bugün

kurtuluş savaşı esnasında kurulan;amacı tbmm nin otoritesine zarar veren ve karşı çıkanlara cezalarını vermek olan,oldukça da yararlı olmuş yargı organıdır.cumhuriyetin kuruluşundan atatürk ün ölümüne kadar olan hızlı gelişme sürecine de oldukça yardımı olmuştur.
istiklali sağlamış mahkemelermidir sorusunu sordurmuştur.
(bkz: idam geri gelsin kampanyası)
istiklal harbi zamanında kurulan isyancıları kesmek için kurulmuş antidemokratik mahkeme...
savaş halinde kurulmuş olan mahkemedir. amacı tbmm'ye karsı yürütülen calısmaları agır bir şekilde cezalandırarak diger olası karsıt calısmalara * göz dağı vermektir.
7 mart 1927'de görevlerine son verilerek kaldırılmışlardır. Kurulmasına olanak veren yasa ise, hayli gecikmiş olarak, ancak 1949 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.

(bkz: kara kemal)
savaş ortamında ve tümüyle bir milletin hayatta kalma mücadelesi esnasında, halkın çoğunluğunun temsil edildiği meclis otoritesine karşı olan ve aleyhte eylem yapanlar, demokratik olarak cezalandırılması o günün şartlarında mümkün olmadığı için kurulmuş mahkemelerdir. Örneğin, eli silah tutan herkes askere alınırken birtakım cemaat mensupları müridlerini savaşa göndermek (şehitlik inançları pek kuvvetli değilmiş anlaşılan) istemediği için, veya milli mücadele mensuplarını vatan haini ilan eden padişah yanlıları, emperyalist devletler için casusluk faaliyetlerinde bulundukları için, bu mahkemelerin gazabına uğramıştır. Cumhuriyet'in ilanından sonra da bir müddet gerekli tutulmuştur, çünkü "o kafa" nın değişmeyeceği bizzat atatürk tarafından söylenmiştir. Önemli olan kılık kıyafetin değişmesi, şapkanın takılması değil, şapkanın içinin değişmesidir. Cumhuriyet karşıtı olmak doğrudan millet fenfaatlerine ters düştüğü için, demokrasiyi kurmak uğruna antidemokratik sayılabilecek cezaların verilmesi tarihin her döneminde, özellikle fransız devrimi'nde görülmüştür.
son derece anlamlı bir isme sahip mahkeme şeklidir, ironiktir.

(bkz: ya istiklal ya ölüm)
bazı ölmüş kişileri mezarından çıkarıp tekrar astığı iddia edilen mahkeme şeklidir. emine şenlikoğlu maria kitabın da sert şekilde eleştirir bu mahkemeleri.
Milli Mücadelenin başlangıcında gerek işgal güçlerinin gerekse istanbul hükümeti'nin kışkırtmasıyla pek çok isyan çıkartılmıştır. Bu isyanların ele başlarının ve kışkırtıcıların normal mahkemelerde yargılanmaları hem uzun sürmüş hemde caydırıcılığı olmamamıştır. Bunun üzerine T.B.M.M. devlete karşı işlenen suçları yargılayacak özel mahkemelerin kurulmasına karar vermiştir. Bu amaçla 29 Nisan 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanunu ve 11 Eylül 1920 tarihinde Firariler Hakkında Kanun ile 14 bölgede istiklal mahkemeleri kurulmuştur. T.B.M.M. tarafından seçilen üçer üyeden oluşan mahkemeler bölge bölge dolaşarak yargılamalarda bulunmuşlardır.
31 Temmuz 1922 tarihli, istiklal Mahkemeleri Kanunu ile her mahkemeye bir savcı bir de yedek üye verilmesi kararlaştırılmıştır. Bu mahkemelerde yargılamalar halka açık yapılır, iddialar ortaya atılır, Sanıkların savunmaları dinlenir ve karar verilirdi. idam ve ağır hapis cezalarının onayı TBMM.tarafından yapılırdı. Ceza onaylandıktan sonra derhal infaz edilirdi. Milli Mücadele dönemi boyunca üç sene içinde vatana ihanet, casusluk,bozgunculuk,kışkırtıcılık gibi suçlardan dolayı 1054 idam cezası verildi. 1786 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. 41768 kişi dayak gibi hafif cezalara çarptırılırken 11748 kişi beraat etti. (Fransız ihtilal Mahkemelerinin sadece 1793 yılı içinde verdiği idam cezası 70.000 dir.) Cumhuriyet ilanından sonra Şeyh Sait isyanının çıkması üzerine kabul edilen Takrir-i Sükun Kanunu ile Şark istiklal Mahkemesi ve istanbul istiklal Mahkemesi de kurulmuş ve rejime muhalefet edenler yargılanarak cezalandırılmışlardır.
"istiklal mahkemeleri, yargılama usulleri açısından hukuk ilkelerine uymuyorlardı. çünkü, üyeleri hukukçu olmayıp, meclis içinden seçilen mahkemeler verdikleri kararlardan sorumlu değildi. kararın verilmesi için delile gerek yoktu. avukat tutmaya bir engel olmadığı halde, pratikte hemen bütün davalar avukatsız yürütüldü. kararlar hâkimlerin vicdani kanaatine göre verilirdi ve temyiz edilemezdi. verilen cezalar (idam dahil) derhal infaz edilirdi.

1920-1923 döneminde görev yapan 14 ilk dönem istiklal mahkemesi, esas olarak 'casusluk', 'bozgunculuk', 'asker kaçakları', 'eşkıya', 'saltanat yanlıları' ve 'isyancılar' ile mücadele etmek için kurulmuştu. bu mahkemelerde, 29 nisan 1920 tarihli hıyanet-i vataniye kanunu'na (ve bu kanunda 15 nisan 1923'te yapılan değişikliğe) dayanarak, toplam 59.164 kişi yargılandı, bunların 41.678'ine çeşitli cezalar verildi. 1054 idam cezası infaz edildi. divan-ı harbi örfi (sıkıyönetim) mahkemelerinde yargılanan ve ceza görenlerin sayısı ise bilinmemektedir."

(bkz: ayşe hür)
anlamaya çalıştığım ama anlayamadığım mahkemelerdir. hayır zannedildiği gibi idam cezasına karşı olduğumdan değil, idam cezası çok sıradışı durumlarda uygulanabilmeli bana göre(abdullah öcalan, teröristler, vb.) ancak bunun için yalnızca bir hakimin kararı yeterli olmamalı, vs. kıl püsür bir sürü şart olmalı. neyse konumuz bu değil, söylemek istediğim şu, idam cezası özellikle o dönemde belki de olmazsa olmazdı, bunu tartışmıyorum ancak kurtuluş savaşında omuz omuza çarpışmış ve onca sefaleti yaşamış insanların sırf şapka kanununa uymadı diye yaşına, işine, vs. bakılmaksızın vatana ihanetle suçlanması ve din görevlilerine varılıncaya dek baskı altına alınması, şapka batı kültürüdür, takmam diyenlerin idama kadar uzanan zorlu yolda mücadele etmesi, din adına ne varsa toplumdan soyutlanmaya çalışılması ve sanki vatanın kurtarılmasında en çok başvurulan şey insanların dini inancı değilmiş gibi yok sayılması çok büyük haksızlık, bu kin neden? kurtuluş savaşında ölenler kimlerdi, şu anda şehit anneleri için de aynı durum geçerli değil mi, başörtülü şehit anneleri aslında şehit annesi olmasalar bu ülkenin gelişmemişlik göstergesi, tehlike, vs. olarak algılanmıyor mu, sizin elinize geçmiyor mu başörtülü 50-60 yaşındaki kadınların ülkemiz adına utanç olduğu görüntüleri, bekir coşkun'un teneke düdükler çoktan susmuş yazısını okumadınız mı, cumhuriyet gazetesi bunu anlatmıyor mu, nedir bu öfke, kime, neden, anlayamıyorum, gerçekten anlamaya çalışıyorum, olmuyor, vatan için her şeyini feda edenlerin bir gecede vatan haini olması, dini inancı gereği şehit olmanın kutsiyetine inanan insanların ölümü göze almasına rağmen aynı dini inancı yüzünden rejim düşmanı olarak algılanma paranoyası ve daha bir sürü şeyi ve bu hoşgörüsüzlüğü anlayamıyorum.

(bkz: son devrin din mazlumları)
(bkz: cumhuriyet çocuğu)
(bkz: iskilipli atıf hoca)
tamamiyle anti-demokratik osmanlı mahkemelerini düşününce , o dönemdeki aldıgı kararlar ile tüm dünyaya Türk Milletinin demokrasiye olan sevgisini göstermiştir.
zamaninda bircok bakteriyi virusu ulkeden temizlemis onlara kisa yoldan esek cenneti bileti vermistir. suan bakteri ve viruslerin ulkeyi zehirledigi bu donemde fazlaca gerekn mahkemelerdir. ayrica demokrasiyi istemeyen insanlara demokratik bir mahkemenin kurulmasi komik olurdu.
yüzbinlerce kişinin idam edildiği yalanlarıyla yıllarca palavracıların ağzına sakız olmuş ihtilal mahkemeleri.kurtuluş savaşı boyunca suçlu bularak idama mahkum edilen ve infaz edilen kişi sayısı 1100 ü aşmamaktaır.
(bkz: ergun aybars-istiklal mahkemeleri)
yılmaz karakoyunlu'nun üç aliler divanı isimli kitabına da konu olan, olağanüstü dönem mahkemesidir. şu anda bu mahkemeyi eleştirmek abesle iştigaldir.
1925 tarihinde takrir - i sükun kararı ile yürürlüğe giren ve iki yıl sonra kapatılan, taş devrini andıran kararlarıyla insanların tüylerini ürperten bir nevi engizisyon mahkemeleri.
fransiz devrim mahkemeleri gibidir. yanliz fransizlar devrim zamaninda tum virusleri temizledikleri halde istiklal mahkemeleri hepsini temizleyememistir.
insanlik degerleri ile uyu$mayan mahkemelerdir.

devrim bahanesi ile mantiga büründürülmek istenir ancak cabalar bo$adir.

dogru düzgün yargilamalar yapilmadan, keyfi sekilde insanlarin idam edilmesidir.

bu sistemin dogrulugunu kabul edenler ve bu mahkemelerin "hepsini temizleyemedi" gibi eksikliklerini dile getirinlerin, nefretlerinin kime olduguna bakildiginda anla$iliyor ki o nefret bugün türkiye'nin bilinen azinligina aittir, engel cikaran, ideolojik takintilari olan, akli kör insanlardir.

öldürmekle bitmez, bitmeyecegi gibi o devran döner.
kurulmasının esas amacı asker kaçaklarını önlemektir. bu durum resmi tarihin iddia ettiği gibi topyekün anadolu ihtilali olmadığının bir göstergesidir. asker kaçağı çok fazla olduğu için caydırmak adına kurulmuştur bu mahkemeler. caymayıp yakalananlar idam edilmiştir. e sonra tabii diğer davalara da bakılmıştır. ritüel şöyledir: önce sehpa kurulur sonra mahkum sorgulanır.
(bkz: ali karahasanoğlu)
ya istiklal ya ölüm şiarından mütevellit yek müeyyidesi olan mahkemedir: ölüm.
yaşıyorlarsa ellerine sağlık, ölmüşlerse allah rahmet eylesin demek istediğim kişilerin görevli olduğu mahkemelerdir.

iyi etmişlerdir, yine olsa yine etsinlerdir.
her ne kadar verdigi kararlar hukuga uygun olmasa(ne de olsa gercek avukat ya da hakim ya da savci ile yonetilmiyorlardı) da acilma nedenini anlayabildigim, fakat savas sonrasi istiklal mahkemelerinin idam ettigi onca insanın neden idam edildigine baktigimda garipsedigim mahkemelerdir! Ayrıca kayıtlarına baktigimizda bize ögretilen halk destekli kurtulus savasının aslında olum korkusundan katılan askerlerle yapıldığı izlenimi unyandirtan mahkemedir! ben demiyorum fikret hoca diyo, bana saldirmayin efenim!
fikret başkaya - paradigmanın iflası
ayaklananin ayaklarindan asildigi mahkemelerdir. affi cok az gorulup genelinde idamla neticelidir.