bugün

yaptığı filmlerin her karesinde farklı farklı imgeler, mesajlar vardır. nesneleri, basit duyguları, insanları başka açılardan gösterdiği için filmleri sanatsaldır. ama çoğu kişi popüler olandan nefret eder. tarko'da* popülerleşmeye başladıkça basit eleştirilere maruz kalıyor. üç beş tiki güzel dedi diye kötülemek gereksiz. zaten Washington ulusal sanat müzesinde stalker'ı falan tikiler sevdiği için izlettiriyorlar.
"ruhun mükemmelliğini arzulamayan hiçbir insan değerli değildir; bir tarla faresi ya da bir tilki kadar önemsizdir" diyen yönetmen. 25 yıllık sinema kariyerinde sadece 7 film yapmıştır. Eisenstein den sonra en iyi ikinci rus yönetmen olarak anılır. 1983 yılında avrupa'ya iltica etmiştir. paris'te ölmüştür.
hayranlarıyla olduğu kadar, iflah olmaz karşıtlarıyla da meşhur bir yönetmendir. zerkalo'yu çektikten sonra kendisine gönderilen bir mektup, filmin berbat olduğundan başlayıp, bu tür kepazeliklere sovyet yönetiminin neden izin verdiğinden yakınan ifadeler doludur. bu denli olmasa da günümüzde ondan nefret edenler de filmleri hakkında benzer bir faşizan dil kullanır. bu insanlar, kendisinin beğenmediği tarkovski filmlerini değerlendirirken "bu veya şu nedenden ötürü beğenmiyorum" veya "ben anlamıyorum" gibisinden sağduyu veya mütevazılık içeren bir cümle kurmayı bile denemezler. elbette hiç kimse tarkovski'yi sevmek zorunda değildir, aynen herkesin tarkovski'yi sevmeme zorunluluğu olmaması gibi. fakat tarkovski'nin filmlerini anlamlandıramayan bazı sinema seyircileri, bu filmleri herkesin anlamlandıramamasının bir zorunluluk olduğunu zannetmektedir. ne yazık ki, az önceki satırlarda denildiği gibi, "beğenilere saygı" mefhumu, ancak alışıldık sinema dilinin sınırları içerisindeki yapıtlar mevzubahisse geçerli sayılmaktadır sadece.
"sanat yaratma kapasitesidir. Yaratıcının aynadaki yansısıdır. biz sanatçılar bu jesti tekrarlamaktan, taklit etmekten başka bir şey yapmıyoruz. sanat, Yaradana benzediğimiz belirli bir andır. bu yüzden Yaradandan bağımsız bir sanata asla inanmadım. Tanrı'sız bir sanata inanmıyorum. sanatın anlamı yakarmadır. bu benim yakarışım. eğer bu dua, bu yakarış, benim filmlerim insanları Tanrı'ya yöneltebilirse ne mutlu bana. yaşamım esas anlamını bulacak: hizmet etmek. ama bunu asla başkalarına empoze etmeye kalkışmayacağım. hizmet etmek fethetmek demek değildir. "

ne güzel demiştir!
biyografisi

4 Nisan 1932 tarihinde, şu anda Beyaz Rusya sınırları içindeki Ivanono'nun Zavraje bölgesinde doğdu.

Sergei Eisenstein'den sonra adı en çok duyulan Rus sinemacılardan biri olan Andrei Tarkovsky ( Ünlü şair Arseniy Tarkovsky'nin oğlu ), VGIK Sovyet Film Okulu'na girmeden önce müzik ve Arapça eğitimi aldı. VGIK'te saygın yönetmen Mikhail Romm'un öğrencisi oldu. Romm öğrencilerini bireysel yeteneklerini geliştirmek yolunda teşvik eden bir entelektüeldi.

Tarkovsky uluslararası sinema arenasında, ilk uzun metrajlı yapımı olan Ivanovo detstvo (ivan'ın Çocukluğu - 1962) ile dikkatleri üzerine çekti ve Venedik Film Festivali`nde büyük ödül kazandı. On iki yaşında bir casusun hikâyesini anlatan bu ödüllü film, ikinci yapımı için otoritelerde büyük bir beklenti oluşturdu.

ikinci filmi Andrei Rublyov (Andrey Rublev - 1969 ), 1971 yılına kadar Sovyet yetkililerce yasaklanmış olarak kaldı. Cannes Film Festivali dahilinde, ödül almaması için kasıtlı olarak festivalin son günü sabah saat 4:00'de gösterilmesine rağmen bir ödül kazanmayı başardı. 1972 yılında gelen, ünlü bilim kurgu yazarı Stanislav Lem'in aynı adlı romanından uyarlanan Solyaris (Solaris), Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Destanına Sovyetlerin cevabı olarak görüldü ancak Tarkovsky bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Solaris gezegeninin yörüngesindeki bir uzay istasyonunda yaşanan doğaüstü olayların ve insanların hayalleri ve vicdan muhasebeleri üzerine derin bir gerilim-bilim kurgu filmi olan Solaris, diğer yapıtlarına göre daha rahat bir şekilde seyirciyle buluştu ancak 1975 yılında çektiği Zerkalo ( Ayna ) ile tekrar Resmi Engellere takıldı. Tarkovsky'nin kendi çocukluğundan kalma bazı anıları ile, kırklı yaşların sonundaki bir adamın çocukluğu, annesi ve savaş ile ilgili anılarında Sovyet halkına farklı bir bakış açısı sunan bu film yine pek çok resmi otorite tarafından yasaklanması gereken bir film olarak görüldü.

Bir sonraki film Stalker (iz Sürücü - 1979), ilk versiyonun bir laboratuar kazası ile ile yok olmasından sonra, çok düşük bir bütçe ile yeniden çekilmek zorunda kaldı. Tarkovsky sinemasının belirgin özelliklerinden olan ağır ve uzun planların, özenli kompozisyonların, derin anlamlar içeren diyalogların en güzel şekilde kullanıldığı bu filmi takip eden ve resmi makamların izni ile italya'da çekilen Nostalghia (Nostalji - 1983) Andrei Tarkovsky'nin sıla özlemini dışa vurduğu ve sürgünde çevirdiği ilk filmidir. Son filmi Offret (Kurban - 1986)'in çekimlerini isveç'te, Ingmar Bergman'ın ekibi ile tamamladı. Aynı sene Cannes Film Festivali'nde tam dört ödül alarak festivale damgasını vurdu. 28 Aralık 1986 tarihinde, Paris'te akciğer kanseri sebebiyle hayata veda etti.

1990 yılında "sinema sanatına olağanüstü katkısı, evrensel insani değerleri ve hümanist düşünceleri olumlayan yenilikçi filmleri" nedeniyle Tarkovsky'ye Lenin Ödülü verildi.

filmleri

Kurban Offret - Sacrificatio (1986)
Tempo di viaggio (1983)
Nostalji - Nostalghia (1983)
iz Sürücü - Stalker (1979)
Ayna - Zerkalo (1975)
Solaris - Solyaris (1972)
Andrey Rublev - Andrei Rublyov (1969)
ivan'ın Çocukluğu - Ivanovo Detstvo (1962)
Silindir ve Keman - Katok i Skripka (1960)
Bugün Kimse işten Çıkarılmayacak - Segodnya uvolneniya ne budet (1959)
Konsantre - Kontsentrat (1958)
Katiller - Ubijtsi (1958)

kitapları

Mühürlenmiş Zaman
Zaman Zaman içinde

kaynak: tr.wikipedia.org
beynimin sularini akitmak istedigini dusundugum, kanimca super zeki insanlarin sadece anladigi fakat benim hic bir sey anlamadigim bos bos sehpalari, kuyulari ceken durum filmi yonetmeni.
"ilkelerine bir kez olsun ihanet eden insan, hayat ile olan saf ilişkisini yitirir. Bir insanın kendine karşı hile yapması, onun, filminden, hayatından, her şeyinden vazgeçmesi demektir." a. tarkovski

http://alihasar.blogspot....-tarkovski-roportaji.html
"güzel, peşinden koşmayandan kendisini gizler." *
dua eder gibi film çekiyorsun
benim de içimi çekiyorsun
.

http://www.karakutu.com/m...file=article&sid=6097
kuntik yönetmenler tarafından sürekli alıntısının yapıldığını, umut sarıkaya'dan öğrendiğim yönetmen. bu da karikatürü*
--spoiler--
http://www.facebook.com/p...506&fbid=204499524544
--spoiler--
bu adein stalker filmi abartıldığı kadar güzeldir.. gönüllerde taht kurmuştur.. incedir, anlayanadır...
"yaşamım tarafından tuzağa düşürüldüm. kendi gölgesizliğimle nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. yaşamımın nasıl gelişeceğini görmek benim için çok zor..." tarkovski
Sinema dilini kendi üstün zekalı bakış açısına göre yorumlayıp diyaloglarla değil görüntülerle anlatan, sahne uzunluğunu kendi kafasına göre uzatıp kimi zaman anlaşılamayacak kadar gizemli görüntüler içinde saklananları betimleyen ama çoğu kişi tarafından anlaşılamayıp filmleri sıkıcı bulunan yönetmen.
"her türlü sanatın gayesi; insana niçin bu dünyada olduğunu açıklaması, hatta sadece bu soruyu sordurmasıdır." a. tarkovski
Filmlerini not tutarak izleme aşamasına geldim.Bu kadar iyi özetliyebılır benım hayatımı..

Hepımız bir şey bekleriz
mesela ben ben hayatım boyunca bısıler bekleyıp durdum butun hayatım boyunca sankı tren ıstasyonunda bekler gibiydim bütün zaman boyunca sanki yaşadığım hayat gerçek değildi de bi tür bekleyişti.
izlemesi gerçekten zor bir adam. long take'in bokunu çıkartıp bir yolu 15 dakika boyunca filminde izlemeniz gerekebilir ya da bir insan kulağının kıvrımlarını ezberletebilir. arapça eğitimi almış olması ilginç yanlarından. sıradanın ötesindeki'ne, düşe, "reel"e ait olmayana dokunmayı seviyor. izleyene sadece gördüklerine hayran olmak kalıyor. ve tarkovski şöyle diyor:

"juxtaposing a person with an environment that is boundless, collating him with a countless number of people passing by close to him and far away, relating a person to the whole world, that is the meaning of cinema."

"bir insanı sınırları olmayan bir çevreyle yan yana koymak, yakınından ve uzağından geçen sayısız insanla karıştırmak, bir insanı bütün dünyayla ilişkilendirmek, işte sinemanın anlamı bu."

(bkz: solaris)
(bkz: stalker)
(bkz: the mirror)
dünyanın en iyi yönetmenlerinden bir olan büyük sanatçıdır. her bir eserinin, her karesi "doludur."
Sanat Yaratıcının aynadaki cilvesidir. Biz sanatçılar bu jesti tekrarlamaktan, taklit etmekten başka birşey yapmıyoruz. Bu yüzden, Yaratandan bağımsız bir sanata asla inanmıyorum. Tanrısız bir sanata inanmıyorum. Sanatın anlamı yakarmadır. Bu benim yakarışım. Eğer bu dua, bu yakarış, benim filmlerim insanları Tanrıya yöneltebilirse ne mutlu bana. Yaşamım esas anlamını bulacak. Hizmet etmek. Ama bunu asla başkalarına empoze etmeye kalkışmayacağım. Hizmet etmek, fethetmek demek değildir. France-Culture 7 Ocak 1986 Sayısındaki Tarkovsky Röportajı)
nostalghia, ayna, stalker, andrew rublev, kurban, silindir taşı ve violin filmlerine imza atan usta yönetmendir.

nostalghia filmden güzel bir bölüm...

köz
gibiyim, açtım yakamı, uzandım -
trompetler gürledi, göz kapaklarıma
ışık vurdu, nalların şakırtıları kovalayıp
geçiyor, annem
uçuyor sokağın asfaltında, el ediyor bana: gel -
ve uçup gidiyor...
ve şimdi de beliriyor düşlerde
elma ağaçlı beyaz bir hastane
boğazıma dek beyaz bir örtüyle örtülüyüm
beyazlar içinde bir doktor bakıyor bana
beyazlar içinde bir hasta bakıcı ayak ucumda
deviniyor kanat aşağı yukarı. onlar kaldı
ve annem geldi ve gelmem için el etti
ve uçup gitti...
"buluşmalarımızın her anını
bir mucize gibi coşkuyla kutlardık
yeryüzünde yalnız biz vardık
sen bir kuş kanadından daha hafif ve inceydin
bir hayal gibi, merdivenleri uçarak
yağmurlarla ıslanmış
leylakların arasından geçirip,
aynanın ötesindeki ülkene götürürdün beni."

andrey tarkovski
edebi sinema öncüsü. edebiyat, şiirsellik ve sinema iç içe geçince ortaya tarkovski ruhu çıkıyor. kubrick tadında nevi şahsına münhasır yapıtlar. yakın zaman da izlediğim the return'da tarkovski etkisi belirgindir. statikliğin içsel dünyayı kemirip atması. söze gerek yok. sinemanın edebiyatıdır tarkovski ve eserleri.
muğlak durağanlık, yüksek doz görsellik...
sakince kubrick'le beraber tüketilmeli. yavaş yavaş... sindire sindire...
rus ve dünya sinemasının ünlü yönetmenlerindendir. eserleri genellikle fotojenik ve sürreal imgeler ile süslüdür. nuri bilge ceylan sinemasından hoşnut kalanlar kendisinden pek etkilendiğini bilecektir. uzun çekim sahnelerin ustasıdır. stalker isimli filmi s.t.a.l.k.e.r. isimli bilgisayar oynuna ilham kaynağı olmuştur. venedik film festivali, cannes film festivali gibi uluslararası saygınlıktaki aktivitelerde bir çok ödül almıştır.

en sevdiğim sahnelerinden birisi [http://www.youtube.com/watch?v=ESKrPz5LSXo& ] adresinden izlenebilir.
filmlerindeki tematik kurguyu belirleyen ve dramatik aksiyonu yönlendiren asal unsur manevi körelmenin birey üzerinde yarattığı psişik kaos olan deli-dahi rus yönetmen.kendisini sembolizm düşmanı olarak lanse etmesine rağmen filmleri sürreel simgelerle yüklüdür.sinemasında rüya kavramı öne çıkmaktadır.ve bu zatın biraz eksantrik bir inanç kabulü vardır.sinemayı da ruhani arayışın aygıtı olarak görmektedir.filmler son derece çarpıcı ve sarsıcıdır.
şiirsel sinema misayoneri olan yönetmenin en çarpıcı filmlerinden görüntüler için:

http://www.youtube.com/watch?v=KZKAVl_qX_Y

http://www.youtube.com/wa...JZmNU&feature=related

http://www.youtube.com/wa...n7eUQ&feature=related
James Cameron dan önce gişelerin kralı olan vasat piyasa bolşeviği.
güncel Önemli Başlıklar