bugün

dilsel köken bilimi.

bir kelimenin kökeninin nereye dayandığını, nasıl varolduğunu, hangi dillerde varolduğunu ya da asıl halinin nasıl olduğunu, nasıl bu hale dönüstüğünü vs. arastıran bilim.
sözcüklerin kökenini ve gelişimini inceleyen bilim dalı.
yunanca etimolojia,eski yunanda etymos(hakiki,gerçek) logos(haber) dan gelen ve dil kökenbilim olarak türkçeye çevrilebilinecek kelimedir.
batı dillerini inceliyorsanız latince bilmenizi elzem hale getiren bilimdir.
iştikak ilmi olarakta bilinmektedir. bu işle uğraşana ise iştikakçı denmektedir.
etimolojiye neredeyse tam anlamıyla hakim olduğunu iddia eden biri, medeniyetler tarihine ve felsefenin zaman içindeki gelişimine de tam anlamıyla hakim olduğunu iddia etmiş olur. eğer böyle bir proje uygulanabilseydi, sözel dallarda etimoloji ağırlıklı ( ya da en azından destekli) bir eğitim ile, öğrenilmesi meşakkatli ve uzun süren birçok kavram, kolaylıkla öğrenilirdi. neredeyse sadece birinci dünya ülkeleri arasında refah ve kültür düzeyi en yüksek olanlarda (evet, creme de la creme) etimoloji hak ettiğine yakın bir dikkat ile incelenir. böylelikle bu memleketlerdeki insancıklar, sadece kendi tarihlerini değil, mitolojiden itibaren geçen haftaya kadarki yakın tarihi neredeyse bütün dünya bazında kolaylıkla öğrenirler.
türk dili etimolojisi bugün her ne kadar bir köşeye atılmışsa bile, tarih boyu böyle olmamıştır. zaman içinde, kaşgarlı mahmut gibi, tam da türk dilinin en zor günlerini yaşadığı zamanlarda ortaya çıkıp, etimoloji ile dünya tarih ve felsefesine hakim olmuş, lisanının ilk hecesinden, ilk cümlesinden zirvesine kadar her gelişimini izleyebilmiş bilim insanları da çıkmıştır. fakat her zaman da gelişmişlikle doğru orantılı değildir. osmanlı döneminde, edebiyatın en saygın olduğu dönemde, fazla bir türk etimoloji çalışmasından bahsedilemediği gibi, fars edebiyatının iran'dakinden de iyi biçimde osmanlı'da üretildiği döneme denk geldiği için, artık sadece farsça sözcükler değil, isim ve sıfat tamlama teknikleri, cümleler hatta metinler çevrilmeden doğrudan türkçe diye lisana katılıyordu. fakat bunların aksine, osmanlı'nın ekonomik olarak en kötü senelerinde, ömer seyfettin vb. türkçü ve turancı yazarlardan, hocalardan, çok başarılı etimolojik araştırmalar yapamlar çıkmıştır.

güneş dil teoremi her ne kadar bugün pek öneme alınmasa da (içinde bütün dillerin türkçeden türediği tarzı tezler olduğundan) esasında cumhuriyetin ilk döneminde hazırlanan etimolojik çalışmalar, alanında liderdir. mustafa kemal atatürk'ün etimolojiyi incelerken hazırladığı ve hazırlattığı ciltlerin, mitoloji öncesi dünya tarihine de ışık tutmak amacıyla kullanılabilecek derece gelişmiş olduğu birçok ülke akademisyenlerince bilinir.

saygılar, sözü bir sonraki entry'ye bırakıyorum.
(bkz: et bilimi)
Sözcüklerin kaynağını ve evrelerini araştıran bilim dalıdır.
bir dilin özelliklerinin,kelimelerin,hecelerin,harflerin oluşmunun ve buna sebebiyet veren olayların temelinde yatan sebebi ve kültürlerin etkileşimiyle dildeki bu özelliklerin değişimini inceleyen,dilin geçirdiği evrimi inceleyen bilim dalı.bakın yakup baydur ne demiş yazısında;

"...lâtince testa, pişmiş topraktan yapılma her türlü kabı bildirir; bize testi diye geçmiş. romalılar evin çatısını örttükleri nesneye tegere (örtmek) mastarıyla aynı kökten olarak tegula demişler: lâtince tegula yi tuğla diye almışız, o işi yunanca kiremide gördürmüşüz. creat kelimesiyle romalılar "tebeşir ve çeşitli "killi toprak"ları anlatıyorlar; bizim kireç bundan gelme olacak. aslında terra creta, yani 'elenmiş, kalburlanmış toprak' demekmiş, kelime benzerliğinden (kreta = girit) ve girit denizindeki kimolos adasından gelmesi yüzünden "girit toprağı" diye yanlış anlaşılmış. fransızlar ile almanlar 'tebeşir' anlamında almışlar (fr. craie, alm. kreide)."
kelimelerin kök bilgisi. iştikak.
bir dildeki sözcüklerin hangi kökten geldiğini, ilk ne zaman kullanıldığını ve başlangıçta hangi kavramı yansıttığını inceleyen bilim dalına verilen ad.
fransızcadaki étymologie sözcüğünden aldığımız etimoloji kelimesinin kökeni ! grekçe'den gelmektedir. sözcüklerin kökeni ve gelişimini-evrimini inceleyen bilim demektir. grekçe'de etymología , étymon bir şeyin aslı, doğrusu , étymos gerçek, asıl demektir; loji de bilim demektir. bir şeyin aslını öğrenmek üzere yapılan tüm yolculuklara verilebilecek bir addır*
bizde bir etimoloji (kökbilgisi - fr. etymologie - ing. etymology) sözlüğünün bir türlü yapılamaması, en başta, dilimizi tanımamamızdan ve saymamızdandır. nasıl yapılabilirdi ki, yüz yıllar boyu dilimizin adı türkçe değil, osmanlıca idi. bundan ötürü de, eski sözlüklerimiz, arapça - türkçe, farsça - türkçe niteliğinde kalmıştır. herhangi bir türkçe sözcüğün kökünü bulmak ise nerdeyse olanaksızdır diyebiliriz. bilindiği gibi, kökbilgisi (etimoloji) bir dili kökler ve ekler bakımından inceleyen bilgi demektir. türkçe kendi dilimiz sayılmadığı, hatta bir dil bile sayılmadığı sürece elbette onun köklerini ve eklerini bilmeyi meraka değer bulmayacaktık. gene bu yüzden, birçok yabancı sözcük, türkçe bilinegelmiştir. bir dilde yabancı sözcüklerin bulunması elbette olağandır; ama bunların ne zaman, nasıl, ne gibi biçimlere girerek o dile katıldığı bilinmezse, bir ulus için çok gerekli olan dil bilinci oluşamaz; dahası, kavramlar, terimler aydınlıktan yoksun kalır. sözgelişi, etymologie sözcüğünü merak eden bir fransız, petit larousse'u, ya da robert'i açarsa, onun latincesinin etymologia, yunanca'sının etumos olduğunu ve 'vrai' anlamına geldiğini görür. biz ise, bu gibi durumlarda ötekine berikine sormak zorunda kalırız. diyelim, ne demektir zeybek diye merak edip bir ansiklopedik sözlüğü açsak, "özellikle batı anadolu efelerine verilen ad" biçiminde bir tanımla karşılaşırız, sözcüğün nereden kaynaklandığını öğrenemeyiz.

bundan sıkıldığı çok iyi anlaşılan cevat şakir kabaağaçlı (halikarnas balıkçısı) o zaman kendi yorumunu dile getirir: "zeybek'in sonundaki 'bek' eki 'bakkhos'dan gelmedir," deyiverir ve elbet, "vay efendim, bizim zeybeğimizi yunan sayıyor" gibisinden saldırılara uğrar. öyle ise siz bir kökbilgisi sözlüğü yapın da bunların nereden geldiğini öğrenelim derseniz, yapmazlar, susarlar. sözlüğümüzü oluşturan sözcükleri yüzde sekseni yabancı kökenli olduğu zamanda, bir kökbilgisi sözlüğü nasıl yapılabilirdi ki! bu, bizim bir dilimiz olmadığı anlamına gelmez miydi? nitekim, bizim türkoloji uzmanlarımızın böyle bir sözlüğün oluşturulmasına yanaşmamaları böylesi bir korkuda olsa gerektir. oysa, örneğin masa sözcüğünün ispanyolca 'messa'dan geldiğini öğrenirsek ne olur? hiç. demek oradan gelmiş, der ve kullanmayı sürdürürüz. balkanlı uluslar, dillerindeki türkçe sözcükler için işte böyle yapıyorlar. diyelim, bugünkü romence'de üç bin türkçe sözcük, bu dilin latin kökenli olması niteliğini bozmamıştır. bizim dilimiz ise, mustafa kemal atatürk'ün açtığı yolda özleşme sürecine girmeseydi, arapça ve farsça'nın içinde eriye yazmıştı.

ancak, ferdinand de saussure'e (1857-1913) gelinceye dek, karşılaştırmalı dilbilim, sözcüklerin tarihsel oluşumu konusuna, gerçek bir dilbilim kurulmadığı için, öylesine dalmıştı ki, bir dili tanımanın yerini, hangisi hangisinden çıktı sorunu aldı; böylece de kökler-kökenler konusu, ünlü deyimiyle, arap saçına döndü. genel dilbilim'i sağlam temellere oturtan ferdinand de saussure için, geriye doğru incelemenin kapısını kapamak söz konusu değildi gerçi; bütün iş, belli dönemler için ele alınan dillerin yapısal özelliklerini ortaya çıkarmakta toplanıyordu. kısaca dokunduğum bu yeni yaklaşımdan ötürü kökbilim gözden düşer gibi olmuştur. bizim için büyük bir talihsizliktir bu. çünkü batılı ulusların nicedir elde bulundurdukları ve bugün de yararlanmayı sürdürdükleri kökbilim sözlüğüne biz hiç kavuşamadık.
(bkz: http://www.nisanyansozluk.com) Türkçe'nin en güzel etimoloji sözlüğü için..

(bkz: http://lastiklidonvedefter.blogspot.com) Etimoloji ve şiir ve alıntılar için...
esasında fantastik kitapların arkasında bulunması gereken bölümdür. çoğu fantastik eserde mitolojik esintiler falan vardır.
araştırılması için devletin 1 milyon lira bütçe ayırdığı bilim dalı.
(bkz: chicken translation)
yeni yetme laikçilik yapan ergenlerin öğrenmesi gereken bilim dalı.

arapları sevmiyorlar diye dillerine de düşman olmuşlar ama nedense ingilizlerin taşaklarından bir türlü dillerini alamıyorlar.
dillerin bilinçaltını inceleyen bilim dalıdır.
nereden gelip , nereye gitmişler sorusunu dil bazında ele alan bilim.
kelimelerin kökenlerini, anlamdaş kullanımlarınının tarihini, kelimelerin tarih içinde dönüşümünü inceleyen bilim dalıdır. bu bilim dalı kelimelerin anlam dönüşümünü incelemek yoluyla aynı zamanda toplumsal bilinçaltının dialektik gelişimini de gözler önüne sermektedir. bir örnek verecek olursak;
bir toplumda "sikerim" "çakarım" gibi aktif seksüel küfürler hakaret olarak kullanılırken, pasif seksüel betimlemeler bir hakaret olarak anlam ifade etmemesi o toplumun ataerkil ve kadını bir meta olarak gördüğünün göstergesidir. buna bilinçdışı çağrışıma göre kadın aslında seks esnasında aşağılanıyor, incitiliyor. hatta o öyle bir aşağılanma ki insanın en sinirli ve kızgın anlarında hasmını itham ettiği durumdur.
öğrenilmesi zevkli olan bilim dalıdır. bir anlamda tarihi yeniden öğrenirsiniz. türkçe için etimolojik çalışma yok sayılır, varsa bile akademik sıkıcılıkla yazılmış papirüsler kütüphanelerin tozlu raflarında istirahat etmektedir.
Esasında dilin evrimini inceler.
dil, tarih, arkeoloji gibi pek çok bilimle çakışan; tarihi bilmek için olmazsa olmazdır.

ideal bir durumda bir sözcüğün dilin hangi döneminden kalma olduğunu bilebilir; buna göre kullanılan araç-gereçleri öğrenebilir; toplumun ne tür bir kültürü olduğunu bulabilir ve daha tonla konuda bilgi sahibi olabilirsiniz.
güncel Önemli Başlıklar