bugün

1978 yapımı bir ALan parker filmidir. 1979 yılında En iyi müzik ve en iyi senaryo dalında 2 adet oscar kazanmıştır. Belki de bu filmin propagandasının hala sürmesinin sebebi budur. Bu filmin senaryosu aslında buna benzer bir olayı yaşayan bir insanın başından geçenleri anlattığı kitaptan alınmıştır. Gerçekte bu adam üzerinde uyuşturucu ile yakalanır ve yargılanıp hapse gönderilir fakat gönderildiği imralı ada hapishanesinden amerikalı özel kuvvetler tarafından botla kaçırılır ve yunanistan a kaçar daha sonra ise türkiye ile amerika arasında meydana gelen haş haş krizi ve ecevit in haş haş ekimini serbest bırakıp amerika ile restleşmesi ve kıbrıs savaşı nedeniyle bu kitap türkiye ye karşı kullanılmak üzere içinde bazı abartılar olarak yayınlanır.daha sonra 78 de alan parker filmi çeker ve hemen ertesi sene bu filmi dünya çapında ünlü yapacak olan 2 oscar verilir. Filmde insanların atatürk döneminde yasaklanmasına rağmen fes giymesi,kadınların çarşaf giymesi,tuvalette üzerinde ata yazan bayrakların olması ,amerikalıların türklerin tuvalet alışkanlığıyla dalga geçmesi ,1970 yılını anlatmasına rağmen 73 te yapılmış olan boğaziçi köprüsünün posterinin olması,türkçe konuşulan bölümlerin atmasyon olması yanlışlarıdır.
Filmde bir yerde kaçakcı billy hayes mahkemeye "domuz bir millet olarak domuzları yememeniz çok ilginç,isa piçleri affeder ama ben etmem,hepinizden,milletinizden nefret ediyorum,hepinizi birer domuzsunuz bu yüzden tüm kız ve oğlanlarınızı s*keyim" başka bir yerde ise "türkler için her şey "şöyle böyle" dir.ne olacağını hiçbir zaman bilemezsin ,tüm yabancılar ayıptır ve pislik olarak değerlendirilirler.homolukta ,burda büyük bir suçtur ,fakat bir youn bulduklarında hemen yaparlar.Türkiye de "ayıp" olan binlerce şey vardır.bir insanı belden aşağısından bıçaklayabilir ve ya vurabilirsin ama yukarısınıdan asla çünkü bu öldürmeye niyetlenmedir.Bu yüzden herkes deli gibi birbirini kıçından bıçaklayarak etrafta gezinir.Buna da türk intikamı derler,biliyorum size çılgın gelebilir ama bu yer zaten çılgın." demiştir.
Alelacele yapılan bu film in hemen 2 oscar alması ise kafalarda soru işareti bırakmaktadır.
bir zamanlar türkiye'nin başına türlü çoparlar örülmesine neden olan skandal film.
yurtdışında kendi halinde gezinen genç, cevval, yakışıklı türk turistlerin yabancılarla muhabbete girişleri sırasında sordukları "hiç türkiye ye geldin mi?" sorusuna ecnebilerin iq larıyla orantılı olarak ya "oh no, not yet" * gibi gayet mantıklı, ya da bu, türkiye yi sikindirik bir yermiş gibi gösteren filme dayanarak "ohhh!!! no!!! midnight express!!" * gibi salak ötesi cevaplarla yüzyüze kalmasına sebep film.
türkiyenin imajını olumsuz etkileyen bir filmdir ki imajın önemi iletişim fakültelerinde bu film üzerinden anlatılmaktadır.
yıllarca bu ülkenin gündeminde kalmış bir film. Filmde, ülkemizde tutuklanmış bir yabancı nezdinde Türkiye hapishanelerindeki işkenceler anlatılmaktaydı.Ülkemiz hapishanelerindeki işkenceler, aşağılamalar, o filmde anlatılanın kat be kat fazlası olmasına rağmen, egemen sınıflar yıllarca sözkonusu filmi "Türkiye'yi karalayan" bir film olarak lanetlediler ve tabii bu nedenlede yıllarca ülkemizde gösterimi yasaklandı.ama gerçekler acıdır...
hrant dink'in ölümünden sonrasında daha da iyi işlevsel olabilecek (yaptığı propaganda dolayısı ile) filmdir.

her ne kadar yıllar yılı kendisine cevap verebilecek nitelikte bir türk filmi yapılamamış olsa da haketmediği üne fazlasıyla kavuşmuş filmdir.

ayrıca;

(bkz: hrant dink in öldürülmesi)
en az benim kadar afacan bir gitarist olan (aynı zamanda washburn kardeşiyiz) extreme in waiting for the punchline albümünde yer alan, nuno'nun siyah washburn'ü ile (benimkisi adına yakışır bir şekilde ateş kırmızısıdır bu arada) döktürdüğü, adeta akustik gitarda daha iyisi varsa çıksın karşıma (bkz: ben) dediği muhteşem şarkı. sözleri olmadığı için çok tartışılan alan parker filmiyle bir alakası var mıdır bilmiyorum (zaten filmi de seyretmiş değilim) ama bu müthiş şarkıyı dinlemesini her genç kıza tavsiye ediyorum. işte nuno;

http://www.youtube.com/watch?v=wbIIybVMZGw
zamanında, amerikada bir video kaset dükkanında tesadüfen bulup, kiraladığımız, eve varır varmaz izlediğimiz halde, iade süresi olan 3 gün boyunca başka kimse izlemesin diye evde beklettiğimiz, rezil film.
danimarkalı bir arkadaşımın yanımda tükler ve sabunla ilgili iğrenç bir espiri yapmasına sebep olan film,
bir türlü ikna edemedim adamı.
amerikali arkadasim cole'un cok guzel ayar verdigi filmdir. bu eleman redneck olmasa bile cumhuriyetci bir tiptir ve film hakkinda soru sordugumda: "siradan bir hapisane filmi. abartilacak tarafi yok" dedi. turk hapisanesi ve muameleyi sorunca da "e, adam aptalmis. madem uyusturucu kaciriyorsun, dikkatli ol ve yakalanma. yakalanirsan cezasini da cekersin. gayet normal bir muamele vardi" dedi. onca amerikan hapisanesi filmine ragmen hala niye kotu olan biz oluyoruz, anlamadim.

(bkz: oz)
ben bu filme oscar verenin beynine sokayım. eğer oscar böyle filmlere verilen bir ödülse oscar olan bütün filmlere de sokayım.

komedi filmi niyetine izlenebilir bir film. malta'nın tarihi ve turistik yerlerini görmek istiyorsanız da izleyebilirsiniz.
filme konu olan kitabın sahibi billy hayes türkiye'de yapılan bir konferansta türkiye'den özür dilemiştir.kendisi herşeyin yanlış anlaşıldığını,filmdeki olayların abartıldığını,kendisinin yaşamış olduğu olayları yansıtmadığını beyan etmiş.ilginç olanı bunu 32 sene sonra yapma gereği duymuş olmasıdır.
bir yabancinin basina gelince film yapilan hede. bu ulkede o kadar polis isknecesine tecavuzune ugramis insanlarininda bir filminin yapilmasi gerek.
oliver stone tarafından senaryosu yazılan ve alan parker tarafından yönetilen propaganda filmidir.

http://www.milliyet.com.t...7/06/18/yazar/dundar.html
filmde bir tane bile türk olmamasına rağmen türk rollerindeki heriflerin hemen hepsi yağlı, bıyıklı, çirkin, tecavüzcü, sapık, rüşvetçi, işkenceci, çürük dişli vs...gibi üstün sıfatlarla resm edilmiş. hele o başgardiyan neydi kardeşim öyle? herifin kulaklarının üstünde bile kıl vardı.

ateşli nutuk atıp william hayesin ömür boyu hapis almasını isteyen ülkücü bıyıklı savcıyı ne gariptir ki bir ermeni oynamaktadır.

kriminal akıl hastalarının kaldığı yerde bir namaz kılma eylemi vardı ki akıllara ziyan. hiç mi namaz kılan görmediniz kardeşim? lap lap kendini yere vuran kimseler.

yine aynı yerde bir taş sütununun etrafında dönen deliler vardı. acaba delilerin temsili hac yaptığı mı gösterilmeye çalışılıyor?!

filmdeki türkçe! konuşmaların çoğunu anlayabilmek için patagonca bilen bir tercuman gerekiyor.

işin en üzücü tarafı filmin oscar almış olması. şu anda imdbdeki ratingi ise 7.5 gibi yüksek bir değer.

acaba bu film yapılmasaydı, turist sayımız ispanyadakine yaklaşır mıydı diye düşünmüyor değilim...
turkiye'nin imajini nasil bozuyor gercekten merak ettigim film. daha once diger ulkeler tarafindan cok mu iyi kar$ilaniyorduk, cok mu saygindik. avrupa ulkeleri veya diger ulkeler ile cok mu icli-di$li idik, can ciger kuzu sarmasiydik. filmi izledim. ki$isel yorumum, eger dediklerim yanli$ olsa bile, bu filmi izleyerek "turkler de ne a$agilikmi$. oghkkk pis kaka." diye du$unen, boyle bir zihniyete sahip olan ulke/millet var ise, varsin bizi yanli$ tanisin, varsin bize bok atsin. nedir yani? cok mu onemli onlarin bizim hakkimizda du$undukleri. peki ya bizim onlar hakkinda du$unduklerimiz?

munferit olaylari genele mal eden, genelleme yapan zihniyetten tiksiniyorum ve tiksinmeye de devam ediyorum.
Lajendik'in özellikle filmin gösterimi girdiği yıllarda finlandiyalı gençlerin Türkiye hakkında olumsuz fikirlerinin kaynağı olarak gösterdiği bir filmdir. O söyleyene kadar ismini bile duymamıştım . Vaktiyle 80 darbesinde cezaevlerinde işkence gören , kendini asan , ölüm oruçları ile hayatını kaybeden insanları ve devlet güvenlik mahkemelerinde komünist oldukları için suyla , copla ,domuz bağıyla , elektrik ile işkencenin en beterini gören düşünce suçlusu(!) yazarları, aydınları , idam edilerek öldürülen hükümet görevlilerini hatırlamak için de hollywood sinemalarına ihtiyaç duymak traji-komik olsa gerek . Levent Kırca skeçlerinde de görebilirdik en nihayetinde abartılı polis devleti taşlamalarından.

Birileri popüler olmak için piyasaya çıkıp " evet bunlar abartıydı " diyebilir , günah çıkarabilir . Birileri de son dönemde ortaya çıkan amerikan karşıtlığını ve akp odaklı ılımlı islam devleti - yabancı sermaye - bop - ab - abd fay hattındaki gerginliği azaltmak için bir takiyye de yapıyor olabilir . Ancak kör gözün görmediği F tipleri ülkemizde mahkum da olsalar insanların yaşama haklarına ve özgürlüklerine hala tecavüz etmektedir .
ileri geri sarıp durdum, tek tek karelere dikkat ettim, ne sebebi hikmetse bu ülkede hapisanelere düşen hiç kimseden ben öyle bi hikaye duymadım, bizim hapisanelerimiz cillop gibidir, ne işkence, ne tecavüz, her taraf pırıl pırıl, bal dök yala....
tarihin en yanıltıcı filmlerinden biridir. sadece bu film nedeniyle türkiye 1979'dan günümüze milyarlarca dolar, turizm gelirinden* mahrum kalmıştır.

ve... üzülerek söylüyorum ki, oyunculuk çok başarılıdır.
zamanında çok ses getirmiş, büyük de bir prodüksiyondur. filmin tamamı malta'da çekilmiş, Türk rolündeki herkesi de ermeni oyuncular oynamıştır. filmi her şeye rağmen baştan sonra bütün objektifliğimle izlediğimi düşünüyorum. Sonucunda da şu görüşlere vardım:
-izlediğim hiçbir filmde, bir millet bu kadar aşağılanmamıştır.
-hiçbir filmde bir milletin tamamına 7 sülale dümdüz gidilmemiştir. Bu filmde, esas oğlan türklere öyle küfürler sallar ki, benim diyen küfürbazlar utanır.*
-hiçbir filmde, bir milletin %100'ü iğrenç, aşağılık gösterilmez.

--spoiler--
-filmde bu mahkuma işkence edilmez, çetecilik yapılmaz. aksine fosur fosur uyuşturucu tüketip eşcinsel ilişkiye girer, sonra da gariban edebiyatı yapar.
--spoiler--
Filmin müzikleri hakikaten güzeldir. Ama allahtan ki kötü filmdir, senaryosu rezildir, leş kokusu alınır.
Yıllar boyu "Midnight Express" filmi ile Türkiye'yi karalayan italyan basınında dün ilk kez farklı bir haber çıktı. Corriere della Sera gazetesi dünya sayfasına "olay palavraymış" diye manşet attı.

Özellikle turizm alanında Türkiye'yi rakip olarak gören italyan turizmcilerin elinde koz olarak bulundurulan ve sürekli kullanılan, Alan Parker'in 1978 yapımı filmindeki kahraman Billy Hayes'in yeni açıklamaları Corriere della Sera gazetesine şöyle yansıdı:

"Cezaevinde ne işkence, ne tecavüz olmuş. Midnight Express'te hepsi düzmeceymiş. Türkleri kötüleyen filmin senaristi yönetmen Oliver Stone'a Oscar'ı kazandıran ve Türkiye'nin imajına pahalıya mal olan yapıt sadece bir blöfmüş." Haberde, Billy Hayes'in vicdan azabı çektiği, Türkiye'ye giderek Türklerden özür dilediği ve bunu tamir etmek için de yeni bir senaryo ile yine Türklerin iyi taraflarını anlatacağını söylediğine yer verildi. Yazdığı kitabın onursuz olduğunu kabul eden Bill Hayes'e gönülleri yaralı Türklerin olgunlukla konuşma hakkı verdiklerini yazan italyan gazetesi "Sonunda Türkler haklı çıktı. Tam 30 yıl boyunca bu damgayı üzerlerinden atamazken hep doğru olmadığını kanıtlamaya çalıştılar ve sonunda adalet yerini buldu" yorumunu yaptı.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/6749552.asp?gid=180
bazi turklerin(!) "ne abartisi eksik bile olmus" diyerek renklerini belli ettikleri film.
filmin senaryosunu yazan adam bile utanmis abarti diye, bizim adamin dedigine bak.

hak tabi boyle bir insana bir dunya adamin hayvan, barbar muamelesi yapmasi.

film hakkinda ozet bilgi verirsek:

uyusturucu kacirmaya calisan ve kendine bile hayri olmayan bir adam turkiye'de yakalanir. iceri tikilir, olmasi gerektigi gibi. hapishanede bir takim seyler yasar, ki bu da normaldir. orasi hapishanedir, ne bileyim cay bahcesi degildir. akabinde bunlar 10 katina katlanarak bir kitapta anlatilir. kitap turk dusmanlarinin dikkatini ceker. bu iyi bir kozdur ve hayata gecirirler. dogal olarak ta filmde turkleri ermeniler oynar. filmde kahramanin esas yasadiklarindan ziyade turkiye'yi yermektir amac. bunu her yonuyle hissetmek mumkundur. objektif ve akli basinda her insan da bunu hisseder. turkiye'yi hala 100 sene oncesinde gibi sanan bir takim kultursuzler de bunu boyle merakla izler. sonra da bize
"ulkeniz de araba da mi var?" falan gibi salak otesi sorular sorarlar.

sonuc: her yonuyle "yazik".
türkiyenin imajına tahminimden fazla kara leke çalmış olan filmdir. tanıştığım birçok yabancı bu filmi izlemiş ve özellikle biraz cühela olanlarının türkiye hakkındaki tüm bilgisi maalesef bu filmle sınırlı.
özellikle,
"domuz bir millet olarak domuzları yememeniz çok ilginç,isa piçleri affeder ama ben etmem, hepinizden, milletinizden nefret ediyorum, hepinizi birer domuzsunuz bu yüzden tüm kız ve oğlanlarınızı sikeyim" sözüyle filmi, sanatı sinemayı alın başınıza çalın dedirten filmdir.
objektif olarak kötü bir filmdir, aldığı ödüle bakmayın,-siyasi konjonktür, kıbrıs- senaryosu ve kurgusu rezalettir- vay ülkemde insan hakkı ihlali olmaz demiyorum, genelde senaryo berbattır, örneğin bir kaçış sahnesi vardır ki sanarsınız bir türk karakolunda tek bir memur vardır-,

uyuşturucu müptezeli bir piçten kahraman yaratma gayreti ancak bu kadar verimli olabilmiştir, filmin dokunulmaz ve kutsal batı ülkesi vatandaşı teması ile de - ben amerikan vatandaşıyım klişesi- çok dalga geçilmiştir.

bizden ve birkaç lobiciden başka hatırlayanı da yoktur.
mental anlamda 'kurtlar vadisi - ırak'dan çok da uzak olmayan bir filmdir.