bugün

entry'ler (124)

scorp

çağıl yılmaz isimli şahsiyetin hiç komik olmadığı uygulama. kara yetmedi ben de dubada seviştim diyen insandır. mevzu zaten efor,bide dengede kalmaya çalışmışmış. azmini tebrik ediyoruz burdan.

sevmek

karşılıksız sevmek,sevmenin en yalın hali.
size gömleğini düzeltemediğim, yanına uzanamadığım, resmini görmediğim, kim olduğunu bilmediğim, elini bile tutamadığım adama nasıl aşık olunur hikayesini anlatmak isterim. 5 yılım nasıl çürür hikayesidir bu.
bilgisayar programına aşık olmak gibi bir şeydi sözlük. imkansızlık büyüyor gözünde, çaresizliğin cam kırığıymışçasına batıyor kalbine. çünkü olmaz,anlıyor musun. yine de dünyayı kucaklamak istermişçesine seviyorsun, kedini sever gibi seviyorsun, seviyorsun işte. yarın sabah mutlu olacağını biliyormuşsun gibi bekliyorsun, yarınlar uzadıkça uzuyor, yıllar oluyor sonra, hiçbir şey eksilmiyor içinde ama. hayatında en çok kimi sevdin sorusuna hiç görmediğin bir adamın ismini veriyorsun, hayalindeki tüm fotoğraf karelerine onu yerleştiriyorsun. üstelik onu bile kendin çiziyorsun, çünkü çerçeveye koyup salonda tutabileceğin bir resmi bile yok sende. sadece sana döktüğü kelimeler var, bilgisayar ekranı gibi. ve sen ona 5 yıl boyunca aşık oluyorsun. salaklık işte. ben de biliyorum, arkadaşlarım bunu kafama kakarken de biliyorum. ama nasılı yok işte, sevda bu. eksilsin diye beklerken bile sürekli onu düşündüğünü fark ederken. nasıl bu kadar saçma olur diye düşünürken bile seviyorsun. sana döktüğü sözcükleri seviyorsun. sözcüklerini alıp vazoya koyuyorsun, her gün suyunu değiştiriyorsun yeşersin diye. daha çok konuşsun diye. ben dinleyeyim diye. sözcükleri ağlayıp yatağa uzandığında saçlarını okşayan bir şey oluyor senin için. sevmek işte.

sözlük yazarlarının itirafları

Kendimden kaçabilmeyi ne kadar da isterdim. Öyle bir imkanım olsaydı eğer arkama bile bakmazdım. ‘Kendiniz olun diye vurgulanan her saniye kendin olmaktan duyduğun ağırlık.’ Hayatımın her dönüm noktasını oluşturacak anılarım yaşanma zamanı geldiğinde koşarak kaçmak isterdim. O ilk dayak yediğin an. Otobüste başını yaslayıp tezer özlü okurken içinde volkanlar patladığı o an. Yemek masasında tek başına yemek yiyip bir yandan hüngür hüngür ağladığın o an. Senin bahsettiğin ama kimsenin sikinde olmayan o anlar. Keşke günlüğüme not düştüğüm her sayfayı yakarak kurtulunsaydı. Oysa tekrar tekrar okuyup bela okumaktan başka neye yarıyor sözcükler. O hep sığındığım sözcükler, benliğimden başka kimseyi çıkaramaz deliğinden. Çünkü ben, hep başkalarının istediği gibi olmaya mahkum, kendinden kaçmaya o kadar istekli, o kadar her gün başka biri olarak uyanmayı dileyen.

sözlük yazarlarının itirafları

tüm insanlardan kaçmak istiyorum. kimlik değiştirmek. hafızamı sildirmek. bir daha kendim olmamak. yok olmak. hepinizden kurtuluyorum orospu çocukları diye sevinmek istiyorum ama hepsinden önce. hepinizden kurtuluyoruuuuuum.

sözlük yazarlarının itirafları

sürekli kendime doğru nedir diye soruyorum. keşke doğru yolun ne olduğunu bilen biri olsaydı ve onunla konuşma fırsatına erişebilseydim. Allah mesela. keşke Allah'a sence doğru yolda mı yürüyorum yoksa başka bir yönde mi ilerlemeliyim diye sorabilsem. ya da biri elimden tutup doğru yolun kavşağında bıraksa beni. burdan bi 100m gidip sağa dönünce çok güzel bir hayat seni bekliyor dese. deneme yanılma yönteminden çok sıkıldım, hayatım doğruluğundan emin olmadığım kararla dolu ve hiçbir şeyi başa sarıp da yeniden yaşamaya halim yok. içinden (bkz: one of us) söylemek,anlatabildim mi.

sözlük yazarlarının itirafları

babam bana şekerleme yapcam ben demişti ben küçükken. gerçekten bana şeker yapacak sanmıştım meğerse birazcık uyumaya gitmiş. yaşadığım ilk ve en büyük hayal kırıklığım olabilir bu. hatırladığım en komik çocukluğum da bu. sonra babam öldü benim. elimde; bir kaç resim, bir daha onun sesiyle açılmayacak bir telefon numarası, bir daha onun tarafından giyilmeyecek olan takımlar kaldı. bir de apartmanın önüne bırakılan ayakkabı. hepsi dondular zamanda. ben de dondum. onlar giyinilmedikleri için yaşlanmadılar hiç, lekelenmediler. benim çocukluğumda zamanda öyle kaldı işte. orada sebepsiz mutlu kaldı. çocukluk fotoğraflarınıza bakarken hiç kötü şeyler düşünmezsiniz ya hani, fotoğrafta somurtsanız, ağlasanız bile size çok mutluymuşsunuz gibi gelir ya. hani çok sevdiğiniz, kaybettiğiniz bir eşyayı bile düşünürken onu hatırlamak sizi mutlu eder, fotoğraflara da çok sevdiğimiz ama orada bıraktığımız bir şeyi bildiğimiz için hem özlem hem mutlulukla bakıyoruz. ben o fotoğraflarda hem çocukluğumu, hem de babamı kaybettim. babam öldü benim cümlesi kaldı bir bana, yıkayıp tekrar giyilmelik.

sözlük yazarlarının 2015 yılı için planları

yatağa yattığımızda 'iyi ki' dediklerimiz hiç bitmemesi. 'iyi ki' dediklerimiz çok olsun.

yazarların şimdi dinlediği şarkıdan bir cümle

I didn't want to be the one to forget, I thought of everything I'd never regret. (Daft Punk-Instant Crush)

dada dandinista

Okan'ın sosyal projelere karşı duyarlıyım imajı çizmesi baymaktan öteye geçti. Ben Zaga'yı ve Okan Bayülgen'i televizyona yeni bir soluk getirdiği için takip etmeye başlamıştım, artık yaptığı programlar bu amacı gütmüyor bana göre. Yaptığı işler zorlama şekilde yürütülen programlar silsilesine döndü kısacası. bizimla değilsin.

her şeyi yak

şey gibi bu şarkı bizim gibi. öyle çaldığında çok klasik gelir,sözlerine dikkat ettiğinde canın yanar. bana da çok alışmışım gibi geliyor yokluğuna,sonra oturup düşününce de içim yangın yeri.

the broken circle breakdown

oscar'a aday olan film lakin la grande bellezza ile birlikte yarışıyor olması film açısından kötü olmuş,evet oscar'ın da la grande bellezza'ya gideceğini düşünüyorum ama hakettiği ilgiyi berlin film festivalinde görmüş olması teselli edici. film drama dalında çok başarılı, spoiler vermek gibi olmasın ama başta her şeyin çok farklı ve farklı açılardan gelişeceğini düşünmüştüm ama her kopuşla beraber sıradanlıktan çıkmakla yetinmeyip hüznü aşıladı üzerime. tam anlamıyla insanın içine oturan bir film,izlenmeli.

la grande bellezza

2014 golden globe yabancı dilde en iyi film ödülünü sonuna kadar hakederek almış olan film. aynı kategoride oscar'a da adaylar,ödülün onlara gideceği kanaatindeyim.

yandım

çok hisli anlarda akla gelir de açılmasına vesile olur. her şarkının hadi dinleyelim vakti olur,bu çok yalnız başınayken özlemeli.

yozgat blues

ankara gordion'da vizyona girmesiyle beni şaşırtmış olan film. tek başıma izledim ama olsun, yine de bu da bir başarı.

bizim büyük çaresizliğimiz

birkaç hafta öncesinde sunumunu yapmış olduğum kitap. barış bıçakçı'nın dili su gibi, sade ama çarpıcı. ender'in ağzından çetin'e yazılmış olması bana bir parça oğuz atay-tutunamayanlar'ı hatırlattı. sayfaların arasında geçen bazı cümleler var çok acıtan, durup düşündüren. filmini kitabını okumadan izlemiştim, filmi kitabı kadar duyguları yansıtamamış olsa da yine de o havayı verebilmiş, bu da seyfi teoman'ın başarısı. kitabı okuduktan sonra filmi izlemek insanda bir parça hayal kırıklığı yaratabilir. ankara başka,barış bıçakçı bambaşka.

sen aydınlatırsın geceyi

ankara büyülüfener'de hala oynayan film. ankara siyasal'da izleme fırsatı bulmuştum ve tekrardan izlemeye can atıyorum. bazı filmler olur ya insanın içine oturan, olur ya izledikten sonra boşluğa düşüren, öyle işte. shakespeare'in kitabından alınan bir dize vermiş ismini filme.

yarayla alay eder yaralanmamış olan.
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
sen çok daha parlaksın çünkü.
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki,
'sen aydınlatırsın geceyi.'

sözlük yazarlarının itirafları

sevgilim.
en son kasım ayının dördünde yazmışım buraya, senin hakkında, senin için. neredeyse bir ay oldu yazmayalı. geçti mi dersin, belki buraya gelip yazmasaydım geçmiş gibiydi. belki Galatasaray bugün yenmese geçmiş gibiydi. insan hiç galibiyetle daha çok özler mi. insan galibiyete bile buruk sevinir mi.

sözlük yazarlarının itirafları

Sevgilim. Camdan dışarı bakıyorum,üç senedir birlikte olmuşuz biz,üç senedir bu pencere her zaman olduğundan farklı. Camdan dışarı bakarken beklemek gibi senin yurtdışına gittiğin tatilde onlayn olmanı,camdan dışarı bakarken üzgünken dinlediğim şarkıları,bakarken beni sevdiğini söyleyişini,şimdi dışarı bakmanın hiçbir anlamı yok. Aynı manzara anlamanını yitirir mi dersin,aynı yaz gecelerindeki gibi etrafa yayılan çilekli parfümümün kokusunun canımı acıtması mı. Neden böyle oldu,yazmakla teselli olunsaydı keşke,bitirdiğim günlüklerin sayfasına nedenli cümleler kurmaktan vazgeçerdim belki o zaman. Sana sormuştum,seni sevmediğimi düşündüğümden mi diye. Sevgilim,insan nasıl sevmez kabus gördüğünde kalkıp korktum dediği birini. insan nasıl sevmez küçükken ben babamla evlencem dediği gibi hayranlık duyduğu adamı. Birbirimize beni unutuyosun dediğimiz zamanlarda söylediğimiz cümle gibi kalsaydı keşke her şey,insan nefes almayı nasıl unutur.

sözlük yazarlarının itirafları

Sevgilim. Bitti diye düşünmek ne kadar da zor,şimdi senin başkasını sevdiğini düşünmek de. ileriye dönük planlarımız şimdi hiçbir anlam ifade etmiyor,ilerinin olmadığını düşündükçe kafayı yiyecekmişim gibi hissettiren çaresizlikten başka. Planlarımız süresiz izne çıkmış. Çok uykum var sevgilim,seninle konuşmayı bırakıp uykuya dalmak ne zor gelirdi bana,uykuda bile özlemek seni. Keşke yalnız şimdi de uykudayken özlesem seni. Taşıyamıyorum bu yükü,özlemek çok ağır.

sözlük yazarlarının itirafları

toparlanamıyorum. kafamın içinde vuruyor sanki yokluğu,saatin atan her saniyesi gibi. uyumak istiyorum sıcak su torbasına sarılı. uzun zamandır aradığım huzuru sıcak su torbasında bulmuş olmak da ilginç,kuluçka gibi,sanki göstermediğin sevginin bana sunulmuş karşılıksız hali. sabahları kalkıyorum,sabah olmasın diye dua ettiğim gecelerin sabahına,bomboş. kalkmak bile istemiyor canım,tavana bakıyorum uzun uzadıya,kime attığını düşünerek benim günaydın mesajımı.

bilirsin kafka'yı nasıl sevdiğimi. işte bunlar hep fazlasıyla kafka olmaktan.