bugün
- evlilik10
- ali erbaş17
- demet akalın'ın zeka seviyesi9
- icardi190517
- türkiye işçi partisi11
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu35
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss23
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
kahramanlarımız amerikalı olarak iş vede aşk gereği japonya'ya gitmişlerdir ve japonların ingilizce konuşamamasını kendilerine dert ederek japonlara sinir olurlar. kendilerini yanlız hissettikleri anda bir otel lobisinde iki amerikalı birbirleri bulurlar ve Bir amerikalıya bir amerikalıdan başkasının dost olmadığını anlarlar.* Bir grup amerikalı yapımcıda bunu film yaparlar. Siz de ister istemez "Hadi madem filmi yaptınız kendi aranızda seyredin niye türkiye'de vizyona sokuyorsunuz" der boşa geçen 2 saatinize yanarsınız.
--spoiler--
filmdeki herşey filmin sonundaki sarılma ile anlam kazanır. filmin sonundaki sarılma sahnesini görmek için başlara katlanılabilir.
--spoiler--
--spoiler--
filmdeki herşey filmin sonundaki sarılma ile anlam kazanır. filmin sonundaki sarılma sahnesini görmek için başlara katlanılabilir.
--spoiler--
scarlett johansson ve bill murray'nin dokturdugu film.
yönetmeni sofia coppoladır.
japon yönetmenin yardığı filmdir
belki de türk olduğum için beni bu filmin nesi oskara layık görüldü diye şaşırtan, ne doğru dürüst diyalog ne bir aksiyon ne bir farklılık taşımayan boş bir film. çok sıkıcı, ciddi zaman kaybı. bu öykü kısa filmle de çok çok rahat anlatılabilirdi ***, boşu boşuna uzatıp ziyan bir şeye dönüştürmüşler. varsa fragmanını izleyin yeter, kendisini izlememenizi tavsiye ederim.
not: selçuk yöntem bu filmi izlediğinde çok gülmüş. neye güldüğünü anlayan varsa bu başlığa yazsın da ben de öğreneyim. gerçi kendisi demişti ben herkesin güldüğü şeylere gülmem başka şeylere gülerim diye ama yine de merak ettim. * * *
not: selçuk yöntem bu filmi izlediğinde çok gülmüş. neye güldüğünü anlayan varsa bu başlığa yazsın da ben de öğreneyim. gerçi kendisi demişti ben herkesin güldüğü şeylere gülmem başka şeylere gülerim diye ama yine de merak ettim. * * *
japonya'da bulunmamış, bu ülkenin yabancı olanlara yaşattığı bilimum afallama duygularını yaşamamış, o büyük kalabalık içinde yalnızlık çekmemiş olanların fazla tad alamayacağı şahane film. ayrıca en iyi senaryo oscarına sahip ödüllü film.
babasının kızı olamamış insanın yaptığı kötü film.
yurtdışında büyümüş insanların yaşantısına verilebilecek isimdir...
--spoiler--
filmi yerden yere vuran sığ kafalılar murray'ın kızı götürmesiyle mutlu olacaklardı. film boyunca da bunu beklediler, sinyallerini aldılar ama ters yüz oldular en sonunda. fıtık oldunuz di mi sinirden tırnaklarınızı kemiriyorsunuz. utan kendinden, baban yaşındaki adamın gencecik hatunla birlikte olması akıl mantık işi mi? tu kaka.
--spoiler--
filmi yerden yere vuran sığ kafalılar murray'ın kızı götürmesiyle mutlu olacaklardı. film boyunca da bunu beklediler, sinyallerini aldılar ama ters yüz oldular en sonunda. fıtık oldunuz di mi sinirden tırnaklarınızı kemiriyorsunuz. utan kendinden, baban yaşındaki adamın gencecik hatunla birlikte olması akıl mantık işi mi? tu kaka.
--spoiler--
Scarlett Johansson'ı ilk defa izlediğim şahane film.
seks sahneleri çok hoşuma gittiginde, scarlett'in bacaklarını görmeden de oluyor demek ki.
bob'u sürekli birine benzettim de kime?
japonlar, özellikle erkekleri bizim erkeklerin daha medenisi gibi,ellemelerini istedikleri kadınlara ellemeleri gerektigini ögrenmişler.
büyük şehirlerde büyük aşklar sanki olamıyor bir türlü, ya da tersi.
filmin mesajı: mesaj diye beklemek, öldürür.
çok eşliliğe karşı olanlara çok eşlilik öneriyorum, eşsizlik gibi.
ya işin kötüsü, son sahnede hayat ölçümün hüzün, mutsuzluk gibi seylere daha yakın oldugunu farkettim mutluluktan ziyade.
ziyade olsun.
bob'u sürekli birine benzettim de kime?
japonlar, özellikle erkekleri bizim erkeklerin daha medenisi gibi,ellemelerini istedikleri kadınlara ellemeleri gerektigini ögrenmişler.
büyük şehirlerde büyük aşklar sanki olamıyor bir türlü, ya da tersi.
filmin mesajı: mesaj diye beklemek, öldürür.
çok eşliliğe karşı olanlara çok eşlilik öneriyorum, eşsizlik gibi.
ya işin kötüsü, son sahnede hayat ölçümün hüzün, mutsuzluk gibi seylere daha yakın oldugunu farkettim mutluluktan ziyade.
ziyade olsun.
lost in translation hallerimi özlettirdi.
mutluluga, acı kadar bile tahammül edemiyor-musum.
mutluluga, acı kadar bile tahammül edemiyor-musum.
iyi roman okumayı özlettirdi.
sinema ne iyi ya.
okumus gibi oluyor-mussun.
sinema ne iyi ya.
okumus gibi oluyor-mussun.
cok gercekci buldugum -gercekci bulmayı istemememe ragmen- film.
gercekci bulmak birilerine, bir şeye benzetmek gibi.
sürekli bir şeyleri bir şeylere benzetiyorum da, gerçekten ya.
hiç bir şeye benzetemedigim seyler de yoklar o halde!!
süpermiş.
gercekci bulmak birilerine, bir şeye benzetmek gibi.
sürekli bir şeyleri bir şeylere benzetiyorum da, gerçekten ya.
hiç bir şeye benzetemedigim seyler de yoklar o halde!!
süpermiş.
(bkz: giovanni ribisi)
Scarlett Johansson (Charlotte) ve Bill Murray (Bob Harris)'in minimal oyunculuklarına hayran kaldığımız sessiz sedaasız Sofia Coppola filmi..
lost dizisi yapımcılarının, hafızam beni yamultmuyorsa, sun ve jin temelli bir bölüme in translation adını vererek çakalca bir gönderme yaptığı filmdir.
o nasıl bir film başlangıç sahnesidir... scarlett muhtemelen bu tarz görüntüler vererek en seksi kadın konumunda adımlar attı.
bill murray'nin döktürdüğü filmdir. oldukça başarılı ve sıradan ilerlemeyen bir film. tavsiye edelir.
bill murray'nin döktürdüğü filmdir. oldukça başarılı ve sıradan ilerlemeyen bir film. tavsiye edelir.
kültürel farklılıktan doğan yabancılaşmayı ve orta yaş bunalımını çok iyi anlatan film.
insanın kore'yi sevmesine ve içinde kore'ye gitme isteği uyandıran çok güzel bir film.
eger yurt disinda yasanmamissa sikici bir filmdir ama japonya'yi ve ya da herhangi bir memlekette yabanci olmayi mukemmel anlatiyor..ayrica 2 sahne var ki deginmeden gecemeyecegim; birincisi murray'in japonya'daki ilk gununde uyuyamayip yataga oturup oylece mal mal bakmasi ki tarafimdan tecrube edilmistir; ikincisi ise yine bill murray'in yasli japonla hastanedeki muhabbeti sirasinda uzak dogulularin acaba ayni seyi 25 kere soylersem anlar mi sorunsali..netekim ben cok eglendim bir nevi kendimi buldum diyebilirim guzel film..
çok abartılan filmlerdendir. aynı dili konuşan iki insanın yabancı bir ülkede yalnızlıklarını paylaşmaları üzerinedir.
charlotte, kocasıyla gelmiştir kore'ye. çok yoğun işleri olan kocası onu yalnız bırakmaktadır. küloduyla odada gezip durmaktadır. sonra, eskisi gibi ünlü olmayan amerikalı aktör bob'la karşılaşır ve aralarında aşktan da öte güzel bir dostluk başlar. tamam konu güzel filan ama beni çok etkilemedi. sanki bir şeyler eksik gibiydi. o yalnız hissetme duygusunu -sondaki sarılma sahnesi hariç- yeteri kadar alamadım ben.
charlotte, kocasıyla gelmiştir kore'ye. çok yoğun işleri olan kocası onu yalnız bırakmaktadır. küloduyla odada gezip durmaktadır. sonra, eskisi gibi ünlü olmayan amerikalı aktör bob'la karşılaşır ve aralarında aşktan da öte güzel bir dostluk başlar. tamam konu güzel filan ama beni çok etkilemedi. sanki bir şeyler eksik gibiydi. o yalnız hissetme duygusunu -sondaki sarılma sahnesi hariç- yeteri kadar alamadım ben.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar