bugün

Başrollerini Michael Douglas ve Sean Penn'in oynadığı gerilim macera türünde izlenesi bir film.
(bkz: game over)
filmi izledikten sonra hiç gereği yokken 1 ay paranoya yapmama neden olmus film. aslında oyun tamam abi ama ... her an kuzenlerim, arkadaslarim ve ailem tarafından evin kapisinda karsilanip "hahaha" nidalarıyla alkislanacagımı sandım lan, ne bu.
bir de şöyle bir şey var alakasız olarak:

[tiki-playboy geçinen erkeklerin msn de nick yerine yazmaları zorunlu mani(!) ]

Love is a name, Sex is a game
Forget the name, Play the game
kaliteli yapım. the truman show tadında böyle..
başrolün de michael douglasın oynadıgı süper ve sürükleyici bir film.
(bkz: the game)
filmde bir oyun olmasına rağmen ekrandaki izleyiciye de ayrıca bir oyun oynayan çok güzel bir film..
filmde tam 3 kere bitti desenizde bitmemekte ısrar eder..
su aralar 50 centle dissli , bilmem kaç kez vurulmuş , önceleri uyuşturucu satmış , araba çalmış olan west side rapçi.
hayatın aslında bir oyun olduğunu ve her oyunun da bir sonu olduğunu farklı ama güzel bir anlatımla işlemiş, başrollerini Michael Douglas ve Sean Penn'in oynadığı güzel bir film.
the sickness albumunde bulunan, en gazindan disturbed parcasi. sozleri soyledir;

tell me exactly what am i supposed to do
now that i have allowed you to beat me
do you think that we could play another game
maybe i could win this time

i kind of like the misery you put me through
darling you can trust me completely
if you even try to look the other way
i think that i could kill this time

it doesnt really seem i am getting through to you
through i see you weeping so sweetly
i think that you might have to take another taste
a little bit of hell this time

lie to me

lie to me
is she not right?
is she insane?
will she now
run for her life in the battle that ends this day

lie to me
is she not right?
is she insane?
will she now
run for her life now that she lied to me

you always wanted people to remember you
to leave your little mark on society
dont you know your wish is coming true today
another victem dies tonight

lie to me

lie to me
is she not right?
is she insane?
will she now
run for her life in the battle that ends this day

lie to me
is she not right?
is she insane?
will she now
run for her life now that she lied to me

the little bitch she went and she told a lie
and now she will never tell another a lie

the little bitch she went and she told a lie
never fucking lie to me!
su siralar one blood sarkisinin remix i ile cokca dinledigim rapper.ayrica sarkiya Jim Jones, Snoop Dogg, Nas, T.I., Fat Joe, Lil Wayne, N.O.R.E., Jadakiss, Styles P, Fabolous, Juelz Santana, Rick Ross, Twista, Kurupt, Daz, W.C., E-40, Bun B, Chamillionaire, Slim Thug, Young Dro, Clipse, Junior Reid ve Ja Rule eslik etmektedir.
hayatımda ilk defa bir filmi ortasından başlayarak izlediğim için kendime sövmeme neden olmuş filmdir.
kurgu'lamak adına bir$eyler öğreten, zeka ürünü film. bağlar, sonuna kadar izlettirir.
queen'in kaliteli albümlerinden..

1) Play The Game
2) Dragon Attack
3) Another One Bites The Dust
4) Need Your Loving Tonight
5) Crazy Little Thing Called Love
6) Rock It (Prime Jive)
7) Don't Try Suicide
8) Sail Away Sweet Sister
9) Coming Soon
10) Save Me
david fincher yeteneğinin michael douglas yeteneğiyle birleştiği, sürükleyici, izlerken beyni uyutmayan, merakı zorlayan, farklı senaryosuyla ilgiyi iki saat boyunca üzerinde tutan güzel bir filmdir.
sesi boğuk çıkan müthiş rapçi 50cent ile ayrılmasaydı daha iyi işler çıkaracağına emin olduğum kişi.*
bi film vardı böyle adama kafayı yedirtiyolardı doğum günü hediyesidir oyundur diye..
50 cent adlı ibisten ayrılmasını kendisi için daha iyi oldugunu düsündügüm kaliteli west side rapper i.
aynı zamanda orta düzey bir amerikan comedi dizisi.
başrollerini sean penn ve michael douglas ın paylaştıkları , seneryosu çok zekice olan film.

-spoiler-

filmin sonunu bildiğinizde pek bi tadı kalmıyor.ayrıca filmin sonunda 2 kere "oha" diyoruz hep beraber.sean penn in oyunculuğu michael douglas ı geride bırakmış sanki.

"herşeyi olan bir adama ne verebilirsiniz?
sahip olduklarını alıp geri verirsiniz"

-spoiler-
okul yanında ate$li silahla görüldüğü için amerikan adaleti tarafından 60 gün ban yemi$tir.

(bkz: Jayceon Taylor)
evlilik arefesindeki bir boksörün son maçında öldüğü jack london romanı.
film iyidir güzeldir tamam da, çok küçümsenemeyecek mantık hatalarıyla doludur. belki de beklentinin büyüklüğünden dolayıdır bilemiyorum. eğer bu hataların açıklamalarını yapabilecek olan varsa mesaj atmasını rica ederim..hatalar mı? sanırım barutyiyici efendi kendisini çok gıcık eden bu hataları tek tek sayacaktır kısa bir süre sonra. önceden yazıp sayfayı açtığında hevesini kırmak istemem.
*David Fincher'ın 1997 yılı yapımlı, başrollerinde michael douglas ve sean penn oynadığı, en kötü filmi. konu aslında oldukça özgün ve hoş ama, çekim hataları var.

meselâ, nicholas niye ilk hayatî tehlikeyi atlattıktan sonra oyunu bırakmak istediğini söylemek için şirketi aramıyor? böyle bir hakkı olduğunu söylemişlerdi ona... ya da polisi niye aramıyor yoldaki bir telefon kulübesinden? o kadar ölüm tehlikesi geçiren biri, ne kadar maceraperest olursa olsun polise gider. üstelik mal varlıkları da yok oluyor. fazlaca sakince karşılıyor bu durumu.

ikincisi, nicholas'ın son sahnede nereden biliyorlar binanın tepesindeki o noktadan atlayacağını? 3cm yana doğru atlasa, yere düşmesine yakın o 3m olur sapma sebebiyle. ordaki düştüğü yeri tam tutturma olayı mantıksız olmuş.

sonra, bunun oyun olduğunu söylediklerinde nicholas gülümseyebiliyor!? onun karakterinde bir adamın bu kadar kısa bir zamanda bu kadar geniş bir espiri anlayışı kazanacağını sanmıyorum... kesin birilerini döverdi, en azından birine yumruk çakardı... bu da saçma olmuş. adamın çok çok çok erdemli olması lazım fiziki bir müdahale yapmaması için; ki öyle bir karakter değil...

Fincher, gece izlediğim bu filmde beni gıcık/uyuz etti, hayallerim yıkıldı... çünkü ondan bu amatör hataları beklemiyordum, hayalkırıklığı yaşadım. böyle özgün ve sağlam bir konuyu daha iyi organize edebilirdi; o kabiliyette biri.

bir eleştirim de fincher'ın zodiac, se7en ve the game filmlerinin aynı tarz filmler olması... biraz daha değiştirebilirdi.
kar fena halde yağmış, karanlık çökmüş, acı acı çaldı telefonum, gel ulan dediler bu akşam film izleyeceğiz, daha genciz lise yıllarımız. film deyince hemen koşardım hele bir de arkadaşlarla olunca daha bir keyifli olurdu o yıllar, alt yazılar boktan, görüntü boktan. gittik tabi, douglas abiyle sean penn oynuyor süprizin mına koyuyor dediler ta başından. tam benlik diye geçirdim içimden, sanki herkes içimden ne geçirdiğimi duymuşçasına yüzüme bir bakış fırlatıp sevendaki kevin speacy gülüşü attılar bana doğru. neyse başladı film, ben tahmin ediyorum, film gidiyor ben tahmin ediyorum film gidiyor, üst üste yedi süpriz tahminiyle bokunu çıkarmıştım filmin, adam kendini attığında ulan bu bi oyun dememle ev ahalisi üzerime çullayıp ulan kar yağdı zaten siniriz, Allah seni çıkardı karşımıza demezler mi, sonrasını pek hatırlamam..