bugün

medeniyetin beşiği olan akdeniz adası.
tabii böyle bir medeniyet durduk yere kurulmamış, kendisinden çok daha ileri seviyedeki bir başka medeniyetten hatırı sayılır bir yardım almıştır.

görsel

görselde de kanıtlandığı üzre girit medeniyetinde ön türklerin katkısı büyüktür.
türk kültürü ile asırlar önce buluşmuş akdenizin en güzel adalarından biridir. girit çok uzun bir savaşın sonunda türklerin eline geçmiştir. bende bir girit Türküyüm. yunan ve venedik işgalinden sonra izmir, antalya, muğla, adana, balıkesir gibi illere geri dönmüşüz kayıklarla zor şartlar altında. babaannem anlatırdı rahmetli yunanlıların ne kadar zalim ve katil olduğunu büyük ninemden-dedemden dinlemiş o da.

bir diğer girit Türkü için (bkz: mustafa fehmi kubilay) diğeri için (bkz: Ali Fuat Cebesoy)
resmo'lu garazoğlu osman ağa'nın 1796 yılında yaptırdığı çeşmenin üzerindeki kitabe;

"başta bu mahalde çeşme yoktu, halk su ihtiyacından dolayı ızdırap ve sıkıntı içindeydi, su için yunus ağa'nın oğlu osman kasım bey allah rızası için bu çeşmeyi yaptırdı. hayrı ve sevabı allahtan olan bu çeşmeden içenler bir fatiha duası okuyup zikretsinler. cenab-ı allah ataya sevabını verir. bu çeşmeden her an allah rızası için su için..."

görsel
görsel
(bkz: osmanlı nın girit açılımı vs kürt açılımı/#19798648)
4.4 şiddetinde deprem meydana gelmiş ada.
1/4 oranında soyumun dayandığı yer. Zamanında gittik gördük, akrabalarla takıldık. Hiç tanımadığım onca insana ısınmam birkaç dakika aldı. Vallahi özledim.
osmanlı nın denizlerde ki gücünün iyice düştüğünün kanıtıydı o zamanlar.
Katakulliyle elimizden çıkan türk yurdu.
ileride yaşamak istediğim Yunanistan'ın en büyük , Akdeniz'in 5. büyük adasıdır . Seviniz , sevdiriniz .
görsel
görsel
her gün 4'den büyüklükte depremleri yaşayan ve yaklaşık 9 büyüklükteki bir depremi üretebilecek kadar aktif bir yer ki; 365 yılında da en az 8.5 büyüklüğünde deprem olmuş.

(bkz: 21 temmuz 365 girit depremi)
Avrupa genelinde kalp ve damar hastalığı vakalarının en az görüldügü yer.
girit adası, akdeniz’in beşinci büyük ve yunanistan’ın en büyük adasıdır. girit adası’nın başlıca şehirleri ise; kandiye, hanya, resmo, aya nikola ve sitya'dır.
Osmanlı'nın alırken oldukça zorlandığı ada... Akdeniz'in en güzel adalarından birisi ki insan keşke kaybetmeseydik diyor iç geçirerek..
kızıl elma'm, medeniyetin beşiği kritimu...
görsel

akdeniz'in 5. büyük adası.
bugünkü nüfusu 700 bin civarında. lakin bugün "giritli" diye bir kavram var ki dünyadaki giritlileri sayacak olursak çok daha kalabalığız...

sadece türkiye'de girit nüfusu kadar giritli var.

bunun dışında lübnan, suriye, kıbrıs ve libya'daki giritlilerin sayısı da yaklaşık 300 bin civarındadır.

atalarımız bu topraklardan zorla koparıldı.
dedem mübadele esnasında 2 küçük kardeşini kaybetmiş, birisi gemide, diğeri karantina'da(izmir) vefat etmiş.

"körolası güljemal" derdi dedem...
gülcemal, işte girit'ten mübadilleri taşıyan, izmir'e getiren vapur...
görsel

1999 senesinde "ahhh kritimu, ahh kritumu" diyerek vefat etti dedem.
girit'ten gelen pek çok mübadilin de aynı şekilde vefat ettiğini duydum.
biz her ne kadar mübadelenin 3. kuşak insanları olsak da, işte atalarımızın çektiği bu acılar yüzünden girit bizim kızıl elmamızdır...

bugün girit'teki yunanistan vatandaşlarının çoğu kendilerini "yunan" olarak tanımlamıyor.
girit'te ciddi anlamda bir ayrılık hareketi var.

zaten bugünkü girit nüfusunu yunanistan yıllar boyunca asimilasyona tabi tuttu.
öyle ki mübadele esnasında türkiye'ye göç ettirilen müslüman giritliler(giritli türkler)'den boşalan yerlere anadolu'dan gelen rumlar yerleştirildi.
lakin anadolu'dan gelen rum nüfusu, girit'ten türkiye'ye göç eden giritlilerden çok daha azdı.

buna karşılık girit'in yerli halkı, mübadil rumlardan kat be kat fazlaydı, ayrıca girit'e mahsus bir dil olan kritiko'yu konuşurlardı.

kritiko, yunanca'nın bir lehçesi olarak gösterilse de, o dönem kritiko konuşan bir giritli ile, yunanca/rumca(elenika) konuşan bir rum'un anlaşması neredeyse imkansızdı.

çünkü kritiko içinde yunanca, arapça, türkçe, arnavutça, berberi dilleri, italyanca ve hatta farsça kelimeler bulunduran özel ve lokal bir dildir.

işte yunanistan 1898'den beri girit'te bu kritiko dilini yok etmek için titiz bir asimilasyon politikası sürdürmektedir. bügün geldiğimiz noktada bu asimilasyon politikasında da bir hayli başarılı olmuştur.

"1897 osmanlı yunanistan savaşı" ingiltere himayesinde, osmanlı ve yunanistan arasında imzalanan istanbul antlaşması ile girit özerk bir hale gelmişti.
girit adasına hristiyan vali atanmasıyla beraber yunanistan'dan girit'e göçler başladı.

adada hristiyan nüfus, müslüman nüfustan fazlaydı.
adanın 2/3'ü hristiyandı.
lakin hristiyan giritlilerin büyük çoğunluğu kendini yunan/rum değil, "giritli" olarak tanımlıyordu.
keza girit'teki müslümanlar da kendilerini aynı şekilde giritli olarak tanımlamaktaydı.
yani hristiyan giritliler ve müslüman giritliler arasında sadece din farklılığı vardı, herhangi bir düşmanlık, anlaşmazlık bulunmamaktaydı.
bu da yunanistan'ın girit politikasına aykırı bir durumdu, bu yüzden yunanistan anakarasından girit'e sistemli göçler başladı.
girit'in demografik yapısı değiştirildi.
girit özerk bir bölge olmasına ve hala osmanlıya bağlı olmasına rağmen, yunanistan'dan gelen ve vali olarak atanan prens otto tarafından kandiye'deki girit valilik binasına yunanistan bayrağı çekildi.

1910 yılında girit meclisi "yunanistan ile birleşme kararı" aldı.

osmanlı ise buna tepkisini ancak protesto ederek gösterebildi.
hatta "girit ile ilgili haberlere yayın yasağı" getirerek girit'in bağıra bağıra elimizden çıkmasına göz yumuldu.
ve bu süreç binlerce türkün canı ile ve akdeniz'in kalbi girit'in 1913'te elimizden çıkması ile sonuçlandı.

1923 yılında başlayan mübadele ile birlikte girit adasındaki giritliler yalnız kalmışlar ve yunanistan'dan gelenler ve anadolu'dan gelenler karşısında azınlık durumuna düşmüşlerdi.

girit dili'nin yok edilmesi operasyonuna bu süreç sonrası hız verildi.
giritliler bu durumdan memnun değildi tabi.
işte bu yüzden 1941 yılında 2. dünya savaşında almanların girit'i almak için yaptıkları mercury operasyonu giritliler için yunanistan'dan kurtulma umudu olmuştu.
almanlar da derslerini iyi çalışmışlar, iyi istihbarat yapmışlardı.
giritlilerin yunanistan rahatsızlığından faydalandılar.

hatta giritliler bu umutla "Girit halk kurtuluş ordusu" adlı bir örgüt kurdu, örgüt hem alman işgaline direndi, hem de yunanistan'dan ayrılma umutlarını diri tuttu.

fakat 2. dünya savaşının bitmesi ile yeniden yunanistan hakimiyetine giren girit'te yunanistan'ın asimilasyon politikası kaldığı yerden devam etti.

lakin girit insanının en temel özelliği "inatçı" olmasıdır.

yunanistan 100 yılı aşkın bir süredir ne yaptıysa da giritlileri "yunan" yapamamış, giritliler, kendilerini "yunan" olarak tanımlamamış, hep giritli kalmışlardır.

yunanistan'ın girit'i sürekli asimilasyon çabasının kökeni ise binlerce yıllık bir geçmişe dayanıyor.
yazının başında da belirttiğimiz üzre girit medeniyetin beşiği.
yunanların asıl meselesi işte bu.
girit'i kendi kültürlerinin ve tarihlerinin bir parçası olarak göstermek istiyorlar ve bu yüzden girit'e sürekli bir asimilasyon uyguluyorlar.
girit ise eline geçen her fırsatta yunanistan'dan farklı hareket ediyor.
örneğin, pers istilasında yunan şehir devletlerinin perslere karşı kurdukları delos birliğine girit dahil olmamıştı.
bunda da kendilerince haklı sebepleri vardı.
mitolojideki truva savaşlarında da giritliler tarafsız olmayı seçmişlerdi, lakin girit o dönem akaların istilası altındaydı, truva savaşları boyunca agamemnon girit'i sürekli sömürdü, giritliler bunu unutmamış olacaklar ki, pers istilasında delos birliğine katılmayıp tarafsız kaldılar...

zaten girit'in yunanistan'dan her şeyi farklı.
kültürü, tarihi, müziği, yemekleri...
rakısı bile yunan rakısından farklı.
kısacası girit kültürü'nün, kara yunanistanı ile hemen hemen hiç alakası yok.

bugün giritliler sosyal medya platformlarında örgütlenmekte, giritliliklerini ön plana çıkarıp bir ayrılıkçı hareket olarak her geçen gün büyümektedirler.

bunlardan birkaç örnek vereyim;
görsel
görsel
görsel

tabi bunlar sadece sosyal medyada sınırlı değil.
giritliler fırsat buldukça televizyonda da propaganda yapıyorlar.
görsel

ayrıca girit ayrılıkçı hareketini eyleme de döküyorlar.
2010 yılında kandiye'deki girit valilik binasına girit bayrağı çekildi ve kapısına bildiri asıldı.

yine 2012 yılında ofi crete takımının maçında stadyumda büyük bir girit bayrağı açıldı.
görsel

girit fevkalade turizm gelirine sahip bir ada.
bunun yanında tarım anlamında da hem kendi kendine yetebiliyor, hem de hatırı sayılır bir ihracat yapıyor.
hatta girit yunanistan'ın en zengin bölgesi.
bu sebeple giritliler gelirlerini yunanistan anakarası ile paylaşmak istemiyor.
bu ayrılıkçı hareket de zaten bu ekonomik sebeplerle 2009 yunanistan krizinde daha fazla ön plana çıktı.

peki bizim herhangi bir politikamız var mı bununla ilgili?
tabi ki yok.
fakat 2017 yılında Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım bir açıklama yaparak, Lozan anlaşmasıyla Girit Adası'nın sadece dörtte birinin Yunanistan'a ait olduğu tezini ortaya atmıştır.

--alıntı--
Yalım, "Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası’nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar, Osmanlı Devleti’nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir" dedi.
https://odatv.com/girit-t...i-basladi-0712171200.html
--alıntı--

dikkate değer bir konu. ama bunu gündemden düşürmemek, gündemde tutmak gerekir ki bu hususta en önemli görev türkiye'nin pek çok yerinde bulunan giritliler dernekleri ve lozan mübadilleri derneklerine düşmektedir.

girit nedir? giritli olmak nedir?

"Hasanaki, 1923’te Hanya’dan vapura, kesime giden kasaplık hayvan gibi bindiğinde, onu ağlayarak uğurlayan sevdiği ve sevildiği kadın Marigo’dan başkası değildir...

işte giritli olmak budur...

yani tam olarak şu;
https://www.youtube.com/watch?v=ODmXvj9TLGc

#tarih
#coğrafya
Akdeniz'in yerleşilesi adası.
Eski türk toprağı.

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
kritimu...
tanrıları doğuran, insanları doyuran güzel vatan...

ah bugün bir haber gördüm, dava açıyormuş bizimkiler.
https://www.aa.com.tr/tr/...maya-hazirlaniyor/1839039

var bir hayalimiz be...
benim gibi bütün kritikoslar heyecanlandı haklı olarak.

lakin bu girit meselesi çetrefillidir.
girit'i nasıl kaybettiğimizi ve girit konusunda neler yapmamız gerektiğini şurada uzun uzun yazmıştım.
(bkz: girit/#41457527)

eğer hükümet bu konuda ciddiyse girit'teki yunan asimilasyonuna maruz kalmış giritlileri angaje etmeli, girit ulus bilinci üzerinde çalışılmalı.

tamam belki girit'i geri alamayız, ama bakın girit'in etrafında konuşlu olan adalar var.
dhia
dionisades
gavdos
koufonisi
gaidhouronisi

görsel

girit çevresindeki bu 5 ada türk toprağıdır ve şu an işgal altındadır.
bu adalar hiçbir şekilde ve hiçbir antlaşma ile yunanistan lehine tescil edilmemiştir.

bundan 50-60 sene evvel güçlü bir donanmamız yoktu belki, o yüzden bu adalar ile ilgilenemedik.
lakin bugün türk donanması akdeniz'in en büyük gücüdür.
girit çevresindeki bu adalar da mavi vatan için hayati önem taşıyan topraklarımızdır...

belki bu davalarda girit ile ilgili bir netice alamayacağız, ama bu yarayı kaşıyarak bize ait olan 5 adayı alabilir, akdeniz'deki mührümüzü bizi görmek istemeyen kör gözlere sokabiliriz...

tabi inanmak, mücadele etmek ve dik durmak şart.

şimdi madem bir mücadele başladı, ta girit'e kadar gitmeye gerek yok, hemen burnumuzun dibindeki işgal altında olan 8 adadan başlayabiliriz.

(bkz: yunan işgalindeki adalarımız sıralı tam liste/#36023433)

yunan işgali altındaki 8 adayı yukarıdaki linkte ayrıntılı bir şekilde anlattım.
biz şayet girit üzerinde hak iddia ediyorsak ilk işimiz bismillah diyerek bu 8 adadaki yunan işgaline son vermek olmalı.
aksi takdirde burnumuzun dibinde yunan kuzu çevirme yaparken bizim girit çevresinde hak iddia etmemiz bizi komik duruma düşürür sadece...

dedim ya, var bir hayalimiz...
2.abdulhamit bastonuyla karadenizi karıştırırken bastonu düşürmüş ve baston karşılığı yunanlılara verdiği adadır.
Girit denen bir toprak var;
şarap rengi denizin ortası da denizle çevrilidir,
güzeldir ve semiz,
çok insan vardır içinde,
sayamazsın,
doksan tane de kenti...
(Homeros-Odysseia)

görsel
Dünyanın en güzel adalarından, eski türk toprağı.
çok fazla deprem olan Akdeniz adası.
an itibariyle 5.5 büyüklüğünde bir deprem daha olmuştur.
Bir gün babamla birlikte gideceğimiz memleketimiz. Kalbimizin beşiği.
Tarihte Deprem konusunda Hatay kadar riskli bir bölge.
Tarih boyunca depremlerle anılmış yerlerden biri.

Bunların yanısıra çok güzel bir Akdeniz adası.
Bütün bir Kıbrıs ile birlikte sınırlarımıza çok yakışırdı.
türkiye'deki faylardan daha büyük deprem üretebilecek olan helen yayı üzerindedir, girit de olası 8+ depremde ege kıyımıza yetişecek bir tsunami olasıdır. olmaz umarım.