bugün

irticai faliyetlerin artması(sincandaki kudüs şehitlerini anma gecesi vs.), son olarak da sarıklı, cüppeli tiplerin başbakanlıkta misafir edilmesinden sonra 28 şubat tarihli ünlü mgk ile son bulan;refahyol hükümetinin sonunu getiren ve literatüre postmodern darbe terimini sokan süreç
iyi bir eleme sürecidir. sarıkla cübbeyle ortalıkta gezen tipler bir anda jakoben laisizm in usakları olmuslardır.

fakat bu arada inancına yasamak isteyen bir sürü insan mağdur edilmis, tanklar caddelerde yürütülmüs ve bu ülkede hala gücün sözü nün gectiği ispatlanmıstır.

daha soraki sürecte fisleme operasyonları ve refah partisinin kapatılması gerceklesmistir. sarıklılardan rahatsız olan güclülerin 1. meclis e dis bileyen tavrı tekrarlamaları ve bu hükümeti alaşağı etmeleri de bu sürecin sonucudur.

konusulması gereken ne refah ın kapatılaması, ne de irticadır. önemli olan o sürecte varolan hükümet etme probleminin demokratik olmasını istediğimiz bir ülkede tankla, topla çözülmesidir.
bir ihtiyaçtı ve gerçekleştirildi, denge önemlidir ve bunu türk silahlı kuvvetlerinden başkası sağlayamıyacaktır,ta ki aydınlanma her ülkem vatandaşında gerçekleşene kadar. demokrasi sonsuz özgürlük demek ve ya en mükemmel yönetim şekli demek deildir sadece ve sadece bilinen ve çoğulu temsil eden yönetim şekli demektir ve daha iyisi ne yazık ki yoktur.
Antidemokratik bir müdaheledir.Postmodern bir darbe gibi söylenerek şirin gösterilmek istese de özünde darbeyi içeren hiçbir hareket demokratik değildir.Eğer bir sorun varsa demokratik yollarla çözülmesi en iyi yoldur.
işin en ilginç yanı "demokrasiye ayar verdik" diyerek darbenin mimarı olan paşaların büyük şirketlerin başına geçmeleri ve sahip oldukları batık bankalara rağmen yargılanmamalarıdır.Yani işlerine gelince demokrasiyi kullanmışlardır.
28 Şubat sözde irticayı hedef alsa da malasef dindar kesim üzerinde adil olmayan bir baskı süreci başlatmıştır.
marmara sermayesinin yeşil sermayeye karşı atağı olarak da okunabilir. irtica bahanesiyle demokratik hareketlerin de üzerinden tanklar geçmiştir. darbeler tarihinde özgün sayılmayacak bir yere sahiptir yine de; birbiriyle yenişemeyen devlet içindeki kliklerin ankara semalarında jetleri uçurduğu vakitlerden çok sonra tanklar yürümüştür bu kez.
o zamanki türkiye'de,rejime verilen ayardır.ancak bu günkü durumun pek de farklı olduğu söylenemez.doğuya giden bir gemide batıyı seyretmek,gerçek bir vatandaşa acıdan başka bir şey vermez.
tamamen ekonomik sebeplerden olduğunun söylenemeyeceği kanısındayım;benzin olsun gıda ürünleri olsun dış borçlanma olsun artmaktaydı ancak fitili ateşleyen irticai faliyetler olmuştur.
10 yılda bir yapılan "uygun adım marş" niteliğindeki darbelerin sağ'a denk geleni... iyi oldu diyesim var ama yine de darbedir işte, asker karışmıştır yönetime.. olmaması lazım, hayır olmamalı.. ama olacak yine.. miadı doldu.. 10 yıl oldu.. geleneksel türk darbelerinden beşincisi yakındır.. hayırlısı bakalım..

edit: eh, ileri görüşlülük değil elbette bu, 10 senede bir yapılır dedik değil mi? 27 nisan 2007 yeni bir muhtıra..
postmodern darbe ile başlayan süreçtir, türkiye'ye '80 ve '60 darbelerinden bile daha çok zarar vermiştir. maalesef her darbede olduğu gibi yine ülkemizi hem kültürel, hem sosyal, hem de ekonomik açıdan yıllarca geriye götürmüştür. hâlâ sürecin devam ettiğini savunan köşe yazarları mevcuttur. tek temennimiz artık bitmesi ve bir daha yaşanmamasıdır.
sincanda yapılan kudüs şehitlerini anma gecesinde türk bayrağının imdirilmesi,hizbullah liderlerinin posterlerinin asılması ile başlayan olayların sonucunda tankların sincan sokaklarından geçmesi ve hatta bir tankın kasıtlı olarak bozulmuş süsü verilerek sincanda bırakılması ile devam eden,daha sonrada çiller erbakan koalisyonunun ve devamında da erbakan`ın sonun getiren olaylar dizisine kamuoyunda verilen isimdir,
bu olaydan sonra erbakan hükümeti çillere devretmek istemiş ama demirel bunu kabul etmeden görevi mesut yılmaza vermiştir
bu olayın nedenleri ise sadece bukadar da değildir,o güne kadar koalisyon hükümetinin uyguladığı kadrolaşma,türban olaylarındaki artış ve radikal kesimlerin seslerini rahatça duyurmaya başlamaları,bazı refah partisi milletvekillerinin konuşmaları tansiyonu sürekli yükseltmiştir, son olarak erbakanın başbakanlıkta şeyhlere yemek vermesi ve sarıklı cüppeli bir sürü insanın başbakanlığa gelmesi çok büyük tepkilere neden olmuştur, 28 şubatta toplanan mgk`da bazı kararlar alınmış ve hayata geçirilmiştir.
dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel koalisyon ortağı olan tansu çilleri köşke çağırıp olacakları anlatması ve koalisyonu bozma çağrısı da sonuç vermemiş ve olaylar bu noktaya gelmiştir,
ayrıca ordunun bir batı çalışma grubu kurması da darbe olacağı beklentisine yol açmıştır,
her ne kadar 60 yada 80 ihtilallerine benzemese de tarihte yerini alcak,türk siyasi tarihine damgasını vurmuş önemli bir olaydır, çok büyük dersler çıkarılmalıdır...
dış güçlerin d-8 birliğinden korktuğu için ve bu dış güçlerin içerideki uzantılarınında faiz yoluyla ceplerine giren paranın kısılmasından dolayı uygulamaya soktukları süreç.
rüzgar gibi geçip gitmiş bir süreçtir.
alakalı olaraktan;
http://www.medyaetegi.com...eci_bugun_sona_erdi_.aspx
darbe değil muhtıra ile sonuçlan süreçtir. kudüs gecesi, muammer kaddafi görüşmesi, şeyhlerin başbakanlık konutunda misafir edilmesi gibi eylemler 28 şubat sürecinin sertleşmesinde etkili olmuştur. 28 şubat 1997 tarihinde mgk'dan tavsiye niteliğinde kararlar çıkmıştır. 28 şubat postmodern, bilgiçağı, uzay çağı darbesini bırakınız en başta darbe değildir. dünyadaki hiçbir darbe ile benzeşmemektedir ülkemizde daha önce yaşanan 2 darbe (1960 ve 1980) ve 1 muhtıra (1971) ile bile benzeşen yanı sadece ordunun muhtıra vermesidir. bizde olan askeri müdahalelerle bile benzeyen tek bir yanı bulunmasına rağmen onlarca farklı tarafı vardır. en belirgin olanları ise; hükümetin veya meclisin feshi, anayasa'nın yürülükten kaldırılması gibi eylemler gerçekleşmemiştir. hükümet 18 haziran 1997'de necmettin erbakan'ın istifa mektubu ile istifa etmiştir.
görüntüsünün altındaki gerçek ; abd/tüsiad/israil'in, kendileriyle işbirliği yapmayan -islamcı- erbakan yerine, kendileriyle tamamen işbirliği yapacak muhtaç ve yasaklı -islamcı- rte ve tayfasını iktidara getirme planının bir aşamasıdır.
1- 12 eylül ile sol'dan ve aydınlardan kurtulunur.
2- özal ile lümpen, neo liberal kapitalist tarikatlar devri başlar.
3- sonunda, ılımlı islam - yeşil kuşak - projesi gerçekleşir, erbakan başa gelir.
4- erbakan işbirliği yapmaz, 28 şubat süreci başlar.
"elde patlayan darbeler" listesinin gorkemli uyesi.

turkiye'nin 1980 oncesinden gelen "asiri-laik, ekonomik olarak disa kapali diktatorluk" karakterinin refleksi olan bu surecin mimarlari, iktidardan indirdikleri grubu bes sene sonra daha guclu sekilde iktidarda gormus, darbenin 10. yilinda ise ayni gruptan bir siyasetciyi "cumhurbaskani" olarak selamlamistir.
bin yil surecek denilen surectir ancak 3 yil sonra kendi krizinin altinda kalip bogularak olmustur.
cevik bir guven erkaya gibi pasalar kose olmus ulke krize suruklenmistir.
susurluk kazası ile endirekt alakalı postmodern darbe.
28 şubat 1997 tarihinde irticai faaliyet delillerini gerekçe gösterilerek refahyol hükümetinin varlığına son veren postmodern silahsız darbedir. çevik bir paşa ve arkadaşları tarafından milli güvenlik kurulunda hükümete 10 maddelik muhtıra verilmesi suretiyle başlatılmış ve hükümetin istifası erken seçim kararı alınması ve bülent ecevit'in azınlık hükümeti kurması ile devam etmiştir.

28 şubat sürecinin asıl bağlantıları 3 kasım 1996'da meydana gelen susurluk kazası'nın ardından ortaya çıkmış, demokratik(!) ve demokrasi yanlısı hükümetin, 2. türk derin devletinin asker-cumhuriyet hegemonyasına son verme ve adnan menderes'in başlattığı tsk'yı ülke gündeminde pasifize etme politikası bu 28 şubat'ın asıl nedenidir.

bu tarihten itibaren ortaya çıkan asker-siyasetçi gerginliği, erbakan hoca'nın başkanlığındaki refahyol hükümeti iktidarı boyunca şahit olunan;

devlet kadrolarında irticai kadrolaşma,
başbakanlık konutunda tarikat liderlerine verilen yemek,
kanlı mı olacak tatlı mı,
imam hatipler arka bahçemizdir,
sincan daki kudüs şehitlerini anma gecesi,

gibi irticai olaylar bu sürecin gerçekleşmesini ve postmodern darbenin gelişini hızlandırmıştır.
cumhuriyet-demokrasi ikileminde, demokrasiden uzaklasilip cumhuriyete yaklasilan bir adimdir.
http://www.haber7.com/hab...sik-tutucak-ses-kaydi.php
Hakikaten unutulacak veya unutturalacak anlar değil bu yapılanlar... kötü tarafı itiraf edenler,andıçları yayınlayanlar ve bunun sonucunda insaları itham edenler,para ile tarikat lideri oluşturanlar ne yargılandı bu ülkede ne de yargılanmaya cesaret edilebildi...
Ama çok güzel bir söz vardır bu ülkede "keser döner,sap döner,gün gelir hesap döner"
O günlerde istediği haberi yapanlar,insanlara iftira edenler bugünlerde yedikleri vergi cezasına demokratik bir açıklama yapmaya çalışıyorlar ki kimse yalancı çobana inanmıyor....
O günlerde siyasetin üstünde olanlar bugün ergenekondan içeri girdiğinde biz devletimiz,milletimizi,Atatürk'ü severiz diyorlar ki; diyeceğim ha siktirin ordan, gidin bir cezaevinde çay koyun....

http://bekowsky.blogspot....9/03/tekrar-28-subat.html
askerin elinde patlayan gayet şaşalı ama bir o kadarda rezil bir darbe çeşidir...
türkiye de istanbul sermayesi- anadolu sermayesi karşılaşmasının ilk golü
ikinci gol gol "akp ve 47" ve maç hala devam ediyor...
yazan: tsk
yöneten: tsk
sonuç: kendi hayat tarzlarını garantiye almak için başkalarınınkini bastırmayı düstur edinenlerin mutluluğu ve sevinç gözyaşları
son 20 yılın en iyi ekonomik performansının refah yol hükümetine ait olduğunu okuduğumda çok şaşırmıştım. ama geldiğimiz şu dönemde bunun ve halk iradesinin hiç de önemli olmadığını darbe yapmak için olaya kendinden birşeyler katmanın bazı çevrelerce makul karşılanacağını görmüş olduk.