır. belki insana dayanma gücü verir ancak acıtır da.
gelecek zaman diliminde geçmiş zamanı hatırlamak adına saklanan her hangi bir nesne olabilir. kimi zaman bir fotograf kimi zaman bir telefon kulubesi sapı. her ne olursa olsun bir gün çekmecelerini ya da her hangi bir eşyanı kurcalarken karşına çıkması durumunda içinde bulunduğun ruh halini değiştirip kişiyi gülümsetmeyi ya da hüzünlendirmeye sebep olabiliyorsa görevini yerine getirebiliyor demektir. bu durumda ne mutlu o nu akıl edip saklayabilen bünyeye demek gerekiyor sanırım.
bir kişinin yaşadığı toplumu da ilgilendiren olayları anlattığı esere verilen addır.
ilk hatıra türünde eser vermiş olan kişi babürşah' tır, eserinin adı babürname' dir.
kriminolojide, seri katilin, kurbanlarından aldığı nesneleri ya da organik maddeleri tanımlayandır.
kimileri için gereği yoktur. *

sözü enis behiç koryürek, bestesi erol sayın'a ait rast makamı tsm eseri. zamanın su gibi geçmesini istediğiniz anlarda dile dolanır. sonra sölediğiniz zamanlar da unutulur ya, o da üzer insanı.
bir kitapta okumuştum, konu hatıra sözcüğünün egemen olup, anı kelimesinin pek tercih edilmeyişi ile ilgiliydi.

" hatıra sözü egemendi o günlerde, anı ise arada bir görünürdü. 1950'lerde "anı" yazdın mı, yazı müdürü silerdi hemen. tercüme bürosu'nda ataç'ın bir çevirisi gelmişti: balzac'ın '"iki yeni gelin'in anıları".
kıyamet koptu, üyeler "anırmaktan geliyor bu anı" diyerek bu sözcüğün hemen değiştirilmesini istediler. yoksa geri çevrilecekti ataç'ın çevirisi! anı kalktı, hatıra oturdu yerine, kitap da geçti kuruldan, öyle de basıldı klasikler dizisinde ama zamanla anı aldı hatıranın yerini.
zor tutunuyor hatıra sözcüğü, süresini tamamlayınca yitip gidecek, eski bir anı olacak ".
Killa Hakan & Fuat & Ayaz Kapli calismasidir.

http://www.youtube.com/watch?v=8okN_dV8V48
"sonra günlerin geçmesini, hatıraların yağmurda sızlayan eski kırıklara dönüşmesini bekledim. ama bazı hatıralar ölümcül oluyor. sonuçta truva atı da bir hatıraydı. hatıra olarak kabul edilip içeri alınmıştı. ve ben rüyalarımda ölebilirdim."

afilli filintalar

emrah serbes
hala evimde saklıyorum.

dur yolcu
bilmeden gelip bastığın bu toprak
bir devrin battığı yerdir.
hatıra geçmiş bir durumun, geçmiş bir izlenimin, geçmiş bir olayın veya heyecanın, hafızada kalma anı; bir insanın ölmüş kimse yada geçmişteki bir olayla ilgili anı; anneden veya babadan kalan bir nesneyi alıp saklayarak hatıra olarak ta saklanır. babamdan veya annemden hatıra kaldı denir.
her hayal kırıklığında sarıldığın ilk şeydir.
'Ne kaldı bana senden demiştin,
çürüyen güllerin anısı sadece
çürüyen güllerin anısı.'

ahmet oktay
(bkz: anı)
sanırım hep acı verecek olan.

gerçek anlamda yaşanmışlık sayabileceğim 1 ilişkim oldu bu zamana kadar. onda da çocukluk, gençlik, olgunluk her şeyi yaşadım en güzel haliyle. sonra şartları olduramadık, ayrıldık. yaşadığım şehire okumak için gelmişti o ve arkadaşlarıyla şirin bi evde yaşıyordu. geçen zamanlarla birlikte ben de evin bir ferdi olmuştum artık. evin diğer 2 sahibinin de kız arkadaşlarıyla kankaydık zaten 6 kişilik değişik bi hayatımız vardı o evde. mutlu mutsuz neler neler yaşadık. kimi zaman yalnız kalmak için kimi zaman paramız olmadığı için hep o eve sığındık. mezuniyetlerden sonra o gitti ama ev hala duruyo orda. anılarımız hala orda yani. diğer arkadaşlar eski günler için bi toplaşma düzenliyolarmış o evde olacakmış beni de davet ettiler. bile bile gidip o anılarla acı çekmeli miyim yoksa hiç bulaşmadan geride mi kalmalıyım hala karar veremiyorum. yaşaması bu kadar güzelken anı olduğunda neden bu kadar acı veriyo ki bu duygular anlamak mümkün değil.
inanılmaz güzel bir türk sanat müziği şarkısı ve sanırım en güzel yorumu yaprak sayar'a ait. o muhteşem sesiyle şarkıya ruh vermiş adeta. harika tek kelimeyle harika.

HATIRA

Geçsin günler, haftalar,
Aylar, mevsimler, yıllar…
Zaman sanki bir rüzgar
ve bir su gibi aksın…

Sen gözlerimde bir renk,
Kulaklarımda bir ses
ve içimde bir nefes
Olarak kalacaksın…

https://www.youtube.com/watch?v=dA3LcYi90Og
Gidenin ardında bıraktığına uyguladığı en etkili işkence yöntemi.
Hastayken gülmek bile acı verir ya böyle kaburgaların ciğerlerine batarmış gibi hissedersin, işte öyle bir öksürük krizidir hatıralar. iyileşir gibi olursun da bağışıklık sisteminin en ufak açığında tekrar nükseder hastalık.
Bir defa yakalandın mı hiç gitmez.
Bir gölge gibi taşırsın ardın sıra kaçamayışlarınla..
hatrı, anı değeri olan cisim, varlık.
Teker teker kaybolandır. Bilseydim eğer en güzel anlarımıza ait olanları değil de en kötülerini saklardım. Herhalde bu kadar acıtmazdı.
bazen

hafızanın en bilinmez köşesine özenle gömüp görünmez bilinmez kıldığın yaşanmışlık.

bir gün, bir sebeple, birden çıkagelir. bazen bir melodiyle.

https://m.youtube.com/watch?v=R8jrED5WagY#
görsel

Bu fotoğrafında benim için hatrı büyük. Bir arkadaşım saçımın beyazlarından birini çekerken yanlışlıkla siyahta çekmişti.

'Bak lan yanında siyahta geldi bu sezon yine şampiyon olursunuz siz kesin' demişti.

2016/2017 sezonunda da şampiyon olduk.
güncel Önemli Başlıklar