bugün

ölümle sonuçlanan eylem..
spor yapmamaktan dolayı kalas kıvamına gelmiş bünyenin sigaranında etkisiyle 200-300 metre bi koşudan sonra kendinden geçmesi, bir süre öleceğini düşünerek nefessiz yatması, sonradan da kusma çabalarıyla tekrar nefes alabildiğini görmesidir.
Yaşadığın halde aslında yaşayamadığını anladığın durumdur. Bir şeyler eksik ya da yanlıştır. Bir şeyler yolundan sapmış gitmiştir ve tuttuğunu sandığın dal kırılmak üzeredir. Elinden gelenler, aklından geçenler gücün bile kalmamıştır en ateşli anında. Çırpınır durursun bir soluk uğruna. Ama bu batağa saplanmış ya da saplandırılmış yaşamında tuttuğunu sandığın o tek dal bile çoktan çürümüştür, çürütülmüştür en masum hayallerin bile. Ve söndürülmüştür içindeki ateş. işte sona yaklaşıyorsundur. Ya bırakmaz bir umut hala bir umut peşinde çabalarsın nefes uğruna ya bırakır batarsın batağında.
ayva yenildiğinde ya da çok gülündüğünde başa gelebilecek hadise.
Dışardan gayet normal gözüküyor olabilirsin ama ruhsal olarak büyük bir yük altındasındır. Yani üstüne bir fil oturmuştur sanki. hareket etmeni, konuşmanı engellediği gibi nefes almanı da engellemektedir. Bu tür nefes almalar da yaşam, zorla da olsa devam etmektedir.
ölmenin bir adım öncesi. gözlerini kapa, nefesini tut, sonsun sonsuza kadar.
(bkz: astım)
berbat duyguların yaşandığı andır. insan nefes almak ister, ama alamaz. kendisini kapatılmış hisseder. arkasına dayanmış bir yumruk ya da boğaza takılmış kılçıktır nefes alamamak.
endoskopi(boğazına hortum sokulması)esnasında çekilen durum.Acı çekmen veya anam bitsin bu acı diye nefes nefese kaldığın durumda olabilir.
ağlamadan hemen önce, çok yemek yenildiğinde ya da iett otobüsüne binildiğinde yaşanan hadisedir. iç organlarını dışarıya fırlatası gelir insanın. * ağıza naneli bir şeker alıp üzerine biraz su içip gökyüzüne bakmak suretiyle biraz olsun hafifleyebilecek bir duygudur fakat büyük ihtimalle nane şekeri sıcaktan çantanızda erimiştir, su almak için bozuk paranız yoktur ve çevrenizdeki yüksek binalardan ötürü gökyüzü görünmüyordur... *
cok sigara icen insanlarda rastlanan durumdur.
(bkz: olmek)
(bkz: harder to breathe)
üst üste iki cümle kurduğunuzda iki yıldır nefes almıyormuş gibi hissetmenize, bir yudum su içtikten sonra bile nefes nefese kalmanıza sebep olan,sinir bozan bunaltıcı durum.
havayı içinize çekersiniz ama kursağınızdan aşağı inmez , orada kalır , boğulursunuz . sağ ama cansız ...
uzun bi süre asansörde kaldıysanız sizi bekleyen hadisedir.
Beraberinde boğulmayı hemen ardındanda ölümü getiren eylem.
kuşatılmışlık.
isteksizlik, yok olma isteği -ölme istediği değil, sadece hiç olmamış gibi yok olma-, her şeyden sıkılma, hayatınızda hiç gerçekleşmeyeceğini sandığınız şeylerin yapılabilitesinin * yüksek olduğu anlarda bile sevinememe, bezginlik, siliklik, tükenmişlik hali. umarım geçicidir. ve yine umarım diğer adı "bahar yorgunluğu" olan merettir.
boğulmaktır, bir sebepten soyutlanmışsa mahveder, efkar kaynağı olur, sevginin tanımıdır seversiniz, öyle seversiniz ki nefesiniz kesilir..nefes bile almadan seversiniz, ölesiye seversiniz..
gogse saplanan bir bicaktir bir nevi. her nefes cabasinda bir kere daha saplanir...
can sıkıcı şeyler olduğunda da başa gelendir. hiç bir yere sığamassınız. kimseyi dinleyecek takatiniz kalmaz. sanki biri boğazınıza yapışmış haldedir. en yakın cama pencereye koşarsınız. ama yok. hava almak bile yeterli gelmez. temiz oksijen değildir istediğiniz. güzel haberler belki de. ama gelmez de gelmez. offf yine nefes alamıyorum.
sevdiğinin gittiği andır.. ciğerlerine hava gider ama anlamı yoktur.. seversin ama sevdiğin yanında yoktur, nefes alırsın ama yine de boğulursun.. sevdiğin dönmez ve hala nefes alamazsın; sadece nefes almadan yaşamayı öğrenirsin, tabi ona da yaşamak denirse..
bazıları için fobi halini alan durumdur.*
aldığınız havanın ciğerinize batmasıdır.

bundan yıllar önceydi. dünya gaz ve toz bulutuydu falan. sıkıntılar vardı yine, ama hayatımıza devam ediyoduk insancıklar olarak. izole dünyamıza girmek isteyenleri alıyor, istemediklerimizi gönderiyorduk.. dedim ya yıllar önceydi.. dünya gaz ve toz bulutuydu. ve kalkanımın altında oksijen vardı. nefes alabiliyordum.. ne zaman kırıldı bu cam fanus? ne zaman girdiler içeri? ne zaman tecavüz ettiler inançlarıma? duygularıma? sadakatime? güvenime? ne zaman? ben.. ben nasıl hissetmedim.. nasıl görmedim.. nasıl anlamadım.. nasıl.. ağlıyorum sadece nefesim çıkmıyor. sesim çıkmıyor. anlamıyor. bana nasıl.. bana bunu nasıl diyorum sadece. sadece ağlayabiliyorum.. bunu hak edecek ne yaptım diyorum.. sesim çıkmıyor.. bakıyorum. bakıyor. anlamıyor. anlatmıyorum. bu sefer geçmeyecek değil mi? bu sefer, sahiden geçmeyecek.