bugün

objektif kriterler gözetilmeksizin, kişisel beğeniler çerçevesindeki sinemasal geçmiş.
satırbaşlarıyla kısa bir kişisel sinema tarihi:
sinema'da izlenen ilk türk filmi: aaahh belinda! (n'aptın anne)
sinema'da izlenen ilk yabancı film: l'ours (sinemayı sevdiren film)
sinemanın sanatsal yönünü keşfetmemi sağlayan kişi:
zamanında alkazar sinemasının gişesinde çalışan komşumuz. (ruhu şad olsun)
favori yerli yönetmen: fatih akın.
favori film karakteri: : leland (the united states of leland.)
favori yeni nesil aktör/aktris: ryan gosling.
küre ile sinema salonuna ayak bastığımda, ileride bir gün o salondan hiç çıkmak istemeyeceğimi bilemezdim. bilinçsizlik yerini bilince bıraktığında artık bu kendine has naif ve bir o kadar da yırtıcı dünyadan vazgeçmenin imkansız olduğunu anladım. ''nasıl tv'de hababam sınıfı'nı onlarca kez izlemekten sıkılmıyorum'' sorusunun cevabıydı bu işin büyüsü.
aradan yıllar geçti...
lord of flies ile insanogluna öfkeyi tattım, cidade de deus ve dogville ile bu öfkenin yerini çaresizliğe bırakışını izlemeyi.
big fish ile hayal dünyasına adım attım, labirynth ile içinde iyice kayboldum. pan s labyrinth'i gördüğümde ise, bu dünyadan çıkmamanın en iyisi olacağını iyice anladım.
hayao miyazaki saf mutluluk için vardı. o spirited away dedi ve chihiro diye bağırdım. o tonari no totoro dedi, ben oldum mei.
what dreams may come ile cennete ufak bir bakış attım, the science of sleep ile rüya görmenin cennetten de güzel olduğunu kavradım.
bin jip konuşmaktan nefret ettirdi,talk to her ise konuşamamaktan.
before sunrise aşkın rastlantısallığına, amelie ise rastlantıyı bizzat kendinin yaratacağına; garden state aşkın da saf olabileceğine, forrest gump ise insanın bile saf olabileceğine inandırdı.
oldboy şaşırmayı öğretti, memento hafızama şükrettirdi.
natural born killers ve godfather elime silah alıp insan vurmayı ilk isteyişimde, babamdan güzel bir ayar yememi sağladı. marlon brando'ya o rolu biçerek o zaten üstüne düşenden fazlasını yapmıştı.
sen ne dilersen, masumiyet, eşkıya... biz de film yapabiliyorduk işte pekala.