bugün

aşkım.

bak gördün mü sevgilim kara bulutlar kaybolduğunda bile yağmur yağıyor...biliyor musun önemli olan uefa kupalarına katılıp katılmamak değil , sen paf takım ile çıksan maçlara ben yine formamı giyer , kaşkolumu takıp formanda ter olmaya gelirim.
bu ülke de spor yasaklansa ben yine dilimde aşkıma olan şarkılarla sokaklarda gezerim , seni düşünürüm her saniye ve senin yoluna ölürüm.

aşkım , bana en çok koyan avrupadan men edilmektir...110 yıllık çınar , şeref beyi , baba hakkısı , metin ,ali ,feyyazı ve daha niceleri...onların ruhu o beşiktaş duruşunun kaybolması...işte hepsi o orospuçocuğunun yüzünden...özür dilerim şeref bey , özür dilerim baba hakkı...

10 sene de bu takımın tüm değerlerini kaybeden , bu takımın geçmişini silen bu takımın taraftar grubunu satın alan adam bu son sözüm sana...

beşiktaş benim ailemden bile önemlidir dinim gibidir evladım , babam , anam gibidir...sen bu değere zarar verdin...umarım senin de en yakınların zarar görür hatta çocukların kollarında ölür..çünkü sen benim hayatımı kollarımda öldürdün...

biz ayağa kalkacağız ama senin yatacak yerin yok!
avrupa kupalarına gitmemesi büyük bir darbe değildir. aksine alınması gereken bir derstir, bir daha tüpçü ve benzerlerini klübe sokmamak gerekir. ağzımıza sakız olan altyapı ve hocaya değer vermek gerekir.

bu taraftar biterse ancak beşiktaş biter, denizde su biter bu taraftar bitmez!
seneye avrupa'da alabileceği iğrenç skorlarıyla bizi (türk futbolunu) rezil edemeyecektir.

türk futbolunu bir zahmet sadece türkiye sınırları içerisinde rezil etmeye devam edebilir.
önümüzdeki sezon türk futbolunun avrupada puan kazanamayacak olmasına sebep olan takım. bi kaç sezon sonra ş.ligine 1 takım giderse bizden bilin.
yıldırım demirören'in oyuncağı olarak bu hale gelmiş koca kulüp. yazık? bütün kulüpler aynı tehlike içinde.
Dün itibariyle hisseleri %10 değer kaybetmis hissedir.

Bir zamanlar Vizyonsuz, kabiliyetsiz ve informel yonetimin esiri olmus takimdir.
adnan polat 2012 kriterleri diye bas bas bağırırken, bu kriterlere uyabilmek için adam gibi bir kadro kurmaktan vazgeçerken ve neredeyse takımı küme düşürtecekken, yurtdışından futbolcu üstüne futbolcu getiren takımdır. e herşeyin bir bedeli var dostum.. şimdi biz gülüyoruz siz ağlıyorsunuz. *
(bkz: cennetten de men etseler bitiremezler bu aşkı)
koca kafa gitti, laneti üzerinde kaldı canım beşiktaş.
beşiktaş büyük takımdır dibe indikçe daha bir güçlü çıkar yukarı.

hem bir sene soluk alsın avrupaya gidene , çeyrek final oynayana bizim memlekete başarılı denmiyor bi şekilde.

sanki hersene kupa getiren var.
aşık olduğum takımdır ama takımı çekemeyenler baya bi hırpalamıştır. pahalı bir kadrosu vardır ama belkide mali krizlerden dolayı o kadro çok kötü bir şekilde dağılabilir. türkiye'de ki konumu hakkında konuşursak şampiyon olamasada hiç değilse 2. olabilecek bir takımdır. avrupada bu sezon büyük başarı sağlamıştır. ama eski teknik direktörü carvalhal'ın yanlış taktikleri yüzünden maalesefki çeyrek final yolunda elenmiştir. ben beşiktaş aşığı olsamda tarafsızımdır futbol konusunda karar verirken. hangi takım olursa olsun şuan beşiktaş'ın durumuna üzülmeyip beşiktaş gibi bi takımla kafa bulana cidden yazıktır.
rakiplerince kafa bulunmayı sonuna kadar hak ediyor. neden?

çünkü beşiktaş bugün geldiği noktaya bir günde gelmedi. yıldırım demirören bu kulüp ile senelerdir kafa buluyordu. bugünlerde ve o günlerde büyük taraftarlık taslayanlar neredeydiler? ne yapmaktalardı? koskoca bir hiç. masal anlatıyorlardı. "öyle büyüğüz, böyle büyüğüz" gördük büyüklüğünüzü. kendinizle yüzleşip, ne olduğunuzu anlayıp, kendiniz adına utanmaya başlayana kadar kafa bulunmalı sizlerle.

siz tribünlerde "yeter yıldırım demirören yeter" diye bağırırken, sizden farkı birkaç yüz milyon dolar fazla parası olması olan bir adam sizin kulübünüzün kongresinde "yetmez yıldırım demirören yetmez" diye bağırdığında neredeydiniz? o büyük beşiktaş sevdanızla ne ypıyordunuz? adam milyonlarca taraftarınız ile kafa bulurken neredeydiniz? o adam, parasıyla adam tutup kapalı tribünün orta yerinde "iki kupayı utunma, vefasızlık yapma" pankartı açtırırken neredeydiniz?

çarşı çıkardığı derginin kapağına "endüstriyel futbol'a hayır" yazarken, demirören kulübü borçlandırmada rekora koşarken neredeydiniz? camia'nız hangi mali kongrede hesap sordu? adam sapır sapır ibra edilirken neredeydiniz? büyük beşiktaşk'ınızla naapıyordunuz? guti, quaresma, simao alınınca neden sustunuz? bu adamların maliyeti neydi? kaç tane feda tişörtü alarak bir adamın, sizinle kafa bulan bir adamın size soktuğu kazıkları çıkartmayı düşünüyorsunuz?

kulüp üyeliğinden atılması gereken bir adam, "gitsin de nereye giderse gitsin" dediğiniz adamı federasyon başkanlığına soktuğu kazıkların 100 milyon'unu bıraksın diye ibra ederken beşiktaşlı duruşunuz neredeydi? yıllık izin de mi?

110 yıllık camia, en eski kılüp dediğiniz camianız evrakta sahtecilik ile itham ediliyor. sahtekarlıkla yani, bunu da ekleyiverirsiniz o meşhur beşiktaşlı duruşunuza.

adamın biri geldi, parasıyla başkan oldu. indiremediniz. del bosque, tigana, çalımbay, ferrari gibi onlarca facia işe bulaştı, seyrettiniz, üç tane sönmek üzere yıldız transfer etti -ki hepsi yılda 3-5 maç oynadı en fazla- alkış tuttunuz. şimdi de büyük kulüp, büyük taraftar.

türkiye'nin en büyük masalı beşiktaşın büyük kulüp olmasıdır. herhangi bir anadolu kulübüyle de, bir insan, tek bir kişi, sadece parası olduğu için bu kadar kafa bulabilir. taraftarı hesap sormak kenara dursun, avrupadan men edilene kadar sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşar, o tek adamın soktuğu kazıklardan biri, del bosque'ye on milyonlarca euro ödenirken bunlar birkaç euro'luk tişört ile canlarından, mallarından feda etme tavrındalar, bugüne kadar hesap ver diyen çıkmadı. adam her mali kongrede ibra edildi.

şu an için beşiktaşlıların söyledikleri her şey boş, boş konuşuyorlar. konuşmaları gerektiğinde sustular, adam pılını pırtını, senedini, sepetini aldı gitti. sorsan, hala büyük beşiktaş, 110 yıllık camia, tek büyük, büyük taraftar, endüstriyel futbola karşı oluşum, halk takımı.. he gülüm, he canım, he aslanım. bir adamın kepaze ettiği camia olarak biliyorum, kimsenin de hesap sormaya gücünün yetmediği.
Sonunun Ankaragücü gibi olmasından korktuğum takım. inşaallah o raddeye gelmez. Kasımpaşaspor'un yönetim kuruluna baktığımda, sanki birileri pusuya yatmış gibi geliyor. Yani BJK batarsa Kasımpaşaspor isim değiştirecek. Beşiktaş Spor Klübü olacak. Böyle bir senaryo var gibi geliyor bana.
Bu durumdan kurtulmak için BJK taraftarı harekete geçmeli. En az 1.000.000 BJK taraftarı, gönüllü olarak en az 100 TL olmak kaydıyla, gönlünden kopan para yardımı yapmalı. Böylece en az 100 milyon TL para toplanmalı. Finansal rahatlama sağlanmalı. Bunu yapmazlarsa takımın geleceği pek iyi görünmüyor.
bu yazacaklarımı fenerbahçeli kimliğimle değil, bir sporsever olarak yazıyorum...
portekiz ve hollanda takımlarını bir yana koyun, avrupada hangi takımlar financial fairplaye uyuyor?
arap sermayesinin elinde olan city'e ve psg'ye söz geçirebiliyor mu uefa?
beşiktaşın dosyası kabarık, kabul. ancak uefa bu kararında adil mi sizce?
men cezasının ihalesini demirören'e yıkıp kendinizi kandırmayın.
quaresmaya, gutiye, simaoya milyon dolarlar verilirken hepiniz buna çanak tuttunuz.
kimse dur dedi mi bu adama? demedi.
peki federasyonun görevi nedir?
zamanında fenerbahçeyi şampiyonlar ligine göndermediği gibi; beşiktaş, bursaspor ve gaziantepspora gelen cezalara göz yummak mı?
bu ülkenin takımlarını bu ülkenin federasyonundan başka kimse koruyamaz.
uefa kimsenin gözünün yaşına bakmayacak bahaneleri ile avutmayın kendinizi.
uefa, beşiktaşı bir piyon olarak kullandı. bursaspor ve gaziantepspora gelen cezalar ise laf kalabalığı.
-bakın ben bunlara ceza veriyorum, ayağınızı denk alın mesajı verdi.-
uefa hukuksuz bir kurumdur, anlayın artık bunu!

ayrıca, çarşıya bir çift lafım var:
her olayda kendinizi gösteriyorsunuz, iyi hoş, lütfen bu konudada sessiz kalmayın.

ve:
3 temmuz sabahı pontussporun şerefli(!) şampiyonluğunu kutladınız, 4 temmuz günü aklanın da gelin diye manifesto yayımladınız. peki şimdi ne yapıyorsunuz?
eskişehirspor'u tebrik edin bence...
bir river plate değildir.
asil ve şu sıralar çok ateşli sexy beşiktaşımıza rio 'dan, tayland 'dan çeşitli erotik shop derneklerinden kayganlaştırıcı ve geciktirici bilimum sex gereçleri yardımı yapılmaya başlamıştır. Yardımlar arasında tüpçü şişme bebekleri de yer almaktadır.
fikret orman'ın yıldırım demirören'i mahkemeye vermesi buna mukabil yıldırım demirören'in elindeki senetleri işleme koyması ile daha da zor zamanlar geçirmesi muhtemel kulüp.
şike süreci boyunca üç maymunu oynamış, dansöz gibi kıvırmıştır. şikeciye karşı gelememiştir çünkü kendi durumu da net degildir. taraftari da aynen şikeyi ve şikeciligi benimsemiştir.

Allahtan uefa gerekeni yapmış, bu çapsız ve karaktersiz kulübü tüm dünyanin gözü önünde madara etmiştir.
yıldırım demirören tarafından paçavraya çevrilen klüptür.
göklerde süzülen bir kartal varmış,
sonra bir zengin p. çıkmış,
onu tutmuş,
kanadını yolmuş,
bir güzelde yemiş,
semirdikçe semirmiş,
yinede hani bana, hani bana demiş...
hangi takımlısın sorusuna her dekilanlı gibi beşiktaşlıyım diyerek sevgiyi ve asaleti yakıştırarak sevilmiş bir spor kulübümüzdür.
beşiktaş borç batağındayken formasının arkasına bedelsiz kızılay reklamı alabilmektir.. asalettir.. duruştur..
siyah beyaz renklere sahip futbol takımı. bizler için bir aşk. uefadan mali yapısı yüzünden 1 yıl men edilmiş, demirören yönetimi sayesinde uçan kuşa borcu olan bir takım haline getirilmiş, yaptığı yıldız adı verilen transferlerden verim alamamış, teknik direktörü belli olmayan karışık bir yapı içinde bugün. o değilde demirören kadar zararlı bir taraftar kitlesi var takımımızın. daha bu cezalar belli olmadan medyada beşiktaş üzerine kurulan haberlerin yüzde 90'ı malum teknik adamın kim olacağı üzerineydi. bütün sözlüklerin, taraftar forumların beşiktaş ile ilgili bölümlerine aşina olan ben ismi geçen yerli teknik adamlar için söylenenleri görünce şaşkına döndüm. hatta bu sözlükte birisi samet aybaba başlığına böyle küçülme yerine demirörene razıyız falan demişti. kan beynime çıktı yeminle.
aynı kitle yıldızların olmadığı maçlarda alın işte onlar yok takım pas yapamıyor zart-zurt yıldızları pohpohlama girişimine devam etti. gelin itiraf edelim, quaresma, guti, simao geldiğinde hepimiz sevindik ve bu adamların ismiyle rüyalara daldık. kimsede demedi aga takımda türkten fazla portekizli var. her aldığımız adam mendes'e ait bu işte bi bok var.
alves diye bir adam alındı. bonservisinin yarısına ilk 11'de rahat oynayacak kaliteli forvet alınır. bu adam bir maç 45 dakika oynamadı. halbuki samsun maçında iyiydi. oynamayacak adama bu paraları saçıyorsun. burak kaplan gibi bir adam var oynadığı maçlarda hücumu düşünmüş öldürücü paslar denemiş, sağlam şut çekmiş lakin adamın oynadığı toplam süre 190 dakika. über yıldızımız simao'yu 2-3 maç olsun kesemedi. quaresma desen en sevdigim futbolcular arasında ama doğruyu konuşmak gerekirse aldığı para ile oynadığı futbol arasında dağlar kadar fark var. almeida cenabetinin oynadığı derbilerde durum berabere veya beşiktaş lehineyken kaçırdığı her mutlak gol sonrası beşiktaş 2-3 dakika sonra gol yemiş. fernandes aralarında en sivrileni lakin gereksiz çalımlarla hücumu yavaşlatıyor. bu özelliği dışında çok iyi futbolcu. işte portekiz çetesinin durumu ortada beşiktaş artık göz boyayıcı yıldız transferlerini bırakıp takım oyununa dönecek. bu bağlamda kanatların birinde burak kaplan diğerinde 23-28 yaş arası hırslı, tercihen zenci bir futbolcu olursa tadından yenmez. gençlere yönelmek güzel bir şey ama tamamı gençlerden oluşan kadro sadece hayaldir. gerçekçi olacaksak tecrübeli oyuncularda mutlaka takımda bulunmalı. gidecek olan oyuncular zaten belli onları saymaya gerek yok.
mali kriz, başarısız geçen seneler, uefa'nın verdiği ceza hiçbirinin gücü umudumuzu azaltmaya yetmez çünkü artık demirören yok. güzel günler bekliyor bizi.
demirören ördüğü iflas tuzağı ile iyice zor duruma düşen takımdır. buraya yazan bjk liler feda tişörtü aldınız mı sorusu getirir akla.

siyah'ına beyaz ulan
beşiktaş ı sevmek ;

ne toki nin stadına arenam arenam diye sahip çıkmaktır,

ne de şike yapıp yüzsüzce sırıtmaktır.

beşiktaş ı sevmek ;

siyah günlerde çekip gitmek değil

beyaz tarihi ile gurur duymaktır.