bugün

senin, benim borcumu 1.2 ytl'sine kadar alırlar...

onunkinin ise 1.2 milyar ytl'sini silerler...

(bkz: akp hükümeti)
kurtlar vadisi pusu'da davud tataroğlu olarak görebileceğimiz kişi
Hürriyet
Milliyet
Posta
Özgür Politika
Radikal
Referans
Fanatik
Capital
Ekonomist
Atlas
Kanal D
Star
petrol ofisi
dSmart
CNN Turk

gibi bazı kuruluşların sahibi medya patronu.
sürekli bok atılan medya patronu. (bkz: insanın adı çıkacağına canı çıksın)
televizyonda kendisi hakkında yapılan yorumlara hemen telefon ile canlı bağlanıp cevap veren kişi.

bir çok kişi kendisi hakkında atıp tutuyor ama canlı bağlandığında herkes dut yemiş bülbüle dönüyor. hatta ağlayanlara bile rastladık.

hiç kimse günahsız değil, aydın doğan da değil. ancak aydın doğan'ın ticari başarısı onun aynı zamanda en zayıf noktası. çünkü herkes, bu kadar zengin olmak için ya koç'un oğlu olmak gerektiğini sanıyor ya da kaçakçılık-hırsızlık yapmak gerektiğini sanıyor. Aydın Doğan hırsızlık yapmadığı için başka şekilllerde kendisine saldırılıyor. kimileri koç'un oğlu diyor, kimileri kıtlık zamanında birşeyler yapmış diyor, kimileri devletle göbek bağının oldugunu söylüyor. böyle diyenlere ben de diyorum ki, devletle göbek bağı kurmak kolay sen de kur da görelim. ayrıca devletin başına askerden tutun da, sağcısı solcusu, dincisi herkes geçti. bir tanesi bile niye adam hakkında bir işlem yapmadı. demek ki bazı şeyler sehir efsanesinden ibaretmiş. Poaş olayını argüman olarak sürerseniz ben de derim ki, aydın doğan, poaş'dan önce de zengindi. ayrıca koç'un oğlu olmak da kötü birşey değil ki. sizin dedeleriniz para biriktirmek yerine har vurup harman savurduysa, mecidiyeköyden arazi kapatmadıysa suç kafasını kullanan vehbi koç'da mı, aydın doğan'da mı.

aydın doğan'ın (ticari) zekasını kıskanmak yerine adamın nasıl çalıştığını görün. çevresinde topladığı cevherleri görün. yaptığı işler hakkındaki engin bilgisini görün.

çevremde gördüğüm kadarıyla herkes kurumsal firmalara gireyim çalışayım istiyor. niye böyle istiyor, çünkü az çalışalım öz çalışalım servise binelim ay sonunda maaşımızı alalım diyor. bunu başaramayanlar da devlete kapak atayım diyor. kimse girişimci olmaya çalışmıyor. birinci evi olanlar hemen ikinci evi almaya çalışıyor. müteşebbis olayım, iş hayatına gireyim, insanlara ekmek kapısı olayım demiyor. işsiz kalanlar da devlet bana iş versin, büyük firmalar yatırım yapsın yeni iş sahaları açsın diyorlar. hep bana hep bana. ben ülkeme ne verebilirim, insanlar için yeni iş sahaları açabilir miyim diyen yok. tamam herkesin çok parası yok, herkesin iş kurmasına da gerek yok, ancak iş kurmak için illa da süper paralara gerek yok. ufak ufak başlarsın. biryerlerde çalışırken de iş kurabilirsin. bu iş olayı başlı başına bir tartışma konusu, sadede gelirsek, aydın doğan devlete kapağı atayım biryerde sabit parayla çalışayım dememiş kendi hayallerinin peşinde koşmuş. taktir edilecek bir özellik. keşke herkesin dedesi babası böyle koşsaymış.

internet sitelerinde duyduklarımızı doğru kabul etmek yerine en azından olaylara şüpheci yaklaşalım. adam başarmış.

tamam basında tekel oluşmasın bunu herkes ister. ancak böyle istiyorsan hürriyet gazetesi almazsın, sitesine girmezsin, televizyonunu seyretmezsin olur biter. yani adama iftira atmakla olmaz bu işler. bir sürü alternatif tv, gazete dergi var. git onları oku, izle. gücün varsa da kendi tv'ni gazeteni kurarsın, biraz fakirsen de kendi web siteni kur. ama vizyok yok işte... aydın doğan'da bu vizyon var, sevseniz de sevmeseniz de.

poaş'ın vergi borcu indirilmesin. ama poaş borcunu indiren maliye'nin hiç mi suçu yok. ayrıca çevrenizdeki firmalara bir bakın, her taraf vergi ödememek için faturasız iş yapanlarla, herşeyi gider gösterenlerle, çalışanının ssk'sını bile ödemek istemeyen firmalarla dolu. Bir patronun vergi borcunu indirtmek istemesinde bir sorun yok. sorun bunu indiren siyasi iradede. eger hesap soracaksak, kanun yapıcılardan ve uygulayıcılardan sormalıyız. kanunda açık bırakırsan birileri kullanır.

son söz olarak şunu söylemek istiyorum. aydın doğan sütten çıkmış ak kaşık olmayabilir ancak kömür karası da değil.
oligark.

bir ülkenin ulusal medyasının yarısından fazlasına sahip olmak cumhuriyetlerde değil olsa olsa tekeliyetlerde rastlanabilecek bir durumdur. soyvetler birliği dağıtıldıktan sonra arkasına aldığı abd desteğiyle sıçanlar gibi halkın petrolünü, medyasını zimmetine geçiren roman abramovic'ten, mikhail khodorkovsky'den, boris berezovsky'den, vladimir gusinsky'den hiçbir farkı yoktur nazarımda...
zonguldak karaelmas üniversitesinde sağlık kültür ve spor daire başkanıdır.
kızlarını sosyetenin en zengin ailelerine gelin veren medya patronu. ayrıca son derece akıllı, servetini akp hükümetine de yar etmeyecek kadar sinsi. bu hükümet sayesinde medyadaki rakipleri tek tek kanallarını satmak yada tmsf'ye devretmek zorunda kaldılar.
kızları için;
arzuhan doğan- yalcındağların gelini
hanzade doğan- boynerlerin gelini
begüm doğan-faralyalıların gelini
vuslat doğan-sabancıların gelini
gözü milletin cebinde olan herif.örneğin embesil tipli hatunların çıktığı garip kanallarda angutça sorulara cevap verecek kerizleri yolar,dandik petrol satarak devleti vergi kaybına uğratır,bütün medyayı tekeline almak ve doymak bilmeyen hırsını bu ülkenin insanları üzerinde kullanır..
hazretleri küresel sermayenin Türkiye temsilcisi, rupert murdoch ın "beyaz Türk" versiyonudur.
okulunda okuyan insanların bile sevmediği, bırakın öğrencileri öğretmenlerin bile eleştirdiği, medyayı tekelleştiren, hükümet yanlısı yayın yapan, zamanında Mesut Yılmazla kanka olup; 2002 yılında Tayyip'le ortam yapan ve dsp-mhp-anap koalisyonunu yıkan adam.

edıt: öğretmenler konusunda yanılmışım. bazı öğretmenler de tıpkı onun gibi. yazık ki bize onların verdiği eğitimle gazeteci olmaya çalışıyoruz.
2004 yilinda aydin dogan genc iletisimciler yarismasi odul toreninde esek olusu gibi heykeli aldigimda karsimda oturan kendisi heykeli nasil kaldirmam gerektigini buyuk bir hararetle-sanki kendisi almis gibi-ellerini yukari kaldirarak bak boyle sallaman gerek gibisinden hareketler yaparak gostermeye calismisti. komik bir andi tabiiki. ona noluyorsa. saka bir yana, paragoz bir adamdan beklenecek bir hareketti aslinda. o an onun gozlerindeki hirsi gercekten gormustum. helal olsun, tum medyayi almasindan sonra sira sanirim tepemde duran ve duserse kafami kirmasi kacinilmaz olan muhtesem heykelcigime gelecek. vermem ama.
sayesinde çaylak olunabilecek medya patronu..
(bkz: for sale)
emin çölaşan ın işten kovulduğu gündemde. ama bu adamın adı geçmiyor nedense. bir nevi arka plan oyuncusu.
level ve chip dergilerini de satın alıp beni üzmüş olmaktadır.
Aydın doğan hürriyet gibi daha devletçi, milliyet gibi daha liberal, radikal gibi sol, posta gibi ne kokar ne bulaşır tarzı gazetelere sahiptir.
Duruşunu bu nedenledir ki çözememişimdir. Daha çok radikalle söversem mlliyetle severim (vb.)anlayışına sahip olduğunu düşünmekteyim.
medyayı tekelleştirip, iktidar yanlısı yayınlar yaparak ülkenin bugününden ve yarınından sorumlu olacak kişi.
şükür ki atv ve sabah ihalelerine girmeyecektir.
(bkz: aydin dogan sahin kartal) *
hedef gösterici.
bu adam parayı hep sevmiş;
her zaman gücün yanında olmuş bizim aydın doğan.

ona parayı kim verecekse ondan taraftır bu aydın(!) insan!
ona gücü kim sağlayacaksa, kesenin ağzını kim açacaksa, kurduğu şirketleri bataktan kim kurtaracaksa aydın doğan onun ahbabıdır; onun çıkarlarını gözetir, onun iş takibini yapar...

yıl:1982
milliyet gazetesi.
abdi ipekçi'nin öldürülmesiyle gazeteyi aydın doğan satın alır.
gazetenin başına ise; chp eski milletvekillerinden tarhan erdem'i getirir. bugünün rte sempatizanına o dönem chp'li isimler sempatik geliyormuş demek, bunda yadırganacak bir şey yok. o dönem çarklar öyle dönüyormuş şimdi böyle...
bizim aydın'da çark kimden tarafa dönüyorsa ondan yana dönermiş...
ay çiçeği gibi adam mübarek, güneşi gördüğü yere yüzünü dönüyor, çiçek gibi adam ayol..

işin komiği o dönem gazetenin başına oturttuğu tarhan erdem, uzun süre paşabahçe fabrikalarını yönetmiş bir mühendis.
ne gazeteci ne de gazetecilikten anlar...
ve milliyet'in bir dönem çöküşünde de rolü büyük tarhan'ın..

aydın doğan, kendi elleriyle gazetenin başına oturttuğu bu adamı görevden almak için çok uğraşacak sonraları...

yıl:2007
hürriyet, milliyet, kanal d, star, kral tv, d smart filan da var tabi arada...
ve daha neler neler...
poaş'ı da unutmamak lazım;
aydın doğan'ın poaş'ı çok mühim bakın:
başta saydığımız bu elindeki diğer kaynakları ne kadar güzel kullanır medyayı ne kadar güzel işletirse; poaş'ın havuzu da o kadar çabuk dolar.
tıpkı havuz problemi gibi; medya unsurlarının hepsi poaş'ı ve aydın'ın kesesini dolduran musluklar.

yalnız bu poaş'ın suyla dönmediğini söylememe gerek yok heralde...
taşıma suyla da değirmen dönmez hem, aydın doğan'a daha çok güç, daha çok iktidar lazım.
daha çok para...
özellikle devletin parasını daha çok sevdiğine eminim ben.

sahi bir dönem kanal d'nin arena'sı bu örtülü ödenek skandalarıyla kaynardı; ne tuhaf şimdi hiç olmuyor heralde öyle şeyler...
türk medyasını resmen tekele cevirmiş zat.
(kaşları biraz daha kalın olsa adnan menderes olacak kişi)
"gazetecilik hayatıma milliyet'i satın alarak başladım" aydın doğan bir röportajında.
patronumdur. sadece benim değil, ertuğrul özkök ahmet hakan bekir coşkun yılmaz özdil seda sayan beyazıt öztürk hasan pulur okan bayülgen oktay ekşi ercan saatçi onlarında patronudur. ve sanırım çok mutludur.

mecburen edit. bunu yapmak zorunda da kaldım ya bu sözlükte inanamıyor ama yapıyorum işte.

bu entry de aydın doğan a karşı bir sevgi sempati yok aksine tam tersi vardır.

(bkz: ironiden anlamayan yazarlar)