çalışmaktan sıkıldım. finansal özgürlük için ne kadar para biriktirmek gerekir diye merak ediyorum.
hain içerde oldumu kapı kilit tutmaz. para, haini -hainlik yaparken veya hainlik yaptırma umudundayken- suçüstü yakalama metasıdır.
dededen kalma bir arsamız vardı. satalım bir yazlık arsası alalım dedik. para olunca yaparız yazlığı. satışı yaptık parayı hesabıma attılar. yeni arsayı alana kadar günlük faize koyayım dedim. baktım başka bankanın oranı daha iyi, o bankada da hesabım var. uygulamadan girdim, başka hesaba havale... hızlı havale de duruyor benim diğer hesap bilgileri. seçtim onu yolladım hızlıca. diğer bankanın uygulamayı açtım para yok. bi dekonta bakayım dedim... iban benim iban değil... sevgili okur ayıptır söylemesi 2 buçuk milyon para, ailemizin tüm mal varlığı... kalp çarpıntısı, göğüste yanma, panik atak... bittim dedim... neyse ki dekontu dikkatlice inceleyince yanlış yere baktığımı fark ettim. para da hesaba düşmüş şükür... bunu niye anlattım:

meseleyi çözene kadar sanırım 10 saniye geçmiştir ama ömrümden ömür gitti. 1000 yıl sürdü. hayatım boyunca parayı hiç umursamadığımı sanırdım. o an anladım ki para gerçekten sahip oldukça kendine esir eden bir icat. kendisi olmasa da ona yüklediğimiz anlamlar o kadar büyükmüş ki... hayat bitti sandım... büyük batışlardan sonra intihar eden o insanları anladım...

ey para sen bize ne yaptın?
Satın alamayacağı çok az şey vardır.
Dünyadaki engüçlü araç
üstad necip Fazıl kısaürek tarafından 1941-42 yılları arasında yazılan “para” isimli tiyatro eseridir.
bir banka patronu, o'nun ailesi ve yakın çevresinin hayatından bir kesit anlatılmaktadır...

piyesin baş aktörü, «hayata hakim küçük tedbirlerin, miskin hesapların adamı» bir banka patronudur.
para kazanmak uğruna herşeyi meşru görür; ama asla, ahlâksızlığının üstünü örterek namuslu görünmek gibi riyakâr bir tavır içine girmez.

hasılı, ahlâksızlığında samimi bir adamdır.
ayrıca, aile fertlerinden başlayarak, yanında çalıştırdığı ve toplumun çeşitli kademelerinde ilişkide bulunduğu namuslu ve dürüst görünen insanların çoğunluğunun samimi olmadığının da farkındadır.

piyes’te gelişen hâdiselerin merkezinde para, öyle bir ölçüdür ki, insanların bütün içyüzünü olduğu gibi ortaya çıkarmaktadır...
eser, ilk defa 1941-42 kışında istanbul şehir tiyatrosunda sahnelenmiştir.
herkes sokrates olmuş .d para sevilmez mi aq .
Şöyle az çalışıp az kazanacağımız bir uğraş yok mu online olarak yapılacak. Kyk bursu kadar gelse yeter.
Alım satım ekonomik değeridir.
kalbine değil cebine yakışandır.
Tanrıdan çok sevilen.
seküler put.
her kapıyı açan obje.
Elimizin kiri dediğin para lazım .
bu sikko düzenin güç göstergesi. kimse biriktirdiği parayı bitirecek kadar yaşamıyormuş.
para bir turnusol kağıdıdır. asitle temas ettiğinde kırmızı, bazla temasında ise mavi renge döner. evet..

https://youtube.com/short...CNNIY?si=b_6RusGlLu1ZxRGL
Herkesin tanrısı oldu.
elimin kiridir varsa harcarım yoksa sabrederim. bunu horasanın itleride yapıyormuş bende sivasın itiyim.
Para, insanın hem en büyük hayali hem de en ağır yükü. Küçük bir kâğıt parçası ya da metalden bir yuvarlak aslında. Ama elindeyken güvende hissedersin, yokken içini kemiren bir kaygı başlar. Çünkü para sadece harcanan bir şey değildir; hayatın her alanına sinmiş görünmez bir güçtür.

Kimileri parayla mutluluğun satın alınamayacağını söyler ama parasızlık, mutsuzluğu fazlasıyla getirir. Bir fatura ödenmediğinde, market raflarında bazı şeyleri sadece izlemek zorunda kaldığında, bir yere gitmek isteyip de masrafını düşünmek zorunda kaldığında bunu anlarsın. Para, hayatı kolaylaştırır ama aynı zamanda seni ona bağımlı hâle getirir.

En ilginci, paranın insan ilişkilerini nasıl değiştirdiğidir. Çok paran varsa etrafında bir sürü insan olur ama gerçekten kaç tanesi senin için oradadır? Paran yoksa, yalnız kalırsın ama yanındakilerin samimi olup olmadığını anlaman kolaydır. Para bazen bir anahtar gibi; kapıları açar ama ardında ne olduğunu asla garanti etmez.

Ve her şey dönüp dolaşıp para için yapılır. Sabahları işe gitmek, bir şeyler öğrenmek, hayaller kurmak bile bir noktada onunla bağlantılıdır. Çünkü para, sadece bir değişim aracı değil, aynı zamanda zamanın karşılığıdır. Ömründen harcadığın saatlerin bir yansımasıdır. Ve belki de en acı olanı, insanın para kazanmak için yaşayıp yaşamaya zaman bulamamasıdır.
Evli değilsen, çoluğun çocuğun yoksa, Malın mülkün ve düzenli gelirin varsa çok kafaya takmadığın araç.

iş insanı, esnaf, tüccar, memur veya işçiysen çok kafaya takıyorsun. Hep daha iyi bir araba, hep daha iyi bir ev, hep daha iyi kıyafetler, çocuğum özel okullarda okusun, düğününü yapayım, evini kurayım düşüncesi oluşuyor insanda.

Mesela ben, bir kütüphane dolusu kitap, bir akıllı telefon, deniz manzaralı bir balkon ve sade bir yatak odası ile 20 yılımı geçirebilirim. Karnım doysun ve sigaram olsun yeter. insanlar hakkımda ne düşünmüş, çok da umurumda değil.
Günümüzde insan ilişkilerini, sevgili ile olan ilişkinin gidişatını, sosyal statüyü ve psikolojik durumu belirleyen en önemli etkenlerden biri.Ozellikle insan ihtiyaçlarınin arttığı ve marka kavramının ön plana çıktığı günümüzde para artık bir güç simgesi haline gelmiştir. Tarihsel süreç içinde insanların topraktan uzaklaşıp, şehir hayatını benimsemeleri ile para göz ardı edilemez bir meta haline gelmiştir.Uğruna savaşların çıktığı, akrabalar arası tartışma ve kavgaların meydana geldiği bir dolaşım aracından bahsediyoruz.Paran varsa aldığın sağlık hizmeti ve eğitim olanakların bile güçleniyor
mühim olan para değildir mühim olan miktarıdır.
nedense en çok ateistler parayı sevmez.

tam tersine dini inancı kuvvetli olanlarda nedense bitmez tükenmez bir para sevdası vardır.
kamosda olmayan.
Herşeyi satın alabileceğin,insanları bile,manyak bi gücü var,çocuklarıma öyle bir para bırakacam ki okusalar da okumasalar da güzel bir hayat yaşayabilecekleri kadar paraları olsun.