bugün

arapça uzmanları gelmiş yine. gören de bir iskoç ile abdli, veya bir avusturyalı ile alman kendi ana dilleri (ingilizce ve almanca) konuşarak çok iyi anlaşabiliyor sanacak. her dilin kendi içerisinde lehçe ve fonetikleri bambaşka bu arapçaya özgü bir sey değil, sırf savunmuş olmak için savunmak olur bu. işte bunlar hep bilgi yokken fikrin olmasından kaynaklı.

diyanet işleri başkanının ayrıca arapça bilmesine de gerek yok. burası türkiye cumhuriyeti. ama en azından fetva verdiği konunun kutsal kitabını orjinal dilinde okuyacak ve anlayacak bilgiye sahip olması bekleniyor sorun bu.
görsel
Şimdi akpli kitle bu adamlara sırf Erdoğan sahip çıkıyor diye çıkıyor.

Sonra Erdoğan adamı siliyor , malum kitle de siliyor.

Halbuki gerçek bir insan olsalar derler ki ;

Bak başkan biz sana destek veriyoruz ama bu adamın faydadan çok zararı var, sen bunu değiştir.

O zaman da Erdoğan bile der ki “ benim kitle bile şikayetçi ben önlem alayım “

Ülkemizin rezil durumunu in sebebi bu kitledir.
Kendisinden arapca ve fransizca dersleri almayi dudundugum yuce alim...
Anladığım kadarıyla , arapça bilmediği gün yüzüne çıkmıştır,
Peki bu hal;
Evrakta sahtecilik, halkı kandırma, manevî duygunları, suüsrumal etmek değil midir? (Yıllardır halkın karşına çıkılıp kur 'an andan birkaç kelime ile ekol sahibi gibi göz boyama yapmak değil mi.siz ce )
Bugün kullandığı araç (araba, makam aracı)na bir göz atın.
Diyeceğim bu kadar...
Yeni audi arabasıyla ankara caddelerinde asfalt ağlatıyormuş. Camına da millet sağolsun, çatır çatır harcıyorum vergilerinizi yazdırmış diyorlar. Bilemedim.
justin trudeau' nun korumasız koşu yaptığı ve davetlere katıldığı bir dünyada neden audi verildiğine anlam verilememiş şahıs.

(bkz: coğrafya kaderdir)
https://www.instagram.com.../?igsh=MXUxeHVmYWhzb200Yg==
diyanet işleri başkanı ali erbaş 2017’de göreve atanmasından bu yana 7 yılda 42 ülkeye, 100’e yakın yurt dışı gezisine gitmiş fakat anıtkabir’deki hiçbir programa katılmamış.
din kitap ayağına en çok masraf yapan kurumun başı. aynı zamdan azılı bir atatürk düşmanıdır.
Sen 30 Ağustos’a denk gelen cuma günü Atatürk’ün adını anmayan bir vatansızsın.

Hata vatansızlığı da geçtim bu millete düşmansın.

Aklınca meydan okuduğunu sanıyorsun ama senin adını kim anacak sanıyorsun? Kim seni hatırlayacak ?

Bir kuruşumuz size geçiyorsa haram zıkkım olsun!
Çok aşırı bir biçimde ön plana çıkması pek de doğru gelmeyen şahıs. Bu değerli günde atamızın hatırasını anmaması üzücü ve yanlıştır.
atam bunların dedelerini sallandırırken boşuna sallandırmamış...
başlık konu harici olarak, malumunuz...
ırkçı denecek kadar milliyetçi, fundamentalist denecek kadar din inancı, statükocu-tutucu denecek şekilde yurttaşlık-vatandaşlık bilinci taşırım.

örn: çalışma-iş hayatı gereği isveç'e gitsem, orada yaşamak zorunda kalıp bir iş veya arkadaş toplantısında bulunup; 600 yıl önce danimarka, norveç, isveç olarak birlik içinde, birlikten ayrılıp son 500 yıldır bağımsız olarak yaşayan ve hiçbir işgale uğramamış ve işgal altında yaşamamış isveç'in hakkında birkaç kelam edecek konuşacak olsam kral 1. gustav'ı (Gustav vasa) anmamazlık etmez ve 1. gustav hakkında birkaç söz ederdim.

almanya veya rusya ya da amerika vs başka ülkede yaşıyor-çalışıyor olsam da aynı davranırdım.
neden mi?
bana orada yaşama ve orada bu imkanların sağlanmasına, kazanımlarıma vesile olan, bunun temelini inşa eden tarihi kişiliklere saygım yüzündendir.

halk arasında - avamda bazı deyimler vardır.
örnek olarak "sakalında oturup bıyığını yolmak" veya "tavuk su içer allah'a bakar" ya da "yemek yediği tasa sıçmak" vb gibi eşsiz tanımlar, söylemler vardır.

hepsi de nankörlüğü, hainliği, fesatlığı, kötülüğü, iki yüzlülüğü, kadir kıymet bilmemeyi, fesatlığı, yılan dilli/çatal dilli olmayı, sinsiliği, kötü niyetliliği, güvenilir ve dürüst olmayanları, kalleşliği, hayırsızlığı, insanları arkasından vuran korkaklar için söylenir.

en sevdiğim deyim de "baba oğluna bir üzüm bağı bağışlamış. oğlu babasına bir cıngıl (bir salkımdan küçük-bir avuç kadar üzüm) bağışlamamış" sözüdür.
ne bileyim, babam bana araba alsa ve "oğlum beni hastaneye bırak" dese, babama kalkıp işim var, orada trafik var, bu kadar yol çekilir mi vb gerekçe ne olursa olsun "al şu taksi parasını git" veya "uygulamadan taksi yolladım, sen git" denilebilir mi?

bırakın baba olmasını, elin adamı bana "al bu araba senin bin" dese allah korkum olmasa bile insan utancım olduğu için "beni hastaneye bırak, şuraya beni götürür müsün?" dediğinde yok demem.
başkaları ne düşünür bilmem - karışmam - eleştirmem de ama benim eğer yargım bu.

beni insan yapan türk olmam (veya başka ırk) değildir.
beni insan yapan türkiye cumhuriyeti vatandaşı-yurttaşı (veya başka ülke vatandaşı) olmam değildir.
beni insan yapan türkçe konuşmam (veya başka dil) kültür sahibi olmam değildir.
beni insan yapan yaşadığım coğrafya ülke değildir.
beni insan yapan dinim islam veya yahudi, hristiyan vb ya da inançsız olmam değildir.
beni insan yapan etik ve ahlak değerlerimdir.
beni hayvanlardan ayıran özellik etik ve ahlak değerin yansıması olan utanma duygusudur.

ali erbaş konusuna gelirsek...
atatürk için bir kelam edecek ama arapça söylemek istiyor. malum, arapça da bilmediğinden konuşamıyor olabilir.
nedeni ne olursa olsun bu insanı eleştirme hakkımı kendimde görmüyorum.
ülkede yaşanan islam dininden tutun da idari olarak-kamu idaresi olarak yaşanan çöküş ve atamalarda liyakatsizlikler tartışmalarını da göz önünde bulundurarak... bence makamına yakışan biri.
neden davranışı, konuşması, yaklaşımını eleştireyim ki... ali erbaş'ı eleştirmek bana göre haksızlık, ali erbaş bir sonuç.
iyi ya da kötü - olumlu veya olumsuz sonuçları tartışacak kadar zeka ve akla sahip değilim.
7 yılda 42ülkeye gitmiş ama diyaneti kuran mustafa kemal atatürk ün kabrine 1 kez gitmemiş.