bugün

entry'ler (391)

türkiye komünist partisi

ne kadar ulusalcı, faşist, ırkçı varsa, tkp'yi övmeye başlamış.

valla bu adamlar beni bir gün överse, oturur ağlarım, "ben ne yaptım" derim.. yahu vıcık vıcık faşizm saçan adam, sana "teşekkür" ediyor...

tkp, bak tkp diyorum, komünist diyorum, orada mısın? okuyor musun?

29 nisan 2010 odtü yerleşkesinde yaşanan olaylar

götümün kıllarının, kullandıkları kavramları bilmeden yorum yaptıkları kavgadır.

tkp'nin ulusalcı, milliyetçi politikaları, kimlerden destek görüyor, aha ortada!

yazmam daha..

29 nisan 2010 odtü yerleşkesinde yaşanan olaylar

bu olayla şunu öğrendik: erkan baş'ın "yanına yaklaşamamak", erkan baş'ı büyütüyormuş! yahu bu kadar kitap, gazete okumayın dedik ya size. sonra çok derin, çok dolu tesbitleriniz oluyor, apışıp kalıyoruz abi.

ve fakat, yorum için bilgi gerekmez mi?
"pkk'liler" denilen kürt öğrenciler (ki hürriyet gazetesi de, zaman gazetesi de bu dili kullanır. ortaklığa dikkat!), panel esnasında erkan baş'a yönelmiş mi hiç? yönelmeye güçleri yok muymuş? yani olan biten ne.. değil mi canım evladım. yorum yapmak için, olan bitenin ne olduğunu bilmelisin.

aklından, pardon akıl yok ki aklından olsun; düzeltelim, götünden bir olay uyduruyorsun, sonra da bu götten uydurduğun olaya dair tesbit yapıyorsun..

kim büyüdü, kim küçüldü bilmem ama, zihin fukaralığı küçültür.

gelelim, büyüklük meselesine. valla işçi partisi, mhp, türksolu dergisi gibi ırkçı,milliyetçi partiler de sürekli büyüdü. akp'de büyüdü hatta... yani büyümek derken? cidden anlaşılmıyor, çok kitap okunduktan sonra, sözlüğe gelip derin yorumlar yazınca, cümleler mal gibi kalıyor gerçi, değil mi!

yahu birde, bu büyüme meselesi yine ilginçtir. bdp ve geleneği de sürekli büyümüş. aldığı oylara baktım az önce internetten, her yıl binlerce insanı gözaltına alınmış, tutuklanmış, akp'den tut chp'ye üzerinde baskı kurmak için her çevre mutabık kalmış, yetmemiş kendisini solcu sanan ulusalcılar da buraya saldırmış, ama bdp'de büyümüş...

aynı istanbul'da, bundan bir iki ay önce, bdp, tek başına 500 bin kişiyi toplamış. üstelik, aynı esnada diyarbakır'da bir milyon, van, batman'da bir kaç yüz bin, yüksekova'da 100 bin.. falan filan....

neyse, neyse... çok kitap okuyan adamla tartışıp, zaman kaybetmemek lazım.

29 nisan 2010 odtü yerleşkesinde yaşanan olaylar

tkp'nin sitesinde, müstear isimle yazan birisinin, hatip dicle için "faşist" ifadesini kullanmasına ek olarak, aydın doğan medyasını bile iki adım geçerek, başka bir tkp yazarı "yumruğu atan emekçi, yumruğu yiyen toprak ağası.." yazması olayları tetiklemiş.

tekrardan dikkat çekmek istiyorum, "yumruğu atan emekçi, yumruğu yiyen toprak ağası"!. cezaevinde 10 yıl yatıp, çıktıktan sonra tekrardan cezaevine sokulan, meclis kürsüsünde çatır çatır halkların kardeşliğini savunmuş hatip dicle "faşist"!

bunları yazan parti ise "komünist".

vay anam vay.

çokca eleştirdiği akp'nin polisine bir fiske dahi vuramamış tkp'li akmerkez çocuklarının, kürtlere soda şişesi atmasındaki o iştaha, o hevese ne demeli peki?

yok yok, bence bunu gidin, odtü'de samimi, devrimci duruşa sahip olanlara sorun. "bu tkp, yıllardır, şu odtü'de herhangi bir jandarma ya da faşist saldırı da yok, bu taşlara nerede alıştı böyle?" diyor hepsi.

devam edelim.
"faşist" kelmesi ne zamandan beri eleştiri olarak sayılmaktadır? buna orospu çocuğu faşistler zıplayıp cevap vermesin lütfen, muhatabım değiller. tkp'nin sırtını kaşımaya devam edebilirler onlar. sorum, tkplilere ve yancılarına. "faşist" kelimesi ne demektir be anam?

yine devam ediyoruz.

sizin sol.org.tr isimli gazeteniz, gönül köşesi midir ki, sitenizden ona buna hakeret edecek birisi ve siz "e o kişi partili değil ki" diyeceksiniz. partili değilse, katılmıyorsan yazıya, dansöz gibi ne kıvırtıyorsun, çıkar gitsin yazıyı.

kaldı ki, yurdakul er kimdir? böyle birisi gerçekte var mıdır? neden bu kadar önemlidir?

bitmedi. devam ediyoruz. orospu çocukları kızmasın.
"hem de 1 mayıs öncesi..." deniliyor. bre namussuz. binlerce kürt çocuğu hapislere tıkılırken, kürtlerin belediye başkanları tutuklanırken, dtp kapatılırken, başka gündem yok mu da, sen enerjini hatip dicle'ye hakaretle harcıyorsun? kürtlerin gündemi, gündemden sayılmıyor mu yoksa? vurun abalıya mı?

1 mayıs'a bu kadar değer veriyorsa, 1 mayıs'la uğraş..

Ben 15 yıldır, her 1 mayıs'a giderim. BDP ve geleneğinin olmadığı, katılmadığı bir 1 mayıs görmedim henüz.. 1 mayıs'a, emek mitinglerine katılmaktan dolayı tutuklanan yüzlerce üyesi var üstelik bu hareketin. Sen hangi dallama zeka ürünün ile, kendi ulusalcı yaygarana 1 mayıs'ı katık yapıyorsun?

daha da devam ediyor.

bu panelin bir süre öncesinde, tkpli bir grup, gidip dsip'in roni marguiles adına düzenlediği paneli basıp, "bu vatan bizim defol..." sloganları ile paneli iptal ettirdi.. 5-6 yıl önce, odtü'de, troçkistlere neredeyse siyasi yasak getirmişlerdi.. şimdi sen hangi yüzle, etik dersi veriyorsun? troçkislter, dsip... falan soldan değil, ama tkp ulusalcılık yaparken, ahmet türk'e atılan yumruğu savunurken soldan sayılıyor öyle mi?

biz almayalım.

gelinen nokta çok açık.

an be an, tkp'nin, işçi partisi olma sürecini izliyoruz. ergenekon operasyonu ile bir nevi bitirilen işçi partisi yerine, tkp hızla hazırlanmaktadır.

vakti zamanında, parti kapatmalarıyla ünlenen sabih kanadoğlu'nun, mealen "bu parti, diğer klasik komünist partiler gibi rejim ve devlet karşıtı değil..." deyip, komünist ismini kullanmasına izin verdiği TKP'nin solla, komünizmle, devrimcilikle alakası, çok ama çok zayıflamıştır.

devrimcilere düşen görev, bu şoven damara su taşımak değil, teşhir etmektir.. bundan gayrısı, doğu perinçek'in çiçekli bahçesidir.

not: ha birde, kafan basarsa, şöyle bir yazıyı da armağan etmek isterim.
http://firatnews.org/inde...pel=nuce&nuceID=25305

solcularin bilgi ve tartisma duzeyleri

yüksekten seyreden bir düzeydir.

sağcılarla bunu tartışmayı dahi komik bulacak bir yerdedir bu düzey. ayrıca bu düzey, sadece türkiye'den de değil, tüm bir dünyadan ne kadar az sağcı yazar, şair, entelektüel çıktığını da bildiği için, sağcıların eziklik duygusu içerisinde solcuların bilgi düzeyini ölçmesine hüzünlenir biraz biraz.

sağcı olmak için kitap okumak, bilgi edinmek gerekmez. verili koşulların geleneklerini, sloganlarını atarsın gider. mesela "ya sev ya terk et" ya da "la atatürk olmasaydı boku yemiştik ha" gibi... o yüzden sayın sağcı bey abilerim, bayan ablalarım, mutluysanız kendinizi yormayınız, solcuların bilgi ve tartışma düzeylerine takıp stres yapmayınız.

vaudeville for vendetta

ne yazmış, ne etmiş, nasıl birisidir bilmem, okumadım daha, okuyacağım. ve fakat (kayıt edilsin) 12 Ekim 2008 sabahı altıma sıçacak derecede güldürmüştür beni, şöyle ki:"

"toplumumuzda bir kısım abazan, hamile kadınlara dair çelişkili bir bakış açısı oluşturmuş. saygıda kusur etmez gibi görünür, fakat aynı zamanda "hamile bu, hmmm demek ki sikişmiş" fikri yerleşiktir kafasında. kadına bakışlarından, izlemesinden anlarsın, gözlerinden şehveti okursun ibnenin. hamile kalmadan önceki halini sikişir halde düşünüyor olması kuvvetle muhtemelken, o karnı burnunda haline bile meylediyor olması da ihtimal dahilindedir.

o kadıncağızın harbiden cinsel ilişkiye girmiş olduğu gerçeği bir yana, herifin bundan malzeme çıkarıyor olması enteresan olan.

15-16 senedir aynı berbere tıraş oluyorum, küçüklüğümden beri adamla envai çeşit muhabbetimiz oldu, fakat bu herifin de yukarıda bahsettiğim gruba dahil olabileceği ve hamile kadınlara böylesi önyargılar geliştireceği aklımın ucundan geçmezdi.

hadise şu baba, hamile bi kadın çocuğunu tıraş olsun diye getirmiş, muhabbet esnasında da karnını okşayarak "ahmet'e de kardeş geliyo heheh" demiş. e, ne var lan bunda?

- enis dinliyo musun amına koyim? "ahmet'e de kardeş geliyo" diyo, karnını da bööyle böööyle okşuyo amına koyim.
- abi okşasın ne var?
- okşuyo karnını gözüme baka baka, bi de diyo ki "ahmet'e kardeş geliyo". nasıl ne var amına koyim?
- yaa neyse..
- enis çay iç. salih, enis abine çay getir amına koyim.
- yok yok, uyutmuyo gece.
- iç amına koyim?
- abi valla içmem. şşş salih, getirme valla içmem.
- sen bilirsin.. ahmet'e kardeş geliyomuş.. bana ne amına koyim?
- hee
- amına koyim yanlış mı söylüyorum? sen ne diyosun enis amına koyim?
- aabi amına koyim diyorum ne dicem amına koyim. salih çay getir amına koyim..(ortamınızı sikiyim)

elinde kına olmayan başka berber bulsam yeminle gitmem gayrı bu pezevenge.
"

kazanan barış olacaksa pkk ile masaya otururum

desteklediğim sözdür.

efendim evvela dünya'da türkiye'den onlarca kat daha güçlü, dünya siyasetinde çok daha fazla sözü geçen ülkeleri (ingiltere, ispanya...) kendi ülkelerindeki benzer olaylar için bu yöntemi uygulamışlardır. kötü mü olmuştur bu ülkeler için? mesela ingiletere'nin IRA ile diyalog kurması söyler misiniz bana ingiltere'yi "vay be bilekleri büküldü masaya oturdular.." konumuna mı itmiştir yoksa "sorumlu devlet" konumuna mı? tarihi "ya yener öldürürüz, ya da yenilir öldürürüz" gibisinden kara murat mantığı ile yaamak şimdiye kadar neyi getirdi ki, şimdi de getirsin?

efendim ikinci önemli fasılsa şudur: ben ölen insanlara üzülüyorum ve insan canının kutsal olduğunu düşünüyorum. buna ek olarak, 90'dan bu yana milyon kere "bu sefer bellerini büktük...", "la bu sefer başka cidden başka...", "olm bak yeminle bu operasyonla bitireceğiz..." cümleleri ile büyüdüm. kısacası silahla bu sorunun halledilemeyeceğini, "bir sınır ötesi operasyonla" daha sade ve sadece evlere ateş düştüğünü gördüm, hepimiz gördük... kendimce akıllı, mantıklı bir insanım da.. durum bu iken "yahu kazıyın şunların kökünü..." ya da "yok abi bitireceğiz, başka yolu yok" söylemi bana aptalca geliyor. bin kere denenmiş şeyi tekrar tekrar, bin bir umut pompayalarak yapmak sizce de mantıkla ilgisiz değil mi?

sona gelirsek: önümde kaba anlamda iki seçenek duruyor. birincisi "her yıl bine yakın insan ölsün, ekonomi hep buraya gitsin, bu konu yüzünden ABD'ye muhtaç olalım ama yine de ısrar edelim" dir. ikincisi ise "kürtler de varmış. kültürel, dilsel haklarını vereyim bunların. tv, radyolarını açabilsinler. gerek yok bu kadar insanın ölmesine" dir. hala birinci seçeneği işaretleyenlere allah'tan akıl mantık fikir izan diliyorum. başka da bir şey demiyorum.

kurtlere pislik uretiyorlar demek

anlamayan beyinlere dışarıdan mantık ve idrak enjekte etmenin nafile olduğunu bize gösteren eylem.

baraj, maraj diyen zihniyet bunu herhangi bir yanlışı çıktığı için değil, istatistik okumada cahil olan bünyeleri aydınlatmak için demiştir. yine bu satırların yazarı, enerji üretimi ve baraj açısından güneydoğu anadolu'nun bölegeler arasında zirvede olduğunu, ilkokul çocuklarının da bildiği üzere idrak fukarası bünyelere bildirir.

bu satırlar yazarı idrak fukarası beyinlerle ekonomi politika tartışılamayacağını anlamış bulunmaktadır zira bu anlama zoruluğu çeken bünyeelerin herhangi bir sosyal bilim tedrisatından geçmediği açıktır. mesela alsanız sosyolojinin en ünlü önermelerinden birisini "suçu toplum hazırlar birey işler", bu beyinler bunu anlamayacaktır. mesela bu beyinler "bazı şeyleri yapan kişiler fakirlerdir" ile "fakirler bazı şeyleri yapar" cümlesi arasındaki koca farkı anlamayacak kadar edebiyattan yoksundur.

işbu nedenlerden ötürü, bu idrak fukarası bünyelere kendi silahları ile saldırmak zorunluluk halini almıştır. bu silahla saldırırken amacım aslan türk halkın suça yatkın, psilik üreten bir halk olduğnu söylemek değildir (zira bu ırkçı, faşist bünyelerin yapacağı bir şeydir). bu silahla saldırırken amacım, ırkçılığın, mantıktan uzak bir şekilde halkları aşağılamanın aynınısın kendi halkımıza, etnik kökeninimize de yöneleceğini anlatmaya çalışmaktır.

şimdi soruyorum ırkçı arkadaşlar: ankara, izmir, adana gibi iller dünya çocuk pornosu izleme-indirme sıralamasında dünya zirvesine oturmuştu. buradan ne çıkarmak lazım? "türkler pislik üretiyor" mu demek lazım?

her gün gazetelerin toplum sayfasında, mesela, "niğde de inşaatta 5 yaşında kız çocuğuna tecavüz edip öldürdüler" haberleri var. yüzlerce hem de. buradan ne çıkarmak lazım?

karagümrük, kasımpaşa, karadeniz'in bazı gölgeleri silahla mafyayla büyüyor, bundan ne çıkarmak lazım?

karadeniz'de "nataşa" ismi de verilen kadın alım satımı, kadın ticareti şebekesi at başı gidiyor, bundan ne çıkarmak lazım?

almanya'da türklere "barbar" deniliyor, almanlar türklerin sürekli suç işlediğini belirtiyor. buradan "türkler pislik üretiyor" u mu çıkarmalıyız?
.

uzatmıyorum. evet sayın arkadaşlar, ne olacak bu durumda? bu tip olaylardan hareketle "türkler pislik üretiyor" sonucuna varmak, sizde öfke, adaletsizlik duygusu uyandırmayacak mı?

peki aynısını neden kürtlere yapıyorsunuz?

bunun adı dört dörtlük faşizm değil mi?

1 ekim 2008 balıkesir türk kürt gerginliği

kamyonetle 2 kişiyi ezmenin değil ama bunu yapan kişinin kimliğinden ötürü, bir etnik temizliğe girişmenin garip sayılması gerektiği sonucunu bize veren gerginliktir.

Bu saldırılara "Kürt'ün teki kamyonetle adam ezmiş işte" diyerek onay verenler, acaba yarın herhangi başka bir kız davası yüzünden bir Türk vatandaş bir Kürt vatandaşı öldürüse "türkler adam öldürüyor" söylemine de onay verecekler midir acaba?

1 ekim 2008 balıkesir türk kürt gerginliği

(bkz: altinova/#4036308)

kurtlere pislik uretiyorlar demek

efendim, tüik'in bazı verilerinden kastedilen gelirin, o bölgede üretilen şeyin değeri olduğunu anlamak gerekmektedir feci şekilde. mesela, atatürk barajı'ndan elde edilen şeyin güneydoğu anadolu bölgesi'ne yazılmasının oradaki halkın refahı, zenginliği ile ilişkisi yoktur.

bunları anlamak lazım efendim.

yoksa mazallah, ortaya çıkar batı marmara'da yaşayan halkın zenginliğinin, güneydoğu'da yaşayan halkın zenginliğinden fazla olduğunu iddia edersiniz. gören gözü, duyan kulağı yalancı çıkarmaya kalkarsınız.

yani güzel arkadaşlarım, lütfen sosyolojiyi daha fazla utandırmayın, gelin kabul edin şu hırsızlığın, hayat kadınlığının falan fakirlikle ilişkisi olduğunu. bakın çok kolay olacak. türklüğünüz olduğu gibi yerinde kalacak. kimse size bir şey yapmış olmayacak. hayat yine devam edecek. bu kadar korkuya gerek yok ki!

not: her ne olursa olsun yazarların "zorlama entryleri" bir bütün olarak algılanmaldır. işbu satırların yazarı, avrupa'da kaldığı bir süre içerisinde, yabancıların "türkler barbardır" ifadelerine (ki avrupa'da yaygın sayılabilecek bir ifadedir) karşı çıkmış, "barbarlık bir halk özelliği olamaz. varsa bir yanlışlık bu devletlerindir. her halk iyidir, güzeldir" demiştir.

kurtlere pislik uretiyorlar demek

anlama kapasitesi düşük olana ne kadar da anlatılırsa boş olabiliyor bazen.

sanıyorlar ki, mesela, "genelevde çalışan kadınlar fakir kadınlardır" cümlesi ile "fakir kadınlar genelevde çalışır" cümlesi aynıdır.

çetin altan derdi, türkiye'de dil, yazı boyutundan uzaktır. cidden öyleymiş. ciddi bir türkçe eksikliği var pek ırkçı, faşist arkadaşlarımızda. milliyetçilik var ama allah aşkına türkçe'yi iki dakika entelektüel düzeyde kavramak yok.

neyse başa alalım.

eldeki veri şudur: sadece türkiye'de değil, dünyanın her yerinde hırsızlar, kapkaçcılar, fahişeler falan fakirlerden oluşur.

burayı anladık değil mi? burada bir yorum olmadığını, bir veri olduğunu anlayabiliyoruz değil mi?

gelelim ikinci aşamaya:

şimdi elde bu veri varken, "fakirliklerinin arkasına sığınmasınlar!" cümlesi sosyolojik temelden çok uzak bir şey değil mi? binlerce yıllık insanlık tarihinde sürekli varolan, ve sürekli yoksullukla iç içe olan bu şeylere "fakirliklerinin arkasına sığınmasınlar" önerisi yapmak kadar kof bir şey olabilir mi?

gelelim üçüncü aşamaya:

tüik'in ve ya herhangi başka bir resmi kurumun da belirttiği üzere, gelir seviyesi ve yalam lüksü en düşük bölge güneydoğu ve doğu anadolu bölgesidir.

gelelim dördüncü aşamaya:

kimsenin elinde genelevlerdeki hayat kadınlarının tek tek dökümünün olduğuna inanmıyorum! yani "gidin bakın güöüşhane'ye" derken, mesela elimizde gümüşhane'den hiç hayat kadını ve ya hırsız çıkmadığına dair bir belge mi var? nereden geliyor bu kabul? baba öğüdü mü?

gelelim beşinci aşamaya:

"kürtler pislik üretiyor" derken, istanbul, ankara ve izmir'in çocuk pornosu aratmasında dünya sıralamasının zirvesinde olmasını "türkler pislik üretiyor" diye nitelendiren var mı?

şimdi, tekrar, özet olarak söyleyelim: sevgili ırkçı bünyeler, yaptığınız bu genellemenin sosyolojik hiç bir anlamı olmadığı gibi, kolaylıkla geri dönüp sizi vurabileceği bir yönü vardır (mesela Almanya'da türklere ne denildiğini bir düşünün). işte bu nedenlerden ötürü, bir an önce içinde bulunduğunuz idrak fukaralığını terk ediniz!

Ha birde, biraz kitap, roman neyim okuyunuz, milliyetçilik yapıp da dile hakim olamama gibi bir duruma düşmek komik oluyor zira.

kurtlere pislik uretiyorlar demek

bir kişi hırsızlık yapıyorsa, fakir olduğu için yapıyordur. zengin hırsızlık yapmaz. kişinin hırsızlık yapıyor olması türk, kürt ve ya arap olması ile ilgili değildir.

bir kişi kapkaç yapıyorsa, yine yoksul olduğu için yapıyordur. mesela fransa'da göçmenlerin yaptığı gibi. bu göçmenlerin büyük çoğunluğunun müslüman olması "müslümanlar kapkaç yapar" önermesini haklı kılmaz. göçmenler fakir oldukları için bunu yapıyorlar.

bir kadın genelevde çalışıyorsa, gidin sorun, ya ailesi dağılmıştır zamanında, ya da yoksuldur. zengin bir kadın genelevde çalışma. işbu nedenle genelevde çalışan kadının türk, kürt ve ya arap olmasının bir anlam ve önemi yoktur.

örnekleri uzatmak gereksiz. kıvrımlı herhangi bir beyin aşağı yukarı anlamıştır denilmek isteneni. peki bir halka, bir kimliğe "bunlar pislik üretiyor" diyen faşistler bunu neden anlamıyor?

ne demiştik, ırkçılık aptallaştırır!

altınova

son bir kaç gündür ırkçı saldırılar ile adını duyuran beldedir.

durun sayın ırkçı arakadaşım, hemen cellallenmeyiniz, anlatacağım şimdi.

siz ne zamandan beridir çıkan bir adli kavganın taraflarından birisinin etnik kimliği ile ilgilenmeye başladınız?

peki ne zamandan beridir, çıkan adli bir kavga sonucunda, mesela taraflardan birisi arap'sa, "saldırın ulan araplara!" demeye başladınız?

mesela sorarım sayın ırkçı arkadaşım, evine bir hırsız girse ve sen o hırsızı yakalasan ve dahi hırsızın çerkez olduğunu öğrensen, "yakın ulan çerkezlerin işyerlerini!" deme mantıksızlığına mı düşüyorsun?

yani bundan sonra böyle mi olacak? örneğin sokakta birisi bize yan bakınca, "nesin lan sen?" diye sorup, örneğin laz olduğunu öğrenince, tüm lazlara mı saldıracağız? bunu ırkçı hayallerimiz için mi kullanacağız?

peki sorarım sana sayın ırkçı arkadaşım, sorarım: aynı olayda, seni ezen eğer bir türk vatandaş olsa ne yapacaktın? ne olacaktı?

en nihayetinde, sesli müzik dinleme kavgası üzerinden, "yetişin kürtler adam öldürüyor" provokasyonu yaparak daha fazla yandaş toplamak ve etnik temizliğe girişmek ırkçılıktır sayın arkadaşım ve sana da ırkçı denilir literatürde.

peki tüm bunlardan sonra (altınova, sakarya, çocum, maraş, sivas...), sen "ermeni soykırımı yoktur" dediğinde, elalem neden inanmıyor şimdi anladın mı sayın ırkçı arkadaş?

anlamadın mı? geçmiş olsun o zaman.

hadi iyi tıraşlar.

edit: bu entrye eksi veren arkadaşların düşüncelerini merak etmekteyiz. zira en kötüsü, bir kişinin ırkçı, faşist saldırıları savunamayacak halde olması ama eldeki tek enstrüman "eksi" ile buna destek verebilmesidir. ırkçılık, aptallaştırır!

nim sofyan

harikulade müzik yapan bir grup. ne yazık ki henüz bir albümleri yok!

ha bu da resmi sitesi: http://www.nimsofyan.com

dtp linin elini sıkmayan emniyet müdürü

hakkında bu kadar entry girilince, hani türkiye'de olmaz ya, hani olması gereken olduğu halde olmuyor ya, hani bizlerde artık beklemiyoruz ya, soruşturma açıldığını sandığım amirim emniyet müdürümdür.

kimseler korkmasın efendim, binlerce ve onbinlerce benzer olayda yaşandığı üzere kimsecikler bu el sıkmama mevzusu nedeniyle amirim emniyet müdürüme soruşturma neyim açmaz. türkiye henüz o kadar hukuk devleti olamadı. bunu bir kenara bırakalım, belki de daha sonra, 33 kürt köylüsünü kurşuna dizen orgenaral muğlalı paşa gibi, adı bir karakola, emniyet müdürlüğüne verilir ve yine belki de kuşaktan kuşağa "oğlum bu emniyet müdür var ya, çok büyükler işler başardı çok... bir milletvekilinin elini sıkmadı, çok zor bir şey yaptı..." diye anlatılır.

memleketimden insan manzaraları

nazım hikmet'in bu eserinde ankara'da var... ve ankara 9-10 dize ile herhalde ancak bu kadar doğru, bu kadar güzel anlatılabilinirdi. Buyurun:

"...
ıssızdı caddeler:
belki erken
belki geç
belki ölü bir saat,
belki duvarların arasına çekilmiş hayat.
yığın yığın
kat kat
mermer
beton
ve asfalt.
ve heykel
ve heykel
ve heykel,
insan yok fakat.
ve sonra bozkır:
en beklenilmedik yerde
ve her şeye rağmen
şehrin içine kadar giren,
ve sonra derhal toprağın sonsuzluğu..."

cokluk senindir

birisine aşığızdır, hani pat diye sorar da "peki beni ne kadar seviyorsun, ifade edebilir misin?", cevap verene kadar uzun bir kem küm olur, işte bu şiir, bu sorunun şiiridir. daha ne desin ki şiirin beyefendi abisi:

"özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir"

karamboldedans

kutsalı vıcık vıcık kan ve ölüm kokan, bu durumu da yetinmeyerek ilkokul çocuklarının başına boca edecek raddeye vardıran, bir gün tarihin "insan olma suçu" vereceği zat-ı şahanelerin kutsalına ve de kafasına sokmak isteyen kişidir. bunu yaparken erken mi boşalır, geç mi boşalır bilinmez.

türkiye'de ve sözlükte ırkçı, şoven, nasyonal sosyalist zibillerin bolluğu düşünüldüğünde her şeye muhalif olmanın pek de bir saygı getirmediğini düşünemeyecek olanlara günde üç öğün selam etmektedir. erken mi geç mi, yine bilinmez..

ve evet, hayatı "bir kızla çıkma" ve yahut buram buram kan kokan bayrak arasında gidip gelen bir şey olarak görenlere, ancak bu kadar görenlere, anlatmak için değil ama sevdiği için (vatan ve bayrak için illa ki birilerinin ölmesi ve bu şekilde sevilmesi gerektiğini belirten ünlü dizeye on numara ayar vermesi dolayısıyla..) yılmaz odabaşı'nın şu dizelerini, göğsünü gere gere söyleyen insanoğludur:

"bayrakları bayrak yapan bayrak imalatçılarıdır
toprak eğer uğrunda ölen varsa utanmalıdır"

atatürk olmasaydı piç olurdun geyiği

atatürk olmasaydı babalarınız belli olmayacaktı sayın seyirciler. aynı şekilde babalarda çocuklarını bilmeyecekti. bunu da açıklamak zorundayım ki, ne hüzünlüdür, anneler ise iki tarafı bilecekti... herkesten şüphelenecektiniz. her gün "bugün babamı bulacağım" diye yollara düşecektiniz. yeri geldiğinde, size sıcak davranan amcalara "size baba diyebilir miyim" diycektiniz. annenize "anne benim de mahalle arkadaşlarım gibi babam olacak mı" diycektiniz.

evet sayın seyirciler. şimdi "atatürk olmasaydı" konusu altındaki 1238. geyiğe geçebiliriz.