bugün

uzaktan radyo dalgaları ile yapılan bir yayını anten vasıtası alarak gösterebilen araştır.
aptal kutusu
(bkz: vizontele)
internetin yaygınlaşması ve bilgisayar oyunlarının artmasıyla genç nesilin uzaklaştığı kutudur.hele hele saçma sapan programların ve yarışmaların arttığı bu dönemde kendisine kolay kolay geri dönülmeyecektir.
radyonun resimlisidir.
(bkz: vizontele)
küçükken camını kırdığım taktirde kırpık'a ve minik kuş'a dolunabileceğimi sandığım 57 ekran kafa karışıklığı.
aileyi birbirinden bihaber etmeyi çok iyi başaran, gece gündüz kapanmayan araç.
insanları kendi dünyalarından uzaklaştıran bir aygıt.
çok mühim programlar hariç en fazla 1 saat dayanabildiğim bir hadise.
ks. (bkz: tv)
türk insanın vazgeçemediği alettir efendim bu. tam bir vakit öldürgecidir. boş insanlar bayılır. (bkz: ev hanımı)
(bkz: fucking machine in my head)
evlerinde oturmaktan başkaca bir sosyal aktivitesi olmayan tipik bir türk ailesinin en kıymetli ev eşyalarındandır. ailece sinemaya, tiyatroya, operaya gitmeyi alışkanlık haline getirmemiş, alışkanlık haline getirmeyi bırakın birçoğunu birlikte*yapmamış insanların * akşam olunca yapacakları pek çeşitli bir eylem yoktur.

yalnız bu noktada şöyle bir sorun çıkıyor karşımıza; sözü edilen ortalama türk ailesi insanları genellikle asgari ücretle geçim sağlayan,öyle olmasa bile çok düşük maaşlarla yaşamlarını idame ettirmeye çabalayan insanlar olduğu için sinemaya gitmek onlar için pek birşey ifade etmez. önemli olan o gün de aç yatmamış olmalarıdır. hak vermek gerekir ki onlar da düşünmeleri gereken şeyin önceliğini temel yaşam gereksinimlerine verirler fakat benim sözünü ettiğim aileler maddi sıkıntı çekmeyen,buna rağmen alışkanlıklarında herhangi bir kültür-sanat aktivitesine yer vermeyen insanlar. televizyon öyle boyalı ve kültürden uzak görsel malzemelerle dolu ki, insanlar boyanın altında yatan şeyleri bile çoğu zaman göremez hale ge(tiri)ldi ne yazık ki..

bu durum da toplumu kaosa sürükler. kültür edinilmedikçe, bişeylerin bilincine varılmadıkça, sonsuz bilgiyi ucundan kıyısından da olsa yakalama hevesine sahip olmayan insanlardan oluşan bir toplum gerilemeye, gerilemese de olduğu yerde saymaya mahkumdur.

bu kaostan bir an önce kurtulabilmemiz dileğiyle..
ders çalışırken yalnız hissetmemenizi sağlayan can dostu lakin yerinde kullanılmalıdır.
gelişiyle kültürümüzde köklü oluşumlar sağladı bu alet. mesela televizyonda tanıdık biri veya tanıdık bir yer görülünce hemen diğer tanıdıkar aranıp ilgili kanalı açması istenir. ve televizyon ağız bi karış açık şekilde izlemeye devam edilir.

-mustıva!!
+ey buba?
-koş len amcanları ara çabuk.. bizim hakkı televizyona çıkmış..
+tamam buba arıyon hemen..

mustafa koşarak telefona sarılır, amcasıgilin numarasını ışık hızında çevirir..

+amcaa hemen kanal d'yi açıvı!
-noldu lenn?
+bizim hakkı abi televizyona çıkmış amca..
-hangi hakkı len o?
+hani varya komşu köyden hasan emminin amcolusunun torunu hakkı abi..
-ha!! tamam amcam açıyon hemen..

mustafa televizyonun karşısındaki yerine geçip, hakkı abisini, türk filmerindeki 23 yıl sonra kardeşini gören emrah bakışıyla izlemeye devam eder. herkes mutlu olur hakkı abiyi televizyonda görmekten.

(bkz: hayat bu olsa gerek)
aşırı dincilere göre şeytan aleti olan cihaz. insanoğlunun vazgeçilmezlerinden biri.
zaman makinesi. geleceğe yönelik çalışıyor. ayrıca kahır makinesi. adamı fıtık ediyor.

sabah sabah seda sayan ve benzeri kişileri çektirmiştir. çizgi film zevkimin içine etmiştir.

öğleleri kalkar olmuşken bu yüzden bir de esra ceyhan çıkmıştır karşımıza o ve onun gibileri. ruh sağlığı için zararlı etiketi koymadan önümüze sürmüşlerdir.

akşam film izleriz derken magazinciler kim kiminle nerede ne yapıyor oyununu hatırlatmıştır bizlere çocukken oynadığımız oyunlardan. birilerini gözetletmişlerdir bizlere istesek de istemesek de. tülin, caner, ata psikopat etmiştir bizi. eray feylosof melih karizma özentisi başlatmıştır.

gece zaten bir şey yok uzun reklamlar dışında lanet olsun o ürüne dedirten cinsten reklamlar. görünce tiksindirmeye başlıyo bir müddet sonra.

neyse ki başka bir oyuncak bulduk. bulduk da bazı şeylerden kurtulduk.
(bkz: internet)
günümüzde tahtını bilgisayara kaptıran, artık daha çok canlı maçların izlendiği teknolojinin yaşlı ürünlerindendir.
TV'yi en iyi anlatabilmiş tanımlamalardan biri Neil Gaiman üstadın Amerikan Tanrılarıkitabındadır.

"Ben salak kutusuyum. Ben tv'yim. Ben her şeyi gören göz ve katot ışının dünyasıyım. Ben gaf tüpüyüm. Ben ailelerin tapınmak için önünde toplandıkları küçük sunağım.."
digital (okunuş olarak dijital) uydu sisteminin hayatımıza yerleşmesinden sonra, sadece izleyebilmemiz için bir gereç halini alan icat.
ufak ufak bilgisayar ortamında alınan bir t.v. kartı sayesinde alışkanlıklarından vaz geçtiğimiz evimize destursuz giren görüntü vericidir.
nasıl ki, t.v. nin icadıyla radyo devri bitmişti, şimdi ise t.v. devrinin bitme zamanı geldi.
verilen uğraşlara saygı duymak gerekir, plazmalar, 83" (inch) ekranlar v.s...
gereksiz bir takım reality showlar (şov) ve bütün senaryoları ortak olan diziler sayesinde tamamen gereksiz bir hâl almış durumda..
sinemaya olan ilgi biraz daha çoğaldı ve sinema kültürü tekrar t.v.'nin yerini alacağa benzer...
çocukken, bu maria nın ağzıyla konuştuğu kelimeler neden birbiriyle örtüşmüyor dediğim kara kutudur.
kusursuz tasarlanmi$ kitle imha silahi.
kimilerinin milyon dolarları götürdüğü, kimileri için ekmek parası
kimilerinin gereksiz gördüğü, kimileri için bağımlılık
kimilerini vezir, kimilerini ise rezil eden alet
kimisi için iletişim, kimisi için eğlence
kiminin sesini duyurmaya çalıştığı, kimisinin istemeden bulaştığı
kimisi için büyük nimet, kimisi içinse şeytan icadı
vs. vs. *
ama yıllardır yediden yetmişe herkezin mutlaka izlediği, hayatımızın olmazsa olmazları haline gelmiş, evimizin baş köşesinde kendine yer edinmiş enteresan cihaz.
semra hanımın öyküsünü anlatıcak kadar basitleşen denildigi kadar aptal olan kutudur. ayrıca ince sekilleride vardır.
(bkz: plazma)
gelmiş geçmiş en büyük ve en yaygın çarpıtmacı. yalan değirmeni.*
(bkz: philo t farnsworth)