bugün
- recep tayyip erdoğan24
- sarılmak istediğiniz sözlük yazarları22
- frank lucas denilen sapık10
- frank lucas kimdir12
- erzurum da kar altında ucuz et kuyruğu14
- kemal kılıçdaroğlu37
- almanyanın karşı çıktığı cumhurbaşkanı adayları26
- bir üstümüzdeki yazarı puanlıyoruz31
- sahurdayız uludağ sözlük39
- yaş farkı16
- günün sözü15
- bir baltaya sap olamadim19
- erkek görünce gelen kusma isteği12
- bağcılar17
- karnabahar brokoli brüksel lahanası yiyen erkek9
- irem derici seksiliği11
- frank lucas nihavend longa milas16 üçlüsü8
- 82 maaş alan bürokrat20
- kilot mu külot mu13
- seninle şöyle böyle olabilirdik8
- iyi parti istanbul'i l başkanlığının kurşunlanması19
- true neden sevilmiyor sorunsalı11
- üstteki yazara aşık ol25
- üstteki yazarın yaşadığı şehir42
- klarnet calan sarapci koala 632
- rte seçimi kaybederse akpliler ne yapıcak41
- bugün ne yapmayı düşünüyorsun13
- borsa15
- ekşi sözlük12
- büyük meme vs küçük meme11
- durduk yere engelleyen erkek16
- 31 mart 2023 soğuklardan gına gelmesi12
- üstteki yazarın ne mezunu olduğunu tahmin etmek13
- ölmek istemek16
- ateist birisine ramazan kolisi vermek20
- doğu perinçek'e ne olacak sorunsalı23
- iftara ne yapsam23
- beşiktaş8
- dolar daha da artar mı11
- radikal kemalist teorisyen12
- muharrem ince34
- avrupa türk düşmanı deyip avrupada yaşayn gurbetçi21
- anın görüntüsü15
- forumdan bile engelleyen erkek9
- türkiye den siktir olup gitmek8
- 31 mart 2023 iyi parti silahlı saldırı12
- eski 20000 lira9
- su oruç bozar mı9
- bankadaki dövizlere el konulması9
- yavuz ağıralioğlu31
Çiçek demeti.
kız ismi olarak pek de çekiçi bir isim değildir. ayrıca et ile bitmesi sebebiyle çok rahat kafiyeye gelir, ayıp olur.
(bkz: demet)
(bkz: buket tv)
(bkz: buket doran)
arka sıradakiler dizisindeki yer alan bir karakter. zengin bir kız ve çok tatlı.
var benim basımda bu deli kızdan bir tane tam bi bas belasıdır kendisi.
güzeldir, tas gibi hatundur, kırk tane talibi vardir ama kimseye yuz vermez... ne bir eksik ne de bir fazlası yoktur.hadı yuru yaa kulumdur.
ama biraz saftır.*
güzeldir, tas gibi hatundur, kırk tane talibi vardir ama kimseye yuz vermez... ne bir eksik ne de bir fazlası yoktur.hadı yuru yaa kulumdur.
ama biraz saftır.*
(bkz: çok sevdik be abi)
(bkz: öyle sevdik seni)
(bkz: seviyoz la seni)
kimseye ihtiyacım yok. kanka dediğim insan yanımda olmuyor ama buket benim hep yanımda oldu. * * yeri geldi mesajıma cevap vermedi, yeri geldi telefonunu "ha ?" diye açtığımda "yavaş öküz" cevabını aldım, yeri geldi tartıştık, yeri geldi o alkollüyken kendini bana emanet etti. (#13871478) * bana güvendi ve yeri geldi yerden yere vurdu, yeri geldi made koçum oldu. koç burcu, ama anlaşabiliyoruz..
beyaz tenli. fotoğraf çekildiğimiz zaman görünmüyor. bir burun deliklerini bir de kaşlarını görüyoruz. saçları beyaz değil tabi kii..
---- "bu sene yazlığa gel" dedi. ben de gitmeyi çok istiyordum oraya. "ama ananem eve almaz, sahilde yatacağız." dedi ardından.
nasıl ya ? yazın ortasındaydık evet ama sahilde yatma fikri hiç de hoş değildi. 4 kişi daha vardı gerçi, eğlenceli olurdu diye düşündü. sonradan ben de katıldım onun fikrine.
kıç kadar hasır serdik. cola, kurabiye derken muhabbet geldi her gencin bir araya geldiğinde yaptığı korku muhabbetlerine. birşeyler anlatılıyor, bizler dinliyoruz.
korkmuyorum ben. bazen dalıp gidiyordum ama derdim başkaydı neyse.. sonra kalktım. saat 2 olmuştu. geceydi, kimse yoktu.
buket'in bisikletini alıp gidebileceğim yere kadar gittim. yolda düşünüyordum, kaybettiklerimi veya silikleştirip göremediklerimi..
her neyse, çoğu insanı da hayatımdan ben çıkarmıştım. gecenin 2sinde düşündüğüm şeyler saatle paralel, var olması normal şeylerdi... "9 temmuz 2011, ertesi gün serdar'ın doğum günü. mesaj atayım. saat 2, yalnızım. telefonumun şarjı bitmek üzere. ne bir mesaj var, ne de bir arama. arama yok, mesaj nasıl olsun be güzelim ? eskidendi. sürr.." dedim pedal çevirirken. sağımda deniz, solumdan esen rüzgar. yanımda kim var, beni yalnız bırakmayan ? buket...
"hani şuradaki eski eve gidecektik" dedim. "iyi tamam gidelim" dedi. 2 kişi hasıra yayıldı, biz 4 kişi eski eve doğru ilerledik. saat sabaha karşı 4 olmuş. herkes uyuyor. biz ise o civarların ürktüğü eve doğru yol alıyoruz..
aslında ev dışarıdan çok da harabe gibi durmuyordu. içerisinde eski eşyalar, kırık sandalye bulunuyordu. yerler ise tahtayla döşenmiş. neyse ki içeriye girelim düşüncesi akıllarda dolaşsa da bunu dile getiren kimse olmadı.. evin bahçesinin sol tarafında pembe, küçük bir ağaç vardı. ismini bilmiyorum. ama tatil yerlerinde çok olan ağaçlardan işte.. dokunsam çok hışırtılı ses çıkarırdı.
ben: burası mı ?
buket: evet
ben: hmm
buket: burada kimse yaşamadığı halde evden ışık geliyor. ama sarı.
ben: haha.
buket "şuradan birileri görünüyor şuradan ışık da alabilir..." diye vırvırvır anlatırken ben onun arkasında sessizce evi izliyordum. ama o hala konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor..
sol bacağım beynimin kontrolünden çıktığında "korkmaz o alışkın" düşünceleri aklımdan geçiyordu. kendime engel olamıyordum. o an pembe ağaç öyle bir sallandı ki buket'in tepkisi için sadece şu cümleyi söyleyebilirim; "hayatımda öyle bir sıçrayış görmedim." ----
dkomnenos: bazen türkçeyi hiç anlamıyorum.
buket: ruhun jameikalı olabilir ?
seni seviyorum basilisk. ve sen yanımda olduğun sürece yanında olacağım. söz veriyorum, sözümü tutarım. bilirsin... *
kimseye ihtiyacım yok. kanka dediğim insan yanımda olmuyor ama buket benim hep yanımda oldu. * * yeri geldi mesajıma cevap vermedi, yeri geldi telefonunu "ha ?" diye açtığımda "yavaş öküz" cevabını aldım, yeri geldi tartıştık, yeri geldi o alkollüyken kendini bana emanet etti. (#13871478) * bana güvendi ve yeri geldi yerden yere vurdu, yeri geldi made koçum oldu. koç burcu, ama anlaşabiliyoruz..
beyaz tenli. fotoğraf çekildiğimiz zaman görünmüyor. bir burun deliklerini bir de kaşlarını görüyoruz. saçları beyaz değil tabi kii..
---- "bu sene yazlığa gel" dedi. ben de gitmeyi çok istiyordum oraya. "ama ananem eve almaz, sahilde yatacağız." dedi ardından.
nasıl ya ? yazın ortasındaydık evet ama sahilde yatma fikri hiç de hoş değildi. 4 kişi daha vardı gerçi, eğlenceli olurdu diye düşündü. sonradan ben de katıldım onun fikrine.
kıç kadar hasır serdik. cola, kurabiye derken muhabbet geldi her gencin bir araya geldiğinde yaptığı korku muhabbetlerine. birşeyler anlatılıyor, bizler dinliyoruz.
korkmuyorum ben. bazen dalıp gidiyordum ama derdim başkaydı neyse.. sonra kalktım. saat 2 olmuştu. geceydi, kimse yoktu.
buket'in bisikletini alıp gidebileceğim yere kadar gittim. yolda düşünüyordum, kaybettiklerimi veya silikleştirip göremediklerimi..
her neyse, çoğu insanı da hayatımdan ben çıkarmıştım. gecenin 2sinde düşündüğüm şeyler saatle paralel, var olması normal şeylerdi... "9 temmuz 2011, ertesi gün serdar'ın doğum günü. mesaj atayım. saat 2, yalnızım. telefonumun şarjı bitmek üzere. ne bir mesaj var, ne de bir arama. arama yok, mesaj nasıl olsun be güzelim ? eskidendi. sürr.." dedim pedal çevirirken. sağımda deniz, solumdan esen rüzgar. yanımda kim var, beni yalnız bırakmayan ? buket...
"hani şuradaki eski eve gidecektik" dedim. "iyi tamam gidelim" dedi. 2 kişi hasıra yayıldı, biz 4 kişi eski eve doğru ilerledik. saat sabaha karşı 4 olmuş. herkes uyuyor. biz ise o civarların ürktüğü eve doğru yol alıyoruz..
aslında ev dışarıdan çok da harabe gibi durmuyordu. içerisinde eski eşyalar, kırık sandalye bulunuyordu. yerler ise tahtayla döşenmiş. neyse ki içeriye girelim düşüncesi akıllarda dolaşsa da bunu dile getiren kimse olmadı.. evin bahçesinin sol tarafında pembe, küçük bir ağaç vardı. ismini bilmiyorum. ama tatil yerlerinde çok olan ağaçlardan işte.. dokunsam çok hışırtılı ses çıkarırdı.
ben: burası mı ?
buket: evet
ben: hmm
buket: burada kimse yaşamadığı halde evden ışık geliyor. ama sarı.
ben: haha.
buket "şuradan birileri görünüyor şuradan ışık da alabilir..." diye vırvırvır anlatırken ben onun arkasında sessizce evi izliyordum. ama o hala konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor..
sol bacağım beynimin kontrolünden çıktığında "korkmaz o alışkın" düşünceleri aklımdan geçiyordu. kendime engel olamıyordum. o an pembe ağaç öyle bir sallandı ki buket'in tepkisi için sadece şu cümleyi söyleyebilirim; "hayatımda öyle bir sıçrayış görmedim." ----
dkomnenos: bazen türkçeyi hiç anlamıyorum.
buket: ruhun jameikalı olabilir ?
seni seviyorum basilisk. ve sen yanımda olduğun sürece yanında olacağım. söz veriyorum, sözümü tutarım. bilirsin... *
ingilizce kökenli sözcük.
(bkz: bucket)
(bkz: bucket)
türkiye'de kız çocuklarına oldukça fazla koyulan isim. güzeldir lafımız yok ama bunlar anlaşmış sanki hepsi birbirinden hayırsız, acımasız ve kötüdür.
-ya da bana hep öyleleri denk geldi-..
-ya da bana hep öyleleri denk geldi-..
hatırlatmak gerekiyor. Artık kadınlara çiçek buketi yaptırmak ve bu buketi onlara vermek gerçekten etkileyici olmaktan çok itici artık günümüzde.
Peki buket yerine ne verilebilir bir kadına. Tabi ki kokulu silgi değil. Ne istlyorsanız alın ama buket almayın onlara.
Peki buket yerine ne verilebilir bir kadına. Tabi ki kokulu silgi değil. Ne istlyorsanız alın ama buket almayın onlara.
Çok hoş bir bayan ismi. Hakkında yazılmadığından dolayı nadir olarak kullanılıyor diye tahmin ediyorum. Evet çok nadir Buket'ler, çok tatlı. *
Psikolojimi alt üst eden bir koku bırakmıştı.... Neyse şimdi olayı baştan alayım.. Hava alanında onu karşıladığımda üzerinde beyaz yarım bir tişört, bir sırt çantası ve hafif mi hafif hırkası vardı. Geldiğinde sanki kış ortasında kokan güneş yağı gibi esmer, parlak ve yazdı. iki bira içmeliydik onu eve bırakmadan. içtik... Sohbetinden heyecan damlıyordu bütün yaşanmışlıklarına rağmen.. Çok seviyordu belli ki yaşamayı ama bir o kadar da sevmiyormuş gibi davranmak endişesine sahipti. Acılarımızdan da konuştuk sonraları.. Konuşurken izlediğim pigmenti bol tenindeki deryaydı aslında. Pek de anlamıyordum dediklerini. Buğu ve sis... Duman ve malt... Titreme ve heyecan sarmıştı ki tüm bedeni, bir anda kara mı kara bir sevdada buldum kendimi. Gözlerinden damlayan "hey ben buradayım ve küçük bir tek ısırımlık likörlü çikolatayım" cümlesi beni alıp susam sokağını izlerken kurduğum seks fantezilerime götürüyordu. Sonra onu evine bıraktım. Sonra tekrar görüştük. Sonra tekrar konuştuk. Sonra tekrar"hey ben seni çok seviyorum ama artık pek de gücüm yok" cümleleri damarlandı pıt pıt sanki zarif boynunda. Sonra uyuduk. Uyurken sevmediğimiz adamların sevmediğimiz şarkılarıyla dalga geçer gibi mutluyduk. Sonra seviştik. Erken boşalmayı sanırım orada yaşadım ilk defa. Ve anladım ki incecik, tül gibi bir teni olan, çikolata kalıbı kokan, hislerinde biraz Marie Antoinette saklayan bir kadın daima erken boşalmaya sebep olur. Ve geç boşalmak bir başarı değil, aşksızlığın belirtisiymiş. Sonra hep geç boşaldım. Geç boşalan bir adam ise hep Marie Antoinette arayan bir çocukmuş aslında.
Çiçek demetidir.
(bkz: sıcak saatler)
çok sevdiğim bir kız ismi. ayrıca nedense bu isme sahip kızlarla iyi anlaşıyorum. ilginç.
bu isimdeki kızlar esmer ve zayıf olurlar genelde.
en son ayrıldığım kızın adı.
adı batsın. çok sevdiğim buket ismi benim için artık nefret ifadesi.
adı batsın. çok sevdiğim buket ismi benim için artık nefret ifadesi.
Benim için çok değerli olan biri için çok değerli olan birinin ismi. Çok değerli biri, benim için, değerli, çok.
en sevdiğim kız isimlerinden birisidir. isimden analize pek inanmam aslında, buket diye tanıdığımda olmadı ama, ister istemez, zarif, kibar, naif ve güzel bir kız canlandırması yapabiliyorum zihnimde.
4-5 çiçek bir araya gelerek buket değil, demet oluşturur.
Buket ise demetlerin bir araya gelmesiyle oluşur.
Buket ise demetlerin bir araya gelmesiyle oluşur.
demet ile yakın anlamlıdır.
(bkz: demet)
güncel Önemli Başlıklar