bugün

entry'ler (158)

osmanlı sempatizanı olup atatürk diktatör demek

mantık sınırları içerisinde bir tutum. kafanız almıyorsa, almıyordur. kendi algılama problemlerinizle karşıtlarınızı itham etme hezeyanınız yine o problemlerinizin yarattığı hayal dünyasına ait.

egemen korkmaz

sabah beri sosyal medya'da "beşiktaş'lılığı" tartışılır olmuş. beşiktaşlılar gerçekten acınacak haldeler.

adama milyonlarca türk lirası takacaksın, kendi rızan ile imzaladığın sözleşmeden zorla indirim yapmasını bekleyeceksin. mal mal yabancılara döktüğün paranın acısını bu adamdan çıkarmaya kalkacaksın, adam kabullenmeyince de,

"beşiktaş'lı değilmişsin egemen", "olmamışsın egemen"

hakikaten, hiç abartısız geri zekalı olmak lazım. şu beşiktaş klübünde 100tl parası kalsa atmadık takla bırakmayacak, birkaç yüz bin tl için bedenine kadar her şeyini satabilecek çapta aptallar gelip boş konuşma heveslerini gideriyorlar.

çulsuz'sunuz olm, betersiniz. bir tane tüpçü geldi, üzerinizden geçti, gitti. dur diyebileniniz olmadı. bugün egemene kızın siz daha. tüpçüye sesiniz çıkmadı, neden? sizin gibi boş konuşanların, ağzına tıkardı bi tomar para, susardınız. nereden biliyorum? çünkü sustunuz. bugün egemen böyle, egemen şöyle.

akıllı bir adam olduğu için gidiyor. siz de beter olun! sorunlar ortaya çıkarken goy goy'daydınız. şimdi baş aşağı gidiyorsunuz. umarım bu geri zekanız ile, soluğu 2. lig'de alırsınız.

hepsi için demiyorum tabii, ama beşiktaş'lılığı, o hep övündükleri beşiktaşlı duruşunu geri zekalılık sanan adamların camiasından kaçaran en doğrusunu yapmıştır.

leyla zana nın tayyip ten talepleri

şöyle düşünelim, yıl olmuş 2012 hala "kürtçe diye bir dil yok" diyecek zekada insanlar mevcut. geriye doğru gittiğimizde, 5-10-20 yıl önce kat be kat çoktular. leyla zana bu sıralarda meclis kürsüsünden kürtçe "yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği" diyordu. olmayan o dilde haykırıyordu. 2012 yılında devlet kürtçe yayın yapıyor, üniversitelerde kürtçe kürsüsü kurulmuş duyumda, okullarda, henüz anadilde eğitim olmasa da, kürtçe eğitimi başlıyor.

bu kadar sene sonra, leyla zana'nın yeni talepleri var. iyisi mi siz kendiniz hazırlayın. bu kadar basit..

twitter

sadece seçtiğin kişileri takip edebilme özelliği ve sokaktaki vatandaştan her alandan şöhretlere kadar geniş kullanıcı kitlesi ile bütün sözlüklerin eline verir.

polisin dövdüğü vatandaşı melek zanneden yazar

bu yazar kişisi, "en çok kelime sarf ederek hiçbir şey söylememe rekoru"nun kırılmasına vesile olmuş. rekoru kıranı da tebrik ediyorum. bu kadar boş insan, bu kadar mankafa olunur. o vatandaş melek değil şeytan olsa ne fark edecek? bunun cevabına dair tek kelime etmeyen adam kalkıp bir de hümanist'lik satmaya kalkıyor. bir ömür, bir beden, bir zihin bu kadar zayi edilir, ne diyeyim. allah sevdiklerine ve seni sevenlere sabır versin, bu kafayla çok ihtiyacınız olacak.

fatih ürek ile bülent ersoy u evlendirmek

geçtiğimiz hafta düzenlenen "geyik yapma hevesiyle daha ne kadar alçalabiliriz?" panelinin ana oturum konusu.

nihat genç

devirdiği çamlarla çankırı'ya sekiz ayrı hatıra ormanı kuruldu. sıradan insanlar için büyüleyici etkisini anlıyorum. kendi çöplüğünün ötesinde ötebilen bir horoz değil, abartmayalım. kendi çöplüğündeki her açıdan "kısıtlı" kitlesine hitap ederek çile dolduruyor.

hakkari ve şırnak için ölmek

bence de mantıksızdır.

tek çözüm vardır o da ;

(bkz: mübadele)

türkleri orta asya'ya geri gönderdiğimiz gün bu sorun kökünden çözülür. ötüken'de mutlu mesut yaşarlar.

benzeri için

(bkz: türk yunan mübadelesi)

pkk lı orospu çocuğu lafına alınan kürt

cinsiyetçiliğe ve özellikle cinsiyetçi küfürlere karşı duyarlı bir insan olabilir. pkk'lı olmak bir suçtur, tanımlı cezası vardır. suçu işleyen cezasını çeker. suçu yasa ile sabit insan'a ayrıca cinsiyetçi küfürler düzmeyi övünülecek bir şey sanmak hayat karşı fare çükü kadar duyarlılığa sahip insanlara ait, aptalca bir tavır. bu tavra karşı ses çıkaran'ı pkk'lı ilan edebilmek de yine bahsolunan aptallığın farklı bir yansımasından başka bir şey değil.

her şehit haberine içten içe sevinen kürt

açık konuşmak gerekirse, böyle kürtler olmasaydı, bu savaş otuz yıldır süremezdi. yani evet varlar. bu tavrın karşıtlarının küfür etmekten, cahilce bilindik ırkçı düdükleri öttürmekten başka yapması gerekenler vardır, tek bir kelimelik soru mesela;
Neden?

satılmışmış, kanı bozukmuş, orospu çocuğuymuş masal anlatmadan, gerçeklerle konuşmak gerekiyor;
Neden? neden bu insanlar senin askerlerinden savaşırken ölenler için seviniyor? nasıl bir hayat, nasıl bir algı, nasıl bir dünya bir insanı seninle böyle taban tabana zıt hale getiriyor? ama nerdee.. düşünmek, sorgulamak, anlamak için çaba göstermek bu insanların, sıkça karşılıklı olarak mayalarında yok. ot gelip it gitmek olarak kabullenmişler kaderlerini. siz küfretmeye devam edin, herkes en iyi bildiği işi yaparmış, sövün. işe yaramazlar!

imam hatip mezunlarının imam olmadıkları gerçeği

öğretmen liselerinden mezun olan herkes öğretmen olmayabilir. ancak öğretmen lisesinin var oluş sebebi "öğretmen yetiştirmek"tir. kapiş? çok mu zor bunu anlamak, yoksa bunu dahi mi kafalar almıyor?

imam hatip liselerinin her mezunu imam ya da hatip olmak zorunda değildir. ancak var oluş sebepleri imam ve hatip yetiştirmek olan liselere, dinen imam ya da hatip olamayacak kız öğrencilerin kabulü riyadır.

bir okulun adını "imam hatip lisesi" yapıp, meslek lisesi olarak sınıflayıp, toplumun dini eğitim talebini, kendi var ettiğin hukuk sistemini eğip bükerek karşılamak aklı başında bir devletin yapacağı iş değildir. bahsolunan gerçek bu gerçektir. çok derin değil yani. biraz daha çabayla anlayacaksınız diye umuyorum.

facebook daki kız sayısı ile övünen insan

Konuştuğu dili adam akıllı bilmemekten kaynaklanan, artık alışılageldik bir anlatım bozukluğu örneği.

metinler ile iletişim sağlanan platformlarda fink atmadan önce şu ana diliniz olduğunu söylediğiniz dili bir insan gibi konuşabilmeyi öğrenseniz ya. çok mu yüksek beklentilerim var?

bu kişi, nazarımda konuştuğu dili bilmemekten kaynaklı, ne dediğini bilmeyen insan ile aynı seviyededir.

imam hatip mezunlarının imam olmadıkları gerçeği

ya "meslek lisesi" denilen kavram nedir, ne değildir, ne yetiştirmek üzere kurulmuştur bunu bilmiyorsunuz ya da tevhid-i tedrisat kanununun arkasından dolanmak işinize geliyor. bu kadar. başka bir açıklaması yok.

varlığıyla, imam hatip liseleri "eğitim birliği" için halen yürürlükteki tevhid-i tedrisat yasasına aykırı işlemektedir. açık, net, tartışmasız kolpadırlar. varlıklarını bir riya'ya borçlu bu okulların ne derece ahlaklı bireyler yetiştirebileceği benim için her daim soru işareti olarak kalacaktır.

adam akıllı kaldırırsın tevhid-i tedrisat'ı, dersin ki, "artık dini eğitim serbest" eyvallah deriz. her mezhep kendi lisesini açsın isterse. en fazla cahilliğimizde boğulur kalırız ama bir yandan tekçi eğitimi kabul edip beri yandan dini eğitim verebilmek için hukuka takla attıran sistemin yetiştirdiği bireylerden beklentiler doğru ayarlanmalıdır.

türk milletinin tek umudu osman pamukoğlu dur

bu cümleyi söyleyen kişi, muhtemelen "kendini türk milleti sanmak" adlı hastalıktan muzdariptir. osman pamukoğlu ve siyasi hareketi girdiği seçimlerde boyunun ölçüsünü almıştır. esip gürlemekle, orduda komuta atanmış olmanın verdiği hakla komuta eden olmakla siyaset arasında atla deve kadar bile değil, atla nebula kadar fark vardır.

hümanizm yalanı

bak şimdi, ben de insanlığın yarattığı, binlerce yıllık birikime ait bir kavram seçeyim, meselaaaa, "rasyonalizm" olsun, kavramın götüne de ekleyeyim; yalanı! ne laf olacak ama, sıkı durun, hazır mısınız! ta daaa;

"rasyonalizm yalanı"

ne laf ettim be! şu haşmete bak, şu güzelliğe bak, taşıdığı iddiaya bak. tüm insanlığın birikimine kafa tutan bir adamım ulan ben! savuluun ulaaaayn! açıklamasını salla anasını satayım. bi bok bilmediğin lise sınavlarındaki sallamaların kıvamında bir şeyler zortlatırım. başlıyorum.

rasyonalizm yalandır! ne bu böyle akıl, akıl gel sikime takıl modunu anlamıyorum. rasyonalizm yalandır. bunu savunan da ya art niyetlidir ya da ahmak!

oldu mu? olmadı. ben de ancak ve ancak mallığımı ortaya serdim.

aga, bu hümanizm, rasyonalizm gibi zıkkımlar birilerince 3-5 cümle ile "yalan" ilan edilebilselerdi, bunu ilk beceren yine sen olmazdın. sana kadar becerirlerdi. mesela alternatif akım, tekerlek gibi şeyler sana gelene kadar bulunmuş ya. bu söylem de bulunurdu.

kendimizi gülünç durumlara düşürme heyecanımız akıl eksikliğinden, önce bunu kabullenerek gerçeklere birkaç adım yaklaşalım.
cin olmadan adam çarpamayacağınızı unutmayın bu da ikinci adım. hümanizm'in ne olduğunu bilmeyen aptallara kalmamıştır bu geyikler. siz bataklığınızda sürüne durun, gerekli ciddiyette insanlar, bunun kitabını yazmaya devam ediyorlar, hani sizler sayıklamadan mütevellit saçma sapan kelimelerinizle yazdığınız entry'ler için seri oy veren ibne diye ağlarken.

kitap okuyarak cehaletinden kurtulan insan

okuma fiilini kitaba indirgemek akıllı adamın yapacağı şey değil. okuyaydınız, harika bir betimleme vardı, öğrenirdiniz. kanun yorumu konusunda hukuk kitapları olağanüstü başarılı bir söylemde bulunur; "Kanunun lafzı ve ruhuyla yorumlanması gerekmekir." okuma fiilini de lafzıyla ve ruhuyla algılamaya başladığınız anda içine düştüğünüz yanlışı net olarak görebilirsiniz. kitap okumak ile sözlük okumanın farkı atla deve değildir. metinler üzerinden uzlaşma kültürüne ya yakınsınızdır ya uzak. bu, bu kadar basit. ötesi, ansiklopedi, vikipedi, uludağ sözlük, haber siteleri, romanlar fark etmez. bu saydıklarım ile insan tecrübelerine erişirsiniz, yani hayata. hayatın kendinisini yaşamayı tercih etmek bir tercih, eksik tabii ki. şunu da eklemeli salt okuyarak kimse cehaletinden kurtulmamıştır. önemli olan anlamak ve içselleştirmektir. salt okuyup anlamamaktansa, okumadan hayata dair bir veriyi, tecrübeyi içselleştirmeyi bilen kişi daha az cahildir. kısası sözün kendi bağlamında haklılık payı olsa da, söze doğrudur diyemeyiz. bir klasik, başka bir yarı zamanlı çalışan beyin mahsulü.

uludağ sözlük hümanistleri

ırkçı ve içindeki faşist'in, aklınca, haklı gibi göründüğü bir gün türlü ifrazatını internete dönüp reel hayatında akşam tv karşısında uyuya kalacak içi boş tenekelere inat, oldukları yerde durmaktadırlar.

x de bulduğunu x de kaybedersin

yarım mantık örneği, başarı ile saklanamamış bir totoloji, kasıntı bir genelleme, geyik bir söylem, korkakların tekrarlamayı sevdikleri bir kalıp, denemeye cesareti olmayanların ardına saklandıkları bir kağıttan kalkan.

nerede bulacaksın arkadaşım?

bar? barda kaybedersin abi.
sanal? sanalda kaybedersin mi'rim.
sokak? sokakta kaybedersin kardeş.
okul? okulda kaybedersin hacı.
havuz? havuzda kaybedersin dost.
bakkal? bakkalda kaybedersin cankuş.
kumar? kumarda kaybedersin panpa.
arkadaşın arkadaşı olsa? arkadaşın başka bir arkadaşına kaybedersin ciğerim.
cami? imama kaybedersin din kardeşim.

olm açıkça, aramıyorum, arayamıyorum. korkuyorum, hayat ile yüzleşecek cesarete sahip değilim. şartların boyumu aşmasından, her şeyin dönüp dolaşıp götümde patlamasından o kadar korkuyorum ki, adım dahi atmamayı tercih ediyorum. desenize. az bi dürüst olun, bana değil, kendinize.

kitap okumanın vakit kaybı olması

boş bir söylem falan diyoruz eyvallah da, bundan daha da boşu var. günde 1 saatini kitap okumaya ayırmayan kişinin burada yapacağı kolpa bu boş söylemden daha ahlaksızca. adam en azından dürüst, benim hiç değilse, bu dürüstlüğe saygım var. sanki bunu "boş" bulan adamlar olarak hiç değilse elinizden ayda 1 (bir) kitap geçiyor da, elin okumayı boş görmesini eleştiriyorsunuz. adam sizlerin yaşadığı hayattan bahsediyor. isteyen üzerine alınabilir, istemeyen alınmayabilir. sözüm ortaya.

faşizm özentisi sosyalistler

"yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder" demişler ya hani, yarım aydın işte böyle abuklamalarla da akıl'dan, izan'dan eder. bu düsturla bakıldığında biri bu söylemi facebook'ta paylaşsa arkadaşlıktan çıkarırım, bi daha da görüşmem. her veriyi işine geldiği yerden eğri, büğrü zoraki gözlemlerden dahi çıkmayacak sonuçlara göre yargılarsan böyle sonuçlara varman hiçbir şekilde sürpriz değil. de benim güzel kardeşim, dünya senin algıladığın o yer değil. kavramlar istediğin yerinden kavrayacağın şeyler değil. olmamış diyorum, on üzerinden üç veriyorum.