bugün

altıparmak'da veletliğini tamamladıktan sonra, ufak kavgaların sonucunda bursa'nın bir çok semtini gezmiş, lise yıllarını bursa erkek lisesi 'nde şenlendirmiş, 85 model paranoyak, depresif yazar..
gözüm biyerden ısırıyor bu arkadaşı ama nerdeeen ?
selam ederim,bol bol...

(bkz: aramaya inanmak)
kader ortağı. * mesajlarını okurken yazık bizeee dediğim yazar. ama akıllı yazar o böyle naneler yemeyecekmiş. *
geçen gün bir başlığın altında tanımını gördüğüm, ve gariptir ki, içime bir sevinme, uzun süredir görmediğim bir arkadaşımı görmüşcesine mutlu olma duygusunun düşmesine neden olan insan.
hoşgeldin diyorum. ya da burdaydın da nasılsın mı desem?
müneccimdir kendisi.
gecenin bir vakti okudugum entrysi ile a$ermemi saglayan yazar. bir yemek boyle guzel anlatilabilir mi be(!)(?)
(#1029536)
''1000. entry'mi nereye gireyim'' diye düşünürkene, yalnızlar rıhtımından bir entrycik kendisine bahşederekten kendi kisvesi altına yazan, melankolik bünyeli, inek modelli, gözlük tipli, pek bi özeleştirili yazar(cık)...
bazı kişilere / düşüncelere sinirlendiği belli; sakin olmasını, her şeyi çok ciddiye almamasını tavsiye ettiğimiz yazar.
nickinin adamı uuser. *

(bkz: adının adamı olmak)
pek kıymetli almanca hocam. bilgilerini benimle paylaşmaktan çekinmeyen, yardımsever yazar. *
erkek lisesinde aynı sıraları paylaştığım, zamanında ingilizceme hayran kalan sonra sıkı çalışmalarıyla beni geride bırakan sınıf arkadaşım, güzel insan... gözlüklerinin rengi siyah olsa tam Hiro nakamuraya benzeyeceğini düşündüğüm faideli kişi. tenefüslerde gazete kağıtlarından top yapıp sınıfta hebele hübele gübük diye maç yapması ayrı bir dip not olarak geçilsin istedim.

(bkz: hey gidi günler)
nereye yazsam nereye yazsam diye düşünürken, kendi parasını kendi bnkasına yatırma eylemini gerçekleştirip, megalomanlığını konuşturup, kendi kendisiyle dertleşmeye devam eden, - isteyen gösteriş budalası, isteyen ''ilgi çekmek istiyor'' desin - doğum gününü kendi oturup, kendi kalkıp da kutlamış sözlük yazmaya çalışanı.

hani kimi zaman insanlar vardır ya, diğerlerini kendisinden daha çok düşünür, kimi zaman ya da yeri geldi mi, kendisinie almadığı şeyleri onlara alır ya da, kendisi için feragat ettiği şeyleri, başkaları için yapabilmek onu en büyük zevklerinden birisi olmuştur. velhasıl kelam, her ne kadar kesinlikle yaptılarından hiç bir ek istek ya da karşılık beklemeyen, bu diğerlerinden farkı olmayan, allah'ın kulu olan kardeşiniz, bir hatırlanmayı, zamanında teker doğumgünlerine gitmiş, hediyesini falan geçtim (sokayım hediyesine) her zaman yanlarında olmuş, konuşmasını, tebriklerini eksik etmemiş bir insandır, ve de bu kadar onlarca insanın doğum tarihini bilen bir kişi olarak da, 5-10 kişiden bile değil, 3-5 kişiden bile, hiç yoktan kısa bir ''nice senelere '' ile bir avutma bile beklemektedir; sevgiye kurtlar gibi aç, ya da ona aşık olmuş bir insan olarak. yoksa, kendi kendine bu kadar sayılmama durumundan sonra bile kalkıp da, '' bak bugün x'in doğum günü, kontörüm de yok ama, du bakayım param da tamı tamına kalmış; neyse yaa, al bi kontör de tebrikleyiver, bekler şimdi'' ya da, ''yarın bizim ismail'in doğum günü var, ona bi çam sakızı çoban armağanı alsam mı ki! '' lerin arasına kendisini sıkıştırarak, yine en doğrusunu kendisinin yaptığının farkında olan bir kişidir. yoksa burada anlattıklarım da, düsturumu temiz pak göstermektedir;

(bkz: #845727)

ayrıyetten;

(bkz: kendinden cok baskalarina deger veren insan)
girmiş olduğu entry sini, erasmus b.kuna taa hamburglardan giren gurbetçi yazar. gönül ister, ki annenin ya da babanın burada olmasını, şefkatlarını bir türlü yanlarında bulundurmalarını, her daim türkçe muhabbet edebileceğiniz birilerini bulabilmeyi, istediğiniz yere gidip de, istediğinizi yapabildiğinizi görebilmek uzun bir süre alacaksa da, erasmus erasmusdiye inleyen bünyenin bir cezasıdır belki de, bu entry nin hamburg lardan girilmesi. aynı şekilde de, bu entry kendisini, daha üretkn ve de pozitif entrylere bırakacak günleri beklemektedir.

(bkz: erasmus)
(bkz: hamburg)
(bkz: uludağ üniversitesi)
serbest çağrışım: vakti zamanında (bkz: türkiye gazetesi) nin abone olanlara ücretsiz dağıttığı faideli bilgiler isimli kitapçık.
pringles ten güzel sakal yapmış yazar kişisi. * * * *
tinto brass filmlerinin yanında envai çeşitte pringles yediğini düşündüğüm zat.
muhtemelen galatasaray'ın uefa kupasını fenerbahçe'den aldığını sanan yazarlardan.
galatasarayli olmak adli acmis oldugu basligina girmis oldugu ilk entry sinin dikkatli sekilde okunmasini, sadece ve sadece isteyen. zira, simdiye kadar polemik malzemesi olmamis, hele hele bir takim ugruna hic de o taraklarda bezi olmayacak, olamayacak yazar.
erasmus ile geldiği hamburg'dan, pek erken ayrılacak olacak olan öğretmen adayı dostum, arkadaşım. gitme diyecek oluyor insan, daha 25 ab ülkesi artı çevresindekiler var diyecek oluyor fakat, (üniversitelerin erasmus koordinatörlerinin kulağı çınlasın..) okulundan kaynaklı nedenlerden ötürü erken bir tarihte yurda dönecek olan arkadaştır. zat'ın, bu yaz bursa'da iskender ısmarlamasını bekliyorum efenim. istanbul'a da misafir edeceğiz umarım.
yine cevapsiz kalmis kisi.
- bu amina kodumunun dunyasinda kizlar ne ister,
- niye efendi adam para etmez,
- illaki zipcikti mi olalim, kufur mu edelim, ne yapalim da, sevdigimiz kisiye kendimizi sevdirelim;
- cok mu yamugum ?
- cok mu okuzum ?
- cok mu ayiyim ?
- cok mu deliyim ?

allah im turkiye ye donunce, hemen bir psikiyatrist paklasin beni, deli diyen de benden deli olsun, oh kendimle de konusuyorum, aynaya da bakiyorum muntazaman, relax take it easy dinliyorum, ama bana misin demiyor, yine kullanmasini cok sevdigim muntazam kelimesiyle sevisiyorum, bir bok olmuyor...

egom da 100 numara, kendi basligima dosuyorum borumu, bir ic cekiyorum karsiki daglar, "aman yigidim takma bunlara kafani" diyorlar, stres le olan evliligim de pek bir guzel karim 8 aylik hamile onun da adini paranoya koymayi dusunuyorum, aman cinsiyeti hic onemli degil, allah anali babali buyutsun...

ha bu arada her aynaya bakisimda, saclarimin gittikce acildigini gorup, yeni yeni kapama teknikleri gelistirmeye calisiyorum, sivilcelerim icin de ne yapsam bilemiyorum ki...

simdi ben ozelestiri mi yaptim, yoksa yine mi ego sismesi oldu bende ?

boyle red edile edile, - aslinda benim icin ticari yonunun agir basmasi disinda hicbir anlami olmayan sevgililer gunu nde- bakalim ucurum ozelligi bulunan yerlere ne zaman ayak basmayi kafaya koyacak bu deli gonul. bogazici olmasa da, dikkatsiz atarsam kendimi setbasi prestige sinemasinin yanindaki setbasi koprusunden de kemiklerimi toplarlar...

iste boyle sozluk, anlatacak kimsem yok, dinleyecek kimsem yok, dostlar tiras olaylarinda, tek bir insan olarak yasamak bu dunyada bilir misin, nasil bir duygu ?

"onun yerine varsin olsun, bir tane mermer tasinda dogum tarihim ile olum tarihim yazsin, o mermer tasi basimin ustunde tac olur hic olmadi"
kelleşen kafası, aldığı kiloları, daha 4,5 ayda damat adayı moduna sokan ''vantuz'' kız arkadaşı, iflas etmesinin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen, yeni iş bulacağına uyduda hangi yeni kanallar varmış diye kırkından sonra azanı teneşir paklar modunda takılan babası, 40'ını çoktan devirmiş olmasına rağmen, halen beş kuruş fazla girsin * diye çabalayan anası, okuyacağı belli ama geleceği muallakta olan kız kardeşi, bir türlü gelişip gelişemeyeceği de yine allah ın işine kalmış, kariyer (!)iyle yaklaşık yirmi dakika sonra bir yaşını daha devirecek olan sözlükçü; yaklaşık 3,5 seneden bu yana kendi haline takılsa da, sözlüğe bir iki şey çiziktirmeye çalışan kendi halinde yazar.

yazar da olduk ya !..

ilginç bir şeymiş bu yeni yaşa daha girmek... bir sene içinde de çok farklı kulvarlara yakınen tanık olabiliyormuş insan. almanya da erasmus filan, üniversiteden mezun olmak, asker mi, iş mi nidalarının kulaklarda yankılanması - hoş ! ne iş de yapacaksam yarım yamalak almancam, ona nazire yapan ingilizcemle - en azından yavaş yavaş hayatın be bok olduğunu öğrenmek... daha 23 ü, 24 ü bağlayan yıllarda günde 13 saat çalışarak, hem bedenen hem de zihnen yorulmak, gece gece de sözlükle dertleşmek.
bursa da neden zirve yapımıyor zirvesi 2 nin en ağır topu olan 1. nesil yazardır kendisi. pek muhabbet etmesek de beni uzaktan gözlemiş kaçırmamış beni.
*
daha önceden değerli bilgi entryleriyle dikkat çeken, zirvede başlarda sessiz dursa da daha sonradan güzel bir muhabbet yaptığımız galatasaraylı yazar. kendisini tanımış olmaktan dolayı çok mutluyum.
1. nesil yazar abimiz, almanca öğretmeni yazar, pek muhabbet edemedik ama olsun, bi ara memleketi filan kurtardık ama yarıda kaldı. *
şapkanın altındaki muhabbetli insan. memnun olduk tanıştığımıza.

(bkz: şepkemin altındayım)