bugün

başarının ödülü.
ruscada, cift ve vakit doldu anlamlarina gelir...
bütün kapıları açan anahtar!
basmak için merkez bankasında bir o kadar değerde altın bulundurmak zorunda olduğumuz hembele. (bkz: darphane)
günümüzde fiziksel emek ile değil, zeka ile kazanılan boş fakat hoş şey.
ne kadar ilişki kurulmak istenilmesede,ekmek için bile gerekliliği mecbur * araç.sürdürülmesi zorunlu tek ilişki belki,sonsuz birliktelilik.* birbirinden sıkılan ama ayrılamayan insanlar gibi.birbirine mecbur,olmadan olmayan.
nefis bir ahmet selçuk ilkan şiiri

Dünya pazarını dolaştım durdum
Dikenler gül oldu para deyince
Yıllanmış nefretler bir anda bitti
Ateşler kül oldu para deyince

Ortada ne engel ne dağlar kaldı
Ne aşılmaz yollar ne çöller kaldı
Öfkenin yerini alkışlar aldı
Düşmanlar dost oldu para deyince

Bir eski masalmış şeref itibar
Böyle bir düşman ne işe yarar
Gördüm ki herşeyin bir fiyatı var
Krallar kul oldu para deyince.
antik israil'de yahudilerin tanrısı.*
önemi miktarına göre değişebılen , anayı kızdan ayıran, herkesın tanıdığı
napalyonu şöhret eden , ufff yafrum dedırten kaat parçası.
Beethoven'e sormuşlar:
-Para hakkında ne düşünüyorsunuz?
Filozof besteci şu yanıtı vermiş:
-Para iyi bir hizmetçi, kötü bir efendidir!
kardeşleri bile birbirine düşürebilen araç. kimilerine göre amaç.
su yalan dunyanin yalan nesnesi.
aşık hüdai diye bir şair konuyla ilgili şöyle bir yaklaşımda bulunmuş;
para
para sana allah desemdeğilsin
sensiz de yaşamak olmuyor para
sana tapmıyorum ama lazımsın
sen olmasan yüzüm gülmüyor para

kimini bey yaptın kimini paşa
kiminin allah'ı sen oldun haşa
senin için kıydı kardaş kardaşa
kimse suçu senden bilmiyor para

zenginin kasası senin mekanın
fakirin cebinde sıkılır canın
vehbi koç - sabancı baban mı senin?
adalet yerini bulmuyor para.

hükmeden dünyaya bir uçtan bir uca
şahlar boyun eğer seni görünce
hüdai yolunu gözler yıllarca
bir gün bir selamın gelmiyor para
Devletçe bastırılan, üzerinde saymaca değeri yazılı kâğıt ya da metalden ödeme aracı, nakit.
Kuruşun kırkta biri.
insan lidyalilara kufur etmeden duramıyor b.k mu vardı kesfedicek,
her insan soyle bir dusunurse dunyada ki bu kotulugun cıkmaz sokaga girisini, yolu tarif edenin para oldugunu anlayabilir.

yasayan canlılar arasında kendi turunu olduren tek varlık, tabiki insan. nedeni de tabiki para. hani icki tum kotulugun anasıdır derlerdi ilkokulda hatırlarsınız aslında para tum kotulugun anasıymıs, ickiyide aldıran o, en deger verdiklerini sattıran o. mesela sevgisini, esini dostunu satıyor adam benligini, dusuncelerini, kisiligini, dinini satıyor adam neden, cunku para.
ac kalan insan inancını bile yermis, bu adam neden ac kalır ki, tabiki parasızlıktan.
kolanın sonunda kalanını pipetle ceker gibi dunyayı icine ceken gene insan, gene para icin.

ee kaldıralım mı?
daha buyuk bir utopya olamaz herhalde yada bir gun insan kendi kendini tukettiginde zaten bitmis olucak. bu da sevindirici ama adam olucan da ben goremiycem gibi bir cumle oluyor bu.

ahh lidyalılar nerden cıkardınız,opusun barısalım diycem de sizden zaten kalmadı bizde yakında biticez zaten gerek yok anlıycagın.
para alabilecegin en guzel evdir!
para yasayacagin en guzel kadindir!
para icebilecegin en guzel icki bazende yemektir!
para mutluluktur.

boyle gider...

(bkz: para kazanmak yetenek harcamak kultur ister)
kötü olan para değil ona sahip olmakla kazandığı gücü kötüye kullananlardır.
- lidyalıları koruma derneği-
uğruna insanların çirkinleştikleri, pislendikleri, karaktersizleştikleri yaman buluş. ne yazık ki sonsuz sayıda bakınız verebilirim.
orhan gencebay'ın bülent ersoy'a beraber bulundukları program boyunca katlanmasının sebebidir.
aynı şey armağan'ın evlilik hayatı boyunca da geçerli olacak *.
"insanlar sahte para yapar, ama çok kez para da sahte insanlar yapar" s.j. harris
PARA Necip Fazıl Kısakürek'in Tohum (1935); Bir Adam Yaratmak (1937); Künye (1939); Sabır Taşı (1940) oyunlarından sonra 1941'de yazdığı beşinci oyundur. Para, ilk defa Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye konmuş ve 1941-1942 kışında istanbul Şehir Tiyatrosu'nda temsil edilmiştir. Çalışmamızda oyunun, Büyük Doğu Yayınları (Tarihsiz) tarafından Tiyatro Eserleri: 5 üst başlığıyla yapılan baskısını kullandık. Oyun beş perdeden ibarettir. Birinci Perde 17-45 sayfa, 15 sahne; ikinci Perde 49-78 sayfa, 19 sahne; Üçüncü Perde 81-107 sayfa, 19 sahne; Dördüncü Perde 111-137 sayfa, 14 sahne; Beşinci Perde 141-162 sayfa, 14 sahneden oluşur. Bu duruma göre, oyunun birinci perdesi 28, ikinci perdesi 29, üçüncü perdesi 26, dördüncü perdesi 28, beşinci perdesi ise 21 sayfadır. Oyuna hacim ve sahne sayısından baktığımızda, ilk dört perdenin birbirine daha yakın, beşinci perdenin ise diğerlerine göre biraz daha kısa olduğunu görürüz.
Para oyununu, bilinmeyen bir tarihte bilinmeyen bir memlekette geçer. Olaylar, başlaması muhtemel bir savaşın öncesinde gözü paradan başka bir şey görmeyen bir bankerin etrafında gelişir. Oyunda tarih ve yer belirtilmediği gibi isimde belirtilmemiştir. isimlerin yerine, O, Benzeri, Hususi Kâtibi, Hademesi, Casusu, Kadın Müşterisi, Kadın Müşterisinin Kızı, Oğlu, Karısı, Kızı, Kızının Nişanlısı, Noteri, Dayı, Kaatil, Hırsız, Yankesici, işsiz, Birinci Sivil Memur, ikinci Sivil Memur gibi, kahramanların konumlarını anlatan sözcükler kullanılmıştır.
Oyunda Perdelere göre olaylar şöyle gelişir:
Birinci perde: O ve Hususi Kâtibi patronun odasındadırlar. Kâtip O na kendisine tıpatıp benzeyen birisini bulduğunu bu adamı mutlaka saklaması gerektiğini söyler. O bu durumdan pek hoşlanmaz ama yine de bu konuyu inceleyeceğini söyler. Ardından Casusu odaya girerek çevresindeki insanlarla ilgili özel bilgilerin yer aldığı dosyalar getirir. O dosyaları sonra incelemek üzere kaldırarak dışarıda tartışma yaratan Kadın Müşterisini ve Kızını odaya çağırır. Kadına borcunu ödeyebilmesi için kızını işe alacağını söyler. Nasıl bir iş olacağını açıklamamakla beraber, durumu Kâtibi'ne bildirirken kızın malum işe kabul edildiğini söyler. Ardından odasına gelen Nazır'la öyle bir anlaşma yapar ki bir yandan Nazır çok büyük bir kazanç elde eder, bir yandan da O’nun işleri görülür. Nazır'la da işini bitirdikten sonra sıra Benzeri'ni görmeye gelir. Odaya her şeyden habersiz bir zavallı olan Benzeri’ni alırlar, O, Benzerini gizli bir köşeden gözetler.

ikinci Perde: O evinde aile bireyleriyle oturmaktadır. Özellikle Oğlu, idealleri olan bir gençtir. Babasına bu kadar paracı olduğu için kızmaktadır. O, tüm malvarlığını bir hayır kurumuna bağışlayacağı yalanını söyleyerek ailesine bir oyun oynar. Az önce paracı olduğu için babasına kızan Oğlu ve Karısı büyük tepki gösterirler. Kızı ve Kızının Nişanlısı ise Kâtibi'nden oyunu haber aldıkları için O'nu destekler görünürler. Durumu anlayan O oğlu'na ve Karısı'na kızmaz ancak Kızı'na ve Kızının Nişanlısı'na kızar. Gerçeği öğrenen aile bireyleri oldukça şaşırırlar. Odaya Nazır ile Kadın Müşterisinin Kızı girer, Oğlu ile Kadın Müşterisinin Kızı bir an odada yalnız kalırlar. Oğlu, kıza Nazır’la beraber olduğu için sitem eder ancak kız, para kimdeyse onun yanında olacağını açıkça söyler. O dışarıya çıkar ve Kâtibi O'nun ailesine Benzeri'ni gösterir. Tüm aile benzerlik karşısında şaşkınlığa düşerler.

Üçüncü Perde: O ve bankası çeşitli gazetelerde yazılanlar yüzünden zor durumdadır. Tüm müşteriler bankaya doluşmuşlardır ve paralarını almaktadırlar. O her zamanki kurnazlığıyla tüm işlerin yolunda gitmesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu arada odaya Kadın Müşterisi gelerek kızının yaşama biçiminden ve kendisine bakmamasından dolayı O'nu tehdit eder. O Kadın Müşterisinin Kızı'nı durumdan haberdar ederek kadının akıl hastanesine kapatılmasını sağlar. Bu arada, şehirdeki huzursuzluk artmaktadır. Büyük ve öfkeli bir kalabalık bankaya doğru gelmektedir. O endişe etmeye gerek olmadığını savunur, ancak öfkeli kalabalık bankayı basar. Kâtibi'ni ve Benzeri'ni linç eder. O kaçmayı başarır.
Dördüncü Perde: Herkes linç edilenin O olduğunu düşünmüştür. Cenaze töreni yapılmış, miras bile çoktan paylaşılmıştır. Bu arada O ortaya çıkar, ailesi mirastan paylarına düşen parayı kaybetmemek için O'na inanmazlar. Noteri Casusu ve Hademesi bile işlerine gelmediği için O'nun öldüğünü söylerler. Özellikle bir zamanlar idealleri olan Oğlu tamamen değişmiştir. O'na biraz para verir, tehdit eder ve gönderir.

Beşinci Perde: O yaşadığı şokun ardından her şeyini kaybetmiştir, Hırsız, Yankesici Katil ve Hırsız'la bir esrar kahvesinde esrar içmektedir. Manevi duyguları ortaya çıkmaya başlamıştır. Tüm yaşadıklarını bir bir sorgular ve Allah'ı aradığını dile getirir. Dengesini kaybedecek kadar çok esrar içer cebindeki parayı Katil, Hırsız ve Yankesici'ye verir. Bu arada kahveyi polisler basar. Adamlardaki parayı bulan polisler, O'nun düşmesine neden olurlar. Yere düşen O ölür. Cebinde kalan para ortalığa saçılınca polisler O'nun gözünü bile kapatmadan paraları toplarlar.

Yukarıda gelişen olaylar, perde sahnelerinde şu şekilde verilir:

Birinci perde: Birinci Sahne'de, O ve Hususi Kâtibi O'nun odasındadırlar. Kâtibi O'nu benzerini görmeye ikna etmeye çalışmaktadır. Gelecekte bu adamın mutlaka işlerine yarayacağını söyler. Bir yandan da O Çıkması olası bir savaş başlayınca karaborsacılıktan nasıl vurgun yapabileceğini hesaplamaktadır. ikinci sahne'de, diktafondan sesi gelen banka çalışanları aralarında savaşın çıkıp çıkmayacağını tartışırlarken, O konuşmaları duyar ve çalışanlarını işlerinin başına dönmeleri konusunda uyarır. Üçüncü Sahne'de, diktafondan bankanın içinde tartışan bir kadının sesini duyar. Tartışmanın sonlanmasını sağlamak ve meseleyi öğrenmek için kadını içeri göndermelerini ister. Dördüncü Sahne'de, Hademesini odaya çağırarak Casusu'nu göndermesini ister. Beşinci Sahne'de, Casusu odaya girer. O'na oldukça rezil bir şekilde yağ çekmektedir. O da casusuna değersiz bir varlık gibi davranır. Casusu gerekli araştırmaları yaptığını söyler. Altıncı Sahne'de Casusu, evrak çantasından beş tane dosya çıkarır. Dosyaları birer birer O'nun önüne sürer. Birinci dosyada hükümet üyeleriyle nüfuzlu kişiler hakkında bilgiler vardır. ikinci dosyada yanında çalışan memurlarla ilgili bilgiler vardır. Üçüncü dosyada, piyasa ve iş adamlarıyla ilgili bilgiler vardır. Dördüncü dosyada Hususi Kâtibi'yle ilgili bilgiler vardır. Beşinci dosya ise henüz boştur. Ancak bu dosya dolunca içindeki bilgilerin müthiş olacağını söyler. Kâtibi'yle ilgili dosyada Benzeri'yle de ilgili bilgiler olduğunu ekler. Yedinci Sahne'de, Casusu'nu gönderdikten sonra Diktafondan işlerle ilgili bilgi alır. Diktafondaki ses içeride olay çıkaran kadını mutlaka görmesi gerektiğini söyler. O razı olur ve kadını içeri çağırır. Sekizinci Sahne'de, O telefonla konuşur. Kendi tarafından uzaklaşan bir gazeteciye biraz para verilmesini söyler. Böylece işin hallolmuş olacağını belirtir. Dokuzuncu Sahne'de, Kadın Müşterisi ve Kızı odaya girer. O, kadına kızının bankada çalışabileceğini böylece bankaya olan borcunu ödeyebileceğini söyler. Ancak kızın nasıl bir iş yapacağına dair detaylı bilgi vermez. Onuncu Sahne'de, O Hususi Kâtibi'ni odaya çağırır, kızın malum işe kabul edildiğini söyler. Kadın şaşkındır ve mutluluk içindedir. On birinci Sahne'de: Nazır O'nu ziyarete gelir. Nazır dürüst birisi olduğunu özellikle vurgular. Ayrıca, O'na, yapacağı iş için üç milyonluk depoziti mutlaka ödemesi gerektiğini söyler. O, oldukça kurnazca, Nazır'a geçenlerde sattığı arsayla ilgili ipuçları verir. Önerilirin kendisiyle ilgisi yokmuş gibi davranarak, incelikli bir şekilde rüşvet vermektedir aslında. Öneriden memnun olan Nazır, bir şey söylemeden odayı terk eder. On ikinci Sahne'de, Nazırın ardından Kâtibi odaya girer. Kâtibi'ne Nazır'a ciddi para kazandıracak öneriyi resmiyete döken bir mektup yazdırır. Böylece Nazır'ı kendisine bağlamış olur. Kâtibi, Benzeri'ni getirdiğini, sakladığını mutlaka görmesi gerektiğini söyler. O, nihayet razı olur. On üçüncü Sahne'de, Hademesi'ne içeri kimseyi sokmamasını tembihler. Kendisi de Benzeri'ni rahatça görebileceği bir yere gizlenir. On dördüncü Sahne'de, telefon çalar. Telefona Hususi Kâtibi bakar, yapılan görüşmeden Nazırla ilgili meselenin halledildiğini anlarız. On beşinci Sahne'de, Kâtibi Benzeri'ni odaya alır. Benzeri yaşadıklarının etkisiyle yarım akıllı hale gelmiş olan bir zavallıdır. O Benzeri'ne gizlice bakarken Kâtibi Benzeri'ne yapması gerekenleri anlatır.
ikinci Perde: Birinci Sahne'de, O ve ailesi salonda oturmaktadırlar. O Kızının Nişanlısı'na ticarete nasıl atıldığını anlatmaktadır. Oğlu konuşmalarıyla, babasının düşünüş biçimine karşı olduğunu söyler. idealleri olan dürüst bir genç görüntüsü çizer. ikinci Sahne'de, Hademesi gelerek Noteri'nin ve diğer adamların geldiğini haber verir. O ailesine dönerek kendisine sadakat göstermelerini ister. Ardından sadakatlerini deneyeceğini söyler. Üçüncü Sahne'de, içeri bir köpek girer. O ailesiyle köpek arasında özdeşlik kurarak, köpeğin sadakat kavramını bilmediğini, doğal olarak sadakatsizliği de bilmediğini söyler. Dördüncü Sahne'de, O ailesine dönerek artık değiştiğini söyler. Tüm malını mülkünü de bir hayır kurumuna bağışlayacaktır. Beşinci Sahne'de, herkes şaşırır. Az önce sadakatlerini göstermeye çalışırlarken, birden bire maddi kaygılar belirmeye başlar. idealist görünen Oğlu bile para için babasıyla tartışır. Altıncı Sahne'de, Noteri içeri girer. Evraklar hazırdır yalnızca bir imza kalmıştır geriye. Tüm bunlar olurken O en büyük tepkiyi oğlundan alır. Yedinci Sahne'de, O, imzayı atmak üzere kalemi eline alır. Noteri, bağışladığı tüm mallarını tek tek sayar. O ailesine dönerek kararını onaylamalarını ister. Sekizinci Sahne'de, Herkes dona kalır. Oğlu ve Karısı büyük bir tepki verirler, ancak Kızı ve Nişanlısı itiraz etmezler. O'nun yaptığını onayladıklarını abartılı biçimde ifade ederler. Dokuzuncu Sahne'de, O evrakları imzalar. Kızını ve Kızının Nişanlısı'nı yalancılıkla suçlar. Yaptığının oyun olduğunu nereden bildiklerini sorar. Reddetmelerine rağmen O inanmaz. Sonunda Kızının Nişanlısı korkar ve her şeyi itiraf eder. Onuncu Sahne'de, sahneye Casusu girer ve ailesiyle ilgili olan beşinci dosyayı getirir. On birinci Sahne'de, odaya giren Hususi Kâtibi Casusu'ndan dosyayı alır. O, ailesine oynadığı oyunu anlatır. Böylece kimin dost, kimin düşman olduğunu anladığını söyler. On ikinci Sahne'de, Noter, işlemin bittiğini haber verir. O, Kâtibi'ne dönerek Benzeri’ni hazırlayıp haber beklemesini söyler. On üçüncü Sahne’de, Gerçeği öğrenen aile bireyleri, birbirleriyle ve kendileriyle hesaplaşmaya girerler. Oğlu, tüm ailesinden tiksindiğini söyler. On dördüncü Sahne'de, O, odaya dönerek Kâtibi'ne elindeki dosyadan Kızı ve Kızının Nişanlısı ile ilgili bölümleri okumasını ister. Kâtip, ilgili bölümü okuyunca O'na oynamaya çalıştıkları oyun ortaya çıkar. Bu sırada odaya Hademesi girerek Nazır'ın geldiğini haber verir. On beşinci Sahne'de, odaya Kadın Müşterisinin Kızı'yla Nazır girer. Nazır, O'na Kadın Müşterisinin Kızı'nın çalışmasından ne kadar memnun olduğunu dile getirir. On altıncı Sahne'de, Oğlu ve Kadın Müşterisinin Kızı salonda karşılaşırlar. Oğlu, Nazır'la olan ilişkisinden dolayı kıza sitem eder. Kız ise para kimdeyse onunla olacağını açıkça söyler.
On yedinci Sahne'de, Kızı odaya büyük bir heyecanla girerek, Kâtibi'yle gelen Benzeri'ni haber verir. On sekizinci Sahne'de, odaya Karısı ve Kızının Nişanlısı da girer. Odadakiler şaşkınlık içinde olanı biteni anlamaya çalışırlar. On dokuzuncu Sahne'de, Kâtibi ve Benzeri'nin odaya girmesiyle herkes şaşkınlık içinde kalır.

Üçüncü Perde: Birinci Sahne'de, O, odasındadır. Çeşitli konularda Kâtibi'ne emirler vermektedir. Emirleri alan Kâtibi odadan çıkar. ikinci Sahne'de, Dışarıdan uğultular gelmektedir. O Telefonda işlerin aksamamsı için ödeme emirleri vermektedir. Üçüncü Sahne'de, dışarıdan Kâtibi'nin sesi gelir. Huzursuz kalabalığı yatıştırmaya çalışmaktadır. Dördüncü Sahne'de, Noteri odaya girerek O'nu hedef gösteren gazeteyi gösterir. O, sakince telaşlanacak bir şey olmadığını söyler. Beşinci Sahne'de, O, diktafonun başında, banka çalışanlarına ödeme emirlerini tekrarlayan emirler vermeye devam eder. Altıncı Sahnede, Telefon çalar, telefonu Kâtibi cevap verir. Cevapları işle ilgilidir ve Onun sözlerini olduğu gibi tekrar etmektedir. Yedinci Sahnede, odaya kadın müşterisi girer. Onu kızına yaptıklarından dolayı ve parasızlık çekmesine neden olduğu için tehdit eder. Para ister. O kadını yatıştırarak kızını çağırır. Sekizinci Sahnede, Kadın Müşterisinin Kızı da odaya girer. Kızı Ondan özür diler. Annesini odadan çıkarır ve annesini akıl hastanesine kapatacağı güvencesini verir. Dokuzuncu Sahnede, Hademesine bekleyen Nazırı içeri göndermesini söyler. Bu arada telefonla konuşarak bazı işlerini halleder. Onuncu Sahnede, Nazır mevkisini kaybetmiştir ve zor durumdadır. Ondan aldığı arsayı geri satmak istemektedir. Anlaşırlar. Nazır, eski güçlü zamanlardakinin aksine son derece yumuşak davranmaktadır. On birinci Sahnede, Kâtibi odaya girerek, bankada işlerin yoluna girmeye başladığını haber verir. O Benzerinin durumunu sorar. On ikinci Sahnede, Bu arada Casusu odaya girerek büyük bir kalabalığın yaklaşmakta olduğunu söyler. On üçüncü Sahnede, Hademesi odaya girerek bankanın arkasında da bir kalabalığın toplanmaya başladığını haber verir. On dördüncü Sahnede, O, Kâtibine sakin olmasını ve ne olur ne olmaz diye Benzerini hazırlamasını söyler. On beşinci Sahnede, Casusu odaya girerek dışarıdaki kaynaşmanın tehlikeli bir hal almaya başladığını haber verir. On altıncı Sahnede, Hademesi de tehlike haberleri getirince O, ceketini almadan odayı terk eder. On yedinci Sahnede Hususi Kâtibi dışarıda toplananlara bakmak için dışarı çıkar. On sekizinci Sahne’de, Dışarıdan, paniğe kapılıp halka ateş eden kâtibin sesi gelir. Halk tarafından linç edilir. On dokuzuncu Sahne, Benzeri odadaki Onun ceketini alarak dışarı çıkar. Dışarıda öfkeli kalabalık tarafından O zannedilerek linç edilir.

Dördüncü Perde: Birinci Sahnede, köşkün salonunda Onun ailesi vardır. Ölenin acaba O mu, yoksa benzeri mi olduğunu tartışmaktadırlar. Oğlu, Casusuna benzerini bulması için emir verdiğini söyler. ikinci Sahnede, odaya Noteri girerek miras işlemlerinin bittiğini, ölenin O olduğunun kesin olduğunu herkesin rahat olabileceğini haber verir. Üçüncü Sahnede, Hademesi odaya girerek Casusunun hazırladığı raporu verir. Raporda artık Benzerinin var olmadığı söylenmektedir. Dördüncü Sahnede, odaya aniden O girer. Beşinci Sahnede, odadakiler şaşkınlıklarını atamadan O, başından geçenleri odadakilere anlatmaya başlar. Altıncı Sahnede, Onun ailesi ve Noteri çıkarları gereğince Onun öldüğüne inandıklarını söylerler. Yedinci Sahnede, Noteri polis çağırmadan Onun odayı hemen terk etmesini ister. O olanlar karşısında şaşkındır ancak elinden bir şey gelmez. Sekizinci Sahnede, Kadın Müşterisinin Kızı, Onun yaşadığına artık kimsenin inanmadığını ispatlamak için Hademesini çağırır. Hademesi de artık Onun ölü olduğunu söyler. Dokuzuncu Sahnede, O, tüm aile bireylerine ve Noterine ancak kendisinin bilebileceği olaylar anlatır. Anlatılanlar karşısında irkilen bireyler yine de Ona inanmamayı tercih ederler. Onuncu Sahnede, Casusu gelir. Onun sahtekâr olduğunu bilgileri de bir defterden öğrendiğini söyler. Ona zaten inanmayan aile bireyleri daha da sertleşirler. On birinci Sahnede, O kendisi olduğunu ispatlamak için, cebinden pırlanta yüzüğünü çıkarır. On ikinci Sahnede, yüzüğü gören Oğlu Onu hırsızlıkla suçlar. Polise haber vermeyeceğini ve yüzüğü satın aşabileceğini söyler. On üçüncü Sahnede, Kadın Müşterisinin Kızı artık oğlunun karısı sıfatıyla Onun bir an önce orayı terk etmesini ister. On dördüncü Sahnede, Oğlu yüzüğü satın almak için bir demet parayla sahneye girer. Parayı babasına verir. O parayı alıp, odayı terk eder.

Beşinci Perde: Birinci Sahnede, O, Yankesici, Hırsız, işsiz ve Katil ile bir esrar kahvesindedir. O yaşadıklarından sonra insanın maddeye olan bağlılığını eleştiren konuşmalar yapmaktadır. Artık Allahı arayan bir birey olarak görmektedir kendisini. ikinci Sahnede, O esrardan derin derin nefesler çektikten sonra son bir yıldır yaşadıklarını çevresindekilere anlatmaya başlar. Üçüncü Sahne’de, O artık kendisinin kim olduğunu bile bilememektedir. Benzeri olduğunu düşünmeye bile başlamıştır. Dördüncü Beşinci Altıncı Sahnelerde, sırasıyla birer soru sorarak Kaatile, Hırsıza ve Yankesiciye birer tomar para verir. Yedinci Sahnede, Para isteyen işsizi ise fena halde tersler ve ona bir şey vermez. Sekizinci Sahnede, O, esrardan büyük nefesler çekerek içinde bulunduğu durumu sorgular. Dokuzuncu Sahnede, O artık ayakta duramayacak haldedir. Onuncu Sahnede, Kahveyi polisler basar, Onun dağıttığı paraları bulurlar. On birinci Sahnede, Ona paraları nereden bulduğunu soran polislere Onun benzeri olduğu cevabını verir. On ikinci Sahnede, Polislerin müdahalesiyle ayağa kalkmaya çalışan O tökezler, düşer ve ölür. Cebindeki paralar ortalığa saçılır. On üçüncü Sahnede, polisler Onun ölmesine aldırmadan yere düşen paraları toplamaya başlarlar. On dördüncü Sahnede, Kaatil polislerin davranışlarına bakarak üzülür. Onun açık durumda bulunan gözlerini bari kapatmalarını ister. Ancak polisler aldırış etmezler.
Oyuna perdelerdeki gerilim açısından bakarsak, birinci, ikinci ve dördüncü perdelerde gerilimin oldukça düşük olduğu söylenebilir. Bankanın basıldığı üçüncü perdeyle, Onun kendisini ve hayatı sorguladığı beşinci perdede ise gerilim yüksektir.

"Necip Fazıl, şiirden sonra, tiyatro eserleriyle dikkatleri üzerinde toplayan bir sanatçıdır. Hikâye, roman, fıkra, makale, deneme, hatıra ve inceleme türlerinde eserler vermesine rağmen, edebiyatımızda şairliğiyle tanınır. Onu şairliği kadar, üne kavuşturan tiyatro yazarlığıdır." (Tuncer,2001 s. 312 )
O bankacıdır. Oyunu dikkatle okuduğumuzda Necip Fazılın bankalarda işlerin nasıl yürüdüğüne dair oldukça sağlam bilgileri olduğunu görürüz. Necip Fazıl, bu bilgileri Avrupadan Türkiyeye döndükten sonra bankalarda çalışarak elde etmiştir. Hüseyin Tuncer bu durumu şu cümlelerle ifade eder: N. Fazıl, Türkiye’ye döndüğü zaman, istanbul’da ve Ankara’da milli ve yabancı bankalarda (Hollanda, Osmanlı, iş Bankası)Memurluk ve müfettişlik görevlerinde bulunur.(Tuncer, 2001; s.303)
Necip Fazıl, Para isimli oyununda Paranın ve maddiyatın esiri olmuş insanları eleştirir. Oyun bu yönüyle bir teze sahiptir. O başta olmak üzere oyunda bulunan tüm kişiler paranın esiridirler. Oyunun başlarında idealist bir genç görünümü çizen Oğlu bile sonradan para için babasının öldüğünü söyler.
Oyunda olayların bilinmeyen bir yerde ve bilinmeyen bir zamanda geçmesi, oyunda anlatılanların tüm insanlığın evrensel sorunu olduğu görüşüyle paralellik taşımaktadır. Tüm maddi hırslar ve sonucundaki manevi yoksullaşma insanlığın bin yıllardan beri aşamadığı önemli sorunlarından birisidir. Necip Fazıl bu evrensel meseleyi, oyunundaki yeri zamanı ve hatta kahramanlarının isimlerini bile belirsizleştirerek ustaca işlemiştir.
Para oyununun ilk perdesinde O, savaş beklentisi içindedir. Savaş çıkarsa karaborsacılık yaparak para kazanacaktır. Bilindiği gibi oyunun yazılış tarihi olan 1941 senesinde ikinci Dünya Savaşı devam etmektedir. Savaşa giren girmeyen tüm ülkeler sıkıntı içindedir. Karaborsacılık ve vurgunculuk ise dönemin gözde meslekleridir. Para oyunu bu yönüyle de ayaklarını yere sın derece sağlam basan bir oyundur.
Necip Fazıl'ın oyunu önemli bir tezi savunmak amacıyla yazdığını belirtmiştik. Bu tezi ispatladığını belirten şu cümleleri buraya alabiliriz, Yazar saadeti sadece parada görüp gösterenlere, insanın sadece maddeden ibaret olmadığı tezini ispatta oldukça başarılıdır.(Çebi, 1981, s.74)

KAYNAKÇA:

ÇEBi, Hasan, Tiyatro Eserlerinde Madde ve Mânada Necip Fazıl, ist., 1981, 160s.

KISAKÜREK, Necip Fazıl, Para, ist., (Tarihsiz), 162s.

TUNCER, Hüseyin, Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatı 1, ist., 2001,654s.
"Para para para varlığı bir dert yokluğu yara" şarkısında adı geçen varolma aracımızdır.
insana her istediğini yaptıran geçmişten bu yana savaşlara sebep olan elinde bulunduran kişiyi güçlendiren kağıt parçası.
güncel Önemli Başlıklar