bugün

beni 2 hafta etkisinde bırakan,sıradışı bir film.ilk 30 dakika tamamen anlamsız birşeydi,neyin ne olduğunu kavrayamamıştım,daha sonra olaylar çözülmeye başlayınca "OHA"lamaya başladım.hele o koridordaki 50 kişiye karşı tek girdiği sahne,diş sökme sahnesi,dil kesme sahnesi,kızın neden intihar ettiğini açıklayan sahne..psikoloji,intikam aman allahım ya yok böyle bi senaryo.yazana çizene helal olsun.izlenmelidir.
insanın kanını donduran inanılmaz bir psikopat, psikolojik, gerilim filmi. hipnotizma, ensest ilişki, intikam, aile bağları gibi konuları insanın içinin kaldıramayacağı sahnelerle anlatan görsel yapım.

burda bu filmi anlatmaya kalksam, kelime dağarcığım buna yeterli olmaz çünkü anlatmaya kalksam diğer filmleri anlattığım gibi anlatacağım ve bu film böyle bir tasviri kesinlikle haketmiyor.

korelilerin filmi olmasına rağmen bir solukta izliyorsunuz ve ''hay ben bu hollywood'un çekeceği filmleri...'' diyorsunuz. intikam teması öyle bir işleniyor ki bu filmde; izleyin bunu anlayacaksınız, hani intikamın tanımı, hakikaten de bu adamın aldığı intikam şekline denir derseniz, yani intikam budur işte abi derseniz!!!

kolay kolay bu filmi unutamazsınız, etkisinden ise hiç kurtulamazsınız. en az bir-iki hafta götürür sizi, en azından beni götürür...

edit: aile ile beraber izlemeyin, mümkünse tek başınıza, odanızda karanlıkta, sessiz,sakin bir köşede izlemeniz hem filmi anlama, hem de o duyguyu yakalamanıza katkısı olur.

edit 2: filmi izledikten hemen sonra bu entyr girildi.

edit 3: başroldeki dae su karakterinin yerine kendimi koydum o final sahnesinde, allah'ım yarabbim kimseyi o duruma düşürmesin. hani o durumda ölmeyi gözünüz kapalı tercih ederdiniz...

not: ''hayvandan bile aşağı olsam, benimde yaşamaya hakkım yok mu?'' repliği filmi özetler!!!
güney kore filmlerini takip edip izlememi sağlayan,filmin sonuyla insanı inanılmaz rahatsız eden,buna rağmen garip bir duyguyla sizi bırakan,mutlaka izlenmesi gereken muhteşem bir film.
Uzun zamandır izlemek istediğim fakat bir türlü fırsatını bulamadığım bir filmdi. Nihayet dün izleme fırsatına eriştim. Diyebilirim ki filmi izlemeye başlamadan önce bir kere daha düşünün yoksa bazı sahneleri gerçekten mideniz kaldıramayabilir.

--spoiler--
ahtapotu canlı canlı yediği sahne yokmu orada gözlerimi kapamak zorunda kaldım.
--spoiler--

Senaryosu inanılmaz bir kurguya sahip. Çok film izleyen bünyenin bu filmi izledikten sonra kesinlikle filmin senaristine insan gözüyle bakmaz, bakamaz da. Öyle ki bu filme kadar benim için akıl defteri (bkz: memento) senaryo açısından en iyi kurguya sahip filmdi ama anladım ki artık değilmiş. Ayrıca filmin müziklerine değinmeden geçemeyeceğim. Müzikler çok iyiydi. Dişlerin teker teker çekildiği o işkence sahnelerinde arka fonda çalan müzik (bkz: antonia vivaldi)'nin Concerto 'L'inverno'adlı eseri idi. neyse efendim hala izlememiş olanlar olabilir daha da fazla bilgi vermeyelim. iyi seyirler...
steven spielberg tarafından tekrar çekilmesi planlanan fakat anlaşma sağlanamadığından hollywood versiyonunu şimdilik izleyemeceğimiz film.

kaynak:http://film.com.tr/haber/index.cfm?hid=11683
insanı çok rahatsız eden ama bir okadarda meraka sürükleyen psikolojik bir gerilim. Film sonunda insan şok olabiliyor şahsen ben bir 10 dk falan kendime gelemedim öle ekrana kilitlendim kaldım. izlediğim filmler içinde en akılda kalan en olmaz bu kadar da yaa dedirten oldboy, kurgu ve seneryo olarak süper yazılmış intikam duygusun dışa vurumu ve belkide en kötüsü... çok fazla karın ağrısı çekmeme rağmen unutamayacağım filmler listesinde en beğenilen
edit:Yönetmen ve senaristin ensest ilşkiye olumlu baktığını da çıkarabiliriz filmden.
yarrak gibi bir film afedersin.
güzel film.

filmi izlemeyenler paragrafı okumasınlar...

Filmi Kafanızda sistemlendirmemeniz için elinden geleni yapmış senarist. Hem de öyle yapmış ki 2. Sahnede karar verdiğiniz son 4. Sahnede yıkılıyor ve film kafanızı kurcalarken birden bire sizin sonunuzun mis gibi işlenmişi çıkıyor.

Çok zaman sinir olacak ama DVD'yi çıkartamayacağınız şahane bir film.
"Filmin finalini görünce içinizdeki osman baydemir'i bastıramayacaksınız.. "
Nane
izledikten sonra yarım saat kapanmış ekrana bakmaktan kendinizi alamadığınız film . inanılmaz güzel bir senaryo , abartılmamış dozunda harika oyunculuklar . o çakal intikamcı adam* asansörde kafasına sıktıktan sonra film bitseymiş kanımca daha güzel olabilirmiş , olsun her türlü süper .

görüp görebileceğiniz en gerçekçi dövüş sahneleri bu filmdedir kanımca .

ayrıca o nasıl bir ahtapot yemektir yahu , film izlerken yediğim çekirdekten tiksindim bir an .
eğer bu filmse diğerleri değil. eğer diğerleri filmse bu çok daha başka, öte, aşmış çok, çok, çok bir şey.

izleyip de ters köşeye yatmadım diyenlere söylenecek tek söz vardır.*
insanın iç dünyasının ne derece uç noktalara varabileceğini, bir insan için ayak üstü sohbet esnasında kurulacak bir cümlenin, bir başkasına ne gibi bedeller ödetebileceğini, intikam almak isteyen birinin işi nerelere vardırabileceğini gözler önüne serer.

ayrıca filmin verdiği haddinden fazla gerçek mesajlar vardır.

gülersen tüm dünya seninle güler, ağlarsan tek başına ağlarsın der, insanoğlunun ne derece menfaatçi olduğunu, iyi günde herkes çevrendeyken, kötü günde bir başına kaldığını hatırlatır insana.

ister bir kum tanesi, ister bir kaya, ikiside aynı şekilde suya batar der, insanoğlunun güçsüzlüğünü yüzüne vurur. neye sahip olursan ol, nerede ne sıfatla olursan ol, düşmeye başladığın zaman işleyecek süreç, herkese olduğu gibi sana karşı da gayet acımasız olacaktır ve bunu ne kadar erken öğrenirsen o kadar az canın yanar diye öğüt verir.

hayat daha büyük bir hapihaneymiş der, köşeye sıkışmışlığımızı yüzümüze vurur.

hele sonlarda bir sahnesi vardır ki, woo-jin lee başını dae-su oh nun başına yaslar, silahı kafasına dayar "ben ne için yaşayacağım şimdi" der. o an anlarsınız insanoğlunun kendini ne derece şartlandırabildiğini, tek bir amaç uğruna nice araçlar yaratabileceğini.

filmin sonunda dae-su oh, içimde iki insan var, biri baba, diğeri sevgili. ikisinden birini öldür der ki, iki insan arasında kalmanın daha bir uç noktası yoktur.

bu arada her şeye rağmen bu filmde ben kötü adamı severim, o haklıdır, kardeşine yazmıştır, sulanmıştır, şerefsizdir falan ama helal olsundur, tebrik ettimdir, öyle saça böyle taraktır. ayrıca evi de on numaradır, nice marangozlar aşındırmışımdır o gardrobun aynısına sahip olabilmek için.*
etkileyici bir kore filmi.

--spoiler--
neden ve kim tarafından olduğunu bilmeden kaçırılan bir adamın dramıdır. yıllarca nerede ve neden olduğunu bilmeden hapis tutulur. sonra kurtulur ve olaylar giderek aydınlanır. kurtuluşu sırasında gözü kararıp bir koridor dolusu adamı tek başına hunharca dövme sahnesi akıllara ziyandır.
--spoiler--
kore sinemasının en iyi örneklerinden biridir..aldığı ödülleri külliyen haketmiştir..sonunu izleyenin ağzının bir karış açık kaldığı, kult olmasına kesin gözüyle baktığım ve de senaristinin hayal gücünün kanımı dondurduğu film..sadece müzikleri bile başlı başına bir şaheserdir..
Dilim ettin beni dilim dilim, daha yaratıcı daha güzel bir intikam filmi olamazdı herhalde, Intikam üçlemesinin ikinci halkası.
Bir sinefilin mutlaka izlemesi gereken sinemanın en büyük yapı taşlarından biridir. Yaşanan ensest ilişki ve dil kesme sahneleriyle etkisinden kurtulmak pek mümkün olmuyor.
bir arkadaşın tavsiyesiyle izlediğim ve gerçekten başarılı bir yapım. kurgulaması, çarpıcı hikaye ve anlatımıyla akıllarda yer ediyor. anlatımın sinema sektöründe ne kadar önemli olduğunu gösteren bir film.
Film Oh Dae-Su(Ana Karakter)'nun yağmurlu bir gecede kaçırılmasını ve 15 yıl boyunca bir odada esir kalmasını anlatarak başlar. Oda da bir televizyon ve ihtiyaçlarını karşılayacak banyo, yatak vb. eşyalar bulunmaktadır. Esir kaldığı sürede Oh Dae-Su'ya ne kadar esir edileceği söylenmez.

15 yıl süreceğini söyleselerdi, dayanmak daha kolay olabilir miydi? Yoksa dayanamaz mıydım?

Oh Dae-Su'nun aklını kaçırmaması için yemeğine şizofren hastalarında kullanılan ilaçlar karıştırılmaktadır. ilerleyen zamanlarda odasındaki televizyondan karısının öldürüldüğü haberini duyar. Kendisini esir alanlar suçu Oh Dae-Su'nun üstüne atmışlardır. Oh Dae-Su bunu kendine yapanı bulmak için, yaptığı tüm kötü şeylerin listesini çıkarır. Asla pes etmez ve duvarı kazmaya başlar. 15 yıl sonunda duvarda, gerçek dünyaya ulaşabilen bir delik açmayı başarır. Ertesi sabah hipnotize edilerek 15 sene önce kaçırıldığı yerin yakınindaki bir binanın çatısına bırakılır.

Oh Dae-Su bırakıldıktan sonra 15 yıl boyunca kendisini kimin esir tuttuğunu araştırmaya başlar. Bir suşi restoranına girmesi ile telefonu çalar. Telefondaki ses "seni özledim...çabuk ol ve bana gel" der.
hollywood'un el atacağı filmmiş fakat proje iptal olmuş...
--spoiler--
filmde ensest ilişkinin sorgulanması söz konusu. hatta destekleniyor imajı bile veriyor. suçlu gibi gösterilen filmin başrolündeki herifin suçlu olma nedeni abi ve kardeşi sevişirken görmesi..*
--spoiler--
şahsi görüşüm özgün olacağım diye iyice bokunu çıkardılar. bir taraftan gay sevgililer, öte yandan ensest ilişkiler.. pekala filmin konusunda bir eleştirim yok, ama verdiği mesajlara karşıyım.
ayrıca hollywood elbette bu konulara da el atacaktır fakat şu anda gay temasını tüketmesi gerekiyor.
bu filme başyapıt diyenler ya hayatlarında başyapıt görmemişler ya da bugüne kadar hep smurfs izlemişler.

yere göğe sığdıramayacak ne var bir türlü farkedemedik...

yok mideye yumruk yemiş gibi oluyormuşuz, yok yeryüzündeki en iyi ilk beş filmden biriymiş...

zorlama bir senaryo, enseste farklı bir bakış açısı, sonunda da insanın başına ne gelirse dilinden gelir teması...

filmi bu kadar övenlerin ya ensest ilişkiyle ilgili unutmak istedikleri anıları var, ya da içlerinde kalmış "dilim tutulaydı" hatıraları.

özet geçmek gerekirse sıradan bir film...
izlemeyenlerin çok şey kaçırdığını film sonunda bir kez daha ispatlayan kore yapımı şahaser.
ilk izlendiginde sok olmanin verdigi etkiyle kendinize gelemiyorsunuz. fakat daha sonra bi daha acip izlerseniz bildigin aşmış lan bu film diyosunuz. en az bi kere de olsa izlemek lazim. (bkz: ihtiyar delikanli)
sert bir filim duygusal olarak daha sert. izleyemeyenlere siddetle tavsiye edilen film..
pek sevmem güney kore ve japon filmlerini ama bu film bambaşka bir şey olmuş. insanın " hay ananı sikiyim" diye tepki vermesine yol açıyor.
beni benden almış ve bana ' hobaa nasıl bir hikaye lan bu ' dedirtmiş güzide uzak doğu filmi.
(bkz: dumur eden filmler)
steven spielberg 'ün bir ara yeni versiyonunu çekmeye niyetlendiği ancak daha sonra iptal edildiği iddia edilen film. eğer gerçekten iptal edildiyse en hayırlısı olmuş. biz orijinal versiyonuyla sevdik bu fimi.

edit: cool adam uyardı spielberg film versiyonunu değil çizgi romanı çekecekmiş doğru bilgi için cool adam'a teşekkürler.