bugün
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- icardi190525
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü14
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım16
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
Samilerin,Arami kolunun doğu bölümünde olan bir Hristiyan topluluğu ve bu topluluktan olan kimse.
çok iyi şarap yapabilen insanlar
dünya üstündeki en iyi mimarlar, en iyi işleme ustaları, en iyi el aletleri ve ev gereçleri yapan kişiler olduğu konusunda hiç şüpem olmayan insanlar. türkiyede yok denilecek kadar az kalmışlardır. nüfusun tamamına yakını avrupada yaşmaktadır. en inanılmaz eserleri mardinde bulunmaktadır. yaptıkları kliseler ve evler görmeye değer eşi benzeri bulunmayan yapılardır.
genel de mardin de yasamaktadırlar. hoşgörülü ii niyetli ve cok yetenekli insanlardır.
ticarette müthiş dürüst bir millettir.sözün ağızdan çıktığı çok iyi bilirler.
(bkz: midyat)
ahmet ümit'in kavim isimli kitabında çokça bahsedilen hristiyan topluluğu.*
yılmaz erdoğan'ın da mensubu olduğu hristiyan topluluğu.
(bkz: coşkun sabah)
dışa kapalı bir toplum olmalarına rağmen, komşuluk bakımından çok iyi oldukları söylenir süryanilerin.
(bkz: marev)
hem bir arap ırkını hem de ortodoks hristiyanların bir kolunu oluşturan gruba verilen addır.
yüzyıllarca osmanlı coğrafyasında müslümanlarla birlikte dostça yaşamışlardır.
cumhuriyet tarihinde gayrimüslimlere uygulanan varlık vergisinin neticesinde diğer gayrimüslimler gibi büyük bir çoğunluğu türkiyeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.
günümüzde çok az sayıda bulunan süryaniler mardin ve midyat çevresinde yaşamaktadırlar.
19. yüzyıla kadar dünya üzerindeki tüm süryanilerin merkezi yani patrikliği mardinde bulunmuştur.
şu anda ise süryani patrikhanesi şam'dadır.
mardin' de ve midyat'ta halen faal olan deyrül zafaran ve deyrül umur gibi görkemli ve mimari açıdan çok güzel manastırlar inşaa etmişlerdir.
yüzyıllarca osmanlı coğrafyasında müslümanlarla birlikte dostça yaşamışlardır.
cumhuriyet tarihinde gayrimüslimlere uygulanan varlık vergisinin neticesinde diğer gayrimüslimler gibi büyük bir çoğunluğu türkiyeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.
günümüzde çok az sayıda bulunan süryaniler mardin ve midyat çevresinde yaşamaktadırlar.
19. yüzyıla kadar dünya üzerindeki tüm süryanilerin merkezi yani patrikliği mardinde bulunmuştur.
şu anda ise süryani patrikhanesi şam'dadır.
mardin' de ve midyat'ta halen faal olan deyrül zafaran ve deyrül umur gibi görkemli ve mimari açıdan çok güzel manastırlar inşaa etmişlerdir.
(bkz: suryaniler com)
Süryaniler, köken olarak Hz. Nuh'un oğlu Sam'a dayanırlar. Semitik ırka mensup bu topluluğun yerleşim alanları genelde Mezopotamya bölgesidir. Bu geniş coğrafya üzerinde Beş bin yıllık gibi uzun geçmişe sahiptirler.
Elli asırlık tarihi süreçte isim değişikliğine uğradıkları söylense de, son yirmi asırdır Süryaniler diye çağırıldıkları kesindir. Kökleri bu kadar tarihi derinliklere inen Süryaniler, kültürlerini ve inançlarını korumuş, her şeye rağmen ayakta kalma başarısını göstermiş, varlıklarını günümüze kadar taşıyabilmişlerdir.
Süryani ataları Aramiler; Hiristiyanlığın, Antakya şehrine girdiği ve Hıristiyan dünyasının üç büyük kürsüsünden ilki olan Antakya Elçisel Kürsüsünün kurulduğu dönemde (M.S. 37-43) bölgede etkin durumdaydılar. Çeşitli putlara tapan Aramiler'in büyük çoğunluğu, isa Mesih�in öğretisini kabul ederek Hıristiyanlığa geçiş yapmışlardır. Buna paralel olarak Arami olan isimlerini terk ederek Süryani tabirini kullanmaya ve ayni zamanda konuştukları Aramice lisanına da Süryanice demeğe başlamışlardır.
O dönemde, bölgede yeni gelişen Hıristiyanlık inancı ile Süryani ismi özdeşleşmiş, bu iki öğe halk arasında aynı anlam ve manada kullanılır olmuştu. isa Mesih'in havarileri ile bölge halkı Süryani adını o kadar benimsediler ki Antakya kilisesini bu isimle çağırmaya başlamışlar ve bu ismi Antakya Kilisesinin dini simgesi haline getirmişlerdir. Üçüncü Antakya Patriği Mor iğnatiyos Nurani'nin, M.S. 107 yılında Romalılara yazdığı mektubunda görüldüğü gibi "Antakya Süryani Kilisesi" değimini kullanmıştır.
Arami Kralı V. Abgar, M.S. 34 yılında Hıristiyanlık inancını kabul ettikten sonra, Mezopotamya'nın çeşitli bölgelerine elçiler göndererek, Hıristiyanlık inancının bu coğrafyada yayılmasına öncülük etmiştir. Bölge halklarının Süryanice (Aramice) konuşuyor olmaları bu süreci hızlandırmıştır.
Böylece biri diğeri ile özdeşleşmiş, ayni anlam ve manada kullanılan Hıristiyanlık inancı ile Süryanilik, kısa zamanda Mezopotamya bölgesine yayılmıştır.
Günden güne gelişen Süryaniler, yaşadıkları topraklar üzerinde kültür ve sanat alanında eşsiz eserler bırakarak bölgenin sosyal yaşamını derinden etkilemişlerdir. Birçok alim ve bilgin yetiştirerek, bölge medeniyetine yön vermişlerdir.
Süryani bilginleri, dilbilgisi, konuşma (hitabet) ve şiir gibi filoloji bilimlerine yoğunlaşmışlardır. Bunun yanında mantık, felsefe, tabiat bilimleri, matematik, astronomi, jeoloji ve tıpla uğraşmışlardır. Bu değerli bilginler, teorisel din biliminin, ahlakın, kilise ve toplum hukukunun da derinliklerine dalmış bu konularda önemli çalışmalar yapmışlardır. Uzun zamanlar toplum ve din tarihi, coğrafya, kilise müziği ve hikaye anlatma sanatına değinmişler, genel olarak insani eğitimin en bilinen alanlarını kapsamışlar, bilginin meşalesini doğu ve batı dünyasının en uzak bölgelerine taşımışlardır.
Yunan edebiyat eserleri, zenginliğine, mükemmelliğine ve üstünlüğüne rağmen her ne kadar Süryani ve Latin edebiyatı için bir model olduysa da; bir bütün olarak değerlendirildiğinde Süryani edebiyatının mükemmelliği üzerine geçememiştir.
Süryaniler, tarihlerinde Romalılar, Persler, Bizanslılar, Araplar, Moğollar ve Türkler zamanında en doğru tarihsel dökümanlara sahip olan toplumdur. M.S. 4. yüzyıl Yunanca yazan alimlerin eserleriyle çalkalanırken, Edessa (Urfa) okulu bu yazıların en seçkinlerini Süryanice'ye çevirmekte gecikmemiştir. Edessa okulu Yunanca eğitimi vermeye de başlamış, 12. yüzyılın sonuna kadar olan sürede en ünlü okulları arasında yerini almıştır. Diğer bir yandan çeşitli Süryani alimleri, felsefe ve bilim kitaplarını önce Süryanice'ye daha sonra Arapça'ya çevirmek için büyük çabalar harcamışlardır. Bu edebi hareket ve onun etrafında gelişen çalışmalar sayesinde, asılları kaybolmuş olan Yunanca Hıristiyanlık kitapları, Süryanice'ye yapılmış çevirileri sayesinde korunabilmiştir. Süryani yazarlarının ürettikleri eserler, kendi dönemlerinde adeta başvuru kaynağı olmuş ve çeşitli dillere çevrilmişlerdir.
Beş bin yıllık geçmişe sahip bu zengin kültürün mirasçıları Süryaniler, günümüzde yaklaşık olarak beş milyon tahmin edilen nüfuslarıyla Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, israil ve Hindistan'da yaşamaktadırlar. Ancak yirminci asrın son çeyreğinde, büyük bir bölümü Türkiye ve Ortadoğu'dan ayrılarak, başta Avrupa ve iskandinavya ülkeleri olmak üzere Amerika'ya, Avustralya'ya göç etmişlerdir.
kaynak:suryanikadim.org
Elli asırlık tarihi süreçte isim değişikliğine uğradıkları söylense de, son yirmi asırdır Süryaniler diye çağırıldıkları kesindir. Kökleri bu kadar tarihi derinliklere inen Süryaniler, kültürlerini ve inançlarını korumuş, her şeye rağmen ayakta kalma başarısını göstermiş, varlıklarını günümüze kadar taşıyabilmişlerdir.
Süryani ataları Aramiler; Hiristiyanlığın, Antakya şehrine girdiği ve Hıristiyan dünyasının üç büyük kürsüsünden ilki olan Antakya Elçisel Kürsüsünün kurulduğu dönemde (M.S. 37-43) bölgede etkin durumdaydılar. Çeşitli putlara tapan Aramiler'in büyük çoğunluğu, isa Mesih�in öğretisini kabul ederek Hıristiyanlığa geçiş yapmışlardır. Buna paralel olarak Arami olan isimlerini terk ederek Süryani tabirini kullanmaya ve ayni zamanda konuştukları Aramice lisanına da Süryanice demeğe başlamışlardır.
O dönemde, bölgede yeni gelişen Hıristiyanlık inancı ile Süryani ismi özdeşleşmiş, bu iki öğe halk arasında aynı anlam ve manada kullanılır olmuştu. isa Mesih'in havarileri ile bölge halkı Süryani adını o kadar benimsediler ki Antakya kilisesini bu isimle çağırmaya başlamışlar ve bu ismi Antakya Kilisesinin dini simgesi haline getirmişlerdir. Üçüncü Antakya Patriği Mor iğnatiyos Nurani'nin, M.S. 107 yılında Romalılara yazdığı mektubunda görüldüğü gibi "Antakya Süryani Kilisesi" değimini kullanmıştır.
Arami Kralı V. Abgar, M.S. 34 yılında Hıristiyanlık inancını kabul ettikten sonra, Mezopotamya'nın çeşitli bölgelerine elçiler göndererek, Hıristiyanlık inancının bu coğrafyada yayılmasına öncülük etmiştir. Bölge halklarının Süryanice (Aramice) konuşuyor olmaları bu süreci hızlandırmıştır.
Böylece biri diğeri ile özdeşleşmiş, ayni anlam ve manada kullanılan Hıristiyanlık inancı ile Süryanilik, kısa zamanda Mezopotamya bölgesine yayılmıştır.
Günden güne gelişen Süryaniler, yaşadıkları topraklar üzerinde kültür ve sanat alanında eşsiz eserler bırakarak bölgenin sosyal yaşamını derinden etkilemişlerdir. Birçok alim ve bilgin yetiştirerek, bölge medeniyetine yön vermişlerdir.
Süryani bilginleri, dilbilgisi, konuşma (hitabet) ve şiir gibi filoloji bilimlerine yoğunlaşmışlardır. Bunun yanında mantık, felsefe, tabiat bilimleri, matematik, astronomi, jeoloji ve tıpla uğraşmışlardır. Bu değerli bilginler, teorisel din biliminin, ahlakın, kilise ve toplum hukukunun da derinliklerine dalmış bu konularda önemli çalışmalar yapmışlardır. Uzun zamanlar toplum ve din tarihi, coğrafya, kilise müziği ve hikaye anlatma sanatına değinmişler, genel olarak insani eğitimin en bilinen alanlarını kapsamışlar, bilginin meşalesini doğu ve batı dünyasının en uzak bölgelerine taşımışlardır.
Yunan edebiyat eserleri, zenginliğine, mükemmelliğine ve üstünlüğüne rağmen her ne kadar Süryani ve Latin edebiyatı için bir model olduysa da; bir bütün olarak değerlendirildiğinde Süryani edebiyatının mükemmelliği üzerine geçememiştir.
Süryaniler, tarihlerinde Romalılar, Persler, Bizanslılar, Araplar, Moğollar ve Türkler zamanında en doğru tarihsel dökümanlara sahip olan toplumdur. M.S. 4. yüzyıl Yunanca yazan alimlerin eserleriyle çalkalanırken, Edessa (Urfa) okulu bu yazıların en seçkinlerini Süryanice'ye çevirmekte gecikmemiştir. Edessa okulu Yunanca eğitimi vermeye de başlamış, 12. yüzyılın sonuna kadar olan sürede en ünlü okulları arasında yerini almıştır. Diğer bir yandan çeşitli Süryani alimleri, felsefe ve bilim kitaplarını önce Süryanice'ye daha sonra Arapça'ya çevirmek için büyük çabalar harcamışlardır. Bu edebi hareket ve onun etrafında gelişen çalışmalar sayesinde, asılları kaybolmuş olan Yunanca Hıristiyanlık kitapları, Süryanice'ye yapılmış çevirileri sayesinde korunabilmiştir. Süryani yazarlarının ürettikleri eserler, kendi dönemlerinde adeta başvuru kaynağı olmuş ve çeşitli dillere çevrilmişlerdir.
Beş bin yıllık geçmişe sahip bu zengin kültürün mirasçıları Süryaniler, günümüzde yaklaşık olarak beş milyon tahmin edilen nüfuslarıyla Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, israil ve Hindistan'da yaşamaktadırlar. Ancak yirminci asrın son çeyreğinde, büyük bir bölümü Türkiye ve Ortadoğu'dan ayrılarak, başta Avrupa ve iskandinavya ülkeleri olmak üzere Amerika'ya, Avustralya'ya göç etmişlerdir.
kaynak:suryanikadim.org
bedri ayseli'nin de mensup olduğu, arami-keldani-asuri halktır. uyduda 3 kanalları var.
sözlükte yazar var mı bilmiyorum.
arap olduklarına dair bir kayıt yoktur?
sözlükte yazar var mı bilmiyorum.
arap olduklarına dair bir kayıt yoktur?
kültürlerinin yanısıra kendileri de zengindir... hiç fakir süryani görmedim, fakir ermeni görmediğim gibi...
gazi üniversitesi iktisat bölümü hocası işaya üşür de bu cemaate mensuptur efendim.
çok iyi niyetli, dürüst ve sevilen kişilerdir. Ayrıca altın, işleme ve sanat yönünden oldukça yetneklidirler. Ayrıca erkek arkadaşımda süryanidir ve kadına nasıl davranılacağını bilen kibar ve mütevazi bir erkek tipi olduğunuda söyleyebiliriz. Çok iyilerdir.
ahmet kaya'nın fevkalade bir şarkısı.
bir alev çıktı kavından
tutuşturdu her bir yanı
bir o yanı, bir bu yanı
heyyo savgan eğ bu yani
mahlemizde hoş süryani
öpeydim sol yanağını
bir o yanı, bir bu yanı
gel öpem sol yanağından
koy çatlasın öbür yanı
bu alev yandırdı canı
kül etti canı cananı
ne kül kaldı ne dumanı
heyyo savgan eğ bu yani
mahlemizde dolu süryani
öpeydim sol yanağını
bir alev çıktı kavından
tutuşturdu her bir yanı
bir o yanı, bir bu yanı
heyyo savgan eğ bu yani
mahlemizde hoş süryani
öpeydim sol yanağını
bir o yanı, bir bu yanı
gel öpem sol yanağından
koy çatlasın öbür yanı
bu alev yandırdı canı
kül etti canı cananı
ne kül kaldı ne dumanı
heyyo savgan eğ bu yani
mahlemizde dolu süryani
öpeydim sol yanağını
çoğu kişinin hristiyan mezhebi zannettiği ırk. genelde mardin'de yaşarlar ancak istanbul'da yaşayanları da mevcuttur. hristiyanlığın kadim ortodoks mezhebine mensupturlar.
mardinden gelen çok kalite şarapların bir çoğunun mütemadiyen membağı insanlardır.
kesinlikle arap olmadığı açıkça bilinen islama en yakın hristiyanlığı yaşayan(namaz oruç vs)tc kimliği taşıyan ama türk olmayan çok iyi yürekli Mesih'e ilk defa toplum halk olarak inanan değerli ırk...
(bkz: aramice)
güncel Önemli Başlıklar