bugün

nasıl oluyorda kul ile allah arasındaki manevi bir hissiyat, üç kelamından ikisi yalan olan politikacılar tarafından bu denli kullanılabilir bir nitelik taşıyor anlamak zor. birde bunu bile bile bu insanlara oy hizmetinde bulunmak ne kadar aşağılayıcı olsa gerek. bunun en önemli sebeplerinden biridir "islama karşı oluşan ideolojiler". din ikonu karşına koyulan mevzular siyasal olunca, din eksenli siyasal fanatik ideolojiler doğmasına sebep olmuştur.
(#22100919)
islamı hayat algısına dönüştürmüş kimselerin yaptığı siyaset.
Bir sayısal işlem değildir.
türkler'e en büyük zararları vermiş ve vermeyi de sürdüren arapçılık akımı.
görünüşe göre hızla irtifa kaybetmekte olan akım. irtifa diyorum intifada değil. Mısır'daki ihvan hareketinin yediği büyük darbeden sonra , Türkiye'deki AKP iktidarının sallanması, Suriye'de el Kaide'nin savaşı kaybedeceğinin belli olması, Bangladeş'te molla'nın idamı en önemli göstergeleri. Buna Kafkaslarda kaybettikleri savaşı da ekleyelim. Yakında Hamas-Filistin cephesinden'de gol haberleri bekliyorum. Siyasal islamın iktidara geldiği Türkiye, Fas, Mısır bir çok ülkede halk geçmiş yönetimlerin yolsuzluklarından bıkmıştı. Siyasal islam'ın iktidarda bulundukları bu süre içerisinde neo-liberal politikaları büyük bir iştahla uygulamalarının yanında toplumsal yaşamı vahabi dönemi uygulamalarına geri götürmeye çalışmaları ve kadın düşmanlığı halkı siyasal islamın hiçbir zaman kapitalizmin alternatif olamayacağını tersine bizzatihi kapitalizmin abest almış hali olduğunu anlamaları geç olmadı. Tüm bunlar siyasal islamı halkın gözünden umut olmaktan çıkardı.
kitleleri ibneliğe sürükleyebilen fantastik bir şey:

(bkz: arkadan gelmeyin önden alayım ki rahatlayayım)

(bkz: senin önüne yatarım reza)
devlet aygıtını islami kurallara bağlayarak yönetmek isteyen akım.
çökmüştür.

http://www.youtube.com/watch?v=Cvf4aeRLu0E
ne kadar sakat işlere meydan verdiği ortadadır.
teoride şeriatçiliktir. müslüman ağırlıklı toplumu allah'ın emirleriyle, kuran'a uygun şekilde yönetmektir. aşırıya kaçanlar olur, yanlış yorumlar olur, diğer inanıştakileri dışlayanlar olur, kendi işlerine gelmediği için kendi devletlerini darülharb ilan edip ne koparsak kardır mantığındakiler olur, beşer şaşar. ama sonuçta teoride islamcılıktır.

fakat pratikte sayısal islamdır. kimisi için, bir miktar paraya konmak için müslüman oy sayısıdır, kimisi için "allah bereket versin" diyip indiragandi yapmaktır.
Siyasal islamın temeli hz. ömere dayanır kuralların katı olduğu kabul edilir günümzde hz. ömer gibi insanların olmayışı rejimi işlemez hale sokulduğu kanısına getirmiştir, siyasal islam temelini allahın kitabından alır, yetişme tarzı ve çevresi farklı olarak büyüyen birey ve bireye itici ve soğuk gelir değişik açılardan bu konu ele alınabilir. onun kuralları farklıdır, kurallar onu sıkar sorumluluk almak istemez, tabiatı gereği ona böyle bahislerden konu açmak rahatsız eder, onun çevresi ve kuralları farklıdır, sevdirmek zaman alır, sevmeye bilirde.
türkiye'de kimse siyasal islam üzerine düşünmemiş ve yazmamıştır desek belki doğru olur. tamamen gazla çalışan, planı programı olmadan sloganla, bağırıp çağırarak, tepkisel bir takım çiğ düşüncelerden ibarettir...

adam şeriat gelsin diyor ama belki şeriatın dahi anlamını tam bilmiyor. getirmek istediği şeyden haberi yok. bu kadar sığ bi ideoloji olamaz. zaten islam'ı ideolojilere alet etmek, islam'a yapılabilecek en büyük kötülüktür.

edit: bu demek değildir ki şeriat gelmesin. insanlar o bilinç düzeyine ulaşınca zaten şeriat bireysel anlamda yaşanacaktır. toplumsa boyut kazanması bireylerin inisiyatifiyle kendiliğinden gerçekleşir. önemli olan herkesin bunu kendi içinde yaşayabilmesidir öncelikle.
dogmatik olgu dinin siyasete alet edilmesi tehlikeye açıktır. hem dinin siyasete alet edilmesi dine daha çok zarar vermektedir.
suriye, mısır, tunus, cezayir ve libya'da çökmüştür. Türkiye'de ise can çekişmektedir. adeta yaralı kaplan gibi tüm gücüyle etrafına saldırmaktadır.
asla izin verilmemesi gereken çarpık anlayış!
islamın devlet olarak yapılmasından ileri gelir ki diğer hiçbir semavi din devlet olarak dini kuralları bu kadar katı biçimde benimsenmemiştir. en cahil Hristiyan döneminde mücadele eden aydınlıkçı hristiyanlar çabalamış, bilimi ve sanatı geliştirmiş ve bu sayede Hristiyanlık rönesansı yaşamış, kilise ve siyasal hristiyanlık devlet ve günlük hayatın yönetilmesinden defedilmiştir!
siyasal islam çarpıklığının meyvelerini bol bol görüyoruz orta doğu ve afrika ülkelerinde! hangi din olursa olsun din ve din kurallarının devlet yönetiminde asla işi olmamalıdır! hele dini kullanan politikacılara izin dahi verilmemelidir!
siyasal bilimler 3. sınıf dersi gibi ismi olan, laik bir ülkeye yakışmayacak politika türü.
şu an orta doğuda bu fikri temsil eden siyasi yapılanmaları göz önünde bulundurarak rahatlıkla denilebilir ki dünyanın en sikko, en akılsız ve en kafasız siyasi fikri olmaya adaydır. ayrıca islam alemine getirdikleri ve ondan götürdükleri göz önüne alınırsa, islama gayrimüslimlerden çok çok daha fazla zarar vermektedir. öyle ki, bugün bir müslüman olarak islamın en büyük düşmanı olarak bu siyasal islam zırvalığını görmekteyim.

tabi burada özellikle belirtmek isterim ki işbu entride siyasal islamın ne olduğundan ziyade siyasal islamı savunduğunu açıkça ya da kapalı olarak deklare eden siyasi yapılanmalar ele alınmıştır.
ülkemizde büyük destek görmektedir. destekleyenlerin tamamı cahil kesimdir. çünkü din kimsenin kendi menfaatleri için kullanılmayacak kutsal bir varlıktır. dini kendi çıkarları için kullanan aslında dindar değildir. bu olayla ilgili şu sözü beğeniyorum:
"Allah dünyada kendi iradesini hakim kılmak için iyi insanları kullanır. kötü insanlar kendi iradesini hakim kılmak için Allah ı kullanır."
siyasal islam ya da islamcılığın, müslümanlıktan en büyük farkı, yaratıcıya olan inanç sistemlerinde , o'nu farklı bir kategoride değerlendirmeleridir. müslüman için allah, kendisine karşı korku ile ümit arasında bir ihlasla tapınılan ve kimseye ait olmayan ölümsüz bir varlıktır. şöyle ki dünyada tek bir kişi cehenneme girecek dense o acaba ben miyim diye korkup, sadece bir kişi cennetliktir diye ferman buyurulsa, o acaba ben olabilir miyim şeklinde bir ümit duygusu. müslümanlıkta kişi kendi nefsini asla temize çıkaramaz, hatta islam'ın en üst düzey formülasyonu olan tasavvufta bu durum ''kafir olunmadan müslüman olunmaz'' şeklinde formüle edilmiştir. açılımı, kişi kendi nefsini kafirin nefsinden aşağı görmedikçe iman lezzetine ulaşamaz şeklindedir.
islamcılıkta ise allah, islamcının din adına ortaya koyduğu siyasal faaliyetleri meşrulaştırmada bir araçtır. islamcının allah'ı hep siyasal islamcıya çalışır. bunu allah bizimledir teviliyle formülleştirir. zira kendisi islam adına hareket ettiği için onun kafasındaki allah başkasıyla olamaz ya. bu durumda allah adına asar,keser hata yapsa bile ki kendileri asla hata yaptıklarını kabul etmez, bu ancak fıkhi bir ictihad yanlışıdır. iran'da devrim sonrası kurulan mahkemelerin reislerinden halkali, 3 ayda bin kişinin idam hükmüne imza attınız eğer yanlış karar vermişseniz ne olacak diye soranlara '2 eğer hataen asılmışlarsa cennete giderler ne olmuş'' diye cevap vermiştir. hizbullahçıların domuz bağlı cinayetlerden pişman olmadıklarını ''islamda pişmanlık yoktur '' şeklinde izah etmeleri aslında dini nasıl sakat algıladıklarnı gösteriyor. halbuki islam tamamen pişmanlık üzerine kuruludur. aynı fikrin tezahürünü rte'nin gösterilerde ölenler için ölmüşse bilemem, ya da borsa etkilenmez tarzı beyanlarında görebiliriz. allah adına hareket ettikleri için artık allahlaşmışlardır. onlara karşı çıkmak da allah'a karşı çıkmaktır.
tarihteki ilk siyasal islamcılar bence emevilerdir. daha sonra bunun şia versiyonu da çıkmış hatta bizzat siyaset üzerine bir anayışla sonrada fıkıh kısmını tahkim etmiştir. üzüldüğüm şu ki hatalarıyla beraber islamcılık zihniyeti bir nefesti. kutup, mevdudi,şeriati,el benna, abbas medeni,garaudy,ismet özel, hamidullah,ali bulaç vs..12 senede bu birikimlerin itibarı sıfırlandı. rte ve şurekası islamcılığı sikilmiş sıpaya döndürdüler. akp sonrası artık bu ülkede müslüman kimlikli siyasetçiler 150 sene konuştuklarına insanları inandıramazlar.
saçma sapan, ne idüğü belirsiz bir akımdır.

siyasal islamcı'ya sorarsın: derdin ne?
cevap: kuran'a ve sünnete uygun bir düzen kurulması

hayatında kuran'ı hiç okumamış sıradan müslümanların bir çoğu için bu kadarı yeterlidir. sanır ki kuran ve sünnette başa getirilecek olanların nasıl belirleneceği, iktidarın nasıl yapılandırılacağı, nasıl denetleneceği, dünya işlerinin çoğunun hangi kurallara göre yürütüleceği bellidir.

hadi iktidar gibi karmaşık konulara girmeyip basit bir örnek vereyim: siyasal islamcıların laflarını dinleyen saf kişi, şeriatın hakim kılınacağı bir düzende rüşvetin sona ereceğini, en azından allah'ın emirlerine uygun olarak ağır bir şekilde cezalandırılacağını sanır. sorun şu ki bu konuda ve buna benzer on binlerce konuda allah'ın verdiği bir emir yoktur. sünnete göre rüşvet günahtır ama rüşvet için biçilmiş bir dünyevi ceza yoktur.

e o zaman rüşvet nasıl cezalandırılacak? tabi ki iktidarın çıkaracağı yasalarla. iyi ama bunun laik düzenden ne farkı var?

velhasıl, siyasal islam, kendisine dünyalık elde etmek için dini kullananların bir aldatmacasından ibarettir.
her türlü hırsızlığın, rüşvetçiliğin, ahlaksızlığın ardından kolayca arkasına saklanılan akım. açıkçası başımıza bela olmuş durumdadır.
islamın siyasette metod olarak kullanıldığı ülkeler esasen zaten iç hastalıklarından muzdariptir. eğer frengiye yakalanmışsanız, kamışınızın ucuna alkol sürerek tedavi edemezsiniz. ticaret, eğitim, özel ve devlet sektöründe her türlü ahlakın yerle bir olduğu bir ülkede siyasal islamcılık tam da buradaki alkol hükmündedir. islam'ın özünden sapılmıştır. kemalizm, halkı sahih kaynaklardan ve onları yaşayarak tefsir eden anadolu irfanından uzak düşürmüştür. 50'lerden sonra ise köyden şehre yoğun şekilde yaşanan göç ile islam adına ne varsa her şeye sahip çıkılmaya başlanmış, örselenmiş anadolu insanı bir nevi köylü-bedevi islamını tahkim etmiştir. kişiliksiz, sanatsız, kültürsüz, lümpen. erdoğan döneminde göreceli bir iyileşme ile kapitali elde etseler de son tahlilde gelen para çok kısıtlı bir dindar burjuvanın elinde toplandığı için alt tabakadaki dindarlar, hayat görüşü açısından fazla gelişme kaydedememişler, terakkileri toki mimarisi ve belediyenin beceri kursları düzeyinde kalmıştır. siyasal islamcı iktidar için bunlar, ihmal edilmemesi gereken ama eğitim, kültür anlamında her zaman belli bir düzeyin altında tutulması gereken oy deposudur.

hristiyanlıkta günah çıkarma kavramı vardır. bunun sahih islam inancındaki (hz adem'le başlayan tevhid dinine islam diyoruz ) bir kamil zat veya peygamber yanında günahlara tövbe edip bir daha yapmama konusunda beyanda bulunmanın tahrif edilmiş hali olduğu açıktır. hristiyan batıda günah çıkarma ve hesaplaşma geleneği olduğu için seküler hayatta da bunun izdüşümünü görebiliriz. hata yapan, istismarda bulunan hesap verir,özür diler,mahkemeye çıkar, gerekirse intihar eder. islamcılıkta ise pişmanlık yoktur.onların dini telakkisinde pişman olma diye birşey yoktur. ne yapılırsa ali dini çıkarlar için yapılmıştır, kendileri için bir şey istemişlerse namerttirler,bunun için teşekkür dahi istememektedirler. irfan(tasavvuf) boyutu dışlanmış bir islam, dini kendi çıkar ve arzularına feda eder. islamcılık denilen şey tam da budur. azimet değil ruhsatlar üzerinden hareket eder. değil mi ki her taraf iç ve dış düşmanlarla sarılıdır. o zaman fıkıhta, zaruretten kaynaklanan ictihadlar yapılır. sınırlar iyice esnekleştirilir.
yerini popüler islam'a devredecektir.
(bkz: siyasal hristiyanlık)
güncel Önemli Başlıklar