bugün

kanal d'de yayinlanan bir dizi.erdal ozyagcilar, mazlum kiper, sumru yavrucuk, seray gozler, binnur kaya vb. onemli oyuncular rol almaktadir.
samimi oyuncuları bulunan dizi.* hele entep ağzını hiç zorlanmadan konuşmaları yok mu?hasta oliim.
boku çıkmak üzere hatta çıkmaya başlamış dizilerimizden. bir an önce bitirirlerse kendileri adına iyi bir iş yapmış olurlar. tesadüfler hat safhadadır bu dizide.
asıl senaristi öldükten sonra yerine gelen senaryo ekibinin, konusunu iyice dağıttığı tv dizisi...
son bölümündeki aşmış oyunculukları ve de daha da yakından zoomladıkları yöreye özgü yemekleriyle anında aynı zamanda ''ikinci bahar''havasını da yakalamış,özellikle erdal özyağcılar,sumru yavrucuk,ilker aksum ve binnur kaya'nın oyunculuklarıyla diziyi sürüklediği mükemmel dizi..
oyunculuk konusunda türk televizyon tarihinin en aşmış dizilerinden biridir. 'sumru yavrucuk sen nerdeydin...biz mi bilemedik, sen mi yoktun?' dememize neden olan dizidir.
16 haziran 2006 tarihli bölümünde memik dede' nin eftelya ile evlenme kararını duyan celayir usta' nın,

"buldu zengin garıyiii emsin dursun kanını şimdii...
cigolooo memiiik..."

şeklindeki repliğiyle yardığı dizi.
dizideki yunan karakterlerin kendi aralarında konuşurken neden türkçe konuştuklarını anlamadığım dizi.
süper baba dan beri izlediğim en sıcak dizilerden biri..
özellikle doğu illerinde alevi ailelerinin,sünni damatlarına taktıkları lakaptır...
sumru yavrucuk ve binnur kaya'nın olağanüstü oyunculuklarıyla daha çok reyting alır denilesi dizidir...
dizinin halk arasında tutulmasıyla gerçek hayatta da türkiyede yabancı damat olayının arttığının gözlemlendiği dizi
bir anda aşk dizisi olmaktan çıkıp abidik gubidik bir biçim alan iki dilin bir arada konuşulduğu dizi
kanal d de tekrar bolumlerı yayımlanmakta olan dızıdır. gecen sezonun basarılı yapımlarından bırıdır.
yeni bölümleri yayınlanmaya başlamış dizidir.
(bkz: guzel dedem)
özgür çevik'in gayet iyi oynadığı ama yine de ondan önce ismi geçen koray candemir oynasaymış nasıl olurdu diye düşünmeden edemediğim dizi.
(bkz: yerli damat)
(bkz: yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı)
yunanistanda da yılın en cok seyredilen dizisi olmuştur. türk televizyon tarihinin en başarılı yapıtlarından birisidir, oyuncuları ayakta alkışlanasıdır.
nazlı-niko-kıskançlık üçgenini her sezonda ısıtıp önümüze koyan, mümkünse haziranı beklemeden sezon ortasında bitirsinler dediğim dizidir.
suyu çıkmış olan dizilerdendir.
haftaiçi ana haberden önce eski bölümleri gösterilmektedir.
(bkz: turkiye nin milli damatları)
birbirinden güzel genç bayanların oynadığı, esmer kızların ne kadar güzel olduğunu hatırlatan dizi.
kendi içinde paradoks oluşturan dizi. birinci tezat şudur ki; dizide yunan tarafını oluşturan hizmetçilerinden, ıvır zıvırına kadar ilk çıktıkları bölümden itibaren her kişisi türkçe konuşmaktadır, fakat bu zengin olarak lansedilen yunan enişte ''niko'' nun ailesi daha ilk çıktıkları bölümler itibariyle, istanbul'dan ırkları nedeniyle kovulduklarını söylemişlerdir. hadi kaldıkları yıllar itibariyle türkçe anadilleri olmuştur, kendileri ikinci dil olarak gördükleri ''yunanca'' ile karıştırıp kullanmaya devam etmişlerdir, buna rağmen nasıl olur, parasını pulunu verdikleri kişileri paso yarım yamalak türkçe yarım yamalak yunanca konuşan kişilerden oluşturmuşlardır, her izlenen bölümde insanı kıl eder, ''ulan bööle iş mi olur, hadi yaşlı nine kıldı türklere, memik dedeyi kaptı ona bi şey demedik, ama bu kadar kıl bi milletin ana dili nasıl türkçe olur, o ''bizim dilimiz'' demek gelir içten. buna karşılık olan tezat ise, dizinin asıl izlenme sebebidir, özellikle eksiksiz tüm kadronun mükemmele yakın bir biçimde, tiyatro oyunu havasında yörenin geleneklerine, yaşam tarzına, yemeklerine ve en göz önünde olan unsur olan diline, şivesine kendisine alıştırması, sırıtmaması, olayın ters yönüdür, erdal özyağcılar, sumru yavrucuk, binnur kaya, zeki alasya, ilker aksum, birbiriyle öyle bir paslaşırlar ki, kaleci degajı yapar, sumru yenge topu orta sahada yumuşatır, ince bir bel hareketiyle pası, kızı güzeli, naziresi'ne verir, o da sağ kanatta aldığı topu, taç çizgisinin üzerinde tuttuktan sonra, yaşlı kurt zeki amca'ya gönderir, onun görevi ise, topu iki sektirip, ayağında tutup, usta 10 numara, kaptan erdal baba'ya vermektir, alır topu, iki kişiyi öylesine bir çalımlar ki, iki kişinin bacakları birbirine dolanır, sonrada akıl dolu ince bir pasla, hızlı santrafor ilker gardaş'a verir, onun işi de topu sadece kaleciye nişanlamadan ince bir plase ile gol atmaktır, izleyici ise genel baz ele alındığında bu takımın 12. kişisidir, arkasındadır, iyi günde kötü günde destekler...