bugün
- 25 mayıs 2025 fenerbahçe beko monaco maçı14
- sizden daha az kazanan meslek grupları9
- lgbt denilen sapkınlık vahim boyutlara ulaştı15
- ulunun en hamarat 2 kadını17
- yapılacak tek şey siyonistleri tek tek öldürmek16
- gecenin şiiri14
- kadınınız mini etek giyebilir mi14
- akıl ve ruh sağlığını bozan şeyler14
- shawarma14
- darwinin ateist olmaması10
- kitap okumak16
- anın görüntüsü9
- sözlükte kız var mı12
- datça11
- lazere giden erkek8
- şort mevsiminin açılması9
- yazarların özlediği şeyler11
- gecenin şarkısı8
- zeki insanların yalnızlığı seçmesi11
- yazın ferahlatan içecekler9
- gerdekte korkudan bayılan türbanlı11
- akp ye oy atmanın sonucu9
- almanya da 199 euro'ya satılan alanya tatili12
- ibb'nin soyulup soğana çevirilmesi8
- rus kızlarına ilgisi olmayan türk erkeği13
- ıq seviyesi 130 ve üstü yazarlar tam liste8
- sözlüğün aptalları sıralı tam liste13
- asgari ücret 52bine çıksa kiralar da 15 bine çıkar20
- en son ne yediniz17
- 3 polis şehit eden teröristin serbest kalması9
- 23 mayıs 2025 fenerbahçe beko panathinaikos maçı16
- sucuklu yumurta8
- sözlük yazarlarının en sevdiği tatlı10
- taşak traşı olmak8
- her şeye amk diyen tip14
- yaz geliyor heyoo8
- her entrynin sonuna evet yazan yazar11
- sevismek10


entry'ler (537)
https://www.uludagsozluk.com/e/34735915/
bu entryinin üzerinden 7 yıl geçmiş, 7 yıl. 2012'de yazar olmuştum üstünden 11 yıl geçmiş. zaman su değil resmen bir rüzgar hemen geçip gidiyor.
o yıllarda sözlük hareketliydi, aktif yazar sayısı çoktu, sözlükler farklıydı çünkü akıllı telefonlar daha tam yaygınlaşmamıştı, instagram yok gibi bir şeydi haliyle sözlüklerin kullanımı epey fazlaydı. şimdi hem ulu'ya hem de itü'ye bakıyorum da terkedilmiş şehre dönmüş kimse yok gibi.
sözlükler bir nostalji olarak kaldı.
bu entryinin üzerinden 7 yıl geçmiş, 7 yıl. 2012'de yazar olmuştum üstünden 11 yıl geçmiş. zaman su değil resmen bir rüzgar hemen geçip gidiyor.
o yıllarda sözlük hareketliydi, aktif yazar sayısı çoktu, sözlükler farklıydı çünkü akıllı telefonlar daha tam yaygınlaşmamıştı, instagram yok gibi bir şeydi haliyle sözlüklerin kullanımı epey fazlaydı. şimdi hem ulu'ya hem de itü'ye bakıyorum da terkedilmiş şehre dönmüş kimse yok gibi.
sözlükler bir nostalji olarak kaldı.
vay be şaka gibi, yazar olalı tam beş yıl geçmiş. son entryimin üstünden üç yıl geçmiş. net üzerinden yaptığım aramayla geldi, hesabıma girdim, mesajlarımı silmemiştim hiç, açtım eskilere baktım biraz. mesajlarda o kadar geyik yaptığımız eski badilere baktım, bir çoğu ya silik olmuş ya da çok uzun zaman olmuş yazmayalı.
kalanların ne yazdıklarına baktım, bazıları eşlerinden doğacak olacak çocuklarından bahsetmişler. dedim yahu en son hoşlandıklarına açılmayı düşünüyorlardı. vay be dedim durmadan. otomatiğe bağladım.
zaman kavramını oturtamadım, anlayamadım, planlayamadım. yukarda bahsettiklerimde anlaşılmayacak bir şey yok aslında. bir yıl bile çok uzun, kaldı ki beş sene koca zaman. badilerim artık genç değil benim gibi ve geçirdikleri evreler de olması gereken.
sözlüğün ben de yeri çok farklıdır. her şeyden ilk göz ağrım. ilk yazarlığım burda. sonra badilerim. çok güzel insanlarla tanıştım, arkadaş oldum, tanıdım. farklı hayatlara tanıklık ettim. bu sayede yurt odasında ülkeye açıldım, ortamları gördüm.
burda yazmaktan ve sözlüğün kendisinden soğuduğumdan o zamanlar hala sözlük olan itü'ye geçtim. orda da güzel insanlarla tanıştım, hatta sevdiğim, sevgilimle orda tanıştım. ama burası farklı, ilk göz ağrım ulu.
itüde de yazmayalı, okumayalı çok uzun zaman oldu. orası da artık sözlük değil. artık ikisinde de yazıyorum, hiç bir sözlüğü okumuyorum bile. sözlüklerin eski halini, internetin eski halini özlüyorum. yaşlı değilim ama eskiyi karşı hep bir ilgim var. ruhun yaşlı amk.
neyse. bu kadar da yazmayacaktım. badilerle olan mesajları okuyunca ciddi duygulandım. bir şeyler karalayayım dedim.
kalanların ne yazdıklarına baktım, bazıları eşlerinden doğacak olacak çocuklarından bahsetmişler. dedim yahu en son hoşlandıklarına açılmayı düşünüyorlardı. vay be dedim durmadan. otomatiğe bağladım.
zaman kavramını oturtamadım, anlayamadım, planlayamadım. yukarda bahsettiklerimde anlaşılmayacak bir şey yok aslında. bir yıl bile çok uzun, kaldı ki beş sene koca zaman. badilerim artık genç değil benim gibi ve geçirdikleri evreler de olması gereken.
sözlüğün ben de yeri çok farklıdır. her şeyden ilk göz ağrım. ilk yazarlığım burda. sonra badilerim. çok güzel insanlarla tanıştım, arkadaş oldum, tanıdım. farklı hayatlara tanıklık ettim. bu sayede yurt odasında ülkeye açıldım, ortamları gördüm.
burda yazmaktan ve sözlüğün kendisinden soğuduğumdan o zamanlar hala sözlük olan itü'ye geçtim. orda da güzel insanlarla tanıştım, hatta sevdiğim, sevgilimle orda tanıştım. ama burası farklı, ilk göz ağrım ulu.
itüde de yazmayalı, okumayalı çok uzun zaman oldu. orası da artık sözlük değil. artık ikisinde de yazıyorum, hiç bir sözlüğü okumuyorum bile. sözlüklerin eski halini, internetin eski halini özlüyorum. yaşlı değilim ama eskiyi karşı hep bir ilgim var. ruhun yaşlı amk.
neyse. bu kadar da yazmayacaktım. badilerle olan mesajları okuyunca ciddi duygulandım. bir şeyler karalayayım dedim.
bugün almanları sahaya gömerek bizi gururlandıran takım. keşke o iki bin ruhunu yeniden yaşatsalar tüm türkiye'ye.
ne kadarda özlemişiz bir türk takımını çeyrek finalde görmeyi, bu heyecanı yaşamayı...
bu gururu bize yaşattığı için bir fenerbahçeli olarak galatasaray'a teşekkür ediyorum.
ne kadarda özlemişiz bir türk takımını çeyrek finalde görmeyi, bu heyecanı yaşamayı...
bu gururu bize yaşattığı için bir fenerbahçeli olarak galatasaray'a teşekkür ediyorum.
'ellerin, ellerin ve parmakların
bir nar çiçeğini eziyor gibi'
el hayattır, dokunuştur, seziştir, yaşanmışların kendisidir. eller şahittir.
gözlerinden değil ellerinden belli olur kadın.
'bir bar çiçeğini eziyor gibi' bu nasıl bir benzetmedir, aşktır.
bu dizeler ile lambada titreyen alev üşüyor dizesi bir aşkın kağıda, kelimeye dökülmüş en güzel halidir. her şairi kıskançlıktan yazmayı bıraktıracak hatta intihar ettirecek kadar... kelimelerde, aşkta bu dünyaya ait değil.
bir nar çiçeğini eziyor gibi'
el hayattır, dokunuştur, seziştir, yaşanmışların kendisidir. eller şahittir.
gözlerinden değil ellerinden belli olur kadın.
'bir bar çiçeğini eziyor gibi' bu nasıl bir benzetmedir, aşktır.
bu dizeler ile lambada titreyen alev üşüyor dizesi bir aşkın kağıda, kelimeye dökülmüş en güzel halidir. her şairi kıskançlıktan yazmayı bıraktıracak hatta intihar ettirecek kadar... kelimelerde, aşkta bu dünyaya ait değil.
toplumsal tabakalaşmayı açıklamaya yönelik bir çok çatışma teorisi mevcuttur. bu teorilerin büyük kısmının temelinde, marx'ın görüşleri ve sınıf çatışması fikri yatmaktadır. marx, toplumsal ilişkilerin karakteristik özelliğinin daha çok çatışma mı, yoksa uzlaşma mı olduğu konusunda önemli bir tartışmayı başlatmıştır. işlevsel yaklaşım, uzlmaşma perspektifidir ve toplumsal düzenin ortak değer ve normlardan kaynaklandığını kabul etmektedir. çatışma teorisi ise, toplumsal süreçlerin çatışma üzerine kurulu olduğunu kabul eder.
bu bağlamda toplumsal statü, kaynakların kısıtlı dağıtılması konusundaki mücadeleleri içermektedir. bu yarışmada galip gelenler, ayrıcalıklı konumlarını devam ettirmek için mevkilerini kullanırlar. yani ekonomiyi ve siyaseti kontrol etmeye çalışırlar.
bu bakış açısından insanları sınıflara ayıran kriter, mal ve imkanlarını daha fazla kaynak kullanmak veya ellerindekini korumak amacıyla kullanırlar. ortak norm değerlerin olması durumunda ise güçlüler, bu norm ve değerleri kendi egemenliklerini haklı göstermek için kullanırlar.
dahrendorf, toplumsal fenomenin daha iyi anlaşılmasında çatışma paradigmasının kullanılması konusunu vurgulayan en önemli kurumsal kişiliktir. dahrendorf kuramını marx'ın kuramının kısmen de reddi, kısmen kabulü ve yeniden formülasyonuna dayandırır. marx'ı redderken dahrendorf, 19. yüzyıldan bu yana sanayi toplumlarında ortaya çıkan değişmelerden kimilerini temel alır. bunlardan en önemlileri ; sermayenin ayrışması, emeğin parçalanması, yeni orta sınıfın ortaya çıkışı.
çatışma teorisi de işlevsel teori gibi toplumsal tabakalaşmayı tamamen açılayamamaktadır. hem uzlaşma hem de çatışma, toplumsal sınıf ilişkilerinde farklılılar yaratmaktadır. kaynaklar için verilen mücadele önemlidir, ancak uzlaşma yoluyla geliştirilen norm ve değerler de insanların sosyal mevkilere eşit dağılımına yardımcı olmaktadır. örneğin, eğitim sadece kişiyi iyi bir iş edinme mücadelesinde daha rekabetçi yapması nedeniyle de iyi açıkladığı şey, egemen sınıf yaklaşımlarıdır. bu sınıf,herkesi kendisinin egemen olma hakkının oldupu konusunda ikna etmek için ayrıcalıklı konumundan istifade eder.
bu bağlamda toplumsal statü, kaynakların kısıtlı dağıtılması konusundaki mücadeleleri içermektedir. bu yarışmada galip gelenler, ayrıcalıklı konumlarını devam ettirmek için mevkilerini kullanırlar. yani ekonomiyi ve siyaseti kontrol etmeye çalışırlar.
bu bakış açısından insanları sınıflara ayıran kriter, mal ve imkanlarını daha fazla kaynak kullanmak veya ellerindekini korumak amacıyla kullanırlar. ortak norm değerlerin olması durumunda ise güçlüler, bu norm ve değerleri kendi egemenliklerini haklı göstermek için kullanırlar.
dahrendorf, toplumsal fenomenin daha iyi anlaşılmasında çatışma paradigmasının kullanılması konusunu vurgulayan en önemli kurumsal kişiliktir. dahrendorf kuramını marx'ın kuramının kısmen de reddi, kısmen kabulü ve yeniden formülasyonuna dayandırır. marx'ı redderken dahrendorf, 19. yüzyıldan bu yana sanayi toplumlarında ortaya çıkan değişmelerden kimilerini temel alır. bunlardan en önemlileri ; sermayenin ayrışması, emeğin parçalanması, yeni orta sınıfın ortaya çıkışı.
çatışma teorisi de işlevsel teori gibi toplumsal tabakalaşmayı tamamen açılayamamaktadır. hem uzlaşma hem de çatışma, toplumsal sınıf ilişkilerinde farklılılar yaratmaktadır. kaynaklar için verilen mücadele önemlidir, ancak uzlaşma yoluyla geliştirilen norm ve değerler de insanların sosyal mevkilere eşit dağılımına yardımcı olmaktadır. örneğin, eğitim sadece kişiyi iyi bir iş edinme mücadelesinde daha rekabetçi yapması nedeniyle de iyi açıkladığı şey, egemen sınıf yaklaşımlarıdır. bu sınıf,herkesi kendisinin egemen olma hakkının oldupu konusunda ikna etmek için ayrıcalıklı konumundan istifade eder.
ekşi sözlük facebook'ta günün tutan, ilginç başlıklarını sayfada yayınlıyor. entryleri değil sadece başlıkları.
ulu'nun sayfasında entryler yayınlanıyor. anlaşılır değil. neden başlıklar değilde entryler?
ulu'nun sayfasında entryler yayınlanıyor. anlaşılır değil. neden başlıklar değilde entryler?
bugün batakta canımıza okuyan yazar.
o kahkaların hesabı sorulacak.
o kahkaların hesabı sorulacak.
binlerce şehidin yattığı bu topraklarda değildir.
sovyetlerin ikinci dünya savaşının bütün yükünü müslümanlara ve türklere yüklediği gib üstüne bir de yüzbinlercesini sürgüne göndermiş, öldürmüş kasap.
ah, hitler seni eline bir geliçirmeliydi ki...
ah, hitler seni eline bir geliçirmeliydi ki...
ekşi'nin en iyi yazarlarından. maalesef eskisi kadar yazmıyor. eski entrylerininde çoğunu silmiş.
bir şirkette çalıştığını söylesede bence kendisi edebiyatçı.
kocasına yazdıkları ise aşk mektubu nasıl olur öğretir cinsten.
http://beta.eksisozluk.com/entry/6260334 sözlük tarihinin en güzel entrysi.
http://beta.eksisozluk.co...author=terelelli%20temcik kocasına yazıkları.
http://beta.eksisozluk.co...author=terelelli%20temcik
bir şirkette çalıştığını söylesede bence kendisi edebiyatçı.
kocasına yazdıkları ise aşk mektubu nasıl olur öğretir cinsten.
http://beta.eksisozluk.com/entry/6260334 sözlük tarihinin en güzel entrysi.
http://beta.eksisozluk.co...author=terelelli%20temcik kocasına yazıkları.
http://beta.eksisozluk.co...author=terelelli%20temcik
how i met your mother takipçileri ted mosby karakterinin hayat felsefesini, düşüncelerini, ideallerini bilirler.
josh radnor ted mosby'i sinemaya aktarmış deseek yanlış olmaz. filmin yönetmeni ve senaristi kendisi zaten.
acaba ted mosby'den ekmek çıkar mı havası yok değil.
her yaşın ayrı güzelliği var ama gençlik başka. bütün özlemler gençliğe dair. gençlikte hayaller, düşler, umutlar, gelecek var.
josh kardeşimizin farklı yaş gruplarına mensup karakterlerden anlatmak istediği bu.
ana karakter orta yaş depresyonunda olduğundan filmde az da olsa melankolik bir hal var.
laubali, abartılmış aşk hikayesi olmayan, eğlenceli, sade, zaman geçirmek, kafa dağıtmak için izlenilebilecek bir film.
josh radnor ted mosby'i sinemaya aktarmış deseek yanlış olmaz. filmin yönetmeni ve senaristi kendisi zaten.
acaba ted mosby'den ekmek çıkar mı havası yok değil.
her yaşın ayrı güzelliği var ama gençlik başka. bütün özlemler gençliğe dair. gençlikte hayaller, düşler, umutlar, gelecek var.
josh kardeşimizin farklı yaş gruplarına mensup karakterlerden anlatmak istediği bu.
ana karakter orta yaş depresyonunda olduğundan filmde az da olsa melankolik bir hal var.
laubali, abartılmış aşk hikayesi olmayan, eğlenceli, sade, zaman geçirmek, kafa dağıtmak için izlenilebilecek bir film.
üçüncü sezona gelmiş bir dizide karakterler neden hala iç hesaplaşma yaşar?
zenci dayı kafayı kırmış ki gayet olağan. ama bu durumu bir bölüme olduğu gibi yaymak saçma.
Rick'de o durumu aştılar. adam merhametsiz biri oldu. duruma ayak uydurdu. karakter şekillenmesini de güzel bir şekilde yaptılar.
böyle giderse sezon bu şekilde biter. vali ile şerifin kapışması sezon finali olur. sezon finaline kadar hikayeyi uzatacaklar.
senaristler kolaya kaçmaya başladı. diyaloglar üstünden yürüyor hikaye.
aksiyona ağırlık versinler. daha öncede söyledim, elde harika bir malzeme var heder edilmemeli.
zenci dayı kafayı kırmış ki gayet olağan. ama bu durumu bir bölüme olduğu gibi yaymak saçma.
Rick'de o durumu aştılar. adam merhametsiz biri oldu. duruma ayak uydurdu. karakter şekillenmesini de güzel bir şekilde yaptılar.
böyle giderse sezon bu şekilde biter. vali ile şerifin kapışması sezon finali olur. sezon finaline kadar hikayeyi uzatacaklar.
senaristler kolaya kaçmaya başladı. diyaloglar üstünden yürüyor hikaye.
aksiyona ağırlık versinler. daha öncede söyledim, elde harika bir malzeme var heder edilmemeli.
bir insanın egosu ne kadar büyük olabilir onu gösterdi bize. sürekli gündemde kalmaya çalışmalar, kendisinden bahsedilmesini istemesi, yıllarca ekmeğini yediği galatasaray'ın jubile maçı yaptırmadığı için galatasaray'a laf atmaya devam etmeler...
insan biraz vefakar olur. onu bugüne getiren galatasaray.
yakın zamanda da türk olmadığını arnavut olduğunu söyledi.
mehmet akif ersoy'u arnavut kabul edenleri fazlasıyla memnun etti.
açıklamasının zamanlaması da harika. mecliste ben de varım diyor sevgili torinolumuz.
mecliste çalıştığı aklına gelmesi güzel.
çok garip bu adamdan için dindar deniliyor. adam dindar olsa maaşının işe gelmese dahi yattığı bir işe gelmemezlik yapmaz.
edit : adettendir fenerbahçeliyim.
insan biraz vefakar olur. onu bugüne getiren galatasaray.
yakın zamanda da türk olmadığını arnavut olduğunu söyledi.
mehmet akif ersoy'u arnavut kabul edenleri fazlasıyla memnun etti.
açıklamasının zamanlaması da harika. mecliste ben de varım diyor sevgili torinolumuz.
mecliste çalıştığı aklına gelmesi güzel.
çok garip bu adamdan için dindar deniliyor. adam dindar olsa maaşının işe gelmese dahi yattığı bir işe gelmemezlik yapmaz.
edit : adettendir fenerbahçeliyim.
dil hassasiyeti yüksek, kültürlü yazar. üstene üstlük iki dil biliyor.
daha yeni gelmesine rağmen sözlüğe katkısı eski nesillerden fazla.
uludağ'ın ihtiyacı olan yazarlardan.
daha yeni gelmesine rağmen sözlüğe katkısı eski nesillerden fazla.
uludağ'ın ihtiyacı olan yazarlardan.
facebook'tan nefret eden biri olarak bana facebook kullanıyormuşum izlenimini verdiğinden dolayı eski tasarımı kullanıyorum.
durkheim sosyolojinin akademik bir disiplin olarak gelişmesinde önemli bir isimdir.
durkheim'ın endüstri sosyolojisi, toplumsal sapma, yöntem, din ve bilgi sosyolojisi alanlarında yazdığı eserler sosyoloji için yaratıcı olarak kabul edilen temel eserler vermiştir.
durkheim'ın epistomolojisi, toplumu iki ayrı yapıya bölme sonucunu doğurmuştur. sosyoloğun nedensel ilişkiler kurmasını sağlayan, toplumsal evrimin belirleyici faktörü olarak toplumsal ortam ile pasif bir toplumsallaşma süreci olarak tamamlanan öznel durum.
durkheim sosyolojiyi, geleneksel felsefi sorunları, deneyici bir yolla ele alarak açıklağa kavuşturmada kullanılabilecek olan yeni bir bilim olarak görmüştür. durkheim da comte gibi toplum yaşamının, doğal dünyayı inceleyen bilginlerin sahip olduğu aynı nesnellikle incelenmesi gerektiğine inanmıştır.
durkheim'ın endüstri sosyolojisi, toplumsal sapma, yöntem, din ve bilgi sosyolojisi alanlarında yazdığı eserler sosyoloji için yaratıcı olarak kabul edilen temel eserler vermiştir.
durkheim'ın epistomolojisi, toplumu iki ayrı yapıya bölme sonucunu doğurmuştur. sosyoloğun nedensel ilişkiler kurmasını sağlayan, toplumsal evrimin belirleyici faktörü olarak toplumsal ortam ile pasif bir toplumsallaşma süreci olarak tamamlanan öznel durum.
durkheim sosyolojiyi, geleneksel felsefi sorunları, deneyici bir yolla ele alarak açıklağa kavuşturmada kullanılabilecek olan yeni bir bilim olarak görmüştür. durkheim da comte gibi toplum yaşamının, doğal dünyayı inceleyen bilginlerin sahip olduğu aynı nesnellikle incelenmesi gerektiğine inanmıştır.
yanlış yapıyorlar. diyaloglardan ziyade aksiyona daha fazla yer ayırmalılar. böyle giderse sezon iki grup arasındaki anlaşmazlıkla biter.
gruplar içindeki ayrışmalar, karakterlerin iç hesaplaşmaları değil görmek istediğimiz. bol kan, bol aksiyon. başka türlü çekimez bu dizi.
o değilde la bu sarışınlar her yerde aynı. sinir bozucu, itici, egoist..sırf andrea yüzünden diziyi izlemeyi bırakabilirim. bi insan bu kadar itici olur mu?
gruplar içindeki ayrışmalar, karakterlerin iç hesaplaşmaları değil görmek istediğimiz. bol kan, bol aksiyon. başka türlü çekimez bu dizi.
o değilde la bu sarışınlar her yerde aynı. sinir bozucu, itici, egoist..sırf andrea yüzünden diziyi izlemeyi bırakabilirim. bi insan bu kadar itici olur mu?
sonunda yeniden gittin güzel insan.
geri döndüğüne ne kadar sevindiysem gittiğine de o kadar üzüldüm.
bu sefer giderken kendin kadar güzel entrylerinide götürmüşsün. keşke önceden yazdırsaydım.
gereksiz kırgınlık gösterdim. irtibatımız kesilmesin.*
geri döndüğüne ne kadar sevindiysem gittiğine de o kadar üzüldüm.
bu sefer giderken kendin kadar güzel entrylerinide götürmüşsün. keşke önceden yazdırsaydım.
gereksiz kırgınlık gösterdim. irtibatımız kesilmesin.*
(#18165947) uzun, güzel bir şekilde açıklamış, yazmış. net bir şekilde ifade etmiş. uslubu olan bir yazar.
başka entrylerine de baktım. hepsi uzun uzun emek verilmiş.
başka entrylerine de baktım. hepsi uzun uzun emek verilmiş.