bunalım ve delikanlı bir ablamızdır. öldükten sonra intizar olarak reankare oldu. büyük insan'ı güzel covrladı. içince dinleriz efkarlanırız. helal olsun aslan yürekli kadın.
intiharından sonra amından çıkan notta -herşey kara kocaman bi delik, yıllar sonra pucca olarak dönüp evden kaçmak isteyen ergen varoş kızların idolü olcam tşk kib bye dipsiz dünya- yazmış. otantik bir insan. ve sert. çok dokunaklı günlüğü var. okudum beğendim. tesla buna aşıkmış zamanında. bu gidip edison'a vermiş. sonra xanax'a başlamış. hey yüce kadın !
hem yazarmış hem de çizermiş. çizimlerinde dünyayı merak eden, hem nesneleri hem mekanları hem de insanları inceleyen, neredeyse 'nesnel' biri var. sırça fanus adlı çizimindeki kadın ayakkabıları en hüzünlüsü herhalde, ya da romandan çok etkilendik.
"Bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var.
Bir sözün, veya bir dokunuşun..."
çocuklarının yanına süt bıraktıktan sonra, odalarının kapısını bantlayan, kafasını fırından içeri sokarak yaşamına son veren Amerikalı şair.
bipolar bir yazarımız daha. ölümüne sağlığının sebep olduğunu düşünmekteyim.
"Bedenimi vermeden önce,
düşüncelerimi, zihnimi, düşlerimi vermeliyim."
"yumuyorum gozlerimi, yikilip oluyor dunya;
yeniden doguyor acinca gozlerimi.
(kafamin icinde yarattim seni galiba.) "

yildizlar dansediyor mavilerle, kirmizilarla
dort nala geliyor keyfince karanklik
yumuyorum gozlerimi , yikilip oluyor dunya

"beni buyuyle cektin yataga, bunu dusledim"
"sarkilar soyledin cilginca, delice optun"
(kafamin icinde yarattim seni galiba)...

tanri dusuyor gokten,sonuyor cehennem atesleri
cekip gidiyor melekler de, seytanin adamlari da
yumuyorum gozlerimi yiklip oluyor dunya

soyledigin gibi donersin demistim
ama yaslaniyorum artik,unuttum adini
(kafamin icinde yarattim seni galiba)...

bir firtina kusunu sevmeliydim senin yerine
bahar gelince gokyuzunu basarlar hic degilse
yumuyorum gozlerimi yiklip oluyor dunya
(kafamin icinde yarattim seni galiba)...
ölüm ve sanatı birleştirenlerdendir.
intihar ederek, okurlarını yazılarından mahrum etmiş, dünyadan erken göçmüş olan iyi yazar..

"yeniden yatağa girip örtüyü tepeme kadar çektim. ama bu bile ışığı tam önlemeyince başımı
yastığın altındaki karanlığa gömüp gece olduğunu farz ettim. kalkacaktım da ne olacaktı sanki.
olmasını beklediğim hiçbir şey yoktu."

(bkz: sırça fanus)
"bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var.
bir sözün veya bir dokunuşun.
ya da biraz kanımı akıtmanın.
küllerin arasından.

bir kalıp sabun
bir nişan yüzüğü
altın bir diş.

doğrulurum kızıl saçlarımla
ve çıtır çıtır adam yerim."

müthiş dizelerin sahibi, çok erken dünyadan ayrılmayı seçmiş amerikalı yazar.

(bkz: yazık)
En absürd intihar şekline sahip ablamız, severek okuruz.
Yansımam olduğunu düşündüğüm yazar. Bir yerlerde ruhlarımız sentez işine girişmiş olmalı.
--spoiler--
yani sylvia, en iyi şeydi bu yaptığımız;
elimizden giden her şeye kadeh kaldırmak, elimizden gelenin en iyisiydi.
--spoiler--
(bkz: intiharın güncesi)
Depresif ve feminist bir şair/yazar. Eşi Ted Hughes'ın başarısının gölgesinde kalması ve eşinin kendisini aldatması depresyonunu ilerletmiştir. Birçok kez intihar girişiminde bulunmuş ama hep sağ kalmıştır, sonuncusuna dek. Sonuncu intiharında da ölmeyeceğini düşündüğüne inanılır fakat bakıcının geç geleceğini hesaba katmamıştır. Fakat eşine boşanma davası açtığı sıralarla bunu yapması çoğu insana gerçekten ölmek istediğini düşündürür. Youtube'da kendi şiirlerini kendi sesinden dinleyebiliriz. Ve en çok alıntılanan şiiri:

bayan lazarus

işte yine yaptım
her on yılda bir
böyle bir tane beceririm

bir tür ayaklı mucize, tenim
bir nazi lamba siperliği kadar parlak,
sağ ayağım

tüy kadar hafif
yüzüm ifadesiz, incecik
yahudi kumaşından.

çözün kundağı
ah, sevgili düşmanım.
korkutuyor muyum?

burnu, göz bebekleri, 32 dişi yerli yerinde mi?
acı nefesi
ertesi gün yok olacak.

yakında, çok yakında
vahim bir öldür gücü
evimde, etimde olacak

ve ben işte gülümseyen bir kadın.
daha sadece otuzunda.
ve kedi gibi dokuz canlıyım.

bu üçüncü sefer.
ne lüzumsuzluk
on yılda bir imha.

bu ne çok iplik.
çekirdek yiyen kalabalık
itişir içeri görmek için

ellerimi ayaklarımı çözmelerini
muhteşem soyunmalar.
baylar, bayanlar

bunlar ellerim benim,
bunlar dizlerim.
bir deri bir kemik olabilirim, farketmez,

ben de onlardandım, tek tip kadın işte
ilk seferinde on yaşındaydım.
kazaydı.

ikinci seferinde istedim
bitirip gitmeyi ve hiç daha dönmemeyi.
üstüstüme kapaklandım.

tıpkı bir midye gibi.
tekrar tekrar bağırmaları gerekti çağırmaları
ve üstümden ayıklamaları inci gibi parlak yapışkan solucanları

ölmek
bir sanattır, herşey gibi.
özellikle iyi yaparım.

bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum.
bir ölürüm ki, adeta hakikaten olurum.
sanki gider gibi bir davete.

bunu yapmak çok kolay bir hücrede
ölmek ve kımıldamamak
ölüyü oynadığım tiyatroda sıranın gelmesi gibi

güneşli bir günde geri gel
aynı yere, aynı yüze, zalim
eğlenen çığrışlara:

'mucize!'
işte bu yere yıkar beni.
ama bir bedeli var.

yara izlerime bakmanın, bir bedeli var.
kalbimi dinlemenin
hakikaten çalışıyor.

bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var.
bir sözün veya bir dokunuşun.
ya da biraz kanımı akıtmanın.

bir tutam saçımın veya elbisemden bir parçanın.
eee, herr doktor.
eee, herr düşman.

sizin eserinizim ben,
paha biçilmez,
altın topu bebeğinizim

bir çığlığa eriyen
dönüyorum ve yanıyorum.
gösterdiğiniz alakaya aldırmadığımı sanmayın.

kül, kül
külü eşele bak.
etten kemikten eser yok.

bir kalıp sabun
bir nişan yüzüğü
altın bir diş.

herr tanrı, herr şeytan
savulun
savulun.

küllerin arasından
doğrulurum kızıl saçlarımla
ve çıtır çıtır adam yerim.
lady lazarus diye anmaktan keyif aldığım, nilgün marmara'nın hayranı olduğu hatta hakkında tez yazdığı ve bugün doğum günü olan yazar...
sırf gündemde kalmak için intihar etmiş, bunu da eline yüzüne bulaştırmış vasat yazar.
en sevdiğim kadın şair olan lale müldür'e çok benzetmişimdir hep. tıpkı lale gibi şiirlerini mistik olaylarla süslüyor. bilmediğim çok şeyden bahsediyor. böyle kadınlar sevilir. çünkü dimağında sadece şiirlerinden mısralar kalmaz.

şiirlerini de geçtim aslında, sylvia'yi biraz da çekici kılan intihar etmiş bir kadın olmasıdır. nasıl ki çevrede intihar eden kişilerin gerilerinde bıraktığı mektup içeriğini hep merak ederiz, bu da öyle işte. aslında, her şiirinde biraz bahsediyordu zaten. nilgün marmara'nın ''sylvia Plath'ın Şairliğinin intiharı Bağlamında Analizi'' diye güzel bir tez kitabı da vardır, elinize geçerse okuyun derim. neyse, örnek olarak en popüler dizeleri;

--spoiler--
Ölmek bir sanattır,herşey gibi
Eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi
Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor
Öyle ustaca ki insana gerçeklik duygusu veriyor
Bu konuda iddialıyım sanırım.
--spoiler--

bu da benim en sevdiğim şiiri;

--spoiler--
Lazar Hanım

Yeniden yaptım.
Her on yılda bir
Başarıyorum

Bir çeşit gezgin tansıktır tenim
Bir Nazi abajuru gibi parlak,
Sağ ayağım

Bir kağıt misali,
Yüzüm sıradan bir parça
ince Yahudi keteni.

Çıkar kundak bezini
Ey düşmanım.
Korkutuyor muyum?

Evet, evet, Profesör Bey,
Bu benim,
inkar edebilir misin

Burnu, göz deliklerini, büsbütün diş takımını?
O ekşi soluk kaybolur
Bir günde.

Yakında, yakında,
Bu mezar deliğinin yediği
Et, bürünecek üstüme yeniden.

Ve ben gülümseyen kadın.
Yalnızca otuz yaşındayım.
Ve bir kedi gibi dokuz canlıyım.

Bu, Üçüncü Sefer.
Yok edilecek ne de çok pislik
Birikmiş on yılda.

Milyonlarca lif.
Yer fıstıklarını çıtırdatan o güruh
itişip kakışıyor görmek için

Nasıl çözdüklerini elimi ve ayağımı
Bu büyük striptiz numarasını.
Beyefendiler, hanımlar

Ellerimdir bunlar,
Diz kapaklarımdır.
Yalnızca deri ve kemik olabilirim, bir Japon olabilirim,

Her ne isem, gene de aynı kadınım ben.
ilk keresinde on yaşındaydım.
Bir kazaydı.

ikinci keresinde kararlıydım
işi bitirmeye ve geri dönmemeye.
Sallanıp duruyordum

Kapalı midye kabuğumda.
Çağırıp durmaları gerekliydi
Ve yapışkan inciler misali sökmeleri üstümdeki kurtçukları.

Ölmek
Bir sanattır, diğer her şey gibi.
Üstüme yoktur bu konuda.

Öyle ölürüm ki, cehennem sanılır.
Öyle iyi ölürüm ki, gerçek sanılır.
Sanıyorum, sahneye çıkma sıran geldi diyeceksin.

Bir hücrede ölebilmek yeterince kolaydır.
Orada ölebilmek ve kalabilmek yeterince kolay.
O teatral

Geri dönüş gün ortasında
Aynı yere, aynı yüze, aynı kaba
Eğlenen haykırışa:

Bir mucize!
Beni bitiren budur işte.
Bir fiyatı vardır oysa

Yara izlerimi görmenin, bir fiyatı
Tıkır tıkır çalışan
Yüreğimi işitmenin

Ve bir fiyatı vardır, yüksek bir fiyatı
Bir sözcüğün, bir dokunuşun,
Ya da bir parça kanın,

Ya da bir parça saçımın ya da giysimin.
Ah, ah, Doktor Bey,
işte böyle, benim Düşman Efendim.

Ben sizin eserinizim,
Değerli olan şeyinizim
Saf altından bir bebeğim,

Eriyip, bir feryada yapışıyorum.
Dönüyorum ve yanıyorum.
Sanmayın ki yüksek kaygılarınızı küçümsüyorum.

Kül, kül
Savurup karıştırdığınız
Ettir, kemiktir, başka şey yok orada -

Bir parça sabun,
Bir alyans,
Bir altın dolgu.

Benim Tanrı Efendim, Şeytan Efendim,
Sakının,
Sakının.

Kızıl saçlarımla
Doğrulurum yeniden külden.
Ve erkekleri solurcasına yerim.
--spoiler--
AMERiKANIN iLK FEMiNiST ROMANI OLAN SIRÇA FANUSUN YAZARIDIR .
Ben daha ne kadar devam edebilirim rüzgari kesen bir duvar olmaya? ben daha ne kadar.... cümlesinin sahibesi.
geçirdiği bunalımlar yüzünden intihar eden, yetenekli, kaliteli yazar... sırça fanus adlı eseriyle geçirdiği bunalım dolu günleri anlatmış, her ne kadar hüzünlü bir kadın olsa da şiirlerinde küçük bir kız çocuğunu tasavvur eden güzel kadın... ölümü sevmiş ve istemiş, bizleri de kendisinden mahrum bırakmıştır ne yazık...

'' ölmek bir sanattır
her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi,
öyle ustaca ki insana korkunç geliyor
öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor
bu konuda iddialıyım sanırım. ''

sylvia plath
Birinden hiçbir şey beklemeyince asla düş kırıklığına uğramaz insan.
odamın içinde olan kadın. kendimden bile daha yakın, bunun nedeni kendisine yakın olamaması. bunun nedeni kendime yakın olamam.
arada sırada kafayı yediğim zamanlarda, konuşuyor benimle: kapat gözlerini, bütün dünya ölüme düşsün.

olmayanı sevmiş bizler gibi.
oysa bir fırtına kuşunu sevmeliydi, -"hiç olmasa baharda göğü şenlendirir gelirdi.
bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi."
--spoiler--
''bir ara göğüsleri şampanya dolu,meme uçları havyardan kör bir iyimserliğin kollarında uyutulmuştum.''
--spoiler--