bugün

Valla sandığınız gibi bir hayatım yok. Boşu boşuna nazar değdirip durmayın. Zaten zar zor yaşıyorum.
Eskiden bir şekilde tanışıklığı olan insanların artık konuşamamalarını anlayamıyorum.
Çok acayip mesala hala mesajlaşıyorsunuz ama bir şey konuştuğunuz yok. Paylaşım bitmiş. Yazık kelimesi belki de tam da bu an için türemiştir.
Yorgunluktan bayılmak üzereyim.
Tüm renkleri karıştırınca beyaz olması gerekiyordu.
Hayatın aslında zor olmadığını zorlaştıranın kendim olduğumu fark ettiğimden beri kafam rahat.
Göğsümün ortasında hiç sönmeyen bir güneş var, sevgiyle beslenen bir güneş. Pozitif enerjimin ve canlılığımın başka bir açıklaması olamaz.

Tüm zorluklara rağmen dik durabilmek bir mucize. büyük bir irade, Büyük bir fedakarlık ve sevgi göstergesi.

Çocuk ve doğa kadar masum ve saf sevgiyi hissettiren başka bir şey yok sanırım.
Dostlukların bitmesi kötü. Ne yapsam acaba diye düşünüp, onun emanet olarak verdiği eşyaların odanızda bulunması arada bir zihninize yük olurken sonrasında o da insan, ben de insanım, şu karşı penceredeki teyze de insan diyorum. Ve bu düşünce sonucunda şu fikre varıyorum; ne birinin bir eşyası, ne birinin varlığı ya da düşüncesi sende yük olmalı. Eğer yük arıyorsan bu vicdanına karşı işlediğin bir suç veyahut kırdığın bir kalp olmalı. Bu ikisini de yapmadığıma en katı şekilde emin olduğumdan, artık yük fenomeni yerini; olması gereken olur yaşanması gereken yaşanır, her şeyin bir anlamı ve seni götüreceği bir yer var düşüncesi alıyor.
Ben biten ve başlayan her şey için müteşekkirim. Ne bir pişmanlık ne bir sinir ne de bir özlem var içimde. Yalnızca şu fazla hassas olan dünyama olmadık zararlar vermesinler yeter. Yoksa aşırı yıkıcı oluyorum ve sonunda dünyamda çöküntüler başlıyor.
Harcanıp gidiyor ömür dediğin... yani sokmuşum dıdısına mıdısına, sür mermiyi süüürrr.
Dm direkt mesajmış. Yeni öğrendim ve bu direkt mesaj yoluyla yürünüyormuş, hatta ve hatta bazı oğlanlar bazı kızları bu yolla taciz edebiliyormuş.. ve o bazı kızlarda o oğlanın yapmış olduğu tacize istinaden o oglanın anasına şikayet edebiliyormuş. Vay awk.

Açık ve net evet.
sol framenin kalite olarak yerlerde olduğunu göünce kemal sunal'ın hababam sınıfı filminde tünelin mahmut hocanın katına çıktığını görünce çocuklar gelmeyin tünelin ucu bombok bir yere çıktığı dediğ gibi hissediyorum.
Klasik takıl ,para biriktir.
gereksiz insanlardan uzakdurun.
Yorgunum dinlenmekle geçmeyecek kadar... kabullenemiyorum hissi bu kadar doğru iken yanlış olanları.
benim anlamadığım Corona günlerinde evden sadece bir iki gün çıkarak nasıl ayda 10 bin TL harcayabildim bilmiyorum. paranın adı var sadece bu devirde.
Bir Umuttur Yaşamak.
Bugün ayrılık sonrası ilk dateime çıktım... çok romantik bir buluşma denemez ama eğlenceli ve keyifliydi. Aynı yerlerde farklı insanla yeni bir hayatı daha güzel hissediyor insan vay be.
görsel
Kendimi uzun süredir bu kadar berbat hissetmedim.

On dört yaşında bir kız kardeşim var ve birbirimize kelimenin tam anlamıyla aşığız. Onun tebessümündeki ufacık bir kırgınlık dahi beni yaralamaya yetiyor ve şu sıralar, çok büyük bir problemi olduğunu öğrendim. ilkokulda öğretmeninin kardeşime olan ayrıcalıklı tavırlarından ötürü kardeşim bir sosyal dışlanma yaşamıştı. Biz olayın bu kadar derin boyutlarda olduğunu bilmiyorduk, ben de o zamanlar tabiri caizse ergen sayılırdım ve kendimce farklı şeylerle boğuşuyordum.

Karantina günlerinde bana bu konuyla ilgili açıldı ve terapi tadında bir konuşma geçti aramızda. Daha konuyu açar açmaz ağlamaya başladı , dört yıl boyunca dışlandığını söylerken sekiz yaşındaki haline dönmüştü sanki, öyle kırgındı ki.. onun o hali içime oturdu adeta, başka bir tanımı yok.

O zamanlar kendi ergen sorunlarımda boğulup ona yeterince destek olamamış olmam beni öyle kahrediyor ki şu an.. ne denli saklamaya çalışsa da, şimdi profesyonel bir gözle baktığımda travmanın ve travmadan kurtarılmak istediğinin tüm belirtilerini gösteriyormuş fakat ben anlayamayacak kadar aptalmışım, yanında olduğumu sanmakla yetiniyormuşum.

BanA, her gece bunu düşünüyorum, uyuyamıyorum demesi kalbimde öyle bir yara açtı ki.. bugün şans eseri eski bir videosunu buldum; ilkokul çağlarına ait.. o küçücük bedeni, incecik sesiyle katlanmak zorunda kaldığı ; taşımaya çalıştığı sorunları düşündükçe öğretmenlerinden, arkadaşlarından, ailemden ama en çok da kendimden nefret ediyorum.

Şimdi onu seven arkadaşları olmasına rağmen halen yalnız kalacağına ve bir şekilde ileride dışlanacağına inanıyor. Tüm bu berbat düşüncelerden kurtulması için profesyonel bir yardım eşliğinde elimden geleni yapacağım elbette fakat o zamanlar onu yalnız bıraktığım düşüncesi beni kahrediyor, günlerdir uyuyamıyorum ve sürekli ağlıyorum.

Sanırım ilk kez ne yapacağımı bilmiyorum. Bu şefkat yorgunluğundan kurtulamıyorum ve onun iyi olduğundan emin olana dek de bu şekilde hissedeceğimi biliyorum.

içimdeki ilkel nefretin bu denli tutuştuğunu anımsamıyorum hiç. Kardeşimin yaşadıklarını görmeme engel olan her şeyi, herkesi paramparça etmek istiyorum. Acı çekerek ölselerdi şayet ancak duyduğum suçluluk duygusu kadar bir acı hissetmeye yaklaşırlardı sanırım. O zamanlar olduğum insanı paramparça etmek istiyorum.

Çaresizlik, bilhassa canınızdan çok sevdiğiniz insanların acılarına karşı hissedilen çaresizlik kadar öldürücü, kahredici bir duygu yokmuş.
Eyvah şiirler azalmış yanıyor içimizdeki koskoca orman...
(bkz: sezen aksu)
Yagmur damlalari vururken cama...

Neyse.
bu dünyaya söylemek istediğim o kadar çok şey var ama söylesem de bir şey değişmeyecek. Kısaca düşmeyin arkadaşlar düştüğünüz yerde kalırsınız. kimsenin s2nde olmazsınız. hatta yıllarca canınızı esirgemediginiz insanlar bile size sırtını döner. düşman neyse de dost diye bildikleriniz de bi tekme vurunca o zaman anlıyor insan bu dünya da kendinden başka kimsenin olmadığını. ama elbet bi gün onlar da düşecek. işte o zaman alayının a..koymazsam adam değilim. ben hiçbirinin kapısına gitmedim ama onlar benim kapıma gelecekler o zaman o düştükleri yerde birde ben vurmazsam geçmişimi ziksinler (kusura bakmayın biraz küfür ettim ama bu a...koyduklarima başka türlü yenemiyorum içimdeki öfkeyi)
Bu ne kadar saçma bir başlıktır yahu.

Evet söylemek istediğim bu
(#34702228)

Kaybettik onu, Anneannemi. Ufacık bedeni onlarca acıya rağmen direnmişti, hayata tutunmaya çalıştı. Ama artık o kocaman kalbi yenik düştü, kuş olup uçtu. Birkaç saat sonra toprağın altına uğurlayacağız onu; Güzel hatıralar akla geldikçe daha da yaralayan gözyaşlarıyla...

Gözüme uyku girmiyor. Ahşap köy evinin kokusu artık huzuru değil de hüznü çağrıştırıyor. Uyursam belki bu kötü bir kabustur diyorum. Bir yandan da zaman hiç akmasın istiyorum. Keşke onu son görüşümde biraz daha sarılıp doya doya öpseydim.

iki bin yirmi, lütfen daha fazla insanı yaralayıp parçalamadan çabucak bitiver. Lütfen...
görsel
sinirlerime hakim olmalıyım çok ani kararlar vermemeliyim son 1 ay da çok iyi insana bir anlık sinirle zarar verdim düzeltmeliyim kendimi ikili iletişimi de geliştirmeliyim.
sen seni bil sen seni, sen seni bilmezsen bafilerler ebeni.