bugün

her yerde onu görmektir, o orda olmasa bile.
insanı nereye götüreceği hiç belli olmayan aslında belki var bile olmayan bir şey.
düşündüğüm, düşündüğüm en sonunda karşılıksız olduğuna karar verdiğimdir. basit bir örnek: ben galatasaray'a aşığım. ama o bana aşık mı? değil. galatasaray'dan büyük bir aşk da olmadığına göre gerisi - yani karşılıklı olanlar felan - teferruat gibi görünüyor. zaten onların sonunun olması en büyük eksileri... soğuma sebebi.
neye yahut kime olduğu önemli değil üstüne düşmemektir.ne zor yüklemlere ne eskimez öznelere sahip soyut allahın belası bi duygu!peygamber, allaha aşkından ne hallere düştü, üstüne düşmese kafası rahat bir vatandaş olacaktı ama ızdırabını çekmediği bir hayatı duyumsayacak mıydı pekala?
hayır yavan yavan yaşayacaktı, başına kimse çorap öremeyecek, ayağında nasırlar çıkmayacak, kimsenin düşmanlığını kazanmayacak...

''ben sana aşık olmasam senin ne önemin kalacaktı benim hayatımda'' demek nankörlük müdür? işte ben bunu bilmiyorum,ben aşık olan insanın aklının gittiğini bilirim.bir daha ne zaman geleceği bilinmeyen tayyarelerin gidişi buna benzerdi hep.hesaba vursam milyonlarca aklım kaybolmuş kimbilir ne zaman gelir geri.işte o akıl geldiğinde bu sancı biter, bazen yaranın üzerine dökülen tendurduyot nevraljisi gibi senelerce parmak yakar.bir rüya görürsün bir rüya daha... sabah bir kalkmışın ki parmakların yanık kokar, noldunu bilmediğin bir yanık kokusu vardır ellerinde. sonra rüyanda bir yıldızı parmaklarının arasında tuttuğun gelir aklına ''ha dersin ulaşılmayacak bir yıldızı parmaklarımın arasında sıkı sıkıya tutmuştum gökyüzüne yükselip.'' düşlerken acıtmayan ,uyandığında her tarafını saran yanık kokusu o....her gece o yıldızı parmaklarının arasında sıkmayı düşünmemelisin, bırak bazen o seni ışığıyla aydınlatsın, bazen o milyonlarca kilometre uzaklara götürsün seni düşünde...!

hiçliğin hüküm sürdüğü tenha coğrafyalara atılmış pet şişeler gibi sürüklenmektir susarak... allahın belası bir duygu işte adı aşk soyadı üstüne düşmemek...
ne olduğunu şıpsevdi sakızlarından öğrendiğimiz şey...
geldiğinde tadına doyulmayan...
gittiğinde keşke hiç gelmeseydi denilen...
yine de hep beklenen...
hep yolu gözlenen...
siyahı zindan beyazı aydınlık olan..

(bkz: beşiktaşk)
''beni ne kadar seviyorsun?'' diye sormamaktır.
sadece acı çektiren meret.
bir turlu bulunmayan ve varolmayan, insani benliginden kavramis his. aşk'ın genelde hayatin size verdigi en buyuk hediye oldugunu dusunursunuz, ama oyle degildir. oyle dusundugunuz zaman aldanirsiniz benim gibi. hani heryerde buyuk iddialarla kolay aldanmam diye konusuruz ya, aslinda sonradan lafimizi hep yutariz. esas konu aşkın ele gecirdigi benligimizin ne zaman ortaya ciktigidir. bu gece oldugu gibi gecenin bi korunde cikar, sonra başlarız nerede mavi gozlum, kizil saclim diye.. ben cikip bagiriyorum pencereden, neredesin.
bir duygu yoğunlaşması, tutarsızlıklar zinciri, en büyük mutlulukların ve en büyük acıların yegane sebebi, beynin inhibitörü.
25 yıllık tecrübemle şunu anladımki aşk; hayatın bug'ıdır ve eninde sonunda ya fatal error ya da mavi ekranla biter. siz ne kadar reboot yaparsanız yapın, bir yerlerde tekrar karşınıza çıkar. herkese iyi formatlar dilemekten başka seçenek bırakmayan duygu.

(bkz: bol şans)
90 sayfa, 449 entrye sığmayan.
iranlı şair der ki;
aşka uçma kanatların yanar..!
mevlana der ki: aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar...
Aşk kelimesi şekerli bir sakız artık: çok çiğnenen, bol salya üreten, şekeri bittiğinde yere tükürülen ve birinin ayakkabısına yapışıveren.
kahrolasıca duygudur.
Aşk bir zamanlar aşktı şimdi değil artık.
abi kısaca; aşk bir sudur, iç iç kudur...
üç harflik bir efsanedir.
uzun zamana yayılmış bir intihar şeklidir. *
girişide de çıkışında mutlaka düşülen kaygan zemin...
A-cıya Ş-ikayetsiz K-atlanmak.
Ayrıca da hiç önerilmez.
herşeye aşık olunabilinir.
doğaya
kadınlara
ağaçlara
çiçeklere
kapıya
dolaba bile aşık olunur.çok geniş kavramı olan ve mutluluktan öte bir duygudur.
şüphesiz reklamcılığın anahtarlarındandır. bunu aşk temalı reklam filmlerinin çokluğundan anlayabiliriz. üstelik belirli gün haftalarda değil* her zaman görürüz bunları. bu da ister istemez ticari bir değer ortaya koyuyor.
kısaltılmışı; seni severdim, sana rağmen.
güncel Önemli Başlıklar