entry'ler (99)

michael schumacher

sonunda dualarimiz kabul oldu ve rain master geri dondu. her yarista "schumi olsaydi boyle mi olurdu?" diye diye dilimde tuy bitmisti. tabii bu donusun massa'nin* uzucu kazasi nedeniyle olmasi en son isteyecegim seydi. donusu hic de hayallerimdeki gibi olmadi ama heyecandan oluyorum sanki. dondu iste dondu...

(bkz: elim ayagim titriyo)

birakmadan once kimi raikkonen ile ferrari'de yarisacagi yani bir dream team kurulacagi soyleniyordu. her ne kadar kimi benim hayalimdeki dream team'in bir pilotu olmasa da bu sayede bu soylentiler de gerceklesmis olacak.

yagmur yagsa da yagmasa da yarislar daha zevkli hale gelecek ama yarislarda yagmur da yagsin. onu her turlu hava kosulunda doya doya izleyelim.

kucuk schumi diye sevdigimiz vettel'i bir de o varken izleyelim.

oyle birincilikler, pole pozisyonlari, en hizli turlar filan beklemiyorum. mumkunse kendisi de dahil tum pilotlar yavas gitsin. yarıslar daha uzun sursun.** pistlerde daha uzun sure gorelim onu.

sırf (#1985933) nolu entry'de de belirttigim, kendisini bir turlu o kirmizi arabalarin atesine, ferrari'ye yakistiramadigim kimi'ye nasil ferrari pilotu olunur dersi vermesi bile yeter.

valentino rossi

2009 sezonunun onuncu yarisi olan, garip hava kosullarinda donington park'ta kosulan british gp'de yaris icinde dusmesine ragmen tekrar yarisa donerek besinci bitiren doktor, profesor, efsane. en yakin rakiplerinden lorenzo'nun yarisin baslarinda dusmesi, pedrosa'nin dokuzunculugu ve stoner'in da lastik kumarinin elinde patlamasi sonucu puan farki biraz daha acilmistir.

haydi vale adim adim 9. sampiyonluga!

2009 macaristan gp

siralama turlarinda massa feci halde korktmustur. aracinin icinde o sari kaskiyla hareketsiz halde gorunce gozumun onune birden senna'in kazasi geldi. kardesinin, mekanikerlerin, diger insanlarin yuzlerindeki ifadelerden bir seyler anlamaya calisiyordum. bu arada gozume carpan gayet kahkahalar atan, kameralara sirinlikler yapan pilotlarin olduguydu. yani arkadasiniz orda kaza gecirmis, seans durdurulmus. boyle mi davranilir haaa? cok daha ciddi bir sey de olabilirdi. belki neler oldugundan haberiniz vardi ama bizler endise ile beklerken orada kahkahalar atan insanlar gormek hic hos degildi.

daha sonra kazanin olus anini gosterdiklerinde massa'nin aracin icinde hareketsiz oldugu, direksiyonu cevirmeyip direkt bariyerlere carptigi goruluyordu. aklima *yeterince sivi alamadigi icin bayginlik gecirdigi, nobet gecirdigi hatta inme gecirdigi* bile geldi ama kaza sebebinin ondeki aractan kopan bir parcanin kaskına carpmasiyla bilincinin kaybolmasi oldugu kırk yıl dusunsem aklima gelmezdi.

son yaristaki podyumundan dolayi nazar degdi galiba. ahhh kimi ahhh... cok tirsiyorum senden.*
neyse ki massa'nin saglik durumu iyi. kendisine burdan gecmis olsun diyorum. en kisa zamanda pistlerde gormek dilegi ile.

zaman gostergelerinin kaybolmasiyla da olan alonso'ya olmustur. pole pozisyonunun keyfini cikaramadi. soyle telsizden "yesssss we made it. thank you guys. uuuuuuu......" gibi sevinc cumlelerini duyamadik. ama aracindan inip diger pilotlara kendi zamanini soylemesi, onlarinkini sormasi cok sevimliydi. basin demecinde bile kendisine bir kere soz hakki verildi.* normalde birinciler iki kere konusurdu. iyi oldu ama bu pole pozisyonu. onu da ozlemisiz.

2009 almanya gp

webber'in formula 1 kariyerindeki ilk gp zaferini kazandigi yaris. hak etmisti. tebrik ediyoruz kendisini.

vettel start sonrasi massa'nin arkasında kalarak sansini kaybetti. zaten daha sonra kendisi de kers yuzunden massa'yi gecemedigini birkac kez soyledi.

massayi bu sezon ilk defa podyumda gorduk. iyi oldu. guzel oldu. ozlemistik onu da.

ferrari ve mclaren mercedes startta kers sisteminin avantajini iyi kullandılar.

hamilton yine lastik patlatti. ben bile diken ustunde izliyorum artık hamilton'i. biriyle temas yasasa, sert bir fren yapsa, pistten cıksa ya da en basitinden her pilottun telsizinden duydugumuz bir "lastiklerim cok asindi, verim alamiyorum." lafini duysam hemen "ayyyy simdi lastigi patlicakk. bu cocugun da kaderi." diyorum.kendisi bu konuda neler hissediyor acaba?

ahhh sutil ahh yine raikkonen'in kurbani oldun. tam da seviniyorduk bu sefer puan alacak diye. kismet...

neyse daha sonra da kimi yaris disi kaldı. boylece sutil'in ahi yerde kalmamis oldu. *
son pitlerden once button'in "daha hızlı gidebilirim." dedigi telsiz konusmasini ve brown gp'nin neden bunu yayinladıgını anlamadim acikcasi. takim emri yasak ama acaba button "barrichello'yu daha erken pite alin, pitte oyalayin ben de onu geceyim." mi demek istedi ya da takim eger pit stoplar sonrasinda button barrichello'yu gecerse insanlarin "yaaa iste bak button'i birinci pilot olarak goruyorlar. pit stopla onu barrichello'nun onune tasidilar." gibi sozlerine ihtimal vermemek icin mi yayinladilar bilmiyorum. sonucta boyle bir sey olursa "bakin jenson'da zaten yarista soylemisti. daha hızlıydı. o bir turda fark acti ve pitten onde cıktı." diye kendilerini savunabilirler.

son sozum de serhan acar'a sanki bugun kendisini yarisa tam olarak verememisti.

ilk olarak starttaki webber barrichello temasini goremedi. daha sonraki tekrarlarda soyledi. kamera acisindan da olabilir tabi. her zamanki alisik oldugumuz kamera acisi degildi. ayrıca insanlık halidir her seyi gormek zorunda da degil ama benim dikkatimi ceken noktalardan biri oldugu icin yaziyorum.

ikincisi kimi raikkonen sutil'e carptiginda aklımıza hemen gecen seneki monaco gp'de kimi'nin dengesiz bir sekilde gelerek sutil'e arkadan carpıp yanilmiyorsam onu dordunculukten ettigi an geldi. hatirlatmasini bekledim ama bundan da bahsetmedi. belki de bahsedilecek kadar onemli bir olay degildi ve biz sutil'in puan almasini cok istedigimizden hafizalarimizda bu kadar yer edinmisti.

ucuncusu de button raikkonen'i gectiginde kovalainen de hızlı bir seklide raikkonen'le arasindaki farki kapattı ve kimi'de bir sorun oldugu acıkca goruluyordu.

ama tabii ki serhan acar'i cok begeniyoruz ve severek takip ediyoruz. belki yarisi baska biri anlatsa yukarida yazdıklarimi soylemedi diye gelip buraya yazmazdım bile.
cok guzel bilgiler vererek, hatırlatmalar yaparak sen alistirdin bizi buna. evet serhan suclu sensin.*

michael jackson ın cenaze töreni

Torendeki en samimi, en hakiki cumleler kizinin agzindan gelmistir.

Evet toren belki Michael Jackson'a yakısacak buyuklukte degildi. Sure kisitli oldugundan, insanlarin acisinin buyuklugu nedeniyle ya da daha onceleri her seyi michael yaptıgı, digerlerinin uzerine kondugu veya icinde Michael olan hicbir seyin kotu olmayacagına, Michael'in her durumda mukemmelligine, gunu kurtaracagına inandıklari icin bu kadarini yapmislar. Zaten baska turlu yapsalardı da icinde michael jackson olmadıktan sonra icimize sinebilir miydi? bu toreni ancak o planlasaydı, onun dehasinin izlerini gorseydik iste o zaman tatmin olurduk.

Fakat bu demek degil ki daha iyisi de olamazdi. Gormeyi bekledigimiz pek cok kisiyi goremedik. Gelmeyenler hakkinda hemen "demek ki gercek dostu degilmis yoksa burada olurdu. Neden gelmesin ki?" gibi olumsuz dusuncelere kapılmıyorum. Acılarını yalnız yasamak istedikleri, gozyaslarini kimsenin gormesini istemedikleri icin orada olmadıklarına inanmak istiyorum.

Her ne kadar o politikaci kadın gibi gereksiz kisilere, konusmalara, yapmacik davranislara
Sinirlensek de en azindan babasi konusmadi diyorum. iste o zaman dayanamazdim.

Torende kendi adima en etkileyici anlar will you be there'in sonunu Michael jackson'dan dinledigimiz an, stevie wonder'in never dreamed you'd leave in summersarkısı, i will be there, brooke shields'in konusmasi, smile (gulumsemeye calistim ama olmadı be michael), kardeslerinin konusmasi ve kizi. Ahh o kizi...
Tamam kimi kandiriyorum ben zaten daha torenin basinda aglamaya basladim fakat su yazdigim anlarda en azindan gozleri dolmayan biri oldugunu sanmiyorum.

Kardesi kucukken studyoya gitmek zorunda olduklari icin cok sevdikleri bir programi izleyemediklerini soyledi. Neler hissettigini anlamaya calistim. Kucuk bir cocuk ne hissederdi bu durumda? Kucukken sevdigim programlari hatirladim. Hepsini izlerdim. Sadece annem beterbocek'in cizgi filmini izlememe izin vermezdi. Onu da aglar zırlar ne yapar eder izlerdim. Anlayamadim.

Bir yandan aglarken bir yandan da torenin sonlarına dogru giderek kuculen bir parcam surpriz yapacagına inaniyordu. Bir gozum tabuttaydı surekli. Simdi acilacak. Yok yok bu sarkıdan sonra. Bundan sonra... ufacik bir yanim inaniyordu ve ben de israrla sariliyordum buna. Ta ki kizinin konusmasini gorene kadar. O kadar icten, o kadar aci dolu, o kadar sevgi dolu, gozyaslari o kadar gercekti ki. O zaman anladım Michael jackson gercekten gitti. Bir parcamiz gitti, bir donem kapandi. Artik biri gelip onumden gecti, gordum onu dese, hatta videosunu gosterse inanmam. Michael jackson bir babaydi ve asla kizinin o kadar uzulmesine, aglamasina razi olmazdi.

Zaten benim icin toren de orada bitti. Hatirlamiyorum kizindan sonra cıkan, konusan oldu mu. Kizi soylenecek her seyi soyledi. Kimseye diyecek laf kalmadi.

Michael jackson'in gulumsemesinin ne kadar sıcak, guzel, icten oldugunu biliyordum da simdiye kadar ondan baska bu kadar guzel gulumseyen kimseyi gormedigimi bilmiyordum. Belki benim yalnizligim, korlugum ya da gormek istemeyisimdendir belki de gercekten o kadar guzel gulen, kalbi o kadar temiz olan insanlar cok az oldugundandir. Valentino rossi'nin de gulumsemesini begenirim fakat onunki cok sevimli geldiginden. Michael'inki kadar etkilemez.

Bir de dunyada kirmizinin en cok yakistigi adammis michael jackson.

Eskiden cocuklugumun fon muzigiydin. Umuyorum ki simdi cennetin fon muzigisindir.

When you are smiling
The whole world smiles with you.

Gone to soon michael
Why didn't you stay?*

michael jackson

yok. ne yapsam olmuyor. icimde bir garip his, zihnimi isgal eden dusunceler, durup durup gozlerime dolan yaslar... sarkılarını da dinledim, agladım da hatta dans etmeye bile calıstım. degisen bir sey yok. en cok da billie jean acitti canımı ki onceden en cok mutlu edendi.

hakkında soylenenlere bakıyorum yok rengini beyazlatmis, yok hiperbarik oksijen cadirinda uyuyormus, yok surekli estetik yaptırıyormus, yok burnu dusuyormus, yok cocuk istismarcisiymis... medyanın surekli ustune gelmesi, agzı olanın kendisi hakkında bir seyler soylemesi... bunlara ne immun sistem, ne sinir sistemi, ne hormonlar, ne kardiyovaskuler sistem dayanır.

nitekim kendi hucreleri bile kendisine saldırır olmustur. dusunun iftiracilarin, medyanın, onlara koru korune inananların, prim yapmak isteyenlerin, sırf ben de hakkında bir seyler soylemis olayım diyenlerin yani sıra kendi hucreleri de kendisine saldırmıstır. tamam bu otoimmun hastalıklarda genetik yatkınlık da onemlidir ama bu durumda saglam* insan bile hastalanırdı. tas olsa catlardı. evet genetik kokenli hastalıklar ama mutlu, huzurlu olsaydı, bunları yasamasaydı belki hastalıkların seyri degisirdi, daha hafif seyrederdi. belki ust uste binmezdi. hatta belki hic ortaya cıkmazdı.

ben bile tum bunları dusununce* oram buram kasınmaya basladı. beynim uyustu sanki. yasamıs olmak adama neler yapar hayal etmek bile istemiyorum. keske diyorum cıkıp anlatsaydı, yaptıkları yanlısı insanlarin yuzune yuzune vursaydı, bagırıp cagırsaydı. ama biliyorum yapmazdı. yapmadı da. insanlardan nefret etmek geliyor icimden. "yeter lann yeter artık bi susun kesin su sesinizi!!" diye haykırmak istiyorum.
o ise hala sevgi dolu kocaman bir kalbe sahip, sıcacık gulumsuyor. tekrar tekrar hayran oluyorum kendisine.

michael jackson

Şimdiden hakkında aslında olmedi iddiaları ortaya cıkmıstır. Sanirim insanlar duyduklari uzuntuyu bir nebze de olsa azaltmaya calisiyorlar bu sekilde. Hepimiz biliyoruz ki hak ettigi, layık oldugu hayatı yasayamadı. Belki simdi bir yerlerde, gozlerden uzakta hayallerindeki gibi yasıyordur. Ne yalan soyleyeyim ben de inanmak istiyorum bu soylentilere.

Dayanamam diye olum haberini duydugum andan beri hiçbir sarkısını dinlemedim. Kanalları degistirdim, disari cikmadim ama asıl boyle dayanamıyorum galiba. Sesi kulaklarımda yankilaniyor, sarkıları zihnimde donup duruyor. O simsiyah guzel gozleri, sıcacık icten gulumsemesi, cocuk gibi saf, utangac tavırları gozumun onunden gitmiyor. Surekli gozlerim dolu dolu, bogazımda bir dugum, yutkunamıyorum. En iyisi o hepsi birbirinden guzel sarkılarını dinleyip, gozlerime dolup dolup geri giden yasları dokmek, eslik edip, dans etmeye calısarak veda etmek galiba. O zaman biraz rahatlarım belki.

Dusunuyorum da ya michael jackson hic olmasaydı, muzigiyle, danslarıyla, showlarıyla hic karsılasmasaydık ne olurdu? O yıllarımız simdi geriye donup baktıgımızda oldugu gibi yine dolu dolu olur muydu? Muhtemelen bu kadar olmazdı. Biraz boşluk kalırdı. Michael jackson'in giderken herkesin cocuklugundan, gencliginden, anılarından, hayatından bir parca da goturmesine bakarak boyle diyorum. Pek cok anımızda* yeri var kendisinin.

Hastanenin ya da hayatın arka kapısından cıkıp gitmis olman fark etmez. Umarim gittigin o yerde cok cok cok mutlu, huzurlu olursun. Bugune kadar hayalini kurdugun, yasamak istedigin hayati, cocuklugunu, gencligini yasarsin.

iyi ki geldin, iyi ki seni gorduk, iyi ki sarkilarini dinledik. artık veda zamani gule gule kral*...

michael jackson

küçükken evlenmek istediğim adamdı. sonra bir sure cıktı hayatımdan. ara ara haberlerini alıyordum o kadar. son bir kac haftadır yeniden girmisti hayatıma. her gun billie jean dinleyip, deli gibi bagırarak moon walk yapmaya calısıyordum.
isminin yanindaki entry sayısını gorunce; "nolur dedim, nolur dusundugum sey olmasın..." bir sure elim varmadı tıklamaya. oldugunu ogrendigimde bogazımda bir seyler dugumlendi, gozlerim doldu, dondum kaldım. tum cocuklugum gozlerimin onunden gecti.

michael jackson cocuklugummus benim.

nasil dinlerim artık billie jean'i, eslik edebilir miyim eskisi gibi?
huzur icinde uyu kral.

kavak yelleri

ne zamandır izlemedigim, dunku bolumunu gordukten sonra iyi ki izlemiyormuşum dediğim dizi. herkes birbiriyle sevgili olmuş.
(bkz: sasırdım)
aslı karakteri de sahsımı sinir etmiştir. bolum boyunca kemiklerim de kemiklerim diye tutturdu. yok iki gun sonra anatomi sınavı varmış, napıcakmış, nerden calısıcakmış mışmışmış... anotomi atlası diye bir sey var degil mi? biz sanki elimizde kazma kurek mezar kazıp kemiklerden calısarak gectik. ac sobotta'yı, netter'i ohhhh miss.

2008 brezilya gp

massa'nın üzdüğü, üzüldüğü, ömrümden en az bir on sene götüren yarış. hala ellerimdeki titreme ve kalp atışlarım normale dönmüş degil.
oysaki ne de cok sevinmiştim yagmur dualarım kabul olunca. vettel hamilton'u gecince başlamıştım kutlamalara, bagırıp cagırmalara ama olmadı be massam. baska bahara kaldı şampiyonluk umudumuz.
bir an için gözümün önünden teknik arızalar, pilotaj hataları, pit stop hataları, ışıklı tabelalar geçti. ha mclaren sanki böyle hiç puan kaybetmedi mi diyeceksiniz. o da dogru... ahhh ahhh her puan ne kadar da değerliymiş. bu arada sanki yarışta ferrari'de de lolipop adam gordum.
her seye ragmen cok heyecanlı, cok guzel bir sezon oldu. tum pilotlara bize yasattıkları karmakarışık duygular için tesekkurler.
umarım cok kısa zamanda massa, vettel ve kubica'nin da sampiyonluklarını goruruz. (mümkünse ferrari'de)*
sana gelince glock; iki viraj daha dayanamadın mı? hevesimizi kursagimizda bıraktın.
hamilton'a tebrikler.
gecen sezon ve bu sezonki son yarışlara, yarış içerisinde sampiyonlugun sürekli el degiştirmesine, hop oturup hop kalkmamıza bakarak diyorum ki gelecek sezon heyecan katlansın ve şampiyon foto finishle belli olsun.

2008 almanya gp

renaultun bu sezon ilk kez podyuma çıktığı yarış.

nicin ismail yk dinliyorsunuz sorusuna yanitlar

+nicin ismail yk dinliyorsunuz?
-seviyorum ulann*
(bkz: bas gaza askım bas gaza)

nervus facialis

meatus acusticus internusta seyredip craniumu foramen stilomastoideumdan terk eder.

giancarlo fisichella

takuma sato olmadığından ismail yk'nın bas gaza askim sarkısını kendisine söylediğim pilottur. bu sezon daha yarış bitirdiğini göremedim ama olsun çok severim kendisini. bence formula 1 deki en iyi defans yapan pilotlardan biridir. ayrıca çok iyi futbol oynar bir de italyan.*

cahit yavuz

kendisinin ile bağlacının kullanımıyla ilgili ciddi problemleri olduğunu düşünüyorum.
mesela:
-federer backhand (bekhend) inle kötü vuruşlar yapıyor.
-federer forehand (forhend) inle yine hata yaptı.
yoksa doğrusu böyle de ben mi yanlış biliyorum merak ettim şimdi.
ama emin olduğum bir sey varsa kendisi nadalın büyük bir hayranıdır.

roark

6 temmuz 2008 roger federer rafael nadal maci sonrası hissettiklerini çok iyi anladığım nesildaş.

6 temmuz 2008 roger federer rafael nadal maci

sonunda kupanın kulağını nadal ısırmıştır.
nadal kazanmayı hak etmiştir. dünyanın bir numarası karşısında 2-0 önde olduğu macın final setine gitmesine, yağmura, ara verilmesi gibi durumlara moralini bozmayıp her topa koşmuş, her topa vurmuş bizlere de:
-yok artık daha neler
-yuhhhhh
-waaaayyyy
-hadi be
gibi tepkiler verdirmiştir.
bir federer hayranı olarak kendisini kutluyor ve helal olsun diyorum.
ama tabii ki 2009 versiyonunda kupayı federer'in ellerinde görmek isterim o ayrı.*

2008 ingiltere gp

massa'nın attığı spinlerden sonra formula 1'i bırakıp artistik patinaja geçmesinin hem kendisi hem de biz ferrari taraftarları adına en iyisi olacağını düşünmemi sağlayan yarıştır.
spinlerine bakarak söyleyebilirim ki kendisi stephane lambiel'in spinleri kadar temiz, hızlı, zorluk derecesi yüksek spinler atabilmektedir.
ulan ferrari be ferrari insan bakmaya, dokunmaya kıyamaz. nasıl parçalıyorsunuz caaanım arabayı?*.

not:bu entry bir federer, ferrari ve massa taraftarı tarafından girilmiştir. kendisi bu gun yasadığı hayal kırıklığının faturasını ailesindekilerden sonra massa'ya kesmis fakat hala rahatlayamamıştır.

roger federer

wimbledon 2008 finalindeki oyunuyla başlarda saçımı başımı yolmama, kendimi yerden yere atmama, bağırmama neden oldu. bu halime dayanamayan babam iskambil kagıtlarından fala bakıp:
-üzülme kızım federal* kazanacak bu macı.
-ya ne kazanması baba ya 2-0 olmak üzere.
-olsun fal çıktı bak görürsün kazanacak.
_..?!...

federer ikinci seti kaybettikten sonra:
ss:of ya küstüm sana federer bi daha sevinmicem aldığın puanlara
artık bağırmamdan, her puandan sonra konuşmamdan, saçma sapan hareketlerimden bıkan annem:
-onun da çok da s.kinde. yolda görse seni suratına bakmaz. kız arkadaşı senin kadar heyecanlanmıyo. insallah nadal kazanır. biraz da onu destekle o da görevini yapıyo hem hep federer mi kazanacak!
ss:olsuuuuunnnn olsuuuunnn federerim kazansın.****
daha sonra çeşitli uğurlar denemeye başladım*. sonunda tüm aileyi dışarı çıkarmam (özellikle kız kardeşimi) sonuç verdi ve federer 2 set aldı.

tamam dedim formülünü buldum. federer artık kaybetmez. gerçekten de odada yalnız olunca federer puanları alıyordu ne zaman kardeşim odaya adımını atsa nadal puan alıyordu ama sonunda istediğim gibi bitmedi nadal hak edererek kazandı.
üzülmedim mi? çok çok çok üzüldüm ama yaşattığı o güzel duygular için, tenise doymamızı sağladığı için, gözlerimize bayram ettirdiği için* kendisine ve nadal a çok teşekkür ediyorum.

(bkz: raketine kurban)

26 haziran 2008 rusya ispanya maci

milli takımımızin gol yedikten sonra oyunu bırakmamasının, daha fazla mücadele etmesinin, rakip takım kalesini adeta abluka altına almasının ne kadar önemli olduğunu, maçı ne kadar zevkli hale getirdiğini bir kez daha anlamamıza vesile olan maç.
ispanya gol attıktan sonra rusya'nın çılgın atacağını düşündüm (alışkanlıktan olsa gerek) ama olmadı.