(bkz: 28 şubat süreci)
(bkz: aramak)
milli güvenlik kurulu tarafından gerçekleştirilen toplantının en önemli kazanımı 8 yıllık kesintisiz eğitimdir.
(bkz: 28 subat darbesi)
(bkz: postmodern darbe)
Demokrasinin kara günü. Övünülecek hiçbir yeri yok. Bu bir darbedir. Postmodern darbe diye kabullenmek kadar saçma bir hadise olamaz. Orta çağ zihniyetiyle yapılan postmodern darbe.
Olan Türk halkına olmuştur Paşaların cici gönülleri serin olsun. Unutmasınlar ki darbe bir bentse çağlayan demokrasi selinde, elbet yıkılacaktır.
8 yıllık zorunlu eğitimin miladıdır lakin eğitime ayrılan kaynağın artmaması bazı soruları akla getirir... demek ki dertleri eğitim falan değil bazı kadroların süpürülmesiymiş.
türkiyede gerçek anlamda demokrasinin, hukukun olmadığının ispatı. yapanların şimdi herkese şirin gözükmeye çalışarak hatalarını itiraf ettiği ancak hiç bir yaptırım uygulanmamış, en kısa zamanda derinlemesine incelenmesi gereken ve müsebbiblerinin yani ülke ve millit menfaatini düşünmeden kişisel çikarları için ülkeyi bilmem kaç sene geriye götüren zihniyetin ortaya çıkardıqı olgudur. bu şahıslar acilen yargılanmalıdır ve gerekli cezaya çarptırılmalıdır.
(bkz: AiHM Erbakan ı bu kez HAKLI buldu)
28 şubat tarihi neden yaşanmıştır? buna bakılmalıdır. darbeleri severim.. her darbe, demokrasi tehlikeye gireceği vakit olmuştur. tekrar tehlikeye girerse yine olacak ve bende buna alkış tutacağım.
demokrasiyi, laikliği tehlikeye sokacaksınız, şeriatı hortlatmaya çalışacaksınız, asker tank sürünce de, "annecim korktum" diyeceksiniz.. yok öyle bir şey. bu ülkenin değerleri arasında ilk sırada olan laiklik ve cumhuriyete karşı yapılan her hareket için üzerlerine sadece tank sürüldüyse şükür etmelidirler, o tank onları ezmedi diye.
işte ben demokrasi tehlikeye girince yapılan darbeleri bu yüzden severim.
tek kelimeyle kendi siyasi görüşünün reklamını yapmak için etiketlendirilmiş tÂrihtir..neden mi ? çünkü 28 şubat 1997 de "darbe" olmamıştır. ancak bunu söyleyen zihniyet öyle bir zihniyettir ki 12 eylül 1980 ile 28 şubat 1997'yi bir tutar.

sen bu ülkenin rejimini değiştirmeye çalışacaksın, senin partinin milletvekilinin(dönemin refah partisi üyesi) ağzından "bu nasıl ülkedir ki kur'an'a laf etmek cezÂsız kalıyor da taşa küfretmek cezalandırılıyor(ulu atamızın heykellerinden bahsediyor)" şeklinde bir beyÂnat, bir meydan okuma çıkacak ve sen işi tarikat adamlarını mecliste ağırlamaya kadar götüreceksin(erbakan denen yaratığın kimleri ağırladığı biliniyor mu o salonda?). ulan şimdi öyle bir küfrederim ki sözlüğünüz kapanır.

siz ne hakla o dönemin abd gölgesindeki ordu komutanlarıyla şimdiki komutanlarımızı bir tutarsınız? ama tabî sizin başbakanınız değil midir "demokrasi amaç değil araçtır" diyen. siz de onun yolundan gideceksiniz elbet...

dönemin hükümeti kaşınmış, ordu da hakettiği cevabı en iyi ve demokratik yoldan vermiştir. sincanda iki tÂne tank yürütmenin adı ne zaman darbe oldu? böyle düşünen şahıslar 80 darbesinde kaç tane fidanın sadece "sol" görüşlü oldukları gerekçesiyle idam ettirildiklerini biliyorlar mıdır acaba?

bu ülke, biz olduğumuz sürece siz yobazların eline geçmeyecektir*. bu böyle biline...
aslında o tanklar onlara darbeyi değil , istiklal mahkemeleri ni hatırlatmıştır. Bu yüzden yok demokrasi elden gidiyor diye binbir türlü laf etmişlerdir.
(bkz: yusuf yusuf)
(bkz: türkiye laiktir laik kalacak)
Demokrasiyi içine sindiremeyenlerin pek bir sevindirik olduğu darbe.
Hatta bu darbeye postmodern darbe demeleriyle modernizm anlayışlarının yerlerde paspas olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır.
Meşru görenlerin demokrasiden anlamadıkları rahatlıkla anlaşılmaktadır.Demokrasiyi işine gelince kullanıp darbe olunca gerekliydi diyenler kendileriyle çelişmektdirler.
Darbe'nin gerekçesi olamaz.Darbe anti-demokratik bir müdaheledri.Bu dünyanın her yerinde böyle kabul edilir.
En ilkel zihniyettir darbeci zihniyet.Demokratik ortamlarda da kendilerine yer yoktur.Çünkü bu tür makyevelist yaklaşımlar demokraside kabul edilemez.Bu tür yaklaşımlara sıcak bakanlar bu çıkarcıktan vazgeçip demokratik yollarla sorunları çözmeye çalışmalıdır.Zira darbeyi destekleyen bir zihniyetle demokrasi anlayışı asla yanyana gelmez.Herkes daha mantıklı düşünsün.
(bkz: şeriatçı takımı)
(bkz: ordu)
(bkz: ayar vermek)
kanunlar akp'nin elinde, asker de yerinde duruyor.. hadi bakalım görelim yusuf yusuf sesi olmayanları. adamdan şırınga ile kan alırlar.

bu ülke de değişmeyecek iki şey, cumhuriyet ve laikliktir. bu böyle bilinmelidir.

önceki entrylerimde de belirtmiştim. burada laikliği, demokrasiyi, cumhuriyeti, darbeyi tartışıyor olabilmek bile laiklik ve cumhuriyet sayesindedir.

hangi şeriat ile yönetilen ülkeler de, rejimi tartışabilirsiniz. adam taşlamak kötüdür arkadaşlar, yapmayalım, diyebilirsiniz. eğer bana bu konu da örnek bir ülke gösterecek delikanlının alnını öper, o insan gibi bende şeriat isterim.

bırakın bu işleri laiklik ve demokrasi sayesinde, demokrasiyi laikliği tartışıp ondan sonra da laiklik, demokrasi kötü demeyin. adama k.çıyla gülerler. hatta bak ben gülebiliyorum, ama güldüğümü görebilmen için, önce at gözlüğünü çıkarman lazım.
bu iktidarın değiştirmeyeceği iki şey vardır. cumhuriyet ve laiklik. bu böyle bilinmelidir.

önceki entrylerimde de belirtmiştim. bu iktidar sadece ve sadece laiklik, cumhuriyet, mustafa kemal atatürk gibi isim ve kurumların arkasına sığınarak, nema kapmanın, alan parsellemenin, adam kayırmanın önde gidenini yapanları ortaya çıkararak, laikliğin laiklik gibi algılanmasını, cumhuriyetin adam gibi sahiplenilmesini, mustafa kemal atatürkün de hak ettiği değeri almasını amaçlamaktadır.

ha derseniz ki hani ortada birşey göremiyoruz diye, önce at gözlüğünüzü çıkarmanız lazım...
önceden belirtmemiştim, ilk kez şimdi yazıyorum, aynı iktidarın sahibi başbakan, aşağıda ki yemini de etmiştir.
o yüzden bir türlü inanasım gelmiyor, değiştirmeye çalışmıyacağına. ben bu şekil gözlükle rahatım, rahatsız olanlar düşünsün. bir zahmet okuyun rte'nin yeminini. sonra da, değiştirmeye çalışır mı, çalışmaz mı bir daha düşünelim derim.

http://www.oytrabzon.com/...iewarticle&artid=3351
(bkz: mollalar irana)
"bu iktidar","laikliği yıkmak isteyenler","şeriatı getirmeyi isteyenler" gibi tabirlerle anlatılmak istenen toplulukta bu ülkenin vatandaşlarıdır. Kimsenin Kimseyi dışlamaya hakkı yoktur. Bu ülke kimsenin babasının malı değildir. zaten sorunda burdan çıkmaktadır. kimse kimsenin düşüncesine karşı çıkamaz. Kimse şeriatı getirmek istiyorum düşüncesi yüzünden cezalandırılamaz.
şeriat gelirmi? hayır. bende dahil olmak üzere ülkeninyüzde sekseni karşı çıkar. böle durumlara asker müdahale ediyorsa, bu bizim gücümüz değil zaafımızdır.
28 şubat, bu ülkenin yaşmaması gereken birgündü. ülkenin zaafları ortaya çıkmış, ota boka laiklik damgası vurulmuş, atatürk sömürülmeye başlamıştır.
demokrasi anlayışı nalıncı keseri gibi kendine yontanların pek bir gocunduğu süreçtir. toplumda çoğunluk olanların -ki bu çoğunluk dinsel, kültürel, hatta alt-kültürel öğeler olabilir, bir anda farklı bir çoğunluk kutupla karşılaşması her zaman sancılı olmuştur. türkiye'de müslümanlar çoğunluktur, bir alt basamağa indiğimizde sünniler çoğunluktadır, bir alt basamak daha sünni türkler vs şeklinde gider. toplumda şeriat taraftarları büyük çoğunluk olmasa da destekledikleri görüş toplumun çaresizliği nedeniyle iktidar olmuştur zaman zaman. (refah partisi) bu gibi durumlarda sen ortalığı boş bulup milli gençlik vakfı adı verilen pislik yuvalarında gencecik beyinleri fakirliklerinden yararlanıp karşı devrime örgütlersen, kendince gettolaştırdığın ortamlarda insanları fikrine inancına ve hatta giyim kuşamına kadar karışıp sokak ortasında öldürmeye kadar işi ilerletirsen, herkes bana benzesin mantığı içinde sana benzemeyenleri taciz eder, okullarda, dershanelerde, kurslarda şeriat propagandası yapıp kendine arka toplamaya kalkarsan, başbakanlık konutuna giyim kuşamı yasaklanmış adamları gövde gösterisi yaparcasına sokar, kanlı mı kansız mı tartışmasına girip ondan sonra "vay efendim meşru görenler demokrasiden anlamaz" diye feryad edersen senin samimiyetin savunduğun kişiden daha fazla olamaz zaten. demokrasi ve insan haklarını, türkiye'de %10 barajının kaldırılması, azınlık haklarının savunulması, düşünce özgürlüğü sağlanması gibi konularda savunmaktan aciz beyinlerin bu gibi konularda savunması ise traji komiktir. demokrasiyi savunanlar öncelikle türkiye'de demokrasinin nasıl işletildiğini öğrenmesi gerekir. demokrasi milletin trilyonlarını hiç etmek için kullanılıyorsa, demokrasi milletin ulusal haklarını, insan haklarını, çağdaş haklarını gaspetmeye aracı olacaksa "tramvay" görevi görecekse, bir kahvehanede şeriat propagandası yapılırken, bir otelin içinde ülkenin aydınları cayır cayır yakılırken o otelin önünde tezahurat yapanların demokrasi arayışı bu şekilde sekteye uğratılır. halk için halka rağmen değildir, ne makyavelist ne jakobendir. jakobenlik tutucu demokrasi arayışı olanların başına bağladıkları şeyin adı olabilir. 28 şubat halk için halk tarafından gelmiştir.
(bkz: imam hatipler benim arka bahçemdir)
Kanlı darbelerden,cihad çığlıklarından söz edip sakallı hocalar eşliğinde başbakanlık konutunda yemek yerken,leğene uzattığı ayaklarını yıkatarak arap şeyhi misali yaşamayı isteyen bir adam ve etrafındaki guruhun suratına inen şamardır 28 Subat.
Demokrasi,isteyenin istediği şekilde köhüre köhüre savaş çığlığı atıp,oy alınca şalvarını takıp dolanacağı bir sistem değildir.Bir ülkenin yönetim biçimi halkın sandık başında verdiği,çoğu kez duygusal kararlarla değişebilecek kadar da basit bir kavram değildir.
Şükür ki;Cuma vaazı edası ile konuşup,hocaların ayak diplerine çökerek poz veren ve inadına kaşınan zihniyetleri kaşıyacak şerefli bir üniformamız var.
Üzerine üniforma geçirenler at koşturmuyor efendiler,at koşturanların peşinde zebellah gibi dolanmaya devam ediyor.
sincanda gezen tankın darbenin süsü olduğunu anlayamayan,bu ülkede halkına güvenmeyen zihniyetin ürünü olan karanlık süreç.halk eğer beğenmiyorsa,lanetliyorsa yakın tarihte olduğu gibi siyasi haritadan silebilmektedir partileri ve başlarındaki sömürgenleri.
askerin müdahalesini hoş karşılayan zihniyet halkına ve yüreğine güvenememektedir dedirtir darbeler.
sevinenlerin son çığırtkanlığı olmuştur bu ülke vatanını sevenlerle doludur ve darbelere ancak acizler sevinir.
laik moron takımının sevinçten havalara zıplayıp " yaw ne güzel oldu be kanka bu şeriatçılara ayarı yine ordu verdi, bak zamanında bizede vermişti ne hoşumuza gitmişti demi" diye yüzündeki anlamsız gülümseme ile karşıladıkları demokrasi müdahalesidir.
darbelerin postmodern olacağını buna birde eski darbe mağdurlarının dahi sevinebileceğini bize göstermesi, ayrınca tük halkının mabadında palayan 300 milyar $ ı gayrı meşru çocuğu olarak bırakması tüm vadandaşlara bıraktığı yegane bakiyedir bu olayın. e tabi ozaman
(bkz: kahrolsun seriyat)*
halen daha "halk istemese şöyle yapardı böyle yapardı..." şeklinde görüşler yapılan, halkın gösterdiği tepkiden bihaber insanların kötülediği müdahaledir. balık hafızalı muhafazakar arkadaşlara hatırlatmak isterim:
(bkz: sürekli aydınlık için hergün bir dakika karanlık)
(bkz: gulu gulu dansı)
(bkz: mum sondu oynuyorlar)
(bkz: necmettin erbakan)
(bkz: şevket kazan)
halk dediğin 2-3 kendini bilmez midir? ipten kazıktan kopmuş insanlar sürüsü. bu balık hafızasına bile sahip olmayan arkadaşlar olayı kendilerine göre yontup pire deve yapıyorlar
28 şubat halka rağmen yapılmıştır dedirten entrydir.
yaklaşık 15-20 senede bir darbe olan demokratik * ülkemizde 2015-2020 yılları arasında yapılacak yeni bir muhtemel darbenin habercisi de olabilir.